345
OCAK-ŞUBAT 2009
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ANMA

DOSYA: TOPLU KONUT MİMARLIĞI: Deneyimler, Olanaklar, Olasılıklar

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: TOPLU KONUT MİMARLIĞI: Deneyimler, Olanaklar, Olasılıklar

Toplu Konutu Sürdürmek: Bir Yönetim ve Yenileme Araştırması Olarak “Hous-es” Tematik Ağı

Ece Kumkale
Araş. Gör., Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü


Son dönemde gündemi her zamankinden daha fazla meşgul eden ve kentsel dönüşüm olarak açıklanan yeni toplu konut oluşumları, birçok tartışmayı ve araştırma çalışmasını da beraberinde getiriyor. Özellikle büyük kentler için projelendirilen toplu konut girişimleri belediye başkanlarının ve TOKİ’nin ‘topyekûn dönüşüm’ olarak tanımladığı ve eşzamanlı olarak yaşadığımız bir sürece işaret ediyor. Bu süreç içinde gerek dar gelirli nüfus içi uygun fiyatlı ve uygun ödeme imkânlı konut seçenekleri, gerekse alternatif yaşam biçimleri sunma iddiasıyla farklı kesimlerden farklı tercihleri olan insanlara yönelik konut arzı olsun çok hızlı bir yeni konut üretimi sözkonusu. Bu anlamda hızlı konut üretimi ile mümkün olduğu kadar çok insanı ev sahibi yapma gibi bir idealle de çelişen bir bakış açısı olarak, varolan problemli konut çevrelerini ‘iyileştirme’ ideali olan bir çalışmaya gözatmak farklı bir bakış açısından haberdar olmak için gerekli.
 
Sözkonusu çalışma, bir kentsel araştırma ve geliştirme programı olan URBACT altında gerçekleştirilen büyük ölçekli konut projelerinin yönetimi ve yenilenmesi konulu Hous-Es tematik ağı tarafından gerçekleştirilmiş. Bu ağda Avrupa’da geniş bir alanda çok sayıda farklı konut bölgesinin incelenmesi üzerinden büyük ölçekli toplu konut projelerinde yenileme nasıl olmalıdır, tartışması yürütülmekte. Hous-es kendi çözümlerini üretemeyen konut topluluklarının yaşam kalitelerini ve bugünkü ihtiyaç ve beklentilerini anlamak ve gerekli çözümleri önermek için oluşturulmuş bir girişim. Hous-es tematik ağı sürdürülebilir konut alanlarının fiziksel ve teknik unsurlarının yanısıra, mekânsal, sosyal, ekonomik ve kurumsal ön şartların sağlanmasına dair bir değerlendirmeye odaklanıyor.
 
Oluşturulmakta olan çözümlerde prensip olarak alınan bu ön şartlardan biri, konut oluşumunun fiziksel boyutunun sakinlerin ihtiyaçlarını yansıtır ve onları biçimlendirir nitelikte olmasının sağlanması. Prensiplerden bir diğeri, yine fiziksel boyutun doğal ve yapısal çevre ile uyumu ve başka bir tanesi de büyüklük, ölçek, yoğunluk, tasarım ve yerleşim açılarından sözkonusu çözümlerin kendi kültür topluluğunun, yerleşim ve konut tipolojilerinin yüzyıllardır süregelen dönüşümleri içinde ele alınması.[1]
 
Geçtiğimiz yüzyıl başlarında Avrupa’da kamu ve özel girişimlerinin, birbirlerinin nedeni ve/veya sonucu oldukları, birbirlerini gerektirdikleri, çoğalttıkları bütüncül bir dönüşüm sürecinde, şehirlerin dışındaki ucuz arazilerde imalat ve sanayi oluşumları belirirken, bu oluşumları büyük ölçeklerde inşa edilen ucuz konut mahalleleri çevrelemiştir. Hous-es ağında alan çalışması olarak ele alınan örneklerin büyük bir bölümü işte bu toplu konut oluşumlarıdır.
 
Her bir alan çalışması için konut çevrelerinde karşılaşılan zorlukların tanımlanması ve ölçülmesi, ardından bu sorunlara ilişkin güncel çözümler üretilmesi ile ilgili fikir alışverişinin sağlanması temel amaç olarak alınırken, alan çalışması sayısının yüksek tutulması ile de konutta Avrupa özelinde genellenebilir çözümler üretmek çabalanmaktadır. Hous-es ağı çerçevesinde çalışılan alanlar on farklı Avrupa kenti ile bir şehir bölgesi, sekiz ana yerleşim ile bir kasabayı kapsıyor.[2]
 
Alan çalışmaları, “konum ve coğrafi bağlam,” “sosyal bağlam ve ekonomik durum,” “sorunlar, öncelikler, amaçlar ve motivasyonlar,” “kurumsal ve yasal çerçeve,” “mali – insan kaynakları” ve ne çapta bir “müdahale” yapılabileceğine ilişkin incelemeleri barındırıyor. Bu incelemeler, ideal “Avrupa Kenti”ne dair fikirlerin hayata geçirilmesini değerlendiriyor. “Fiziksel ve sosyal sürdürülebilirlik” kavramı, bu fikirler içinde bütüncül yaklaşımdaki parçaların birbiriyle ilişkisini sağlayan temel niyet olarak değerlendirilebilir. Dikkat edildiğinde, saptanan sorunların, belirlenen stratejilerin ve önerilen çözümlerin hepsinde bu alt niyeti okumak mümkün oluyor. Bu anlamda “Avrupa Kenti” kimliğinin sürdürülebilir nitelikte oluşturulması ve korunması, Hous-es tematik ağının temelini kurgulayan politikadır, diyebiliriz. Tematik ağın temeli olarak kabul edilen diğer bir kavram ise “bütüncüllük”. Ele alınan bütün çalışma ve inceleme alanları bir bütünün parçaları olarak ele alınırken, “sürdürülebilirlik” kavramı ile anlamlandırılıyorlar.
 
Bu bütünün parçalarından biri de, proje önerenlerin kendi bilgilerini geliştiriyor olmaları ve bunun farkında olmaları. Bunu her alan çalışmasının sonunda derlenen “değerlendirme” bölümlerinden okumak mümkün. Değerlendirmelerde göze çarpan bir diğer nokta da, toplu konut sakinlerinin çevresel kalite konusundaki bilgi gelişimi ile müdahale kabiliyetlerindeki artışa değiniliyor olması.
 
Yaşamın akışına karşı duran engelleri kaldırma olarak tanımlayabileceğimiz bu girişimler, aslında konut topluluklarının ve çevrelerinin kendi oluşumlarına izin verecek imkânları yaratma çalışmaları olarak değerlendirilebilirler. “Sürdürülebilirlik” kavramını bu niyet üzerinden tartıştığımızda, bu çalışmaların edinilmiş olan yaşama alışkanlıklarının kendi evrimleri içinde yenilenmelerine izin vermek için yapıldığını düşünebiliriz. Bu nedenle Hous-es tematik ağı çalışmalarında konut alanlarında kendi evrimleri içinde oluşmuş yaşama alışkanlıklarının büyük bölümünün yapısal çevre özellikleri ile varlığını sürdürdüğünü kabul ederken, yapısal çevrenin sosyal ve fiziksel problemlerinin çözülmesi koşuluyla korunmalarını savunan bir anlayış hâkim. Bu nedenle savaş sonu konut açığının acil ve en ekonomik, mevcut yöntemlerle karşılanması amacıyla ortaya çıkan büyük ölçekli devlet toplu konutları ve sosyal konutlar ile sanayi bölgelerinin çevrelerinde oluşan işçi konutlarının, onlarca yıl içinde oluşturdukları yaşama alışkanlıklarını ve teşkil ettikleri yaşam çevrelerini tamamen reddetmeden, yoksayıp yepyeni ve yapay bir bağlamı zorlamadan ‘iyileştirme’ yöntemi benimsenmiş. Bahsi geçen konutlar yalnızca barındırdıkları topluluğun yaşam biçimlerini etkilememişler; genel kanıya göre, salt barınma ihtiyacından, yani toplumun alt gelir seviyesinden bir kitlenin konut açığından ortaya çıkan toplu konutlar, kooperatifler, işçi konutları, sosyal konutlar gibi oluşumlar Avrupa kentlerin büyümelerini ve kentsel alanları da biçimlendirmişlerdir.
 
Sosyal sürekliliğin ne ile desteklendiğine dair üretilen fikirlerde bireysel ölçekte günlük sosyal ve fiziksel gereksinimlerin karşılanmasının yanında kişisel yaşam kalitesinin iyileştirilmesine yönelik fikirlerin de ağırlık kazandığını görüyoruz. Bu fikirlerde konut birimlerinin kendilerine ait ve kendilerini ait hissedebilecekleri bir merkez oluşturma, benzer ama farklı bir konuma sahip hale getirilmeleri planlanırken, bireysel kimlik, aidiyet ve güven duygularının geliştirilmesi amaçlanıyor. Yenileme sosyal alanda gerçekleştirilirken başvurulan yöntemlerden biri ise eski malikleri yeni komşularla tanıştırma olarak belirlenmiş. Bunların dışında konut birimlerinin kendi enerjilerini geri dönüştürebilmeleri (örneğin yağmur suyunun geri kazanımı) gibi yalnız ‘çevreci’ bir bakış açısı için değil, aynı zamanda yine bireylerin ekonomi, kolaylık vb. özellikleri için çevrelerini içselleştirmelerini sağlayıcı yaklaşımlar göze çarpmakta. Bununla ilgili olarak Hous-es final raporunda tanıtılan bir alan çalışması olan Polznan, Polonya’daki Opolska örneği incelenebilir.[3]
 
Opolska, 1940’larda inşa edilen bir baraka konut oluşumudur. Baraka evler, sakinlerine kaliteli bir yaşam tarzı sunmanın yolu olarak, kendi yaşamlarından ödün vermeyen sürdürülebilir mimari politikasıyla kendi mimari unsurları ile yeniden ele alınmıştır. 15.80 m2’lik bir alanda yaşamakta olan sakinlerin bulundukları yerin yer özelliğini kaybetmeden hem sosyal hem de fiziksel anlamda daha yeterli hayat standartlarına ulaşabilmeleri büyük önem taşımış görünüyor. Çözüm olarak eski baraka binalarını ticari alanlara dönüştüren ve hemen yanlarına yeni gelecek sakinler için iki kat daha yükseltilmiş yeni konut yapıları öneren bir proje geliştiriliyor. [4], [5] Değinmeden geçmemeli; çalışma bu yönleri ile ülkemizdeki gecekondu bölgeleri için uygulanan dönüşüm politikaları ile karşılaştırmaya değer.
 
Alan çalışmalarının raporları incelendiğinde, istenilen iyileştirmelerin yapılmasına engel olabilecek unsurların da saptandığını görüyoruz. Bunların başında birden fazla sahiplik biçiminin birarada bulunması sebebiyle ortaya çıkan yönetimsel ve finansal zorluklar geliyor. Hous-es tematik ağının iyileştirmeye örnek olan çalışmalarından biri olan Prag’daki Bohnice büyük ölçekli toplu konutunda eski konut birimlerinin bakım ve onarım işlerinin çözülmesinde gerekli işgücü ve finansal kaynağın sağlanması sorunu, özel ve toplu mülkiyet kavramlarını biraraya getirmiş. Böylelikle bölgede Hous-es sonuç raporunda ‘kondominyum’ olarak ifade edilen sahiplik biçiminin belirmesine neden olmuş. Ancak çalışmada da belirtildiği gibi çok büyük ölçekli bir toplu konut projesinde bu örnekte olduğu gibi maliklerin % 34’ü kondominyum tipi sahipliğe sonradan ayrılmış ise, kondominyum ortak sahiplik alanlarındaki sözhakkını değerlendirme imkânı yok edilmiyorsa büyük ölçüde kısıtlanmış oluyor. Bunun yanısıra, bu çalışma toplu ulaşım sıkıntısı olan çok büyük ölçekli toplu konut projelerinde özellikle de serbest zamanları değerlendirmeye müsait ve kimlikli bir çevrenin yoksunluğu sözkonusuysa, suç işlenme oranının artma tehlikesini de hatırlatıyor.[6] Ancak, sosyal açık alanların sıfırdan oluşturulması için kat maliklerinin mali verimliliği ile devletin ve belediyenin mali verimliliği aynı oranda beklenemeyeceği için, öncelik belediye mülkiyetinde olan açık alanların yine belediye bütçesi ile tasarlanması işine veriliyor.
 
Almanya’da Kuzey Ren–Vestfalya’da bulunan Duisburg kentindeki bir büyük ölçekli prefabrik toplu konuta ait alan çalışması yabancı göçmenler (Türkler) ve Almanlar arasında kurulan topluluk bağlarının, sosyal bağların kuvvetlendirilmesi fikrini devamlı olarak gündeminde tutuyor. Sosyal sürdürülebilirliğin en az fiziksel sürdürülebilirlik kadar önemli olduğu kabul edildiğinde, birarada yaşamaya alışkın farklı etnik grupların sosyal donatılarının sağlamlaştırılması yöntemi benimseniyor. Çalışmada bahsi geçen, bölgenin endüstri bölgesi olması dolayısıyla oluşan yüksek dereceli çevre kirliliği, nüfus kaybı, nüfusun yarıdan fazlasının göçmen, düşük eğitim seviyeli ve işsiz oluşu gibi problemlerin hepsine sosyal bağların kuvvetlendirilmesi ideali üzerinden bakılıyor. Dahası bu bağlamdaki genel ve bütüncül bir çözüm anlayışının bütün alt problemlere kalıcı bir çözüm üretebileceği fikri benimsenirken, alt problemlerin ayrı ayrı çözülmeye çalışılmasının sağlıksız ve sonuçsuz olacağı belirtiliyor. Bu bütüncül anlayış tüm topluluk üyelerinin benimseyeceği “bütünleşik yaklaşım”, “sakinlerin katılımı”, “görevlerin netleşmesi” anahtar kelimeleri ile tanımlanan bir amaçtan yola çıkılmış ve bu amacın sonuçları Duisburg–Gaziantep kardeş şehir anlaşmasına kadar vardırılmış.[7] Bu çalışmada etnik farklılıklardan dolayı oluşan ya da geçmişte yaşanmış olan büyük ve net bir problemden bahsedilmemesine karşın, yine de önem verilenin sosyal donatı olması oldukça dikkat çekici. Çünkü Hous-es’in çalışma prensipleri gözönünde bulundurulduğunda dertlenilen noktanın etnik topluluk çatışması tehlikesinden ziyade, bütüncül ve sürdürülebilir yaşam çevresi sağlamak için gerekli sosyal donatıların sağlanması olduğu anlaşılıyor.
 
Polonya’da Pomorskie Bölgesi’nde bulunan Sopot kentinin belirli bir mahallesinin ele alındığı alan çalışmasında mevcut problemler, nüfusun yaşlı olması, nüfus yoğunluğunun turizm amaçlı sezonluk kullanım neticesinde azalması ve genç nüfusun daha iyi iş imkânları ile daha ucuz konut kiraları nedeniyle uzaklaşması, tatil evi–emekli evi ayrımı yüzünden gelir düzeyi anlamında eşitsiz bir dağılımın olması olarak tanımlanıyor. Yine sosyal ayrımın giderilmesi meselesi ön plana çıkıyor ve çözüm olarak Duisburg’daki çalışmada olduğu gibi her bireyin kendi seçimi olacak bir amacı (kaplıca ve tarih turizmine katkı sağlamak) tüm konut topluluğuna benimsetme çözümü öneriliyor. Ancak bunun yanında da önerilen bu çözümün dezavantajlı sonuçlarından da bahsediliyor; örneğin turizmden faydalanmak isteyen dış yatırımcıların gelmesi ile az gelirlilere sunulmaya çalışılan istihdam imkânlarının ortadan kaybolması gibi.[8]
 
Budapeşte’de bulunan büyük Csepel Meydanı’nın bir parçası olarak yenileme yapılan prefabrike toplu konutlarını ele alan çalışmada, toplu konut yenileme projesi daha büyük bir kentsel alanın yenileme projesinin entegre bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bölgede bulunan konut birimi sayısı 8.300 iken, yenileme gerektiren birim sayısı 6.282 olarak belirtiliyor ki, bu da sosyal ve ekonomik problemleri de beraberinde getiriyor. Bahsi geçen problemlerin içinde, büyük orandaki düşük gelir seviyesi, yeşil alan bakımsızlığı, yoğun araç trafiği ile yaya için yetersiz yürüme alanları, mimari kalitedeki ve yapısal sıkıntılar, altyapı eksikliği, çocuklar ve gençler için rekreasyon alanları olmayışı, park yeri eksikliği, kanalizasyon yetersizliği, ve yasalarla tanımlanmamış kondominyum tipi sahiplik sayılmakta. Amaçlanan çözümlerin içinde ise sayılan problemlere çözüm getirmenin ötesinde, “sakinlerin katılımcılığının sağlanması” maddesi de yer almakta. Strateji olarak bölgeyi bir şehir merkezi haline getirerek kamu fonlarından ve özel iştirakten eşit olarak faydalanarak bölgenin iyileştirmesini sağlamak belirlenmiş. Bu alan çalışması sonuçlarından çıkarılan en önemli “ders”lerden biri, bahsi geçen şehir parçasının resmen bağlı olduğu otoritelerin sunduğu çözümlerin ötesinde kentleşmenin ve insancıllaşmanın sürekliliği için kendi yenileme politikasını oluşturması ve uygulaması gerekliğinin anlaşılması olmuş.[9]
 
Hollanda’nın Arnheim kentine bağlı olan Marlburgen’de 17.000 sakinli bir mahalle ele alındığı alan çalışmasında sorun olarak tanımlanan unsurlar, mahalle sakinlerinin sosyo-kültürel altyapısındaki seviyenin düşüklüğü üzerine yoğunlaşıyor. Bunun yanısıra yine sakinler arasındaki iletişimsizlik, gerginlik ve kopukluktan bahsediliyor. Aynı zamanda da II. Dünya Savaşı sonrasındaki konut sıkıntısına cevaben inşa edilen konutların fiziksel durumları sakinleri için elverişli ve çekici olmaktan uzak olarak değerlendirilirken, bölgenin Arnheim’da en çok suç oranına sahip olduğu belirtiliyor. Belirlenen sorunları çözebilmek için geçmişten bugüne kadar bölge ile ilgili ele alınan tüm oluşturma, geliştirme ve iyileştirme çalışmaları tekrar incelenerek biraraya getiriliyor. Buna göre 1930’larda tasarlanan ve II. Dünya Savaşı nedeniyle uygulanamamış olan ilk şehir planındaki doğal yeşili sosyal katalizör olarak kullanarak bir Bahçe Şehir oluşturma fikrinin mevcut sorunların çözümüne yönelik tutum içinde revize edilebilirliği araştırılıyor. Bu yapılırken varolan konut stokunun özellikle en bakımsız olan bir kısmının yıkımı yöntemi benimseniyor; ancak yıkılan kısmın toplamın % 20’sinden az olduğunu belirtmek gerek. [10], [11] Bu çalışma, Türkiye’de özellikle “ıslah ve yenileme” projelerinde uygulanmadığı düşünülen bir yöntem olarak eskiye dair olanı koruyarak yenileme fikrinin benimsenebilirliğine bir örnek. Bu gibi çalışmalarda, örneğin “savaş sonrası acilen bitirilen ve kimliksiz toplu konut” gibi bir kavramın % 80 oranında ayakta tutularak iyileştirilmesine neden bu denli önem verildiğini gözden kaçırmamak gerek.
 
İtalya’da Milano kentinde yer alan Gratosoglio sosyal konut bölgesini ele alan çalışmada da görülen, eski konut stokunun iyileştirilmesinin bir yöntemi olarak yeni konut yapılarına yer verilmesi; yani, yeni konut birimlerinin yatırımcıları çekeceği ve yeni bir oturan profili oluşturacağı bilgisinin kullanılmasıdır. 3.892 hanelik şehir merkezine uzak bir savaş sonrası toplu konut projesi olduğu düşünülürse, yenileme için oldukça etkili yöntemlerin benimsenmesi gereği gözden kaçmıyor.[12]
 
Diğer bir alan çalışmasında ise, yine konut bölgesi olarak imajını ve çekiciliğini yitiren bir yer olan Rillieux-la-Pape’daki nüfusun son sekiz yıl içinde neredeyse % 8 oranında azalma gösterdiği belirtilmiş ki, 1999’da 28.367 oturanı olan bir yer için ciddi bir kayıp sayılabilir. Sorunun çözümü için, bölgeyi besleyecek ulaşım yollarının düzenlenmesi benimsenen fikirlerden bir tanesi. Sosyal bütünlüğü sağlamanın bir yolu olarak kentin alışveriş merkezine ulaşımın kolaylaştırılması, ana yol aksının kalite ve konforunun sağlanması ve komşu mahallelere ulaşımı sağlayan yeni bir toplu taşıma hattının ilave edilmesi bu düzenlemenin alt başlıkları. Diğer bir fikir yaşama birimi seçeneklerindeki farklılığın sağlanması ve bu yolla nüfus kaybının üstesinden gelebilmek.[13]
 
Polonya’nın Olsztyn kentinden bir konut bölgesini ele alan diğer bir alan çalışması bölgenin sorunlarını yine sosyal kopukluk, işsizlikte artış, sakinlerin yatırımlarındaki azlık, teknik altyapının kötü durumu, kentsel düzensizlik ve park yeri sıkıntısı olarak tanımlıyor. Kesin sonuç olarak erişilmek istenenler ise, turistler de dahil herkes tarafından ulaşılabilir kültürel programlar ile daha çekici bir ortam ve bilgi temelli bir konut topluluğu oluşturmak. Aynı şekilde serbest zaman kullanımının tasarlanması, çocuk suçlarına karşı işlikler, engelliler için evrensel tasarım, sosyal dışlanmaya karşı sakinler arası etkinlikler gibi yöntemlerle sözkonusu problemlerin üstesinden gelen bir yenileme önerilmiş.
 
Polonya’dan bir örnek olan Praga kuzey bölgesine ait olan alan çalışmasının gündeminde ise sosyo-ekonomik bozulma, alkolizm, yüksek suç oranı ve binaların kötü kullanımı bulunmakta. Bu çalışmada da tekil bir toplu konut projesi yerine belli bir bölgede ortak sorunlara sahip farklı konut birimlerini içeren bir araştırma yapılmış. Çalışma, hazırlık, teşhis ve planlama olarak üç aşamaya ayrılmış. Çalışmanın amacı olarak ise, tarihî anıtların ve konut yapılarının korunması ilk sırayı almış; ikinci sırada sakinlerin güvenliği; üçüncüde ise sakinlerin kaynaşması ve sosyal ayrımcılık ile başa çıkılması yer alıyor. Bunun dışında çalışmada çözüm önerisi olarak sunulan fikirlerin içinde dikkati çeken bir nokta, sosyal birlikteliği sürekliliği sağlamanın bir yöntemi olarak Praga bölgesinin tarihçe bilgisinin teşviki. [14], [15]  
 
Çek Cumhuriyeti’nin Güney Moravian Bölgesi’ndeki Brno kentinin güneybatı sınırında bulunan 1980’ler ve 90’larda yapılmış prefabrike bir toplu konut projesi olan Nový Lískovec diğer bir alan çalışması. Kapalı site olarak yorumlayabileceğimiz bir anlayışla tasarlanmış ve yaşına uygun olarak da ısı kaybı, malzeme ve cephe eskimesi gibi sorunlarla karşılaşmış durumda. Konut alanı doğal bir orman parkın yanında konumlanmış ve konumu itibariyle çevresinden izole olmuş bir yerleşimi olmakla birlikte, yakınında bulunan bir üniversite sayesinde genç ve geçici nüfusun artmasına sahne oluyor.[16] Daha sağlıklı bir sosyal topluluk oluşturmak için toplu konutun yenileme çalışmaları içinde konut bloklarına fazladan katlar çıkılması önerilmiş. Burada yöntem, farklı seçeneklerde konut birimleri sunarak farklı ihtiyaçlara sahip yeni sakinleri kendine çekmek oluyor. Ayrıca, yenileme çalışması için mimari bütünlük yaratma fikri üzerinde durulmuş ve bu topluluk olma motivasyonunu artırıcı bir kuvvet olarak değerlendirilmiş. Tüm konut yapıları için ortak bir dil olarak kapı ve pencere doğramaları ile balkon korkuluklarının tasarımları, dış badana renkleri gibi elemanlar ortak bir dil içinde kullanılmış. [17], [18]
 
Tüm bu tartışmaların yanında Hous-es tematik ağının sunuş raporunda her alan çalışmasına sonunda “Öğrenme Süreç” başlığıyla, sakinler, otoriteler, plancılar adına süreci yaşayan katkıda bulunan herkes için çıkarılan “dersler” bulunuyor. Her fırsatta dile getirilen konut yenilemesinde rol alan bütün otoritelerin ve öznelerin kendi bilgilerinin geliştirilmesine verilen önem burada da görülüyor.
 
Ülkemizde genellikle uygulanan kat maliklerinin ortak olarak sahip oldukları ortak alanlar prensibi bahsi geçen örneklerin hiçbirinde toplu konut oluşumunun tamamında hakim sahiplik biçimi değil ve oluşumundan ve idare ile bakım sisteminden bağımsız olarak ‘kondominyum’ olarak adlandırılan bu sahiplik tüm örneklerde bakım ve onarım sorunlarının çözümlenmesi sırasında ‘sorun çıkarıcı’ olarak değerlendirilmiş. Bunun nedeni, karmaşık sahiplik örüntülerini oluşturan belediye mülkiyetindeki, farklı bazı kurumlar mülkiyetindeki ve özel sahipleri olan konut birimlerinin eşit oranda ve boyutta varlık gösterememesi ve katkıda bulunamaması olarak anlaşılıyor. Bu anlamda ülkemizdeki sistem, her konut topluluğunun kendi sistemini oluşturup uygulayabilmesi açısından daha elverişli gibi görünüyor. Çünkü gerek yerel, gerekse merkezî yönetimde sözsahibi otoritelerin görev tanımları belirginken, toplu konuta ya da siteye ait özel ölçekte kendi sakinleri tarafından seçilen bir yönetim ile tüm sakinler eşit oranda söz ve sorumluluk sahibi olabiliyor. Ayrıca bu durumu sağlamayı başaran ve Hous-es tematik ağının bir alan çalışması olan Çek Cumhuriyeti içindeki Nový Lískovec Toplu Konutu bunu çalışmanın getirmiş olduğu bir yenilik olarak sunuyor.[19]
 
Neredeyse tüm alan çalışmalarında hazırlanan yenileme önerilerinin hayta geçirilmesine engel olarak uygun yasal düzenlemelerin olmayışı belirtilmekte. Bu da aslında her konut topluluğunun ya da bir konut bölgesindeki bir yenileme çözümü projesinin kendi yöntemlerini üretmesi ve onları resmî temaslarda bir engelle karşılaşmayacak biçimde çözmesi gereğini netleştiriyor.
 
Hollanda’daki Achterhoek bölgesinde bulunan Doetinchem kentinin biraz dışında kalan Oosseld yerleşimine ait, çevresinden izole, toplu taşımanın ulaşmadığı bir konut alanı, diğer bir alan çalışmasının konusu. Problemleri sosyal yalıtım ve uyumsuzluk olarak tanımlanan konut alanının yenileme projesi için konut yapılarının büyük bir kısmının korunarak yenilenmesi, bir kısmının yıkımı ve yıkılan sayıdan daha fazla yeni konut sağlanması yöntemleri benimsemiş. Bununla birlikte yeni bir yönetim ve idare planı ile yeni ekonomik aktivitelere imkân tanıma gibi yollarla da belirtilen sorunların çözümüne çalışılmış. Bunun için yine yeni bir merkez oluşturma fikri benimsenmiş; çünkü asıl düşünce sosyal sorunların kalite ile ilgili sorunların asıl kaynağı olduğu.[20]
 
Hous-es tematik ağının final raporunda on dokuzuncu alan çalışması olarak geçen bölümünde Prof. Alexander Garvin, yine sakinlerin kendi mülklerinin değer kazanmasındaki, bakımındaki, çevresindeki sözhaklarını sağlayabilecekleri bir ortamın gerekliliğine değinmiş. Ayrıca, kentsel süreklilik ve yenileme için en sağlıklı bakış açısının kentin kamunun yaşam alanı olduğu fikri üzerinden olabileceğini savunmuş.[21]
 
Yirminci alan çalışması bölümünde ise Poznan Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Wojciech Bonenberg, toplu konutun kamusal alanlarına ilişkin bir tartışma yapıyor. Bu çalışmada kamu alanı kalitesi için engel teşkil eden sorunlar genelleniyor: Yanlış kullanım, insan yoğunluğu açısından yanlış boyutlar, bakımsızlık ve yıkım, etkisiz yönetim, yeni tasarımlarda kullanılan kötü standartlar ve yöntemler. Bonenberg, toplumda bireyleri ile kamu alanlarındaki ilişkinin kalitesini belirleyen unsurları da tartışıyor: Şahsiyet hissi, aidiyet hissi, itibar ve imaj, net mekânsal kurgu, kültürel yansıma, modayı takip etme, köklülük hissi. [22]
 
Türkiye için itibar ve imaj dendiğinde bahsedilen konut projesinin bulunduğu yer ve hitap ettiği kitlenin bir üyesi olmak ile ilgili kazanılan özgüven yanında evsahibi olmuş olmanın, kira ödemiyor olmanın verdiği güven duygusunun altını çizmekte fayda var. Ancak, günümüzde büyük şehirlerde halen dar gelirli nüfusa yönelik devam eden şehir çeperlerindeki toplu konut projelerinin en çok eleştiri alan yönlerinden biri, insanları yaşadıkları mahallelerinden, geçim kaynaklarından ve yaşamlarından uzaklaştıran çözüm önerileri olmaları. Bu yolla üretilen toplu konutların yakın gelecekte gettolaşacağını ve en sonunda terk edileceğini öngören çok eleştiri var.[23]
 
Köklü bir kentsel dönüşüm hazırlığında olan İstanbul’da sağlanmakta olan yeni konut stoku bu tür sorunları da içinde barındırma potansiyeline sahip. Dar gelirliler için konut sahibi olabilme rüyası, işsizlik kabusunu bastırabilecek bir kuvvete nasıl çıkarılabilir; bunu araştırmak gerek.
 
Yenileme gerektiren konut bölgelerinde en çok sorun çıkaran faktörlerden biri işsizlik ve düşük gelir seviyesi olarak genellenmiş.[24] İşsizlik sorununun bölgesel olarak çözülmesi hayati önem arz ederken, bu sorunun, çözülmesi en zor ve bütüncül kararların parçası olması gereken bir sorun olduğu kanısı hakim. Bu sorunun çözümü için ise, varolan potansiyellerle işgücünün temas yüzeyini artırıcı önemler almak yapılabileceklerden biri iken, “yenileme” projelerinde üretime ve tüketime dair bölgesel ölçekte dengeli bir dağılımın sağlanması planlanabilir deniyor. Ancak, bunun sürdürülebilirliğinin garantisi olmayacağına da dikkat çekiliyor. Bu noktada yerel yönetimlerin ve özel girişimcilerin konuya olan ilgilerini güncel tutmak ve her fırsatta yeni çözüm önerileri getirmelerini sağlamak; işsizlik ve dar gelirlilik sorununun çok daha büyük bir bütünün parçası olduğunu unutmamak; diğer bütün faktörlerle karşılıklı etkileşim içinde olduğunu hatırlamak gerektiği belirtiliyor.
 
Hous-es’te ele alınan örneklerin çoğunda konut bölgelerinin terk edilmiş, değerini yitirmiş şehir çeperinde kalan toplu konut bölgeleri olduklarını gözönüne alırsak, maruz kaldıkları sorunları ve üretilen çözüm önerilerini değerlendirmek oldukça önemli. Sözgelimi eski iş olanaklarından uzaklaşan yeni konut sakinlerinin istihdamı konusunu çözmeden konut ve planlama sorununu çözmüş sayılmayız. Bunun yanında bir de yaşam çevreleri tamamen değişen ya da başka yerlere nakledilen sakinlerin yaşam biçimlerinin sürdürülebilirliği sağlıklı olmayacaktır.
 
Program raporunun sonuç bölümünde, birden fazla çıkarımdan bahsediliyor. İlki, yeterli, makul ve uygun fiyatlı konut ancak bütüncül bir bakış açısıyla sürdürülebilir hale gelebilir. Bütün etmenlerin anlamlı bir bütünün parçaları olduğu mantığından yola çıkılmalıdır; çünkü örneğin, bakımsız yapıları yıkma fikri her konut bölgesi için en doğru müdahale olmayabilir. İkincisi, gerekli çözümleri üretirken, dar gelirli, işsiz ya da göçmen kesimi gözardı etmemek gereğidir ki, toplumun dışına itilmek yerine daha iyi yaşam standartlarının sürdürülebilirliğine ulaşabilsinler. Üçüncü çıkarım, yeterli, makul ve uygun fiyatlı konutun ne olduğunu dair kesin bir tanım getirilemeyeceği; her bağlamın ve yerin kendi tanımını ortaya koyacağıdır. Bu bağlamsalcılık sosyal konut tanımı için de geçerli. Dördüncü çıkarım, hâlâ çoğu yerde yenilemenin yalnızca fiziksel ve teknik bir kavram olarak algılanıyor olması. Beşinci çıkarım, ağda yer alan ve iletişime geçilen bütün otoritelerin birbirleriyle ilişkisi sağlanmakla birlikte, kendi bilgi altyapılarını geliştirme olanağı sağlanmış olması. Hous-es tematik ağı hem farklı şehirler için hem de farklı disiplinlerdeki kentsel çalışmalar için özel bir grup oluşturuyor. Bu grup üyelerinden mimarların, plancıların, finans uzmanlarının, yerel konut yönetimlerinin, sosyal konut uzmanlarının karar verme süreçlerinde bilgi birikimlerini genişletebildikleri bir ortam sağlanmış.
 
Yine çalışmanın çıkarımları olarak tanımlayabileceğimiz bir öneri listesi oluşturulmuş. Bu listede, fiziksel çevre için dikkat edilmesi gereken çıkarımlar özetlenmiş. Buna göre konut stokunda çeşitlilik, sosyal sürekliliğin ve ekonomik açıdan dengeli bir dağılımın sağlanması için öneriliyor. Diğer bir önerisi, ortak alanların planlama ve bakımında sakinlerin aktif rol alması. Genel kanılardan bir tanesi, özellikle varolan dokuyu iyileştirme nedeni olarak, ne yapılması gerektiği ile ilgili bölge halkının fikri ile hareket edebilme imkânına sahip olmanın önemli olduğu şeklinde. Bu nedenle çalışmaların çoğunda proje başlangıcından önce bölge sakinlerinin iletişiminin ve katılımının gerekliliği üzerinde durulmuş. Başka bir öneri ise, kentin diğer bölgelerine ulaşım sağlanması yönünde. Ortak alanların konut topluluğunun karakterine göre biçimlendirilmesi çıkarılan başka bir öneri. “Aidiyet” ve “kalıcılık” kavramlarının konut topluluğunun ve bireylerin özgüvenlerine olan katkısı dolayısı ile tarihsel mirasa sahip çıkma, varolanı koruma da önerilerden diğer bir tanesi.
 
Konut yönetimi ile ilgili olan çıkarımlar ise başka bir liste biçiminde özetlenmiş. Buna göre, ilk öneri konut topluluğunun yönetimsel faaliyetlere katılımı iken, ikincisi yönetimde sözsahibi olan her öznenin yerinin ve rolünün netleştirilmesi gerekliliği olmuş. Ayrıca özneler arası iletişimin de sistematize edilmesi gereği belirtilmiş. Ancak bunu yaparken asıl amacın, yenileme konusunda fikir üretecek olan herkesin, özellikle de yerel yönetimlerin, bilgi gelişimini sağlamak olduğunun altı çiziliyor. Diğer bir öneri ise, bakım-onarım konusunda çıkabilecek sıkıntılardan dolayı konut birimlerinin bireysel mülkiyete geçirilmemesi yönünde.
 
Sosyal boyut ile ilgili çıkarımlara yönelik sırlamada ise ilk sırayı, sosyal yaşam çevresinin iyileştirilmesi maddesi almış. Bu maddenin içeriği ise bireyin sosyal çevre içinde kendi kendine yeterliliğinin sağlanması prensibi üzerinden tartışılıyor. Aynı zamanda genç nüfusa özellikle önem verilmesi gerektiği vurgulanıyor.
 
Avrupa’nın genelini kapsayan bir araştırma ağının çıkardığı bir sonuç olarak bireylere konut birimi satışının tavsiye edilmeyişi ile ülkemizde TOKİ’nin herkesi konut sahibi yapma uğraşısı pek çok anlamda karşılaştırılmayı bekliyor. Ancak belki de asıl çıkarım, ‘yeni rant sahaları’, ‘tüketim toplumu’, gibi klişe eleştiri sözcüklerini tekrar tekrar kullanmak yerine, Hous-es ağında olduğu gibi, konut alanları arası bilgi paylaşımı sağlayabilecek otoriteleri, araştırmacıları buluşturarak sorunları belirlemek, çözüm önerileri getirirken “konut üretimi, konut seri üretimi ve yenilemesi” gibi kavramlar hakkında bilgi birikimini genişletmeye çalışmak olabilir.
 
 
1. Polonya’daki Opolska barakaları ticari etkinlikleri de barındıracak biçimde dönüştürülüyor.
2. Çek Cumhuriyeti’nde, Bohnice bölgesinde büyük ölçekli toplu konut alanı özel ve toplu mülkiyet kavramları çerçevesinde ele alınıyor.
3. Almanya’da Duisburg kentinde prefabrik toplu konut alanının yenilenmesinde, göçmenler ve Almanlar arasında sosyal bağların kuvvetlenmesi fikri üzerinde duruluyor.
4. Polonya’daki Sopot kentindeki bir mahallede uygulanan dönüşümde sosyal ayrımın giderilmesi üzerinde duruluyor.
5. Macaristan’da, Budapeşte’nin Csepel Meydanı’nın çevresinde yenilenen prefabrik toplu konut alanlarının sağlıklaştırılmasında, kamu fonları ve özel iştiraklerden faydalanılıyor.
6. Hollanda’da, Marlburgen’de savaş sonrası konut sıkıntısına cevaben çok hızlı biçimde üretilen konutlar sağlıklılaştırılıyor.
7. Polonya’nın Olsztyn kentindeki konut bölgesi ulaşılabilir kültürel programlar ile canlandırılıyor.
8. Polonya’nın Praga kuzey bölgesinde tarihî anıtların ve konutların korunması öncelikli olarak belirlenmiş.
9. Çek Cumhuriyeti’nin Brno kentinde, Nový Lískovec alanında farklı seçeneklerde konut birimleri üretmek hedefleniyor.
 





[1] 2006, "Component 3 - Thematic Analysis." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[2] 2006, "Component 1 - Introduction, Network Partners," Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008, s.2 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)


[3] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 3 - Poznan, OPOLSKA." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008, s.30. (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[4] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 3 - Poznan, OPOLSKA."
 


[5] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 3 - Poznan, OPOLSKA."
 


[6] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 4 - Prague, LIBEN." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 s.42. (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[7] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 5 - Duisburg, MARXLOH." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008. (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)


[8] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 6 - Sopot, CENTRE." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[9] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 8 - Budapest-Csepel, CENTRE." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)


[10] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies : Case 9 - Arnhem, MARLBURGEN." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estate, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[11] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 9 - Arnhem, MARLBURGEN," s.107.
 


[12] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 10 - Milan, GRATOSOGLIO." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)


[13] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 11 - Grand Lyon, RILLIEUX-LA-PAPE." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[14] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 13 - Warsaw, PRAGA." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[15] 2006, Component 2 - 21 Case Studies: Case 13 - Warsaw, PRAGA." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008, s.149. (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)


[16] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 16 - Brno, NOVY LISKOVEC." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008, s.170 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[17] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 16 - Brno, NOVY LISKOVEC," s.171.
 


[18] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 16 - Brno, NOVY LISKOVEC," s.171.


[19] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies: Case 16 - Brno, NOVY LISKOVEC," s.180
 


[20] 2006, "Component 2 - 21 Case Studies : Case 18 - Oosseld, DOETINCHEM." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[21] Garvin, A. 2006, "Component 2 - 21 Case Studies : Case 19 - Prof. Alexander Garvin, PUBLIC REALM." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)


[22] Bonenberg W. 2006, "Component 2 - 21 Case Studies : Case 20 - Prof, Wojciech Bonenberg, PUBLIC SPACE." Hous-es Urbact Programme Final Report: Management and Reneval of Large Housing Estates, Urbact, Poznan, 2006 – 21.11.2008 (http://urbact.eu/projects/hous-es/documents.html) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[23] Yalçıntan, M. C. 2008, "Kentsel Dönüşümün Mağdurları ve…," Yazı-Yorum, Mimdap, İstanbul, 12.12.2007 – 21.11.2008 (http://www.mimdap.org/w/?p=2733) (Erişim tarihi: Kasım 2008)
 


[24] 2006, "Component 3 - Thematic Analysis."

Bu icerik 2767 defa görüntülenmiştir.