376
MART-NİSAN 2014
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Ebediyen Kaybettiğimiz Gerçek Dostlar: Perran Doğancı ve Yalçın Emiroğlu

Hande Suher

2013 yılı Aralık ayında, ebediyen kaybettiğimiz dört saygıdeğer ve sevgili isim oldu. Kaybettiklerimizden ikisi çok değerli meslektaşlarımız, ilişkilerimiz yarım yüzyıldan daha uzun bir süreye dayanıyor… Herhalde en önemli yönü, sevgi ve saygıyla ördüğümüz bu bağlılıkta tek bir uygun olmayan anımız olmamasıdır. Sadece karşılıklı sevgi ve saygılı bir bağlılık ve herhalde hiç anlamadan gelişen karşılıklı bir etkileşim. Kesinlikle bugünlerde, hiçbir çıkar endişesi olmayan böylesine bir bağlılığın giderek tükendiğini sanıyorum.

PERRAN DOĞANCI (Yüksek Mühendis Mimar, İTÜ, 1951)

Yüksek Mühendis Mimar Perran Doğancı ile 1946-47 yıllarında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde öğrenime başladığımızda tanışmış olduk ve sonra anladık ki benim doğduğum ve bugün yerinde bir işhanı bulunan Cağaloğlu’nda aynı alana bakan karşı ev de onların evi imiş. Sevgili arkadaşım Perran’ı 11 Aralık 2013 günü kaybettik. Beraberliğimiz 67 yıllık bir birliktelik taşıyor. Aramızda sadece iyi anıların, iyi ilişkilerin, sevginin olduğu bir süre. Tüm çalışmalarımız arasında elimizden geldiği kadar beraber olduk. Özellikle yaşlandığımız son dönemlerde beraber olamadığımız durumlarda da telefonla birbirimizi aradığımız çok sevgili ve saygıdeğer bir arkadaşımdı. Bugün, sınıf arkadaşlarımızdan sağ kalan tüm üyelerimizin de Perran’ı mert, dürüst, haksever ve saygılı kimliği ile değerlendireceğine eminim.

Öğrencilik dönemimizde onlar Cağaloğlu’nda olmak üzere, bizler de Laleli’de oturduğumuz için, özellikle henüz yayımlanmış kitabı bulunmayan dersleri tuttuğumuz notlardan tamamlamak üzere beraber olurduk. Sanırım sınıf toplamımız 70 kişi idi. Ve toplam 7 kız öğrenciydik. Mezuniyetimizde rahmetli Nilüfer Ağat, ben, Hande Çağlar ve rahmetli Perran Doğancı ilk dört kişi içinde idik.

Sevgili Perran Doğancı tüm meslek yaşamında serbest meslek faaliyetinde bulundu, mimarlık yarışmalarında çeşitli dereceler kazandı, pek çok değerli uygulamalar yaptı. Serbest mimarlar topluluğunda yanılmıyorsam tek kadın mimardı ve bu bağlamda bir ödül aldı. Meslek yaşamında her zaman çok başarılıydı. Mimarlık Fakültesi’ndeki değerli öğrencilerimiz, staj dönemlerinde onun bürosunda deneyimlerini geliştirirlerdi.

Sevgili Perran, yaşamın boyunca aile üyelerine, meslek yaşamında beraber çalıştıklarına, bürosundaki çalışanlara, staj için gelen öğrencilere, sevgili yeğenlerine, gelinlerine ve çocuklarına gösterdiğin sevgi, şefkat, destek ve yardımlarla senin tüm kaybettiğin sevgililerinle beraber cennette olduğuna inanıyorum. Yüce Allah’tan sana rahmet dilerim. Mekânın cennet olsun.

YALÇIN EMİROĞLU (Y. Mühendis-Mimar, İTÜ, 1957)

2013 yılının son haftasında her zaman olduğu gibi gene televizyondaki bir spor karşılaşması için Yıldız ve Yalçın Emiroğlu’nu telefonla aradık. Yalçın’ın pek keyfi olmadığını söylediler ve eşi daha önce aldıkları hizmetlerden ötürü çok memnun kaldıkları Zeytinburnu’ndaki bir hastaneye kontrol için gideceklerini söyledi. Pazartesi sabahı evden çıkmadan görüştük. Akşamüstü aradığımızda otomobile binerken Yıldız Emiroğlu’nun dizi üzerine düştüğünü ve hastanede hekimlerin ayağını alçıya aldığını ve eve yolladıklarını, Yalçın Emiroğlu’nun da gözetim için hastanede kaldığını öğrendik. Ertesi günkü denetimde herhangi bir durum üzerinde dikkat çekilmedi. Üçüncü gün Yalçın Emiroğlu uykuya daldı. Daha sonraki aramalarımızda da uyumaya devam ettiğini söylediler. Biz, herhalde doktorlar tarafından uyutuluyor diye düşündük ama bu uyku sürekli oldu. Uykusu içinde yaşam öyküsünü tamamladı.

Benim İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehircilik Kürsüsü’nde doçentlik çalışmamı hazırladığım 1954–55 döneminde Yalçın Emiroğlu, 3. sınıfta, Şehircilik Dersi’nin öğrencisi oldu. O dönemde Şehircilik Dersi haftada 2 saat ders, 4 saat uygulama programına göre düzenlenmişti. Uygulamaya, kürsü başkanı Hocamız Prof. Kemal Ahmet Arû, Doç. Gündüz Özdeş ve araştırma görevlisi olarak Ahmet Keskin, ben ve Hande Çağlar beraber giriyorduk. Hepimiz Yalçın Emiroğlu’nun o zamana kadar görmediğimiz bir düzeyde çizimle anlatım yeteneğine sahip olduğunu gördük. Tanık olsun olmasın her olayı sembolik bir biçimde çizerek anlatabiliyordu. Bu durumun en iyi tanığı Yapı Kredi Bankası’nca yayımlanan Rahmetli Vedat Nedim Tör yönetimindeki çocuk yayınlarının kapaklarıdır. Hazırladığı bu kitap kapakları geçen yıl kendisinin de katıldığı bir tören ile gündeme getirilmiş, İstanbul ve İzmir’de sergilenmiştir.

O dönemde Tünel’e yakın bugünkü Baro Han’ın yerindeki Metropol Han’ın 5. katında mütevazı bir odayı, sadece mimarlık yarışma projelerine çalışmak için Y. Müh. Mimar Altay Erol ile düzenlerken, yarışmalara, o sırada askerlik görevinden dönen Rahmetli Y. Müh. Mimar Tekin Aydın ile birlikte katılma kararı almıştık. Yıl 1956 idi ve onlara son sınıf öğrencisi olan Yalçın Emiroğlu’nun o güne kadar eşine rastlamadığım anlatım yeteneğinden, eğer kendisini grubumuza alabilirsek çok yerinde olacağından, aksi halde mezuniyetinin yakın olmasından dolayı mimarlık yarışmalarında güçlü bir rakiple karşılaşmış olacağımızdan bahsettim. Tanıştıkları anda tümüyle anlaştılar ve böylece çalışma grubumuz dört kişi oldu.

Emlak Kredi Bankası’nın Eminönü Şube Binası Yarışması sırasında gruba katılan Prof. Kemal Ahmet Arû ve Prof. Mehmet Ali Handan ile birincilik derecesi aldılar. Benim kısa süreliğine Lübnan Radyo-Televizyon Mimari Projesi için Cenevre’de bulunduğum bu yarışma sonunda beraber çalışmayı sürekli kılabilmek amacı ile Yalçın Emiroğlu’nun mezun olduğu 1957 yılında AHE Mimarlık ve Şehircilik atölyesi kuruldu. 1957 yılının 10. ayında ben de İstanbul’a dönerek gruba katıldım. O dönem, benzerlerine göre Metropol Han’ın teras katındaki büromuz Leyte uçak gemisine benzetilirdi.

AHE Mimarlık ve Şehircilik Atölyesi’nde çok başarılı işler yüklendik, ulusal ve uluslararası yarışmalar kazandık. Bu dönemde, Haydarpaşa Lisesi’nden Yalçın Emiroğlu’nun sınıf arkadaşı ve Göztepe Rıdvanpaşa Sokak’ta Tekin Aydın ile karşılıklı komşu olan ve o sırada Turizm Bankası Mimarlık Bürosu’nda Prof. Sedad Hakkı Eldem ile beraber çalışan Esad Suher, (Y.Mimar, GSA) ile bizi evlendirmeyi akıllarına koydukları için bundan kurtuluş olmadığını anlayarak yakınlarımızın sevgi dolu katılımlarıyla 1960 ihtilalinden sadece beş gün sonra nikahımız büromuzda kıyıldı. Sevgili Yalçın’ın 54 yıl önce söylemiş olduğu halde “O sana taht yapar, oturtur, senin rahatın için çalışır.” dediğini bugün bile gözlerimden yaşlar akarak anıyorum.

Hocaları ve öğrencileri ile kurulan bu mutlu ve başarılı topluluk 1960 yılında 147’ler Yasası diye anılan yasa ile dağıldı. Hocamız emekliye sevk edildi. Temeli atılmış olan Ataköy Oteli olduğu gibi bakanlıkça terk edildi. Maalesef AHE darmadağınık oldu. Hocamız çağrı üzerine Almanya’ya gitti. Mehmet Ali Bey GSA’ya, ben görevime döndüm. Yalçın Emiroğlu ve Altay Erol da İTÜ Maçka Mimarlık ve Mühendislik Fakültesinde mimari proje derslerini yürütmeye devam ettiler. Sonra Prof. Kemal Ahmet Arû’nun da ortak olduğu bir yeni büro kurdular ve serbest mimarlık mesleklerini sürdürdüler.

21 Aralık 2013 Cumartesi akşamı her zamanki gibi özellikle konuşacak ve eğlendirecek bir konu bulduğumuzda derhal telefon ederek birbirimize bildirirdik. Gene böylesine bir telefon görüşmesinde Yalçın Emiroğlu benimle de görüşmek istemişti. Telefonu aldım ama çoğu kez söylenenleri tümüyle anlayamıyordum. Konuşmamızda, benim kendisine birçok olanağı hazırlayarak verdiğimi, daha mezun olmadan mükemmel bir büroya sahip olduğunu, benim kendisi için pek çok şey yaptığımı söyleyerek bunun için adeta bana teşekkür ediyordu. Ben şimdi bunları yazarken olduğu gibi tüm bu söylediklerinden çok müteessir olarak “Hadi oradan hep beraber çok güzel şeyler yaptık” diyerek telefonu Esad Suher’e verdim, gözümden yaşlar döküldüğünü anlamasını istemedim. Ancak içimde ukde olan bir şey var “Boğaza gidip bir yemek yiyelim” diyordu. Onu yerine getiremedik.

Tanık olsun olmasın her olayı sembolik biçimde ve düzeyde çizimle anlatım yeteneğine sahip olan Yalçın Emiroğlu benim değerlendirmeme göre büyük bir yetenekti. Yaratıcı tarafı ağır basan her kişi gibi eminim hayatı boyunca yapabildiklerini asla yeterli bulmamıştır. Tanrı da daha fazlasına izin vermedi. 2 Ocak 2014, Perşembe günü sevgili arkadaşımızı derin uykusu içinde kaybettik. Esad Suher’in Haydarpaşa Lisesi’ndeki öğrenimlerinden beri 67 yıllık sevgili dostu, arkadaşı; benim 60 yıl önceki öğrencim, sonra AHE Mimarlık ve Şehircilik Atölyesi’nde meslek ortaklığım, sürekli iyi anılarla uzun yıllar hep beraber olduğumuz dostumuz, kardeşimiz kadar yakın saygıdeğer ve sevgili Yalçın Emiroğlu’nun kaybı ile çok sevgili eşi arkadaşımız Yıldız Alpar Emiroğlu’nun onarılmaz acısını candan yürekten paylaşırız. Söyleyebileceğimiz tek şey onun için Tanrıdan rahmet dilemek. Mekânı cennet olsun.

Bu icerik 6979 defa görüntülenmiştir.
Perran Doğancı<br />(Yüksek Mühendis Mimar, İTÜ, 1951)
Yalçın Emiroğlu<br />(Yüksek Mühendis Mimar, İTÜ, 1957)