345
OCAK-ŞUBAT 2009
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ANMA

DOSYA: TOPLU KONUT MİMARLIĞI: Deneyimler, Olanaklar, Olasılıklar

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Danyal Tevfik Çiper: Yarım Yüzyıllık Saygın Çaba

Yurdanur Sepkin


Vefat tarihi olan 25 Ekim 2008 tarihinden yaklaşık 15 gün önce aradı: “Kusura bakma, hâlâ iade-i ziyarete gelemedim” dedi, 2007 yazındaki büro ziyaretimi anımsatarak .“Danyal Bey, nasıl olsa yakında görüşürüz diye düşünüyorum, endişe etmeyin.” Ancak olamadı, bir başka sohbeti gerçekleştiremedik. Görmekle etkileneceğimi düşündüğüm büro mobilyalarının, Mimarlar Odası “Mimarlık Müzesi”ne aktarılmasına çalıştık.
 
2007 ziyareti için bürosuna ulaştığımda, bizzat tasarladığını düşündüğüm büro mobilyalarına olan ilgimi noktaladı: “Hoşgeldiniz!” Sporcu dinamizminin tersine, son derece sakin, mesleki yaşamını ve değerlendirmelerini anlattı:
 
“1956 yılındaki mezuniyet yıllığımızda, Dekanımız Kemal Ahmet Arû’nun bir yazısı vardı, diyordu ki ‘Doktorlar hata yapınca toprak örter, ama mimarlarınki örtülemez.’ Ancak yanlışı ve eksikliği anlamak için kültür gereklidir, mimarlık olmasa bile estetik kültürü ki, dünyanın en güzel binası ile yanında yer alabilecek en kötüsü ayırdedilebilsin.
 
İnsanımızdaki bu eksiklik sadece bize özgü değil. Pek çok önemli mimara sahip ABD’de de benzer durum var, hele konutlarda… 4, 5 yıl önce ABD’de uygulanmak üzere 6 konut projesi istediler, çalışmaya başladık bir süre sonra da -şöyle…! - diye ABD konutlarını sergileyen bir dergi gönderdiler. Hemen reddettim projeyi, ‘5 kuruş için 1600’lerden kalma bina yapamam’ diye. Çok para kazanmanın kolay yolu bu, cahil cesareti, yoksa kültürlü birinin yapacağı iş değil.
 
Hürriyet’in 2008 ‘e kadar kullandığı son binası, ilk projelendirdiğim binadır, bürom da aynı yerde idi. Gemi ev mi? Sokaktan geçenler, Hoşdere Caddesi üzerinde yaptığım binayı aerodinamik etkisi nedeniyle gemiye benzetmişler. Gerçekten de böylesi bir etkiye ulaşmasını istemiştim. Bir gün, kontrole giderken aynı minibüsteki bir bayan diğerine ‘O yuvarlak yer var ya, akvaryummuş’ diye tanıttı. Ne denilebilirdi ki? Evet, öyle oldu, iyi referanstı ve sonrasında da Erzincan’da bir iş yaptım, o da “Erzincan
Gemisi” oldu. Ardından, belediye başkanı iş merkezi istedi, sonra da Erzincan Otobüs Terminali. Sonuncusu, büyük konsollu yapısına rağmen 1969 Erzincan depremini atlattı.”
 
Danyal Bey’in anlattıkları dışında elbette pek çok çalışması daha vardı. Bunları üç ayrı grupta toplamak olası: Projelendirmesine rağmen inşa edilemeyenler; mesleki yaşamının ilk dönemindeki proje yarışmaları deneyimi; inşa edilerek bulunduğu çevreye pırlanta misali ışık yayan projeleri.
 
Öncelikle, bilinen ve yaşamının sonuna dek sürdürdüğü ilkesel bağlılık yönüne değinelim:
O, öğrencilik döneminde tanıdığı, “organik mimarlık”ın öncüsü, modernizmin büyük ustası, Frank Lloyd Wright’ın eserlerini beğenerek, sonrasında hep onun yolunu izlemiştir. Hatta denilebilir ki, geçerliliğini biraz değişik üslupla hâlâ sürdüren modernist söylem içinde en önemli izleyicilerinden biri olmuştur (İzlemek, ancak kendi özgün ve süreklilik gösteren çizgisini ve anlayışını değiştirmeden). Geçen yılki söyleşimizde, arada bir “Patron da böyle düşünürdü” sözüne takılıp, “Patron kim?” diye sormak yanılgısına düşmüştüm; gülerek “Ben Wright’a patron derim” karşılığını verdi.
 
Projelerini hazırladığı pek çok yapı, ekonomik kriz nedeniyle yaşama geçirilemedi; iş merkezleri, apart oteller, konut ve villalar, yönetim merkezleri. Yarışmalar konusunda olumlu izlenime sahip değildi. Yaklaşık 5 yarışmadaki çabası olumsuz sonuç almışken, bir grupla birlikte tasarladığı proje birincilik ödülü kazanmasına rağmen, sonuçta projeyi gerçekleştirecek ekipten tasarımı yetersiz bulduğu için ayrıldı.
 
Projeleri, önce kağıda yansımış görkemli bir tasarım, inşaat esnasında yoğun bir mesleki kontrol (genellikle bedeli mal sahibince ödenmemiş hizmet) ve sonuçta da heykele dönüşmüş düşsel imgedir. Statik yapıya hakimiyeti ve güçlü tasarım çabası sonucu, adını görünmez harflerle hemen bize söyleyen özenli ve özgün yapıları: Günümüzün genel geçer kabuldeki boyutların birkaç kat üzerindeki konsolları ile çoğu kez bulundukları çevreyi onurlandırmak üzere, yere konuşlanıvermiş uzay gemileri gibi durmaktadır, kendi içine dönük ve de soylu.
 
Umarız, o büyük emek ve titizlikle bizlere bıraktığı yapıları değiştirerek bozmadan, gelecekte onlarda yaşayacaklara, tasarlayıp inşa ettiği gibi bırakabiliriz.

Bu icerik 1345 defa görüntülenmiştir.