344
KASIM-ARALIK 2008
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

MİMAR PROFİLİ: Şevki Vanlı’nın Farklı Kimlikleri: Avangart? Girişimci? Eleştirmen?

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR
MEA ARCHITECTURA MEA CULPA
Zavallı Mimar / Gürhan Tümer



KÜNYE
MİMAR PROFİLİ: Şevki Vanlı’nın Farklı Kimlikleri: Avangart? Girişimci? Eleştirmen?

Şevki Vanlı: Bir Mimarın Son Sözleri

Can Dündar

Gazeteci

Çok değil dört ay önce, Devlet Konukevi’ndeki bir panelde birlikteydik Şevki Vanlı ile…

Ankara Magazine’in davetiyle başkenti tartışıyorduk.

 

15 yılımı geçirdiğim Or-An kentinin kurucusu, “Büyük Sinan Ödülü” sahibi, önemli bir mimardı. Daha önemlisi, yaşadığı kentin halinden kaygılanan bir insandı.

 

Geçen hafta vefat haberini alınca, o günkü panelde söylediklerini anımsadım. Konuşmasını dinlerken, insanlık tarihini, binalar üzerinden özetleyişine hayran kalmıştım. Şöyle demişti: “Ortaçağda şehrin en gözalıcı binaları ibadet merkezleriydi. Çünkü hayat, dine dayalıydı. Aydınlanma döneminde bunların yerini sanat merkezleri aldı. (Biz o bölümü atladık / cd). Bugün her yerde alışveriş merkezleri inşa ediliyor. (Çok şükür! Bunu yakalamış durumdayız/cd). Çünkü günümüzde hayatı, ticaret yönlendiriyor.”

 

Ama Vanlı alışveriş merkezlerinden şikayetçiydi: “Kente şehir olma vasfını kazandıran yolları fakirleştiriyor, onları binaların içine çekiyor. Oysa şehir, yollar ve o yollarda buluşan insanlar demektir” diyordu. “Affetmiyorum!”

 

1950’lerin başında Floransa’daki öğrenimini bitirdikten sonra Ankara’ya yerleşmeye karar verdiğini de anlatmıştı. Bir başkentin doğum heyecanını yaşamak, geleceği bu yeni şehirde karşılamak istemişti. “Çorbada tuzum olsun” demişti.

 
Aralarında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de bulunduğu konuklara hitap ederken “Kendilerine bırakılan mimari mirastan memnun olmadığını” söylemişti. Kimseyi suçlamıyordu. Başkenti kuranların elinin altında uzman yoktu. Yardıma çağrılan Alman şehircilerde de iş yoktu. Şehrin muhtemel büyümesini öngörememişlerdi. “19. yüzyılda sanayi devrimiyle kırsal alanı merkeze çeken Roma’dan Tokyo’ya, Londra’dan Paris’e bütün başkentler, bir asır içerisinde en az on defa büyümüşlerdi. Bunu Türkiye de yaşayacaktı. Ama plancılar Ankara’yı 300 bin nüfusta kalacak sandılar, yanıldılar” demişti Vanlı…
 
Plancıların hatalarına Atatürk Bulvarı örneğini vermişti. Trafiği farklı yollara dağıtmak varken tek aksta toplamışlar, bugünkü sıkışıklığı yaratmışlardı. Ayrıca şehir merkezini küçük parsellere bölüp yüksek memurlar için villalar yaptırmışlar, bunların kısa sürede yıkılıp yerlerine apartman dikilmesine zemin hazırlamışlardı. “Hâlâ bu durumun cezasını çekiyoruz. Doğru dürüst bir meydanımız bile yok. Affetmiyorum yöneticilerimizi, plancılarımızı” demişti o gün...
 
Hayatını mimarlığa adamış bir aydından bize kalan son sözler, bunlar oldu.
 
* www.candundar.com.tr adresinden alınmıştır. (25 Eylül 2008)

Bu icerik 1554 defa görüntülenmiştir.