373
EYLÜL-EKİM 2013
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • ‘Gezi’nen Toplum, Direnen Mekân
    Deniz Özkut, Doç. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
    Göksun Akyürek Altürk, Yrd. Doç. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK DÜNYASINDAN

“GÖĞE BAKMA DURAĞI” 20 EKİM’E KADAR İSTANBUL MODERN’DE GÖRÜLEBİLİR

İstanbul Modern’in The Museum of Modern Art (MoMA) ve MoMA PS1 işbirliğiyle yürüttüğü YAP İstanbul Modern: Yeni Mimarlık Programı, iki yılda bir, yaz aylarında, genç ve yükselen mimarlara İstanbul Modern’in dış mekânında geçici bir yapı tasarlama fırsatı sunuyor. Program, mimarları, sürdürülebilirlik, geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi ekolojik çözümler öneren; gölgelik, su ve oturma alanı gibi öğelerle açık havadaki alanların kullanım olanaklarını artıran yenilikçi tasarım araştırmaları yapmaya teşvik etmeyi amaçlıyor. 1998 yılında New York’ta MoMA PS1’in avlusunda başlayan program, zaman içinde uluslararası nitelik kazandı. 2012 yılında program, MoMA ve MoMA PS1’dan gelen davetle Türkiye’deki İstanbul Modern Sanat Müzesi’ni de dahil edecek şekilde genişledi.

YAP İstanbul Modern’in proje alanı olarak, Sedad Hakkı Eldem tarafından tasarlanan antrepolardan birinde yer alan İstanbul Modern’in heykel bahçesi ile dolgu zemin üzerindeki çakıllı alanı belirlendi. Mimarlık uzmanları, İstanbul Modern ve diğer YAP: Yeni Mimarlık Programı temsilcilerinden oluşan seçici kurul biraraya gelerek finale kalan beş mimarlık oluşumunun önerileri arasından Sevince Bayrak ve Oral Göktaş ortaklığında kurulan SO? Mimarlık ve Fikriyat’ın tasarladığı “Göğe Bakma Durağı” isimli projeyi seçti.

“Göğe Bakma Durağı”, İstanbul Modern’in üzerinde bulunduğu Boğaz’ın görünmeyen sularında süzülerek müzenin bahçesini gölgelendirirken yerleştiği mekanı da şehre yansıtıyor. Müzenin yer aldığı antrepo ve bahçenin yapısal özelliği, deniz suyunun hareketini mimari elemanların hareketine dönüştürmeye olanak veriyor. Denizin yanı başında ama kıyıyla ilişkisi gümrüklü alan nedeniyle kesilmiş olan bahçe, döşemenin altındaki deniz suyunda yüzen şamandıraların taşıdığı gölge elemanlarıyla yeniden tanımlanıyor. Boğaz’dan ve kentin yüksek noktalarından da algılanabilecek kısa ömürlü ama canlı ek, bulunduğu yeri kent siluetinin bir parçası haline getiriyor. Bahçede bulunanlar, gündüzleri sallanan gölgelerin altında, hava karardığında ise değişen yansımaların içinde vakit geçiriyorlar. Bahçenin kullanım kurgusu, geri dönüştürülen malzemelerden üretilen elemanlarla şekilleniyor; balık ağlarıyla kaplanan kullanılmış araç lastikleri hafif, sağlam ve taşınabilen birimlere dönüşüyor. Ortaya çıkan değişken peyzaj ve durmaksızın kıpırdayan gölgelikler bahçeyi şehir içinde bir durağa dönüştürüyor: Dinlenmek, toplanmak, oyun oynamak ya da gökyüzüne bakmak için bir durak.

Çelenk Bafra ve Pelin Derviş’in koordinatörü ve finalist sergisi küratörü olduğu programda, paralel etkinliklerin yanı sıra “Göğe Bakma Durağı” ve finale kalan diğer dört proje 20 Ekim 2013 tarihine kadar izlenebilir.

Bu icerik 1460 defa görüntülenmiştir.