370
MART-NİSAN 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Erk ve Hakikat Algısı
    Güven Arif Sargın, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü, Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi

  • Mimarlık’la Kaçamaklar
    Güven Birkan, Mimarlık dergisi, ’76 yılı Yayın Yönetmeni; Nisan’77 - Aralık’78 Dergi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü; Ocak’81-Haziran’81 Yayın ve Teknik Yönetmen

  • Ankara Gazi Mahallesi
    Elif Selena Ayhan, Yarı Zamanlı Öğr. Gör., Başkent Ü., İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

  • Antropotektür
    Vintilă Mihăilescu, Prof. Dr., Bükreş Üniversitesi, Antropoloji Bölümü

  • İzmir Kırsal Alan Konutları
    Tonguç Akış, Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Ülkü İnceköse, Öğr. Gör. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Selim Sarp Tunçoku, Doç. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü
    Adile Arslan Avar, Doç. Dr., İYTE Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Edoardo de Nari: Kozmopolit İstanbul’un Son Mimarı

Umut Hanioğlu

İstanbul’da Osmanlı’nın son dönemi, Cumhuriyetin ilk yirmi beş yılında faaliyet gösteren İtalyan mimar Edoardo De Nari (1874-1954) üzerine, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde bir sergi açıldı. Enstitünün Raimondo D’Aronco ile başlattığı, Henri Prost ile sürdürdüğü sergi dizisi, bu kez Edoardo De Nari sergisi ile devam ediyor. Nari'nin tesadüfen keşfedilen kişisel arşivinden derlenen sergi, günümüze kadar mimarı bilinmeyen pek çok yapının tasarımının ona ait olduğunu ortaya koyuyor. Mimarın en bilinen yapısı, bugün Sakıp Sabancı Müzesi olarak hizmet veren Atlı Köşk. Sergi 20 Nisan 2013’e kadar izlenebilir.

Adalar’dan Bostancı’ya gelirken karşıda görünen manzaranın bu kadar korkunç ve iç karartıcı olmasının nedenleri üzerine uzun bir üniversite tezi yazılabilir herhalde. İstanbul’da şehircilik ve planlama alanında parklara kışla ve cami yapmak gibi dahiyane fikirler ortaya çıkarken; mimarinin daha akılcı, planlı ve güzel olduğu günleri anmak ne yazık ki nostalji oluyor. Şehrin birçok tarihî yapısını yabancı mimarların tasarladığı, konuyla ilgilenenler için yeni bir bilgi değildir. Boğaz’daki yalılar, köşkler, Haydarpaşa Tren Garı, bazı camiler ve kiliselerin mimarlarına bakacak olursak yabancı kökenli olduklarını görürüz.

16 Şubat 1874’de Chiavari’de doğan Edoardo de Nari ya da asıl adıyla Denari, 1895’de İstanbul’a gelerek evlenir ve buraya yerleşir. Resim yeteneğini bina çizimlerinde kullanmaya karar vererek mimar ve mühendis olarak çalışmaya başlar. Projesini çizdiği yapılar arasında Beyoğlu’ndaki Lombardiya-Venedik etkili neo-gotik üsluptaki St. Antuan Kilisesi, bugün bulunmayan Saray Sineması, şu an Sabancı Müzesi olan Emirgan’daki Atlı Köşk, Karaköy’deki L’Union Han, Yeniköy’de armatör Aslan Sadıkoğlu’nun yazlık yalısı ve Türkiye’nin ilk sanayicilerinden Fuat Bezmen’in Yeşilköy’deki villası bulunuyor. Ayrıca mimar, Bebek’de kendisi ve ailesi için Villa Lydia adında bir villa tasarlar.

Mimarlığı dışında sanata ilgisini resim ve beste yaparak sürdürür. İtalyan Elçiliği’nin tavan resimlerini yapar, bazı operaların müziklerini besteler, bağımsız resim çalışmaları da vardır. De Nari, eski elçilik, şimdi kültür merkezi olan Tepebaşı’ndaki Casa D’Italia’nın yenilenmesi ve yeni tiyatro salonunun tasarımını üstlenir. Renovasyonun yapıldığı yıllarda (1931-1932) İtalya’da iktidarda olan faşist hükümete bir saygı ifadesi olarak yapıda fascio (balta ve çomak demetleri) temalı fresk ve kartonpiyer süslemeler kullanılır. Bu süslemeler bugün de yerinde durmaktadır. De Nari, Beyoğlu ve Nişantaşı’nda da apartmanlar tasarlar. Bunlar arasında Nişantaşı’nda Erenler Apartmanı(1950), Kristal Apartmanı(1949-50), Beyoğlu’nda Nane Sokak Apartmanı (1900-05) ve İstiklal Caddesi üzerinde Mehmet Ferid Şerbetçizade Apartmanı (1930) bulunur. Ayrıca mimar, Elmadağ Cumhuriyet Caddesi üzerinde bugün ayakta olan birçok yapıya da imza atar. Bu proje uyarınca, aynı yükseklik, aynı revak hizası ve ayrık düzen yapılar cadde boyunca birbirini izler.

Mimarın bazı projeleri ise uygulanamaz. Gümüşsuyu’nda bulunan Park Otel için 1944’te tasarladığı gökdelen projesi gerçekleşmez. 19. yüzyılda İtalyan sefiri Baron Blanc tarafından art deco tarzında yaptırılarak 1930’da Miramare adıyla açılan, 1934’te ismi değiştirilip büyütülen Park Otel, İstanbul’un ilk lüks otellerindendir. Proje uygulanabilse İstanbul’un ilk gökdeleni olacaktır. De Nari’nin 1930’da çizdiği Pera Sinagogu projesi de uygulanamamıştır.

İlerleyen yıllarda yüzde 50’ye varan varlık vergisi sorunuyla boğuşan mimarın yaptığı itiraz, yasanın çıkmasından iki yıl sonra 1944’te kabul edilir. Yine de aile, 1952’de Bebek’teki Villa Lydia’yı satarak Beyoğlu’na taşınır. Edoardo de Nari, 16 Ağustos 1954’te Büyükada’da ölür.

De Nari’nin mimari anlayışı yaşamı ve projeleri boyunca değişkenlik gösterir. Tarihselcilikten eklektisizme, 1920’lerin Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi sonrası art deco ile 1940’lı ve 50’li yıllarda modernizme uzanan bir değişkenlik. Yapıları, mimari ve endüstriyel tasarım gibi farklı üretim kanallarının net ayrımlarının olmadığı, birbirini tamamlayan ve iç içe geçen, ayrı ayrı titizlikle tasarlanmış tekil birimlerin oluşturduğu bütüncül tasarımlar olarak belirginleşir. Tanıtım broşüründen birebir alıntılayacak olursak “De Nari artık varolmayan kozmopolit İstanbul’un son mimarlarındandır.”

Bu icerik 6240 defa görüntülenmiştir.