351
OCAK-ŞUBAT 2010
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Kargı Köyü
    Mehmet Emin Yılmaz, Y. Mimar, Restorasyon Uzmanı

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: MİMARLIK VE EĞİTİMİNDE “KALİTE / YETKİ VE SORUMLULUK”

Kurultay Tartışma ve Değerlendirmeleri Üzerine Kısa Notlar

Yasemin Gültekin
Mimar, Mimarlar Odası Yayınları Editörü

11 Kasım 2009 Çarşamba günü başlayan kurultayın açış konuşmalarını, Kurultay Başkanı Mehmet Şener Küçükdoğu, Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülend Tuna, KKTC Mimarlar Odası Başkanı Ekrem Bodamyalızade İKÜ Rektörü Dursun Koçer ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir'in danışmanı Feridun Duyguluer yaptı. Kısa başlıklar halinde mimarlık ve meslek uygulamaları sorunlarına, kalite anlayışına, Türkiye'de mimarlık eğitimi sorunlarına ve bu yılki kurultay gündemine değinildi.

Dünyada ve Türkiye'de Mimarlık Meslek Ortamı

Mimarlar Odası Genel Sekreteri ve Kurultay Sekreteri Necip Mutlu, “Dünyada ve Türkiye'de Mimarlık Meslek Ortamı” başlıklı sunuşunda Mimarlar Odası, Türkiye'de mimarlık eğitimi, ulusal ve uluslararası meslek ortamı ve Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi ile ilgili çeşitli istatistiksel bilgiler aktardı. Uzmanlık, yetkinlik ve yeterlilik konularının yanı sıra mesleğe kabul kurulu hakkındaki alt yapı çalışmaları ve Türkiye'nin üye olduğu çeşitli uluslararası mimarlık meslek örgütleri hakkında kısaca bilgi verdi. Mimarlık hizmet ticaretinin artış gösterdiğini ve Türkiye'ye dışarıdan gelen mimarlar için daha serbest ortamlar yaratılmak istendiğini belirten Mutlu, ülkemizdeki mimarların da küreselleşme ve uluslararası hizmet ticaretinin getirdiği meslek ortamına yönelik olarak hazırlanabilmelerini sağlamak gerektiğinin altını çizdi. Uluslararası denkliği gözeten bir mimarlık eğitiminin uygulanması, meslek pratiğinin yapılması, Mesleğe Kabul Kurulu'nun oluşturulması ve mesleki yetkinin yenilenme şartlarının belirlenmesi önem kazanıyor şeklinde konuştu.

Mimarlık ve Eğitimine Uluslararası Bakışlar

Yabancı konukların katılımıyla düzenlenen “Mimarlık ve Eğitimine Uluslararası Bakışlar” başlıklı 1. oturumda, Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) Başkanı Juhani Katainen, ACE Eğitim Komitesi Başkanı Ferenc Makovényi ve Avrupa Mimarlık Politikaları Forumu (EFAP) Başkanı Rob Docter sunuşlarını gerçekleştirdi. (Bu oturumdaki sunuşların tamamına bu sayıdaki Mimarlık ve Eğitim Kurultayı dosyasından ulaşabilirsiniz.)

Toplum ve Mimarlık

Zekai Görgülü yönetimindeki 2. oturumda "Toplum ve Mimarlık" kapsamındaki konular irdelendi. Toplum ve mimarlık kelimelerinin anlamlarıyla konuşmasına başlayan Ruşen Keleş, mimarın da yapı hizmetini belli ücret karşılığında sunan bir kimse olarak tanımlandığını belirtti. Ülkemizde mimarın sunduğu hizmete talebin yeterli olup olmadığını ve hangi faktörlere bağlı olduğunu irdeledi. “Mimarlık”ın toplum sorunlarına yabancı kalmama sorumluluğu olduğunu vurguladı. Deniz İncedayı bütüncül bir toplum düşüncesiyle "herkes için tasarım" yapılması ve ayrımsız bir toplumsal hizmet verilmesi gerektiğini belirtti. Ancak daha geniş bir odak oluşturmak gerektiğini söyleyerek, mimarlığın fiziksel, sosyal ve kültürel olarak ayrımsız bir toplumsal hizmet yönü olduğunu da vurguladı: “Her mimarlık ürünü, topluma sunulan bir çevredir ve çok yönlü bir çevre bağlamı bütününde düşünüldüğünde, her mimari tasarım, aslında kamuya sunulan bir ürün olarak değerlendirilebilir; kamusal bir hizmettir, en küçük ölçekten en büyük ölçeğe kadar mimari ürün için bir çevresel yorum yapılabilir, ideolojik bir yorum getirilebilir. Dolayısıyla tasarım yalnız somut değerlerle değil, soyut değerlerle de, özellikle kültürel varlığa, konu külliyatına ya da öze karşı olan sorumluluğuyla da tanımlanmalıdır.” Sunuşunun sonunda sanat ve toplum ilişkisini sorgulayan İncedayı, yalnız sanatın değil, sanatçının ve mimarlığın da topluma karşı duruşu, tavrı ve mesajlarının da çok önemli bir entelektüel tartışma alanı yarattığını söyledi. Emre Madran "toplum ve mimarlık alanında meslek etiği" konusunu açarak mimarın topluma, işverene ve mesleğe karşı yükümlülüklerinden bahsetti: “Mimarlık ürünü, mimarın tek başına elde ettiği bir nesne değildir, birçok aktörü vardır. Mimar, bu süreç içinde taraflar arasında dengeyi gözetmek durumundadır. Tarafların çıkarları ortak olduğu sürece bunu başarmak sorun olmaz, ama kullanıcının ve toplumun çıkarlarının müşteri-yatırımcı-yüklenici üçlüsünün çıkarlarıyla çeliştiği bir toplumda, sözümüz meclisten dışarı, mimar ahlaki açıdan açmazda kalabilir.” Türkiye mimarlık ortamı için çeşitli belgelerin hazırlanabileceği önerisinde bulundu:

1. Yeni mezun mimarlar için mesleğe başladıklarında ne gibi durumlarla karşılaşabileceklerini anlatan bir “yol gösterici belge”;

2. Mesleği uygulamakta olanların uymak zorunda olduğu kuralları içeren, uyarıcı ve zorlayıcı niteliğe sahip, “teknik içerikli bir belge” ya da “kime” hizmet verdiğimizi, çevreyle olan ilişkimizin hangi doğrular üzerinden yürümesi gerektiğini anımsatan “hatırlatıcı bir belge”.

Toplumun ya da iş sahiplerinin mimara karşı neden yükümlülüğünün olmadığı konusuna dikkat çeken Madran, Oda yöneticilerinin yükümlülüklerini anlatan yeni bir belge çalışması hakkında önbilgi verdi. Son olarak toplumsal yaptırımların ve cezaların, maddi cezadan daha önemli olması gerektiğini belirtti. Ardından söz alan Afşar Timuçin toplumsal bilincin bir bütün olduğunu, bütün çirkinliklerde ve ahlâk bozukluklarında herkesin payı olduğunu belirtti. İnsanların kendilerini oldukça geri bir toplumda yaşamak zorunda kalmış ileri insanlar gibi gördüklerini, halbuki bunun bir yanılsamadan ibaret olduğunu söyledi. Her bireyin kentin bir parçası olduğunu, sanatına bakarak o toplumun hangi durumda olduğunu anlayabileceğimizi belirterek edebiyat, politika ve diğer birçok alanda toplumun kalitesizleşmesine alıştığımızı vurguladı. Sözlerini “Kent, ruhumuzun aynasıdır; sizin, benim ve hepimizin ruhunun aynasıdır. Bu kent bizim ortak suçumuzdur ya da ortak başarımızdır.” diyerek tamamladı.

Mimarlık Hizmetlerinde Kalite Güvencesi

Kurultayın ilk günü yapılan son oturumda, Tanju Gültekin, "Mimarlık Hizmetlerinde Kalite Güvencesi" çalışma grubunun raporlarını sundu ve ardından çalışma grubu üyelerinden Rüksan Tuna bir değerlendirme yaptı. Bu oturumda kalitenin ölçülebilirliği, ölçülebilir kriterler konulması gerekliliği, mimarın nelerden sorumlu olduğu, istemcinin yükümlülüklerinin netleştirilmesi gerekliliği, mesleki güvence sigortasının hizmet kalitesine etkileri gibi konular tartışmaya açıldı.

Mimarlık Lisans ve Lisansüstü Eğitimi

Kurultayda, 12 Kasım Perşembe günü yapılan ilk iki oturumda “Mimarlık Lisans ve Lisansüstü Eğitimi” konuları tartışıldı. İlk oturumda Tahsin Yeşildere'nin "YÖK ve Üniversiteler" başlıklı sunuşunun ardından Arzu Erdem mimarlık eğitimi alanındaki hukuk sorunlarından bahsetti. En çok değişen yasanın YÖK yasası olduğunun altının çizildiği oturumda, üniversitelere araştırma görevlileri alınırken öğretim görevlilerinin etkilerinin sıfıra indirildiği vurgulandı. Araştırma görevlilerinin uzmanlık alanlarına ait bilgi birikimleri yerine, ALES sınavı aracılığıyla matematik, Türkçe ya da yabancı dil gibi başka tür bilgilerinin sınanmasının yanlış olduğu belirtildi. Akademide yükseltme ve atama kriterlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekliliğinin vurgulandığı oturumda, başkan, sözü "Tüm olanlara rağmen, bizi YÖK'te temsil eden arkadaşlarımızın da bizim de kendimize dönüp bir bakmamız gerekir" diyerek tamamladı.

Füsun Alioğlu sunuşunda, ulusal ve uluslararası akreditasyon, mimarlık eğitiminde kademelenme gibi konulara değindi ve Mesleğe Kabul Kurulu'nun ivedilikle kurulması gerektiğini belirtti. Ardından İbrahim Numan "KKTC'de Mimarlık Eğitimi" başlıklı sunuşunu yaptı. KKTC'de halihazırda eğitim veren üniversiteler hakkında bilgi veren Numan, Gazi Üniversitesi'nin, YTÜ'nün ve Marmara Üniversitesi'nin de KKTC'de bir kampus açmalarının beklendiğini belirtti. KKTC'de beş üniversitede mimarlık bölümü olduğunu söyleyen Numan, bu bölümlerin ÖSS taban ve tavan puanları, öğrenci sayıları ve ders programları ile ilgili karşılaştırmalı bilgiler aktardı. Eğitimin ticarileşmesine ve haksız rekabete dikkat çektikten sonra Kurultay'ın KKTC'deki eğitime de katkıda bulunması temennileriyle sunumunu tamamladı. Emel Aközer'in "Ulusal Yeterlilikler Çerçevesi" başlıklı sunuşunun ardından dinleyicilerin de katkılarıyla eğitimin kademelenmesi ve akademik unvanlarla ilgili tartışmalar yapıldı.

Mimarlık Eğitiminde Akreditasyon

Mimarlık ve Eğitim Kurultayları’nın bir ürünü olarak 2006’da ortaya çıkan ve çalışmaları hız kazanan Mimarlık Akreditasyon Kurulu (MİAK), kurultayın öne çıkan konularından biri oldu. Aktif biçimde hayata geçmesinin ardından “mimarlık eğitimi kalitesi” konusunda yapılan eleştirileri büyük ölçüde kaldırması ve eğitimi standartlara oturtma konusunda gösterilen çabayı hızlandırması beklenen kurulla ilgili yapılandırma çalışmalarını MİAK Yönetim Kurulu Üyesi Selahattin Önür aktardı. Sunuşunda mimarlık eğitimi veren kurumların dış değerlendirme için inanacakları ve güvenecekleri bir akreditasyon kurulu olması gerektiğini belirterek kurulun amaçlarını ve ilkelerini anlattı. MİAK'ın hangi süreçlerden geçerek bugüne geldiğini anlatan Önür, bu konuda KKTC'den de tam destek aldıklarını belirtti. Koşullar ve süreçler belgelerinin 2009'da güncellendiğini, ayrıca MİAK'la ilgili her türlü bilgiye www.miak.org adresinden ulaşılabileceğini söyledi. Aynı zamanda MİAK Danışma Kurulu Üyesi olan Zafer Ertürk Türkiye'de "değerlendirme kültürü" kavramının henüz çok yeni olduğunu ve yaşamımızın bir parçası haline gelemediğini belirtti. MİAK'ı kurma girişiminde olan kişilere teşekkür ettikten sonra kurulla ilgili çeşitli eleştirilerde bulunan Ertürk'ün en büyük eleştirisi MİAK'ın Türkiye'ye uygun özgün bir model kuramamış olması oldu. Anadolu gibi çok kültürlü bir bölgede yaşadığımızı ve bu konuda kendi özgün modelimizi oluşturmamız, alıntı işler yapmamamız gerektiğini belirtti. Bilgi birikimi ve tecrübenin değerlendirme yapmak için yeterli olmadığını, insanın içindeki şartlanma duygusunun da yok edilmesi gerektiğini, dolayısıyla eğitimde “ölçme ve değerlendirme“ işinin profesyonel biçimde yapılması gerektiğini vurguladı. Değerlendirmenin bir bütün olduğundan ve karşılıklı yapıldığından bahseden Ertürk, MİAK'ı oluştururken basitten başlayıp karmaşığa doğru gidelim tavsiyesinde bulundu. Ertürk'ün değerlendirmelerinin ardından söz alan MİAK Başkanı Nur Esin kısa bir konuşma yaparak, tavsiyeler ve eleştirilerin mutlaka değerlendirileceğini belirtti.

Mimarlık Eğitiminde Staj

Cengiz Bektaş'ın başkanlık yaptığı “Mimarlık Eğitiminde Staj” oturumunda çalışma grubundan Esin Kasapoğlu, çalışma süreci ile ilgili bilgiler verdikten sonra öğrenciler arasında "staj" konusunda yaptıkları anketin sonuçlarını aktardı. Staj yapılan yerlerin öğrenciler tarafından değerlendirilmesinin iyi olacağını ve bu verilerin Mimarlar Odası'nda toplanarak öğrencilerin yararına sunulması gerektiğini belirterek, kamu kurumlarında staj olanaklarının arttırılmasını istediklerini ifade etti. Sunuşun ardından değerlendirme yapan Haluk Zelef, stajın eğitim ve çalışma hayatı arasındaki bir arayüz olduğunu söyledi. ODTÜ verilerine dayanarak verdiği örnekte, Anadolu'dan gelen öğrencilerin oranının % 31 olduğunu ancak Anadolu'da staj yapma yüzdesinin % 5 olduğunu belirterek, öğrencilerin daha çok İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerde staj yapmayı seçtiklerini ifade etti. Zelef, ODTÜ'de yeni bir staj yönetmeliği geliştirildiğinin bilgisini verdi. Öğrencilerin staj süresinin uzatılması konusunu ciddi biçimde düşünmeleri gerektiğini ve stajı, mezun olmak için bir zorunluluk olarak değil, gerçek hayatın ta kendisi olarak algılamaları gerektiğini vurguladı. Bektaş, oturumu kapatmadan önce, teknik gezilerin ve arkeolojik kazıların çok önemli olduğunu ve mutlaka staj olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Mimarlık eğitiminin yalnız okulda tamamlanamayacağını vurgulayan Bektaş, öğrencilerin kendi ülkelerinde nasıl bir tarih yattığını öğrendikten sonra mimarlık yapmalarının doğru olduğunu söyledi. Dinleyiciler arasında yer alan öğrencilerin staj şartları hakkında paylaştıkları bilgiler tartışılarak değerlendirildi.

Öğrenci Forumu

Kurultayın ikinci günü öğrenci forumuyla sona erdi. Kurultaya, 10 Ekim 2009 tarihinde yapılan öğrenci forumunda aldıkları kararları ve taleplerini aktaran Trakya Üniversitesi, Mimarlık Bölümü öğrencisi Gülşah Karakaya'nın ardından MSGSÜ Mimarlık Bölümü öğrencisi Beril Karadeniz söz aldı. Mimarlar Odası Öğrenci Komisyonları’nın V. Kurultay’a ilişkin yaptığı tartışmaların sonucunda üretilen rapor hakkında konuştu. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Öğrenci Komisyonu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencisi Ayşe Mutlu Sonbahar sunum yaptı. Tartışmalardan sonra söz alan Bülend Tuna, öğrencilerin sunumlarında, Oda çalışmaları hakkında yöneltilen sorulara yanıt verdi. Diplomalardan "mimar" unvanının çıkarılması konusunun tartışmaya açıldığı oturumda, Mimarlık Öğrencileri Birliği kurulması konusunda öğrenciler teşvik edildi.

Meslek Yetkisinin Verilmesi ve Yetkinin Yenilenmesi

Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nın son günü, “Meslek Yetkisinin Verilmesi ve Yetkinin Yenilenmesi” temasıyla başladı. Nur Esin “Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi Çalışmaları” adı altında Oda tarafından kurulan ve geliştirilen sürekli mesleki gelişim sisteminin, yetki ve sorumluluk kapsamı içerisinde nasıl bir rolü olduğu üzerinde durdu. Mehmet Bozkurt “Meslek Pratiği ve Mesleğe Kabul Kurulu Çalışmaları” başlıklı sunuşunu gerçekleştirdi. Mesleğe Kabul Kurulu çalışma esasları hakkında bilgilendirme yapan Bozkurt şunları söyledi: “Mesleğe Kabul Kurulu'nun Mimarlar Odası Yönetim Kurulu'na yardımcı olacak istişari bir kurul olarak çalışması öngörülmüştür. Unvan ve yetki kullanımı konusunda nihai karar vermeye yetkili olan, Mimarlar Odası Yönetim Kuruludur. Mesleğe Kabul Kurulu'nun eğitim kurumları, mesleki kurumlar, akreditasyon, sürekli mesleki gelişim gibi ilgili diğer kurum ve oluşumlarla birlikte çalışması halinde daha verimli olabileceği düşünülmektedir.” Kurulun hukuksal alt yapısının henüz kurulmadığını belirten Bozkurt’un ardından konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Eyüp Muhçu, kurultayın önemine dikkat çekti: “Mimarlık ve Eğitim Kurultayları’nın düşünsel dünyamıza katkısı çok önemlidir. Çünkü bu düşünsel dünyamızdan çıkacak hukuk düzenlemeleri, yasa düzenlemeleri, hedeflerimizi gerçekleştirmek için yaptığımız kurumsal çalışmalar tamamen buradan çıkmaktadır. Bunlar konuşulmasa neler olabilir? O zaman bugün eleştirdiğimiz, bürokratik yapısıyla kendini tekrar eden, yenileyemeyen, gelişemeyen kimi kamu, hatta özel kuruluşların yapısıyla benzer, paralel yapıların, kurumlaşmaların ya da onların karikatürlerinin örgütlenmesi söz konusu olabilir.”

Kamuda Mimarlık Hizmetleri

Bu oturumda, ilk kez dördüncü kurultayda oluşturulan çalışma grubunun kurultaydaki yürütücüsü Kubilay Önal, “Kamuda Mimarlık Hizmetlerinde Yerelleşme ve Yerel Yönetimlerde Mimar İstihdamı” başlıklı sunuşunda Kamuda ve Özel Sektörde Ücretli Çalışan Mimarlar Kurultayı ile ilgili bilgiler aktardı ve bunun işlevsizleşen, işsizleşen ve işçileşen mimarlara örgütsel dayanışma ve örgütlenme çağrısı olduğunu söyledi. Türkiye’de belediyelerde çalışan mimar sayısını, belediye çeşitlerine, bölgelere ve illere göre ayrı ayrı değerlendirdi. İstatistikler sonucunda mimar istihdamının yetersiz olduğunu belirten Önal, bölge ve il düzeyinde belediyede çalışan mimar sayısıyla, metropol belediyelerinde çalışan mimar sayısı arasında dengesizlik olduğunu ve bu durumun da ekonomik ve sosyal politikaların sonucu ortaya çıktığını belirtti. Bu konuyla ilgili değerlendirmeyi Gazi Üniversitesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman yaptı. Konukman, DPT’yi ve TÜİK’i Türkiye’deki mimar gereksinimini, kaç adet işsiz mimar olduğunu ve ne kadarının istihdam edildiğini ortaya çıkarmak üzere göreve çağırdı. Değerlendirmenin ardından Bülend Tuna, belediyede mimarların hangi şartlar altında ve nasıl görev yaptıklarının mutlaka irdelenmesi gerektiğini belirtti.

Genel Değerlendirmeler

V. Kurultay’la ilgili genel değerlendirmelerin yapılacağı onbirinci oturumu Doğan Hasol yönetti. İlk kurultaydan bu yana sıkıntılar olsa da çok gelişme kaydedildiğini belirten Hasol, sözü Oktay Ekinci'ye bıraktı. Atatürk’ün mimarlıkla ilgili vecizeleriyle sunuşuna başlayan Ekinci, Türkiye’de geçmişten bugüne modern mimari arayışlarına örnekler verdi. Kurultayın ilk günü yapılan tüm açış konuşmalarından alıntılar yaparak, çeşitli noktalara vurgular yaptı. “Denetim uygarlıktır, denetimsizlik ilkelliktir.” sözlerini onaylayan Ekinci, demokrasi denetimden vazgeçmek midir sorusunu yöneltti. Sunuşunu, “Mimarlık sanattır, tasarlayarak uygulamadır, mimarlık okulları sanat ve tasarım okulu olmalıdır ve yetenek sınavlarıyla öğrenci almalıdır. Kent planlaması ve mimarlık alanında birlikte uzmanlaşılmalı, mesleki yetkiler ortak sorumluluklarla üstlenilmelidir. Mimarlık kültürün ifadesidir, toplumsal yaşamın ürünüdür, her yapı bulunan yerin kimliğini belirler, eğitim ve uygulamada hem gelenek hem gelecek gözetilmelidir.” diyerek tamamladı. Ardından söz alan Mücella Yapıcı, kültür ve sanatın alt bileşeni olarak eğitimin de bir endüstri haline geldiğini belirtti. Kurultaya en büyük eleştirisinin değişen mimarlık alanına hiç değinilmemiş olması olduğunu belirten Yapıcı, varolan sistemi değiştirmeye çalışmak yerine, ona ayak uydurup kendimizi korumaya almaya çalışmamızın yanlış bir adım olduğunu belirtti. Daha sonra söz alan Cafer Bozkurt, eğitimin üniversitede ortak başlaması gerektiğini, iç mimarlık, şehir ve bölge planlama, peyzaj mimarlığı gibi dallarda sonradan uzmanlaşma alınmasının daha doğru olacağını söyledi. Staj sisteminin bozukluğuna değinen Bozkurt, bürolara stajyer kabul edilmediğini, edilse de kimsenin onları eğitmediğini vurguladı. Son olarak söz alan Hakkı Önel, kurultayın, tüm aktörlerin özgürce düşünce üretebildikleri bir platform olduğunu, burada edindiğimiz bilgilerle bir ulusal mutabakata varıp varamayacağımızı ve bu mutabakatı bir siyasal iradeye dönüştürüp dönüştüremeyeceğimizi irdeledi. Kurultayın diğer önemli gündem maddeleriyle ilgili yorumlarını aktardı. Kurultayda bir kez daha söz alan Bayındırlık ve İskân Bakanı Mustafa Demir’in danışmanı Feridun Duyguluer, III. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nın bir ders kitabı niteliğinde olduğunun altını çizdi.

Forum

Kurultay Ahmet Eyüce başkanlığında yapılan forumla sona erdi. Öğrencilere daha fazla söz hakkı tanınan forumda, kurultayda gündeme gelen konulara yer verildi. Öğrenci staj şartları, mimarlık eğitimi süresi, mimarlık okullarının sunduğu olanaklar, Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi'nin amacı, Mesleğe Kabul Kurulu’nun yapılandırılması bunlardan bazıları idi. Forumda bir sonraki kurultayda üzerinde durulması ve çalışma grubu oluşturulması önerilen konular gündeme geldi. Ortaöğrenimde tasarım kültürü verilmesi ve ortaöğrenim eğitiminin nasıl geliştirilebileceği konusuna değinilmesi gerektiği belirtildi. Türkiye mimarlık ortamı ile ilgili araştırmaların olgunlaştırılmasının Mimarlar Odası gündemine alındığı ifade edildi. Ücretli çalışanların aldıkları ücret, çalışma şartları, yetkileri ve yetkisizlikleri konusunun irdelenmesi gerekliliğinin, “kaliteli meslek ortamı” arayışımız açısından vazgeçilmez olduğu belirtildi. Türkiye'de aktif olarak uygulama yapan, sayısı 10 bine yaklaşan mimarlık ofislerinin çalışma durumu hakkında araştırma yapılması, buradan çıkacak sonuçların da staj ve meslek pratiği konularındaki düzenlemelerde veri olarak kullanılmasının uygun olacağı düşünüldü. Önceki kurultayda sözkonusu olan fakat bu kurultayda dile getirilmeyen “Staj Eşgüdüm Kurulu” ve Mimarlar Odasının staj konusunda vermesi gerekli görülen katkının, tartışmaya açılması ve bir sonraki kurultay gündeminde yerini alması gerektiği vurgulandı. Mimarlık fakülteleri içerisinde bulunan farklı tasarım grupları arasındaki sorunların eğitim kapsamında tartışılarak görüşülmesi, mimarlık eğitiminde ve meslek pratiğinde, kentsel alanlarda, yapılarda “Herkes için ulaşılabilir bir mekân düzenlemesi” sorunlarının ele alınması ve “Tasarım nasıl denetlenebilir?” sorusunun cevaplarının önemli birer tartışma konusu olduğu belirtildi.

Kurultay Başkanı Mehmet Şener Küçükdoğu'nun kapanış konuşmasının ardından Bülend Tuna kurultaya katılım konusunda her türlü öneriye açık olunduğunu, fakat çeşitli ortamlarda tartışılan konuların diğer meslektaşlara ve öğrencilere aktarımı konusunda sorunlar yaşandığını belirtti. Mimarlık eğitimi süresi ile ilgili “Bu süreçte eğitim konusunda pek çok model tartışıldı. Özellikle bugün çok dile getirildi, üçüncü kurultayda bunun üzerinde çok duruldu. Ama bu tespitlerden sonra görüşlerimizin hayata geçmesi ne yazık ki sadece bizlere bağlı değil. Burada dile getirilen konularda, akademia, meslek odası, serbest çalışanlar, öğrenciler, hepimiz, yüzde yüz konu üzerinde ittifaka varsak da, karşımıza YÖK diye bir kurum çıkıveriyor ya da başka bir kurum çıkıveriyor. Biz kendi aramızda, 4+1 mi olur, 3+2 mi olur, 5 yıl kesintisiz mi olur diye tartışırken, “3 yıl neyinize yetmiyor?” diyen bir YÖK Başkanıyla karşı karşıya kalabiliyoruz.” dedi. Ayrıca SMGM'nin üniversite eğitiminin tamamlanması için oluşan bir yapılanma olmadığını, bu konuda yanlış anlaşılmalar olduğunu da konuşmasında vurguladı. Kapanış konuşmaları ile kurultay sona erdi.

Bu icerik 4676 defa görüntülenmiştir.