338
KASIM-ARALIK 2007
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ETKİNLİKLER

DOSYA: Koruma Alanına Yeniden Bakış

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK VE KENT BULUŞMALARI

Mimarlık ve Kent Buluşmaları’ndan Türkiye Mimarlık Politikası’na Forum’u İstanbul’da Gerçekleştirildi

Derleyen: Derin İnan

Fotoğraflar: Derin İnan, Kıvanç Kılınç

 

Eylül 2006’da Kayseri’de, Kasım 2006’da Samsun’da, Ocak 2007’de Mersin’de, Mart 2007’de Muğla’da, Mayıs 2007’de Gaziantep’te, Temmuz 2007’de Eskişehir’de olmak üzere bugüne kadar 6 kentte gerçekleştirilen “Türkiye Mimarlık Politikası’na Doğru, Mimarlık ve Kent Buluşmaları”nda tartışılan “Türkiye Mimarlık Politikası” metninin ikinci ve son dönemeci, İstanbul’da yapılan forumda değerlendirildi. Yaşanan süreç, hazırlanan politika ön metni ve bu süreç içinde 6 buluşmadan süzülüp gelen raporların değerlendirildiği forumun asıl hedefi, politika metninin geliştirilmesi ve geleceğe yönelik adımların belirlenmesiydi. MSGSÜ Oditoryumu’nda 28 Eylül 2007, Cuma günü geniş bir katılımla gerçekleştirilen forumun ilk bölümünde İstanbul’da gerçekleştirilen son toplantı için belirlenen“Metropoller ve Mimarlık” teması ele alındı.

 

Açılış konuşmalarında ilk sözü alan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu, İstanbul Buluşması’nın yapılan diğer toplantıları bağlayıcı bir nitelikte olduğunu belirtirken, forum için seçilen “Metropoller ve Mimarlık” temasının İstanbul için önemine değindi. Muhcu’dan sonra sözü alan Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülend Tuna, toplumun mimarlık birikimini yansıtamayan ve bu potansiyeli yeterince kullanamayan metropollerimizin kentleşme problemlerine değinirken, bu kentlerin geleceği ile ilgili kararların alınması ve metropollerin yönetilmesinde hem mimarların, hem idarecilerin, hem de toplumun üstlenmesi gereken sorumluluklar olduğuna değindi.

 

“Metropoller ve Mimarlık” teması tartışmalarına ayrılan panelin yürütücülüğünü Doğan Hasol gerçekleştirirken, panelde İstanbul kentinin metropol kimliği, Mücella Yapıcı, Prof. Dr. İhsan Bilgin, Doç. Dr. Asuman Türkün ve Dr. Besime Şen tarafından farklı açılardan ortaya kondu. Yapıcı, İstanbul’un artık bir mega-kent olarak algılanması gerektiğini savunurken, dünya nüfusunun % 50’sinin kentlerde yaşadığına ve kentlerin artık üretim değil tüketim mekânına dönüştüğünü belirtti. Buradan hareketle İstanbul’da süregelen Küçükçekmece, Karadeniz Maden Ocakları, Ayazağa Transfer Merkezi gibi güncel dönüşüm projelerine değinen Yapıcı, servis ve hizmet alanlarının bu tip dönüşümler sonucunda kimliklerinden koparıldıklarını vurguladı. Sonrasında sözü alan Bilgin, benzer tartışma ve problemlerin dünyadaki bütün kentlerde var olduğunu belirtirken, sosyal yaşamda farklı bir kültürel evreye girildiğini ve asıl sorulması gereken sorunun “Mimarlığın bu gelişmeler karşısında nasıl değişeceği, bu değişime nasıl cevap verebileceği” olması gerektiğini vurguladı. İstanbul’un metropoliten yapısını sadece ‘çarpık kentleşme’ çerçevesinden görmeye çalışmanın kente yönelik eleştirel bir bakış üretemeyeceği gibi, gerçekleşmekte olan bütün gelişmelere benzer bir bulanıklıkla bakmamıza neden olacağını vurguladı. Türkün, kente yapılan her müdahalenin sadece fiziksel sonuçları olmadığının, toplumun bütün düzeni ve davranışlarını da etkilediğinin altını çizerek başladığı sunuşunda, azgelişmiş (geç sanayileşmiş/kapitalistleşmiş) ülkelerde ortak olarak görülen mekânsal polarizasyon, “başat kent” olgusu, göç eğilimi, kayıtdışı/marjinal ekonomide artış, dar gelirli sınıfların nüfus içindeki yüksek oranı ve bunların barınma sorunlarını çeşitli örnekler çevresinden inceledi. Son olarak söz alan Şen ise, İstanbul metropolünün ekonomik ve politik yapısı ve bunun çıkmazlarına değinirken metropollerin ekonomik niteliğini, coğrafyasını belirleyen küresel - yerel dinamikler ve üretim ilişkilerinin yapısında meydana gelen değişimin mekânsal etkilerini irdeledi. İstanbul’un ekonomik gelişme yönü, nitelikli bir sosyal yaşamın ve fiziksel çevrenin oluşmasını sağlayabilir mi, sorusuna cevaplar bulmaya çalışan Şen, ekonomik gücün metropollerin eşitsiz gelişimine yol açtığını vurgularken, rekabete değil dayanışmaya dayalı kentsel yaşamın önemini savundu.

 

Bülend Tuna’nın yönettiği forumun ilk bölümünde şimdiye kadar 6 kentte yapılan buluşmalarının forum yöneticileri bu toplantıların değerlendirmelerini sundular. İlk olarak söz alan Prof. Dr. Mete Tapan, Mersin’de irdelenen göç olgusunun kentlerde yarattığı yığılma ve bundan kaynaklanan ‘kentlileşememe’ sorununa değindi. Kentle bireyin sağlıklı bir ekonomik ilişkisinin olması gerektiğinin, bireyin kent içindeki varlığının ve fikirlerinin öneminin altını çizerken bu dengeyi göz önüne alan sağlıklı bir kent politikasının gerekliliğini savundu. Kayseri Buluşması’ndaki tartışmaları özetleyen Oktay Ekinci, Türkiye’de uygulanmakta olan turizm politikasının sömürme üzerine kurulu olduğunu, Turizm Teşvik Yasası’nda belirtilen mimari kısıtlamaların ve 2. derece doğal sit bölgelerinde turizm tesisi yapabilme imkânlarının bu sömürgeciliği desteklediğini vurguladı. Samsun toplantısına damgasını vuran “sürdürülebilir ulaşım” kavramının bir kez daha altını çizen Prof. Dr. Şengül Öymen Gür ise, ulaşım politikalarının kent içinde entegre bir sistem içinde çözülmesi gerektiğini, özel araç kullanımının sınırlandırılmasının, ulaşımın çevre üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat edilmesinin ve herkes için, güvenli ulaşımın hedeflenmesinin gerektiğini vurguladı. Kıyı planlaması konularının tartışıldığı Muğla buluşmasında değinilen hukuki, ekonomik, estetik ve kültürel konuları özetleyen Prof. Dr. Cevat Geray, Kıyı Kanunu’nun bütüncül planlama süreciyle ele alınmasına ihtiyaç olduğunu, böylece üst-alt ölçek planlar arasındaki kopukluğun giderilebileceği ve ilgili her meslek odasının bu sürece katkı koymasının gerektiğini belirtti. Değişen kültürel değerler karşısında geleneksel Anadolu kentlerinin yaşadığı sorunların irdelendiği Gaziantep buluşmasını değerlendiren Prof. Dr. Ahmet Eyüce, Gaziantep’in zengin kültürel yaşantısı ve değişen değer yargılarının kentte sürekli bir gerilim yarattığını vurgularken, “çağdaş Anadolu kenti” kavramının bu kentlerimizde hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Sanayi kentlerinin günümüzde yaşadığı sorunların tartışıldığı Eskişehir buluşması değerlendiren Prof. Dr. Sümer Gürel ise Türkiye’nin geç bir sanayileşme yaşadığına dikkat çekerken, günümüzde ikinci plana atılan sanayinin güncel ekonomi ve politika ile kopan bağlarının tekrardan kurulması gerektiğine ve eski sanayi yapılarının mimari, tarihsel ve kültürel önemine dikkat çekti. Forumun son konuşmacısı Doğan Hasol, metropoller üzerine yapılan sabah oturumundaki tartışmaları özetledi ve Türkiye kentlerinin modernleşme sürecinde eski dokuları kaybedecek şekilde yıkılarak yeni baştan yapıldığını, yeni yapılaşmaya açılan yerlerin de bu bölgenin mevcut dokusunu dikkate almadan kültürel mirası, kentsel ve coğrafi dokuyu bozarak geliştiğini vurguladı. Özellikle İstanbul için, gelişmiş bir metro sistemi olmayan bir kentin metropol olarak değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Hasol, metropolleşme sürecinde bu tip konuların atlanmaması gerektiğini vurguladı.

 

“Türkiye Mimarlık Politikası’na Doğru…” temalı, forum ikinci bölümünde Bülend Tuna, Emre Madran ve Kubilay Önal’ın yönetiminde, tüm toplantılarda ortaya çıkan değerlendirmelerin sonuçları, Türkiye Mimarlık Politikası’na dair sorular ve katılımcıların görüşleri tartışıldı. Bu bölümde özellikle katılımcıların görüşlerine yer verilmesinin hedeflendiğini belirten Tuna’dan sonra sözü alan Madran, politika metninin tek bir metin mi yoksa diğer başka metinlere eklentili ya da onlarla bağlantılı metinler topluluğu olarak mı oluşturulması gerektiğini, mimarlık politikasının kültürel politikamızla nasıl ilişkilendirilebileceğini, kurulacak sektörel ilişkilerin (enerji politikası gibi) neler olduğu ve nasıl kurulması gerektiği gibi soruları izleyicilerin tartışmasına sundu. Politika belgesinin uygulamaya geçirilmesi için ‘yasal, yönetsel ve parasal’ araçların belirlenmesinin, bu araçların tanımlanması ve buradan hareketle proje paketlerinin üretilmesi gerektiğini vurguladı. Madran’dan sonra sözü alan Önal ise, politikanın uygulamaya geçiş sürecinin tanımlanması gerektiğini ve bu süreçte yer alacak sektörlerle iletişimin sağlanması için gereken çalışmaların neler olabileceği hakkında özet bilgiler verirken, katılımcılardan bu konuda katkı sağlamalarını istedi. Küreselleşme ile bağlantılı dinamiklerin politika tarafından nasıl belirlenebileceği, politikanın hem ulusal hem de uluslararası kimliğinin nasıl kurgulanabileceği Önal’ın katılımcılara yönelttiği sorular arasındaydı.

 

Forumda söz alan Mücella Yapıcı, mimarın değişen sınıfsal konumunun yeniden tariflenmesi gerektiğini, mimarın artık emekçi olarak nitelenebileceğini ve mimarlık politikasını yazarken bu noktanın da göz önünde tutulması gerektiğini söyledi. Forum’da söz alan diğer katılımcılardan Abdi Güzer ise, mimarlık politikası tartışmalarında sıklıkla yapılan bir hataya değindiği konuşmasında, “yerel”in “küresel”in karşıtı ya da alternatifi olmadığını vurgularken, küreselleşme sürecinde bizlerin de aktör olarak yer aldığına ve onu dönüştürmek için de ilk önce anlamamız gerektiğine vurgu yaptı. Kendimizi küresellikle ilgili konumlandırırken, forumda gündeme gelen konuları da eleştirel bir çerçeveden görmek gerekliliğinin altını çizdi.

 

Bu icerik 4746 defa görüntülenmiştir.