347
MAYIS-HAZİRAN 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

YAYINLAR

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU ADIM ADIM


İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY


TÜRKÇE ÖZET



KÜNYE
DOSYA
Tasarıma Kapsayıcı Yaklaşım:
HERKES İÇİN TASARIM

YAŞLANAN BİR TOPLUMDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK:
“Evrensel Tasarım” Paradigmasının Bir Alt Kullanıcı Grubunda İrdelenmesi

Yavuz Taneli>
Öğr. Gör. Dr., Uludağ Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

EVRENSEL TASARIM BİR PARADİGMA MIDIR?

Evrensel tasarım, fiziksel mekânların ve her türlü ürünün, her yaşta, her yetkinlik düzeyindeki kişi tarafından kullanılabilmesini sağlamayı amaçlayan düşünsel bir yaklaşımdır. (1) Bu yaklaşımın önerdiği tasarım anlayışının temelleri 1950’lerin sonlarındaki “engelsiz tasarım” (barrier-free design) hareketine dayanmakla beraber, ilk olarak Ron Mace (2) tarafından adlandırılan “evrensel tasarım” terimi, daha kapsamlı bir anlayışı tanımlamaktadır. (3) Evrensel tasarımı benzer yaklaşımlardan farklılaştıran, kişiler için engellerin kaldırılmasından öte, sosyal normları ve ilişkili politikaları sorgulayan bir düşünce, bir paradigma olmasıdır. Örneğin D’Souza (4), evrensel tasarımın sosyal arenada güçsüz olarak nitelenen kitleleri güçlü ve yetkili kılmak amacını taşıdığını, dolayısıyla kavramsal temellerinin oluşturulmasında Eleştirel Teori (Frankfurt Okulu) bakışının egemen olduğunu savlar. Bu bakış açısı ile yaklaşıldığında, evrensel tasarımın bir kurallar dizisinden çok, sosyal anlamda kapsama için bir araç olduğu düşünülebilir. Böylelikle denebilir ki, evrensel tasarım, tasarımcıyı/kullanıcıyı, içinde yaşadığı dünyada, fiziksel olduğu kadar, sosyal anlamda kritik düşünmeye iten bir kavramsal yaklaşımlar bütünüdür.

YAŞLANMA SÜRECİ VE EVRENSEL TASARIM

Hem Türkiye nüfusunun, hem de dünya nüfusunun giderek yaşlandığı istatistiksel bir gerçektir. Ortalama yaşam beklentisinin artması, bugün içinde bulunduğumuz çevrede daha da uzun süre yaşayacağımız anlamına gelmektedir. Elle tutulur bu gerçek, evrensel tasarıma bir ivme kazandırılması için yeterli olmalıdır. Yaşlanan kişiyi biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bağlamda değişiklikler beklemektedir. İşitme kaybı, hareketlilikte azalma, bilişsel sorunlar gibi artan fiziksel kısıtlılıklar dolayısı ile kişinin gittikçe “engelli” olacağından sözedilebilir. Ancak, yine alışılageldik normları sorgulamak gerekirse, “engelli kişiler” tanımı yerine, “engelli fiziksel çevreler” olduğu da söylenebilir. Kişi aslında beklenmedik değişiklikler yaşamamaktadır; içinde bulunduğu fiziksel çevre, bu değişikliklere cevap verememektedir. Bir anlamda mekân, sürdürülebilir yaşantıya olanak tanımamaktadır. Burada tanımlanan etkileşimi ayrıntılandırmak için, kuramsal bir bakış açısından yararlanılabilir.

ÇEVREBİLİM MODELİ OLARAK ÇEVRESEL YÖNLENDİRİLEBİLİRLİK KURAMI

Yaşlılarda kişi/çevre etkileşimini tanımlayan kuramsal yaklaşımlar arasında en bilinen ve geçerli olanı, Lawton ve Nahemow’a (5) ait Çevresel Yönlendirilebilirlik Kuramıdır. Yazarların tanımladığı yaşlanmanın bu çevrebilim modeli, demanslı (bilişsel işlev kaybının görüldüğü) bireyin yetkinliğinin, başaçıkabileceği çevresel baskı düzeyini belirlediğini savlar. Dolayısıyla mimari çevre, gündelik olaylarla başa çıkma yetkinliği az olan bireylerin hayatında daha etkilidir. Geliştirilen çevrebilim modeli, Kurt Lewin’in 1951’de yaptığı bir önermeden yola çıkmıştır: B = ?(P, E), yani “Davranış, kişi ve çevrenin işlevidir”. (6)

Lawton ve Nahemow, denklemdeki “kişi” terimini biyolojik sağlık, motor beceri, bilişsel beceri ve benlik duygusunun güçlülüğü gibi bir takım yetkinliklerle tanımlayarak ayrıntılandırmaya çalışmıştır. Yazarlarca çevre, bireyin içerisinde bulunduğu ortamın “talep niteliği” bağlamında incelenmiştir; bazı ortamlar kişinin yetkinliklerini zorlarken, bazıları zorlamamaktadır. Çevrenin bu talep niteliği, Henry Murray’in 1938 yılında yazdığı bir makaledeki terminolojiye uyularak “çevresel baskı” olarak adlandırılmıştır.

Sunulan model, kişinin çevreyi algılaması ve yorumlaması konularını henüz kapsamamaktadır. Oysa bireyin özgün bakış açısı, hem fiziksel çevresini hem de kendisinin öznel yorumunu yansıtır. Dolayısıyla araştırmacılar, “nesnel” bir fiziksel çevreden bahsetmekten kaçınır. Lawton ve Nahemow (7), Lewin’in denklemini B = ?(P, E, P×E) biçiminde değiştirerek “nesnel” çevre ve bireyden bağımsız olan, öznel olarak algılanan bir “etkileşim”den bahsederler. Yukarıda tanımlanan biçimiyle bilişsel bir süreç sonucunda algılanan ortam ise, kavranan çevre (idrak edilen çevre) olmaktadır.

Yaşlanmanın çevrebilim modeli, belirli bir yetkinlik düzeyindeki bireyin, belirli bir çevresel baskı altında, davranış ve duygulanım yönünden pozitif ya da negatif olarak değerlendirilebileceğini savlar. (8) Geriatri alanında çalışan çevre-davranış bilimcilerine hiç yabancı olmayan bu model Resim 1’de gösterilmektedir. Eksenler yetkinlik (y) ve baskıyı (x) göstermektedir. Şemadaki bir nokta, herhangi bir kişi/çevre etkileşiminin sonucunu davranış ve duygulanım açısından tanımlar. Grafiğin ortasında yer alan uyum düzeyi çizgisi, bireyin yetkinlik düzeyi gözönüne alındığında, çevresel baskının “orta” düzeyde olduğu noktaları gösterir.

Grafikten de anlaşılacağı üzere, yetkinlik düzeyi düşük olan birey, çevresel etkenlerden kolaylıkla etkilenmekte, en küçük değişiklik davranış ve duygulanım açısından dengelerini bozabilmektedir. (9) Bu ilke, daha önce de belirtildiği gibi, Çevresel Yönlendirilebilirlik Kuramı olarak tanımlanmıştır. Yine grafiğe bağlı olarak tanımlamak gerekirse: Evrensel tasarımın çalışma alanının, yetkinlik düzeyi düşük olan bireyler için (y-ekseninde=düşük), çevresel baskının uyum sağlama sorunu oluşturmadığı bir alan betimlemek olduğu söylenebilir.

MEKÂNIN BİLEŞENLERİ

Tartışmayı evrensel tasarım eksenine tekrar oturtmak ve sürdürülebilir toplumsal yaşam bağlamında değerlendirmek için, bireysel yetkinlikten bağımsız olarak, çevresel baskının düzenlenmesi gereğinden sözedebiliriz. Özetle, “engelli kişi” yerine “engelsiz” mekânların gerekliliğinden sözedilebilir.

Makalenin başında evrensel tasarım yaklaşımından bir paradigma olarak sözedilebileceği görüşü ortaya konmuştu. Sebep olarak da, evrensel tasarımın bir kurallar dizisinden çok, bir kavramsal yaklaşımlar bütünü olduğu, fiziksel mekânın ötesinde, sosyal değerleri de sorgulayan bir düşünce yaklaşımını gerektirdiği belirtilmişti. Dolayısıyla mekânı salt fiziksel özelliklerinin ötesinde tarif eden bir kavramsal modelin gerekliliği ortaya çıkar. Çevre-davranış bilimcilerinin çalışma alanı büyük ölçüde böyle bir modelin bileşenlerinin neler olacağı ve bileşenler arasındaki etkileşimin nitelikleri konusunu kapsar. Böylelikle insan davranışını etkileyen fiziksel şartların dışında yer alan, evrensel tasarım yaklaşımının da kapsadığı sosyal ve örgütsel bileşenler ele alınmış olacaktır. Basit bir diyagram ile açıklamak amacıyla, Weisman ve arkadaşlarının (10) demanslı bireyler ve içerisinde yaşadıkları ünite için öngördüğü model sunulacaktır. (Resim 2)

Weisman ve arkadaşlarının (11) önerdiği model, mekânı dört ana bileşene ayırmaktadır. Bu bileşenler demanslı birey, içerisinde bulundukları fiziksel ortam (yaşlı evinin iç ve dış mekân olarak fiziksel nitelikleri), sosyal bağlam (bireyi çevreleyen sosyal ilişkiler ağı: Çalışanlar, aile vd.) ve örgütsel bağlam (yaşlı evi veya benzeri örgütün yönetimsel nitelikleri) olarak tanımlanmıştır. Yukarıda sıralanan dört bileşenin etkileşiminden “çevresel deneyimlemenin öz nitelikleri” doğmaktadır. Çevresel deneyimleme, bir mekânda bulunduğumuzda, o mekânın geneli ile ilgili olarak hissettiğimiz duygular bütünüdür. Bu duygular bütününün işlevsel ya da davranışsal çıktıları olabilmektedir. Bir yaşlılar evinde, bu duygular bütününün sağaltıcı (tedavi edici), yaşlının günlük işlevlerini yerine getirmesini kolaylaştırıcı ve ajitasyon benzeri istenmeyen davranışlarını düzenleyici etkilerinin bulunması arzu edilir. Weisman (12) yaşlılar evi özelinde çevre-davranış etkileşimini açıklayabilmek amacıyla “deneyimlendiği biçimiyle çevrenin sağaltıcı boyutları” kavramını önermiştir. Yazarın değişik makalelerde birkaç defa gözden geçirdiği bu öz nitelikler kısaca, güvenlik, çevrenin farkında olmak ve uyum sağlamak, sosyalleşmeye olanak sağlamak, uyaranların denetim altına alınması, işlevsel yetenekleri desteklemek, mahremiyeti sağlamak, kişinin aşina olduğu olgulara ve sağlıklı davranışlara bağlar bulunması, özerklik ve çevreye hâkimiyettir.

Yukarıda açıklanan yaklaşım, mimari programlama anlayışının da değişikliğe uğratılması gereğini ortaya çıkarır. Bu anlamda, mimari program ve işlevsel programın arakesitinde deneyimsel programlama kavramından sözedilebilir. (13) Deneyimsel programlama, mimari programın dikkate aldığı fiziksel mekân ve ilintili performans ölçütleri ile işlevsel programın dikkate aldığı mekânsal ilişkileri, kişinin mekânı deneyimlediği öznitelikler bağlamında yeniden sorgular. (Resim 3)

Deneyimsel programlama anlayışı, kişiyi tasarım probleminin odağına alarak, bir anlamda evrensel tasarım yaklaşımı ile de koşutluk sağlar. Çevresel deneyimlemenin öznitelikleri Tablo 1’de gösterilmektedir. Deneyimsel programlamada hedeflenen öz nitelikler esas alınarak tasarım problemi ele alınır. Örneğin mekânın anlaşılabilir olması, içinde bulunulan fiziksel mekânın özelliklerine bağlı olduğu kadar, mekânlar arası (mekân içi ve iç/dış mekân) ilişkilere ve bireyin özelliklerine de (bilişsel ve fiziksel yetkinlikler) bağlıdır. Örneğin, bir yaşlılar evinde bireysel odaların bir koridor üzerinde dizilmesindense, asal mekândan algılanabilmesi, mekânın yeterince aydınlatılmış olması, demanslı bireye özgü bazı ipuçlarının (aile fotoğrafları, gençlikte alınan kupalar, ödüller, vb.) odasının önündeki camekânda sergileniyor olması gibi. (Resim 4, 5)


Tablo 1. Çevresel Deneyimlemenin Öznitelikleri (Kaynak: Geboy vd. 2001)

Ulaşılabilirlik

Bir mekân içerisinde fiziksel harekete ve kullanıma olanağın olması.

Hareketlilik

Mekânın içerisinde, insan davranışı ile ilgili hareketliliğin algılandığı yoğunluk.

Uyarlanabilirlik

Bir mekân ya da bileşenlerinin, farklı ve yeni davranış biçimlerine ne ölçüde olanak sağladığı.

Konfor

Mekânın ne ölçüde duyusal ve antropomorfik uyum sağladığı ve iş performansını kolaylaştırdığı.

Kontrol

Mekânın ne ölçüde kişiselleştirme ve sahiplenmeye olanak tanıdığı.

Kalabalık hissi

Mekân içerisinde algılanan yoğunluk.

Anlaşılabilirlik

Kişilerin mekân içerisindeki ana bileşenleri ve mekânsal ilişkileri ne düzeyde algıladığı ve yön bulabildiği.

Anlam

Mekânın ne ölçüde kişisel ve kültürel anlam(lar) taşıdığı.

Mahremiyet

Kişiler arası görsel ve sesli uyaranların mekân içerisinde ne ölçüde denetlenebildiği.

Güvenlik

Kişinin mekân içerisinde kendini ne ölçüde fiziksel ve duygusal olarak güvende hissettiği.

Duyusal uyarma

Farklı duyusal yöntemlerle (görme, işitme, koku ve tat alama, dokunma) hissedilen uyaranların nitelik ve yoğunluğu.

Sosyalleşme

Mekânın kişiler arası sosyal iletişimi ne derece olanak sağladığı ya da engellediği.


YAŞLILAR İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ÇEVRE NASIL TANIMLANIR?


Evrensel tasarım yaklaşımı, kullanıcı gereksinimlerine karşı duyarlı olmayı önerirken (user-sensitive), sadece belli kullanıcı gruplarına yönelik özel tasarımları savunmaz. Tam tersine, çözümlerin tanımlanabilen tüm kullanıcı gruplarını kapsayacak biçimde geçerli olmasını hedefler (inclusive design). Dolayısıyla, bu makalede ele alınan yaşlılara özel tasarım konusunun ilk bakışta evrensel tasarım ilkeleri ile örtüşmediği düşünülebilir. Oysa zaman faktörü dikkate alınarak değerlendirildiğinde, benzerlik oldukça fazladır. Evrensel tasarım, farklı bireylerin (bilişsel, duyusal beceriler vb. açısından) bir mekânı aynı zaman diliminde etkin kullanabilmesini öngörürken, yaşlılar için sürdürülebilir tasarım, aynı bireyin bulunduğu mekânı farklı zaman dilimlerinde (gençlik, orta yaş, yaşlılık) ve dolayısıyla farklı yetkinlik düzeylerinde (zaman içerisinde azalmış duyusal ve bilişsel beceri) etkin biçimde kullanmasını öngörür.

Yaşlanan bireylerin büyük çoğunluğu doğduğu-büyüdüğü mekânda (% 90) ya da en azından ait olduğu toplumsal çevrede yeni bir mekânda (% 85) hayatını sürdürebilme arzusundadır. Yaşlı bireyler, gençlerden daha az yaşam çevrelerini değiştirmekte ve doğal olarak bulundukları çevrelerde yaşlanmaktadırlar. Bu arzu, kendisini bulunduğu yerde yaşlanma (aging in place) görüngüsü ve Doğal Olarak Oluşan Emekli Cemiyetleri (NORC- Naturally Occurring Retirement Community) gerçeği olarak ortaya koymaktadır. (14) NORC’lar, belirli bir bölgede yaşayan, başta aslında farklı yaş grubundaki kullanıcıların, zamanla genç nüfusun yeni bölgelerde ailelerini kurması ile yaş ortalamasının artması biçiminde özetlenebilir. Sosyal bağları çok güçlü olan Türk insanı için de aynı gerçeğin geçerli olacağı düşünülebilir. Dolayısıyla yaşlı bireylerin kendileri için özel tasarlanmış mekânlarda (yaşlı evleri vb.) emekliliklerini geçireceği varsayımı yerine, bugünün yaşam çevrelerini evrensel tasarım ölçütlerine uygun tasarlamak gereği ortaya çıkar. Daha önce bu ölçütler dikkate alınmadan yapılan uygulamalar için ise konut stokunun uyarlanabilmesi amaçlı kredi ve teşvikler sağlanmalıdır.

SOSYAL ALANDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Mimarlık alanının dışında kalmakla beraber, evrensel tasarım ilkelerinin içerisinde barındırdığı eşitlikçi yaklaşım gereği, bir konunun üzerinde daha durmakta yarar olabilir. Yaş ayrımcılığı (ageism) kavramı, ne yazık ki Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin (15) yayımlanması ile Türk Hukuk literatürüne girmiştir. Yaş ayrımcılığı, kişi ya da sosyal grupların, yaşlarından dolayı toplumsal çevrelerinde ya da o zamana kadarki sosyal pozisyonlarında (rol) sosyal ve ekonomik açıdan mağdur edilmeleridir.

Yukarıda belirtilen yasada önerilen ve ülke çapında uygulamaya konan sözleşme örneğinde, özel sağlık kuruluşlarının kurulabilmesi ve etkinliklerini devam ettirebilmeleri için 65 yaşını doldurmamış en az bir tam zamanlı uzman hekim bulundurması gereği belirtilmiştir. Yazarın da içerisinde bulunduğu bir ekip tarafından hazırlanan yaş ayrımcılığına ilişkin görüş metni, Türk Tabipler Birliği’nce bu yasaya karşı Danıştay’da açılan davada kullanılmaktadır. Görüşümüz, çalışma hayatını düzenleyen hukuk kurallarında yaşa bağlı bir sınırlamanın bulunmasının hukuka aykırı olduğu doğrultusundadır.

DEĞERLENDİRME

Evrensel tasarım yaklaşımı, yaşlılara özgü mekânların tasarımı özelinde ele alındığında tartışmaya iki biçimde katkısı olabileceği görülmektedir:

Yaşlılara Özgü Tasarım

Kullanıcı odaklı tasarım ilkeleri ışığında, yaşlıların fiziksel, bilişsel ve sosyal özelliklerinin belirlenmesi, yine bu bağlamda yaşlılara özgü mekânların irdelenmesi gerekmektedir. Yaşlı birey farklı yetkinlik düzeyleri ve farklı mekânsal beklentileri açısından anlaşılırsa, evrensel tasarımın öngördüğü eşitlikçi ve esnek kullanım sağlanabilecektir. Yaşlılara özgü mekânların tasarımında çoğu kez ergonomik koşulların sağlanmasının birey için yeterli olacağı düşünülmektedir. Oysa bunun yanısıra, demansın getirdiği yıkıma karşın mekânsal algılanabilirliğin yüksek tutulması, mekân içerisinde kişiselleştirme olanaklarının aranması, buna bağlı olarak duygusal güven hissinin uyandırılması gerekmektedir. (Resim 6, 7).

Evrensel Tasarım Yaklaşımının Yaygınlaştırılması

Yaşlılara özgü mekânların çalışma alanı olarak seçilmesi, evrensel tasarım yaklaşımının ilkelerini bireyin/tasarımcının kendi dünyasına indirgeyebilmesine olanak sağlamaktadır. Evrensel tasarım yaklaşımının savunduğu ilkelerin yaygınlaştırılması, bu konudaki bilincin oluşturulması ve güçlendirilmesine bağlıdır. Bu anlamda yaşlanma ile gelen değişiklikleri tasarımcının algılaması önemlidir. Artık tasarım bir “başka” kişi için olmaktan çıkmış, “bir başka ben” için irdelenir duruma gelmiştir; bu da problemi çok daha anlaşılabilir, elle tutulur hale getirmektedir. Evrensel tasarım ilkelerinin, mimarlıkta ve yaşamın diğer alanlarında egemen olabilmesi, “bir başka ben” için tasarım düşüncesinin akıldan çıkartılmaması ile olasıdır.

 

NOTLAR

1. Story, 1998; 2.

2. Mace, 1985.

3. Preiser, 2001; 1.5.

4. D’Souza, 2004.

5. Lawton ve Nahemow, 1973.

6. B = ?P, E formülü özgün makaledeki kelimelerin İngilizce karşılıklarını yansıtır: B=behavior, P=person, E=environment.

7. Lawton ve Nahemow, 1973.

8. Lawton ve Nahemow, 1973.

9. Lawton ve Simon, 1968.

10. Weisman, Calkins, Sloane, 1994.

11. Weisman, Calkins, Sloane, 1994.

12. Weisman, 1997.

13. Weisman, 2001.

14. Ginzler, 2006.

15. 25.05.2007 tarih ve 26532 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

 

KAYNAKLAR

D’Souza, N. 2004, “Is Universal Design a Critical Theory?”, Designing a More Inclusive World, Ed. S. Keates, P.J. Clarkson, P.M. Langdon, P. Robinson, Springer-Verlag, Londra.

Geboy, L.D., K.D. Moore, G. Weisman, A. Alden, S. Mleziva, Y. Taneli ve L. Wroblewski, 2001, “Designing a Better Day: Adult Day Centers Comparative Case Studies”, Center for Architecture and Urban Planning Research, University of Wisconsin-Milwaukee, Milwaukee.

Ginzler, E. 2006, “Aging in Place and Naturally Occurring Retirement Communities”, Senate Committee on Health, Education, Labor, and Pensions’a sunulan görüş belgesi, AARP,

Subcommittee on Retirement Security and Aging.

Lawton, M.P. ve B. Simon, 1968, “The Ecology of Social Relationships in Housing for the Elderly”, Gerontologist, cilt:8, sayı:2, ss.108-115.

Lawton, M.P. ve L. Nahemow, 1973, “Ecology and the Aging Process”, The Psychology of Adult Development and Aging, Ed. C. Eisdorfer ve M.P. Lawton, American Psychological Association, Washington.

Mace, R. L. 1985, Universal Design, Barrier Free Environments for Everyone, Designers West, Los Angeles.

Preiser, W.F.E. ve E. Ostroff, 2001, Universal Design Handbook, McGraw-Hill.

Story, M.F., J.L. Mueller ve R.L. Mace, 1998, The Universal Design File: Designing for People of All Ages and Abilities, gözden geçirilmiş basım, NC State University, The Center for Universal Design.

Taneli, Y. 2007, Assessing the Relationship Between Long-Term Care Environments and Agitation in People with Dementia: A Systemic View of the Long-Term Care Environment, yayımlanmamış doktora tezi, University of Wisconsin, Milwaukee.

Weisman, G.D. 1997, “Environments for Older Persons with Cognitive Impairments: Toward an Integration of Research and Practice”, Advances in Environment, Behavior, and Design, Ed. G.T. Moore ve R.W. Marans, Plenum Press, New York, ss.315-346.

Weisman, G.D. 2001, “The Place of People in Architectural Design”, Architectural Design Portable Handbook: A Guide to Excellent Practices, Ed. A. Pressman, McGraw-Hill, New York, ss.159-170.

Weisman, G.D., M. Calkins ve P. Sloane, 1994, “The Environmental Context of Special Care”, Alzheimer Disease and Associated Disorders, cilt:8, sayı:1, ss.308-320.

http://rega.basbakanlik.gov.tr (01.04.2009)

Bu icerik 4440 defa görüntülenmiştir.