321
OCAK-ŞUBAT 2005
 
MİMARLIK'TAN

UIA 2005 İSTANBUL’A DOĞRU

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • EAAE Atölyesinden Notlar...
    Deniz İncedayı

    Doç.Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Mimarlık Bölümü; Yayın Komitesi Üyesi.

DOSYA: Sayisal Mimarlik

  • Evler Senfonisi
    Gürhan Tümer

    Prof.Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü, Yayın Komitesi Üyesi



KÜNYE
DOSYA: Sayisal Mimarlik

Mimarlık Pratiğinde Bilgisayar Desteği: Temsili Olandan Yapısal Olana Doğru

Elif Kendir

Araş.Gör., YTÜ Bilgisayar Ortamında Tasarım Bilim Dalı

“Makina çağı inşa edeni uyandırdı; onu doğuran yeni görevler, yeni olasılıklar ve yeni araçlardır. O şimdi her yerde işbaşında”.

Le Corbusier (1)

Siegfried Giedion 1928 tarihli “Bauen in Frankreich, Bauen in Eisen, Bauen in Eisenbeton” (2) (Fransa’da İnşaat, Demir ile İnşa, Betonarme ile İnşa) kitabında, içinde bulunduğu neslin görevinin 19. yüzyılın yalnızca soyut olarak söyleyebildiğini bir konut biçimine (Wohnform) dönüştürmek olduğunu savunur. Söylediği dönüşüm henüz gerçekleşmediği için, el sanatlarına dayalı bir yapı üretiminden endüstriyel yapı üretimine geçiş sürecinin daha çok başında bulunulduğunu söyler. Giedion, adı geçen kitabında, yaptıkları işlerle endüstriyel yapı üretimine geçiş sürecinin simgeleri haline gelmiş olan fuar yapıları ve benzeri binaların yanısıra, Auguste Perret, Tony Garnier ve o zamanki genç kuşak Fransız mimarların temsilcisi olarak gördüğü Le Corbusier’nin yapıtlarını, kullanılan malzemeler ve yapım teknikleri açısından inceler. Giedion’un kitabı bu yaklaşıma sahip tek örnek değildir; 20. yüzyılın ilk yarısında mimarlık alanında yazılan pek çok manifestoda da dönemin yapım olanaklarının ve bunun doğuracağı mimarlık biçiminin kutlandığı görülür. Endüstri Devrimi sonrası modern yapım teknolojileri ve mimarlık ilişkisi hâlâ mimarlık üretimindeki temel paradigmaları belirlemeye devam etmektedir.

Günümüzde bilgi teknolojilerinin 2. Endüstri Devrimi’ne yol açtığı tartışılmaktadır.(3) İlk olarak iletişim alanında büyük değişikliklere yol açan bilgi teknolojileri geçtiğimiz çeyrek yüzyılda mimarlık alanını da etkilemiştir. Başta simülasyonlar, performans değerlendirmeleri gibi mimarlığın mühendislik tarafında olduğu kabul edilen çalışmaların yapılabilmesi için kullanılan bilgisayar desteği, sonraları özellikle Amerika’da karmaşık geometrilerin tasarlanması ve inşa edilebilmesi için yaygın olarak tasarımda da kullanılmaya başlandı. Kullanılan yazılımların mimar ve tasarımcılara da hitap edecek biçimde çeşitlenmesi sonucunda bilgisayar destekli mimarlık kavramı günlük terminolojiye yerleşti.

Mevcut durumda çoğu mimarlık ofis ve şantiyelerinde bilgisayar desteği yaygın olarak kullanılsa da, ülkemizde bilgi teknolojilerinin tasarım sürecini dönüştürdüğü henüz iddia edilemez. Bir teknolojinin gerçek doğasının ortaya çıkabilmesi ve sunacağı olanakların anlaşılması için belirli bir kültürel altyapının oluşması gerekir. Mimarlık ve inşa söyleminde bir paradigma değişikliği olmadıkça, bilgi teknolojilerinin etkinlik alanı marjinal kalacak ve baskın inşa kültürü içinde hak ettiği yeri alamayacaktır. Bilgi teknolojilerinin doğasındaki dönüştürücü potansiyel ortaya çıkmadığı sürece, gündelik mimarlık pratiğindeki bilgisayar desteği, geçmişte kullanılan araç ve prosedürlerin başka bir araç ile benzer biçimde uygulanmasından öteye gidemeyecektir.

Bu yazı, bilgisayar destekli tasarımın mimarlık söylemi içinde son yıllarda önem kazanan bir bölümüne, bilgisayar destekli üretim (Computer Aided Manufacturing-CAM) kavramına kısaca değinmeyi amaçlıyor. Mimarlık tartışmalarında ilk yer almaya başladığında, “sayısal mimari”nin inşa edilebilirliğini sorgulamak neredeyse geri kafalılık göstergesi sayılırken, artık bilgisayar destekli temsil alıştırmaları miadını doldurmuş olsa gerek ki, son günlerde inşa edilebilirlik ve inşaata ilişkin detayların bilgisayar desteğiyle çözülmesi en “sıcak” konular haline geldi. Burada önemli bir paradigma değişikliğinden söz edilebilir: Bilgi teknolojileri zorunlu olarak mimari tasarım-üretim sürecinin bütününe yayılma eğilimindedir. İlk dönem tartışmaların belkemiğini oluşturan “sayısal estetik”, yapısal bir iddia taşımadıkça mimarlık tartışmalarının kıyısında kalma durumundadır.

Bilgisayar destekli yapım süreçlerinde, kitlesel bireyselleştirmeye dayalı üretim kavramı ve bu kavramın olası bağlamsal yorumları öne çıkmaktadır. Nasıl 20. yüzyıl başında standart kitlesel üretim süreçleri bina yapımını köklü bir biçimde değiştirdiyse, bilgi teknolojileri de benzer bir değişim yönünde ilk adımların atılmasını sağlayacaktır.(4) Le Corbusier’nin Endüstri Devrimi sonrasında yaptığı denemeler, günümüzde yapılabileceklere ışık tutmaktadır. Öngörülen değişim, ancak araştırmacı yönü olduğu kadar, tasarımcı yönü de güçlü olan mimarların gelişmekte olan teknolojileri deneyleriyle yönlendirmeleri sonucu yapılı çevreye katkıda bulunabilir.

Bilgisayar destekli tasarım ve üretim, mimarlık pratiğini nasıl ve ne yönde dönüştürebilir? Mimarlık pratiğinin içinde olan çoğu mimar, yaptıklarını “sayısal mimarlık” diye adlandırmaksızın zaten bilgi teknolojilerini kullanmaktadır. “Sayısal mimarlık” tanımının bilgi teknolojilerinin mimarlığın doğasını dönüştürecek biçimde kullanıldığı durumları betimlemek için yapıldığı ön kabulünden yola çıkarak, “sayısal mimarlık” ile “normal” mimarlığı ayırdetmek üzere yapı sektöründeki bilgisayar uygulamalarına analitik bir çerçeveden bakmak yararlı olacaktır. Yapı sektöründeki bilgisayar uygulamaları araç (tool), ortam (medium), ve ortak (partner) olarak sınıflandırılabilir.(5) Bilgisayarın araç olarak kullanıldığı uygulamalar genel olarak bilgi işlemeye (üç boyutlu modelleme, iki boyutlu çizim, görselleştirmeler, simülasyonlar, analizler gibi…) yöneliktir. Bilgi teknolojileri bir ortam olarak ele alındığında ise, uygulamaların bilgi değişimi ve iletişime yönelik olduğu görülür (eşzamanlı mühendislik, bilgisayar destekli işbirliği ortamları, bilgisayar destekli tasarım ve üretim ile etkileşimli görselleştirmeler gibi). Bilgi teknolojilerinin ortak olarak kullanıldığı durumlar, sözü geçen teknolojilerin enformasyon desteği ve bilgi modellemesi alanlarında kullanımlarını kapsar (uzman sistemler, parametrik geometriye dayalı ileri üç boyutlu modelleme teknikleri).(6) Mevcut mimarlık pratiğinde bilgi teknolojileri genelde araç, kısmen de ortam olarak kullanılmaktadır. Görünen o ki, “sayısal mimarlık” pratiğinin “normal mimarlık” pratiğinden ayrımı, potansiyel bilgi teknolojilerinin etkin bir ortak olarak kullanılmasında yatmaktadır.

“Sayısal mimarlık” tartışması görünürdeki yenilik iddiasının yanında, belki o iddiadan çok daha etkili sonuçları olabilecek bir olguyu da bünyesinde barındırmaktadır; zanaat olgusunu. Modern öncesi mimari üretim pratiğine bakıldığında mimari tasarım süreci ile üretimin iç içe geçmiş olduğu, iki boyutlu temsillerin ise günümüzdeki yaşamsal öneme sahip olmadıkları görülür. Bu tür bir üretim pratiği zanaata dayanır ve yarı özerk bir temsilden çok ampirik inşa ile ilgilenir. Endüstri devrimi sonrasında endüstriye dayalı yapım süreçlerinin hakim olmasıyla yok olmaya yüz tutan zanaata dayalı mimarlık üretimi, bilgi teknolojilerinin etkisi ile, tamamen farklı bir biçimde olsa da, yeniden ortaya çıkabilir. Temsili yaklaşımdan yapısal yaklaşıma geri dönüş ve kesintisiz bir tasarım-inşa süreci: Yeni dijital tasarım ve üretim süreçleri, Sanal Ortamlar (Virtual Environments / VE), Hızlı Prototip Üretimi (Rapid Prototyping / RP) ve Bilgisayar Destekli Üretim (Computer Aided Manufacturing / CAM) gibi teknolojiler sayesinde tasarım aşamasında üç boyutlu dijital modellerden hem küçük ölçekli çalışma maketleri, hem de 1:1 ölçekte yapı elemanları üretimini olası kılmaktadır. Mimari üretim süreçleri açısından bu teknolojilere bakıldığında, mevcut paradigma olan standartlaşmaya karşıt olarak kitlesel bireyselleştirme (mass customization) kavramı öne çıkmaktadır. Kitlesel bireyselleştirmeye dayalı seri üretim, tekrar eden standartlaşmamış yapı elemanlarının sayısal olarak kontrol edilen çeşitlemeler ve seri farklılaştırma yöntemleriyle üretilmesine olanak verir. Tasarlanan geometriler hassas olarak tanımlanabilir ve sayısal olarak kontrol edilen (computer numerically controlled / CNC) üretim süreçleri sayesinde standartlaşmış sistemlerin maliyetine denk bir bütçe ile ek bir masraf olmaksızın üretilebilirler. Günümüzde yeni, çoğunlukla sayısal olarak yönetilen ve yalnızca yapım süreçlerini değil, yapı elemanlarının doğasını, biraraya gelişlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini de değiştiren üretim tekniklerine artan bir ilgi vardır. Yale Üniversitesi mimarlık bölümünden Prof. Keller Easterling’e göre bu üretim teknikleri yeni plastikler, metaller ve kompozit malzemeler ile birlikte mimari üretim tekniklerinin dünyasında kendilerine bir yer açmakta ve bizim prefabrike ya da standartlaşmış yapı elemanları konusundaki fikirlerimizi değiştirmektedir. (7)

Mimarlık tartışmalarının bir bölümü (ki belirli bir zaman öncesine kadar yaygın mimarlık dergilerinde yalnızca bu bölüm öne çıkarılmaktaydı) genel olarak bilgi teknolojilerinin araç olarak kullanıldığı, ve bilgisayarın tasarım aşamasındaki biçim arayışlarına destek olduğu örnekler etrafında dönmektedir. Bunun sonucu olarak bilgisayar destekli üretim de, yalnızca dışavurumcu mimari biçimlerin (örneğin Frank Gehry’nin Bilbao’da inşa ettiği Guggenheim Müzesi’nin) üretilmesini olanaklı kılan teknolojileri akla getirmektedir. Oysa çok öne çıkmayan örneklere bakıldığında, kitlesel bireyselleştirmeye dayalı üretim kavramının bu bağlamın dışında da oldukça geniş açılımları olduğu görülecektir.

Bilgisayar destekli üretim kavramının güncel açılımları için Kasım 2004’te Kanada’da ACADIA (Association for Computer Aided Design in Architecture) ve AIA - TAP (American Institute of Architects – Technology in Architectural Practice) ortaklığında düzenlenen Fabrication (Üretim) konferansına göz atmak zihin açıcı olabilir. Yazarın da katılımcı olarak bulunduğu konferansta bilgi teknolojilerinin mimari üretimde kullanımı, akademik araştırma sunuşlarının yanısıra, güncel mimarlık pratiğinden konuya ilişkin örnekler eşliğinde tartışılmıştır. Konferansta özellikle dikkati çeken ana nokta, sanallıktan maddeselliğe, temsili olandan yapısal olana doğru bir odak kayması yaşanması, yani temsile ve imgeye dayalı ilk nesil bilgisayar grafiklerinin yerini malzeme ve bilgisayar destekli yapım teknolojileri ile uyumlu çalışacak yazılım araştırmalarının alması olmuştur. (8)

Konferansta haklarında etraflı bilgi verilen sayısal tabanlı üretim teknolojileri ve kitlesel bireyselleştirmeye olanak sağlayan yazılımlardan söz etmektense konu hakkındaki önemli anahtar kavramların temel alındığı bir örneğe değinmek, bilgisayar destekli üretimin doğasını ve mimarlık pratiğindeki yerini anlamak açısından daha etkin bir seçim olacaktır. Bu bağlamda, ünlü Katalan mimar Gaudí’nin (tamamlayamadığı) başyapıtı sayılan Barselona’daki La Sagrada Familia Kilisesi’nin devam eden yapım süreci oldukça öğreticidir: Bilgisayar destekli mimari tasarım ve üretim konusunda kullanılan tekniklerin neredeyse tümü bu binanın yapım sürecinde kullanılmaktadır – Gaudi’nin orijinal alçı maketlerinin üç boyutlu tarayıcı ile sayısallaştırılması, elde edilen veriye dayanarak karmaşık ve tekil geometrilerin parametrik olarak modellenmesi, hızlı prototipleme, şantiyenin Barselona’da, tasarım ofisinin ise Melbourne’de olması nedeniyle zorunlu olarak sayısal işbirliği platformlarının kullanılması ve üretilen parçaların GPS aracılığıyla yerine yerleştirilmesi kullanılan tekniklerin çeşitliliği hakkında fikir verici olacaktır.

Royal Melbourne Institute of Technology’nin Mimarlık Bölümü’nden Prof. Mark Burry’nin yürütmekte olduğu La Sagrada Familia projesinin ilginç olan tarafı, ilk bakışta mimarlık dergilerindeki “sayısal mimarlık” örnekleri ile bağdaşmayan, yenilikçi olma iddiası taşımayan, “korumacı” bir mimarlık örneği olması nedeniyle değişik bir mimarlık pratiğine işaret etmesidir. Bilgisayar destekli üretim, Gehry mimarisinde örneklendiği gibi yalnızca çok yüksek teknolojili yapım sistemleri ve çok pahalı malzemeler kullanarak “sayısal mimarlık” söyleminin işaret ettiği karmaşık biçimleri gerçekleştiren projelerin spesifik detaylarını çözmekte değil, kaybolan zanaatlara bağlı bir mimarlık yaklaşımının yeniden canlandırılmasında da kullanılabilir. Gaudi’nin taş ustaları ile birlikte geliştirdiği sürecin günümüze uyarlanmasında olduğu gibi...(9)

Tartışılan konuya Türkiye bağlamında bakıldığında, CAD uygulamaları mimarlık eğitimi ve pratiğinde giderek norm haline dönüşse de, aynı şeyi CAM uygulamaları için söylemek olası olmayacaktır. Mimarlık alanında teknolojiye bağlamsal yaklaşım pek de alışıldık bir tutum sayılmaz, genelde ancak belirli mimarlık okullarındaki “Uygun Teknoloji” (Appropriate Technology) derslerinde verilen Hassan Fathy örneklemesi ile sınırlı kalır. Oysa mimarlıkta bilgisayar destekli üretim teknolojisi de pekala uygun yapım teknikleri ve yapı malzemelerinin kullanılabilmesi için itici gücü oluşturabilecektir. Türkiye’de hâlâ bilgisayar destekli üretimin genellikle büyük ölçekli projelerin çok spesifik detaylarının oluşturulmasında kullanılabileceği yargısı hüküm sürmekte, bilgisayar destekli üretimin küçük ve orta ölçekli mimari bürolarda yaygınlaşması ve getirebileceği olası sonuçlar göz ardı edilmektedir. Halihazırda büyük kentlerdeki pek çok maket atölyesi, ya da şantiyeler için üretim yapan ahşap ve metal atölyeleri üç boyutlu sayısal tasarımları doğrudan fiziksel modele aktaracak donanıma sahip olsa da, pratikte uygulama standartları (kodlama sistemleri, vs.) henüz yerleşmediğinden eldeki teknolojiler doğasına uygun olarak kullanılamamakta, çoğu büro hâlâ ana tasarım platformu olarak bilgisayar kullanmakla beraber, iki boyutlu temsiller aracılığıyla tasarım geliştirmeye devam etmektedir.

Bu çerçeveden baktığımızda, “sayısal mimarlık” başlığı altında sınıflandırılan çalışmalar özellikle ülkemizde gündelik mimarlık pratiği açısından hâlâ marjinal konumdadır denebilir. Akademide “sayısal mimarlık” ve olası sonuçlarına dair tartışmalar özellikle son on yıldır oldukça hararetli geçmekle birlikte, bilgisayar destekli tasarım ve bilgisayar destekli üretim yapı kültürünün ve mimarlık söyleminin bütünleşik bir parçası olmadıkça, ve “sayısal mimarlık” sınıflaması gündelik uygulamaları dışladıkça, yapı sektöründeki uygulamalar kullanılan teknolojinin doğasını ortaya çıkarmayan, geçmişin tekrarı örnekler olmaktan öteye gidemeyecektir.

1. Le Corbusier,1924, L’Esprit Nouveau, no:25. (Giedion’un alıntısı: Siegfried Giedion, 1928, Bauen in Frankreich, Bauen in Eisen, Bauen in Eisenbeton, Klinkhardt & Biermann, Leipzig, first edition)

2. Le Corbusier,1924.

3. McCullough, M. and W. Mitchell, 1995, “The Second Industrial Revolution”, Digital Design Media, Van Nostrand Reinhold, New York, second edition.

4. Standartlaşma söyleminin dışında kalan uygulamaların tarihçesi ve günümüzde bilgi teknolojileri sayesinde üretilebilir hale gelen “standart dışı mimarlıklar” hakkında detaylı bilgi için bkz. 2003, Architectures Non Standardes, exhibition catalogue, eds. Fréderic Migayrou and Zeynep Mennan, Flammarion, Paris.

5. Schmitt, Gerhard, 1999, Information Architecture: Basics of CAAD and its Future, Birkhäuser, Basel.

6. Sarıyıldız, S. et al. 2002, “Intelligent Modelling for Cooperative Engineering”, unpublished article, TU Delft, Rotterdam. (basılmamış makale)

7. Easterling, Keller, Fabrication, Yale Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde Bahar 2000’de verilen ders. http://www.architecture.yale.edu/sc/684/spring00/fabrication_arch684/intro.html (Erişim tarihi: 2000)

8. 2004, Fabrication: Examining the Digital Practice of Architecture, eds. P. Beesley, et.al., Proceedings of the 2004 AIA/ACADIA Conference, Toronto, University of Waterloo School of Architecture Press, ON.

9. Konu ile ilgili detaylı bilgi aşağıdaki web adreslerinde Mark Burry ile bağlantıları izleyerek elde edilebilir: http://www.fabrication.ald.utoronto.ca, http://www.sial.rmit.edu.au

Bu icerik 3162 defa görüntülenmiştir.
çelik desteklerin plazma-ark CNC tezgahında kesimi - Frank Gehry, Zollhof Kuleleri, Düsseldorf, Almanya (2000)