317
MAYIS-HAZİRAN 2004
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ÖDÜL ve SERGİ: 9. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri

  • Eski Van Şehri
    Şahabettin ÖZTÜRK

    Yrd.Doç.Dr., Mimar, Yüzüncü Yıl Üniversitesi,

    Fen Edebiyat Fakültesi,

    Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi



KÜNYE
KENT MÜZESİ

Bursa Kent Müzesi: Yaşayan Kent, Yaşayan Müze

Neslihan Türkün Dostoğlu

Prof.Dr., Uludağ Üniversitesi,

Mimarlık Bölümü,

Dergi Yayın Kurulu Üyesi

Türkiye’nin kent müzeleri hızla çoğalıyor. Kastamonu Kent Müzesi’nin ardından Bursa ve İzmir’in de kısa bir süre önce kent müzeleri açıldı. UIA 2005 İstanbul Kongresi’nin “kentler” vurgusu, kent rehberleri, müzeleri ve benzerleri, kentlerimizi çeşitli yönleriyle belgelemek için olanak bilinmeli.

14 Şubat 2004 tarihinde kapılarını ziyaretçilere açan Bursa Kent Müzesi’ni, o günden bu yana, aradaki soğuk ve karlı kış günlerine rağmen, günde ortalama 3.000 kişi ziyaret etmektedir. Bu ilgi Batıda görmeye alıştığımız, ancak ülkemizde hasretini çektiğimiz bir düzeydedir. Öğretmenleriyle birlikte ilköğretim düzeyindeki öğrenci grupları, kentin tanınmış ailelerinin üyeleri, değişik meslek gruplarından kişiler, emekliler, yerli ve yabancı turistlerden oluşan farklı yaşta ve nitelikte insanlar akın akın kent müzesini görmeye gelmektedir. Bursa Kent Müzesi, kentlerin geçmişten geleceğe gelişen, dönüşen yapısını yansıtmak üzere, geleneksel müzecilik kalıplarından farklı bir biçimde, içerik açısından devingen bir anlayışla ele alınmıştır. Gerek tarihi önemi bulunan eski Adliye binasının yeniden işlevlendirilerek kullanılması ve binanın gelecek nesillere bir kültür mirası olarak taşınmasındaki başarısı, gerek iç mekan düzenlemesine ve sergileme anlayışına getirdiği yeni açılımlar ile Bursa Kent Müzesi ülkemizdeki diğer kentlere de örnek olabilecek niteliktedir.

Eski Adliye binasının Bursa Kent Müzesi’ne dönüşümünü açıklayabilmek için, tarihi süreci kısaca irdelemekte yarar olacaktır. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında, dünyada popüler olan ulusçu yaklaşımlar paralelinde, Osmanlı İmparatorluğu’nda 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet’in siyasi atmosferinde, mimarlıkta Türk kimliği arayışının egemen olduğu bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da etkisini koruyan ulusçuluk yaklaşımı içinde, yeni binalarda betonarme gibi en son çıkan inşaat malzemeleriyle birlikte Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin geleneksel formları benimsenmiştir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı olarak isimlendirilen ve yaklaşık olarak 1930’a kadar devam eden bu yaklaşımın Bursa’daki en önemli örnekleri arasında Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından 1926 yılında inşa edilen Hükümet Konağı, Adliye ve Maliye binaları bulunmaktadır. Hükümet Konağı’nın mimarının Kemalettin Bey olduğu belgelenmiştir; diğer iki binanın mimarları kesin olmamakla birlikte, söz konusu üç binanın aynı yılda ve aynı tarzda yapılmış olmaları Kemalettin Bey’in diğer iki binanın da mimarı olduğunu düşündürmektedir. Bu üç binanın çevrelediği meydana, 1931 yılında açılan bir yarışma sonucunda seçilen, Nejat Sirel’in hazırladığı bir Atatürk heykeli yerleştirilmiştir. Hükümet Konağı 1998’de Valilik binası olarak restore edilmiştir. Adliye binasında ise 2001 yılında başlayan restorasyon süreci 2004 yılında tamamlanmış ve bina kent müzesi olarak kullanıma açılmıştır. Maliye binası ise halen Defterdarlık binası olarak kullanılmaya devam etmektedir.

1926’da Bursa’da inşa edilen Adliye binasının giderek talepleri karşılamakta yetersiz kalması üzerine, 20. yüzyılın sonlarına yaklaşılırken daha kapsamlı bir adliye binasına gereksinim duyulmuş ve 1986 yılında Bursa Kapalı Cezaevi’nin yerine Bursa Adliye binası yapılması için bir mimari proje yarışması açılmıştır. Yarışmada birincilik ödülünü kazanan Adnan Ural’ın projesi uygulanmış ve yeni Adliye binası 1999’da tamamlandıktan sonra eski Adliye binası boşaltılarak yeni binaya taşınılmıştır. Bu süreç içinde Bursa’da 1993 yılında onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planı’nda eski Adliye binasının bulunduğu bölge “Kültür Alanı” olarak belirlenmiştir. Bu nedenlerle, Bursa Büyükşehir Belediyesi Ekim 2000’de Adliye binasının kültürel amaçlarla kullanılmak üzere Belediye’ye tahsisi için Milli Emlak Müdürlüğü’ne başvuru yapmış, ancak Kültürpark içinde Belediye’ye ait 600 metrekarelik bir alanın Adalet Bakanlığı’na Hakimevi yapılmak üzere tahsisi karşılığında Kasım 2001 yılında onay alınabilmiştir. Bu süreçte Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin katkılarıyla hazırlanan rölöveler Ocak 2002’de, Prof.Dr. Mete Ünügür ile Prof.Dr. Cengiz Giritlioğlu denetiminde hazırlanan restitüsyon projesi Mayıs 2002’de, restorasyon projesi Haziran 2002’de, güçlendirilme projesi ise Ağustos 2002’de Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylanmıştır. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından görevlendirilen Yürütme Kurulu’nun öncülüğünde eski Adliye Binası’nın bir kent müzesi olması için çalışmalar sürdürülmüş, Ekim 2002’de birçok uzmanın katılımıyla kent müzelerinin nitelikleriyle ilgili bir atölye çalışması Bursa’da yapılmıştır. Bu süreçte, 1998-2002 yılları arasında Bursa’da eski bir ipek fabrikasını Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’ne dönüştüren Y.Mimar Naim Arnas, Bursa Kent Müzesi’nin hayata geçirilmesi konusunda 2002 yılında görevlendirilmiştir.

Tesisat, statik ve güçlendirme projeleri yapılan ve ihaleye çıkarılan binanın güçlendirme çalışmaları tamamlanıp, restorasyon projelerinde de Naim Arnas’ın önerileri doğrultusunda gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra uygulama tamamlanmıştır. Her katı 670 m2 olan ve üç kattan oluşan binaya ana giriş, Atatürk heykelinin arkasında Defterdarlık ve Adliye binaları arasındaki avludan verilmiştir. Gelecekte Defterdarlık binasının da benzer bir işlevle restore edilebileceği düşünüldüğünde, girişin ortak avludan olması son derece rasyonel bir karar olmuştur. Bu ortak avluda geçici sergilerin yer alması veya müzenin içindeki kafeden dışarıya taşılabilmesi böylece mümkün olabilecektir. Ayrıca, ileride Defterdarlık binasının da benzer bir işlevle kullanılması hedefine yönelik olarak avlunun altında, iki binayı birbirine bağlayacak bir tünelin açılması için ilk adımlar atılmış ve restore edilen binada tünel girişi hazırlanmıştır.

Kent Müzelerinin kentlerin bir aynası olduğu anafikrinden yola çıkılarak, Bursa Kent Müzesi’nde hem içerik, hem de biçim açısından devingen bir anlayış ve dinamik bir yapı kabul edilmiştir. Müze yaklaşık olarak 7.000 yıllık bir zamanı kapsamakta ve kent yaşamındaki değişim ve dönüşümleri yansıtmaktadır. Modüler olarak tasarlanan panolar ve sütunlar, içerik değiştiğinde üzerinde yeni uygulamalar yapılabilecek bir yapıya sahiptir. Ayrıca, geçici sergi salonlarıyla müzenin içeriği zaman içinde farklılaşabilecek ve böylece müzeye duyulan ilgi sürekli olabilecektir. Böylece müzenin yaşayan bir varlık gibi kentteki devinimlere ayak uyduran, canlı bir varlık olması hedeflenmiştir.

Müzenin her katı farklı bir içeriğe sahiptir. Zemin katta kronolojik, birinci katta ise tematik bir düzenleme yapılmıştır. Tek boyutlu bir sergileme anlayışından ziyade çeşitli objeler, canlandırmalar, dummy’ler ve maketlerle Bursa tarihi canlandırılmış, sergileme alanlarında çeşitli noktalarda bulunan monitor ve kiosklarla ziyaretçilere daha ayrıntılı bilgiler sunulmuş ve ziyaretçilerin katılım imkanı sağlanmıştır. Zemin katta saat yönünde hareket edildiğinde rampalarla 2 adet sergileme salonuna ulaşılmakta, Bursa yöresinde ortaya çıkarılan MÖ 6000 tarihinden kalan Ilıpınar Höyüğü’nden başlayarak Cumhuriyet dönemine kadar Bursa kentinin gelişim serüveni sergilenmektedir. Adliye binası olarak inşa edilmiş olan binanın küçük odaları arasında kapı boşlukları yaratılarak bir müze gezi yolu yaratılmış ve bu yolların yükseltilmesiyle ziyaretçilerin duvarlardaki panolarla ve teşhir standlarıyla daha yakın iletişim içinde olması sağlanmıştır. Binanın her türlü tesisatı (elektrik, ısıtma, havalandırma, alarm, ses, interaktif sistemler gibi) genel olarak tavandan yapılmış ve asma tavanla kapatılmamıştır. Tüm havalandırma kanalları ve aydınlatma tavanlarının, müzenin gezi koridorlarının tavanında yer alması nedeniyle herhangi bir arıza durumunda kolaylıkla müdahale yapılabilecektir. Zemin kattan girilen müzenin sağ tarafında güvenlik, sol tarafında ise hediyelik eşya satış reyonu bulunmakta, girişte tam ortada 3-5 kişilik bir oturma grubunun karşısındaki dev bir ekranda Bursa’nın gelişimi anlatılmaktadır. Girişin tam karşısında ise bir kafe düşünülmüştür. Bursa Kent Müzesi’nin en önemli özelliklerinden biri de, özürlülerin müze içinde gerek rampalarla, gerekse düşey sirkülasyon elemanlarıyla rahatlıkla dolaşımının sağlanmış olmasıdır. Giriş katında bir de özürlü tuvaleti bulunmaktadır.

Birinci katta yönetim bölümü, kitaplık, arşiv ve çok amaçlı bir salon düşünülmüş olup, bu katın orta alan koridorları geçici sergi salonları olarak planlanmıştır. Bu kattaki 3. Müze koridorunda ise Bursa kentinin kültürel faaliyetleri, turizmi, kardeş ve dost şehirleri, sanatçıları vb. temalar ele alınmıştır. Bodrum kattaki 4. Müze gezi koridoru ve sergileme salonları ise, zemin ve birinci kattaki benzer mekanlardan farklı olarak tematik ve statik bir şekilde tasarlanmıştır. Bursa’nın giderek yok olan el sanatlarının sergilendiği bu mekanda sadece dükkan ve çarşılar çeşitli modellemelerin desteğiyle canlandırılmakla kalınmamış, ayrıca kullanılan aletlerin teşhir edilmesi de amaçlanmış ve dükkanların karşısına teşhir standları yapılarak içlerine yerleştirilen monitörlerle ziyaretçilere geçmişteki esnaf ve sanatkarların çalışmalarından görüntüler sunulmuştur. Bu katta ayrıca restorasyon atölyesi, personel odası ve teknik merkez düşünülmüştür.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve Tarihi Kentler Birliği Dönem Başkanı Erdoğan Bilenser’in Bursa kentine kazandırdığı en önemli eserlerden biri olan Bursa Kent Müzesi, yaşayan Bursa’nın yaşayan müzesi olarak kapılarını ziyaretçiler için her zaman açık tutmaktadır. Böylece, Bursa’da bir mola için anlamlı bir neden daha ortaya çıkmıştır…

Bu icerik 6355 defa görüntülenmiştir.