366
TEMMUZ-AĞUSTOS 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN




KÜNYE
KENTSEL POLİTİKA

Kamusal Alanın Özelleştirilmesinde Yeni Bir Araç Olarak İş Geliştirme Bölgeleri: Talimhane Nasıl Dönüşüyor? (1)

Dilek Özdemir, Doç.Dr., Yeditepe Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
Dicle Kızıldere, Ar.Gör., Yeditepe Üniversitesi, İTÜ Şehircilik ABD, Doktora öğrencisi

Yerel yönetimlerin etkin biçimde sunamadığı hizmetlerin, o bölgede hizmet verenlerin maddi katkıları ile sağlanması yöntemi olan İş Geliştirme Bölgelerinin (İGB) Türkiye’deki tek örneği, Beyoğlu’nun oteller bölgesi olan Talimhane’dir. İGB’ler, kentsel mekândaki emlak değerinin artırılması ve sermaye birikimi oluşması uğruna kamunun yok sayılması; kullanım değeri ve yaşanabilirlik kriterlerinin göz ardı edilerek kullanıcı odaklı olmayan bir kentsel tasarımın tercih edilmesi; bir anlamda soylulaştırma olarak görülebilecek İGB’lerin aslında devletin kendisini küçültmek yerine bunları daha fazla yönlendiriyor olması yönündeki eleştiriler çerçevesinde tartışılmaya devam ediyor.

1980 sonrasında tüm dünyada neoliberal politikaların ekonomik dayatmaları, devletin kendini birçok hizmet alanından geri çekerek küçültmesi ve bir önceki dönemde sağladığı birçok refah devleti politikasından vazgeçmesi, kentlerdeki eşitsiz sosyal ve mekânsal alanların artışını körüklemektedir. Bu bağlamda çağdaş kentin birbirine fiziksel olarak yakın, ancak kurumsal olarak tümüyle farklılaşmış bir mekânlar bütününe dönüştüğüne ilişkin görüşler giderek ağırlık kazanmaktadır. Modern kentteki mekânsal ve sosyal kontrol, yapılı çevre üzerinde giderek artan özelleştirme, gözetim, polis denetimi gibi yeni yöntemlerle sağlanmaktadır.(2)

Kentsel mekândaki ayrışmayı körükleyerek özel sektörün kamusal alanlardaki varoluşunu güçlendiren oluşumlardan biri de İş Geliştirme Bölgeleri (İGB) (Business Improvement Districts) olmuştur. Bu uygulama önce Kanada’da 1965 yılında ortaya çıkmış, ardından 1970’lerde Amerika’ya yayılmış ve 2000 sonrasında da başta İngiltere olmak üzere Avrupa, Avustralya ve Uzakdoğu’da yaygın biçimde hayat geçirilmiştir. Türkiye’de kamusal alanlarda Amerika ve İngiltere’de görüldüğü şekilde İş Geliştirme Bölgeleri henüz yoktur. Ancak Amerika ve Avrupa’daki örneklerine oldukça benzer bir yapılanma ilk kez Beyoğlu’nun oteller bölgesi olarak da bilinen Talimhane’de 2005 yılı sonrasında ortaya çıkmıştır. Bu yazıda İGB’nin ortaya çıkışı ve özellikleri anlatılarak, Talimhane’deki uygulamaya değinilecek ve kamusal alanda özel sektörün varlığı konusu tartışılacaktır.

İŞ GELİŞTİRME BÖLGELERİNİN ÖZELLİKLERİ

İGB uygulaması, yerel yönetimlerce sunulması gereken ancak maddi kısıtlamalar nedeniyle etkin biçimde sunulamayan hizmetlerin, o bölgede bulunan işyerlerinin biraraya gelerek para toplamaları, bir diğer deyişle, “kendilerini vergilendirerek” sunulması esasına dayanmaktadır. Bu bir anlamda yerel yönetimlerin 1980 öncesi dönemde üstlendikleri temizlik, bakım, aydınlatma, güvenlik ve benzeri birçok hizmetin, özel sektör eliyle yapılması anlamına gelmektedir.(3)

İGB’lerin ilk ortaya çıktıkları yerler, ekonomik canlılığını yitirmeye başlamış alışveriş merkezleri ile rekabet etmekte zorlanan kent merkezleri olmuştur. Bu alanlarda 1970 sonrasındaki ekonomik problemler nedeniyle güvenliğin sağlanması, sokakların temizlenmesi, parkların ve yolların bakımı, kent mobilyalarının eksikliği gibi konularda görülen zafiyetlerin sonucu olarak, alandaki işyerleri kendilerini vergilendirmek suretiyle yerel yönetimlerin vermekte zorlandıkları hizmetleri almaya başlamışlardır. Bu oluşumun hukuki temelleri yasal olarak da oluşturulmuştur. İGB’ler temizlik, bakım, güvenlik, aydınlatma, kent mobilyaları, peyzaj ve kentsel tasarım gibi birçok konuda faaliyet göstermekte olup, çoğunlukla ticaret bölgelerinde faaliyet gösterseler de finans sektörü, sanayi ve üniversite bölgelerinde de bulunmaktadırlar.(4)

İGB’ler için tek bir modelden bahsetmek söz konusu değildir. Bulundukları koşullara göre çeşitli alansal büyüklüklerde ve değişen görev tanımlarında olabilirler. Kimi kentlerde İGB’ler tümüyle bir özel sektör girişimi iken, kimi kentlerde İGB ile yerel yönetim arasında kamu-özel sektör ortaklıkları şeklinde ortaya çıkmaktadırlar. İGB’lerin finansal yapısı da önemlidir. Hangi işletmenin ne kadar vergi vereceği işletmenin büyüklüğüne, gelirine, çalışan sayısına, metrekare alanına, kira değerine göre değişmektedir.(5)

İŞ GELİŞTİRME BÖLGELERİNİN AVRUPA’DA YAYILIŞI VE İNGİLTERE DENEYİMİ

İş Geliştirme Bölgesi uygulamalarının Avrupa’ya gelişindeki ilk durağı İngiltere olmuş, oradan diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır. Diğer birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da New York’un bir “politika yayma merkezi” (dissemination centre) gibi hareket ettiği, Londra’nın ise alt kademede bir “ikna merkezi” (centre of persuasion) olarak faaliyet göstererek Amerika kaynaklı birçok politikanın kıta Avrupa’sında daha kolay kabul edilir hale getirildiği yönünde görüşler bulunmaktadır.(6)

İngiltere’de İGB’lerle ilgili yasal düzenleme 2003-2004 yıllarında yapılmış ve ilk İGB 2005 yılında hayata geçirilmiştir.(7) Sayıları 100’den fazla olan başvurular içinden 53’ü seçilmiş, bunların arasından da 22 alan “pilot” bölge olarak uygulamaya konulmuştur.(8) 2008 yılında Avrupa’nın en büyük iş geliştirme bölgesi Dublin’de hizmete girmiştir. Dublin İGB, alanın aydınlatılması, çöplerin toplanması, duvar yazılarının temizlenmesi gibi hizmetler vermiştir.(9)

İngiltere’deki İGB’ler, Amerika’dakilere oranla daha çok kamu-özel sektör ortaklığı şeklinde oluşturulmuşlardır. Bir İGB kurulup kurulmayacağına ilişkin kararın verildiği iki çeşit oylama yapılmaktadır: Sayısal çoğunluk esasına göre ve işletmelerin ölçülebilir değerine (rateable value) göre. Eğer bu iki oylama da İGB oluşturulması yönünde olumlu sonuçlanmışsa, alanda bulunan tüm işletmelerin vergi vermeleri zorunlu olmaktadır. Bu aynı zamanda vergi vermeden İGB’nin hizmetlerinden faydalanmak isteyen “kaçak”ları (free-loaders) önlemiş olmaktadır.(10) İngiltere’de 2005 yılından 2009 yılı sonuna kadar yapılan 120 oylamadan 88’i İGB olma kararı ile sonuçlanmıştır. 2005 yılından bu yana İGB’lerin konumu itibariyle üç önemli “dalga”ortaya çıkmıştır: 1) Kent merkezleri / ticari alanlar, 2) Sanayi siteleri, 3) Emlak değerlerinin daha düşük olduğu alanlar.(11)

İŞ GELİŞTİRME BÖLGELERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLER

İGB’ler birçok yazar tarafından neoliberalizmin ete kemiğe bürünmüş hali olarak yorumlanmaktadır. Devlet hem bir yandan kendini küçültmekte ve birçok faaliyetten elini çeker gibi görünmekte, hem de kent merkezlerini ve buralardaki kamusal alanları yeniden canlandırmak ve emlak değerlerini yükseltmek gerekçesi ile özel sektörün yönetimine bırakmaktadır. Buradaki en önemli nokta ise, bunu yaparken toplanan vergileri, “demokratikliği ve hesap verebilirliği” son derece tartışmalı olan bir uygulama eliyle hayata geçirmesidir. Tam da bu nedenle, Ward, İGB programını sadece kamunun kentsel yenileme stratejisi olarak görmenin yanıltıcılığına dikkat çekmektedir. İGB’ler yoluyla emlak ve işyeri sahipleri eldeki paranın nasıl harcanacağına kadar birçok konuda söz sahibi olmaktadırlar. Amerika’da birçok kentsel alan, sadece emlak değerlerinin arttırılması ve sermaye birikimi oluşması uğruna “kullanım değerleri” ve “yaşanabilirlik” kriterleri gözardı edilerek iş çevrelerine teslim edilmektedir.(12)

İGB’leri “kapalı sitelerin” devamı olmakla ve üst gelir gruplarına hizmet etmekle suçlayanlara karşı Steel ve Symes, İGB’lerin bir alışveriş merkezi (AVM) ile aynı özellikleri göstermediklerini, AVM’lerin istedikleri kişiyi içeri almama hakları olduğu halde, kamuya açık sokaklarda görev yapan İGB’lerde insanların geçmelerine izin verilmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını ve açılış/kapanış saatleri bulunmadığına işaret etmektedirler.(13) Ancak bu açıklama, kamusal alanın kontrol ve yönetiminin özel sektörün eline bırakılmış olduğu ve İGB’lerin istedikleri takdirde bu alanlarda özel güvenlik hizmetleri yoluyla kendi kurallarını yürürlüğe koyabilecekleri gerçeğini değiştirmemektedir.

Öte yandan, kamusal alandaki güvenliğin İGB’ler tarafından sağlanması, özel sektörün özellikle kent merkezlerini polis gücü kullanarak yönettiği yolunda eleştirilere neden olmaktadır. Örneğin Boston’daki Polis Teşkilatı, İGB uygulamasına karşı bir kampanya başlatırken, Los Angeles’taki yerel yardım kuruluşları İGB’de görev yapan güvenlik güçlerinin evsiz ve yoksulların haklarını ihlal ettikleri savıyla dava açmışlardır. İGB’lerin faaliyetlerinin kimi yerlerde çok başarılı olması beklenmedik sonuçlar da doğurmuş, alandaki emlak fiyatları artarak başlangıçta İGB’lere destek veren kiracı konumundaki kimi işletmelerin, zamanla artan kiralarını ödeyemeyerek alandan çıkmalarına neden olmuştur. (14)

Akademik çevrelerde dünya üzerindeki birçok kentte özel sektörün, iş dünyasının çıkarlarının yönetişim ağları içinde baskın olmaya başladığı ve devletin kendisini küçültmek ya da eylemlerini azaltmak yerine bunları daha fazla yönlendiriyor olduğu yönünde görüşler ortaya çıkmıştır.(15) Ward’a göre kamusal ve özelin anlamları bulanıklaşmış ve birbirine karışmıştır. Bu anlamda neoliberalizm, “kamu yararı” kavramının anlamını değiştirmiş ve onu piyasa güçlerinin denetimi altında, “özel sektörün çıkarları” olacak şekilde yeniden tanımlamıştır.(16)

Hem İngiltere’de hem de Amerika’da İGB’lerin varlığı, kentlerin yenilenmeye ve dönüşüme gereksinimi olan alanları olduğu tezi ile savunulmaya çalışılmasına rağmen, kentin özgün karakterinin kaybolması, yerel halkın güçsüzleştiriliyor olduğu gibi eleştirilere hedef olmaktadır. İş çevreleri İGB uygulamalarını “yeniden-canlandırma ve iyileşme” olarak yorumlarken, yerel halk grupları bunu “alana gizlice sızmaya çalışan bir soylulaşma” olarak algılamaktadırlar. Amerika örneğinde iyi bakılan / yönetilen, temiz, güvenli bir ticaret bölgesi satışları arttırdığından, alanda faaliyet gösteren perakendeciler İGB’lerin kurulmasını desteklemişlerdir. İşte tam da bu nedenle tüketiciler, doğrudan vergi yoluyla değil, ama “dolaylı” olarak bu bölgelerde alışveriş yapmaları nedeniyle İGB’leri finanse eder hale gelmişlerdir. (17)

İGB’ler faaliyet gösterdikleri alandaki konut sahiplerinin gereksinim ve isteklerini dikkate almamakla ve kentsel alan içinde değişik düzeylerde hizmet sunumu sağladıkları için “sosyal ayırımcılıkla” suçlanmaktadırlar. Ayrıca, İGB yönetimlerinin yerel yönetimlere, konut ve işyeri sahiplerine ve çevrede yaşayan gruplara karşı hesap verebilirliklerinin olmayışı da eleştirilere konu olmaktadır. İGB’lerin başarılarını ölçmekte kullanılacak olan performans kriterleri ya da bunu ölçmeye yarayacak modellerin de henüz geliştirilmemiş oluşu önemli bir eksikliktir. (18)

TALİMHANE: BEYOĞLU’NDA BİR İŞ GELİŞTİRME BÖLGESİ Mİ?

Bugün birçok kişi tarafından Beyoğlu’nun “oteller bölgesi” olarak da anılan Talimhane’nin 1950’lerden bu yana geçirdiği dönüşüm sürecinde merkezî ve yerel yönetimlerin aldığı kararların sonuçları son derece önemlidir. 1950’lerdeki kimliği itibariyle bir konut alanı olan Talimhane, Beyoğlu’nun ekonomik ve sosyal açıdan geçirdiği iniş çıkışları ona paralel olarak yaşamış, ancak Talimhane’yi çevresinden ayrıştıran asıl önemli dönüşüm süreci 1990 sonrasında ortaya çıkmıştır.

1988 yılında Tarlabaşı Bulvarı’nın açılması ile Tarlabaşı ve çevresi Taksim’den kopmuş ve bu görünmezlik, alanı uyuşturucu ve suçun yaygınlaştığı bir konuma getirmiştir. İstiklal Caddesi’nin 1990’da yayalaştırılmasının ardından popülerliği her geçen yıl katlanarak artmaya başlamıştır. Bu süreçte sosyal ve fiziksel yapısı bozulan Talimhane, yerel yönetimin dikkatini çekmiş, bölgedeki bozulmanın önüne geçmek gerekçesi ile turizm amaçlı yatırımlar planlanmıştır. İlk girişim bölgenin 1994 yılında Turizm Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu kararıyla “turizm bölgesi” olarak ilan edilmesi olmuştur. Talimhane, 7 Temmuz 1993 tarihinde, 11437 sayılı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile “kentsel sit alanı” ilan edilmiştir. Daha sonra 1999 yılında Talimhane bölgesini oluşturan 12 yapı adasındaki yapılar “erken Cumhuriyet dönemi yapıları” niteliği taşımaları ve “tek parsel ölçeğinde karar alınmadan önce bütünlüğü verecek yapı adası ve sokak ölçeğinde alanın tescil edilmesi” istemiyle koruma altına alınmıştır.(19)

Talimhane’nin merkezî yönetim tarafından turizm bölgesi ilan edilmesi dönüşüm baskısının da tetikleyicisi olmuş ve tarihsel süreç içinde her zaman konut alanı olarak işlev göstermiş olan alanın kimliği değişmeye başlamıştır. Talimhane’deki konut işlevinin yıllar içinde yerini otellere, turizme yönelik ticari fonksiyonlara ve ofis kullanımlarına terk etmesi, alanın kimliğini değiştirmekle kalmamış uzun vadede sosyal yapısının da değişmesine yol açmıştır. (Resim 1) Talimhane’yi otopark mafyasının elinden kurtarabilmek ve tarihî yapıların giderek köhnemelerine engel olmak gerekçesi ile 2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi işbirliği ile gerçekleşen “Beyoğlu Talimhane Bölgesi Cephe Rehabilitasyonu Kentsel Tasarım Uygulama Projesi” uygulamaya geçirilmiştir.(20)

Kongre Vadisi, Galata, Taksim ve Tarihî Yarımada arasında çok önemli bir konumda olan Talimhane’de 2004 yılında uygulamaya konulan bu proje, 2005 yılındaki NATO Zirvesi’nin konaklama ihtiyacını karşılaması beklentisi nedeniyle hızlandırılmıştır. (Şekil 1) Sosyal problemler tamamıyla gözardı edilerek, kent mobilyaları, cephe yenileme ve yayalaştırma gibi fiziksel müdahaleler planlanarak tasarlanan proje, güvenlik ve fiziksel bozulma problemlerine cevap verirken, sakinleri düşük gelir ve okuma yazma oranına sahip olan Talimhane’deki sosyal problemlere herhangi bir çözüm önerisi sunamamıştır. (21) (Resim 2)

Proje alanının güvenlik problemini çözmek, festival ve açık alan organizasyonlarına alan sağlayabilmek için yayalaştırma uygulaması başlatılmıştır. (Şekil 2) Yayalaştırma sonucunda servis araçlarının girişi için belli saatler belirlenmiştir. Saat 06.00-10.00 arası ücretsiz geçişler mevcutken, diğer saatlerde kartlı giriş zorunlu kılınmıştır. Alana giriş iki noktadan verilirken, çıkış Abdülhakhamit ve Topçu caddelerinin kesiştiği tek bir noktadan kontrollü olarak verilmiştir. Kent mobilyaları, yol kaplama malzemeleri yenilenmiştir. Bölgenin genelinde zemin düzenleme projesinde yaya dolaşımını engellemeyecek şekilde kent mobilyaları yerleştirilmiştir.

Projeden sonra Talimhane’nin kullanıcı profili de değişmiş, talep edilen hizmetler farklılaşmıştır. Kira bedellerinin artması, yayalaştırma projesi ve talepteki farklılaşmadan ötürü Talimhane’de 1990’lı yıllarda yer seçmiş olan oto-tamircileri, küçük atölyeler ve kargo şirketleri bölgeyi terk etmek zorunda kalmışlardır. Terk edilen alanların yerini, turistlerin ve bölgedeki çalışanların kullandığı kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkânları almıştır. (Resim 3)

Otellerle yapılan görüşmeler (22), burada yer seçen işletmelerin Talimhane’nin gelişiminden, prestijini geri kazanmasından ve merkezî konumundan çok memnun olduklarını göstermektedir. (Şekil 3) Konaklama işlevinin dışında toplantı ve kongre gibi işlevlere de hizmet verecek şekilde hazırlanan oteller, geniş alanlara yayılmış yüksek izleyici kapasiteli çok sayıda kongre salonu oluşturarak, kendilerini merkezî yönetim tarafından alana biçilen kimliğe uygun şekilde yapılandırmaktadırlar. Ayrıca, 2005 yılında kendi aralarında biraraya gelerek Talimhane Turistik Otelcileri İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği’ni kurmuşlar (23) ve alanda bir çeşit İGB yaratmışlardır. Bu çerçevede, Talimhane 2005 yılından beri Akdeniz Güvenlik Şirketi tarafından korunmaktadır. Güvenlik Şube Müdürlüğü’nün kamusal alanlarda herhangi özel bir güvenlik biriminin görev yapmasına izin vermemesi nedeniyle, Akdeniz Güvenlik’e ait 32 eleman Beyoğlu Belediyesi’ne bağlı zabıta kıyafeti ile alanda görev yapmaktadır; fakat özel güvenliklerin herhangi bir ceza yazma yetkisi olmaması nedeniyle, güvenlik birimine destek olması için iki belediye zabıtası ve bir polis memuru bölgede görevlendirilmiştir.

Talimhane Turistik Otelcileri İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği tarafından Akdeniz Güvenlik’e her ay hizmetleri için ödeme yapılmaktadır. Ödenen miktar 32 otelin yıldız ve oda sayısına oranlanarak oteller arasında paylaştırılmaktadır. Bölgenin altyapı ve onarım masrafları da Talimhane Turistik Otelcileri İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği tarafından karşılanmaktadır. Örneğin aydınlatmalar, kent mobilyaları hasar gördüğünde bunların yenilenmesi gideri derneğe aittir. Ancak resmî yazışmalar Beyoğlu Belediyesi üzerinden devam etmektedir. (24)

Hem Talimhane’de uygulanan kentsel tasarım projesi hem de otel sahipleri tarafından oluşturulan Talimhane Turistik Otelcileri İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği’nin hayata geçirdiği İGBuygulamasının ardından Talimhane turizm bölgesi olarak gelişimini hızlı biçimde devam ettirmiş; ancak mahallenin batısındaki konut alanları hiçbir şekilde gelişim göstermemiş, güvenlik problemleri tekrar ortaya çıkmıştır. Çevrede açılan ve orta sınıflara hitap eden kafe ve restoranlar, bu yeni ve prestijli turizm bölgesinin hemen yanında yaşayan halkın maddi olarak ulaşamadığı, mesafe olarak yakın, ama aslında “uzak” bir alan haline gelmesine yol açmıştır. (Resim 4)

Araştırma kapsamında 18 Haziran 2009’da görüşülen muhtar Metin Sönmez alanın oteller bölgesi olarak anılan doğu tarafının çok büyük bir gelişim göstermesine rağmen, güneybatı kısmındaki konut dokusuna (Şekil 2) bu gelişimin yansımadığını, hatta iki bölge arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini belirtmiştir. Kocatepe Mahallesi’nin bir parçası olan Talimhane konut dokusunda yaşayan kişiler çoğunlukla Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan gelmişlerdir. Çok çocuklu bu ailelerden birkaçının biraraya gelerek 200-300 TL kira vermek suretiyle bir evde yaşadığını belirten Sönmez, ailelerin birçoğunun işsiz olduğunu, çocuklarını maddi yetersizlikler yüzünden okula gönderemediklerini ve su ve çiçek satmak gibi sigortasız işlerde çalışarak geçimlerini sağladıklarını aktarmıştır. (Resim 5)

SONUÇ

Ülkemizde henüz İGB benzeri bir uygulamanın yasal çerçevesi oluşmamış olsa da, Talimhane Turistik Otelcileri İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği’nin alanı güvenli kılma çabası, yurtdışında örneği görülen İGB uygulamaları ile çok büyük paralellikler göstermektedir. Örneğin, alanın güvenlik ve bakım/onarım masrafları için harcanan paranın özel sektör tarafından ödeniyor oluşu, “parayı veren düdüğü çalar” mantığı doğrultusunda, sadece otellerin olduğu alan yönelik olup yakın çevresindeki konut alanları bu özel hizmetten faydalanamamıştır.

Merkezî ve yerel yönetimler alan sakinlerinin sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmekte yetersiz kaldıkça, özel sektörün kendi bakımlı ve korunaklı alanlarını yaratması kaçınılmazdır. Her ne kadar Talimhane’deki güvenlik şirketi otellere bitişik konut alanında yaşayanlara alana girilmemesi konusunda bir yaptırım uygulamıyorsa da, burada yaşayanlar kendi mahallelerinden sosyal ve ekonomik olarak bu denli farklı bir alana gelmeyi talep etmemekte ve bu alan hiç yokmuşçasına yaşamaktadırlar. Zaten orada yer alan yeme-içme yerlerinden faydalanmaya da ekonomik açıdan güçleri yetmemektedir. Talimhane’deki kafe ve restoran sahiplerinin verdikleri bilgiler de bu gözlemi doğrular niteliktedir. Müşteri profilleri içinde bölge halkı bulunmamakta ve işletmeleri çoğunlukla turistler ve bölgede çalışanlar oluşturmaktadır.

Bunun sonucunda, Talimhane’nin yakın çevresinden kopukluğu derinleşirken, kentsel alanda birbirine fiziksel olarak yakın ancak sosyal ve kurumsal olarak bütünüyle ayrışmış yapıların varlığı ve etkileri de artmaktadır. Her ne kadar alanda güvenlik sorunlarının yeniden belirmesinde güvenlik önlemlerindeki gevşekliklerin payı olsa da, kent merkezlerindeki yoksul, dışlanmış ve marjinal grupların ekonomik olarak güçlendirilmedikleri durumlarda, Talimhane örneğinde görüldüğü üzere, suçun yaygınlık kazandığı güvensiz bölgelerin oluşması kaçınılmazdır.

NOTLAR

1. Bu çalışmanın Talimhane ile ilgili olan bölümü, Dicle Kızıldere’nin Doç. Dr. Dilek Özdemir yürütücülüğünde yaptığı ve İBB’nin “Projem İstanbul” programı kapsamında desteklediği “Socio-Economic and Spatial Transformations in the Historical Centre of Istanbul after 1980: The Case of Talimhane, Beyoğlu” başlıklı yüksek lisans tezi çerçevesinde edinilen bilgilerle oluşturulmuştur.

2. MacLeod, G. ve K. Ward, 2002, “Spaces of Utopia and Dystopia: Landscaping The Contemporary City”, Geografiska Annaler, 84 B, sayı:3-4, ss.165-166.

3. Steel, M. ve M. Symes, 2005, “The Privatisation of Public Space? The American Experience of Business İmprovement Districts and Their Relationship to Local Governance”, Local Government Studies, sayı:31(3), s.322.

4. Steel ve Symes, 2005, s.324.

5. Steel ve Symes, 2005, s.325, 327.

6. Ward, K. 2006, “Policies in Motion, Urban Management and State Restructuring: The Trans-local Expansion of Business İmprovement Districts”, International Journal of Urbanand Regional Research, sayı:30(1), s.68.

7. Dawkins, G. ve J. Grail, 2007. “Business Improvement Districts: Past, Present, Future”, Partnership Solutions, Institute of Economic Affairs, s.79.

8. Ward, 2006, s.66.

9. Europe’s Largest Business Improvement District is Launched: http://newsweaver.ie/dublincitybid/e_article001274327.cfm?x=b11,0,w (25.07.2011

10. Steel ve Symes, 2005, s.331.

11. Williams, P. 2010, “Business Improvement Districts are Unashamedly Business-led”, City Mayors Development, http://www.citymayors.com/development/business-improvement-districts.html (20.07.2011)

12. Ward, 2006, s.68-70.

13. Steel ve Symes, 2005, s.328.

14. Steel ve Symes, 2005, s.329.

15. Ward, 2006, s.68.

16. Ward, 2006.

17. Steel ve Symes, 2005, s.332.

18. Morçöl, G. ve J.F.Wolf, 2010, “Understanding Business Improvement Districts: A New Governance Framework”, Public Administration Review, sayı: Kasım-Aralık 2010, s.910-911.

19. Polat Omay, E. ve M. Polat, 2006, “Modern Mimari Mirasın Yıkımına Seyirci Kalmak: Talimhane ve Ayhan Apartmanı”, Arredamento Mimarlık, sayı:10/2006, ss.105-107.

20. Kızıldere, D. 2010, Socio-Economic and Spatial Transformations in the Historical Centre of Istanbul after 1980: The Case of Talimhane, Beyoğlu, yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul.

21. 24 Mart 2009 tarihinde İstanbul Turizm Atölyesi’nde çalışan mimar Okan Yılmaz ile yapılan görüşmeden elde edilen bilgi.

22. Bu çalışma kapsamında alandaki 22 otelin ön büro müdürleri ile 2009 yılında yapılan mülakatlardan elde edilen bilgiler.

23. Talimhane Turistik Otelcileri İşletmecileri ve Yatırımcıları Derneği Başkanı Ömer Esmer ile 24 Temmuz 2011 tarihinde yapılan görüşme.

24. Dernek ile yerel yönetim arasındaki ilişkiler de çeşitli konularda devam etmektedir. Beyoğlu’nda gerçekleşen festivallere gelen sanatçıların konaklamaları Talimhane’deki oteller tarafından ücretsiz olarak karşılanmaktadır. 2011 yılında 150 oda 10 gün süreyle sanatçıların konaklaması için ücretsiz olarak Beyoğlu Belediyesi’nin kullanımına verilmiştir.

RESİMLER

** Fotoğraflar Gözde Küçükoğlu Arşivi’ne aittir, şekiller yazarlar tarafından üretilmiştir.

Bu icerik 6155 defa görüntülenmiştir.