358
MART-NİSAN 2011
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR

  • Bir Fotoğraf
    Gürhan Tümer, Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü



KÜNYE
KIRDAN KENTTEN

Fındıklı – Çağlayan’da Ahşapla Dokunmuş Evler

Mustafa Reşat Sümerkan, Dr., Mimar

Rize’nin en doğu ilçesidir Fındıklı. Denizle çay bahçelerinin arasında sahil boyunca uzanmıştır. İlçenin doğu çıkışında, Çağlayan ya da eski adıyla Abu deresine varınca hemen sağa, dere boyunca uzanan yola dönersiniz. Beton bir yoldur bu. Sizi alır; fındık ağaçları, çay öbekleri arasından kıvrıla kıvrıla içerilere doğru götürür. Uzaklarda duvar gibi yükselen Kaçkarlar, sizi maceraya davet eder gibidir. Sahilden 3-4 km. sonra genişlemeye başlayan Çağlayan Vadisi, alışılmış Doğu Karadeniz topografyası için ova sayılabilecek düzlükte bir taban oluşturmuştur. Çağlayan köyü sahilden 7 km. içeride bu düzlüğe yerleşmiştir. Fındıklı yöresiyle, komşu Arhavi köy evleri, mekân çeşitliliği açısından kentlerde görülebilecek ev örneklerine sahiptir. Bu açıdan bakılınca, kullanıcıların tarımla uğraşan insanlar olduğuna kuşkuyla yaklaşılabilir. Çay ve fındık alanları arasındaki çimenli avlulara kurulu evler büyüklük ve plan düzenleriyle bölgenin diğer yörelerinden önemli farklılıklar gösterir. Belki tek benzerlik alta yerleştirilmiş ahır üzerinde tek katlı yaşama mekânından oluşan geleneksel kuruluştadır.

İç duvarlar ahşap yığma tekniğinde yapılmıştır. Yaklaşık 4-5 cm kalınlıklarındaki tahtalar, ek ve köşe noktalarında kanallı dikmeler yardımıyla üst üste yerleştirilerek bölmeler oluşturulur. Dış duvarlarsa “göz dolma” tekniğindedir. Çatı kirişlerinden başlayan dikmeler, zemindeki taş duvarlara kadar iner. Dikmeler arası boşluklar “terekleme” denilen yatay tahta parçalarıyla bölünerek, en sık örnekleriyle 16 x 21 ya da 17 x 22 cm. ölçülerinde gözler oluşturmuştur. Her bir göze, dereden alınarak dikdörtgen formda kesilmiş pürüzsüz taş bloklar yerleştirilir, derzleri sıvanır. Ortaya çıkan görünüm, taşla ahşabın inanılmaz birlikteliğini yansıtır. Bu teknik, Trabzon’un Sürmene ilçesi’nden başlayarak Hopa’ya kadar uzanır. Benzer örnekler Gürcistan’da da vardır. Denebilir ki, Çağlayan en iyi örneklerini barındırır.

Evlerin tümüne yakını çift girişlidir. Girişlerden biri konuklara ayrılmıştır. Konuk bölümü kendi içinde mükemmel bir pansiyon gibidir. Oturma odası, yatak odası ile özel tuvaleti ve banyosu vardır. Konuk tarafı ile evin asıl yaşama bölümü tek bir kapı ile ilişkilendirilmiştir.

Evlere, bazıları yarım daire şeklinde düzenlenmiş 6-8 basamaklı merdiven çıkılarak girilir. Evlerin giriş kapıları bir pusula gibi, güneşin gün boyu yüzünü gösterdiği güney yelpazesine yönelmiştir. Kapı bitişiğinde, kendi özel çatısıyla ayrı bir yapıymış gibi duran banyo-tuvalet mekânı, koku probleminin nasıl çözüldüğünün örneğini sunar gibidir. Kapıdan girişte önce giriş holü görevi gören “küçük avla”ya ulaşılır. Burası kazma, sepet, ayakkabı gibi eşyaların geçici bırakıldığı bir mekândır. Tuvalet-banyo kapısı da buraya açılır.

Küçük avladan sonra evin orta mekânına yani hayata geçilir. Bu mekân yemek pişirmenin, yemenin, konuk ağırlamanın, düğünün, mevlidin, imecelerin yapıldığı yerdir. Açık ateş şeklindeki ocak, ortaya yakın bir noktadadır. Yukarı oda ve aşağı oda, kapı odası ya da diğer adıyla avlaş (bir araya gelme) odası ile mabeynin kapıları bu orta mekâna açılır. Yukarı oda, içinde banyosu da olan anne-baba odasıdır. Bitişiğindeki çocuk odasına doğrudan açılan bir iç kapısı daha vardır. Mabeyn oda evin büyüklerine ayrılmıştır. Yeni evlenen çocuklara da tahsis edilebilir.

Tüm odalarda yüklükler, kapaklı dolaplar yeteri kadar vardır. Hayat mekânının çeşitli yerlerine kışlık kabak, meyve, un gibi maddelerin depolandığı özel dolaplar yerleştirilmiştir. Çoğu evin yanı başında yiyecek deposu niteliğindeki seranderleri de görebilirsiniz. Bunlar, ortalama 25-30 m2'ye varan büyüklükleriyle, depoladıkları yiyecek miktarları hakkında fikir verirler.

Çağlayan köyü insanları, ev yaşantısının keyfini bilen insanlardır. Ev çevresinde düzenlenmiş alanlar, küçük kameriyeler, çiçeklikler bu zevkin ipuçlarını hemen sunarlar. Birçok ev, özgün plan şemaları, oymalı kapıları, raflarıyla günümüzde de varlıklarını sürdürmektedir. Bunlar arasında Hurşit Bey Evi ile duvarlarında İstanbul’dan geldiği söylenen bir ressamın yaptığı İstanbul manzaraları bulunan Şevket Bey Evi, müze niteliğindeki örnekler arasındadır.

Bu icerik 4339 defa görüntülenmiştir.