376
MART-NİSAN 2014
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Le Corbusier’nin “Mimarlar için Üç Anımsatma”sı ve Maruf Önal’ın Ar Apartmanı

Arbil Ötkünç, Dr., MSGSÜ, Mimarlık Bölümü

Modern Türk mimarlığının 1940-1990 dönemini anlamak için takip edilmesi gereken önemli mimarlardan biri Maruf Önal’dır. Tasarladığı konutlarda Le Corbusier’nin ilkelerini kendine özgü biçimde yorumlayan Önal’ın en önemli yapılarından biri olan Ar Apartmanı’nı inceleyen yazar, Beşiktaş semtinde yükselen rant nedeniyle, üzerinde yıkılma baskısı olan yapıya dikkat çekiyor.

Y. Mimar Maruf Önal (1918-2010) çağdaş Türk mimarlığının farklı alanlarına katkıda bulunmuş önemli bir isimdir. (Resim 1) Uzun yıllar akademisyen olarak çalışmış, farklı üsluplarda eserler vermiş, yarışmalara katılmıştır. 1954’te Mimarlar Odası’nın kuruluş çalışmalarına katılmış, 3 sicil no.lu üyesi olmuştur. Önal, ayrıca üç dönem Yönetim Kurulu üyeliği, 1958 ve 1967-70 yılları arasında beş dönem Genel Başkanlık, iki dönem de Onur Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur.(1)

Önal’ın meslek hayatı boyunca yaptığı çalışmalar incelendiğinde, çağın gereksinimlerine göre sürekli kendini geliştiren bir mimarî anlayışa sahip olduğu görülür.(2) Bu yazının öncelikli amacı, bu süreklilik içinde modernist nitelikleri ile öne çıkan, Önal’ın 1960 yılında inşa ettiği Ar Apartmanı’nı tanıtmak ve tasarlanmış olduğu dönem bağlamında bir değerlendirme yapmaktır.

Ar Apartmanı’nın kendi dönemi içerisindeki yapılar arasında öne çıkışının temel nedeni modernizmin Le Corbusier tarafından “beş nokta”da özetlenen ilkelerini ve “Mimarlar için Üç Anımsatma”sını özgün bir biçimde yorumlamasıdır. Bu yapı, Le Corbusier’nin ilkeleri doğrultusunda okunabilse de, onun tasarımlarının doğrudan bir alıntılaması değildir. Mevcut koşullara, bulunduğu yere uyan, kullanıcı ihtiyaçlarına akılcı bir şekilde cevap veren, özgün ve nitelikli bir üründür. Bu yazıda konu edilen Ar Apartmanı’nın kütle, plan, cephe ve detayları açısından değerlendirilmesi, modernizmin mekân biçimlenmesi hakkında da ipuçları sunar.

AR APARTMANI DÖNEMİNDE MODERNİZME YAKLAŞIM

Ar Apartmanı, Barbaros Bulvarı’nın yeni açıldığı dönemde, Beşiktaş’ta yapılaşmanın henüz yoğunlaşmadığı yıllarda, Balmumcu semtinde inşa edilmiştir. Bu çevre, Önal’ın da belirttiği üzere, dönüşümlerini yakından bildiği bir yerdir.(3) (Resim 2)

Ar Apartmanı, Önal’ın 11 hissedar ile birlikte kurduğu “ortaklarının mesken ihtiyaçlarını giderme amaçlı” kooperatif tarafından, kendisinin yaptığı proje doğrultusunda(4) 1960’larda inşa edilmiştir. (Resim 3) Amaç, (yapım kolaylığı ve ucuzluğu bakımından) ulaşılabilir olan ve evrensel estetik değerler içeren bir mimarlık anlayışı ortaya koymaktır. İnşaat için gerekli krediyi talep etmek amacıyla, asgari ihtiyaçlara cevap verecek şekilde, mütevazı ve rasyonel bir yaklaşımla tasarlanmış, özenli bir yapımla gerçekleştirilmiştir. Yapım sırasında çekilmiş fotoğraflar hem inşaat kalitesini hem de o dönem yapının çevresinin niteliğini göstermektedir. (Resim 4)

Önal’ın meslek hayatı boyunca tasarladığı toplu konut, apartman yapısı(5) ve müstakil evlerde sıklıkla rastlanan yalın ve geometrik biçim dili, işlevsellik ve betonarme kullanımı modern mimarlığın ilkeleri arasındadır. Ar Apartmanı da yere, bağlama ve programa verilen rasyonel bir tepki olması itibari ile moderndir.

Modern mimarlık kuram ve pratiğinin oluşumunda (proje, uygulama ve yayınlarıyla) Le Corbusier’nin rolü öncüdür. Uluslararası çalışmaları ve modern mimarlığı hayata geçiren yapıları ile çağdaşı ve takipçisi olan mimarları etkilemiştir. Bunun nedeni, Tanyeli’ye göre, Le Corbusier’nin kendi bireysel tasarım dünyasına adeta demokratik bir katılım şansı tanımasıdır: “O nedenle, Le Corbusier’nin Hindistan’dan Güney Amerika’ya, Türkiye’den Japonya’ya çok izleyicisi olacaktır. Üstelik onun mimarisi, tüm izleyicilerini taklitçi konumuna düşüren Mies yaklaşımının aksine, sık sık özgün Batılı ve Doğulu yorumcular yetiştirme potansiyelindedir de.” (6)

Türkiye özelinde de modern mimariye ilgi duyan mimarlar, özellikle Le Corbusier’nin düşüncelerinden ve yapılarından etkilenmişlerdir. Yücel, şu örnekleri vermektedir: “Çoğu yıkılmış bir dizi İstanbul-Ankara-İzmir villası, Büyükada’da, Caddebostan’da, Kordon’da […] pilotiler, “mütereddit” serbest planlar, camlı-kübik cepheler, beyaz sıva, teras çatı […] Türkiye modernizminin 1950’li, 1960’lı yıllardaki soy örnekleri […], prototip oluşturmuş-oluşturamamış düzeyli yapılar: Hilton Oteli, Büyükada Anadolu Kulübü Oteli, İstanbul Belediye Sarayı, Hukukçular Sitesi, Haluk Şaman Villası.”(7)

20. yüzyılı yönlendiren rasyonel düşünce Türk mimarlığına ancak 1950’lerde yerleşmiştir. Kendisinden önceki “ikinci ulusal mimarlık” anlayışı, Türk sivil mimarlığını örnek almakta iken, 1950’ler mimarlığı modern mimarlık dilini kullanarak, çağın söylemlerine uygun uygulamalar yapmayı hedefler. Kortan, “rasyonalist ve uluslararası” sıfatları ile tanımladığı dönemle ilgili çalışmasında, ele aldığı projelerin yurtdışındaki örneklerle benzerliklerine dikkat çekmektedir.(8) Bu benzerlikler hem tasarımın kolay üretilebilirliğini anlatmakta hem de onun yaygınlaşma gerekçesini göstermektedir. Örneğin 1953 tarihli Hilton Oteli gibi tekil modern yapıların çok katlı, ızgara cepheli, monoblok mimarisinin yorumlanmasının, 1950’lerin mimarisine kendine özgü görsel karakterini verdiği söylenebilir. Bozdoğan’a göre, betonarme, çelik ve cam kullanımı, kübik formların, geometrik şekillerin ve kartezyen ızgaraların öne çıkması ve hepsinden önce de bezemenin, stilistik motiflerin, geleneksel çatıların ve tezyini detayların bulunmayışı, 20. yüzyıl estetik bilinci içinde bu modern hareketin tanımlayıcı özellikleri olmuştur.(9) (Resim 5) 1950’lerden itibaren bu mimari biçimler dizgesi Türkiye’yi de etkilemeye başlamıştır. Önal da akademideki öğrenciliği döneminde ve meslek hayatının özellikle ilk yıllarında modernist mimarinin, Le Corbusier’nin fikirleri ve eserlerinin esin kaynağı olduğundan söz etmektedir.(10)

AR APARTMANI’NIN TASARIM İLKELERİ: “MİMARLAR İÇİN ÜÇ ANIMSATMA”

Le Corbusier “yeni çağın mimarları” için Bir Mimarlığa Doğru isimli kitabında “üç anımsatma”da bulunur. Bunlar: “Kütle, duyularımızı tümüyle etkileyen, algılayıp ölçebilmemizi sağlayan öğe; yüzey, kütlenin üzerimizde yarattığı coşkuyu yok edebilen veya artıran kılıf; plan, her şeyi kesin olarak belirleyen, kütlenin ve yüzeyin yaratıcısı”dır. Bunlara bir dördüncü hatırlatmayı ekler: “Mimarlığı hassas matematiksel oranlara ulaştıran araçlardan biri olan ‘düzenleyici çizgiler’ vardır; bu matematiksel oranlar düzeni algılamamızı sağlayarak bizde hoşnutluk yaratırlar.”(11) Le Corbusier’nin bu anımsatmalarında değindiği konular mimarlık tarihi boyunca çeşitli bağlamlarda ve biçimlerde ele alınmışlardır. Ancak, Le Corbusier’nin ifade gücü, bunları adeta manifesto biçiminde ortaya koyması ve yapıları ile bu ilkeleri yaygınlaştırmasından gelmektedir. Uluslararası üslubun Le Corbusier tarafından 1926 yılında sıralanan “başlı başına yeni bir estetiği temsil eden yeni bir mimarlığa doğru beş nokta”sı ise şunlardır: “1. Taşıyıcılar, 2. Çatı bahçeleri, 3. Zemin kat planının özgürce tasarımı, 4. Yatay pencere, 5. Cephenin özgürce tasarımı.”(12) (Resim 6)

                                                                                                  

Le Corbusier’nin “üç anımsatma”sı ve “beş nokta”sı, bu zamana dek neredeyse her mimarlık okulunda ve ortamında tartışılmıştır. Önal’ın Ar Apartmanı ise, hem tüm bu ilkeleri, hem de rasyonalizm ve fonksiyonalizmin etkilerini içermektedir. Ar Apartmanı’nın tasarımı Le Corbusier’nin geliştirdiği bu kavramlar üzerine kurulu düşünce yapısının bir uzantısı olarak değerlendirilebilir.(13)

1. KÜTLE

“Asal geometrik biçimler güzel biçimlerdir, çünkü kolayca anlaşılırlar.”(14)

Ar Apartmanı’nın kütlesi, temelde asal geometrik bir biçim olan bir dikdörtgenler prizmasıdır. Dört katlı bu yapı (planda 1570 cm x 3280 cm), apartman planlamasında basit ve yaygın bir tip olan, her katta çekirdeğin iki tarafında iki daire olan iki bloğun simetrik ve doğrusal şekilde biraraya getirilmesinden meydana gelmiştir. Yapının hem düzgün ve statik kütlesinde, hem de cephelerinde ve planında sadelik ve işlevsellik gözlemlenmektedir. Yapının zemin katı geride tutulmuş, ön yüzde kütle, kolonlar üzerine oturtulup konsol çıkacak şekilde hareketlendirilmiştir. Zemin kattaki bu geri çekme monoblok yapının ağırlık hissini hafifletmekte ve geniş bir giriş terasının oluşmasına izin vermektedir. Bu giriş terası günümüzde otopark olarak kullanılıyor olsa da, inşa edildiğinde manzaraya hâkim bir ön bahçedir. Bu teras, yapının bulunduğu yerle ilişki kurmasını, eğime uygun şekillenmesini sağlamakta, bahçe için doğal bir sınır yaratmaktadır. (Resim 7) İkiz apartmanların iki girişi de, kapalı, açık ve yarı-açık mekânlar arasında işlevsel bir bütünlük sağlayan bu kolonlu bölümün altındadır.(15) Yapının nihaî biçimi adeta dikdörtgen prizmasından parçalar (balkon boşlukları, giriş arkadı, teras katı ve benzeri)(16) eksiltilerek oluşturulmuştur. (Resim 8, 9) Önal, tasarımında kütle ve hacmin sunacağı olanakları araştırmıştır. Modernist vokabülere ait arkitektonik öğeleri yeniden kurgulayıp tasarımına aktarmıştır. Önal, burada aslında üslûp olarak değil, rasyonellik adına modernist bir yaklaşım benimsemiştir.

2. YÜZEY

“Kütle, onu yönlendiren ve yaratan hatlara göre bölünmüş bir yüzeyle kaplıdır; yüzey kütleye kişiliğini verir.”(17)

Ar Apartmanı’nın ön ve arka yüzeyi, kurulu olan iskelet sistemini dışarı yansıtmaktadır. (Resim 10) Vanlı, bu yapıda da kısmen görülen,(18) 1930’lar ve 1940’larda yaygınlaşan cephelerden şu şekilde bahsetmektedir: “Izgara cephe, balkon olsun ya da olmasın, bir yapının kesitinin dışa vuruşu, yansıması gibi her programa bir şekilde uygulanmıştır. […] Bu cephe görüntüsü, az farklarla, bir bakıma rasyonel mimarinin simgelerinden olmuştur.”(19) Hilton Oteli’nin cephesi bu anlayışın en bilinen örneklerindendir. (Resim 11) Batur’a göre, geniş giriş katı üzerinde kolonlarla yükselen yatak katlarının prizmatik kitlesi ile oda ve balkonların cephede oluşturduğu kafes doku ve yatay konumlu prizmasının oranları, Türkiye’de uluslararası üslubun karakteristiği olarak algılanmış ve izlenmiştir.(20) Ar Apartmanı’nın özgünlüğü, Hilton Oteli gibi bir arketipe ait değerlerin farklı işlevde yeni bir tasarıma yansıtılmasındadır. Bina, yalnızca baskın uluslararası eğilimlerin basit bir taklidi değil, yorumlanmış bir modernizm ürünüdür. Izgara cephesinde yer alan iki boyutlu düzenlemenin ötesinde, kütledeki geri çekilmelerinin oluşturduğu ışık-gölge, doluluk-boşluk etkisi algıda zenginlik yaratan unsurlardır.

Le Corbusier’nin beş noktasından sonuncusuna göre cephe serbestçe tasarlanabilmelidir: “Döşemenin, yapıyı çevreleyen bir balkon gibi, taşıyıcı kolonların ilerisine çıkarılmasıyla tüm cephe taşıyıcı yapının ötesine uzanmış olur. Böylelikle taşıyıcı olma niteliğini yitirir ve içteki bölümlenmeye bağlı olmaksızın pencereler istenilen uzunlukta açılabilir.”(21) Ar Apartmanı’nın bütünü olmasa da zemin katında bulunan ve istenilen uzunlukta açılmış yatay bant pencere, kısmen serbest cephe tasarımının sağladığı olanakla şekillendirilmiştir. (Resim 12) Le Corbusier’nin beş noktasından dördüncüsü serbest cephe ile doğrudan ilişkilidir ve yatay pencereler üzerinedir: “Pencere bir taşıyıcıdan diğer taşıyıcıya uzanır, böylelikle yatay bir pencere oluşur. Sonuçta rahatsız edici düşey kayıtlarla birlikte kurumlu düşey pencereler de ortadan kalkar.”(22) Ar Apartmanı’nın yan cephesindeki en belirgin mimari öğe zemin ve birinci katın birbirlerinden kısmen kopuk algılanmasını sağlayan bu yatay bant penceredir. (Resim 13) Yapının cepheleri bütün olarak değerlendirildiğinde plandaki modülerliğin, yüzeylerin doluluk-boşluklarına ritim arayışı olarak yansıdığı görülür. (Resim 14, 15) Cephede mekânların okunabilirliği, salonun pencere açıklıklarının geniş biçimde bırakılması gibi özellikler, içerideki işlevleri dışarıya yansıtmakta ve algılama kolaylığı sağlamaktadır.

3. PLAN

“Mimarlık kendini kütle ve yüzey aracılığıyla gösterir. Kütle ve yüzey planla belirlenir. Yaratıcı olan plandır.”(23)

Le Corbusier’nin beş noktasından ilki, (aslında diğerlerine de olanak sağlayan) taşıyıcılar üzerinedir.(24) Betonarme inşaata bağlı olarak taşıyıcı duvarların yerini noktasal taşıyıcılar almıştır. Bu taşıyıcılar, binanın iç düzenlemesi tarafından belirlenmeden, eşit aralıklarla yerleştirilir. Yapı, zeminden koparıldığında odalar toprağın neminden uzaklaşmış olur, daha çok ışık ve hava alır, yapının oturduğu alan ise bahçeye katılmış olur.

Ar Apartmanı’nın betonarme iskelet sistemi, noktasal taşıyıcıların yaklaşık üç metrelik aralıklarla ritmik bir şekilde dizilmesiyle oluşturulmuştur. (Resim 16-18) Mimar, inşai bir tasarım süreci izlemiş ve strüktürü bir ön sistemin kurallarına göre meydana getirmiştir. İşlevsel olarak iskelet ve duvarların bağımsızlaşmaları ilkesi yalnızca yapının dış duvarları için geçerli olmayıp içteki bölücü duvarlar için de kısmen sözkonusudur. Plan, kullanıcıların isteklerinden, gereksinimlerinden yola çıkılarak yapılmıştır. Evin oturma ve yemek odası, “karnıyarık” olarak tabir edilen plan şemasına göre ortada ve çift cepheli olarak kurgulanmıştır. Kompakt plan anlayışı, mekânların iç içe kullanımı ve ana mekân olan “sofa”nın etrafında toplanma fikrinin izleri görülmektedir. Evde herhangi bir kullanım zorluğu, kullanılmayan alan veya gereksiz koridor bulunmamaktadır. Böylece, iç dolaşım en az kayıpla çözülmüştür. Ancak, Ar Apartmanı geleneksel iç mekân kullanımını yineleyen erken modern apartmanlardan farklıdır.(25) Planlaması kısmen esnek düzenlemeye imkân vermektedir. (Resim 19, 20) Le Corbusier’nin beş noktasından üçüncüsüne, yani zemin kat planının serbest tasarımı ilkesine göre “her kat diğerinden tamamen bağımsız olacak şekilde, iç duvarlar gereken yerlere konabilir.”(26) Mekânları belirleyip sabitlemeyen, esneklik ve değişebilirlik ilkesine dayalı bu yaklaşım, özellikle konut mimarisi için günümüzde de yeni açılımlar sağlayabilecek potansiyele sahiptir.

Radi Birol, Ar Apartmanı’nın planını anlatmak için çizdiği krokide kendi kiracı olduğu daire ve Önal’ın dairesi üzerinden yapıdaki farklı kullanımları göstermektedir. (Resim 21) Kullanıcı, istediği takdirde oda ve banyo kapılarının salona baktığı bölümü ayırarak yatak odası holü haline getirebilir. Sofanın arka cepheye bakan kısmı bölücü bir duvarla ayrılarak oda haline getirilebilir. Mutfaktan (servis ve çöp çıkarma ve benzeri amaçla) apartman holüne doğrudan bağlanılabilir. Böylelikle yapının rasyonel kurgusu ve planına karşın zengin iç mekân kullanımı ve algısı yaratılmıştır.

4. DÜZENLEYİCİ ÇİZGİLER

“Düzenleyici çizgiler keyfi tutuma karşı bir güvencedir. Ruhsal doyum sağlarlar. Düzenleyici çizgiler reçete değil araçtır. Seçimi ve anlatım biçimleri mimari yaratının bir parçasını oluşturur.”(27)

Ar Apartmanı’nın özgünlüğü, kendisini yalnız kütle, yüzey ve planlamasında değil, inşa tekniğinde, kullanılan malzemelerin biraraya getiriliş düzeninde de kendisini gösterir. Bütünde ve ayrıntılarda takip edilen temel ilke, düzenleyici çizgilerin varlığıdır. Ahşap kapılı, tamamen yatay etkili kayıtlarla bölünmüş cam cepheli giriş holü bu çizgilere verilebilecek bir örnektir. (Resim 22) Girişte, şeffaflık ve sağırlığın birarada kullanılması etkileyici bir karşıtlık yaratmaktadır. Giriş holünün genel düzenlemesine, pencere kayıtlarındaki gibi yatay çizgiler hâkimdir. Buradaki betonarme karşılama bankosu, tesisatı gizleyen ahşap panolar ve posta kutuları, yapı ile mimari bir dil birliği içerisindedir. İç mekândaki en etkileyici eleman, (adeta heykelsi bir öğe gibi algılanan) katları bağlayan balansmanlı betonarme merdivendir. (Resim 23) Zemin katta merdivenin altına (kullanıcıların fazla yaklaşmamaları için) bir çakıl havuzu düzenlenmiştir. Çakıl taşları yere kadar inen cam yüzeyin hem içerisinde hem de dışarısında devam ederken iç ve dış mekân adeta birbirine geçmektedir.

Yapının yalnızca kabuğunda değil, iç mekân düzenlemeleri ve sabit bahçe mobilyaları gibi plastik öğelerinde de modernist bir dil kullanılmıştır. Apartmanın önündeki betonarme bank bunun bir örneğidir. Yan cephedeki yassı dökme demirden “AR” yazısı ise, güneş vurduğunda oluşan keskin gölgesi ile etkileyici bir grafik anlatımdadır. (Resim 24) Ayrıntılarda gösterilen bu özen mimarın bütüncül tasarım anlayışının göstergeleridir.

AR APARTMANI ÜZERİNE

Bozdoğan’a göre Türk mimarlarının modernizm hakkındaki yorumları iki farklı yaklaşımı kapsamaktadır. Bazen "Geometrik hacimlerin ahenkli kompozisyonu"nu överek […] modernizmin estetik bileşenine ayrıcalık tanımışlardır. Daha sık olarak da, estetik bir modernizm anlayışının üslupla ilgili içeriklerini reddedip, modern formu tanımlayan nesnel ve bilimsel ölçütler olduklarına inandıkları "rasyonalizm ve işlevselcilik" ilkelerini önplana çıkarmışlardır.(28)  Ancak çoğunlukla bu ikisini uzlaştırmaya çalışmışlardır. Önal’ın mimarisinde ve özellikle Ar Apartmanı’nın tasarımında bu uzlaşmanın arandığı gözlenmektedir.

Le Corbusier’nin “mimarlara anımsatmalar”ı ve “beş nokta”sı, pek çok açıdan Maruf Önal’ın mimarlığına iz bırakmıştır. Akın’ın da belirttiği gibi, “Modern dönemde bizde ve dünyada [Le Corbusier’nin] etkisi somut biçim alıntılarının çok daha ötesine geçmiştir.(29) ‘Modern’ mimar belleğinin önemli bir bölümü, onun ürettiği imgelerle doludur”. Bu konuda Akın’dan farklı görüşte olan Yazıcıoğlu, “‘Le Corbusier’nin Türk Mimarlığı üzerindeki etkileri’ diye bir söylemin yanlış olduğunu düşünerek, tek başına bir Le Corbusier etkisi değil, dönemin getirdiği rasyonellik ve evrensellik arayışının dünyanın her yerinde aynı malzeme ve aynı teknoloji kullanıldığında aynı sonuçlar doğurduğunun bir göstergesi olarak algılanması gerektiği inancı”ndadır.(30)

Bozdoğan, Türk mimarların, “ithal bir estetiğin pasif alıcıları” olmaktan çok uluslararası üslubun yerelleşmesi ve sahiplenilmesinde aktif katılımcılar haline geldiklerini, hem mesleki kültürlerini hem de yerel inşaat pratiklerini dönüştürdüklerini söyler.(31) Cumhuriyet dönemi mimarlığının bu konut yapısı da ait olduğu yerin ve yaşam tarzının ürünü, mimarlık alanında toplumsal belleğimizin mütevazı bir parçasıdır. Bu nedenle, Ar Apartmanı’nın, modernizmin biçim anlayışının Batı-dışı bir coğrafyadaki yansıması olduğu, “öteki modernler”(32) olarak nitelenen, estetik düzene yerleşmeye başlamış kanonik düşüncenin dışına çıkmayı başaran, biçimde de zenginleşmeyi ve özgünlüğü gerçekleştiren örnekler arasında olduğu söylenebilir. Modernizmin imgelerinin izlerini taşıyan Ar Apartmanı’nın net, bezemesiz kütle ve cepheleri eskidikçe nitelik kaybı algısının artması riskini barındırmaktadır. Aslında yapı, Önal’ın günümüze biçimsel olarak az değişiklikle ulaşmış özgün tasarımlarından biridir. Bazı basit yapı fiziği sorunları olmasına rağmen strüktürel olarak iyi durumdadır. Ancak işlevsel açıdan bakıldığında, konut olarak inşa edilen yapının bugün pek çok dairesinin işyeri ve büro olarak kullanıldığı görülür. Yapının özgün işlevine olmasa da özgün tasarımına uygun olarak, fazla bozulmadan günümüze ulaşmasının nedenleri, verimli şekilde kullanılması, kullanıcılarının çoğunlukla ev sahipleri olmaları ve Önal ile Birol’un uzun yıllar burada oturmuş ve çalışmış olmalarıdır. Günümüzde İstanbul’un ekonomik değeri sürekli artan bir semtinde yer alan bu yapı üzerinde özellikle değişen kullanıcıların taleplerinden kaynaklanan çeşitli tehditler bulunmaktadır.(33) Bu tehditlerin irdelenmesi korunma sorunlarının ortaya konması açısından önemlidir.

Türkiye’de, koruma uygulamalarında modern bir mimarlık eserinin değeri, müellifinin mimarlık ortamı içindeki konumu ile ölçülebilmektedir. Önal, mütevazı kimliğiyle otoriter bir konumda değildir. Kendisinin gösterdiği tevazu şu sözlerinden de anlaşılmaktadır: “Cumhuriyet’in başlangıç döneminde, mimarlığı ülkemiz için yeniden biçimlendirmeye koyulmuş olan mimar kuşağı ile 1945’lerden sonra gelen kuşak arasında yer alan, mesleğe 1943 yıllarında başlayan, orta kuşaktan ve sıradan bir mimarım”.(34) Bu nedenle, mimarın bu az bilinen modern yapısının Cumhuriyet dönemi mimarlığı içindeki yerini düşünmek, tanınırlık kazanması ve yaşatılması için özellikle önemlidir. Ar Apartmanı’nın çevresiyle ilişkisi, özgün tasarımı, mimarı Maruf Önal’ın çalışmaları araştırılarak yapının mevcut değerleri daha iyi anlaşılabilir.

 

KAYNAKÇA

2002, Mimarlar Odası 2000/7. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri, Mimarlar Odası ve Yapı-Endüstri Merkezi Ortak Yayını, İstanbul, ss.14-17.

2010, Radi Birol ile Maruf Önal üzerine görüşme, Söyleşi: Arbil Ötkünç, 23.11.2010, Yer: Arkan Birol Evi, Fulya-İstanbul.

Akın, Günkut, 2005, “Le Corbusier’yi Türkiye’de Aramak”, Betonart, Le Corbusier Özel Sayısı, sayı:7, s.65.

Batur, Afife, 1994, “Hilton Oteli”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını, İstanbul, cilt:4, ss.73-74.

Bozdoğan, Sibel, 2002, Modernizm ve Ulusun İnşası: Erken Cumhuriyet Türkiye'sinde Mimari Kültür, (çev.) Tuncay Birkan, Metis Yayınları, İstanbul.

Bozdoğan, Sibel, 2008, “Democracy, Development and the Americanization of Turkish Architectural Culture in the 1950s”, Modernism and the Middle East: Architecture and Politics in the Twentieth Century, (der.) Sandy Isenstadt ve Kishwar Rizvi, University of Washington Press, ABD, ss.116-138.

Ekinci, Savaş, 2010, “İstanbul Ar Apartmanı”, DoCoMoMo-Tr Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları VI. Poster Sunuşları Bildiri Özetleri, 2-4 Aralık 2010, Anadolu Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, s.39.

Hasol, Doğan, 2003, “Bizden Mimarlık Öyküleri / Mimarların Çilesi”, Yapı, sayı:259, ss.49-51.

Kortan, Enis, 1971, Türkiye’de Mimarlık Hareketleri ve Eleştirisi 1950-60, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara.

Kortan, Enis, 1973, Türkiye’de Mimarlık Hareketleri ve Eleştirisi 1960-70, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara.

Le Corbusier, Jeanneret, Pierre, 1991, “Yeni Bir Mimarlığa Doğru Beş Nokta”, 20. Yüzyıl Mimarisinde Program ve Manifestolar, (der.) Ulrich Conrads, (çev.) Dr. Sevinç Yavuz, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, Ankara.

Le Corbusier, 1999 (ilk basım 1926), Bir Mimarlığa Doğru, (çev.) Serpil Merzi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Önal, Maruf, 1963, Ar Apartmanı Uygulama Projesi, Şişli Belediyesi Arşivi, İstanbul.

Önal, Maruf, 1997, “İlk Yapıtı”, 1950’ler Kuşağı Mimarlık Antolojisi, (der.) Enis Kortan, YEM yayın, İstanbul, ss.145-146.

Önal, Maruf, 2006, “Maruf Önal ile Söyleşi I, III”, söyleşi: Mücella Yapıcı, Oda Tarihinden/ Portreler: Maruf Önal, Mimarlar Odası, İstanbul BK Şubesi Yayınları, İstanbul.

Tanyeli, Uğur, 2005, “Batılı Olmayan Kültürler ve Le Corbusier”, Betonart, Le Corbusier Özel Sayısı, sayı:7, ss. 2-3.

Vanlı, Şevki, 2006, Mimariden Konuşmak: Bilinmek İstemeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı Eleştirel Bakış, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, Ankara, cilt:1, s.214.

Yazıcıoğlu, Zeynep, 2003, “Le Corbusier ve Modern Türk Mimarlığı”, Sanat Dünyamız, sayı:87, ss.205-209.

Yöney, Nilüfer Baturayoğlu, Polat, Ebru Omay ve Salman, Yıldız, 2005, “Erken 60’lar Konut Mimarlığında Çizgidışı Bir Deneme: Hukukçular Sitesi”, Betonart, Le Corbusier Özel Sayısı, İstanbul, sayı:7, ss.33-37.

Yücel, Atilla, 2005, “Le Corbusier’yi Türkiye’de Aramak”, Betonart, Le Corbusier Özel Sayısı, İstanbul, sayı:7, s.68.

URL1. http://www.arkitera.com/h54726 [Erişim: 11.12.2013]

 

NOTLAR

1. Önal, 2006, s.124.

2. Önal’a 2000 yılında, Mimarlar Odası tarafından “meslek yaşamında ulusal mimarlığımıza eserleri yoluyla yaptığı katkılar, yarattığı en mütevazı yapılarda dahi gösterdiği duyarlılık ve yakaladığı kalıcılık” nedeniyle 7. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri kapsamında “Sinan Ödülü” verilmiştir. (Çimen, 2002)

3. “Hasanpaşa Deresi Mahallesi’nde otururduk. Yıkımlarla, mahalle bulvarın altında kaldı. Cumbalı, ahşap evlerin hepsi yıkıldı. Ne zaman oradan geçsem sanki evimizi görmüş gibi olurum” (Hasol, 2003)

4. “Balmumcu’daki evi, kooperatif kurdu arkadaşlar, […] ‘Gel, gir buraya’ dediler, girdim. Param yok, ‘Proje yapın’ dendi, hepsi mimar. Kimse bina yapmıyor, proje yapmıyor. Radi, Sarıyer’de kendi evinde oturuyor o zaman, projeyi mecburen bana yaptırdılar, projeyi çizdim. […] Ben vardım, Peykan vardı, Yaşar Dalbaşar vardı, iki de mühendis vardı […]” (Önal, 2006, s.103)

5. Önal’ın, Hatay (1955), Bereket (1955) ve Veziroğlu (1956) Apartmanları, Ar Apartmanı öncesinde inşa ettiği örneklerdir. (Önal, 2006, s.129)

6. Tanyeli, 2005.

7. Yücel, 2005.

8. Kortan, 1971, s.22.

9. Bozdoğan, 2002, s.16.

10. Önal, 2006, s.25.

11. Le Corbusier, 1999, s.48.

12. Le Corbusier, Jeanneret, 1991, ss.83-84. Not: Farklı kaynaklarda beş nokta için farklı tercümelere rastlanmaktadır: 1. Kolonlar / Yapının pilotiler üzerinde yükseltilmesi, 2. Çatı bahçesi, 3. Serbest / bağımsız plan, 4. Şerit/ bant pencere, 5. Serbest / bağımsız cephe ve benzeri.

13. Genellikle yapı tasvirinin planlamadan başlayarak yapılmasına alışılagelmiş olunsa da çalışmanın devamında Le Corbusier’nin sıralamasına sadık kalınacaktır: 1. Kütle, 2. Yüzey, 3. Plan ve 4. Düzenleyici Çizgiler.

14. Le Corbusier, 1999, s. 33.

15. Ekinci, 2010, s.39.

16. Teras çatı, arka planında çatı bahçesi ilkesi olduğunu düşündürmektedir. Le Corbusier’nin (1991, 83) beş noktasının ikincisine göre, aslında “Düz çatı öncelikle eve ilişkin sistematik bir kullanım gerektirir: çatı terası, çatı bahçesi gibi […]”

17. Le Corbusier, 1999, s.34.

18. Ar Apartmanı’nın salon balkonları Hilton’un ızgara cephesini anımsatmakta; odalar ise balkonsuz olsalar da kolon ve kirişlerin sürekli algılanması ile cephenin bütünlüğü sağlanmaktadır.

19. Vanlı, 2006, s.210.

20. Batur, 1994.

21. Le Corbusier, Jeanneret, 1991, s.84.

22. Le Corbusier, Jeanneret, 1991, s.84.

23. Le Corbusier, Jeanneret, 1999, s.58.

24. Le Corbusier, Jeanneret, 1991, s.83.

25. “Geleneksel iç mekân kullanımını yineleyen erken modern apartman tasarımlarının birçoğunda oturma ve yemek odaları birbirinden bağımsız olarak düşünülmüş, buna karşılık yaşam ve yatak mekânları net olarak ayrılmamıştır.” (Yöney, Polat, Yıldız, 2005, ss. 33-37)

26. Le Corbusier, Jeanneret, 1991, ss.83-84.

27. Le Corbusier, 1999, s.35.

28. Bozdoğan, 2002, s.19.

29. Akın, 2005, s.65.

30. Yazıcıoğlu, 2003, ss.205-209.

31. Bozdoğan, 2008, s.117.

32. “Öteki modernizmler” (other modernisms) kültür mirasından yola çıkarak yeni sentezler oluştururlar. Bu mimarlık ürünleri, Batı dışı kültürlerin, modern mimari kavramları ve biçimleri bulundukları yere uyarlama çabası olarak da kabul edilebilirler.

33. Ar Apartmanı’nın bulunduğu Beşiktaş bölgesindeki emsal, yapının inşa edildiği 1960’lı yıllarda yaklaşık 0.75 iken bugün bu değerin 4-5 katıdır. Bölge, güncel imar planında ise “prestij alanı” olarak ilan edilmiştir. Yapının günümüzde yazı konusu edilme aciliyeti, bulunduğu semtin piyasa değerinin artması, geleceğine yönelik somut tehdit oluşmasından doğan koruma sorunlarından kaynaklanmaktadır.

34. Önal, 1997, s.145.

Bu icerik 20988 defa görüntülenmiştir.