336
TEMMUZ-AĞUSTOS 2007
 

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: MİMARLIK TURİZMİ: Turizmin Nesnesi Olarak “Mimarlık”

YARIŞMA

ÖDÜL

KORUMA-YAŞATMA

MİMARLIK’tan 336



KÜNYE
MİMARLIK POLİTİKASI

AVRUPA’DAN ÖRNEK PROJELER: “Kentlerin Büyümesinde İtici Bir Güç Olarak Yapı Kültürü” *

Derleyen: Tuğçe Selin Tağmat

* “Baukultur” as an Impulse for Growth: Good Examples for European Cities

“Dağılmadan Yeniden Konsantrasyona”: Glasgow - İSKOÇYA

İskoçya’nın Glasgow kentinde, 1954 yılından bu yana beş farklı uydu kente dağılma politikasının ardından, yeniden konsantrasyon sağlayarak toplamak amacıyla yaya-araç ulaşımının yeniden düzenlenmesi projesinde, bir ticaret kenti haline gelen Glasgow’un yeniden çalışılabilir ve yaşanabilir bir kent merkezine sahip olması için projeler gerçekleştiriliyor. Kentin merkezinde yaşayan nüfus, dağılma politikasının başlamasından bu yana 1 milyon kişiden 700 bine kadar düşmüş. Bu kapsamda, yeni bir kamusal alan programı devreye sokularak, bazı yollar sadece yayaların kullanımına ayrılıyor ve Grant Sokağı kent merkezinde bir kentsel kasaba haline getiriliyor. Özellikle 1968 yılında kentte yaşanan kasırga felaketinde, kentin içindeki geleneksel taş binaların sağlamlığı gözler önüne serildikten sonra, kent merkezinin yıkılıp yeniden yapılmasının yerine bir yenilemeden geçmesi kararına varılması, bu programın en önemli nedenlerinden biri olmuş. Glasgow kenti İskoçya Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen bu kamusal alan projesiyle bir kentin kendine yeniden güven duyarak merkezinde yaşayan kentlilere nitelikli tasarım müdahaleleri sonucunda yeniden kamusal alanlarını vermesi konusunda önemli örneklerden biri.

“Kaliteli Bir Kamusal Altyapı”: Bordeaux - FRANSA

Tarih boyunca şarap üretimi ve limanıyla ön plana çıkan Bordeaux, son dönemlerde her iki açıdan da önemini kaybetmiş durumda. Kentin Roma zamanına kadar uzanan zengin mimarlık mirasının farkında olan Bordeaux Kent Yönetimi, 1996’dan bu yana nitelikli bir dizi kamusal proje gerçekleştirerek kente yeniden önem kazandırmayı hedefleyen bir program başlatmış. Bu programın en önemli taşlarından birini, 2000’de tamamlanan ve Richard Rogers tarafından yapılmış Adliye Binası (Tribunal de Grande Instance) oluşturuyor. Bu bina hem kamusal bir simge oluşturuyor, hem de çevredeki tarihî dokuyu zenginleştiriyor. Bunun yanısıra, 2007 yılı itibariyle kent yaklaşık 43,7 kilometrelik ve üç hatta çalışan bir tramvay sistemini devreye sokmayı hedefliyor. Kültürel mirasa zarar vermemek amacıyla gücünü ray sisteminden alan ve yukarıda tellere sahip olmayan bu tramvay sistemi Avrupa’da bir ilke imza atıyor. Kentin bazı bölgeleri yayalaştırılıyor, bazı bölgelerde ise bahçeler, konutlar ve eğitim yapıları geliştiriliyor. Tüm bu açılardan Bordeaux, iyi tasarımın kentin onur ve güvenini artırmak konusundaki rolünü çok iyi bir şekilde örnekliyor.

“Tek İşlevliden Çok İşlevliye”: Melbourne – AVUSTRALYA

1980’lerde diğer birçok şehir gibi Melbourne da alışveriş merkezlerinin istilası, konut alanlarının kent dışına kayması ve neredeyse yaşamayan tek işlevli bir ticaret kenti haline gelmesi sonucunda gerileme dönemine girmiş. Bunun üzerine hükümet tarafından 1985 yılından itibaren kenti yeniden canlandırmak için gerçekleştilen bir program kapsamında, kentte yaşamayı teşvik edecek birtakım vergi indirimleri sağlanıyor ve konut gelişiminin kent içine çekilmesi için imar ve planlama yönetmeliklerinde çeşitli değişikliklere gidiliyor. Ayrıca kent yönetimi, mevcut yapı stokunun değerini göstermek için bir dizi binayı dönüştürüyor. Ayrıca sokak mobilyaları, ağaç düzenlemeleri ve genişletilmiş kaldırımlar aracılığıyla sokak yaşantısı da zenginleştiriliyor. Melbourne örneği, hem kent ve kentliler açısından ciddi toplumsal kazanımlar getirmesi, hem de merkeze odaklanma sonucunda yaşama alanlarından hizmetlere ulaşmanın kolay olması nedeniyle enerji tasarrufu sağlayarak çevresel kazanım getirmesi açısından önem kazanıyor.

“Tutarlılık Yoluyla Kalite”: Berlin Kent Merkezi – ALMANYA

Berlin kent merkezinin yeniden inşa edildiği proje bütününde, yüksekliklerin belirli bir sınırda tutulması, sokak genişliklerinin belirlenmesi, tüm binaların yüzlerini sokağa dönmelerinin sağlanması ve kamusal alana açılmaları şartı getirilmesi, yeni oluşturulan kent dokusunda tutarlılığı sağlıyor. Pek çok kentte modern gelişime çözüm olarak yüksek binaların kullanıldığı günümüzde, Potsdamer Platz bölgesi örneği, kamusal mekânların oluşturulmasında genel bir tutarlılığa sahip olunmasının bireysel mimari ifadelerden daha önemli olduğunu göstermesi açısından önem kazanıyor.

“Sürdürülebilir Tersaneler”: Bo01 / Malmö - İSVEÇ

1973 yılında ekonomisi gemi inşası üzerine kurulu olan Malmö’nün en büyük tersanesi Kockum’un 1980 yılında kapanması ve buradaki işgücünün %25’lik bir kısmı olan 40 bin kişinin işsiz kalmasının ardından Malmö kenti kendine yeni bir tanım getirmek zorunda kalmış. Bunu ilk adımları olarak Malmö’den Kopenhag’a inşa edilen bir köprü aracılığıyla kent Danimarka ile daha yakın bir şekilde ilişkilenmiş. Kent merkezini geliştirmek için ise Bo01 adı verilen bir kentsel gelişim projesi kapsamında genel bir planlama anlayışı dahilinde farklı mimarların yapılarından oluşan sürdürülebilir bir yerleşim birimi oluşturulmuş. Bu projenin Avrupa’nın en önemli kentsel gelişim projelerinden biri olduğu ifade ediliyor.

“Kör Noktadan Kültür Kentine”: Temple Bar / Dublin – İRLANDA

Dublin’deki Temple Bar bölgesinin yeniden düzenlenmesi için ilk adım 1990 yılında bu konuda açılan bir yarışmayla başlıyor. Bunun öncesinde, neredeyse bir kör nokta halinde olan bu bölgeye bir otobüs terminali yapılması öngörülüyor ve bu proje gerçekleştirilmeden önce geçiş döneminde buradaki binalar sanatçılar ve öğrencilere düşük ücretlere kiralanıyor. Zamanla canlanma potansiyeli farkedilen bu bölgedeki kentsel dokunun korunması ve kültürel kimliği güçlenen bölgeye yeni kültürel işlevler verilmesi fikri benimseniyor. Dublin kentindeki bu bölge, konutların kiralanması yoluyla belirli bir kesimin kent merkezine çekilebileceği ve ayrıca yaratıcı insan toplulukları için ilgi çekici etkinlikleri bu alana yaymanın kent merkezlerini canlandırabileceğini gösteriyor.

“İnsanlar, Mekânlar ve Ulaşım”: Bogota – KOLOMBİYA

Bogota’da 1998 yılından beri gerçekleştirilen bir dizi kentsel yenileme ve toplu taşım projesi sonucunda kent yaşamındaki kalitede ciddi anlamda bir yükselme gözlemlenmiş. Kentin yüksek suç oranı olan çöküş bölgesinde belli bir alandaki binalar yıkılarak, yeni bir plaza oluşturulmasının ardından elde edilen kamusal alan kente yeni bir nefes alma mekânı sağlıyor. Ayrıca günün yoğun saatlerinde araç kullanımı sınırlandırılıyor ve haftanın referandumla belirlenen bir günü araçsız gün ilan ediliyor. Araç kullanımının azaltılmasını teşvik etmek için hızlı bir otobüs transfer sistemi geliştiriliyor ve bisiklet yolları yapılıyor. Kentteki yaklaşık 1200 reklam panosu kaldırılarak, görsel kirlilik azaltılıyor. Tüm bu düzenlemelerin yanısıra, kentteki düşük maliyetli konutların yenilenmesi, 48 yeni okul inşa edilmesi, üç büyük kütüphane yapılması gibi girişimlerle sosyal ve kültürel altyapı da geliştiriliyor.

“Bir Katalizör Olarak Vatandaşların Katılımı”: Holmbladsgade / Kopenhag – DANİMARKA

Kopenhag’ın sosyal sorunların yaşandığı bir çöküntü alanı olan Holmbladsgade bölgesinde koşulları iyileştirmek için 1990 yılından bu yana gelişmiş bir toplu taşıma sistemi, kamusal mekânlar, kültür ve spor tesislerini katalizör olarak kullanmaya dayalı olan bir proje yürütülüyor. Güzel bir peyzaj ve mimarlık projelerini sosyal programlarla birleştirmeyi amaçlayan proje kapsamında inşa edilen yeni bir metro istasyonu, eski bir binanın yenilenmesiyle elde edilen yeni bir kütüphane ve bahçeler, spor alanları, paten alanı ve amfitiyatro gibi kamusal alanlar kentin bu bölgesindeki yaşama canlılık veriyor. Ayrıca bölgedeki kumsal alanına yapılan yeni düzenleme bir rekreasyon alanı olarak öne çıkıyor. Tüm bu yapılan projelerde halkın katılımının sağlanması ve de gençlerin katılımı için bir gençlik kurulu kurulması programın özgün yanı.

“Garnizondan Sürdürülebilir Yerleşime”: Vauban / Freiburg – ALMANYA

Avrupa’da demir perde döneminin bitişinin ardından Fransa Silahlı Kuvvetleri’nin Freiburg kentinden ayrılmaya karar vermesi ve yaklaşık 6 bin kişilik bir kuvvetin yer değiştirmesi sonucunda kentteki askeri yapıların büyük bir bölümü tamamen kullanım dışı kalmış. Almanya Federal Devleti’nin mülkiyetine geçen bu alan, 1992 yılında Freiburg Kent Konseyi tarafından satın alınıyor. 1994 yılında buradaki askeri alanı yeniden kent dokusuna kazandırmak ve sürdürülebilir bir yerleşim yeri kazanmak üzere bir proje yarışması açılmasının ardından, yeni altyapı projelerinin de desteğiyle Freiburg kenti yeni bir modernliğe doğru yol alıyor. Yeni düzenlemelerde özellikle sıkı imar kuralları getirilmesi ve kamu yönetiminin öncülüğüyle iyi tasarımın desteklenmesi, bu kentsel dönüşüm projesini örnek hale getiriyor.

“Bir Değişim Stratejisi Olarak Mimarlık”: Bilbao – İSPANYA

1980’li yıllarda demir ve çelik endüstrisine dayalı ekonomisinin çöküşüyle yalnızca kendi metropoliten alanı değil aynı zamanda bölgesel ekonomisi de ciddi anlamda zarar gören Bilbao kenti hem kendini yeniden şekillendirmek hem de endüstriyel geçmişinden gelen imajını yeniden çizmek zorunluluğu duyarak, 1989 yılında geleceğe yönelik bir master plan kabul etmiş. Hizmete dayalı bir ekonomiye geçiş yapan kentin nehir kıyısındaki bant boyunca yeni bir gelişim stratejisi izlenmesine dayalı olan plan kapsamında inşa edilen Guggenheim Müzesi bir yandan kent için sembolik bir imge oluştururken, diğer yandan da ziyaretçiler için bir çekim merkezi olmasıyla kent yaşamını canlandırıyor. Böylece, yapı kültürünün bir kentin ekonomisini ve bölgesel konumunu nasıl değiştirebileceğini örnekleyen başarılı bir proje ortaya çıkıyor.

“Süreklilik ve Değişim”: Toledo – İSPANYA

İspanya’ya 1560’lı yıllara kadar başkentlik yapan Toledo, yaklaşık 60 bin kişilik bir nüfusa sahip olmasının yanısıra, günübirlik gelen ve altyapıya oldukça yük getirmesine karşı kent ekonomisine fazlaca gelir getirmeyen yılda yaklaşık 1 milyon ziyaretçiye sahip. Bu yoğunluk kentte ciddi bir tıkanıklığa yol açıyor. Tarihî kent merkezindeki yoğunluğu azaltmak için yapılan bir dizi düzenlemeden en önemlileri, tarihî alanın girişine yaklaşık 110 araçlık bir otopark yapılması ve bu alana giriş için yürüyen merdivenden oluşan yeni bir sistem yapılarak araç girişinin kısıtlanması olarak özetlenebilir. Böylece Toledo şehri hassas bir tarihî sit alanında nasıl yenilikçi bir yaklaşım izlenebileceğini örnekliyor.

“Trafik Alanından İnsan Mekânına”: Sankt Hans Meydanı / Kopenhag – DANİMARKA

Kopenhag’ın tarihi bölgesinin dışında kalan ve uzun yıllarca işçi sınıfının konut alanı olarak kullanılan Nørrebro bölgesi, fiyatlar açısından uygun yaşam koşulları içermesi nedeniyle zamanla gençler ve öğrencilerin yaşadığı bir yer haline gelmiş, fakat tüm tarihi boyunca çekici kentsel mekânlardan yoksun kalmış bir alan. Sankt Hans Meydanı ise 1993 yılında kentin genelinde uygulanan bir kentsel yenileme programı kapsamında Nørrebro’da yenilenerek yaşam kalitesini yükselten ilk kamusal alan niteliğini taşıyor. Trafiğin yeniden düzenlenmesi ve meydana granit taş kaplama ve sanatsal nitelikteki sokak elemanları gibi küçük müdahalelerle meydan yeniden hayat buluyor. Bu örnek, iyi tasarlanmış bir kamusal alanın bütün bir yerleşim biriminin yeniden canlanması için nasıl katalizör görevi gördüğünü ve kentin yeniden doğuşunun bir simgesi haline gelebildiğini göstermesi açısından önemli bir örnek oluşturuyor.

Bilgi için : http://www.mo.org.tr/UIKDocs/goodexamplesreport.pdf
Bu icerik 12957 defa görüntülenmiştir.