343
EYLÜL-EKİM 2008
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: UIA 2008 TORİNO: Mimarlığı Aktarmanın Yolları Üretilebildi mi?

KONGRE OTURUMLARINDAN

  • Küreselleşme
    Gaetan Siew
    UIA Eski Başkanı

    İngilizceden çeviren: Aydan Erim

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Londra Mimarlık Festivali’nde “Taze” Fikirler

Ilaria Pappalepore

Doktora Öğrencisi, Mimar, University of Westminster

Londra'da mimarlık ve toplumu biraraya getirmeyi ve halkın kente "Taze!" bir gözle bakmasını sağlamayı amaçlayan festival, 20 Haziran-20 Temmuz 2008 tarihleri arasında bir ay süren bir mimarlık kutlaması olarak kente yeni bir canlılık kazandırdı.  

Dünyanın en büyük mimarlık festivali için, tarih boyunca her zaman kendini yeniden keşfetmeyi başarabilen, maceradan hiçbir zaman korkmayan ve tüm bunlardan dolayı birbirinden tümüyle farklı mimari tarzların kusursuz bir uyum içinde birarada varolmayı başarabildiği bir kent olan Londra'dan daha uygun bir yer olamaz.

 

Londra'da halkın mimarlığa ilgisi genellikle yüksektir. Londralılar kendi kentlerinde gezip dolaşmayı ve onun yapılı çevresini keşfetmeyi çok sever. Bunun en iyi kanıtı da, günlük gezinti yapmak isteyen Londralıların % 65'inin hedef olarak Londra'nın kendini seçmesidir. Kentte yaşayanların pek çoğuna göre bunun nedeni, Londra'nın "bir kent içinde birden fazla kent" olmasıdır. Zaha Hadid'in de söylediği gibi: "Londra'da dolaşmak, zaman tünelinde gezinti gibidir, bir kentten diğerine geçersiniz". Londra'daki belli başlı müzelerin çoğu, örneğin Viktorya ve Albert Müzesi, Kraliyet Sanat Akademisi ve Londra Müzesi, sürekli olarak özellikle mimarlığa dönük sergilere evsahipliği yapar. Ayrıca, aralarında Herzog & de Meuron tarafından dönüştürülen eski enerji santralinde yer alan Tate Modern ve British Museum'daki Norman Foster tasarımı Büyük Avlu gibi, çok sayıdaki galeri ve müzenin ziyaretçileri için, bu yapıların mimarisi de başlıca geliş nedenlerinden biridir.

 

Halkın Londra'nın yapılı çevresine duyduğu yaygın ilgi, geçen on yıl içinde Peter Ackroyd'un Londra'da geçen popüler romanlarında ve özellikle de pek çok insana Londra'ya gidip kentin gizli köşelerini keşfetme esini veren "Londra: Yaşamöyküsü" kitabında da yansıtılmaktadır. Hal böyle olunca, Ackroyd'un son Londra Mimarlık Festivali'nin onursal başkanı olarak seçilmesi de bir rastlantı değil.

 

20 Haziran-20 Temmuz 2008 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu yılki festival, dünyadaki benzerleri içinde en büyüğü idi. Bir ay boyunca insanlar kente yayılmış beş ana alan arasında dolaşarak, büyük ölçekli geçici yapılar; resim, müzik, dans ve diğer etkinliklerle canlandırılmış trafiğe kapatılmış yollar; sergiler; yürüyüşler, konuşmalar, gösteriler, kentsel tasarım projeleri ve başkentin su yollarında yapılan tekne gezintilerini içeren 500'ü aşkın etkinliği izleme ve yaşama olanağı buldu. Tüm bunların amacı, ziyaretçileri Londra'ya "Taze!" bir gözatmaya teşvik etmekti.

 

2008 festivalinin teması "Taze!"ydi ve gelenleri Londra'ya yeni bir gözle bakmaya zorlamayı, taze fikirleri ve taze yeteneklerin çalışmalarını teşvik etmeyi amaçlıyordu. Bu amaca ulaşmak için beş alt tema belirlenmişti. "Taze düşünce" konferans ve tartışmaları içeriyor, "taze yetenek" öğrenci projeleri ve sergileri ile kamusal alanlarda öğrenciler tarafından kurulan geçici enstalasyonları destekliyor; "taze yaklaşım" kentin çeşitli kesimlerinde yapılan atölyelerle gerçekleştiriliyor; "taze hava" (1) bölümü, Londra'nın yapılı çevresinin keşfine yönelik bisiklet ve yaya turlarını kapsıyor; "taze yiyecekler" ise kentsel tasarım kapsamındaki konferanslar, atölye çalışmaları ve enstalasyonlardan oluşuyordu.

 

2004 yılında Londra Bienali olarak başlayan festivalin bu yıl üçüncüsü yapıldı. Festival, Londra Belediye Başkanı, "Londra için Tasarım" (Londra Planlama Kurumu), yerel yöneticiler ve taşınmaz inşaatçıları ile bazı mimarlık büroları ve kültür kurumları dahil olmak üzere, Londra'nın yapılı çevresi ile ilgili başlıca aktörleri biraraya getirdi. Festival yöneticisi Peter Murray'in dediği gibi, "Ufuktaki Olimpiyat Oyunları ile Festival, Londra'yı yaratıcı bir merkez, uluslararası tartışmaların odağı ve değişmiş bir kent olarak kutsamaktadır."

 

Festivalin etkinlikleri arasında, Londra'nın kamusal alanları için, örneğin Tonkin Liu'nun Taze Çiçek'i, French Collective EXYZT'nin Southwark Lido'su ve Carmody Groarke'ın Bloomsbury'de kurduğu büyük enstalasyon gibi, özel olarak sipariş edilen bazı geçici yapılar; aralarında 2007 Stirling Ödülü sahibi David Chipperfield'in, Daniel Libeskind, César Pelli ve Rafael Viñoly'nin de bulunduğu mimarlar tarafından verilen konferanslar; kentin mimarisini ön plana çıkaran bir dizi filmin gösterildiği "Kent Beyazperdede" programı; kentte yiyeceğin nasıl üretilip dağıtılabileceği konusuna dönük, çok büyük bir kitle pikniği ile mimari jöle ziyafeti ve Belediye Merkezi'ndeki bir tartışmayı içeren etkinliklerle, Londra'da planlama ve yüksek nitelikli mimarlık ve kentsel tasarım sunumuna etkisi konulu önemli bir konferans ön plana çıktı.
 
Başkent bütününde yer alan ve hepsi oldukça merkezî konumlarda olan beş festival merkezi, insanların toplandığı ve ana faaliyetlerin daha göze çarpar olduğu yoğun etkinlik alanları olarak tanımlanmıştı. Bunların her biri, beş hafta sonundan birinde ilgi odağı oldu. Merkezler birbirine bisiklet aksları ve Thames nehri boyunca Riverboard şirketi tarafından sağlanan özel bir nehir servisi ile bağlanmıştı.
 
Festivalin ilk merkezi olan Kensington, Chelsea & Knightsbridge, Londra merkezinin güneybatısında, kentteki en pahalı mülklerin yer aldığı kesimdeydi ve güney Kensington'daki müze ve galerilerle, Sergi Yolu'nda yer alması önerilen Dixon Jones tasarımı halka yönelik "Paylaşılan Mekân" düzenlemesi üzerinde kurgulanmıştı. Güneydoğu Londra'daki Canary Wharf, Stratford & Greenwich Peninsula Merkezi programında, planlanan bazı önemli projeler ışığında doğu Londra'nın geleceğine ilişkin tartışmalar, Canary Wharf'ın yirminci yıldönümünü kutlamak üzere mimar Cesar Pelli tarafından verilen bir konferans ve bu bölgenin iskelelerinin ve nehirlerinin keşfine yönelik açık hava etkinlikleri düzenlendi. İçinde Uluslararası Saint Pancreas İstasyonu ile Kraliyet Opera Sarayı'nın da yer aldığı King's Cross, Bloomsbury & Covent Garden Merkezi'nde, British Museum ile yeni Uluslararası St. Pancras İstasyonu arasında bir kamu alanları ağı oluşturan Bloomsbury ana planı keşfedilip irdelendi. İçinde nehir kıyısındaki yenileme alanlarının ve dünyaca ünlü çağdaş Tate Modern sanat galerisinin bulunduğu dördüncü merkez olan South Bank & Southwark'da, kıyıdaki gezi alanı Riverside Walk'daki akşam etkinlikleri ile Tasarım Müzesi ve diğer kültür mekânlarında sergiler ve konferanslar gerçekleştirildi. Son olarak, Clerkenwell & City of London, yüksek-teknolojili sürdürülebilir mimari ve çalışma mekânlarının geleceğine yönelik etkinliklerle, enstalasyonların ve Londra'nın ilk ana caddesi olan Cheapside'da düzenlenen bir "ortaçağ pazarı"nın yer aldığı merkez oldu.
 
Bu merkezler içinde yer alanlara ek olarak, Londra'nın tümüne yayılmış pek çok etkinlik vardı. İnsanların sokaklara ya da nehirlere çıkmaları, beş merkezi birbirine bağlayan bisiklet yolları, yürüyüş turları ve tekne gezilerine katılarak, kenti keşfetmeleri istenmişti. .
 
Nüfusunun üçte biri başka yerlerde doğmuş, 40 farklı etnik grubun birarada yaşadığı bir kentte, düzenlenen her büyük etkinliğin bir de uluslararası boyuta gereksinimi olur. Bu nedenle, Londra Mimarlık Festivali, British Council ve 28 yabancı büyükelçilikle işbirliği yaparak, programa eklenen uluslararası büyükelçilikler projesiyle, Londra'nın yapılı formunu dünyanın 28 ülkesinin mimarlık faaliyeti ile bağlamaya karar verdi. Festival, ayrıca Londra'nın çok-kültürlü olarak anılması kapsamında, yoğun bir etnik müzik konserleri programı da sundu. Müzik etkinlikleri 20'yi aşkın serbest gösterilerle Roman gitarlarından Latin danslarına ve Afrika müzik guruplarına kadar uzandı. Bu program belki de festivalin genel kamuoyunun ilgisini çekmek ve mesajlarını daha büyük bir kitleye iletmek için kullanılan en güçlü araçlarından biri oldu. 21 Haziran'daki açılış partisi Uluslararası Müzik Günü ile çakıştı. Bu fırsat, müzik ve mimarlığı birlikte kutlamak ve 2008 Festivali'ni duyurmak amacı ile özellikle değerlendirilmişti. O gün, Londra'nın en ünlü müzelerinden bazılarının yer aldığı Sergi Yolu trafiğe kapatıldı ve bir yandan sokaklarda müzik gösterileri yapılırken, ziyaretçiler aynı zamanda mimarların nasıl yeni fikirler ve yapılar yarattığını gösteren enstalasyonları ve etkinlikleri de görme fırsatını buldular.
 
Festival kapsamındaki bazı diğer etkinlikler, mimarlığı diğer farklı grupların ilgisini çekecek şekilde kutlamayı başarabildi. Örneğin, Hayward'ın Southbank'de düzenlediği Çılgın Binalar (Psycho Buildings) Sergisi mimar olmayan kesim tarafından çok tutuldu. Bu sergi, sanatçıların, birer sanat eseri olarak görülmesini amaçlayarak yarattıkları habitat türü yapıları ve mimari çevreleri biraraya getirmişti. Sergilenen mekânlar dizisinin, belirli bir havası olan, güçlü bir psikolojik tepki tetiklemek üzere ışık, renk, koku ve tasarım ögelerini kullanan, mekânsal açıdan dinamik yapılar olduğu düşünüldü. Tasarımların amacı izleyenlerin ilgisini bireyle çevresi arasındaki ilişkiye yoğunlaştırmaktı.
 
Halktan yoğun ilgi gören ve basında geniş yer alan bir başka etkinlik de University College London'ın evsahipliğini yaptığı, taze yiyecek alt teması kapsamında düzenlenen Mimari Jöle Ziyafeti oldu. Bu yarışmayı, İngiliz jöle şirketi Bompas & Parr açtı ve mimarlardan tatlı ve titrek bir formda üretilecek prototip binalar tasarlamaları istendi. Yarışmaya, aralarında Stirk Harbour ve Ortakları ile Will Alsop ve Grimshaw'ın da yer aldığı, 1.000'in üzerinde mimar katıldı. Bu Mimari Jöle Tasarımı Yarışması'nda yaratılan jöleler, University College London Ziyafeti sırasında, titreklik temalı ses-mekânları ve projeksiyon gösterilerinin yanısıra, başköşede sergilendi. Jöle kalıplarının en iyileri şimdi, kalkınma ve afet yardımı konusunda çalışan Article 25 isimli hayır kurumu için kaynak toplama amacıyla açık arttırma yoluyla satılacak.
 
Konferansların çoğu, hem mimarları hem de mimar olmayanları hedeflemişti ama, konuşmaların çoğunda dinleyicilerin bu alanla ilgili meslek sahipleri ve mimarlık ve planlama öğrencilerinden oluştuğu gözlemlendi. Konferans temalarının mimarlar dünyası ötesinde de ilgi çekici olması düşünülse de, bu tür etkinlikleri izleyenler yine sadece mimarlar oldu. "Kentinizi Tanımlayın: Londra'nın Mimari Karakteri Üzerine Dersler" etkinliği, Londra'daki en büyük Katolik kilisesi olan Southwark Katedrali'nin çevresinde düzenlendi ve beş genç mimar (Lynch Architects'den Patrick Lynch, muf'dan Liza Fior, Fat'in Sam Jacob'u, Jamie Fobert Architects'den Jamie Fobert ve DSDHA'dan Deborah Saunt) Londra'nın yapılı çevresinin bir yönüne ilişkin görüşlerini tartıştılar. Yiyecek temasını izleyen ve yiyecekle mimarlık arasındaki ilişkilere bakan "Aç Kent" konferansında mimar yazar Carolyn Steel, Londra'nın ve genel olarak yaşamın nasıl yiyecekle şekillendiğini irdeliyordu. Diğer konuşmalar, kamusal sanatın rolü, Londra'nın su yolları, Londra'nın tarihî yapıları ve küresel yiyecek sorunu gibi çeşitli konulardaydı. Ayrıca, belirli bir projeyi, yasal düzenlemeleri vb. içeren ve özel olarak meslek sahiplerine dönük konferanslar da düzenlenmişti. Belirtmek gerekir ki, yukarıda da değindiğimiz gibi, Londra'da, bu aykinden daha küçük ölçeklerde de olsa, her zaman mimarlık konusunda etkinlikler ve konferanslar düzenlenir ve bu daha küçük çaplı etkinlikler ve konuşmalar, büyük olasılıkla festival olmasa da yine gerçekleşecekti.
 
Ancak, örneğin müzeler ve galeriler tarafından düzenlenen sergi türünden etkinlikler daha geniş bir halk kitlesinin ilgisini çekti ve pek çok halde "aile boyu" bir katılım sağlamayı başardı. Doğu Londra'daki kültür merkezi Rich Mix'de düzenlenen "Filmlerde Londra Testi", insanlara, Londra'nın yapıları ve bunların hangi filmlerde yer aldığını bulmaya ilişkin bir oyuna katılma fırsatı verdi.
 
Sokak Galerisi, yayaların Londra'nın mimarisini yaşama deneyimlerini zenginleştirmek amacıyla tasarlanan ve yapılı çevreye ilişkin bilgi veren canlı bir sergiydi. Tüm kente dağılmış parlak pembe duyuru panolarından oluşan bu girişim, Londra'nın tarihsel, ikonik, çağdaş ve geleceğe dönük gelişmesi konusunda bilgilendirmenin yanısıra, festivalin tanıtılmasında da güçlü bir araç oldu. British Museum ve Londra Müzesi gibi, Londra'nın kültür kurumlarının pek çoğu, bu festivali fırsat bilerek, mimarlık ve aileye odaklanmış, yapım atölyeleri, oyunlar, eğitim faaliyetleri ve hatta "mimari piknikler" içeren ek etkinlikler düzenlediler.
 
Son olarak, 18 Temmuz'daki kapanış partisinde yer alan ve aslında, tam olarak mimar olmayan bir dinleyici kitlesini hedeflemese de, kendi kendiyle alay edebilmek açısından festivalin en dahiyane etkinliği olan, mimarların, mühendislerin ve tasarımcıların canlı bir rock konserinde kendi grupları ile yarıştığı "Mimarlık Sallanıyor" (Architecture Rocks) vardı. Finalistler, 700 kişilik bir dinleyici grubu önünde çalmak ve "yılın archi-band"i olma şansını yakaladı. Yeteneklerinizi bu yıl sergileme fırsatını kaçırdıysanız, paniğe kapılmayın ve bu yarışma uluslararası gruplara açık olup her iki yılda bir tekrarlandığı için, hemen provalara başlayın!
 
 
 
 
İngilizceden çeviren: Aydan Erim
 
Festival hakkında daha geniş bilgi için LFA website: www.lfa2008.org
 
1. "Taze"  sözcüğü bu bağlamda İngilizcede doğru olsa da, Türkçede anlamsız olmaktadır; fakat festivalin teması bağlamında Türkçeye "temiz hava" olarak çevirebileceğimiz ifade, burada "taze hava" olarak kullanılmıştır. (ÇN)
 
 
 
 
 

Bu icerik 4085 defa görüntülenmiştir.