344
KASIM-ARALIK 2008
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

MİMAR PROFİLİ: Şevki Vanlı’nın Farklı Kimlikleri: Avangart? Girişimci? Eleştirmen?

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR
MEA ARCHITECTURA MEA CULPA
Zavallı Mimar / Gürhan Tümer



KÜNYE
Orta Anadolu’da Kent Belleğinin Değişimi / Ahmet Erdem Tozoğlu, Filiz Sönmez

Antalya’da Yeni Kentsel Düzenlemeler

Recep Sönmez

Mimar, Mimarlar Odası Antalya Şubesi

Antalya kent merkezinde 2004 yılında başlayan çalışmalar kentin çehresini büyük oranda değiştirmiş, yürütülen projelerin uygulanmasıyla birlikte bu değişimin artarak devam edeceği düşünülmektedir.

 

Kentin çehresini değiştiren en önemli çalışmalardan biri, kent içi ulaşım ağındaki büyük çaplı kavşak ve yeraltı geçitleri yapım çalışmalarıdır. Antalya’da “Meydan” diye adlandırılan bölgede, Kızıltoprak Mahallesi’nden başlayıp Mevlana Caddesi ve 100. Yıl Caddesi’ni geçerek Konyaaltı’nda, üzerinde büyük tartışmalar yaşanan Migros yapısına kadar devam eden kentin ana arteri üzerinde, halkın “battı–çıktı” diye adlandırdığı kavşak düzenlemeleri başlatılmıştır. Tanımlanan arter üzerinde 7 adet kavşak düzenlemesi yapılmıştır. Mimarlar Odası Antalya Şubesi, belediye yönetimi tarafından Antalya’da kent içi ulaşımına yönelik Antalya Ulaşım Master Planı’na göre yapıldığı belirtilen kavşakların ancak kısa vadede trafiğe çözüm olabileceğini, uzun vadede ise kent trafiğini daha da karmaşık hale getireceğini, kentte gelecekte yapılacak raylı sistemi olumsuz etkileyeceğini, açıklamaların aksine Antalya Ulaşım Master Planı olmadan bu kavşakların yapılmasının olumlu sonuçlar doğurmayacağını düşünmektedir. Çünkü, kent hakkında yeterli bilgi toplanarak veri eksikliği giderilmemiştir; dolayısıyla ulaşım ana planı elde edilinceye kadar durdurulması doğru ve yerinde bir karardır. Yine aynı kaygılardan hareketle, Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü tarafından sürdürülen çalışmaların durdurulması da “kent ve kamu yararı” açısından doğru ve yerinde olacaktır.

 

Gerek Antalya Büyükşehir Belediyesi, gerekse Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü tarafından sürdürülen sözkonusu kavşak düzenlemelerinin durdurulmayarak tamamlanması halinde, kentin ulaşım ve trafik sistemine yön verecek olan ulaşım ana planının daha baştan delinmiş olacağı, diğer bir deyişle düzenlenmekte olan bu kavşak ve yol sisteminin ulaşım ana planına veri teşkil edeceği, yanlış veri ile de yanlışlarla dolu bir planının elde edileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, bilimsel verilere dayalı ulaşım ana planının elde edilinceye dek, sözkonusu çalışmaların durdurulması için ilgili kurumlara çağrıda bulunulmasında kentimizin geleceği açısından yarar görülmektedir. Ayrıca, ulaşım ana planı olmaksızın yapılan bu işlerin iyi niyetli bir çabanın ötesine geçemeyeceği, kamu yararı adına yapılan bu işlerin bedelinin kamu tarafından ödeneceği, bunun da doğru bir tutum olmayacağının dikkate alınması gerekmektedir. (Resim 1, 2)

 

Bu dönemde belediye tarafından kentte başlatılan ikinci önemli çalışma, Antalya geleneksel kent merkezinin tarihî ve kültürel merkeze dönüştürülme projesidir. Mimarlar Odası Antalya Şubesi, kent halkının geleneksel kent merkezini yeniden anımsamasına ve yaşatmasına, kentlilerin ve turistlerin bu merkezi yaya olarak kullanabilmesinin sağlanmasına dönük bu projeyi desteklemektedir. Bu çalışma, bölgede bulunan tarihî ve kültürel değerlerin korunması ve geliştirilmesi, cephe düzenlemelerinin yapılması, birçok bölgede çarpık yapılaşma sonucu algılanması ve izlenmesi mümkün olmayan tarihî yapıların ortaya çıkarılması çalışmalarının yanısıra, kent merkezinin yayalaştırılmasını içermektedir. Aynı zamanda, Antalya kent merkezinin Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayarak Doğu Garajı olarak adlandırılan bölgeye kadar ve Üçkapılar olarak adlandırılan Hadrianus Kapısı’na kadar yayalaştırılması düşünülmektedir. Kaleiçi’ne girecek sınırlı sayıda özel araç ve mevcut raylı sistemin dışında bu alanın özel araç trafiğine kapatılması zorunluluk olarak görülmüştür.

 

Kent merkezine batı tarafından gelen özel araçların bugün Güllük Caddesi’nde bulunan Büyükşehir Belediyesi Katlı Otoparkı’nda, yıkılan ve meydanla bütünleştirilen eski Valilik binasının bulunduğu alanın altında yapılacak (çok sayıda) otoparkta depolanması planlanmaktadır. Doğu tarafından gelecek araçların ise, Doğu Garajı alanı altında yapılacak otopark ve Okullar Bölgesi diye adlandırılan alanın altında yapılacak otoparkta depolanması düşünülmektedir. Kente gelecek turistlerin ise Doğu Garajı alanında yapılacak otobüs durak alanında indirilmeleri ve bütün kent merkezini yaya olarak geçerek, yıkılan valilik binasının altında bekletilecek otobüslerinin turistleri alması planlanmaktadır. Geleneksel kent merkezinin yayalaştırılmasıyla birlikte gerek Antalya esnafının turizmden yeterli payı alması, gerek kentlinin düzenlenecek tarihî ve kültürel merkezi yaya olarak kullanması, gerekse de Antalya kent merkezine gelen turistlerin burada kentlilerle birlikte yaşamalarına, kültür alışverişinde bulunmalarına olanak sağlanması amacıyla bir dizi proje geliştirilmiştir.

 

Antalya Valisi Sayın Alaaddin Yüksel tarafından, mevcut valilik binasının yıkılması, bu alanın Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilmesi, valilik hizmet birimlerinin ise yıkılan valilik binasının hemen arkasındaki tarihî Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’na taşınması gündeme getirilmiştir. Bu okulun valilik olarak kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılacaksa rölövelerinin hazırlanması, bu okulun valilik ile ilgili birimlere yetip yetmeyeceği konusunda Oda’dan görüş istenmiştir. Oda, Antalya kenti gibi tarihî bir kentin valilik binasının tarihî bir binaya taşınmasını oldukça önemli bulmuştur. Valilik hizmet birimlerin bu yapıda yeterince yer alabileceği belirlenmiş, Mimar Nejat Üreğen rölöve projelerini hazırlamış ve dosya valiliğe teslim edilmiştir. Belediye tarafından hazırlatılan restorasyon projeleri çerçevesinde uygulamalar yapılarak, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu, Antalya Valiliği olarak kullanılmaya başlanmıştır. (Resim 3, 4, 5) Mevcut valilik binası yıkılmış, alanın altına 20 otobüse yetebilecek otobüs otoparkı ve 100’e yakın aracın kullanabileceği otomobil otoparkı yapılmıştır. Valilik binasının yıkılması ile birlikte alanın etrafındaki yapıların cephelerinin düzenlenmesi de gündeme gelmiş, belediyenin isteği ile müelliflerle toplantılar yapılmıştır. Müellifler cephe düzenlemelerinin kendilerinin denetiminde üç mimara yaptırılabileceğini belirtmişlerdir. Cephe düzenleme projeleri belediyeyle yapılan görüşmeler sonucu belirlenen mimarlar tarafından hazırlanmaya başlamıştır.
 
Mevcut valilik binası alanına yapılan proje, gerek Mimarlar Odası’nda gerekse Kent Konseyi’nde tartışılmış, hazırlanan proje bu görüşler doğrultusunda önemli ölçüde değiştirilmiş, son olarak elde edilen proje büyük oranda uygulanarak, bu alan Cumhuriyet Meydanı ile bütünleştirilmiştir. Bu çalışmalarla birlikte bu alandan Dönerciler Çarşısı’na kadar olan yol ilk etap olarak düzenlenmiş ve Kaleiçi’ni kullanacak belirli sayıda araç dışında trafiğe kapatılmış ve yayalaştırılmıştır. Bu alandan doğuya doğru gittiğimizde Saat Kulesi’ni de içine alan Kalekapısı’nda mevcut dükkanların özgün cephelerine dönüştürülmesi için düzenlemeler yapılması düşünülmüş, bu alandaki Vakıf İşhanı’nın yıkılması, yerine halkın kullanımına açık bir meydancık oluşturulması, bu alanda bulunan Tek Kapılı Han, İki Kapılı Han ve Pazar Hamamı’nın ve diğer sivil mimarlık örneklerinin açığa çıkarılması düşünülmüş, bu alanla ilgili proje çalışmaları başlatılmış ve sürdürülmektedir. (Resim 6, 7, 8) Vakıf İşhanı da belediye tarafından yıkılmaktadır.
 
Mimarlar Odası Antalya Şubesi, Turizm Teşvik Yasası’na göre Antalya il sınırlarında ilan edilen Kültür Turizm Gelişim Bölgeleri’ne dava açmaktadır. Bu çalışmaların sürdüğü sırada Kaleiçi, Balbey, Haşimişcan Mahallesi, Kalekapısı’nı içine alan da, Bakanlar Kurulu tarafından Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmiştir. Antalya Şubesi, bugüne kadar gelen belediyelerin bu bölgede gerek çok ciddi çalışmalar yapmamış olması, gerekse daha önceki yerel yönetim yasalarında kültürel alanlarla ilgili olarak büyükşehir belediyelerine bugünkü kadar yetki tanımaması nedenleriyle, bu bölgelerde gerekli çalışmalar yapılmadığı görüşündedir.
 
Bu nedenlerle, bölgenin Kültür Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmesi sırasında, büyükşehir belediyesi ile kamuoyuna yansıdığı şekliyle, sivil toplum örgütleri ve Oda ile ciddi çalışmalar yapılması durumunda, yasal yollara başvurulmayacağı konusunda görüşmeler yapılmış, büyükşehir belediyesinin, Oda’nın isteklerine sıcak bakması nedeniyle bu bölge ile ilgili yasal yollara başvurulmamıştır. Büyükşehir belediyesi ile Oda, o tarihten bugüne bölgede birlikte ciddi çalışmalar yapmaktadır.
 
Büyükşehir belediyesi tarafından Kaleiçi, Yat Limanı, Kalekapısı, Balbey, Haşim İşcan mahallelerinin bir bütün olarak ele alınarak tarihî ve kültürel merkeze dönüştürülmesi için yapılacak çalışmalarla ilgili, büyükşehir belediyesi ile Oda arasında bir de protokol imzalanmıştır. Bu protokol kapsamında belediye ve Oda tarafından yerel ve ulusal iki kurul oluşturulmuş, kurullarla toplantılar düzenlenmiştir. Ulusal kurul kentsel sit alanlarının bütünleşmesini ve bu doğrultuda bu alanlarda yapılacak çalışmaları belirlemiştir. Ulusal kurulun raporuna uygun olarak ilk etapta halk toplantıları düzenlenerek Yat Limanı Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanarak kuruldan ve belediye meclisinden onay alınmıştır. Diğer alanlarla ilgili planlama çalışmaları sürdürülmektedir. Yine ulusal kurulun görüşleri de gözönüne alınarak Kaleiçi’nde trafik düzenlemeleri yapılmaya başlanmış, altyapı çalışmalarını da kapsayacak şekilde Kaleiçi’nde sokak düzenlemelerine başlanmış, zemin kaplamaları ve aydınlatmaları tamamıyla değiştirilmiştir. (Resim 9, 10, 11, 12)
 
Yine ulusal kurul kararlarında belirlendiği gibi, bu alanların bütünleştirilmesi amacıyla Balbey’in Kaleiçi’ne bağlanması düşünülmüş, Kalekapısı’nın doğusunda bulunan iki okul ve bir sağlık tesisinin yıkılması, belediyenin kaynak sağladıkça okulların yanında bulunan özel mülkiyetteki yapıların kamulaştırılarak yıkılması amaçlanmış, belediyenin okulları başka bir bölgede yeniden yapması, buradaki okulların yeni yapılacak okullara taşınması gündeme gelmiştir. Bu aşamada kentteki bazı kişi ve kuruluşlar tarafından bu okulların tarihî özelliği olduğu, döneminin mimari özelliklerini taşıdığı ve anı değeri olduğu gerekçeleriyle yıkılmalarına karşı çıkılmış, davalar açılmıştır.
 
Bu konudaki gelişmeleri ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi görüşlerini yorumsuz olarak şöyle özetleyebiliriz: 1990 yılında Şubenin katkılarıyla düzenlenen Kalekapısı Proje Yarışması sırasında ve sonra hazırlanan planlarda yapılan incelemeler sonucunda, buradaki hastane ve okul yapılarının korunmasının düşünülmemesi, daha önce açıkladığımız tarihî bölgenin kültürel merkez olarak hayata geçirilebilmesi; kesintisiz yaya ulaşımının sağlanması,; bölgenin daha iyi algılanması, düzenlenmesi ve sağlıklaştırılması için Balbey Mahallesi’nin Kalekapısı ve Kaleiçi ile hatta Haşim İşcan Mahallesi’yle Atatürk Caddesi üzerinden bütünleştirilmesi; ancak bu yapıların yıkılması, kamulaştırmalar kolaylaştığında da Kalekapısı’na doğru yer alan bu yapıların yakınında bulunan Vakıf İşhanı, Tekel, İş Bankası, Belediye İşhanı gibi diğer binaların da yıkılabileceğinin yeniden düşünülmesi; Koruma Kurulu kararları nedeniyle ve Koruma Kurulu’nun son kararında da belirtildiği gibi (1), hastane ve okul yapıları inşa edildikleri tarihteki mimari özelliklerini kaybetmiş olmaları ve bu yapıların anı değerlerinin bulunmasına karşın Şubenin destek verdiği Antalya Kent Müzesi çalışmalarında ve alanda yapılacak çalışmalarla anı değerlerinin yaşatılabileceği; ancak merkezin bütünleştirilmesinin çok çok önemli olduğu vurgulanarak bu yapıların yıkılabileceği görüşü benimsenmiş ve belirtilmiştir. (Resim 13, 14)
 
Açılan davalar sonucunda İdare Mahkemesi tarafından bu yapıların yıkılabileceği kararı verilmiştir. Belediye tarafından okul binalarının ve sağlık tesisinin yıkımı gerçekleştirilmiştir.  Okulların yıkılmasıyla birlikte bu alana zeminde tek katlı ve toplamı 300 m2’yi geçmeyen kafeterya yapılması, geri kalan bölümün yeşil alan ve meydan olarak kullanılması, zemin altında 4 katlı otopark inşa edilmesine karar verilmiştir.(Gerektiğinde toplu sığınak olarak da kullanılmak üzere) Bu alanın hemen yakınında daha önce projeleri yarışma yoluyla elde edilen Tenekeciler ve Sobacılar Çarşısı’nın bu alanla bütünleştirilmesi planlanmıştır. (Resim 15) Bu çarşının bugün mevcut esnafının yeni yapılacak çarşıda korunması Mimarlar Odası Antalya Şubesi tarafından olmazsa olmaz koşul olarak gündeme getirilmiş, belediye ile bu esnafın korunması konusunda mutabakat sağlanmış, müellifçe de bu esnafların korunmasına yönelik tedbirler projede alınmıştır. Bu alanın inşaat çalışmaları devam etmektedir.
 
Son dönemlerde kentin birçok alanında yeni ve büyük ölçekli alışveriş merkezleri inşa edilmektedir. Ancak kültürel açıdan bakıldığında Antalya için geleneksel halk pazarlarının önemi günümüzde de yadsınamaz. Her türlü malın ve özellikle sebze ve meyvenin küçük ünitelerde satıldığı bir çarşı biçimi olan halk pazarı, nitelik olarak geleneksel esnaf ve müşteri ilişkilerini sosyo-kültürel süreklilik içinde devam ettiren, yerel halk ve turistlerin birlikte kullanacağı bir kentsel buluşma mekânı olarak tanımlanabilir. Bu nedenle Doğu Garajı alanının projeleri Oda’nın koordinatörlüğünde yarışma yoluyla elde edilmiş, daha sonra uygulama projelerine göre inşasına başlanmıştır.(Resim 16, 17, 18) Ancak temel kazıları sırasında Doğu Garajı alanının bir bölümünde tarihî eserlere rastlanmış, inşaat durdurulmuş, tarihî eser bulunan alanın müzeye dönüştürülebilmesi için projede etaplama ve tadilat yapılması kararlaştırılmış, alanın bir bölümünde inşaat devam ederken bir bölümünde de kurtarma kazılarının devam etmesi sağlanmıştır.
 
Kentin çehresini değiştirecek bir önemli proje de, Falez ve Sheraton otellerinin hemen arkasında bulunan amatör sporculara hizmet veren 100. Yıl Spor Tesislerinin bulunduğu alanda (Resim 19), FIFA kriterlerine uygun olarak 30 bin kişilik stadyum, 10 bin kişilik kapalı spor salonu ve bu tesislerin yapılması için rant sağlayacak 100 bin m2lik ticari alan yapılmasıdır. Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve kentteki sivil toplum örgütleri şu nedenlerle bu projeye karşı çıkmışlardır: “Büyükşehir belediyesinin stadyum yapma gibi bir görevinin bulunmaması; yapılacak tesisin 800 yataklı hastanenin ve 5 yıldızlı iki büyük turistik tesisin ve yoğun konut alanlarının bitişiğinde olması; çevresel etkileri değerlendirmesi (ÇED) konusunda çalışma yapılmamış olması; Ulaşım Master Planı kararlarına ve yine ilgili yönetmeliklere aykırı olması; projenin, 30 bin kişilik stadyum için 5 bin otomobillik, 250 otobüslük otopark alanı gerektirmesi, otoparkın stadyumdan 1.500 metreden daha uzak olmaması gerekliliği, ana yola kolayca ulaşımın sağlanabilir olması, iki takımın otobüslerinin farklı park alanlarına yerleştirilmesi gerekliliği gibi kriterlerine uygun olmaması…” Bütün karşı çıkışlara ve alanla ilgili yasal yollara başvurulmasına karşın belediye inatla stadyum yapımına başlamış, alanda inşaat yapılmasına dönük kazı çalışmaları bitirilme aşamasına getirilmiştir.
 
Kentte yaşanan bulunan bir önemli gelişme de, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Karaalioğlu Parkı’nda bulunan tarihî başkanlık yapısının (Resim 20, 21, 22), daha önce hazırlanan belediye binası projelerinin yeniden ele alınması ve Karaalioğlu Parkı ile bütünleştirilerek Antalya Kent Müzesi yapılması çalışmalarının hız kazanmasıdır. Antalya Büyükşehir Belediyesi binası için yeni bir yer bulunarak yapının inşasına başlanmıştır. Karaalioğlu Parkı’ndaki projeler ise, yarışmayı kazanan müellif tarafından tarihî yapıyla da bütünleşerek Antalya Kent Müzesi olarak dönüştürülmektedir. Kent müzesi projeleri bitirilmek üzeredir.
 
 
 
 
NOTLAR
 
1. Konu, yıkımlara karşı olanların başvuruları nedeniyle Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca yerinde inceleme yapılarak ele alınmış ve 9 Mart 2007 tarih 1497 sayılı karar alınmıştır: “Uluslararası alanda da kabul edilen bu tanımlar ve koruma kurumsal yaklaşımları çerçevesinde, İnönü İlköğretim Okulu, İsmet İnönü Kız Meslek Lisesi ve eski Doğumevi yapıları incelendiğinde, bu yapıların yapıldıkları dönemin mimari yaklaşımları bağlamında çok özel nitelikler göstermediği ve geçirdikleri köklü değişimlerle günümüze gelmiş olduklarından, içerdikleri işlevlerin günümüz tanımlarına uygun mekânsal kaliteyi de taşımadıkları, dolayısıyla 2863 sayılı Yasa’da getirilen kültür varlığı tanımı kapsamında aranan nitelikleri bünyesinde barındırmadıkları görüldüğünden, ‘korunması gerekli kültür varlığı’ olarak tescillerinin uygun bulunmadığına (Olumsuz); yapıların kentsel belleğin bir öğesi olarak taşıdıkları anı değerlerinin ise farklı tasarımlarla sürdürülebileceğinin tavsiyesine”... Bu karara da yine aynı kişilerce dava açılmıştır. Açılan davalarla ilgili bilirkişi raporunda şöyle denilmektedir: “Dava konusu İnönü İlköğretim Okulu Binası, plan, dış kütle tertibi veya iç mekân taksimatı bakımından, inşa dönemini yansıtan mimari karakteristikleri temsil edici özellikler taşımadığı gibi, yakın çevresindeki binalarla ortak hususiyetleri de yoktur. Nitekim hemen yanı başında, kuzeydoğudaki komşu parsele ait İsmet İnönü Meslek Lisesi veya bundan sonraki komşu parselde mevcut eski Doğumevi, halen Akdeniz Sağlık Vakfı Hastanesi binaları ile karşılaştırıldığında, eşdeğer sayılabilecek ölçülerde yan yana parsellere inşa edilmelerinden başka benzerlik bulunmadığı açıkça görülebilmektedir. […] Sonuç olarak, dava konusu Antalya ili Merkez, İnönü İlköğretim Okulu Binası, yukarıdaki paragraflarla açıklandığı üzere plan, dış kütle ve cephe biçimlenişi ile iç mekân taksimatı bakımından, yapıldığı devir yahut herhangi bir dönemin mimari karakteristiklerini temsil edici vasıflardan yoksundur ve 2863 sayılı Kanun veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre değerlendirildiği taktirde, “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” nitelikleri taşımadığından dolayı, bu kapsama uygun tescil işlemi beklentisinin gerçekçi olmadığı ve gelecek kuşaklara aktarılmasının kamu yararı sağlayabilecek sonuçlar doğurmayacağı anlaşılmaktadır.” Yine bilirkişi raporunda bu okulda öğrenim yapılmasının bile sakıncalı olduğu belirtilmiştir.
 

Bu icerik 6584 defa görüntülenmiştir.