336
TEMMUZ-AĞUSTOS 2007
 

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: MİMARLIK TURİZMİ: Turizmin Nesnesi Olarak “Mimarlık”

YARIŞMA

ÖDÜL

KORUMA-YAŞATMA

MİMARLIK’tan 336



KÜNYE
MİMARLIK POLİTİKASI

Mimarlık Politikaları Neden Gereklidir?

Katarina Nilsson

Mimar, SAR/MSA; İsveç Mimarlar Birliği Mimarlık ve Meslek Bölümü Yöneticisi

28 Mayıs 2007, Stockholm

Türkçeye çeviren: Derin İnan

Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE), siyasi kurumların ekonomi üzerine yoğunlaşan ilgilerini sosyal ve kültürel alanlara da kaydırmaya çabalamakta ve mimarlığın kamu yararına olduğu düşüncesinden hareketle, nitelikli mimarlık ürünlerine ve yapılı çevreye ulaşmak için siyasi irade oluşturmaya çalışmaktadır. İlk olarak 1995 yılında yayımlanan Avrupa, Mimarlık ve Yarın başlıklı Beyaz Kitap’ın ardından ACE, 2004 yılında Avrupa Mimarlar Konseyi Politika Kitabı 2004: Mimarlık ve Yaşam Kalitesi başlıklı ikinci bir politika kitabı yayımladı. AB’de gündemde olan mesleki hizmetlere ilişkin düzenlemelere de gönderme yaparak, iç pazar, ekonomik kalkınma, rekabet ve sürdürülebilirlik gibi güncel konularla mimarlık mesleğinin ilişkisini kuran bu kitabın hazırlanmasına ve yaygınlaştırılmasında etkin rol oynayan ACE’nin eski başkanı Nilsson, “Türkiye Mimarlık Politikası’na Doğru” metni üzerinden, mimarlık politikalarının gerekliliğine ilişkin görüşlerini paylaşıyor.

Bu yazıyı hazırlarken, “mimarlığın önemini vurgulayacak bir yazı yazmayı neden kabul ettim” diye kendi kendime düşündüm. Bu konuda pek çok makale yazdım, pek çok konuşma yaptım ve birçok insanı etkilemeye çalıştım; peki değişen bir şey var mı? Öncelikle ben bu konuda çalışan ilk ve tek insan değilim, son 10 yıl içerisinde diğer pek çok mimar, Avrupa’da pek çok yönetim ve parlamento, mimarlığı kapsayan farklı politikaları gündeme taşıyıp yürürlüğe geçirdiler. Hollanda, Norveç ve Finlandiya, bu alanda önde gelen ülkeler olurken, diğer ülkeler de, mesela İsveç gibi, zamanla katılım gösteren ülkeler oldular. Bu politikalar genelde benzer içerikte olup, mimarlığın toplum refahı ve huzuru için, mimarlık bilgisi ve eğitiminin ise kültürler için önemi vurgulanırken, kurumsal otoritelere bu konuda önemli roller düştüğünün ve kendilerinden örnek oluşturmalarının beklendiğinin altı çizilir.

Yalnız bu makale mimarlığın önemi konusuna değinmeyecektir; çünkü mimarlar olarak bunun farkında olan bir kesimiz. Çünkü biz, belki de eğitimimiz sayesinde ışığın pencereden nasıl süzüldüğünün, gölge ve ışığın oluşturduğu ince ayrıntıların, mükemmel orantılandırılmış bina cephelerinin ve kütle ilişkilerinin farkındayız. Bu makale, bu tip yaklaşımlardan ve önermelerden daha yere basar nitelikte. Çünkü biliyorum ki mimarlık politikası tartışılırken genelde iki türde karşı görüş ortaya çıkar. Birincisi “Peki, bundan zarar gelmez, hadi bir tane bizim de olsun” görüşüdür ki hemen sonrasında bu güzel sözler unutulur. İkincisi ise “Bizim uğraşmamız gereken çok daha önemli konular var: Küresel ısınma, işsizlik, evsizlik, demokrasi, vs”dir. Bu ikinci söyleme karşı savaşılması aslında daha zordur. Bu tutumlarla savaşabilmek için fark yaratılması gereklidir. Biz de bu rekabete, mimarlığı ancak ışık ve küresel ısınma, orantılar ve demokrasi, barınak ve lüks evlerin hepsini içeren bir olgu olarak gösterebilir ve tanımlayabilirsek katılabiliriz.

Eğer bize inanılmasını ve sözümüzün dinlenmesini istiyorsak bu bağlantıları kurmamız gereklidir.

Mimarlık küresel ısınmayı içerir mi? Buna evet demek zor değil, binalarımızı nasıl tasarladığımız, aslında, binanın güneş ile kendini nasıl konumlandırdığına, kullanılan malzemelerin çevreyi nasıl etkilediğine, ne kadar süre ayakta kalabileceğine ve binayı ısıtmak ve soğutmak için ne kadar enerji harcayacağımıza verdiğimiz önem ile ilgili. Evsizler konusunda ise, çok açıkça ortadadır ki mimarlık bu konuda yardımcı olabilir; mimarlar o evleri daha fonksiyonel biçimde ve ucuza planlayabilirler ama bu onlara bu problem üzerine düşünme fırsatı verilmesini gerektirir. Demokrasi olgusunun mimarlık üzerinden tartışılması biraz daha karışık gibi görünse de, burada da erişilebilirlik kavramı öne çıkmaktadır. Eğer insanlar özürlü oldukları için okullara gitmekte zorlanıyorlarsa ve bu nedenle kendilerini eğitemiyorlarsa, aslında onları ilerde yer alacakları demokratik bir ortamdan ya da diyalogdan ve bu haklarından mahrum bırakıyoruz demektir.

Bu konuda sadece birkaç örnek var ama bence bağlantıların kurulması ve bunların bilincinde olmak önemli.

Bu konuda başarılı olabilmiş ulusal bir politika biliyor muyuz? Benim en aşina olduğum örnek olan İsveç örneği üzerinden konuşacağım. Mimarlık politikası İsveç Parlamentosu’nda ilk kez 1998 sensinde gündeme geldi. Bu politika metninin ana teması, mimari kararların anlık ekonomik kararlar olarak değerlendirilmesi yerine, uzun vadeli bir perspektiften düşünülmesinin gerekliliğiydi. Çünkü bugün hayata geçirdiğimiz her proje, aslında geleceğin bir mirası olup bizden çok gelecek bütün nesillerin beraber yaşayacağı onlara ait bir ortamdır. Bunların yanısıra hükümet her yerel otoritenin kendi için bir politikası olmasına ve bu politikaların günlük hayata uygulamalarının görülmesi gerektiğine karar verdi.

Kendilerine destek olan bir mimarlık politikası sayesinde mimarların mimari görüşlerine ve konuşmalarına daha çok saygı duyulmaya başlandı, mimari tartışmalar çoğalırken beraberinde bazı değişimler de yaşandı. Projelerin mimari kalitesi arttı, müşteri mimari projedeki değerin farkına varmaya başladı ve böylece mimardan ve yapı sektöründen beklentileri arttı.

Kentler bu konumdan ilham aldı ve kendi politikalarını üretirken hükümetin politikalarından da güç alarak kentlilerinin içinde yaşadıkları çevreler için daha çok çalışmaya başladılar. Mimarlık, gazetelerde daha bilinçli bir şekilde tartışılmaya ve yer almaya başladı. Daha çok mimari yarışma, daha çok ödül ve yazılı basında mimarlık üzerine yazıların daha da arttığını gördük. Yani birçok değişim beraberinde geldi. 10 senelik bir politika üzerinden bütün değişimi okuyabilmek belki de imkânsız ama denebilir ki politikanın gündeme gelmesi hem mimarlığın konuşulabilmesi için gereken ortamı hazırlamış, hem de bu konularda değişim ve fark yaratabilmek için de bir adım olmuştur.

Bu icerik 3641 defa görüntülenmiştir.