366
TEMMUZ-AĞUSTOS 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN




KÜNYE
KIRDAN / KENTTEN

Başkentin Yuttuğu Bir Köy: Bacıköy

Ali Cengizkan

Bacıköy’ün korunması için savaşan Latif Baboğlu’nun anısına

 

Ankara’ya 50 km uzaklıkta bulunan, yakın dönemin ilçesi, şimdi Sincan ilçesine bağlı bir belde olan Temelli’nin mahallesi konumuna itilen Bacıköy, aslında bir Selçuklu yerleşimi. Temelli’nin çekirdeğinin, Samutlu mevkiinde kurulan bir “örnek köy” (numune köy) olarak 1928 yılında 26 evden oluştuğunu ve Bulgaristan göçmenlerini misafir ederek demiryolu hattı üzerindeki aynı istasyonla birlikte varolup geliştiğini, 2002-2009 arasında yaptığımız kapsamlı bir alan araştırmasında incelemiş ve mimarlık-planlama kamuoyuyla paylaşmıştık. (1)

Temelli’nin yaklaşık 8 km kuzeybatısında bulunan Bacıköy’ü o zaman ‘keşfetmiştik’. Köy, Temelli’nin tam kuzeyindeki Kurtuluş Savaşı’nın geri cephesinin stratejik mekânı Maliköy ve istasyonuna çok yakın bir konumda. Güneydeki ovaya hâkim olmakla birlikte kendisini küçük bir çanak içinde gizleyen, günümüze kadar gelmesini bu konumuna borçlu olduğunu söyleyebileceğimiz bir yerleşim. 2007’de 112 gözüken nüfusunun, 2012’de 5-10 olması pek muhtemel.  Ankara’nın konut gelişme alanı kabul edilen batı koridorunun Temelli’yi de içine alması sonrası, bölgedeki ikinci konut siteleri ile hizmet sektörüne yönelik inşa edilen TOKİ konutlarının artması, ayrıca Sincan çanağından Çubuk çayıyla birlikte geliştirilmekte olan OSB’lerin yakınlığı, önceleri Temelli’ye bağlı köy ilan edilen yerleşimin nüfusunu iyice kaybetmesine yol açmış olmalı.  Kendine özgü çanağın ortasındaki tepecikte konumlanan tarihî camisi ve türbesinin yanı sıra, çanağın iç yüzünü oluşturan bayırlarda konumlanan kerpiç evler ve eklentileriyle köyün mahallelerinde, bugün ancak 3-5 ev içinde yaşanılır konumda kalmış.  Onların da sürekli olarak kullanılmadığı, ama belli günlerde ailelerin biraraya gelmesi için kapılarını açtığı biliniyor. Mahallelerde bulunan iki çeşme ve birisinin yarısı ayakta bulunan çamaşırlık-yunmalık mekânı, özel yazıtları ve kullanılan Roma döneminden melezleme taşlarıyla birlikte, köyün yakın geçmişinin gelenek ve yaşantısını aydınlatan ögeler olarak hâlâ ayakta. Köy evlerinden boş olanların çatı ahşaplarının sökümüyle başlayan kerpiç erimesi, yakında köyün tümüyle ortadan kalkabileceğini, ama özel coğrafyasındaki türbe ve cami ile köyün yüzyıllardır bulunduğu “esas yer”e de yabancılaşacağını akla getiriyor. Bu yabancılaşmanın zaten Bacı Sultan Camisi ve Türbesi’nde üst üste yapılmış olan onarım ve ‘restorasyon’larla başlamış olabileceği de gözleniyor. (2) Köyün hemen girişinde bir Roma lahdinin çeşme yalağı olarak kullanılması, ayrıca camide ve türbede kullanılan melez malzeme, yerleşimin Selçuklu döneminden önceki izlerine ciddi biçimde dikkat çekiyor ve büyük olasılıkla burada, Kızılırmak (Halis) kıyılarındaki Orta Asya’dan göç eden dede, baba, emre, sultan gibi erenlerin kurduğu misyoner yerleşimlerden birisine tanıklık edildiğini akla düşürüyor. Anadolu’da pek çok Bacım Sultan, pek çok Yunus Emre köyü var; ama tıpkı Hacı Bektaş yerleşimi gibi, Kızılırmak deltasıyla tarihî, ekonomik ve yaşamsal bağlantıya dikkat çekiyor.

Nitekim Bacıköy’ün tarihine ortak paylaşım sitelerindeki bilgilerden yararlanarak şunlar eklenebilir: Mahallenin ismi, asıl adı Fatma olan Bacım Sultan'dan, dolayısıyla Selçuklu soyundan gelmektedir. Bacım Sultan, Şeyh Taptuk Emre'nin kızıdır. Yaklaşık 970-1000 yıl önce Bacı Köyü’nde yaşamış ve zamanın evliyalarından olduğu geçmişten bugüne kadar anlatılmaktadır. Ölümünden sonra cami yanına içinde Bacım Sultan'la birlikte eşi, iki çocuğu ve hizmetkârının yattığı türbe inşa edilmiştir. Türbe, yapımından sonra Horasanlılar tarafından onarılmış, türbenin onarımı 1980'li yıllarda köy halkı tarafından yapılmış, en son türbe ve cami 2011 yılında restore edilmiştir. Eski caminin yerine 1800 yılında köy halkı tarafından şu anki cami yaptırılmış, söylenceye göre Bayburtlu taş ustaları caminin temelinin oturması için zemini 5 yıl dinlendirmişlerdir.  

Merkezlere yakınlıkları ama onların etki alanından uzaklıkları sonucu yaşadıkları ‘yavaş tarih’ nedeniyle kendi kendisini koruyan Bacıköy benzeri yerleşimlerin, ‘hızlı keşiflerden, duyarsız ve işbitirici restorasyonlardan’ uzak kalmaları, daha fazla yabancılaşmamaları dileğiyle.

NOTLAR

1. Bu çalışmaları kısmen bir sergi ve bir kitap içi makalesiyle paylaşmıştık:

• "Çağa Yerleşmek: Temelli / Dünü, Bugünü, Yarını", ODTÜ Mimarlık Bölümü Arch 714 dersi sergisi, Mimarlık Fakültesi Sergi Salonu; 1 Haziran - 5 Ağustos 2006. Ayrıca sürekli sanal sergiye şu adresten ulaşılabilir: http://www.mimarlikmuzesi.org/Gallery/caga-yerlesmek-temelli-samutlu-ornek-koyu_23.html (06.06.2012)

• Cengizkan, A. ve D. Kılıçkıran, 2010, “From The ‘Model Village’ to A Satellite Town: Reading Change in Temelli Through the Transformation of its Residential Landscape”, Rural and Urban: Architecture Between Two Cultures, (ed.) A. Ballantyne, Routledge, Londra, ss.190-207.

2. Son restorasyonda, türbenin Selçuklu dönemi kimliğine yeniden kavuşturulduğunu söylemek gerek.

Bu icerik 10468 defa görüntülenmiştir.