363
OCAK-ŞUBAT 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Mesleğe Kabul Edilmek?
    E. Füsun Alioğlu, Prof. Dr., Kadir Has Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

“Zeki Sayar ve Arkitekt: Tasarlamak . Örgütlemek . Belgelemek” Sempozyumu Üzerine

Bilge İmamoğlu, Dr., Mimar

Mimarlar Odası’nın Türkiye’nin mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş ve hayatta olmayan mimarların anısını yaşatmak üzere düzenlediği Anma Programı, 2010-2012 dönemi için Zeki Sayar’ı konu edinmekte. “Tasarlamak. Örgütlemek. Belgelemek” alt başlığı altında oluşturulan program çerçevesinde planlanan sempozyum, mimarın yaşamı ve üretimini, özellikle de Arkitekt dergisi çerçevesinde edindiği, Türkiye’de mimarlığın modern anlamda profesyonelleşmesi ve modern mimarlık üretiminin belgelenmesi adına sahip olduğu özellikli konumu sunan serginin açılışı ile birlikte, 9-10 Aralık 2011 tarihlerinde Mimarlar Odası İstanbul BK Şubesi’nde gerçekleştirildi. Sergi açılışı ile birlikte, Anma Programı çerçevesinde titiz bir çalışma ile hazırlanan ve internet üzerinden araştırmacı ve ilgililerin kullanımına sunulan Arkitekt veritabanının da sunumu yapıldı: www.mo.org.tr/arkitekt Yakın dönem mimarlığımız üzerine yapılmakta olan ve gelecekte yapılacak her türlü çalışma için son derece üretken bir kolaylık olmayı vadeden bu hizmetin, sempozyum boyunca söz alan herkes tarafından coşku ve minnet ile karşılandığını not etmek gerekir.

Sempozyumun konu edindiği öznenin Zeki Sayar olması, doğal olarak, mimarın bu alanlardaki belirleyici ve sıradışı etkin rolü üzerinden, mimarlık yayıncılığının ve meslek örgütlenmesinin ülkemizdeki tarihini de türlü yönleriyle sunulan konuşmaların ve tartışmaların odağına taşıdı. Bu bağlamda, İlhan Tekeli’nin Sayar’ın yaşam öyküsünün detayları üzerinden sunduğu ve Arkitekt dergisinin ve Sayar’ın dergi ve mimarlık ortamındaki rolünden dönemin politik, sosyal ve ekonomik bağlamına uzanan okuma, sempozyum boyunca ortaya çıkacak olan bilgi ve yorumların ve ortaya konacak tartışma ve araştırma alanlarının çok yönlülüğü, kapsam ve derinliğine dair bir ilk örnek oluşturdu. Tekeli’nin konuşması, ulusal mimarlık paradigması yerine modern paradigmanın geçmesi, mimarların örgütlenme çabaları, iç pazarın yabancılara karşı korunması ve Arkitekt’in mimarlık ortamı ve Sayar’ın Arkitekt’teki rolü üzerinden dört alt başlıkta kurgulanmıştı. Bu kurgu içinde aktarılan pek çok düşündürücü detay içinde örnek olarak, yabancı mimarların etkin varlığının Türk mimarlarının devletle kurduğu örgütlü ilişki için yapıcı ve hızlandırıcı, olumlu bir katkısının olmuş olabileceğine ve 1941-43 yılları arasında yayımlanan Yapı dergisinin Arkitekt için bir karşılaştırma alanı olarak ne kadar ilginç bir araştırma konusuna işaret ettiğine dair notlar, özellikle ilginç soru ve düşünce başlıkları olarak akılda kaldı.

Zeki Sayar’ın yaşamının, yapıtlarının ve çevresinin konu edildiği ikinci oturumda Bilge İmamoğlu, mimarlığın toplumsal algısına ve öz-tanımlamasına dair söylemsel yapının tarihselliğinin ortaya konmasında ve eleştirel bir mesafeden tekrar tanımlanmasında Zeki Sayar ve Arkitekt dergisinin ne kadar temel başlıklar olduğunu vurguladı. Elvan Altan Ergut, bu bağlamda Sayar ve arkadaşlarının profesyonelleşme amaçlı örgütlenme ve tanınma mücadeleleri içinde çeşitli kurumsal aktörlerle kurdukları ilişkilerin ve Arkitekt ve çevresinin süreç içindeki rolünün detaylarını aktardı. Derin İnan ise, mimarın örgütlenme ve yayıncılık etkinliklerinin gölgesinde kalan tasarım ve inşa etkinliğinin bütünlüklü ve karşılaştırmalı bir değerlendirmesini sundu. Konut yapılarının bütün içindeki ağırlıklı oranı, bununla birlikte az sayıdaki kamu yapısının çağdaş modern mimarlık düşüncesi ile kurdukları daha çok yönlü ilişki, bu anlamda dikkat çeken konular oldu.

Arkitekt dergisine odaklanılan üçüncü oturumda Afife Batur, derginin içeriği ile dönemin diğer basılı yayın organlarının gündemini yıl yıl yan yana koyarak, döneminin tek mimarlık dergisi olan Arkitekt’in döneminin nabzını tutma işlevini yerine getirişi ve zaman zaman da kendi gündemini üretmeyi bu işlevin önüne koymasını görselleştirerek aktaran bir anlatı oluşturdu. Ali Cengizkan ise Abidin Mortaş’ın Sayar’a yazmış olduğu mektuplar üzerinden, ortaklar arası ilişkiler, derginin iktidarı ve dergi ve iktidar ilişkileri gibi alt başlıkları kapsayan bir okuma gerçekleştirdi. Yayıncılığı her yönüyle bir örgütlenme olarak tartışan bu okuma aynı zamanda, Sayar’ın uzun yıllar dergiyi “neredeyse tek başına” sürdürdüğüne dair sık yinelenen genel geçer ifadenin geçerliliğini sorgulamaya yönelecek ve Mortaş’ın etki ve katkılarını yeni bir değerlendirmeye açacak yeni bilgileri de ortamın dikkatine sunmuş oldu.Çetin Ünalın, aynı oturumda hem fiziksel hem de toplumsal anlamda bir örgütlenme aracı olarak Arkitekt’i değerlendirirken, bir örgütçü olarak Sayar’ın süreç içindeki rolünün detaylarına ve tavrının yansıttığı niteliklere, örneğin ihtiyatlı karakterine değindi.

Dördüncü oturumda Gülsüm Baydar, sanat ve tasarım alanlarının Arkitekt’teki görünümünü temsiliyet (ideoloji), maddesellik (nesne) ve meslek (özne) temaları etrafında tartışırken, dergideki kadın sanatçı, tasarımcı ve mimar eksikliğine de dikkat çekti. Zafer Akay derginin 50 yılını kapsayan bir taramayı aktarırken Sayar dışında dergide yer almış yazar ve mimarlara ve örneğin Behçet Ünsal-Bedri Uçar ortaklığı gibi ilgi çekici detaylara yer verdi. Erdem Erten ise Arkitekt’i ve yayın hayatını mimarlık genel çerçevesi ile süreli yayınlar arasındaki ilişkiyi söylem üretimi üzerinden değerlendirirken, aynı dönemin küresel mimarlık yayınları ile de bir karşılaştırma imkânı sağladı.

Beşinci oturumda Arkitekt’ten bazı temalar üzerine yoğunlaşıldı. Bu bağlamda Neşe Gurallar, Sayar ve Mortaş’ın birlikte tasarladıkları Zonguldak ve Sayar’ın tasarladığı Kadıköy Halkevlerini karşılaştırarak incelerken, bir yandan da mesleki alan mücadelesinin önceliğini, yayımlanan ve yayımlanmayan halkevi yapıları örneği üzerinden, derginin kimliğini belirleyen bir tavır olarak tartışma imkânı buldu. Aynı öncelik ve kimliğin, eğitim yapıları üzerine Sayar’ın Arkitekt’te yazmış olduğu yazılarda da takip edilebildiği, Leyla Alpagut’un bu yazılar üzerine sunduğu tartışma ile görülebildi. Alpagut, bu bağlamda ayrıca Sayar’ın Maarif Vekaleti’nin uygulamaları ile özellikle de tek tip proje üretimi ile ilgili tavır ve eleştirilerini de aktardı. Özge Ançel ise Arkitekt’te konut sorununun ele alınışının detaylı bir dökümünü yaparken, yabancı mimar sorununun konutu dergi içeriğinin en ağırlıklı konusu haline getirişini, bununla da birlikte konutun dönem boyunca sürmüş olan modern mimarlık/yeni mimarlık tartışmalarının asal nesnesini oluşturmasını aktardı.

Bir Dergi Yapmak” başlığını taşıyan ve diğerlerinden oldukça farklı bir biçimde kurgulanmış olan altıncı ve son oturumda, Sayar veya Arkitekt üzerine ortak bir tema değil, bir mimarlık dergisi hazırlamanın farklı parçalarıyla olan ilişkileri üzerine biraraya gelmiş olan konuşmacılar, bu kurgu sayesinde, bir yandan Sayar’a ve Arkitekt’e farklı bir doğrultudan yaklaşırken, bir yandan da daha bağımsız ve öznel bir biçimde hazırlanmış içerikleri dinleyicilere sunabildiler.

Uğur Tanyeli, editoryal yazıları ve editoryal yazmayı hem bunların mimarlık ve genel olarak ülke basınındaki tarihi ve geleneği, hem de bu alandaki kendi uzun deneyimi üzerinden değerlendirirken, Sayar’ın kendi kuşağının insanlarına karşı dikkat ve özenine de işaret etme fırsatı buldu. Abdi Güzer, Arkitekt döneminden bugünkü mimarlık üretimine uzanan bir panoramayı, bu ortam içinden öne çıkardığı 25 kavramın izleğinde ve “iğneleyici” bina örnekleri eşliğinde sundu. Özlem Erkarslan, yapı eleştirisi alanının günümüzdeki durumuna saygınlık ve vefa gibi kavramların eleştiri pratiğinin önüne çektiği setlerle birlikte değinirken, takiben, yeşil beden, yeşil fikir, sürdürülebilirlik ve geri dönüşebilirlik üzerinden Levent Ofis Binası’nı değerlendirerek bir yapı eleştirisi örneği sundu. Duygu Koca ise konut üretimi sektörünün yakın dönemden günümüze kadar geçirdiği değişim ve dönüşümleri değerlendirirken, daha geniş ölçekli bir uygulama eleştirisi örneği ortaya koymuş oldu. Feridun Duyguluer de benzer bir şekilde genel olarak yapı sektörünün bir eleştirisini sunarken, ihale uygulamaları, sektördeki kavram ve çeviri karmaşası, planlama alanındaki aşırı kurumsallaşma ve sorumluluk karmaşası gibi konulardaki eleştirilerini dile getirdi. Bülend Tuna, mimarlığın meslek alanı ve örgütlenmesi üzerine olan konuşmasını, Mimarlar Odası ve iktidar ilişkileri, Oda içi örgütlenme kanalları, Odanın katılımcı demokrasi geleneği ve mimarlık dernek, vakıf ve enstitüleri gibi farklı yapılanmalar gibi konuları detaylandırarak sundu. Ve bu son oturumda son olarak Behiç Ak, kendi eleştirisini içinde barındıramayan bir meslek pratiği olarak mimarlığın, toplumsal algısı ile ilgili popüler tavrın meslek pratiğine etkisini vurgulayarak, mimarlık alanındaki eleştiri eksikliğini eleştirdi.

Ali Cengizkan’ın Anma Programı Komitesi adına yürütücüsü olduğu, oldukça yoğun ve dolu dolu geçen sempozyum, “tasarlamak, örgütlemek ve belgelemek” alanlarının üçünde de dönemi için sıradışı bir etkinlik ve etkiye sahip Zeki Sayar’la, Arkitekt dergisi ve dönemin mimarlık ortamı ile ilgili detaylı ve yeni bilgiyi ve çok yönlü tartışma konularını ortama sunmuş oldu. Bununla birlikte Anma Programı Komitesi’nin ürettiği ve kullanıma sunduğu Arkitekt veritabanı ile gelecekte de bilgi üretmeye katkı sağlayacak çok anlamlı ve verimli bir ürün vermiş olduğuna, tekrar dikkat çekmek gerek.

 

Fotoğraflar: Yasemin Gültekin, Selda Bancı

Bu icerik 4817 defa görüntülenmiştir.