336
TEMMUZ-AĞUSTOS 2007
 

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: MİMARLIK TURİZMİ: Turizmin Nesnesi Olarak “Mimarlık”

YARIŞMA

ÖDÜL

KORUMA-YAŞATMA

MİMARLIK’tan 336



KÜNYE
KORUMA-YAŞATMA

Akdamar Kilisesi Restorasyon ve Kazı Çalışmaları

Şahabettin Öztürk

Yrd. Doç. Dr., Mimarlar Odası Van Şubesi Başkanı

Hanifi Biber

Yrd. Doç. Dr., Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü

Rafet Çavuşoğlu

Yrd. Doç. Dr., Yüzüncü Yıl Üniversites

 Akdamar Kilisesi’nin restorasyon ve kazı çalışmalarına, başlangıcından itibaren her türlü maddi ve manevi desteği sağlayan, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne ve Van eski Valisi M. Niyazi Tanılır’a içtenlikle teşekkür ederiz. Van gölü üzerindeki Akdamar adasında bulunan ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Nisan 2005’te restorasyon çalışmaları başlatılan tarihî Ermeni kilisesi, Mart 2007’de düzenlenen törenle ziyarete açıldı. Akdamar Kilisesi Anıt Müzesi için yürütülen çalışmaları ve tarihî kaynaklara göre kilise, saray, hizmet odaları, teraslı bahçeler ve limandan oluşan yapılar topluluğunu, restorasyon sürecini yürüten uzmanlar aktarıyor.

Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nde çeşitli büyüklüklerde dört ada ve her ada üzerinde ise farklı dönemlerde inşa edilen Hıristiyan dini yapıları yer almaktadır. Bunlar, Kuzu (Rab) Adası üzerinde Kuzu Şapeli, Adır Adası üzerinde Lim Manastırı, Çarpanak Adası üzerinde Ktouts (Ktuc) ve Akdamar Adası üzerinde Akdamar Kilisesi yer almaktadır. Akdamar Kilisesi, iç ve dış mimari süsleme bakımından gerek Van Gölü’nde yer alan adalardaki dini yapılar ve gerekse göl çevresinde bulunan diğer Hıristiyan dini yapılarına göre zengin bir yapıya sahiptir. Özellikle dış cephe yüzeylerine, yüksek ve alçak kabartma tekniğinde işlenmiş rölyefler mevsimden mevsime değişen ve günün her saatinde farklılaşan ışık gölge oyunlarına neden olan yapısıyla dikkat çekmektedir.

Akdamar Kilisesi’nin yer aldığı Akdamar Adası, Van-Tatvan Karayolu’nun 50. km.sinin güney kıyısındaki Çamur Yarımadası’ndan 4 km. açıklıkta, Van Gölü içerisinde yer almaktadır. (Resim 1) Çeşitli yapı bölümlerinden oluşan kilisenin ana yapısı Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında inşa edilmiştir. (Resim 2) Tarihî kaynaklara göre yapılar topluluğu, kilise, saray, hizmet odaları, teraslı bahçeler ve limandan oluşmaktadır. Yapı bölümleri kral tarafından bizzat tasarlamış uygulama çalışması ise keşiş ve mimar Manuel tarafından gerçekleştirilmiştir. 1021 yılında Vaspurakan Krallığı ortadan kalkınca 1113 yılında ana yapıya çeşitli bölümler ilave edilerek bu tarihten itibaren 1895 yılına kadar bölgedeki Ermeni Katogikosluğu’nun merkezi haline gelmiştir. 12. yüzyıl sonlarında (1293) Katogikos III. Stephanus Kilise’nin güneydoğusundaki şapeli (Resim 3), 1296-1336 yılları asında da I. Zacharias Kilise’nin kuzeydoğusuna ki diğer şapeli (Resim 4) inşa ettirmiştir. 1763’te ana kilisenin batısına bitişik bir Jamatun (Resim 5), 19. yüzyılın başında ise güney kapısının önüne giriş bölümü ile çan kulesi (Resim 6) eklenmiştir. 1918’de ada terk edilince manastır yapıların tümü işlevsiz kalmış, kilise ve diğer yapı bölümleri zaman içinde tahrip olmuştur.i (Resim 7-10)

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2005 yılında restorasyon çalışmaları başlatılan Akdamar Kilisesi ana yapısı, kilisenin batısındaki jamatun bölümü ile güneydoğu ve kuzeydoğusunda yer alan şapellerin restorasyon çalışmaları başarılı bir şekilde tamamlanmıştır. Kilisenin hemen güneyindeki ana mekânı tamamlayıcı bölümleri ortaya çıkartmak amacıyla bilimsel kazı çalışmaları 24 Mart 2006 ile 25 Ağustos 2006 tarihleri arasında yapılmıştır.

KUTSAL HAÇ KİLİSESİ

Kutsal Haç Kilisesi, 12.50x16.00 metre ölçülerinde, dört yapraklı yonca formlu haç planında (tetrakonkos) düzenlenmiştir. Kilisenin ana girişini sağlayan batı kapısı iki yırtmaç niş ve yuvarlak kemerli pencereler ile hareketlendirilmiştir. Kuzey ve güney cepheleri beş kenarlı olarak dışa yansıtılmış aynı büyüklükte giriş kapıları ve pencerelerle donatılmıştır. Dört yöne doğu dışa taşıntılı haçın kolları arasına apsis formunda diyagonal mekânlar yerleştirilmiştir. Orta mekân yüksek kasnaklı kubbe, haçın kolları yarım kubbe, ara mekânlar merkezi örtü sistemine bağlı olarak çeyrek kubbeler ile örtülmüştür. Kilise dıştan ana kubbe konik külah, haçın dört yöne devam eden kolları ise iki eğimli taş kaplamalı çatı ile kapatılmıştır.ii (Resim 11)

Kilise beden duvarları kesme taştan yaklaşık 1 metre kalınlığında olup iki kademeli bir platform üzerine oturtulmuştur. Duvarların dış yüzeyleri dışa taşıntılı zengin plastik figürler, iç yüzeyleri ise sıva üzerine freskler (Resim 12, 13) ile çeşitli konular tasvir edilerek donatılmıştır. Ana kubbenin kasnağına sekiz adet benzer mimari özeliklere sahip pencereler açılmıştır. Kilisenin iç mekânı, apsis şeklinde yuvarlatılmıştır. Apsisin yer aldığı doğu kanadı ile ana girişin olduğu batı koluna birer tonoz eklenerek haçın doğu-batı aksının uzanması sağlanmıştır. Apsisin iki yanına dikdörtgen planlı üzeri beşik tonoz ile örtülmüş pastaforium hücreleri yer almaktadır. Bu odaların doğu duvarında iki adet yuvarlak kemerli mazgal pencereler yardımı ile iç mekân aydınlatılması sağlanmıştır. Kilisenin güney iç kolu üzerinde kral mahfili inşa edilmiş, son dönemlerdeki plan değişikliğinde mahfile ait merdivenler kaldırılmıştır.iii

Akdamar Manastırı Kutsal Haç Kilisesi, mimari plastik süslemeleri açısından bölge ve bölge dışında, yapıldığı tarih itibariyle biricik özelliklere sahiptir. Bir saray kilisesi olması nedeniyle dini konuların yanısıra günlük yaşam, av ve saray sahnelerinin işlenmesiyle de dikkat çekmektedir. Kabartmalarda irdelenmesi gereken bir nokta da sanatsal etkileşimdir. Saray yaşantısını ve av sahnelerini canlandıran kabartmalarda Türk-İslam sanatı ve ikonografisinin etkileri, özellikle doğu cephe süslemelerinde karşımıza çıkmaktadır. Bağdaş kurmuş oturan halife figürü ile geriye dönük avına at üstünde ok atan avcı sahneleri bu etkileşimleri yansıtan en güzel örneklerdir. Akdamar Manastırı’nın diğer önemi ise, terk edilmeden önce bölgenin Katogikosluk merkezi ve bir haç yeri olmasıdır.

JAMATUN

Jamatun bölümü, Kutsal Haç Kilisesi’nin batı bölümüne bitişik olarak inşa edilmiştir. Yapıya giriş batı cephesinin ortasına yerleştirilen kapı ile sağlanmaktadır. Kare bir planda tasarlanan mekân 12.30x12.70 metre ölçülerindedir. Yaklaşık 1 metre kalınlığında olan beden duvarları kesme taş ve kaba yonu taş ile dolgu duvar tekniğinde yapılmıştır. (Çizim 1, Resim 5) Jamatunun iç bölümü, ortada dört payeye yaslanan sivri kemerlerin taşıdığı dokuz bölümlü bir örtü sistemi ile kapatılmıştır. İç mekânın aydınlatması için batı, kuzey ve güney duvarlarına, aynı özelliklere sahip üçer mazgal pencere açılmıştır. Payeler üzerine oturan 3.55 metre çapındaki kaburgalı ve basık orta kubbeye pandantiflerle geçilmektedir. Diğer bölümler çapraz tonoz ile örtülmüştür. Jamatun ile kilise zemini arasındaki 1.20 metrelik kot farkı nedeniyle iki ünite arasındaki geçiş beş basamaklı taş merdivenle sağlanmaktadır.iv

Jamatunlar 12. yüzyıl sonu, 13. yüzyılın başından itibaren manastır kiliselerinin batı cephelerine genellikle eklenti şeklinde yapılmaya başlanmıştır. Büyük bir salon biçiminde düzenlenen mekân kiliseye geçişi sağlamakla birlikte, içerisinde dini adamların ve soylu kişilerin gömüldüğü de bilinmektedir. Ayrıca bu bölüm hem sosyal ve dini konuların tartışıldığı toplantı alanları hem de dini ayin ve törenlerde kilise içinde yer kalmadığı zamanlarda toplanılan mekânlar olarak kullanılmıştır.v Bu değerlendirme sonucu Akdamar Adası’ndaki jamatunun da yarı dini, yarı sivil işlev üstlenmiş olduğu söylenebilir.

RESTORASYON VE KAZI ÇALIŞMALARI

Restorasyon Çalışmaları

Akdamar Kilisesi restorasyon ve konservasyon çalışmaları 25 Mayıs 2005 - 31 Temmuz 2006 tarihleri arasında yürütülmüştür. Kartalkaya Proje İnşaat Ticaret Limited Şirketi ve Er-Bu İnşaat Kolektif Şirketi ortaklığında gerçekleştirilen çalışmalar, alanlarında uzman personel usta ve işçilerden oluşan 40 kişilik bir ekip tarafından Venedik Tüzüğü’ne uygun olarak yürütülmüştür. Çalışmalar çeşitli üniversitelere mensup öğretim üyelerinden oluşan bilim kurulu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kontrollük Heyeti tarafından takip edilmiştir. Ayrıca, Ermeni mimarisi konusunda uzman mimar Zakarya Mildanoğlu’nun bilgi ve deneyimlerinden yararlanılmıştır.

Akdamar Kilisesi’nin restorasyon ve konservasyon çalışmalarına öncelikle kilise ve bağlı binaların statik ve dinamik analizleri yapılmış, yapılarda kullanılan taşların nitelikleri ve bulundukları alanlar tespit edilmiştir. Bunun sonucunda restorasyonda Van, Tatvan ve Ahlat çevresinden sağlanan taşlar kullanılmış ve bu taşlar arasında bağlayıcı malzeme olarak Fransa’dan ithal edilen “hidrolik kireç”ten faydalanılmıştır. Restorasyon boyunca yaklaşık 70 ton kaya, 1.000 ton kum, 1.500 ton su, 50 ton hidrolik kireç ve 5 ton taş tozundan istifade edilmiştir.

Restorasyona başlanmadan önce kilise ve çevresinde mevcut bitki ve ağaçlar hem fiziki hem de kimyasal yöntemler kullanılarak temizlenmiş ve daha sonra yapıya zarar vermeyecek kimyasal maddelerle tümüyle kurutulmuştur. Restorasyon çalışmalarında yapının orijinal-sağlam malzemelerinin korunmasına ve eksik kısımlarının orijinaline uygun olarak tamamlanmasına özen gösterilmiştir. Kilisenin restorasyondan sonraki yıllarda doğal nedenlerle zarar görmesini engellemek amacıyla bütün çatılarda yalıtım yapılmıştır.

Akdamar Kilisesi’nin dış cephesinde zaman içinde çeşitli nedenlerle oluşan renk farklılıkları dikkate alınarak restore edilmiş ve bu sayede orijinal görüntüsü de korunmuştur. Kilisenin iç duvarlarını süsleyen freskler, yapımından günümüze değin gerek doğal nedenler ve gerekse insan kaynaklı faaliyetler sonucunda büyük zarar görmüştür. Dönem içinde gerçekleştirilen çeşitli onarımlar nedeniyle, üç kat halinde sıva oluşmuştur. Restorasyon ve konservasyon çalışmalarında orijinal sıvanın korunmasına dikkat edilmiş, kabaran ve zarar görmüş sıvalar sabitlenmiş ve tümüyle dökülmüş olan kesimlerde ise aslına uygun malzemelerle hazırlanan sıva yapılmıştır. Fresklerin orijinal görünümlerine kavuşturulabilmesi için fiziki ve kimyasal müdahalelerde bulunulmuştur. Özgün boyaların döküldüğü kesimlere İtalya’dan ithal boya ile rötuşlar yapılmıştır. Rötuş esnasında eski ve yeni ayrımını belirtmek amacıyla, freskler üzerinde özgün renge göre daha açık renk boya kullanılmıştır. Fresklerin kalıcı olarak korunabilmesi amacıyla üzerleri koruyucu bir tabakayla kaplanmıştır. Kilisenin kapı ve pencereleri 20. yüzyılın başlarındaki fotoğraflarından yararlanılarak dayanıklı ceviz ağacından hazırlanmıştır. Pencereler üzerine açılan 20 mm.lik delikler ile kilise içinde hava sirkülasyonu sağlanması amaçlanmıştır.

Akdamar Kilise kompleksinin bundan sonraki süreç içerisinde iklim şartlarından olumsuz etkilenmesini önlemek için duvarların alt kısımlarına İngiltere’den getirilen özel bir kimyasal madde uygulanmıştır. Yapı kenarlarında yığılacak yağmur ve kar sularını izole etmek amacıyla drenaj boruları döşenmiştir.

Kazı Çalışmaları

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Van Valiliği İl Müze Müdürlüğü gözetiminde ve çeşitli meslek disiplinlerden oluşan dokuz kişilik uzman bir ekip yardımıyla kazı çalışmaları 25 Ağustos 2006 tarihinde tamamlanmıştır. vi (Resim 14) Yapılan kazı çalışmaları yaklaşık 3.435 m²’lik bir alanı kapsamaktadır. Kazılarda şu ana kadar gerçekleştirilen çalışmaları sonucunda, Kilise ana yapısının güneyinde, daha geç dönemlerde inşa edilmiş dikdörtgen planlı merkezi bir avlu etrafında sıralanmış mekânlar ortaya çıkartılmıştır. Kilisenin güneyinde yer alan avlunun batı bölümünde kalan ve güney-kuzey istikametinde uzanan manastıra ait 13 hücre odası, avlunun güneyinde yer alan servis bölümüne ait 11 mekân, avlunun doğusunda bulunan sarnıç ve altı mekândan oluşan Ruhban Okulu’nun kazıları tamamlanarak temizlik ve düzenleme çalışmaları yapılmıştır. (Çizim 1) Kazı çalışmalarında ortaya çıkan hafriyat manastırın güney ve batı çevresine teras oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir.

a. Hücre Odaları Bölümü

Manastır avlusunun batı bölümünde yer alan doğu-batı yönünde uzanan 1.20x5.30 metre ölçülerindeki dikdörtgen koridorun iki yanına simetrik olarak yerleştirilmiş her biri 2.80x5.30 metre ölçülerinde 12 mekân ortaya çıkartılmıştır. Yaklaşık 1 metre kalınlığındaki taşıyıcı duvarlar kaba yonu taştan örülmüş bağlayıcı malzeme olarak çamur harcı kullanılmıştır. Odalara girişler doğu yönündeki avluya açılan yaklaşık 0.92 metre genişlikteki kapı açıklıkları ile sağlanmaktadır. Avlu zemin kodu ile mekânların zemin kodu arasında 0.15 metrelik fark mevcut olup, mekânlara iniş bir basamak ile sağlanmaktadır. Odaların tamamında, kuzey duvarın doğu bölümünde 0.40 metre derinliğinde, 0.40 metre genişliğinde ve 1.20 metre yüksekliğinde üzeri üçgen kemer ile sonlanan birer ocak; aynı duvarın batı bölümünde ise 0.45x0.40x1.00 metre ölçülerinde bir niş yer almaktadır. Batı duvarının ortasında yaklaşık 1 metre genişliğinde ve 1 metre derinliğinde mazgal pencereler mevcuttur. Odaların güney duvarının batı bölümünde, 0.45x0.40x1 metre ölçülerinde doğu tarafında ise 0.25x0.25x0.30 metre ölçülerinde küçük bir niş yer almaktadır. Nişlerin alt ve üst bölümlerinde yer alan ahşap hatıllar tamamıyla tahrip olmuştur. Odaların zemini sıkıştırılmış toprak ile düzeltilmiştir. Duvarların iç yüzeyleri çamur sıva ve cas harcı ile sıvanmış ve kahverengi boya ile renklendirilmiştir. Her odanın doğu duvarının avluya bakan bölümünde 0.25x0.40x0.40 metre ölçülerinde, muhtemelen gece aydınlatma gereçlerinin konulduğu birer niş yer almaktadır. Kazılar ile ortaya çıkarılan mekânların mevcut yüksekliği zemin kotundan itibaren yaklaşık 2.00 metredir. Birinci kat ve üst örtüsü tümüyle yıkılmış olan yapının zemin katı, 2/3 oranında sağlam olarak ortaya çıkarılmıştır .(Çizim 1-2, Resim 15)

Hücre odaları bölümünün kesin yapım tarihleri tespit edilememiştir. Ancak manastırlar 4. yüzyıldan itibaren Protestan mezhepleri hariç tüm Hıristiyan mezheplerinde uygulanagelen önemli dini yapılar topluluğudur. Bu kuruluşlar içerisinde başta Kilise olmak üzere değişik dini ve sosyal işlevelere sahip çok sayıda ek mekân bulunmaktadır. Bu hücreler de muhtemelen Ruhban Okulu’nda eğitim gören öğrencilerin kaldığı mekânlar veya inzivaya çekilen keşişlerin hücreleri olarak kullanılmış olmalıdır.

b. Ruhban Okulu

Avlunun doğusunda daha yüksek bir kotta yapılan kazılarda ayrı bir yapı bölümü ortaya çıkartılmıştır. Bu bölüm dikdörtgen plan yapısına sahip olup, 20.30x13.40 metre ölçülerindedir. Yapının duvar kalınlıkları yaklaşık 0.90. metredir.Yapıya batıdan yuvarlak planlı iki basamaklı zemini taş döşemeli bir patformla 1.82. metre genişliğindeki bir kapı yardımıyla girilmektedir. (Çizim 3, Resim 16) Kapı girişinde üç parça halide kalker taş üzerine Ermenice yazılmış bir kitabe bulunmuştur. 1 Haziran 1884 tarihini taşıyan kitabede yapının bir ruhban okulu olduğu belirtilmekte ve Osmanlı Padişahı II. Abdulhamithan’dan övgüyle bahsedilmektedir. (Resim 17)

Kapıdan girişi sağlanan zemini kayrak taş döşemeli ve iki kademeden meydana gelen koridor dikdörtgen planlı olup, 3.90x11.50 metre ölçülerindedir. Koridorun kuzey ve güneyinde üçer oda mevuttur. Koridorun batı giriş kapısı aksı üzerinde doğu duvarında ikinci bir kapı yer almaktadır. Girişin güneyinde yer alan birinci oda 3.30x6.20 metre ölçülerinde olup, güney, kuzey ve doğu yönlerindeki duvarlarında üç niş yer almaktadır. Odanın duvar satıhları cas harcı ile sıvalı olup diğer odalardan farklılık arz etmektedir. Koridorun güneyinde yer alan ikinci oda 3.05x6.95.metre ölçülerinde olup doğu duvarında bir niş bulunmaktadır. Odaya geçişte kapı yer almamaktadır. Oda içindeki kazı çalışmalarında çeşiti form ve ebadlarda üzeri dekoratif dini motifli 12 adet plaka şeklinde taş bulunmuştur. Üçüncü oda 3.45x6.00 metre ölçülerindedir. Mekânın kuzey duvarında bir niş ve bir giriş kapısı ile doğu ve güney duvalarında ise birer adet pencere yer almaktadır. Koridorun kuzey yönünde birinci oda, 3.70x6.80 metre ölçülerinde olup, güney duvarında bir kapı, bir niş ve batı duvarında bir pencere yer almaktadır. İkinci oda, 3.30x6.90 metre ölçülerindedir. Odanın güney duvarında bir kapı ile kuzey duvarında bir pencere yer almaktadır. Üçüncü oda ise 2.85x7.00 metre ölçülerinde olup, güney duvarında bir kapı, batı duvarında iki niş ve doğu duvarında iki pencere yer almaktadır.

4. - 5. yüzyıldan itibaren yaygın olarak kurulan manastır toplulukları içinde eğitim-öğretimin önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında 4. yüzyıldan itibaren başta Ecmiadzin (Vagarşabat) Mastırı olmak üzere bütün manastırlarda din eğitiminin verildiği bir okul olgusu söz konusudur. İstanbul’daki Studios Manastırı (454-463) aynı zamanda bir eğitim manastırıdır. Ancak hem doğu hem de batıdaki ideal manastır şeması 9. yüzyılda oturmuştur.

Kazı çalışmalarında Ruhban Okulu’nun girişinin güneyindeki birinci oda içerisinde Urartu dönemine ait farklı ebatlara sahip üç adet çivi yazılı taş eser yan yana in-situ şekilde bulunmuştur.vii (Resim 18, 19) Bu yazıtlar daha önceden bilinmesine karşın, en son olarak F. W. König tarafından Akdamar Kilisesi’nde görülmüş ve 1955 yılında da yayımlanmışlardır.viii Bu tarihten sonra yazıtlar zaman içinde toprak altında kalmışlar ve kazılar esnasında odanın içinde yeniden ortaya çıkarılmışlardır. Ortaçağ’da, Urartu dönenime ait çivi yazılı taşınabilir eserlerin bazıları kiliselerde, bazıları da çeşitli yapılarda devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. Özellikle kiliselerde kullanılanlar ve bu mekânlarda saklananlara kutsallık atfedildiği bilinmektedir. Hatta birçok Urartu çivi yazlı eserin üzerine hac işaretleri de kazılmıştır. Muhtemelen Akdamar Kilisesi’ne yazıtlar bu düşünce ile götürülmüştür.ix Urartu uygarlığının birinci derecede tarihine ışık tutan yazılı belegelerin bir bölümünün bu sayede korunması ve günümüze kadar gelmiş olması sevindiricidir.

c. Servis Bölümü

Kilisenin güneyindeki avlunun güneyinde kazılar ile ortaya çıkarılan bu kesim servis bölümü olarak kullanılmıştır. Bu bölüme avlunun güneydoğusunda yer alan 2.14 metre genişliğinde ve kuzey güney istikametinde 7.75 metre uzunluğunda devam bir koridor ile avludan geçiş sağlanmaktadır. Koridorun hemen batısında üst kata çıkmak için 9 adet farklı genişlikte yekpare taş basamaklar bulunur. Koridorun doğusunda daha üst kotta iki küçük bölüm yer alır. Koridorun doğu duvarında 1.35 metre genişlikteki bir kapı yardımıyla doğu-batı yönüne devam eden 3.77x11.54 metre ölçülerinde bir mekân yer almaktadır. Bu mekânın güneyinde üç adet mazgal pencere bulunur, kuzey duvarı ise tamamıyla doğal kaya zemin üzerine oturmuştur. Bu mekânın doğusunda aynı mekân bitişik ve aynı aks üzerinde yer alan 3.77x6.75 metre ölçülerinde dikdörtgen bir mekân yer alır. Mekâna giriş güney duvarın yaklaşık ortasında 0.70 metre genişlikteki bir kapı yardımı ile girilir. Bu mekânın kuzey iç duvarına bitişik ve daha düşük kotta yer alan bir başka bir desdekleme duvarı daha inşa edilmiştir. Bu duvar üzerinde beş adet farklı ölçülerde niş mevcuttur. (Çizim 4, Resim 20)

Orta koridorun güney ucunun batı köşesindeki üç adet basamakla daha düşük bir kottaki düz platforma inerek batıya açılan bir kapı ile 7.37x7.49 metre ölçülerindeki kare planlı orta mekâna girilir. Bu bölümün içerisinde biri 0.28 metre diğeri 0.38 metre yarıçapında iki adet tandır kalıntısı mevcuttur. Bu mekânın kuzey-doğu köşesindeki diğer bir kapı yardımıyla 3.89x5.80 metre ölçülerindeki dikdörtgen planlı bir başka odaya geçiş sağlanır. Aynı odanın kuzey duvarı 0.97 metre genişliğinde üzerinde çeşitli genişlikte nişlerin yer aldığı başka bir duvar ile daha örülmüştür. Orta mekânın kuzey-batı köşesindeki 0.82 metre genişlikte bir kapı yardımıyla 4.76x5.36 metre ölçülerindeki batı mekânına geçiş sağlanmaktadır. Orta mekânın güney duvarının ortasında yer alan kapı ile daha düşük bir kottaki 5.87x7.27 metre ölçülerindeki dikdörtgen planlı güney mekânına girilmektedir. Orta mekânın kuzey-batı bölümündeki diğer bir kapı ile dikdörtgen planlı 3.51x11.31 metre ölçülerinde bir bölüme geçilir. Bu mekânın güney duvarında bir kuzey duvarında ise iki adet niş, batı duvarında ise oldukça tahrip olmuş bir mazgal pencere mevcuttur. Bu bölümün kuzey-doğu köşesindeki kapı yardımı ile geçilen dikdörtgen planlı bir mekân mevcuttur. Kuzey duvarında niş bulunan bu bölümün doğu kesimi tamamıyla avluya açıktır. (Çizim 4) Servis bölümü doğu ucu ile Ruhban Okulu’nun birleştiği bölümde yer alan bir kapı ile doğu kısmına çıkış sağlanmaktadır.

Orta ana mekânın güneybatı köşesindeki 1.87 metre genişliğindeki kapı ve iki basamak yardımıyla daha düşük kotta yer alan 4.58x8.91 metre ölçülerindeki dikdörtgen formlu odaya geçiş sağlanmaktadır. Bu mekânın içinde çeşitli ebatda üç adet tandır kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Mekânın batı beden duvarına bitişik 2.42x2.58 metre ölçülerinde kesme taş örgülü düz bir platform yer almaktadır. Bu mekânın batı duvarının kuzey köşesinde bulunan 1.14 metre genişlikteki kapı dışarıya açılmaktadır. (Resim 11-12, Çizim 4) Bu bölümde ortaya çıkarılan çanak-çömlek, küp, tandır vs. gibi buluntular mekânların komplekste yaşayanların yeme-içme gibi günlük ihtiyaçlarına cevap verecek yapılar olduğuna işaret etmektedir.

d. Sarnıç Bölümü

Sarnıç avlunun doğu kesiminde, avludan yaklaşık 1.20 metre daha yüksek kotta yer almaktadır. Yapılan kazı çalışmalarında sarnıcın içi temizlenmiştir. Giriş batıdan beş basamaklı bir merdivenle sağlanmaktadır. İlk basamak sarnıcın zemin kodundan yaklaşık 2.20 metre yüksekliktedir. 3.10x4.60 metre ölçülerinde, doğu-batı istikametinde dikdörtgen plana sahip sarnıcın taşıyıcı duvarları kaba yonu taş ile inşa edilmiş olup, üst örtüsü dıştan düz dam içten sivri beşik tonoz ile örtülüdür. Tonozun ortasında yaklaşık 0.50x0.50 metre ölçülerinde kare bir delik, doğu kısmında ise 0.20x0.20 metre ölçülerinde ikinci bir boşluk yer almaktadır. Söz konusu bacalar kar ve yağmur sularının sarnıç içinde depolanmasını sağlamak amaçlıdır. (Çizim 5)

Sarnıcın güneyinde yapılan kazılarda temelleri ortaya çıkartılan 8.90x9.40 metre ölçülerinde, kaba yonu taş ile inşa edilen ve duvar kalınlıkları yaklaşık 0.95 metre olan bir dikdörtgen ve iki kare mekân ortaya çıkarılmıştır. Bu bölümün kullanım amacı belirlenememiş olup muhtemelen erken döneme aittir. Mevcut yapı izlerinden yeterince veri sağlanamamıştır. (Çizim 1)

Akdamar Adası’nda görüldüğü üzere manastır karakterli olarak başta kilise, şapeller, çan kulesi, vaftizhane, kiler, konuk odaları, keşiş hücreleri, kütüphane, yemekhane, yatakhane, su kuyusu, mezarlık gibi dini ve sosyal işlevli mekânlardan oluştuğu görülmekte olup, bu yapılar topluluğunun bazı örneklerde dıştan yüksek duvarlarla çevrili oldukları bilinmektedir. Bu klasik özellikleri Akdamar Adası’ndaki komplekste görmek mümkündür.

Kazı çalışmalarının sonuçlanmasının ardından, ortaya çıkarılan mekânların 1/50 ölçeğinde rölöveleri ve ilgili mimari elemanların detay çizimleri hazırlanmıştır. Mimari yapılarda kullanılan ahşap hatılların tamamının çürümesi ve yapı ana malzemesi olan moloz taşların bağlayıcı malzemesinin çamur olması dolayısı ile mevcut dokusu gereği, ortaya çıkarılan mimari yapıların uzun süre muhafazası mümkün görülmemektedir. Ayrıca beden duvarlarının yer yer tahrip olması ve düşey şekülünde kaçması doğal tahribatı hızlandırmaktadır. Bu nedenle korumaya yönelik teknik önlemlerin zaman geçirilmeden alınması konservasyon-restitüsyon ve restorasyon projelerin hazırlanması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Ahunbay, M. 1997, “Ermeni Mimarlığı ve Sanatı”, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Cilt: 1, İstanbul, ss.537-542.

Bachman, Walter, 1913, Kırchen und Moscheen in Armenıen und Kurdistan, Leipzig.

Dinçol A. M. ve E. Kavaklı, 1979, “Karahan Köyünde Bulunan Dört Yeni Urartu Yazıtı”, Anadolu Araştırmaları VI, (1978), ss.17-43.

Grousset, R. 1947, Histoire de L’Armenie Des Origines a 1071, Payot-Paris.

İpşiroğlu, M. Şevket ,1963, Die Kirche von Achtamar, Berlin und Mainz.

Karaca, Yalçın, 2004, Doğu Anadolu Bölgesi Hıristiyan Dini Mimarisinde Jamatun Yapıları, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Van.

König, F. Wilhelm, 1955, Handbuch der Chaldischen Inschriften, I, Graz.

Layard, A. H. 1853, Discoveries in the Ruins of Nineveh and Babylon with Travels in Armenia, Kurdistan, London.

Mnatsakanyan, S. X. 1952, Arxitektura Armyanskix Pritvorov, Erivan.

Der Nersessian, Sirarpie, 1965, Agh’tamar Church of the Holly Cross, Massachusetts.

Öney, Gönül, 1989, Akdamar Kilisesi, Ankara.

Payne, Margaret R. 2006, Urartu Çiviyazılı Belgeler Kataloğu, İstanbul.

Tokarski, N. M. 1946, Arhitektura drevney Armenii, Erivan.

Uluçam, Abdüsselam, 2000, Ortaçağ ve Sonrasında Van Gölü Çevresi Mimarlığı I Van, Ankara.

Tarihin Yenilenen Yüzüyle Akdamar Kilisesi

Bu icerik 8624 defa görüntülenmiştir.