385
EYLÜL-EKİM 2015
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: AFET. YA SONRA?

Nepal Depremi Sonrası Kültür Mirasının Korunması

Meltem Vatan, Yrd. Doç. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Toplum yaşamında ciddi aksaklıklara yol açan ve gündelik yaşamı sekteye uğratan; insan, malzeme, ekonomik ya da çevresel kayıplara neden olan ve topluluğun bu durum karşısında kendi olanaklarıyla baş etme gücünü aşan olaylar olarak tanımlanan afetler, son dönemlerde meydana gelme sıklığı ve büyüklükleri bakımından önemli artış göstermiştir. Yaşanan afetler kültür mirası alanlarına da büyük zarar vererek korumanın önemini vurgulamaktadır. Sözkonusu kültür mirası olduğunda sadece yapı veya alan bazında hasar tespiti ve koruma değil, aynı zamanda kültürü kültür yapan geleneklerin ve mekânın ruhunun korunması da en önemli olgu olmaktadır.

Yakın zamana kadar kültür mirasının korunması olgusu, anıt ve somut miras odaklı olarak ele alınmakta ve bir anlamda seçilmiş olan bu binaların birer obje gibi korunması fikrine dayanmaktaydı. Afetin etkisi, binaya gelen hasar olarak değerlendirilmekte ve müdahale çalışmaları hasar tespitine odaklanmaktaydı. Oysa kültür mirasını, bir objeden boyutları dışında görece çok farklı olmayan, somut varlık olan anıt biçiminde tanımlamak oldukça yetersiz kalmaktadır. Anıt, karmaşık ilişkileri olan insan, alan ve zaman etkileşiminin bir ürünü (çoklu sistem), yaşayan bir varlık olarak tanımlanmalıdır. Anıtı ve dolayısıyla kültür mirasını yaşatan bütün bu özellikler; zamana bağlı olarak değişim, gelişim ve tecrübe edilen çeşitli durumlar karşısında yapılan uygulamalarla yenilenerek evirilmektedir.(1)

Kültür mirasındaki bu evrim süreci, geleneksel bilginin kuşaktan kuşağa aktarılmasını ve geleneksel tekniklerin geliştirilmesini sağlamaktadır. Özellikle afete yatkın bölgelerde, yaşanan her afet, olaydan ders çıkarmak ve gelecek olaylara hazırlıklı olmak için bilginin gelişim, değişim ve evrimleşmesine doğrudan kaynak olmaktadır. Her afette meydana gelen hasarlar, nedenleri ve bunları önlemek için yeni tekniklerin geliştirilmesi, afete uğrayan topluluğun içgüdüsel olarak geliştirdiği davranış biçimi olmaktadır. Buna göre günümüzde kültür mirası yerel gelenekler, sosyal profil ve kültürü oluşturan manevi değerlerle şekillenen, somut ve somut olmayan ögelerin tamamını kapsayan bütüncül bir olgudur. Miras ürünü olan anıtın kendisinden çok onu şekillendiren topluluğun gelenekleri, kültürel kimliği, sosyal çevre ile etkileşimi; kısacası, kültür mirasını yaşatan sürecin kendisi önemlidir.

Bu çalışmanın amacı, kültür mirasının korunması ve afet sonrası müdahaleleri, Nepal depremi üzerinden değerlendirmektir. Afet sonrası, kültür mirasının korunması için yapılan alan yönetimi çalışmaları ele alınmıştır. Özellikle, yapılan müdahalelerde somut olmayan mirasın somut miras korumasına etkileri ele alınmıştır. Dışarıdan gelecek destek öncesinde; yerel bilginin ve topluluğun manevi değerlerinin anlaşılmaya çalışılmasının önemi vurgulanmıştır. Anıt / somut miras – mekânın ruhu / gelenek / inanç ilişkisi kurulmadan afet sonrası müdahalelerin kültür mirasının korunmasında yetersiz kalacağı çok açıktır. Bu kapsamda, Nepal depremi sonrası çıkarılan dersler vurgulanmıştır.

KATMANDU VADİSİ

Katmandu, zengin tarihî geçmişi olan, Hindu ve Budistler için çok önemli manevi değerler taşıyan, antik Asya medeniyetlerinin kesişim yeridir. 2000 yıllık geçmişi, etnik çeşitlilik ve geleneksel ustalık eserleriyle dünyanın önemli miras alanlarından biridir. Kutsal olarak kabul gören alanda, anıtların yanı sıra Hinduizm ve Budizmin animist ritüellerinin ve tantralarının birlikteliğiyle manevi değerler eşsiz olarak kabul edilmektedir. Somut ve somut olmayan kültür mirası; semboller, bina süslemeleri ve doğal çevrenin; efsaneler, ritüeller ve festivallerle ilişkilendirilerek bütünleştirilmiştir. Miras alanı dünya çapında; dini, politik ve kültürel yaşamın mimaride oldukça başarılı ifade edildiği emsalsiz bir kültür varlığı olarak kabul edilmektedir. Özellikle farklı dini inançların simbiyotik birlikteliğiyle doğan zengin kültürel çeşitlilik fiziki mekâna yansıyarak mekânın ruhunu yaşatmaktadır.(2)

Nepal kültür mirasında, anıtların yanı sıra kadim hikâyecilik sanatı, dans ve müzik gelenekleri gibi eşsiz somut olmayan miras ögeleri de oldukça önemli yer tutmaktadır. Ayrıca, Nepal toplumunu birarada tutan, dini ve kültürel alanlar ile geleneklerin korunmasında koordinasyon sağlayan ve aktiviteleri organize eden, Guthi olarak adlandırılan “Geleneksel Topluluk Organizasyon Sistemi” de kültür mirası içinde önemli yer tutmaktadır.(3)

Katmandu Vadisi, Durbar Meydanı ve meydandaki saraylar, Hanuman Dhoka, Patan ve Bhaktapur’daki tapınaklar ve kamusal alanlar ve Swayambhu, Bouddhanath (Budizm merkezleri), Pashupatinath, Changu Narayan’daki dinî unsurları (Hinduizm merkezleri) ile Dünya Miras listesinde yer almaktadır.

25 NİSAN 2015 NEPAL DEPREMİ

25 Nisan 2015’te Nepal’in (Resim 1) başkenti olan, 1,5 milyon kişiye evsahipliği yapan Katmandu’nun 77 km kuzey-batısında 7,8 büyüklüğünde bir deprem meydana gelerek; bölge genelinde pek çok bina ve tapınakların yıkımıyla milyonlarca insanı etkilemiş Hindistan, Bangladeş, Tibet ve Pakistan’da da hissedilmiştir.(4)

Depremin ardından 12 Mayıs’ta, 7.3 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha yaşanmıştır. Her iki deprem de Himalaya bölgesi ve Nepal için asırlık olaylar olarak tanımlanmıştır.(5) Kısa sürede art arda iki büyük deprem ve pek çok artçı şok ile hasar artmış ve ilk şokta ayakta kalabilen bazı yapılar yıkılmıştır.

Depremler, Nepal halkı için maddi ve manevi değeri olan en önemli alanlardan biri, Himalaya dağlarının eteklerindeki Katmandu Vadisi’nde çok büyük hasara yol açarak Dünya Miras Listesi’ndeki Hanuman Dhoka, Swayambhu ve Bhaktapur’daki tapınakları büyük zarar görmüştür.(6)

Hanuman Dhoka’da saray ve tapınak binası kısmî yıkılmalar ve çatıda çökme hasarı almıştır. (Resim 2) Swayambhu tapınağında çatı hasar almış ve çatlaklar muson mevsimi öncesinde, acilen, geçici olarak silikonla kapatılmıştır. (Resim 3) Durbar meydanında da pek çok tapınak tümüyle ya da kısmen yıkılmıştır. (Resim 4)

Kriz Yönetimi

Deprem sonrası kriz yönetimi ve müdahalelerde ulusal ve uluslararası ekipler görev almıştır. Ulusal aktörler siviller, Nepal ordusu, Nepal Kızıl Haç ekibi ile Arkeoloji Departmanı (Department of Archaeology) ve uluslararası aktörler de arama kurtarma ekipleri ile diğer bilimsel çalışma ekipleridir. Nepal Hükümeti, İçişleri Bakanlığı yanında konumlanan, Ulusal Acil Durum Merkezi (National Emergency Operations Center) aracılığıyla sivilleri yönetmiş ve Alan Operasyon ve Koordinasyon Merkezi’ni (On-Site Operations and Coordination Center) kurarak hükümetin uluslararası destekleri yönetmesini sağlamıştır. Diğer koordinasyon

ekipleri de havaalanında konumlanmıştır. Nepal Ordusu, Çok Uluslu Ordu Koordinasyon Merkezi’ni (Multi-National Military Coordination Center) yönetmiştir. Alan Operasyon Koordinasyon Merkezi (OSOCC-On-Site Operations Coordination Centre) ve ordudan gelen bilgi paylaşımlarının hızlandırılması için hükümet ve ordunun desteğinde, Birleşmiş Milletler Afet Değerlendirme ve Koordinasyon ekibi Sivil-Ordu Koordinasyon Birimi kurulmuştur.

Katmandu Vadisi’nin Dünya Miras Alanı olması nedeniyle, Arkeoloji Departmanı; hasar gören kültür mirasının kurtarılması ve güvenliğinin sağlanması için Katmandu UNESCO Ofisi desteğinde Acil Durum Koordinasyon Birimi kurmuştur. Bütün uluslararası insani yardım ekipleri Birleşmiş Milletler Ülke Birimi tarafından yönetilmiştir.(7)

Kültür mirasının korunmasında kısa vadeli kriz yönetimi ve uzun vadeli planlama çalışmaları için şu birimlerin aracılığıyla çalışmalar yapılması planlanmıştır:

  1. IT ve bilgilendirme-veri işleme
  2. Media ve ilişkiler
  3. Stratejik planlama
  4. Uluslararası ilişkiler
  5. Hükümet ilişkileri

Alan Çalışmaları

Afet sonrası öncelik insani yardım ve hayat kurtarmaya yönelik olsa da yaşamın önemli bir bölümü olan ve topluluğu topluluk yapan, yerleşim alanına aidiyet kazandıran, kültür mirasının korunması da en önemli aksiyonlardandır. Can güvenliği, somut miras ve somut olmayan mirasın güvenle korunması oldukça önemlidir.

Afet sonrası acil durum, doğrudan insanları etkilediği için kültür mirası ile ilişkili olup etkilenen toplum olaya ilk müdahaleyi yapan taraf olmaktadır. Elbette müdahale biçimi daha ziyade yaşam alanını kurtarma ve bir an önce kendi olanakları ile gündelik hayata dönme çabasıdır. Müdahaleler bu yönüyle değerlendirildiğinde teorik olarak, kültür mirasının korunması diye tanımlanan kavramın ta kendisi olmaktadır. İnsanlar gayri ihtiyari geleneklerini ve gündelik yaşamlarını koruma eğilimindedir ve en doğru müdahale afete uğrayan topluluk tarafından yapılan olmaktadır. Yerel topluluğun davranışları ve müdahale biçimleri kültür mirasının korunması konusunda eşsiz bilgiler içermektedir.

Hasar almış veya yıkılmış binalardan, yeniden kullanılmak üzere, ahşap, taş ve benzeri geleneksel yapı parçalarının toplanması ve tasniflenmesi sırasında ordu ve profesyonel ekipler dışında; yerel topluluklardan gönüller kültür mirasının korunmasında ilk yardım ekipleri olarak çalışmışlardır. (Resim 5) Ayrıca, miras unsurlarının güvenliğinin sağlanmasına ve insani yardımın ulaşamadığı bölgelerdeki çalışmalara önemli destek vermişlerdir. Kültür mirasının korunmasında, yerel toplulukların faaliyetlerini örgütleyen Guthis gönüllüleri yerel desteği organize etmiştir.

ICCROM (International Centre fort The Study of the Preservation and Restoration of Cultural Property), ICOMOS-ICORP (The International Scientific Committee on Risk Preparedness) ve pek çok kültür mirası uzmanının desteğiyle kültür mirasının korunmasında, yerel bilginin toplanması için Crowdmap hareketi başlatılmıştır.(9)

Bu çalışmanın amacı:

  • Depremin kültür mirasına olan etkisi ve miras ögelerinin afet sonrası durumunu belgelemek,
  • Alandaki tüm çalışma ekipleri için kolay anlaşılabilir, paylaşılabilir ve kapsamlı bir bilgi platformu oluşturmak,
  • Kültür mirası için öncelikleri ve acil ihtiyaçları belirlemek,
  • Görev alacak ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar ile çalışma potansiyellerini tespit etmek.

Bu kapsamda 15 Mayıs’a kadar 84 rapor alınmış ve değerlendirme yapılarak; UNESCO ve Smithsonian Enstitüsü tarafından desteklenen Crowdmap, 19 Mayıs 2015’te yayınlanmıştır.(9)

Ayrıca, ICOMOS’un uluslarası çalışma gruplarının (ICORP, ISCARSAH) üyesi olan, dünyanın çeşitli ülkelerinden, pek çok uzman da hasar tespiti, müdahale yöntemleri ve belgeleme konusunda destek vermiştir.

ICCROM ve ICORP kültür mirasının korunması konusunda eğitimler vermiştir. (Resim 6, 7) Nepal Mimarlar Organizasyonu (SONA), ulusal ve uluslararası boyutta, mimarlara çağrı yaparak, geleneksel tekniklere bağlı kalmak koşuluyla yıkılan konutlar için proje önerileri istemiştir. Türkiye’den GEA-SAR alana ulaşarak hem arama kurtarma hem de kültür mirasının korunmasına katkı koymuş, UNESCO ve Hollanda’dan Prince Claus Fonu alan çalışmalarını desteklemiştir. Hindistan Miras Yapılarının Güvenliği Ulusal Enstitüsü müdürü, hasar gören yapıların geçici güvenliğinin sağlanmasında rehberlik etmiştir.

Yerel Koşulların Önemi

Afete uğramış alanlarda yapılacak iyileştirme ve müdahale çalışmaları; bölgeye ulaşım, yerel malzeme yeterliliği ve var ise artçı afetlerin (yangın, sel, gaz sızıntısı, toprak kayması ve benzeri) meydana gelmiş olması gibi pek çok etmenden etkilenmektedir. Müdahaleler sırasında yerel olanakların kapasitesi müdahaleleri tümüyle şekillendirmektedir. Afet sonrası kültür mirasında iyileştirme çalışmalarını etkileyen unsurlara; geleneksel teknolojinin kullanılabilme kapasitesi, yerel malzemeye erişebilme ve yeterli ölçüde temin edebilme ile gelenek, görenek, inanış ve ritüeller gibi somut olmayan miras ögelerine zarar vermeden çalışmaların yürütülmesi eklenmektedir. Bu nedenle dışarıdan gelecek destek ekiplerinin yereli iyi tanıması ve yerel ile koordineli çalışması oldukça önemlidir.

Nepal depreminde, özellikle kırsal alana ulaşımın zor olması ve yapı malzemelerinin sınırlı olması yerel koşulların önemini vurgulamıştır. Pek çok alanda, hasarlı yapıların onarımı için önerilen ahşap lento kullanılması ya da yığma malzemenin bütüncüllüğünün korunması için önerilen tel kafes, yerel olarak temin edilemediğinden farklı müdahale yöntemleri geliştirilmesi gereği doğmuştur.

Afet sonrası iyileştirme ve müdahale çalışmalarını etkileyen diğer bir unsur da bölgenin iklim koşullarıdır. Nepal’de, depremin Nisan ayı sonlarında olması ve Haziran başında muson yağmurlarının başlaması müdahale çalışmalarını tümüyle etkilemiştir. Muson mevsimi boyunca çalışma yapılamaması müdahale planlama stratejilerinde belirleyici olmuştur. Deprem sonrası bütün çalışmalar tamamlanamayacağı için öncelikle yağmur etkisinin daha büyük hasara yol açmasını engelleyecek geçici müdahaleler yapılması ve asıl müdahalelerin muson sonrasına bırakılması kararlaştırılmıştır.

Kültür mirası ögelerinin taşıdığı somut olmayan değerler de oldukça önemlidir. Örneğin kutsal olan Katmandu Vadisi’nde yıkılan ya da hasar alan binalardan çıkan parçalar, yapının bulunduğu alanın kendisi ve benzeri her şey, yerel halk için kutsal olup müdahale çalışmalarının hassasiyetinde belirleyici olmuştur.(10)

SONUÇ VE 25 NİSAN 2015 NEPAL DEPREMİNDEN ÇIKARILAN DERSLER

Nepal’de, aynı lokasyonda kısa zaman aralıklarıyla iki büyük depremin meydana gelmesindeki talihsizlik, afete yatkın bölgelerde kültür mirasının korunması, risk yönetimi ve afet sonrası alan çalışmalarının değerlendirilmesi yaşananlardan yeni dersler çıkarılmasını sağlamıştır. İkinci depremin meydana gelmesi miras unsurlarının büyük risk altında olduğunu göstermiştir.

Nepal depremi, afete yatkın bölgelerde kültür mirasının korunması ve afet sonrası somut değerlere / anıtlara yapılacak müdahalelerde somut olmayan miras ögelerinin etkisinin / mekânın ruhu / gelenekler ve topluluğun çalışmalara katılımının önemini göstermiştir. Afet sonrası iyileştirme çalışmalarının hedefi, alanı bütün olarak korumaktır. Sadece fiziksel olarak binaların korunması değil, bir alanı yaşam alanı yapan topluluğun yaşam biçimi ve geleneklerinin, iyileştirme safhasında dikkate alınması en önemli amaçtır. Tümüyle yıkılan bir alanı dahi yeniden yapmak değil var olan yaşam biçimini koruyarak yeniden düzenlemek ve afetten ders çıkararak geleneksel tekniklerin iyileştirilmesi ve yerel malzeme kapasitesine göre müdahalelerin planlanması kültür mirasının korunmasında en önemli çalışmadır.

Nepal depremi sonrası tüm çalışmalarda yerel halkın katılımı ve desteği, Türkiye için çıkarılacak bazı dersleri göstermiştir:

Eğitim: Kültür mirası bilinci, çocukluktan başlayan eğitim sisteminin bir parçası haline gelmelidir. Türkiye coğrafyasının barındırdığı etnik, dil, din çeşitliliğinin kültür mirasına kattığı ve kazandırdığı farklı değerlerle ortaya çıkan zenginlik ve çeşitliliğin farkındalığı artırılmalıdır.

Geleneksel Bilgi: Modern hayat, her şeyi standardize etme çabası, kültürel değerlere dayanan ve geleneksel yollarla bilgi üretme güdüsünü yok eden, sorunun çözümünü standart kurallara bağlı, bir şeye adapte edilmiş hale getirmeye başlamıştır. “Modern” ve “batı” özdeşleştirilerek Batıdan gelen her şey kendi değerlerimizden daha kıymetlidir algısı oluşmaya başlamıştır. Oysa modern hayat kurgusunda “Batıdan” gelen her şeyi kendi değerlerimizle içselleştirip “Batıyı” bir kaynak olarak kullanmalı ve geleneksel değerlerden kopmadan yeniliklere adapte etmelidir. Evrensel bilgi, kaynak olarak kullanılıp geleneksele adapte edildiğinde yararlı ve özgün olabilmektedir.

Somut Olmayan Miras: Afeti yaşayan topluluğun, sadece maddi değerlerini değil manevi değerlerini de yitirdiğini ve müdahale çalışmalarında madde ile kurulan manevi bağın koparılmaması için somut ve somut olmayan miras bütün olarak ele alınıp müdahalelerin yapılması, kırılgan olan insan odaklı değerlerin korunmasında en önemli yardım biçimidir.

Yerel Halk Katılımı: Kültür mirasının korunmasına yerel halkın katılımı ve geleneklere olan bağlılığın ve bilinç düzeyinin yüksek olması en önemli etkendir. Nepal’de mevcut olan Ghutis organizasyonu, hükümetle ilişkili olup yerel toplulukları, kültür mirasının korunması konusunda bilinçlendirmekte ve çalışmalarını örgütlemektedir.

İklim Özellikleri: Afet sonrası müdahaleler coğrafi ve iklim özellikleriyle doğrudan ilişkilidir. Nepal’de muson mevsimi ve Himalaya Dağlarının engebeli coğrafyası yerel malzeme tedariki ve müdahalelerde iklimin etkisinin önemini vurgulamıştır.

Baş Etme Kapasitesi: Nepal depremi, Türkçede kültür mirası terminolojisine henüz geçmeyen ve yabancı kaynaklarda “resilience” olarak adlandırılan, “dayanıklılık, kendi olanaklarıyla baş etme kapasitesi” olarak ifade edilebilecek kavramın önemini göstermiştir. Afet ve risk yönetiminde kültür mirasının korunması için hedef, yerel olanaklarla afete karşı baş etme kapasitesinin artırılması olmalıdır.

 

* Yazar sağladığı rapor, saha bilgileri ve fotoğraflar için üyesi olduğu ICOMOS-ICORP çalışma grubuna, saha fotoğraflarını paylaştığı için GEA-SAR arama kurtarma ekibine ve yerel bilgiyi ilk ağızdan ileten UNESCO Katmandu ofis üyesi Kai Waise’ye sonsuz teşekkürlerini sunmaktadır.

NOTLAR

1. Jigyasu, Rohit, 2000, “From ‘Natural’ to ‘Cultural’ Disaster: Consequences of the Past-earthquake Rehabilitation Process on the Cultural Heritage in Marathwada Region, India”, UNESCO-ICOMOS Conference, Earthquake Safe: Lessons to be Learned from Traditional Construction. International Conference on the Seismic Performance of Traditional Buildings, Istanbul, 16-18 Ekim 2000.

2. whc.unesco.org/en/list/121/ [Erişim: 16.07.2015]

3. İsimsiz, 2015(a), “Overview Report of the Nepal Cultural Emergency Crowdmap Initiative”, ICCROM ve ICOMOS-ICORP.

4. İsimsiz, 2015(b), “Report: Magnitude 7.8 NEPAL Saturday, April 25, 2015 at 06:11:26 UTC”, Teachable Moments-IRIS Education & Public Outreach, The University of Portland.

5. Parameswaran, Revathy M.; Natarajan,Thulasiraman; Mallick, Rishav, 2015, “Learning from the April 25, 2015, Nepal Earthquake: Mapping the Deformation and Site Response”, CEaS, IISc, Hindistan.

6. İsimsiz, 2015(b).

7. İsimsiz, 2015(a).

8. İsimsiz, 2015(a).

9. İsimsiz, 2015(a).

10. İsimsiz, 2015(a).

Bu icerik 3861 defa görüntülenmiştir.