377
MAYIS-HAZİRAN 2014
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: 2014 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: 2014 ULUSAL MİMARLIK ÖDÜLLERİ

MİMARLIĞA KATKI DALI Başarı Ödülü: İLHAN TEKELİ

“Elli yıldır Türkiye’nin mimarlık, planlama, coğrafya disiplinlerine yaptığı düşünsel ve araştırmaya dayalı bilimsel katkıların yanı sıra, sosyal bilimler, tarih, siyaset bilimleri alanlarındaki çalışmalarında ve emeğinde katılımcı, demokratikleşmeyi özendirici, örgütleyici ve düşünmeyi-felsefe yapmayı teşvik edici tutumuyla bütün ilgili alanlarda yeni kuşakların yetişmesinin önünü açan; ulusal ve uluslararası eğitim kurumları ile araştırma ve sivil toplum kuruluşlarında verdiği ders ve seminerlerle genç kuşakların ve farklı toplum kesimlerinin eğitim alma ve bilgelenmeleri için çalışan; yorulmak bilmez emeğini yazarak, tartışarak, örgütleyerek, düşüncesini esirgemeden paylaşarak özveriyle sunan; bu çalışmalarıyla Türk toplumunun mekân çalışmalarındaki vicdanı olma özelliğine kavuşan, kimliğini edinen, Sayın İLHAN TEKELİ’ye Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülü verilmiştir.”

BİYOGRAFİ

Şehir ve Bölge Plancısı, Sosyal Bilimci. 1937 yılında İzmir'de doğmuştur. 1955 yılında İzmir Atatürk Lisesi'nden mezun olmuştur. Yüksek eğitimini önce inşaat mühendisliği alanında yapmış, 1960 yılında İTÜ’den "yüksek inşaat mühendisi" olarak mezun olmuştur. 1964 yılında ODTÜ’den Şehir ve Bölge Planlama yüksek lisans derecesi, 1966 yılında University of Pennsylvania’dan bölge bilimi yüksek lisans derecesi almıştır. 1969 yılında doktora derecesini İTÜ Mimarlık Fakültesi'nden elde etmiştir. 1967 yılından beri ders vermekte olduğu ODTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü'nden 2004 yılında emekli olmuş; halen aynı bölümde ders vermeyi sürdürmektedir.

Türkiye Tarih Vakfı'nın kurucularındandır, ilk on yıl yönetim kurulu başkanlığını yürütmüştür. 2004-08 arasında YÖK üyeliği yapmıştır. 1996 yılında Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üyeliğine seçilmiş; hükümetin çıkardığı KHK üzerine 2011’de istifa etmiştir. 1989 yılında Selim İlkin ile birlikte Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü'nü almıştır. 1994 yılında Mustafa Parlar Bilim Ödülü'nü; 1999 yılında Mustafa Parlar Eğitimde Üstün Başarı Ödülü'nü; 2006 yılında TÜBİTAK Hizmet Ödülü'nü; 2009 yılında Tasam Yenilikçi Bilim Adamı Ödülü'nü kazanmıştır.

Yazarı olduğu 100 kadar yayımlanmış kitabın içerisinde başta Selim İlkin olmak üzere ikinci yazarlarla yaptığı ortak çalışmalar da dikkat çekmektedir. Bilimsel yazılarının bir kısmı Tarih Vakfı tarafından 25 cilt halinde yayımlanmıştır. Selim İlkin’le birlikte yazdığı tarih yazıları, Bilgi Üniversitesi tarafından "Cumhuriyetin Harcı" başlığı altında üç ciltlik bir dizide toplanmıştır. Genel ilgi ve çalışma alanları içerisine, şehir planlama, bölge planlama, sosyal sistemler, makro coğrafya, belediyecilik, iktisadi politikalar, Türkiye iktisat ve şehir tarihleri ile eğitim planlaması ve bilimsel felsefe ve tarih yazıcılığı girmektedir.

İLHAN TEKELİ’NİN TÖRENDEKİ KONUŞMASI

Öncelikle ödül için çok teşekkür ederim. Ödül almak iyi bir şey temelde. Belirli bir yaşa gelince ödül alma miktarı artıyor. Ben son yıllarda şunlar üzerine okumaya çalışıyorum: Yaşam kalitesi nedir? Yaşamın anlamı nedir? Orada bir kriter var, diyor ki: Toplumda bir işe yaradığının farkında olmak insanın yaşam kalitesini en çok yükselten şeydir. Ödüller de bir çeşit bir işe yaradığının tescili gibi oluyor; onun için çok değerli. Hele uzun süre bir çalışma yaptıysanız bunun bilinmesi çok mutluluk verici bir olay.

Birkaç cümle de mimarlık ve toplum ilişkisinin bugün içinde bulunduğu kriz için söylemek istiyorum. Türkiye bir demokrasi krizi yaşıyor. Bunu saklanamaz, gizlenemez, bir demokrasinin varlığı şeklinde sunulamaz bir açıklıkta yaşıyoruz. Bu kriz aslında her şeyimizi belirliyor. Bütün sorunlarımızın altında bu kriz var. Eyüp Muhcu açılış konuşmasında gayet güzel anlattı: Kamu yapılarının yarışmayla elde edilmesi, Cumhuriyetin 1930’lu yıllardan itibaren kendine seçtiği bir yoldur ve gençlerin önünü açan bir yoldur. Bu yol terk ediliyor ve işin hangi kriterlerle verileceği çok belirgin olmayan, kapalı yapılar ortaya çıkıyor. Bu krizin altında da tamamen demokrasi krizi var. Çünkü siyaset, kendisinin söz sahibi olması gereken alanların dışına çıkarak bir büyük alanı işgal ediyor. Bugün bir siyasetçinin mimarlık stilleri hakkında tercihte bulunma hakkının ve yetkisinin bulunmadığını düşünüyorum. Biz bir kişiyi seçiyoruz, oy alıyor, demokratik bir sürecin parçası, ama o yetkiyi elde ettiğinde, o yetkiyi keyfi olarak kullanamaz. O yetkiyi demokratik olarak kullanmak zorundadır.

O zaman şöyle bir soru ortaya çıkar: Acaba biz seçtiğimiz kişilere bizi temsil eden (ki adı temsili demokrasi) hangi yetkilerimizi devretmiş oluyoruz, hangilerini etmiyoruz? Pratik felsefenin 3 yargı alanı vardır. Birinci yargı alanı “bilim”le ilgili; ikinci yargı alanı “ahlak”la ilgili; üçüncü yargı alanı “estetik”le ilgilidir. Birinci yargı alanında seçilmiş kişinin bir söz söyleme hakkı var mıdır? Bilimsel yargıyı, bilimin yöntemleri belirler. Eğer siz orada seçildim diye bir karar verirseniz ne olur? Komik olursunuz. Ünlü bir örnek vardır: Bir belediye meclisi fay hattının yerinin değiştirilmesine karar vermiş. Ne olmuş? Komik olmuş. İkinci alan, toplumda iyi ile kötünün alanı, yani ahlak alanıdır. Aslında biz yetkilerimizi bu alanda devrediyoruz. Ama üçüncü alan estetik, güzel ile güzel olmayan ayrımının alanında yetki devretmiyoruz. Orada yetkisini kullandığı zaman yetkisini aşmış ve bize karşı emrivaki yapmış oluyor. Onun için bence mimarlık alanının ve diğer birçok alanın temel meselesi siyasetçiyi kendi sınırlarına geri çekilmeye zorlamaktır. Mimarlık alanında ve başka birçok alanda toplumun karar alanlarını, siyasi otoritenin gasp etme hakkı yoktur.

Geçenlerde bir dergiden röportaj için geldiler, mimarlık konusunda, işte Osmanlı Selçuklu stili konusunda, konu hakkında başbakanın değerlendirmeleri konusunda konuşuyoruz. Biri bana sordu: “Başbakanın böyle bir hakkı yok mudur?” Şöyle cevapladım: “Vardır. Var olduğu yerler diktatörlüklerdir.”


Bu icerik 1943 defa görüntülenmiştir.
Fotoğraf: Müge Cengizkan