352
MART-NİSAN 2010
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA
Kentsel Yenileme ve Dönüşüm: DENEYİMLER

Cihangir’in Kentsel Sızma Dinamiklerinin İrdelenmesi: Kentsel Sızma Üzerine Yorumlar

Mehmet Emin Şalgamcıoğlu, Alper Ünlü

Kentsel sızma (gentrification) kavramına küresel ölçekte bakıldığında, kentlerin karşılaştığı değişim, dönüşüm ve de yenilenmelerle yakından ilişkili olarak öne çıktığı görülmektedir. Bu bağlamda Cihangir’in seçilmesinin nedeni, İstanbul gibi tarihi boyunca küresel ölçekteki yeri çok stratejik olan bir kentte önemli ve gelişen bir merkez olma özelliğini inişlerle ve çıkışlarla yaşamış bir kent parçası olması, sosyal, ekonomik, kültürel, fiziksel çevre değişimlerini birçok kereler yaşamasıdır.


Cihangir gibi çok katmanlı sosyo-kültürel bir yapıya sahip olan bir bölgenin kentsel sızma süreci ile ilgili açıklamalar, teoriler, örnekler birlikte düşünülürse, burada ekonomik değişimlerin belirlediği sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik verileri de olan, kentsel sızma olarak tanımlanabilecek değişim, dönüşüm ve gelişmelerin yaşanmaya başladığı ve süreç içerisinde de devam ettiği görülmektedir.

Bölgede tarihî doku ve yapılar çoğunlukla korunmasına karşın, kentsel sızma geçmişin izlerini silen etkileri ile karşımıza çıkabilmektedir. Cihangir, Avrupalı ve özellikle Rum azınlık mimarların geç Osmanlı döneminde ortaya koydukları mimari ve şehircilik uygulamaları ile dikkat çeken, Doğu-Batı diyaloğunun ve birlikteliğinin doğuya açılan İstanbul gibi bir limanında, önemli karakterde bir bölgedir. Ayrıca, özgün birliktelik ve karakterlerin Cumhuriyetin ilanından önce ve sonraki belirli dönemlerdeki göç hareketleriyle azaldığı da unutulmamalıdır.

Bu makale, “kentsel sızma”, yabancı kökenli bir kelimenin, “gentrification” sözcüğünün Türkçedeki karşılığı olarak ele alınmıştır ve sosyal, kültürel, ekonomik, politik olayların tümünün etkisi ile şekillenen kentlerdeki yenilenme hareketinin öne çıkan kavramlarındandır. “Kötüleşen ya da son zamanlarda yenilenmiş şehir alanlarına, orta sınıfa mensup insanların dışarıdan gelip, yerleşmesi durumudur.” (1) Bu makalede, “kentsel sızma” olgusu, anlam, teori, örnek ve yerel-küresel ölçeklerin karşılaştırılmasıyla ortaya çıkan dinamikleriyle irdelenmiştir.

Kentsel Sızma Teorileri

Kentsel sızma kimilerince “silici ve sosyal coğrafyayı değiştirici” olarak tanımlanabilirken, kimilerince “kent parçalarının geri dönüşümü, yükseltilmesi, rönesansı” olarak değerlendirilebilmektedir. (2) Kentsel sızma: Sosyal, politik, ekonomik ve kültürel değerlerin bir bileşimidir ve kentin gelişiminde önde giden kenardır. (3) Bu tartışma kapsamında kentsel sızmayı etkileyen çok çeşitli dinamikler olduğunu da unutmamak gereklidir. Bu dinamiklerle şekillenen teorilerden üçü “sızma, kira açığı, kentsel gelişmenin mantığı” teorileridir. (4)

Mahalleler, semtler, kent parçaları artan yaşlarıyla birlikte fiziksel olarak gerileme, kötü bir duruma doğru sürüklenme eğilimindedirler. Bu duruma gelmenin ne anlama geldiği sürecini tanımlama noktasında “sızma teorisi” (filtering theory) karşımıza çıkmaktadır. Mahallelerin düşüşleri, fiziksel değerlerindeki gerilemeleri sürecinde buralara sosyo-ekonomik sınıf olarak daha düşük insanlar ilgi göstermeye başlarlar, köklü ailelerin yerlerini alan bu yeni sınıf, semt sakinlerinin yapısını değiştirmeye başlar. Bu süreç yaşam çevrelerinin çoğu için kaçınılmaz son olarak görülse de, sızma teorisi bu sürecin sadece düşüş olarak değil, kentsel yenilenme, gelişme olarak da ilerleyebildiğinin altını çizmektedir. (5)

Ekonomik açıdan kentsel sızma olgusuna yaklaşacak olursak, karşımıza “kira açığı”(rent gap) (6), kiraların dönemler arasındaki farklılığının, yer yer uçurumların gözönünde bulundurulmasıyla ortaya konmuş olan bir teori ortaya çıkacaktır. Bu teoriye göre farkın en fazla ve de geri dönüşümün de en fazla olduğu zaman rehabilitasyonun başlayabileceği durum anlaşılabilir. Rehabilitasyonun başlaması demek, “kentsel sızma” sürecindeki sızmanın gelir seviyesi daha yüksek kişilerin bölgede artması, belirtilen bölgeye yerleşmesi yönünde sürecin devam edeceği durumunun beklenmesi demektir. Farkın en fazla olduğu zamanla anlatılmak istenen durum ise, çevrenin fiziksel, ekonomik, sosyal ya da politik nedenlerle kötüye doğru gitme eğiliminde olduğu sürecin en alt seviyesine ulaştığı ya da ulaşmak üzere olduğu zamandır.

Bir başka teoride ise, ekonomik coğrafyanın kentsel gelişimin de sınırını, yönünü belirlediği savunulmaktadır. (7)

CİHANGİR’İ DE KAPSAYAN KENTSEL SIZMA ÖRNEKLERİ

Cihangir Kentsel Sızma Süreci

Cihangir’de 1980’li yıllardan başlayarak kentsel sızma hareketi başlamıştır ve süreç içerisinde de devam etmektedir. Cihangir’de özellikle emlak fiyat artışları çok fazla olmuştur. Bu durum kira açığı teorisi ile ilişkilidir ve kentsel sızmanın izlerindendir. Beyoğlu’nun ve Cihangir’in eskiden beri önemli bir kent merkez bölgesi olmasından dolayı ve kozmopolit insan yapısı karakteri ile Türkiye ortalamalarından farklı semt sakini profiline sahip olması, buradaki sürecin kimler tarafından ivmelendirildiğinin ipuçlarını vermektedir.

Cihangir’in kentsel sızma karakterini belirleyen en önemli noktalardan birisi de, buranın tarihsel sürecinin de gösterdiği gibi sahip olduğu potansiyeldir. Semt, Beyoğlu’nun gelişimi içerisinde İstiklal Caddesi aksıyla entegre olabilmiş ve buradaki gelişimle paralellikler göstermiştir. Güney kesiminde sahip olduğu manzaralı yapıları, Taksim gibi çok önemli bir merkezle iç içe olması, burada yaşayan insanların işlerine, kültür ve ticaret merkezlerine daha kolay erişebiliyor olması, hep Cihangir için bir tercih edilme sebebi olmuştur ve kentsel sızmanın ortaya çıkmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. (Şekil 1)

Tarlabaşı Kentsel Sızma Süreci

Tarlabaşı’nda devlet ve de belediye otoritesinin desteklediği ve yürüttüğü kentsel dönüşüm stratejisi görülmektedir. Cihangir örneğindeki gibi iyi niyetli, tekil rehabilitasyon projelerinin olduğu bir süreçte ise kesin bir stratejiden sözedilemez ve günümüzde Cihangir, Tarlabaşı'nın düştüğü çöküntü bölgesi konumundan çok uzakta yer almaktadır.

Tarlabaşı’nda tarihî yapı stoğunun bir bölümünü rehabilite etmek üzere geliştirilen projede mevcut plan tiplerinin ve yaşam tarzının sürdürülebilirliği şüphelidir. Önceki çalışmalar göstermiştir ki, bu bölgede önerilecek bir projede yapıların karakterinin devamı, üst yapının, mülkiyet yapısının, kat sayılarının, fonksiyonlarının ve tescilli yapıların korunması esas olmalıdır. Ayrıca yapıların büyüklüğü, cephe karakterleri, risk yönetim sistemlerinin oluşturulması, yapısal analizlerinin yapılması, varolan mülkiyet yapısının sürdürülebilirliği, özellikle kiracıları reddetmeyen bir yenileme yapısının oluşturulması durumu son derece önemlidir. (8)

5366 sayılı Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun’la birlikte 2008 yılında Beyoğlu Belediyesi’nin geliştirdiği Tarlabaşı projesi (Şekil 1, 2a ve 2b), otoritenin gücü ile yapılan ve tepeden inme süreçlerle geliştirilen kentsel sızma durumuna örnektir. Proje, mevcut mülkiyet yapısını küçültmesi, yapı plan karakterlerini birleştirmelerle zedelemesi, otopark alanları oluştururken ortak parseller oluşturarak arsaları ada bazında ele alması, cepheleri birleştirerek eski durumu bu katman üzerine yüzeysel biçimde yansıtması, kiracıların durumunun ne olacağı, tartışmalara neden olmuştur.

New York-Aşağı Doğu Yakası Kentsel Sızma Süreci

Kentsel sızma sürecinin yaşandığı örnek olarak, New York’un Aşağı Doğu Yakası (Lower East Side) bölgesine bakacak olursak, bu bölgenin geçmişteki ekonomik çarkların etkisiyle birçok kez hızlı değişime maruz kaldığı ve bina yapım aşamaları geçirdiği söylenebilir. (9) 1820’lerde ve 1840’larda demiryolu işçileri için yapılmış ucuz konutlar dikkat çekerken; 1877 sonrası ekonominin büyümesi ve göçün sonuçları olarak işçi sınıfının yaşaması için bu bölgede konutlar yapılmıştır. 1893 ekonomik krizi, bu yapı patlamasını bitirirken, yapılan konutların % 60’ı -ki bu oran 30 bin konut gibi bir rakama denk gelmektedir- boş kalmıştır. Daha sonraki dönemde göçün devletçe kısılması ile bu bölge için yerel otoriteler tarafından desteklenerek, politika oluşturularak yüksek sınıf konutlar ve tesisler öngörülse de, 1929 borsa krizi, sonrasında II. Dünya Savaşı’nın sonrasındaki banliyö genişlemeleri, New York’un yaşadığı mali kriz, bu bölge için düşünülen yatırımları hep yavaşlatmıştır. (10) Sanatçıların ve orta sınıfın yerleşmeye başladığı 1970’lerde Manhattan’ın Harlem Bölgesi dışında en fakir yeri burasıdır.

Azalan nüfus, 1980’lere kadar mülkiyet değerlerinin düşüşünü de beraberinde getirmiştir. 1928 yılında Tompkins Square Park’ta 16 katlı olarak inşa edilen Christodora binası (Şekil 3), 1947’de New York kent yönetimi trafından 1.3 milyon Dolar’a alınmıştır, 1975 yılında satılmak istendiğinde ise açık artırmada kimse buraya teklif vermemiştir. Daha sonra 62.500 Dolara’a satılmıştır. 1983 yılında tekrar 1.3 milyon Dolar’a satılmış, bir yıl sonra da 3 milyon Dolar’a satılarak el değiştirmiştir. Alan kişi yapıyı yenileyerek, 86 bölümlü bir yapı haline getirmiş ve 1987 yılında 4 katlı çatı katı kısmının bir bölümü 1.2 milyon Dolar’a satılması için teklif almıştır. (11)

Bu dönemle ilişkili olarak 1981 yılında kent yönetimi bu bölgede bir sanatçı konut edindirme programı açıklamıştır. 16 yapıda 120 konut biriminin yenilenmesi işi, 7 milyon Dolar’lık bir bütçe çerçevesinde, 2 yatırım şirketi ile birlikte, seçilen 5 sanatçı grubuna veriliyor. Halkın büyük bir çoğunlukla bu durumu reddettiği ve bu yapıların yerel halkın kullanımına açılmasını istediği bu örnekte, devlet otoritesi yoluyla şekillendirilen bir süreç karşımıza çıkmaktadır.

CİHANGİR ALAN ÇALIŞMASI

Cihangir’i Kentsel Sızmaya İten Süreç

Cihangir’i “kentsel sızma”ya iten süreç içerisinde tarihindeki sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik, fiziksel değişimler, dönüşümler, gelişimler son derece önemlidir. 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyıl modernleşmesiyle birlikte özellikle Beyoğlu’nun büyükelçiliklerle donanmış olmasından dolayı önemli bir gayrimüslim artışı olmuştur. 19. yüzyıl sonlarında İtalyan ve Rum mimarların art nouveau tarzı, üzerinde imzalarının bulunduğu yapılarına Pera ile birlikte Cihangir’de de rastlanmaktadır. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yapılan kagir yapılarla ve apartmanlarla semt yoğun bir yerleşim bölgesi olmuştur.

Semt, 1920’lerden itibaren gözlenen süreçte, güney sınırını oluşturan, kamusal barok aks olarak adlandırabileceğimiz akstan çok, semtin batı, kuzeybatı ve kuzey sınırı boyunca ilerleyen kültürel, sanatsal ve eğlence yaşamıyla ilişkili aksın etkisinde gelişti. Güneyin boğaz panoramasının (Şekil 4) çok güzel olması yanında, arazinin dikliğinin yerleşime çok elverişli olmaması bu durumda bir etkendir. Bölgenin coğrafi özellikleri de kentsel sızmada etken dinamiklerdendir. (12)

1930’larda ve 1940’larda yaşanan durgunluk döneminin ardından, 6-7 Eylül 1955 olayları ile Rum azınlıkların çoğunlukla yurtdışına gidişi, devamında sürekli olarak 1980'li yıllara kadar devam eden alt gelir grubunun bölgeye göç etmesi ve Cihangir’in sıfırı tüketerek, çöküntü alanı haline gelmesi süreci yaşandı. Cihangir’de kentsel yenilenme ve kentsel sızmanın başlangıcı olarak, 1990’ların başında İstiklal Caddesi’nin trafiğe kapatılıp, “rönesans” yaşayarak, yeniden kentin kültür-sanat ve ticaret merkezi konumunu almasını gösterebiliriz. Aydın ve entelektüellerin semte geri dönmeye başlaması da bu dönemde gerçekleşti.

Gerek sosyo-ekonomik, gerekse de sosyo-kültürel açıdan yaşadığı çöküntü dönemlerinin ardından Cihangir, kent merkezinde yer almasının ve tarihî bağlarının kuvvetliliğinden dolayı sahip olduğu coğrafi, fiziksel yapı, sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri sayesinde, kentsel sızma süreçlerini bugün olduğu gibi tarihin çeşitli dönemlerinde de yaşamıştır.

Alan Çalışmasına İlişkin Yorumlar

Yapılan araştırmada bölgede işsizliğin düşük seviyede olması ve semtteki sakinlerin çok uzun süreli ikametlerinin olmaması, kentsel sızma açısından önemli dinamiklerdir.

Yapıların büyük çoğunluğunun dış cephe bakımlarının en fazla beş senede bir tekrarlanması Cihangir’in kentsel sızmayı yaşayan bir süreç içerisinde olduğunun ipucunu verebilir, çünkü kentsel sızma öncesi dönemde genellikle yapılar bakımsız kalmakta ve en alt fiziksel seviyeye yaklaşmış olmaktadırlar.

Evini değiştirmeyi düşünenlerin fazlalığı, semtteki kentsel sızma sürecinin başladığını, fakat sonlanmadığını anlatmaktadır. Güvenlik sorununun olumsuz yönde artışı, araç parkı yetersizliği, dar sokaklar ve merkezî bir konumda olmasına karşın toplu taşıma sistemleri ile semte kolaylıkla ulaşılamıyor olması gibi çevresel kalitenin düşük olduğunu gösteren tespitler, kentsel sızmanın önündeki sorunlardandır. Bu verilere rağmen semtin tercih edilmesi de buradaki kentsel sızma ivmesinin ne kadar kuvvetli olduğunun bir göstergesidir.

Semt halkının bir kısmında, değişim sürecini bilinçli geçirmek, semt kimliğini yitirmemek için bir çaba gözlemlenmiş, bu durum sivil toplum hareketlenmesinin semt genelinde olumlu işler yapmasını da beraberinde getirmiştir; son 15 yıldaki sosyo-ekeonomik seviye artışı da önemlidir.

Cihangir’de değişimin doğal süreci içerisinde sanatçı ve entelektüellerin semte gelmiş olması ayrıca tartışılmalıdır. Konut fiyatları ve kiralardaki artışların Cihangir’de yine son 15 yıllık dönemde çok artması, dönemler arası farkların fazlalaşması, kentsel sızmanın göstergelerinden “kira açığı” teorisini hatırlamamızı gerektirmektedir.

 

SONUÇ

Bu makale, “kentsel sızma” ile anlam olarak bütünleşen değişimi sorgulamaktadır. Mimari çevrenin yenilenmesi, bakım görmesi aşamasında, ekonomik olarak güçlenen semt halkının yapılarını özgün halleri doğrultusunda yenilemesinin olumlu yönleri olduğu kadar, kendi çıkarları doğrultusunda birer rant, tüketim nesnesi olarak görerek ele alanların değişim ve de dönüşümdeki rolleri bir o kadar olumsuzdur.

Cihangir’de de, başka örneklerde olduğu gibi “kentsel sızma” sürecinde ekonomik artışlardan dolayı evlerinden olan, taşınmak zorunda kalan kişiler olmuştur; fakat “kentsel sızma”yı sadece bu yönüyle ortaya çıkarmak doğru olmaz. Mimari çevrenin, semtteki yapıların, tümüyle çevrenin gelişimi ve yenilenmesi sözkonusudur ve bu durum Cihangir’de de gözlemlenmektedir.


Kentsel politika ve devlet politikaları ile gelişim planlaması yapılan bölgelerde kentsel sızma süreci, tamamıyle yönetimlerin elindedir. Sınırlar boyunca ilerleyen süreç durumu Manhattan’ın Aşağı Doğu Yakası’nda görülmüştür. Gelişmiş ve çöküntü haline gelmiş bölgeler birbirleriyle olan sınırlarından başlayarak kentsel sızma durumunu deneyimlemişlerdir. Cihangir bölgesinde ise, Aşağı Doğu Yakası’nda gördüğümüz türden bir kentsel politika ile kentsel sızma, değişim ve dönüşüm görülmemiştir. Cihangir’de liberalleşmeye bırakılmış, serbest biçimde kent içindeki dinamiklerin, ekonomik değişimlerin etkileri ile devam eden bir kentsel sızma karakterinden bahsedilebilir.

Mehmet Emin Şalgamcıoğlu, Araş. Gör., İTÜ Mimarlık Bölümü

Alper Ünlü, Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü

 

NOTLAR

1. Atalay 1999; Merriam-Webster, 1989; Ley, 1996.

2. Smith, 1979, 1996; Hamnett, 1984, 2000, 2003.

3. Smith, 1996.

4. Smith, 1996.

5. Dent, 1989.

6. Smith, 1996.

7. Smith 1996.

8. Ünlü, Alkışer, Edgü, 2000; Ünlü, 2005.

9. Smith, 1996.

10. Smith, 1996.

11. Smith, 1996.

12. Cihangir’i Güzelleştirme Derneği Arşivi Notları, 2005a, 2005b, 2005c.

KAYNAKLAR

Atalay, H. 1999, İngilizce-Türkçe Sözlük, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu Yayınları, sayı:714, Ankara.

Blomley, N. 2004, Unsettling The City, Urban Land and The Politics of Property, Routledge, New York.

Cihangir’i Güzelleştirme Derneği Arşivi Notları, 2005a, Cihangir’in Tarihçesi, Beyoğlu, İstanbul.

Cihangir’i Güzelleştirme Derneği Arşivi Notları, 2005b, Pera’nın Periferisinde Akan Semt, Beyoğlu, İstanbul.

Cihangir’i Güzelleştirme Derneği Arşivi Notları, 2005c, Cihangir Semti, Beyoğlu, İstanbul.

Cowie, A. P. 1989, Oxford Advanced Learner’s Dictionary of Current English, Oxford University Press, Oxford.

Dávila, A. 2004, Barrio Dreams - Puerto Ricans, Latinos and The Neoliberal City, University of California Press, Londra.

Dent, R. J. 1989, “Gentrification: The Redefinition of Urban Neighborhood”, Housing, Culture&Design: A Comparative Perspective, ed. Low, S. M.&Chambers, E. University of Pennsylvania Press, Philadelphia. ss.73-85.

Hamnett, C. 1984, “Gentrification and Residential Location Theory: A Review and Assessment”, ed. D.T. Herbert ve R.J. Johnston, Geography and The Urban Environment, Wiley & Sons, Chichester.

Hamnett, C. 2000, “Gentrification, Postindustrialism and Industrial and Occupational Restructuring Global Cities”, ed. G. Bridge ve S. Watson, A Companion to the City, Blackwell, Oxford.

Hamnett, C. 2003, Unequal City – London in the Global Arena, Routledge, Londra.

Ley, D. 1981, “Inner City Revitalization in Canada:A Vancouver Case Study”, Canadian Geographer, cilt:XXV, sayı:2, ss.124-148.

Ley, D. 1996, The New Middle Class and The Remaking of The Central City, Oxford University Press, Oxford.

Merriam-Webster Dictionary, 1989, Franklin Language Master Dictionary, Thesaurus and Grammer Guide, Franklin Electronic Publishers, Burlington.

Smith, N. 1979, “Toward A Theory of Gentrification: A Back to The City Movement by Capital not People”,Journal of the American Planning Association, cilt:45, sayı:4, ss.538-548.

Smith, N. 1987, “Of Yuppies and Housing: Gentrification, Social Restructuring and The Urban Dream”, Environment and Planning D, Society and Space, sayı: 5, ss.151-172.

Smith, N. 1996, The New Urban Frontier: Gentrification and The Revanchist City, Routledge, Londra.

Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, 1993, “Cihangir”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt: 2, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul

Ünlü, A., A. Alkışer ve E. Edgü, 2000, Fiziksel ve Sosyokültürel Değişim Bağlamında Beyoğlu’nda Suç Olgusunun Değerlendirilmesi, İTÜ Araştırma Fonu, Proje No:1094.

Ünlü, A. 2005, “The Visibles of Tarlabaşı in The Invisible Centre of Istanbul”, Mimarist, sayı:17, ss.48-53.

Bu icerik 8922 defa görüntülenmiştir.