363
OCAK-ŞUBAT 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Mesleğe Kabul Edilmek?
    E. Füsun Alioğlu, Prof. Dr., Kadir Has Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARİ TASARIM

KENT MERKEZİNDE KAPATILMA: Panoptikon Hapishanesi ve Şikago Islah Evi Karşılaştırması Üzerinden Hapishane, Denetim ve Mimari Tasarım İlişkisi

Ali Tolga Özden, Araş. Gör., ODTÜ Mimarlık Bölümü

Modern mimarlığın ikonik eserlerinin yoğunlaştığı Şikago kent merkezinde 1975 yılında Amerikalı mimar Harry Mohr Weese’in tasarladığı Şikago Kent Hapishanesi de ayrıksı programı ile bu ikonlardan biri.

Cezalandırma ve kapatılmanın hapishane olgusu içerisinde doğuşu tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır. Kapatılmanın gerçekleştiği mekânların ilk örnekleri kale ya da hisarlarda yer alan demir kafesler, zindanlar, bir takım terkedilmiş yapıların yeraltında kalan mekânları olarak gösterilmektedir. (1)

Fransız Devrimi ile birlikte sanayi toplumuna doğru evrilen ortaçağ toplumu yapısı içerisinde “suç” ve “ceza” kavramları ciddi olarak tartışılmaya başlanmış, bir yanda artan suç olgusu, öte yanda ise yetersiz kalan ceza sistemi bu alanda önemli reformlar yapılması yolunda belirleyici olmuştur. Endüstri Devrimi ile birlikte sanayileşme yönünde hızla ivme kazanan değişime bağlı olarak üretimin makineleşmesiyle birlikte birçok alanda denetim faaliyetleri de değişmeye, daha geniş ve karmaşık bir hâl almaya başlamıştır. (2) Denetim mekanizması sadece üretim süreçlerinin değil, aynı zamanda modern bireyi de üretecek ve onun yasa ve yönetmelik ihlallerini düzeltecek olan ıslah sisteminin de ayrılmaz bir parçası olmuştur. (3) 18. yüzyıl denetim anlayışı “toplumu yeniden yapılandırma için iyi ve kâmil insanı inşa etmede gerekli olan müdahalenin yapılması” olarak tanımlanmaktadır. (4)

Bu yaşanan büyük değişim ortamında 18. yüzyıl İngiliz ceza hukukunda reform yapan Jeremy Bentham’ın “panoptikon” hapishane düşüncesi ortaya çıkmıştır. (Resim 1) Mimarlığın mekânsal tasarım ve düzenlemesi içerisinde mimarlık teorisinin bu paradigmatik değişimi (5), Bentham’ın panoptikon buluşunun güçlü ilişkisi ile “denetim toplumunun simgesi” olarak kabul edilmiştir. (6)

ABD’de hapishane mimarisinin geliştirilmesi önemli bir reform hareketi olarak 19. yüzyılda görülmeye başlanmıştır. Hapishane mimarisinin doğrudan hükümlü fizyolojisi ve psikolojisi üzerinde yarattığı etki birçok araştırma ile tespit edilmeye çalışılmış, ortaya çıkan sorunların çözümünde de yeni mimari arayışlara önem verilmeye başlanılmıştır. Bu anlamda, tutukluların daha fazla kişisel mekân ihtiyacının karşılanması, doğrudan ve sürekli gözetim altında bulunmaları ama aynı zamanda hem diğer hükümlülerle hem de gardiyanlarla doğrudan temas kurabilmelerine imkân tanıyan bir tasarım anlayışı özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısı ile öne çıkmaya başlamaktadır.

Bentham’dan neredeyse iki yüz yıl sonra panoptikon felsefesinin önemli izlerini taşıyan doğrudan gözetim temeline dayanan “podular” tasarım, tercih edilen bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Hapishane mimarisinde bu anlamda ilk “podular” tasarım örnekleri de ABD’de 1970 ve 1980’li yıllarda ortaya çıkmaktadır.

Panoptikondan Podular Tasarıma: Şikago Hapishanesi ve Doğrudan Gözetim

Şikago, mimarlık eserleri ve yüksek yapıları ile modern mimarlık dünyasında haklı bir yere sahip etkileyici bir kenttir. Bu yapıların önemli bir bölümü Şikago’da “Finansal Merkez” olarak da adlandırılan ve birçok ABD kentinde tipik bir kentsel tasarım yaklaşımı olan gökdelenlerin yoğun olduğu kent merkezinde yer alır. (Resim 2)

Kent merkezinde yüksek yapıların arasında yol alırken Sears Tower’a çok yakın, Van Buren Caddesi ve Clark Caddesi’nin kesişiminde yer alan parsel üzerinde oldukça ilginç mimarisi ile bir yapı karşınıza çıkmaktadır. (Resim 3) Şikago Kent Hapishanesi (Chicago Metropolitan Correctional Center) olarak bilinen bu yapı, mimarisi ile çevrede yer alan birçok yapıdan kolaylıkla ayırt edilebilir. Yapının farklı mimarisini Sears Tower’ın en üst kotlarında yer alan seyir katından dahi farketmek mümkün olabilmektedir. (Resim 4)

Kentin ilginç gökdelen yapılarından birisi olan Şikago Hapishanesi’nin yapımı 1973-75 yılları arasıdır. 90 metreye yakın yüksekliği ile yapı, brütalist mimarlığın izlerini taşımaktadır. Mimar Harry Weese’in tasarımı olan üçgen prizma formlu 27 katlı yapının ilk 9 katı ofis ve yönetim odaları ile personelin çalışma alanlarından oluşurken, 10. kat mekânik odalarının bulunduğu tesisat katıdır. Tesisat katının üzerinde ise tutuklu hücrelerinin bulunduğu katlar yer almaktadır. Teras ise tutukluların açık hava ve spor (basketbol ve voleybol gibi) faaliyetlerini gerçekleştirdikleri mekânı oluşturmaktadır. Terası çevreleyen 9 metre yüksekliğindeki betonarme duvarlar ile bu duvarların üzerini örten çelik tel kafes bu mekânın güvenliğini sağlamaktadır. (Resim 6) Yapının üçgen formu aslında ABD Federal Hapishane Kurumu’nun talepleri doğrultusunda hapishane mimarisinde ortak bir alanın çevresinde düzenlenmiş hücrelerin silahsız bir gardiyan tarafından doğrudan gözetimi çerçevesinde, mümkün olan en kısa koridor uzunluğu ihtiyacından kaynaklanmaktadır. (12) Buna göre, Weese’in benzersiz üçgen formu da tam olarak bu ihtiyacı karşılamaya yönelik, en fazla ve en etkin mekân kullanımını hedefleyen bir tasarım olarak görülmektedir. (13)

İlk 9 katı oluşturan cephelerde yer alan pencere genişlikleri 25.4 cm olup, bu düşey pencerelerin bitiminde yer alan tesisat katında yatay açıklıklar göze çarpmaktadır. Tesisat katının üzerinde yer alan hükümlülerin kaldığı hücre pencereleri ise 12.7 cm genişliğindedir. (14) (Resim 7)

Mimar Weese’in üçgen prizma formlu binası ve bu binaya bitişik, bunu tamamlayan brüt beton otopark tasarımı, yapının fonksiyonlarına belki de en uygun mimari tasarım olarak da tanımlanmaktadır. Herşeyden önce Weese’in yapısı 20. yüzyılın son çeyreğinde önemli bir cezalandırma sistemi ve buna bağlı mimari tasarım yaklaşımı olan “podular” sistem içerisinde doğrudan gözetim-denetim anlayışı için de ideal olabilecek bir çözüm sunmaktadır. (Resim 8,9)

Podular tasarım ve doğrudan denetim yaklaşımında hükümlü hücrelerinin aynı anda ortada bulunan bir gözlem mekânından (panoptik felsefede olduğu gibi) denetlenebilme mantığı yatmaktadır. Bununla birlikte bu sistemde hücreler genelde tek kişilik olup, hücrelerin açıldığı ortak mekânda hükümlülerin günlük faaliyetlerini (TV izleme, sohbet etme vb.) sürdürebildikleri ve hem birbirleriyle hem de kendilerini gözetleyen gardiyan(lar) ile doğrudan iletişim kurabildikleri ortak kullanım alanları bulunmaktadır. (Resim 10)

Doğrudan gözetim yaklaşımının temel dayanağı olan sürekli ve doğrudan denetleme felsefesi, aynı zamanda hem gözetimin etkinliğine katkı sağlamakta, hem de personel arasında ve personel ile hükümlüler arasında dolaysız fiziksel ve psikolojik ilişki sağlanabilmesine olanak tanımaktadır. (15) Şikago Hapishane Binası da bu felsefenin 20. yüzyılda uygulanabilmesi için tasarlanan ilk ıslah evlerinden birisi olarak gösterilmektedir.

Bentham’ın panoptikon felsefesinde, modern devletin bireyi kontrol altında tutmasında doğrudan ve sürekli gözetimin hedeflenmesi gerekliliği yatmaktaydı. Panoptikon salt mimari bir düşünce veya binayı sembolize etmekten çok, bir sistemin mantığını ve toplumsal gözetime (denetime) yönelik işleyiş mekanizmalarını simgeler. (16) Böylelikle panoptikon, kendi iç dinamikleri ile bütün toplumu dönüştürmeye veya yeniden üretmeye, bireyleri devamlı olarak denetim altında tutmaya yarayan disiplin mekanizmasıdır.

“Hapishane” kavramının modern devlet anlayışı ile çok yakın ilişkileri vardır. (17) Buna göre modern devletin “modern öncesi öncüllerinden farklı olarak gündelik hayatın içerisine kadar girebilen ve gündelik hayatı biçimlendirebilen” bir özelliği olduğu ve böylelikle bu yapının sahip olduğu yönetsel kurallar ile bireylerin ve toplumun hayatlarına müdahale edebildiği savunulmaktadır. (18) Devlet bu yönüyle bir güçtür ve bu gücü mutlak hâkimiyeti yönünde kullanır. Bu kullanma yetkisini de sahip olduğu kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirir. Devletin gücünün ve otoritesinin mutlak hâkimiyeti rolünü üstlenen panoptik hapishane tasarımında gardiyanın sürekli denetiminde olan hükümlü de modern toplumda yer alan bireyin itaatkâr ve ıslah edilmesi, eğitilmesi, dönüştürülmesi ve yeniden üretilmesi gerekli öznesi konumundadır.

Podular tasarımda da doğrudan gözetim yine ortada gardiyanın yer aldığı bir çalışma alanı çevresinde günlük etkinliklerin yer alacağı ortak alan ve bunu saran hücrelerden oluşan, tutuklu ve gardiyanlar arasında sadece hücre kapılarının olduğu ama başka hiçbir engelin ya da bariyerin olmadığı bir tasarım yaklaşımını işaret etmektedir. Podular doğrudan gözetim yaklaşımı sadece hukuksal değil, mimari anlamda da hükümlü ve çalışanların fiziksel, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik en etkin yaklaşımı ortaya koymak amaçlıdır.

Podular doğrudan gözetim yaklaşımının kullanıldığı Şikago Hapishane Binası, hem personelin hem de tutukluların hapishane ortamı içerisinde kendilerini daha fazla güvende hissedebildikleri bir tasarım ortaya koymaktadır. (19) Düşünsel köklerini panoptik felsefeden alan bu tasarım yaklaşımının özünde, hapishane ortamında oluşabilecek suçları önleyici (proaktif) bir amaç da yatmaktadır. (20) Buna göre, Şikago Hapishane Binası’nda olduğu gibi, fiziksel, teknolojik ve zorunlu birçok engel ve bariyerin mekânlarda kullanımı en aza indirilerek, ağırlıklı olarak personelin doğrudan gözetleme ve yönetme olanağı üzerine kurulu kontrol mekanizması oluşturulmaktadır.

Şikago Hapishane Binası’nın üçgen formu köşelerde yer alan düşey sirkülasyon çekirdekleri, merkezde oluşturduğu ortak alan çevresinde yerleşen hücreleri ile ve mümkün olan en kısa koridor kullanımı ile panoptikon felsefesine en uygun mimari tasarımlardan birisini yaratmayı başarmış görünmektedir. Brüt beton cephesi ve cephede açıkça gözlenebilen yapı elemanı birleşimleri (Resim 11) bu dramatik binanın özü itibari ile fonksiyonel tasarımını ortaya koymaktadır. (21) Gerek cephe özellikleri gerekse formal özellikleri ile birlikte kullanıcılarının talihsiz durumlarını hafızada canlandırabilmek de bu yapı için akılda kolaylıkla kalabilecek bir mimari oluşturmaktadır. (22)

SONUÇ

Modern devletin ortaya koyduğu yönetme ve denetleme gücünü kurumlarında toplama ve kurumları aracılığı ile topluma uygulama yöntemi kapitalist sistemin üretim karakteristikleri ile paralel gitmektedir. Panoptik mekân sadece bireyi ıslah etmek amaçlı inşa edilmiş bir optik aygıt değil aynı zamanda kapitalist üretimde yer alan fabrika içerisindeki modern bir üretim hattı mantığıdır. (23) Bu birliktelikte cezalandırma ve kapatma faaliyeti de devletin kurumları tarafından hapishane aracı ile yürütülmektedir. Bu anlamda yönetme sistemleri ve hapishane anlayışı ilk dönemlerinden itibaren radikal değişimler göstermekle birlikte özellikle modern devletin ilk kapatılma felsefesini oluşturan panoptikon düşüncesinden günümüze Şikago Hapishanesi örneğinde olduğu gibi podular doğrudan gözetim felsefesine geçişte en temel dayanak olan bireyin sürekli denetimi ve gözlenmesi yaklaşımı büyük değişim göstermemiştir iddiasında bulunulabilir.


Ülkemizde de özellikle son dönemde cezalandırma ve kapatılma yaklaşımlarının çok tartışıldığı, ceza hukukunun ve uygulamalarının sıkça gündemi oluşturduğu bir dönemde hapishane mimarisine yeniden bir bakış ile geçmişi hatırlamak, günümüzdeki denetleme ve kapatılma felsefesini yeniden incelemek ve gelecek ile ilgili tartışmaları değerlendirmek gerekmektedir.

Mimarın sadece bina tasarlayan ve kapitalist sistemde üretilen ürünü pazarlayan teknik eleman rolü olmadığı, toplumun fiziksel, sosyal, ekonomik ve psikolojik ihtiyaçlarına da cevap verecek, gelecek öngörüsü kuvvetli, insancıl ve eşitlikçi ütopyaları gündeme getirecek ve bunların uygulanması için her türlü alt yapıyı oluşturacak birikime ve cesarete de sahip olması gerektiği unutulmamalıdır.


NOTLAR

1. Waid ve Clements, 2001.

2. Foucault, 1977.

3. Foucault, 1977.

4. Sargın, 2010.

5. Chapman ve Ostwald, 2006.

6. Piro, 2008.

7. Piro, 2008.

8. King, 2001.

9. Resimlere ulaşılabilecek web adresleri (sayfalar en son Temmuz 2010’da ziyaret edilmiştir);

© http://c-cs.us/_illustrations/panopticon.html adresinde yer alan şekil üzerinden yazar tarafından yeniden üretilmiştir [soldaki resim], http://johnstonarchitects.files.wordpress.com/2010/02/panopticon1.jpg [sağdaki resim]

10. Waldheim ve Ray, 2005.

11. Wolfe, 2004.

12. Wolfe, 2004.

13. Wolfe, 2004.

14. Bordenaro, 2004.

15. Waid ve Clements, 2001; Sigurdson, 1987.

16. Çalışkan, 2010.

17. Saygılı, 2004.

18. Saygılı, 2004.

19. Wener, 2006.

20. Sigurdson, 1987.

21. Bach ve Forrey, 1980.

22. Wolfe, 2004.

23. Sargın, 2010.

KAYNAKLAR

                                                                

Bach, I. J. ve R. Forrey, 1980, Chicago’s Famous Buildings: A Photographic Guide to the City’s Architectural Landmarks and Other Notable Buildings, University of Chicago Press, ss.101-102.

Bordenaro, M. 2004, AIA Guide to Chicago, (der.) Alice Sinkevitch, Chicago Architecture Foundation, American Institute of Architects, Chicago Chapter, Landmarks Preservation Council of Illinois, ss.74-75.

Çalışkan, B. 2010, “Yeni İletişim Ortamlarında Gözetim: Üniversite Çalışanlarının Gözetim Algıları”, International Conference on New Media and Interactivity, İstanbul.

Chapman, M. ve M. Ostwald, 2006, “Circularity, Power and the Technologies of Seeing: Panopticism and Its Antithesis as Spatial Archetypes of Visual Contraception in Space”, Design Research Society International Conference, Lizbon.

http://www.iade.pt/drs2006/wonderground/proceedings/fullpapers.html (Erişim tarihi: Mayıs 2010)

Foucalt, M. 1977, Discipline and Punish: The Birth of The Prison, (çev.) Alan Sheridan, Penguin Books, Londra.

King, L. 2001, “Information, Society and The Panopticon”, The Western Journal of Graduate Research, sayı:10 (1), ss.40-50.

Piro, J. M. 2008, “Foucault and the Architecture of Surveillance: Creating Regimes of Power in Schools, Shrines, and Society”, Educational Studies, sayı: 44, ss.30-46.

Sargın, G. A. 2010, “Bir Siyasi Aygıt: Röntgen / Bir Siyasi Özne: Röntgenci”, Arredamento Mimarlık, sayı: 9, ss.77-79.

Saygılı, A. 2004, “Mikro-İktidarın Bir Fiziği: Hapishane”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, sayı: 53 (2), ss.177-196.

Sigurdson, H. R. 1987, Pima County Detention Center: A Study of Podular Direct Supervision, National Institute of Corrections – ABD Raporu.

Waid, C. ve C.B. Clements, 2001, “Correctional Facility Design: Past, Present and Future”, Corrections Compendium, sayı:26 (1), ss.1-5, 25-29.

Waldheim, C. ve K. R. Ray, 2005, Chicago Architecture: Histories, Revisions, Alternatives, University of Chicago Press, ss.285-291.

Wener, R. 2006, “Effectiveness of the Direct Supervision System of Correctional Design and Management: A Review of the Literature”, Criminal Justice and Behavior, sayı:33 (3), ss.392-410.

Wolfe, G. R. 2004, Chicago in and around the Loop: Walking Tours of Architecture and History, McGraw-Hill Companies, ss.16-18.

Bu icerik 10239 defa görüntülenmiştir.