CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI
			Paul Bonatz İmzalı Tipolojik Bir Deneme: Kayseri Erkek Sanat Okulu
			Hikmet Eldek Güner, Dr. Öğr. Üyesi,  Erciyes Üniversitesi  Mimarlık Bölümü
Faruk  Tuncer, Dr. Öğr. Üyesi, YTÜ Mimarlık Bölümü
			Yeni bir ideolojinin kurgulandığı erken Cumhuriyet döneminde eğitim alanında yapılan düzenlemelerden olan meslek liselerinin eğitim müfredatı kadar mekânsal kurguları da çok önemsenmiş. Kayseri kent merkezinde inşa edilen Erkek Sanat Okulu’nun modern tasarım yaklaşımı, malzeme kullanımı, teknik detayları ve korunmuşluk durumuna dikkat çeken yazarlar, yapıdaki yerelliklerin önemini vurguluyor ve korunması için farkındalık yaratmaya çalışıyor.
			
			
			
			
			  1923 yılında Cumhuriyetin  ilanı ile birlikte kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesi, modernleşmesi,  ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durabilmesi için farklı alanlarda birçok  yatırım yapılmıştır. Yıpratıcı bir savaştan çıkmış olan Türkiye’de; yeni,  geçmişten tamamen bağımsız, kendi ayakları üzerinde duran bir ülke yaratmak  için önemli ve kapsamlı çalışmalar yürütülmüştür.(1) Öncelikli  olarak ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi için endüstri yatırımları yapılmaya  başlanmış, birçok kentte fabrikalar inşa edilmiştir. Endüstri alanlarının  kurulması, fabrikaların iş yapmaya başlaması Türkiye Cumhuriyeti için farklı  bir sorunun gündeme gelmesine neden olmuştur. 1940’larda fabrikalarda  çalışabilecek kalifiye eleman (örneğin, tekstil, makine, torna-tesviye işçilerinin)  sayısının yetersiz olması; üretimin yavaş ilerlemesine, makinelerde yaşanan  sorunların giderilememesine veya giderilebilmesi için uzmanların beklenmesine neden  olmuş, fabrikalar tam kapasite ile çalışamamıştır. Bu sorunların giderilmesi  için Milli Eğitim Bakanlığı’nca fabrikalarda görev alacak, teknik bilgisi
yüksek elamanlar  yetiştirmek amacıyla “meslek (sanat-teknik) okulları”nın açılmasına karar verilerek,  eğitim reformu yapılmıştır.(2)
1800’lerin sonunda  yenilenmeye başlayan eğitim sisteminde, Avrupa eğitim sistemi benimsenerek,  eğitimci olarak yabancı hocaların gelmesi sağlanmıştır.(3) Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında başlayan eğitim faaliyetlerindeki  gelişmeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile atağa kalkmıştır. Çocukların  ve gençlerin eğitimi için yeni eğitim sistemleri oluşturulmuş, konfor ve sağlık  koşulları yüksek okullar inşa ederek Avrupa standartlarında eğitim seviyesine  ulaşılmak hedeflenmiştir. Yetişkinler için halkevleri, akşam sanat okulları ve  kurslar açılmıştır. Yeni kurulan sistemin önemli bir parçası da “sanat okulları  ve teknik okullar” olmuştur.
MODERN BİR EĞİTİM MODELİ: SANAT OKULLARININ KURULUŞU VE GELİŞİMİ 
  Milli Eğitim Bakanlığı  tarafından organize edilen “sanat okulları”nın açılmaya başlaması 1930’lu  yıllardadır. 1933 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda “Mesleki ve Teknik Öğretim  Genel Müdürlüğü” kurularak, 1936 yılında “Teknik Eğitim Planı” hazırlandı. Hazırlanan  bu program ile 1941 yılında çıkarılan “Teknik Öğretim Yasası”nın temelleri  oluşmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı’nda “Mesleki ve Teknik Eğitim Müsteşarlığı”  kurulmuştur. Kurulan müsteşarlığa birçok yabancı eğitimci davet edilmiş ve  görüşleri alınarak yeni eğitim sistemi oluşturulmaya çalışılmıştır. Görüşmeler  sonucunda meslek okullarının eğitim modeli, Belçika’dan temel alınarak  hazırlanmış, meslek okulları beş ayrı kategoride, erkek sanat okulları, inşaat usta  okulları, erkek terzilik okulu, ticaret okulları ve kız enstitüleri olmak üzere  eğitim vermeye başlamıştır.(4) 1941  yılında alınan kararlar doğrultusunda 10 yıllık eğitim planı hazırlanmıştır. Bu  planda alınan ana kararlar şöyledir:
  - Var       olan sanat okullarındaki öğrenci sayılarını iki kat artırmak,
 
  - Var       olan sanat okullarının gerekli mekânsal eklerinin yapılması sağlamak,
 
  - Ankara       ve İstanbul’a kalfa okulları açmak,
 
  - Yeni       67 adet erkek sanat okulu açarak toplam sayıyı 76’a yükseltmek,
 
  - Doğu       illerinde de sanat okulları açmak.
 
Kurulan okullardan erkek sanat okullarının eğitim  sistemi ve okulların mekânsal düzenlemesi Mesleki ve Teknik Eğitim  Müsteşarlığı’na bağlı olan “Erkek Teknik Öğretim Müdürlüğü” tarafından oluşturulmuştur.  Okulların eğitimi kadar mekânsal kurguları da çok önemsenmiş ve müsteşarlığa  bağlı olarak çalışan yapı işleri proje bürosunun başına Alman mimar Paul Bonatz  getirilmiştir. Mimar Paul Bonatz 1943-54 yılları arasında proje bürosunda yönetici  olarak görev almıştır.(5) Paul Bonatz gerek Alman mimarisi, gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin 1940’dan  sonrasındaki mimarlık gelişimi için oldukça önemli bir aktördür. 11 yıllık  Türkiye deneyiminde Bonatz, modern tasarım yaklaşımı ile yerel unsurları  birbiri içine geçirdiği, kentler için anıtsal yapılar tasarlamıştır. Ağırlıklı  olarak Ankara ve İstanbul’da yapı üreten Bonatz, İstanbul Teknik  Üniversitesi’nde görev aldığı süre içerisinde modern mimari ile geleneksel  mimari ögelerin bir arada kullanımına yönelik yaklaşımı ile sonraki dönem etkin  olacak birçok mimar için rol model olmuştur.(6) Bireysel  olarak ürettiği yapıların yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki görevi nedeni  ile modern eğitim sisteminin temsilcisi olan sanat okulları ile birçok Anadolu  kentine iz bırakmıştır.
Eğitim politikası olarak sanat  okulları, beş yıllık eğitim veren enstitüler ve üç yıllık eğitim veren ortaokullar  biçimindedir. Enstitüler çoğunlukla büyük kentlere, ortaokullar daha az  yoğunluklu kentlere veya kasabalara inşa edilmiştir. Okulların tasarımında  öğrenci sayısı temel ölçüt kabul edilmiştir. Buna göre, enstitüler öğrenci  sayısı bakımından 1.000, 600 ve 300 kişilik planlanırken, ortaokullar 400, 300  ve 200 kişilik olarak planlanmıştır. Ayrıca eğitim programına göre belirlenen  işlev, atölyelerin tasarımında, mekânsal kurgusunda ve gerekli servis birimlerinde  etkili olmuştur. Okullarda yer alan bölümler tesviyecilik, demircilik,  marangozluk-modelcilik, dökümcülük, motorculuk, elektrikçilik-radyoculuk,  camcılık olarak sınıflanmıştır.
Okullarda atölyelerin yanı  sıra yönetim birimleri, teorik derslerin verildiği sınıflar ve servis mekânları  da bir bütündür. Sanat okullarına yönelik tip model oluşturma çabası içerisine  girilmiş ve tasarım aşamasında çok sayıda deneme yapılmıştır. Atölyelerin  birbiri ile olan ilişkisi, servis birimleri ile olan bağlantıları, mekânların  ışık-havalandırma-teknik detayları ve bahçe-çevre düzenleri de tasarım  aşamasına etki eden önemli faktörlerden olmuştur. Paul Bonatz başkanlığında bütün  okullara yönelik bütüncül bir tasarım yapılmaya çalışılmıştır.
Paul Bonatz’ın başında bulunduğu ekip tarafından  tasarlanan en büyük eğitim kampüsü, 1943 yılında tamamlanan Ankara Erkek Teknik  Öğretmen Okulu’dur. Sadece eğitim birimlerinin bulunmadığı alanda, öğrenciler  için sosyal alanlar ve yatakhane birimleri, yönetim için de ayrı bir yapı grubu  inşa edilmiştir. II. ulusal mimarlık anlayışı doğrultusunda inşa
edilen yapıda kullanılan  cumba ve geniş saçaklar, geleneksel “Türk evi” kurgusunun yansıması olarak  yorumlanabilir.(7) Bonatz’ın  tasarım yaklaşımından izler yapılarda görülebilmektedir. Alman modern tasarım  yaklaşımı, malzemesi, uygulaması ile geleneksel ögeler bir arada  kullanılmıştır. Betonarme sistem ile inşa edilen yapılar günümüzde Gazi  Üniversitesi tarafından kullanılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin modern hayat biçimini  tanımlamaya çalıştığı bu dönemde en etkili araç eğitimdir. Eğitim gelecek  nesillerin modern / Batılı olması için en önemli faktördür. Eğitim yapılarının  da modern olması, çağdaş malzemeler ile inşa edilmesi, yönetim tarafından kabul  edilen temel kararlardan birisidir. 
SANAT  OKULLARINDAN BİR ÖRNEK: KAYSERİ ERKEK SANAT OKULU
  Milli Eğitim Bakanlığı’nca  belirlenen ilk on yıllık eğitim planı çerçevesinde sanat okulu yapılması  planlanan kentlerden biri de Kayseri’dir. Kentin, Türkiye Cumhuriyeti tarafından  yapılan en kapsamlı sanayi yatırımlarından (Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası) birine  sahip olması ve bu alanda çalışacak eleman ihtiyacının ortaya çıkması sanat okulunun  yapılmasında büyük bir etkendir.(8) 1943 yılında okul  inşaatına Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan tip proje ile başlanmıştır.  Kayseri’de inşa edilen okul, Türkiye’de inşa edilen sanat okulları arasında, kapsamlı  bir programa sahip olması ile diğerlerinden ayrışmaktadır. Plan şeması,  yüklenen işlevler ve kent nüfusu orantılandığında kapsamlı bir eğitim kampüs  tasarımı ortaya çıkmıştır.
Kayseri Erkek Sanat Okulu’nun  uygulanan ilk projelerden olması, daha öncesinde böylesi bir sistem ile yapı  yapılmadığı için uygulama bütçesinin tam olarak belirlenememesine ve ihtiyaca göre  Ankara’dan sürekli olarak maddi desteğin gelmesine neden olmuştur. Bu durum da  yapının tasarlandığı gibi, hiçbir maddi sınır getirilmeden uygulanmasına olanak  vermiştir. Birçok kentte üretilen tip projelerin uygulamasında, ekonomik  bağlamda sorunlar yaşanmıştır. Kayseri Erkek Sanat Okulu’nun ilk uygulama  örneklerinden olması kampüs içerisinde bulunan tarak şemalı yapı grubunun,  projesine tam olarak bağlı kalınmasını sağlamıştır. Ancak diğer yapılar özgün  vaziyet planından bağımsız, farklı zamanlarda inşa edilmiştir.
1942 yılında inşa edilen yapı grubunun proje  aşamasında taşıyıcı ve üst örtü sistemlerinin tamamen betonarme olması öngörülmüş,  ancak uygulama aşamasında karma sistem (yığma + betonarme) kullanılmıştır.  Uygulama aşamasında kiriş aralarına yapılacak olan betonarme döşemenin  maliyetinin yüksek çıkması nedeni ile Kayseri taşından özel döşeme detayı üretimi yapılmıştır.(9) 1940’lar temel alındığında (yığma sistemin yoğun bir biçimde  kullanıldığı bir coğrafya için) karma sistem uygulaması, yerel müdahaleler ile  biçimlenmiş farklı ve yeni bir uygulama detayıdır.
Yapılan bu tür müdahaleler  projenin tip proje olmasına rağmen yerel uygulamalar ve elemanlar ile  değişmesine ve farklı biçimde inşa edilmesine neden olmuştur. Okul 1945 yılında  eğitime başlamıştır. İnşa edildiği dönem tasfiye ve demir atölyesi olarak  eğitim veren yapı bloğuna zaman içerisinde altı yeni eğitim dalı eklenmiştir.  Zamanla okulun kapasitesi yetmemiş ve alana ek yapılar inşa edilmiştir.(10)
Kayseri Erkek Sanat Okulu,  Kayseri’nin 1940’lı yıllardaki kent planlamasına ve daha sonraki yıllarda da  şehrin ekonomik olarak güçlü olmasını sağlayan endüstri atılımlarını sağlayan  insanların yetişmesinde de oldukça etkin bir rol oynamıştır. Sanat okulundan  mezun olmuş, teknik bilgileri güçlü olan yatırımcılar tarafından kurulan  fabrikalar, Kayseri’nin sanayi kenti olmasını sağlamıştır.(11)
Mimari bağlamda Kayseri  1940’larda geleneksel bir Anadolu kenti görünümünün dışına çıkmaya başlamıştır.  Kent Türkiye Cumhuriyeti ile bambaşka mimari uygulamalara sahne olmuştur. 1927  yılında Alman ekiplerce tasarlanan Tayyare Fabrikası, 1935 yılında Rus tasarım  ekibince üretilen Sümerbank Bez Fabrikası, Kız Meslek Lisesi, Halk Evi gibi  birbirinden farklı, ancak temelde modern tasarım yaklaşımının bulunduğu yapılar  kenti yeniden biçimlendirmektedir. Alman mimar Paul Bonatz’ın başında bulunduğu  ekibin tasarımı olan Erkek Sanat Okulu da, yaklaşım olarak modernist, ancak  yerelliği de içinde barındıran bir yapı tipi olarak ortaya çıkmaktadır. İnşa  edildiği dönem, kent dışında kalan ve yeşil dokuyla çevrelenmiş bu eğitim  yerleşkesi, zamanla kentin büyümesi sonucu kent merkezinde kalmıştır. Günümüzde  özgün işlevine devam eden okula özgün vaziyet planının dışında yeni yapılar  eklenmiştir. Yapının özgün işlevinin devam etmesi, korunması için önemli bir faktör  olmuştur.
GÜNÜMÜZDE…
Özgün işlevini günümüzde devam ettiren yapı “koruma  kuramı” çerçevesinde değerlendirildiğinde; müdahalelerin yapının kullanım ömrünü uzattığı, ancak bazı  bölümlerde plan şemasının  özgünlüğüne, özgün detaylarına ve malzemesine zarar verdiği gözlemlenmektedir.(12) “Kullanılarak korunan”  yapıda önemli birkaç değişiklik söz konusudur. Yapılan bu değişiklikler birkaç  maddede özetlenebilir:
  - Yapı bloğunun plan şemasına kısmi müdahaleler       yapılmıştır. Ancak yapılan bu müdahaleler okulun mekânsal kurgusunu       tamamen bozacak, algıya zarar verecek, geri dönüşü mümkün olmayacak       nitelikte uygulamalar olmamıştır. Müdahalelerden ilki atölyeleri birbirine       bağlayan koridorun duvar ile kapatılmasıdır. Bu durum tasarımın en önemli       kararlarından olan mekânsal sürekliliği duvar örgüsü ile kopartmış, atölyeler       arası geçiş engellenmiştir. Atölyeler arasında yer alan boşluklardan bir       tanesi geçici yöntemler (derme-çatma metal kapatıcılar ve çatı kaplaması)       ile kapatılarak depoya dönüştürülmüştür. Her atölye için ayrı ayrı       tasarlanan ıslak hacimler tek bir birimde toplanarak diğerlerinin işlevi       değiştirilerek sınıfa dönüştürülmüştür. Günümüzde meslek liselerine olan       ilginin azalması Kayseri Sanat Okulu’nu da etkilemiş öğrenci sayısı azalmış,       büyük sınıflara ihtiyaç kalmamıştır. Özgün plan şemasında var olan büyük       sınıflar ikiye bölünerek mekânsal olarak daha küçük sınıflara       dönüştürülmüştür.
 
  - Yapının cephesinde de kısmi müdahaleler gözlenmektedir.       Bu müdahalelerin ilki, yapının özgün girişinin dışında iki giriş daha       açılmasıdır. Özgün plan şemasında giriş tek bir kapıdan sağlanırken       malzeme girişi atölyelerde bulunan bağımsız girişlerden sağlanmıştır. Günümüzde       bu servis girişleri özgün biçiminde kullanılırken ana girişin yanı sıra       iki giriş daha açılmıştır. Ayrıca atölyeler arasında bulunan boşluğa       yapılan ek, cephe algısını kısmen bozmaktadır. Ancak bu müdahale de geri       dönüş yapılabilecek niteliktedir.
 
  - Yapının       mimari elemanlarında da değişiklikler yapılmıştır. Özgün ahşap pencereler       aynı form ve boyutta PVC malzeme ile değiştirilmiştir. Yapının iç mekân kapıları       hem boyut, hem de malzeme olarak tamamen yenilenmiştir. 
 
Sanat Okulu’na gerekli olan tüm modern teknik donatının  (elektrik, su, ısı, atık sistemlerinin) zemin altına alınması gibi uygulamalar,  yapının inşaatı sırasında geliştirilmiş ve uygulanmıştır. 1940 öncesinde bilinmeyen  ve daha önce uygulanmayan bu sistemlerin okul yapısında denenmesi, dönem için  oldukça “yeni” bir uygulamadır. Özgün kullanımın devam etmesi özellikle teknik  donatının tam olarak korunmasını sağlamıştır. Modern mimari miras için tasarım  yaklaşımı kadar dönemin izlerini taşıyan teknik donatı ve detaylar da oldukça  önemlidir. Dönemin teknolojisini yansıtan bu detayların korunuyor olması  yapının özgünlük değerini artırmaktadır. Özgün taş kaplama malzemesine herhangi  bir müdahale
yapılmamıştır.  Kayseri Erkek Sanat Okulu’nun birçok özgün detayı vardır. Ancak yapı için en  etkileyici detaylar üst örtü sistemine aittir. 1940’lı yıllar için daha önce  çok az kullanılan betonarmeden kolon kiriş üretimi teknik bağlamda oldukça  kıymetlidir. Günümüzde çelik sistem ile üretilen makas sistem betonarme ile  üretilmiştir. Özellikle demir döküm atölyesinde kullanılan kiriş sistemi dönemi  için ilk uygulamalardan birisidir.
Kayseri Erkek Sanat Okulu Türkiye Cumhuriyeti  tarafından başlatılan eğitim seferberliğinin etkili aktörlerinden birisidir. Kayseri’nin  sanayi kenti olmasında önemli bir faktördür.(13) Eğitim  kampüsü olarak tasarlanan okulun en özgün yanı, 1945 yılında öğretime başlanan  ve dünyaca ünlü mimar Paul Bonatz’ın başında bulunduğu ekip tarafından  tasarlanan bölümdür. Yapı özgün işlevini devam ettirebilmesi sayesinde,  kullanılarak korunan önemli bir örnektir. Yapılan bazı müdahaleler yapının mekânsal  algısını kısmen bozmakla beraber, bazıları da (çatıya yapılan düzenli bakım  gibi)  özgün birçok parçasının ömrünü  uzatmış ve korumuştur. Yapıda statik açıdan hiçbir yıpranma, hasar  algılanmamaktadır. Yapıldığı dönemde betonarme sistemin ilk  uygulandığı örneklerden olması, yapının beton mukavemetinin (kullanılan  çimentonun yoğunluğuna ve kalitesine bağlı olarak) çok güçlü olmasına neden  olmuştur. Ayrıca çerçeve sistem ile yığma sistemin ortak kullanılması da statik  açıdan yapıyı güçlendiren etkenlerdendir. Yapısal anlamda hiçbir problemi  bulunmayan ve birçok değeri (mimari, teknik, malzeme, tasarım vb) ile korunması  gereken yapı, 2009 yılında Kayseri Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu  tarafından tescillenmiştir. Tescil kararı yapıyı ciddi bir koruma kalkanı  içerisine almaktadır. Özellikle kent merkezinde yer alması,(14) okul alanının yatırımcılar için cazibe merkezine haline gelmesine neden  olmuştur. Yasal düzenlemeler, yapıları temel yıkımlardan korumakta,(15) ancak meydana gelen  bozulmalara, yıpranmalara karşı herhangi bir önlem alamamaktadır. Kayseri Erkek  Sanat Okulu bu bağlamda kullanıcılarının koruma bilinci dışında, kullanım adına  yaptıkları periyodik bakımlarla ayakta kalmış ve korunmuştur. 
SON  OLARAK
Kayseri Erkek Sanat Okulu’nun var olan birçok değerinin  yanında, tasarımcısının dünyaca tanınan bir mimar olması yapının özgünlük  değerini artırmış ve uluslararası korunması gereken kültür miraslarından biri  olmasına neden olmuştur. Teknik açıdan döneminin çok ötesinde strüktürel bir sistemin  kullanılması, bu sistemin ilk defa uygulanması gibi dönemine
öncülük  edecek özellikleri üzerinde barındırması yapının somut değerleri arasındadır.  Teknik bir işleve sahip olmasından dolayı kullanılan teknik donatının özgünlüğü  ve günümüze bu özgün detayların ulaşabilmesi de yapının modern miras listesinde  yer almasını sağlamıştır. Eğitim yapıları (halkevleri gibi), işlevlerini kaybettiklerinde hızla yıkılan ve  yok olan yapı gruplarından biri olmuştur. Yapıların belirli bir amaç için inşa edilmiş olması,  sonrasındaki yeni işleve adaptasyonunu zorlaştırmaktadır. Özgün işlevinde  kullanılmayan yapılar genellikle birer yapı stoku olarak algılanmakta,  kullanımının veya yıkımının ekonomik değerleri tartışılmakta ve gelecek  yaşamları ile ilgili kararlar bu doğrultuda alınmaktadır.(16) Erken Cumhuriyet dönemi yapılarının yakın döneme ait olmaları, benzerlerinin  çok fazla olması gibi nedenler yapıların hızla gözden çıkarılmalarına neden  olmaktadır. Mimarlık -özellikle de koruma- alanında, uzmanlar bu dönem  yapılarına yönelik değerlendirme sistemini oluşturmaya ve yasal olarak da  düzenlemeler yapmaya çalışmaktadır.(17) Kayseri ölçeğinde değerlendirilen eğitim yapısı örneğinin amacı, modern mirasın  ve erken Cumhuriyet dönemi mirasının mimarlık gündeminden düşmeden tartışılması  gerekliliğini vurgulamak, kullanarak yapıların nasıl korunabileceğini ortaya  koymak ve basit bakım-onarımlar ile yapıların ömürlerinin nasıl uzayabileceğini  göstermek olmuştur. Bu örnek ile modern mirasın yerel ölçekte koruma  çalışmalarının başlatılmasına, diğer kentlerde de devamının sağlanmasına,  koruma bilincinin kültür üzerinden gelişiminin gerçekleşmesine dikkat çekmek ve  tartışma başlatmak hedeflenmiştir.
KAYNAKLAR
Alpagut, Leyla,  2005, Erken Cumhuriyet Dönemi’ndeki Ankara’daki Eğitim Yapıları, Hacettepe Üni.  SBE, yayımlanmamış doktora tezi, Ankara.
Arslantaş, Fatma,  2009, 20. Yüzyıl’ın İlk Yarısında Kayseri’de Kamu Yapıları, Marmara Üni.  Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul.
Bozdoğan, Sibel,  2002, Modernizm ve Ulusun İnşası, (çev.)  Tuncay Birkan, Metis Yayınları, İstanbul.
Işık, Gün, 2010,  Kayseri’de Erken Cumhuriyet Dönemi Eğitim Yapıları, Erciyes Üni. FBE, yayımlanmamış  yüksek lisans tezi, Kayseri.
Karatepe, Şükrü,  1999, Kendini Kuran Şehir: Kayseri,  Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Kayseri.
Kayım, Emine Seda,  2011, “Bonatz ve Söylemezoğlu: On yıllık Bir ‘Öğretmen-Öğrenci’ İlişkisi”, Arredamento Mimarlık, sayı:248, ss.71-77. 
Madran, Emre,  2006, “Modern Mimarlık Ürünlerinin Belgelenmesi ve Korunması Süreci için Bazı  Notlar”, Mimarlık, sayı:332, ss.20-22. 
Omay Polat, Ebru,  2008, Türkiye’nin Modern Mimarlık Mirasının Korunması: Kuram ve Yöntem  Bağlamında Bir Değerlendirme, YTÜ FBE, yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul.
Oran, Sabri, 1952, Erkek Orta Sanat Okulları ve Erkek Sanat  Enstitüleri, Pulhan Matbaası, İstanbul.
Özkaban, Feyzal,  2007, “Korumada Güncel Bir Teknolojik Sorun: Betonarmenin Mirası”, Mimarlık, sayı:338, ss.36-40.
Pöğün Zander, Yüksel,  2011, “Paul Bonatz İstanbul Teknik Üniversitesi’nde”, Arredamento Mimarlık, sayı:248, ss.66-70. 
Tekinsoy, Kemalettin, 2011, Kayseri’nin İmarı ve Mekansal Gelişimi, Kayseri Büyükşehir  Belediyesi Yayınları, Kayseri.
NOTLAR
1. Bozdoğan, 2002, ss.122-170.
2. Alpagut, 2005, ss.61-66.
3. Alpagut,  2005, ss.47-50.
4. Oran, 1952, ss.10-17.
5. Zander , 2011, ss.66-70.
6. Kayım, 2011, ss.71-77.
7. Alpagut, 2005, ss.271-275.
8. Karatepe, 1999, ss.144-170.
9. Oran, 1952, ss. 48-49.
10. Tekinsoy, 2011, ss.213-214.
11. Arslantaş, 2009, ss.124-129.
12. Madran, 2006, ss.20-22.
13. Tekinsoy, 2011, ss.213-214.
14. Karatepe,  1999, ss.144-170.
15. Omay, 2008, ss.55-64.
16. Özkaban, 2007, ss.36-40.
17. Madran, 2006, ss.20-22. Omay,  2008, ss.55-64. Özkaban, 2007, ss.36-40.
 
			
			
			Bu icerik 8458 defa görüntülenmiştir.