347
MAYIS-HAZİRAN 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

YAYINLAR

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU ADIM ADIM


İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY


TÜRKÇE ÖZET



KÜNYE
DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

Birlikte Oynamak

Hikmet Sivri Gökmen

Yrd. Doç. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

Herkes için tasarım yaklaşımı, yapılı çevrenin düzenlenmesinde herkesi içine alma konusunda bir araçtır. Herkesi kapsayan bir toplum yaratmak mimarların sorumluluğu olduğu kadar, insan haklarını gözeten yönetimlerin de sorumluluğudur. Bir süredir değişen gereksinmelere uymak, kullanıcı hangi yaşta, cinsiyette veya ergonomik özelliklerde olursa olsun, onu kullanıcı dostu yapmakla aynı anlama gelmektedir. Herkes için tasarım, ürünlerin ya da çevrelerin uyarlamaya veya özel tasarıma gerek olmadan tüm insanlar tarafından kullanılmasıdır. Herkes için tasarım, fiziksel çevreye erişim, aktif ve anlamlı katılım ve tüm çocuklara esneklik ve yaratıcılık sağlar. Bu tasarım, işlevsel veya zihinsel engelleri olanları, sağır veya duyma kaybı olanları, kör ya da az görebilenleri ya da algısal veya bilişsel engelleri olanları, bir başka deyişle herkesin gereksinmelerini düşünen bir yaklaşımdır (The Center for Universal Design). Herkes için yapılan tasarımlarda kullanıcıyı iyi tanımak gerekir. Ayrıca tasarımlar, herkesin kolayca bulabileceği, gereksinmelerini karşılayan, basit ve kolay anlaşılabilen, kullanım bilgisini aktaran, tehlikeyi en aza indiren, en az fiziksel güç harcatan ve kullanıcının ölçülerine ve becerilerine uygun olan niteliklere sahip olmalıdır. Sağlıklı yapılı veya kentsel çevredeki tasarım etkinlikleri, farklı duyulara, yeteneklere ve kültüre sahip insanları kapsamalıdır. Farklı yetenekteki veya özel gereksinmeleri olan insanları dışlamamalıdır.

Kentlerdeki kamusal alanlar çocukların sosyalizasyonu için yeterli değildir. Araştırmalar birçok çocuğun mekânsal olarak ayrı yaşamlar sürdürdüklerini göstermektedir. Kamusal alanda mekânsal ayrılma, çocukları kamusal alana sokmamak ve zamanlarının çoğunu ev, okul, rekreasyon amaçlı mekânlar gibi kurumsallaşmış ortamlarda geçirmeleri anlamına gelmektedir. (1) Okullar, çocuk bakım merkezleri ve gençlik merkezleri gibi, çocuk merkezli kurumların sayısının 20. yüzyıl başlarında artması, çocukların günlük aktivitelerinin ve mekânlarının pedagojik bir görüşle yapılandığı anlamını taşımaktadır. Bu ortamlar çocukların gelişme olanaklarını artırır ve onları toplumdaki gelecek rollerine hazırlar. (2)

Mekânsal ayırım kamusal alanda çocukları kendi mekânlarına itmiştir ve kamusal mekânın önemli bir kısmı çocukların tüm gelişimsel alanlarına uygun olarak düzenlenmemektedir. Çocukların sosyalleşmesi yönünden kentsel kamusal mekânın negatif algısı, yöneticileri çocuklar için kent karmaşası içinde oyun alanları yaratmaya sürüklemiştir. Günümüzde, çocukların dış mekân kullanımlarının azalması, çocukların sosyalleşmesinde problematik bir etki olarak görülmektedir. Ayrıca kentlerde, motorlu araç trafiğin artması, çocukların kentsel açık mekânlarını kaybetmesi ile sonuçlanmıştır. Hızla artan trafik hareketi, dünyanın her yerinde, kent sokaklarına tehlike getirmiş ve yeni sorunlar ortaya çıkarmıştır. Karşılaşılan en önemli sorun, çocukların oyun özgürlüğünün kısıtlanması ve çocuklar için özel oyun alanlarının sağlanamamasıdır. Birçok çocuk, oyun olanaklarının kısıtlandığı belirli koşullar altında yaşar. Çocukların yetiştiği ev ortamı dışında sokaklar, çocukların günlük hayatında en önemli rolü olan kentsel ortamlardır. Fakat kentlerde caddeler, sokaklar tehlikeli, gürültülü, kişiliksiz alanlar haline dönüşmüştür. Artan taşıt trafiğine bağlı olarak, çocukların sokakta oynama olanakları büyük ölçüde sınırlanmış ve apartman yaşamı, çocuğun oyununu kısıtlamıştır. Ailelerin ve çocukların yaşam biçiminin değişmesi de oyun alanlarının kullanımını azaltmaktadır. Bu faktöre karşı durmak kolay değildir.

Günümüzde çocuklara eğlenebilecekleri çok fazla alternatif sunulmaktadır. Bu eğlence, sürekli olarak çizgi filmler, reklamlar, sinemalar, bilgisayar oyunları ve video oyunları gibi güçlü medya ile sağlanmaktadır. Günümüzde artık çocuklar her şeyi yapmak istemektedirler. Alışveriş merkezlerinde alışveriş yapmaktan, oyalanmaktan, teknolojiden ve video oyunlarından hoşlanırlar. Çocukların yaşamlarının önemli bir parçası olan oyun alanları, çocukların bunlara olan ilgisine karşı bir yarış içinde olmalıdır. Oyun alanlarına ilgiyi ve isteği artırmak için neler yapılmalıdır konusunda tüm tasarımcıların kafa yorması gerekmektedir.

Çocukların çevresi onların sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. Tüm dünyada çocukların gereksinmeleri ve haklarına yönelik tutum ve davranışlar hızla değişmektedir. Her çocuğun fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal ve kültürel gelişimine uygun standart yaşam koşullarına hakkı olduğunu belirten Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 1989 yılında birçok ülke tarafından imzalanmıştır. Türkiye’nin de 1994 yılında imzaladığı sözleşmede, çocuklar yalnızca bakıma muhtaç bir grup olarak değil, bir yurttaş olarak gösterilmektedir. Çocuk hakları der ki, her çocuğun yaşamaya ve gelişmeye, korunmaya, kararlara katılmaya hakkı vardır ve bunların hepsi hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm çocuklar için geçerlidir. (3)

Çocuk – Oyun – Oyun Alanı

Hepimiz biliyoruz, oynamak eğlencelidir. Bu konuda herhangi bir kuşku yoktur. Oyunun belli bir amacı vardır. Oyunda, hayal gücü ve yaratıcılık; soyut düşünme; duyguları sezme ve işbirliği yapma yeteneği; sosyal ve zihinsel beceriler; problem çözmeyi öğrenme; güven ve öz-saygı, başarı ve başarısızlıkla başa çıkma, yetişkin yaşamı için beceriler kazanma, seçmeye alışma, karar vermeyi öğrenme gibi önemli beceriler gelişir. Çocuk gelişim uzmanları ve ebeveynler bu konuda aynı fikirdedirler. Çocukluk döneminin önemli bir parçası olan oyun, çocukların fiziksel, bilişsel, duygusal, sosyal ve kültürel gelişimlerini olumlu yönde etkilemektedir. Çocukların yaşamındaki hiçbir etkinlik, oyun kadar zenginlik ve deneyim sağlamaz. Çocukları oyuna cesaretlendirmek, çocuğu beslemektir.

Ayrıcalıksız tüm çocukların yaş, kültür, sosyal yapı, ekonomik koşullar hatta fiziksel ve zihinsel yetileri ne olursa olsun oyuna gereksinmeleri vardır. Sabahtan akşama kadar insan ve çevresi hakkında araştıran çocuklar, genç ve deneyimsiz olmalarına karşın aslında birer bireydirler. Çocuklar çevreleriyle etkileşim yoluyla gelişirler. Bu etkileşim çoğunlukla oyun davranışlarında yer alır. Oyun olanakları yaratırken, çocukların karmaşık, meraklı, kuşkucu, ilginç ve ilgili, gelişen ve büyüyen, duyguları ve düşünceleri olan, içinde bulundukları koşullara karşı tepki ya da yanıt veren bireyler oldukları anımsanmalıdır.

Her çocuğun en doğal hakkı ve eğitim sürecinin en önemli temeli olan oyun sayesinde, çocuk birçok deneyim ve beceri kazanır. Oyunun boş ve önemsiz olarak görülme alışkanlığı vardır. Fakat eğitim kuramcıları oyunun, eğitim programlarının bütünleyici bir parçası olduğunu belirtmektedirler. Bilişsel gelişim, hayal gücü, yaratıcılık, keşfetme ve anlamanın artması, el becerileri ve düşünce gelişimi ve problem çözmeyi geliştirmesi oyunun gelişimsel yararlarıdır. İnşa edilmiş ve kültürel çevre potansiyel bir öğrenme ortamıdır. Fakat bu öğrenim oyun çevresi ile çok ilgilidir. Çocuklar çok-duyusal, zengin ve uyarıcı bir çevreye gerek duyarlar. Bu çevreleri oluşturmak tüm toplumun sorumluluğudur.

Çocukların gereksinmeleri özeldir. Erken yaşlardan itibaren yalnız oyuna değil, bedensel yeteneklerini geliştirmek ve daha pek çok şey için gereksinim duyarlar. Chilton, bu gereksinmeleri şöyle açıklamaktadır: “Keşfetmek, kazmak, denemek ve kendileri için bir şeyler bulmak, tırmanmak, zıplamak, sürünmek, sallanmak ve kaymak, farklı yükseklikleri ve düzlemleri denemek, disk atmak, macera aramak ve cesaret; pek çok yönden kendilerini tanımak için potansiyellerini ve sınırlarını keşfetmek, yaratmak ve kurmak, düş yaratmak ve inanmak, toprak, kum, su gibi ana malzemelerle deney, yardımlaşma ve birlikte hareket etme olanakları yaratarak birbirleriyle sosyal ilişkiler geliştirmek, rol yapmak ve öykünmek, farklı form, renk ve dokuları denemek.” (4) Tasarım sırasında bu tür gereksinmeler değerlendirilmeli, fiziksel düzenlemeler ile güçlendirilmelidir.

Çocukların gelişiminde beslenme, sağlık, barınma ve eğitim gibi, tüm gereksinmeler kadar önemli olan oyun, gerekli bir deneyimdir. Bu bir lüks değil, yaşamı öğrenmektir. Bütün etkinlikler gibi bir çevrede yer alan oyun da, çocuğun kişiliğini, karakterini ve becerilerini etkiler. Çocuğun etkinliklerini planlarken önemli bir yer tutar. Oyun, bütün etkinlikler gibi bir çevrede yer alır. Çocukların fiziksel, duygusal, sosyal ve entelektüel becerilerinin gelişimine yardım eden oyun alanları yalnızca fiziksel gelişim için değil, zihinsel gelişim için de önemlidir. Çocukların bireysel ilgilerini uyaran ve destekleyen zengin, uyarıcı ve çok duyulu çevreler onların entelektüel gelişimlerinde maksimum ilerleme sağlamaktadır.

Onların becerilerini kışkırtan ve yeni bir şeyler öğrenmelerine olanak sağlayan oyun alanlarının tasarımı gereklidir. Oyun alanı tasarımları toplumların oyuna bakış açısını göstermektedir. Toplumsal otoriteler tarafından yapılan düzenlemeler kullanımdan daha çok bir eksiği yerine getirme düşüncesinin ürünüdürler. İyi düzenlenmiş oyun alanları henüz yoktur, bu alanların “planlama” gereksinmeleri vardır. İyi bir planlama, donatımı seçerek almaktan ve bilinçsizce yerleştirmekten öte bir şeydir. İyi planlama için oyun elemanı kadar oyunu da bilmek gerekir. Gelişimi desteklemek için her ikisi de birlikte olmalıdır.

Oyun ve oyun çevrelerini düşünürken, oyunun çocukların sosyal, duygusal, fiziksel ve entelektüel gelişimlerinde nasıl yararlı olduğu üzerinde durmak gerekir. İdeal bir oyun alanı çevresi sosyal etkileşim, hareket, duyusal deneyimler ve doğa ile iletişimi sağlayacak elemanlardan oluşur. Bir oyun alanı tasarımındaki en büyük hedeflerden biri farklı yaşlardaki ve yeteneklerdeki çocuklar için gelişimsel olarak uygun oyun deneyimlerini güvenli bir ortamda yaratmaktır. Oyun alanlarını çekici ve güvenli hale getirmek için aşağıdaki faktörler gözönüne alınmalıdır:

  • Oyun alanı donatısı uygun fiziksel gelişimi artırmalıdır: Çocuklar fiziksel ve gelişimsel olarak farklıdırlar. Oyun alanlarının, tüm çocukları fiziksel olarak meydan okumaya davet etmesi, kendilerini göstermeye olanak yaratması akılda tutulması gereken bir konudur. Oyun alanları fiziksel gelişmenin diğer alanlarını da harekete geçirmelidir. Farklı dokular ve renklerle duyular uyarılmalıdır. Çocukların kendi fiziksel becerilerini denemelerine ve geliştirmelerine izin vermek için, farklı oyun donatıları sağlanmalıdır. Bu onların fiziksel gelişme aşamalarındaki ilgilerinin artmasına yardım eder.

  • Oyun alanları olumlu duygusal gelişimin sağlanmasına yardımcı olmalıdır: İyi tasarlanmış, denetimli ve yaşa uygun oyun alanları çocuklarda olumlu duygusal gelişmenin yaratılmasına yardımcı olur. İyi ölçülendirilmiş elemanlar, çocukları denemeye ve vücutlarını ve duygularını yeni sınırlara göre zorlamaya cesaretlendirir. Oyun sırasında çocukların fiziksel ve sosyal becerileri gibi duyguları da gelişmektedir; bu nedenle, duygusal gelişimi artıracak oyun alanı bileşenlerinin dış mekân oyun çevrelerinde olması zorunluluktur.

  • Oyun alanları donatısı sosyal gelişimi sağlamaya yardım etmelidir: Oyun alanları, bazı çocukların ilk sosyal deneyim ortamlarıdır. Bu alanlar, çocuklara kendi başına ya da diğer çocuklarla birlikte oynama olanakları sunar. Çocukların keşfetmesine ve diğerleriyle iletişime girmesine izin veren oyun elemanları sosyal öğrenme ve gelişimi artırır. Tüm yaşlardaki çocuklar sosyal ve kültürel kuralları öğrenirler, sosyal becerilerini birlikte geliştirirler.

  • Oyun alanları entelektüel gelişimi sağlamalıdır: Oyun alanları çocukların entelektüel olarak gelişmesinde önemli bir yer tutar. Bu alanlar, problem çözme becerilerini öğretmek, araştırmak, parçaları birleştirmek ve donatıyı kurmak ve bozmak konusunda yeni yollar keşfetmek için olanaklar sunar.

Gelişimin bu dört alanı, oyun alanlarının tasarımında gözönünde bulundurulmalıdır. Çocuklara zengin ve uyarıcı çevreler sağlayan, çocukların yeteneklerini ortaya çıkaran, çocuklara saygılı olan, onlara oyun özgürlüğü ve eşitlik sağlayan, riskin önemini gözönünde bulunduran oyun alanları yaratılmalıdır. Doğru planlanmış alanlar, çocukların büyük başarılar elde etmesine ve özgüven duygusunun artmasına olanak tanır. Çocuklar, diğerlerinin olduğu, yetişkinlerin bulunduğu, bazı etkinliklerin olup bittiği yerde olmak isterler. Bu nedenle oyun alanları istenen sonuçların alınabilmesi için toplumdan ayrılmamalıdır. Küçük çocuklar, anne ve babalarının, evlerinin ve komşularının gözüönünde, yakınında olmak isterler. Yıllarla beraber, çocuğun etkinlik alanı da genişler. Daha geniş bir çevrede gelişme gösterirlerken ebeveynlerine eskisi kadar yakın olmaya gereksinim duymasalar bile, toplumsal içgüdüleri zayıflamaz. İlgileri, yetişkinlerin ve kendilerine bir şeyler verecek olanların üzerinde toplanır ve oyunları bu deneyimi dile getirir. Bu nedenle, çocukları yetişkinlerden ayıran oyun alanlarının hiçbir yarar ve değeri yoktur. Çocukların oyun alanlarını azaltmanın, çocukların gelişiminde ciddi olumsuz etkileri vardır.

Herkes için Oyun Alanı

Herkesi kapsayan oyun alanları, kullanışlı oyun çevreleri yaratarak fiziksel erişimi harekete geçirir. Bu ortamlar oyun için eşit fırsatlar sunar, tüm yetenekteki bireylerin katılımına izin verir ve serbestliği teşvik eden tasarım özelliklerini birleştirir. Böyle tasarlanmış dış mekân oyun alanları tüm yetenekteki çocukların sosyal, duygusal, fiziksel ve bilişsel gelişimini destekler. Tüm çocukların oynamasına ve de birlikte oynamasına olanak tanımak, tüm toplumun yararınadır. Bu, yasal düzenlemeleri yok saymak veya toplumun küçük bir kesimi için pahalı gereçler sağlamak anlamına gelmez. Oyunun tüm çocuklara yararını araştırmalardan ve deneyimlerden biliyoruz. Tüm çocuklar, kültürleri, cinsiyetleri, dilleri, geçmişleri, davranışları ve gereksinmeleri ne olursa olsun yasal olarak oyun hakkına sahiptir. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki, 18 yaşına kadar çocuk olma ilkesi (Madde1), ayrım gözetmeme ilkesi (Madde 2), zihinsel ya da bedensel özürlü çocukların eksiksiz bir yaşama sahip olma ilkesi (Madde 23) ve dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun etkinliklere serbestçe katılma ilkesi (Madde 31) kapsayıcı oyunla ilişkilidir. (5)

Kapsayıcı oyun, tüm çocukların ve gençlerin eşit olarak nitelikli oyun koşullarına ulaşmasını sağlamak anlamına gelir. Bu, çocuğun zengin bir ortamda istediği kadar diğerleri ile veya yalnız başına oynayabilmesidir. Çocukların oyun gereksinmelerini ve birçok oyuna erişebilme olanağını bu ortam sağlamalıdır. Oyun seçildiğinde, kişisel olarak idare edilebildiğinde ve davranışı motive ettiğinde çocuğun aktif olarak ilgisini çeker. Çocukların oyunlarının büyük bir kısmı seçilen ve kişisel olarak idare edilebilen oyunlardır. Bunların çok azı seçim yapabilmek ve oyun olanaklarına erişebilmek için bizim desteğimize gerek duyar. Bu konuda yasal ve yönetimsel koşulları bir an önce geliştirmemiz gerekmektedir. Yapılacak düzenlemeler çocukların, ailelerin ve tüm toplumun yaşam niteliğini artıracaktır. Fakat oyun alanlarının erişilebilir tasarımında çocuklar tek gözetilen grup olmamalıdır. Bu yönde yapılan tasarımlar herkesi kapsamalıdır.

Sonsöz

Oyun tüm çocukların sosyal gelişimi için önemlidir. Engelleri olan çocuklarında, engelleri olmayan çocuklar gibi tırmanmak, sallanmak, kaymak, taklit etmek, sosyalleşmek, dengede durmak, becerilerini test etmek, kazmak, suya dalmak gibi aynı gereksinmeleri ve istekleri vardır. Engelli ya da engelsiz tüm çocuklar birlikte oynadıklarında birbirlerinin yeteneklerini ve benzerliklerini fark etmeyi öğrenirler. Bu süreç onları yetişkin olduklarında toplumu anlamaya hazırlamakta, ayrıca toplumda her insanın, bir birey olduğunu ve becerileri ne olursa olsun ya da ne yaparsa yapsın ona değer verildiğini anlamasını sağlamaktadır. (6)

Oyun alanlarındaki engelleri kaldırmak bugün ve gelecekte engelli veya engelsiz tüm çocukların yaşamını etkileyecektir. Hepimiz zaman içinde bazı engellere sahip olabiliriz. Yaşam hep aynı düzende gitmemektedir. Bu nedenle, karşımıza sorunlar çıkmadan çözümler üretmeliyiz. Tüm insanların gereksinmelerini içeren kriterleri oluşturmamız ve bunları hayata geçirecek yasal düzenlemeler geliştirmemiz kaçınılmaz bir gerekliliktir.

 

NOTLAR

1. Rasmussen, 2004.

2. de Visscher ve Bouverne-de, 2008.

3. www.unicef.org (30.03.2009)

4. Chilton, 1991.

5. www.unicef.org (30.03.2009)

6. Burkhour

KAYNAKLAR

Burkhour, C. “Playgrounds for ALL Kids”, www.indiana.edu/~nca/ncpad/play4all.shtml (30.03.2009)

Chilton, T. 1991, “Safety and Stimulation in Play”, Conferenece of Child Accident Prevention Proceedings, Stockholm, 21-22 Eylül 1989, ss.18-21.

Inclusive Play: www.ncb.org.uk (30.03.2009)

Moore, R.C. ve N.G. Cosco, 2007, “What Makes a Park Inclusive and Universally Designed?”, Open Space People Space, Ed. Thompson C. Ward ve P. Travlou, Taylor and Francis, Londra, ss.85-110.

Rasmussen, K. 2004, “Places for Children-Children’s Places”, Childhood, cilt:11, sayı:2, ss.155-73.

The Center for Universal Design: www.design.ncsu.edu/cud (30.03.2009)

UNICEF: www.unicef.org (30.03.2009)

de Visscher, S. ve M. Bouverne-de Bie, 2008, “Recognizing Urban Public Space as a Co-Educator: Children’s Socialization in Ghnet”, International Journal of Urban and Regional Research, cilt:32, sayı:3, ss.604-16.

Bu icerik 3335 defa görüntülenmiştir.