385
EYLÜL-EKİM 2015
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KONUT

Romanların Konut Sorunsalı: Zorunlu Tercih

Duygu Gökce, Doç. Dr., SDÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Coğrafyadan bağımsız olarak bulundukları her toplumda farklılıklarından dolayı ayrımcılığa maruz kalan Romanlar, sınırlı kaynakları nedeniyle barınma sorunları yaşayan grupların arasında yer alıyor. Romanların konut tercihlerinin hem zorunluluk hem de gönüllülüğe dayalı olduğu için bir kısır döngüye girdiğini düşünen yazar, Roman topluluklar için yaşanabilir ve sürdürülebilir bir yapılı çevrenin inşası ve konut hakkı çerçevesinde “yeterli konut” kavramına erişilebilirliği tartışıyor.

EVRENSEL ÖLÇEKTE “ÖTEKİ”: ROMANLAR

Evrensel ölçekte “öteki” olarak tanımlanan Romanların tarihi, dışlanmalar üzerine inşa edilmiştir. Göç ettikleri ülkelerde asimilasyona tabi tutulmuş, yerleşik düzene geçmeye zorlanmış, soykırıma uğramış, ülkelerden zorla sürülmüş, dışlanmış, aşağılanmış, suçlanmış ve / veya her türlü ayrımcılığa tabi tutulmuşlardır.(1)

Yerleşik düzene geçmiş olanlar düşük eğitim seviyesi ve yoksulluk içerisinde, düşük gelirli ve güvencesiz işlerde çalışarak, önyargılara maruz kalarak, sağlığa elverişli olmayan gettolarda ve gecekondularda tecrit edilerek yaşamaktadır. Tüm ülkelerde yaşadıkları sorunlar ortaktır ve birbiriyle ilişkilidir. Konut ve yerleşimlerine yönelik sorunlar; mülkiyet güvencesi sorunu, zorunlu tahliye, kötü ve standartların çok altında barınma koşulları, kentsel hizmetlere yetersiz erişim ve dışlanma, altyapı eksikliği, arazi kullanım sorunları ve benzeri olarak sıralanabilir.(2)

Ülkemizde dezavantajlı bir grup olarak sosyal, kültürel, siyasi, ekonomik ve mekânsal alanda çok boyutlu sosyal dışlanma süreçlerine maruz kalmışlardır. Çoğunun okuma-yazmasının olmadığı Romanlar, genelde ilkokuldan sonra eğitime devam etmemekte, erken yaşta evlenmekte, geliri düşük, geçici ve sosyal güvencesi olmayan enformel işlerde çalışmakta, barınma, sağlık ve kamusal hizmetlere sınırlı düzeyde erişebilmekte, kötü ve sağlıksız yaşam koşulları içinde kalabalık halde yaşamakta, toplumdaki önyargılar sonucu dışlanmakta ve yeterince örgütlenememektedir.(3)

ÜLKEMİZDE ROMANLARIN KONUT SORUNU

Konut sorunu çok işlevli ve çok aktörlü karmaşık bir sorundur. Makalede konut sorunu, aşırı olandan çok, gerekli olanı belirlemeyi amaçlayan, eşitsizliğe kapalı bir kavram olan “gereksinme” kavramına temellenmekte, toplumsal bir sorun olarak ele alınmakta, kiracı ve konut sahibi Roman aktörler açısından değerlendirilmektedir.

Romanlar bulundukları her kentte benzer konut sorunları yaşamaktadır. Roman mahalleleri kent içinde izole, içe kapalı bir “adacık” şeklinde konumlanmaktadır. Etnik konut ayrışmasıyla ilgili yazın, etnik grupların ve göçmenlerin toplumda sahip oldukları sınırlı kaynakların, onların konut piyasasındaki güçlerini belirlediğini, çeşitli içsel ve dışsal faktörlerle ilişkili olarak tercihleri ve sınırlamalar nedeniyle belirli mahallelere (yoksul gettolar) ve konut tiplerine (yetersiz konut koşulları) bağlı kaldıklarını ortaya koymaktadır.(4) Romanlar için konut ayrışması, hem zorunluluk hem de gönüllülük sonucu oluşmaktadır.

Tarafımca yürütülen Tekirdağ-Aydoğdu mahallesindeki Romanlara ilişkin saha araştırmaları(5) (Resim 1) ve literatürdeki benzer çalışmalara(6) dayanarak, makalede, Romanların sözkonusu zorunluluk ve gönüllülüğe dayalı konut tercih ya da koşullarını biçimlendiren dinamikler (iç, dış ve diğer dinamikler) analiz edilecek; böylece Romanların konut sorununun boyutları ortaya konulmaya çalışılacaktır. (Tablo 1)

İç Dinamikler

Hane halkı yaşam döngüsü Romanların, standartların oldukça altındaki konut koşullarını etkileyen faktörlerden biridir. İki veya daha fazla aile, üç kuşak birarada yaşayabilmekte ve hane halkı büyüklüğü yerleşimden yerleşime farklılık göstermekle birlikte, ortalama 7-8 kişi arasında değişebilmektedir. Konutlar ortalama 40-60 m2 içinde çözülmüş bir veya iki odadan oluşmaktadır. Kişi başına yaklaşık 7-8 m2alan düşmektedir. Gereksinimlerine uygun nicelik ve nitelikte olmayan konutlarda, hane halkı üyeleri için mahremiyet ve hijyen koşulları mevcut değildir.

Hane halkının yaşam yönü; konut talebini, konut tipini ve hareketliliğini belirlemektedir. Erken yaşta evlilik (örneğin kız çocuklarında 15-16), parçalanmış aile hayatı (cezaevine giren ebeveynler, birden fazla evlilik ve benzeri), ayrı bir konut kiralamayı engellemekte, aile büyükleri yeterli alan varsa konuta oda eklemeleri yaparak evlenen çocuklarının buralarda ikamet etmelerini sağlamaktadırlar. Düzenli gelir getiren işlerde çalışmaya başlayanlar, mahalle dışında daha nitelikli konutlara ve semtlere taşınmak istemektedir. Çoğunluğu kentlerde yerleşik hayata geçmiş durumdadır. Ancak hâlâ yarı göçebe yaşam tarzını benimseyenler de vardır ve bunlar genellikle çadırlarda barınmaktadır.

Hane halkı yaşam biçimi; konut tipini ve kullanım şeklini, konut yakın çevresi yarı-özel ya da kamusal mekânlara olan talebi biçimlendirmektedir. Göçebe yaşam tarzından gelen genetik kodları gereği kapalı mekânlarda bulunmama isteği, sokağın yarı özel alan niteliğinde tüm yaş gruplarınca aktif kullanılmasına (örneğin oyun, sohbet, düğün, ve benzeri) neden olmaktadır. (Resim 2) Az katlı, bahçeli ya da avlulu yapı düzeni talepleri; üç kuşak birlikte yaşama geleneğini ve Romanlar için ayrı bir öneme sahip halılarını, battaniyelerini yıkama gereksinmesini karşılamaktadır. Yine göçebelikten kalan doğayı kutsal olarak görme anlayışı ve doğaya öykünme; içerisinde çiçeklerin, ağaçların olduğu bahçeli ve renkli cepheli konut kullanımına / isteğine yol açmaktadır.

Hane halkı kaynakları “yeterli konut”a7 erişimlerini, konut piyasasındaki güçlerini ve konuta ayrılacak kaynağı etkilemektedir. Sınırlı kaynaklara sahip oldukları için konut piyasasında nitelik ve fiyat açısından fazla seçim olanakları yoktur. Konut stokundaki en istenmeyen ya da kendilerine teklif edilen düşük standartlı konutları kabullenmek zorunda kalmaktadırlar. Roman mahallelerinde kiracı oranı genellikle yüksektir. Konutlar ortalama 1.500-2.000 TL’ye bir seneliğine kiralanmaktadır ve konut kirası piyasanın altındadır. Buna karşılık, hane halkı gelirinin önemli bir kısmını kiraya ayırmaktadırlar. Konutların yaşam standardı düşüktür,

kalabalık aile yaşamı ve bina yaşının büyüklüğü nedeniyle konut bakım-onarım masrafları fazladır. Ancak ekonomik koşullarının kötü olması, bakım-onarım maliyetlerini karşılamalarını engellemektedir. Düzenli gelirleri ve sosyal güvenceleri olmadığı için gelir-gider dengesini sağlayamadıklarında daha ucuz evlere ya da çadırlara taşınmaktadırlar. (Resim 3) Konut büyüklüğü ve göreceli olarak kalitesi arttıkça (konutun içinde tuvalet ve banyonun bulunması), kirası da artmaktadır.

Öte yandan, günübirlik yaşam alışkanlıkları, okuma yazma oranının düşük olması ve yeterince örgütlenememeleri; sorumluluk almalarını, bilgiye erişimlerini ve siyasi baskı oluşturmalarını kısıtlamaktadır. Bilgi edinme kanalları görsel medyayla sınırlı kalmaktadır.

Dış Dinamikler

Küresel, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeler, konut pazarı, merkezî ve yerel yönetimlerin rolü, afetler gibi dış dinamikler; Romanların konut tercih ya da koşulları için fırsat ya da kısıtlamalar sunabilmekte, bu fırsat ve kısıtlamalar iç dinamikleri etkileyebilmektedir.

Küreselleşmeyle teknoloji, kültür, sermaye ve emek ulusal sınırları aşmış ve bu değişim, emek ve gelirin mekânda yeniden dağıtımını getirmiştir. Bu gelişmeler, emek ve konut pazarında zayıf konumda bulunanları olumsuz etkilemiştir. Daha açık bir anlatımla, üretim biçiminde esnek üretime dayalı yeniden yapılanma; işgücünün sektörel yapısında, istihdam olanaklarında, işbölümünde değişime ve dolayısıyla toplumsal kesimlerin kentsel mekânda yeniden konumlandırılmasına yol açmıştır. Bu değişim kent mekânında işsizliğin ve eşitsizliğin artmasına, sosyal kutuplaşmalara, kentsel parçalanmaya ve yoksulluğa neden olmuştur. Büyük kentlerdeki üretim işlevlerinin yerini finans ve tüketim işlevleri almış, bu durum arazi kullanımında değişikliğe neden olmuştur. İnşaat sektörüne dayalı ekonomik büyüme modeli benimsenmiş ve kentler sermaye birikim süreçlerinin merkezi haline gelmiştir.(8)

Sözkonusu değişim, tüm diğer dar gelirliler gibi Romanların emek pazarındaki fırsatlarını da olumsuz etkilemiştir. Romanlar emek pazarındaki konumları gereği, konut pazarında da avantajsız konumdadır. Bu da toplumun geriye kalanına oranla daha ucuz kiralık konutlarda yaşamalarının, kendileri için oldukça küçük ve düşük nitelikli konutlara ulaşabilmelerinin önemli bir nedenidir. Diğer yandan, bir grubun konut seçimi, diğerleri için yeni olanaklar sağlayabilir veya tehditler oluşturabilir. Örneğin yüksek gelirli gruplar belirli bir semte ilgi duyduklarında, orada yaşayan düşük gelirli gruplar kentin başka bölgelerine gitmek zorunda kalabilmektedir. Nitekim kentsel toprağın aşırı değer kazanmasıyla kent merkezindeki rant yükselmiş ve sermaye talepleri artmış, böylece kent merkezinde konumlanmış Roman mahalleleri kentsel dönüşüm projelerinin hedefi olmuştur.

Konut pazarını değerlendirmek, Romanların konut sorununun çözümünde izlenen yolu ya da benimsenen konut politikasını anlamaya ve konut piyasasına erişimlerini irdelemeye yardımcı olur. İlgili yazına göre, ülkemizde kapsamlı ve sürekliliği olan bir konut politikası oluşturulamamış ve politikaların sosyal boyutu zayıf kalmıştır. Kamu mülkiyetinde “sosyal konut” ya da “ucuz kiralık konut” sağlamaya yönelik bir politika uygulanmamış, piyasa mekanizmasına bırakılmış mülk edindirmeye odaklı bir konut politikası izlenmiştir. Dolayısıyla barınma sorunu özellikle dar gelirli kesimler için çözülememiştir. Roman topluluklarının barınma sorunu da bu çerçevede çözümsüz kalmıştır.

Ayrıca, Romanlar barınma olanaklarına erişimde eşitsiz muamele görmektedir. Yaşadıkları şehirlerde konut piyasasından dışlanmakta, mahalleleri dışında konut kiralama ya da satın almada ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Düzenli gelirleri olmadığı için kira ödemede sıkıntı yaşadıkları ve konuta gerekli özeni göstermedikleri gerekçesiyle, Roman olmayan vatandaşlar tarafından kiracı olarak istenmemektedir. Gelir seviyesi artan, düzenli bir iş bulan çoğu Roman, Roman olmayanların yaşadığı daha iyi mahallelere taşınmak istemektedir. Ancak konut satın almada kimliklerinden dolayı güçlüklerle karşılaşmaktadırlar.

Merkezî ve yerel yönetim, Romanların konut pazarındaki konumlarını ve konut sunumunu etkilemektedir. Devlet hastalık, sakatlık ve yaşlılık döneminde aylık bağlanmasını sağlayan yasal düzenlemelerle, yaptığı ayni ve nakdi sosyal yardımlarla hane halklarının ve bireylerin gelir düzeylerini ve dolayısıyla konut pazarındaki konumlarını tamamen ya da göreli olarak etkileyebilir. Bu tür giderlerin karşılanmasıyla gelirlerini konut için kullanabilme olanağı oluşur.

Hükümetin “Roman açılımı”nı gündeme getirmesiyle, 2011 yılında hükümet yetkilileri tarafından “sağlıklı bir çevrede barınma” sorununun çözümüne yönelik TOKİ’nin Roman vatandaşlar için konut inşa edeceği açıklanmıştır. Bu kapsamda yerel yönetimlerce uygulanan dönüşüm projeleriyle Romanlar mahallelerinden tahliye edilerek, TOKİ’nin inşa ettiği uzun vadeli, düşük ve sabit taksitli (örneğin ayda 100 TL), ortalama 45-60 m2 , 1+1 ya da 2+1 odalı, balkonsuz sosyal konutlara yerleştirilmektedir. Proje sonuçları katılımcı anlayışla Romanların yaşam alışkanlıklarına uygun, çok boyutlu ve sorun odaklı ele alınmadığı ve erişilebilir, ödenebilir, adaletli ve sürdürülebilir olmadığı için konut sorunları sadece yer değiştirmiştir.

Afetler, Romanların konut hareketliliğini etkileyebilir. Afet yaşanılan bir kentteki Romanların bir kısmı başka kentlerdeki Roman mahallelerine göç edebilir ya da afet riski taşıyan alanlardaki mahalleler, kentsel dönüşümle başka bölgelere tahliye edilebilir. Buna karşın, zemin yapısı sağlam olmasına rağmen, düşük nitelikli konut koşulları nedeniyle Romanların konutları riskli yapı olarak tespit edilip, mahalleye dönüşüm uygulanabilir. (Resim 4)

Diğer Dinamikler

Yaşanılan yerleşimin özellikleri, konut hareketliliğinde belirleyicidir. Kentlerde özellikle merkeze yakın konumdaki Roman mahalleleri, sakinleri için maddi avantajlar sağlamaktadır. Yaptıkları işler gereği merkezle bağlantılı olmak ve eğitim, sağlık, kamu kurumlarına ek bir ulaşım maliyeti ayırmadan yaya olarak erişmek istemektedirler. Bu nedenle uygulanacak bir dönüşüm projesinin “yerinde iyileştirme” ile yapılmasını talep etmektedirler. Ayrıca, yerleşimin coğrafi konumu, sosyo-ekonomik ve mekânsal özellikleri Romanlara ekonomik durumlarını iyileştirmek ve kentle bütünleşmek için kısıtlamalar ya da fırsatlar sunabilir. Bu da konut koşullarını değiştirebilir.

Yaşanılan konutun özellikleri, sağlıklı ve “yeterli konut” sunumu talebini artırmaktadır. Mevcut konut kariyeri, neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda değerlendirme olanağı sunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, konutların çoğunda banyo, tuvalet gibi ıslak hacimler bina dışındadır ve ortak kullanılmaktadır. Mutfak genelde konut girişindedir ve mutfağa ayrılmış bir alan niteliğinde değildir. Oturma odası, yatak odası, bazen mutfak ve banyo kullanımları tek bir odanın içerisindedir. Isınmanın sobayla sağlandığı çadır, baraka, kerpiç ya da kagir tipi yapılar, sıhhi açıdan oldukça elverişsiz ve yapı kalitesi açısından dayanıksızdır. Konutlar arası mesafe oldukça yakın ya da bitişik olduğu için güneşten yeterince yararlanılamamaktadır. Mahalledeki nüfus yoğunluğu ve Romanların müziğe ilgileri nedeniyle aşırı gürültülü bir çevrede yaşamaktadırlar. Mahalle içerisindeki sokaklarda yol kademelenmesi bulunmamaktadır. Sokaklar dar ve kaldırımsızdır, çıkmaz sokaklar bulunmaktadır. Düzenli otopark alanı yoktur, motosikletler veya arabalar sokağa park etmektedir. Sokaklarda at dışkıları, hurda yığınları, çöpler gibi kirleticilerle sıhhi yaşam kalitesi yok denecek seviyelerdedir. (Resim 5) Mahallelerde sosyal altyapı (örneğin çocuk oyun alanı, sağlık ve sosyal hizmet alanları) ve teknik altyapı (örneğin elektrik, su, kanalizasyon) yetersizdir. Mahalle ve bulundukları yerleşim yerleri için önemli bir güvenlik tehdidi oluşturan suç odağı niteliğinde bölgeler yer almaktadır.

Romanlar, içinde bulundukları toplumsal koşullar nedeniyle barınmayı iki göz odadan ibaret bir barınak olarak görmektedir. Gereksinim sıralamasında öncelikle (özellikle kiracılar) konut sahibi olmak istemekte, ardından sırasıyla sağlıklı bir ortam, müstakil, az katlı, iki odalı, bahçeli, banyo ve tuvaletin içeride bulunduğu, konut-iş ilişkisinin kurulduğu, sokak yaşamlarını sürdürebilecekleri, yeterli açık / yeşil alanların, yarı özel ve kamusal mekânların tasarlandığı konut ve yerleşimler talep etmektedirler.

Ancak TOKİ’nin ürettiği tek tip apartmanlar, Romanların yaşam biçimi ve alışkanlıklarına, çalıştıkları işlere uygun değildir ve sosyal ilişkilerini zayıflatmaktadır. Mevcut uygulamalardan yola çıkarak Romanlar, kültürlerinin dağılmasından endişe etmekte, işsiz kalacaklarını, hayvanlarına bakacakları yer bulamayacaklarını, apartmanların kendilerini mutsuz edeceğini, kiracıların mağdur olacağını, kimliklerinden dolayı kiralayacak konut bulamayacaklarını düşünmektedirler.

Mülkiyet durumu, konut seçeneklerini şekillendirmektedir. Romanlar genellikle ya işsiz ya da düşük gelirli işlerde çalıştığı için konut pazarında da en elverişsiz konumda bulunmaktadırlar. Romanların önemli bir kısmı, kamuya ait topraklar üzerinde kaçak yapılarda yaşamaktadır. Özellikle mahalleye ilk yerleşen hanelerin ilgili belediye tarafından verilmiş, konutlarda oturma iznini tanımlayan tapu tahsis belgeleri bulunmaktadır. Çoğunluğu için konut edinme olanakları sadece kiralık konutlarla sınırlıdır. Mülkiyet güvencesinden yoksunluk, dönüşüm projeleriyle gerçekleşen tahliyeler karşısında savunmasız kalmalarına ve tazminat haklarından mahrum olmalarına neden olmaktadır. Ayrıca mülkiyet güvencesi, konutta kalış süresini etkileyebilmektedir.

Sosyal ilişkiler de, konut hareketliliği üzerinde etkilidir. Mahalle içerisinde güçlü sosyal dayanışma ağları mevcuttur. Bunun kendilerini güvende hissetme, kimlik ve kültürel özelliklerinin korunması ve yaşatılması, günlük sorunların çözümü, sevinç ve üzüntülerin paylaşımı, yardımlaşma-dayanışma, hastalık, düğün, doğum ve ölüm konularında birlik ve beraberlik gibi avantajları bulunmaktadır. Yapılan saha araştırmalarında olumsuz yaşam koşullarına rağmen çoğunluk, mahallelerinde yaşamaktan dolayı mutludur ve başka yere taşınmak istememektedir. Bu durum, mahalle dışında yaşamı idame ettirme korkusu, savunmasızlık ve güvensizlik duygusuyla yakından ilişkilidir. TOKİ konutlarına yerleştirilenlerin Roman olmayan diğer yaşayanlarla uyum sağlayamaması ve mutsuz olması, önceki mahallelerindeki sosyal ilişkilerini bulamamalarından kaynaklanmaktadır.

Açıklanan sözkonusu dinamikler, Romanların daha az konut seçeneği ve daha az kent içinde yer değiştirebilme özgürlüğü olduğunu ortaya koymaktadır. Dolaysıyla mevcut koşullar içerisinde kendi mahallelerinde konut edinmeleri ya da TOKİ’nin sunduğu konutlara razı olmaları tek seçenekleri görünmektedir. Barındıkları mekânlardan taşınma ya da kalma kararı, yine bu dinamiklerle yakından ilişkilidir. (Tablo 2)

ROMANLAR İÇİN “YETERLİ KONUT”

Romanların hem zorunluluk hem de gönüllülüğe dayalı konut tercih ya da koşullarını biçimlendiren sözkonusu dinamikler, Romanların konut sorununun birbiriyle ilişkili çok boyutlu yapısını ve kısır döngüsünü ortaya koymaktadır. Romanların konut sorununa katılımdan uzak, rantı artırmaya ve arza odaklı, parçacıl, kısa vadeli, tek boyutlu kentsel dönüşüm projeleriyle çözüm sunulmaya çalışılmaktadır. Ancak uygulamalar, yeni bir mekânsal ayrışma ve kutuplaşma yanı sıra var olan yoksulluğun ve yoksunluğun derinleşmesine ve konut hakkı ihlallerine neden olmaktadır.

Romanların özellikle kentsel dönüşüm projeleriyle gerçekleşen konut hakkı ihlallerini önlemek için yapılması gerekenler; disiplinler arası yaklaşımla sosyal dışlanmayı ve ayrışmayı önleyici, toplumsal içermeyi sağlayan, yoksulluğu ve yoksunluğu azaltıcı biçimde sosyal, ekonomik ve mekânsal iyileştirmeyi ve kültürel sürekliliği amaçlayan, kullanım değerini gözeten, yerinde iyileştirme önlemlerini içeren, kentsel hizmetlere eşit erişimi esas alan, mülkiyet güvencesinin sağlandığı, erişilebilir sosyal konut politikaları, konut finansman biçimleri ve “yer”e özgü, “sorun odaklı”, sürdürülebilir, katılımcı kentsel dönüşüm modelleri üzerine düşünmektir.

“Yeterli konut hakkı” çerçevesinde, kentsel dönüşüm projeleriyle Romanların konut ve çevresi tasarımına yön vermesi gereken ilkeler ise şöyle sıralanabilir:

  • İş imkânlarına, sağlık hizmetlerine, okullara ve diğer sosyal olanaklara erişimi sağlayacak bir yerleşim yerinde iskân,
  • İşlevsel, yeterli büyüklükte, esneklik ve değişim olanakları olan, farklı kullanıcı gereksinimlerine yönelik konut çeşitliliği ve depolama olanakları,
  • Konutlar arası yeterli mesafe ve mahremiyetin, gürültü izolasyonunun sağlanması, komşuluk ilişkilerini sürdürmeyi sağlayacak yarı-özel mekânlar,
  • Soğuktan, rutubetten, yağmurdan, rüzgârdan korunma veya yararlanma, temiz hava, temiz ve atık su tesisatı, yeterli havalandırma, yeterli güneşlenme, gerekli enerji, atıkların sağlıklı biçimde uzaklaştırılması,
  • Yetenekleri geliştirmeye yönelik mekânlar, sosyal bütünleşmeyi güçlendiren sosyal donatılar, spor alanlarına, yeşil alanlara, alışveriş ve çalışma alanlarına nitelikli erişim, yeterli sayıda ve uygun erişimde otoparklar,
  • Doğal veya insan faktörlü tehlike ve tehditlere karşı güvenli çevre (yangın güvenliği, yapının sağlamlığı ve kalitesi, trafik kazalarına karşı güvenlik ve benzeri),
  • Ait hissedilen çevre, geçmişle ve doğal çevreyle bağlantılar, cephe tasarımında çeşitlilik,
  • Uygun peyzaj düzenlemeleri.

Sözkonusu tasarım ilkeleri, insan merkezli, kullanıcı dostu bir tasarım yaklaşımına ve toplum yararına odaklanmaktadır. Bu anlayışla kurgulanan projelerin, kent planlama ve mimarlık disiplinlerince toplumdaki dezavantajlı grupların kamusal mekânda görünürlüğünün ve kentsel mekânda temsilinin sağlanmasına katkıda bulunacağı düşünülmektedir.

* Makale, SOBAG-112K439 no.lu “Romanların Kültürel Süreklilikleri ve Sosyal İçermelerini Destekleyici Bütünleşik Kentsel Dönüşüm Planlaması İlkeleri: Tekirdağ Aydoğdu Mahallesi” başlıklı TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir.

NOTLAR

1. Arayıcı, 2008.

2. OSCE / ODIHR, 2006. Eurofound, 2012.

3. 2010. Akkan; Deniz; Ertan, 2011.

4. Gültekin, 2009.

5. Proje çalışma alanı, Tekirdağ-Aydoğdu mahallesi, kentsel dönüşümün düşünüldüğü, Romanların yoğun olarak yaşadığı, kent merkezinde konumlanmış bir alandır. Projede, çöküntü bölgesi niteliğindeki mahallede yaşayan Romanların demografik, sosyo-ekonomik yapısını, dışlanmalarının boyutunu, kendilerine ve topluma bakışlarını, fiziki yaşam çevrelerinin durumunu, içe kapalı yaşam tercihlerinin nedenini, sorun ve taleplerini, olası bir kentsel dönüşümden beklentilerini belirlemek amaçlanmıştır. Proje sonunda, Romanların kültürlerine, yaşam biçimlerine ve alışkanlıklarına uygun, sosyal içermelerinin sağlandığı, bütünleşik, çok boyutlu ve katılımcı bir kentsel dönüşüm projesinin süreç ve ilkeleri tanımlanacak ve bu doğrultuda öneri bir proje ve konut tipolojileri tasarlanacaktır.

6. Akkan; Deniz; Ertan, 2011.

7. “Yeterli konut”; yeterli mahremiyet, yeterli mekan, yeterli güvenlik, yeterli yararlanma güvencesi, erişilebilirlik, yapısal sağlamlık, yeterli aydınlatma, ısıtma ve havalandırma, yeterli temel altyapı, sağlıklı çevre ve tüm bunların uygun fiyatla edinilebilmesi olarak tanımlanabilir.

8. Şengül, 2008.

 

KAYNAKLAR

2010, “Türkiye’de Romanların Durumu Türkiye'de Çalışma ve İnsana Yakışır İş Koşulları Sorunları Raporu”. ec.europa.eu/social/BlobServlet?docId=7331&langId=tr [Erişim: 01.04.2014]

Akkan, Başak Ekim; Deniz, Mehmet Baki; Ertan, Mehmet, 2011, Sosyal Dışlanmanın Roman Halleri, EDROM, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ve Anadolu Kültür Ortak Yayını, İstanbul.

Arayıcı, Ali, 2008, Avrupa’nın Vatansızları Çingeneler, Kalkedon Yayınları, İstanbul.

Ergöz Karahan, Ebru, 2009, “Konut Talebinin Modellenmesi ve Konut Kariyeri Kavramı”, İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, yıl:8, sayı:15, ss.79-105.

Eurofound, 2012, “Living Conditions of the Roma: Substandard Housing and Health”, European Foundation for the Improvement of Living and Working Conditions.

Gültekin, Nevin, 2009, “The Impact of Social Exclusion in Residential Segregation: A Gypsy Neighbourhood Fevzi Pasa in Turkey”, G.U. Journal of Science, cilt:22, sayı:3, ss. 245-256.

OSCE / ODIHR, 2006, “Roma Housing and Settlements in South-Eastern Europe”, Osce, Polonya. www.osce.org/odihr/23336?download=true [Erişim: 01.04.2014]

Şengül, Tarık, 2008, “Kentsel Yeniden Yapılanma ve Yeni Kentleşme Eğilimleri Üzerine Bazı Gözlemler”, 32. Dünya Şehircilik Günü Kolokyumu “Kentsel Yeniden Yapılanma: Kazananlar, Kaybedenler” Bildiriler Kitabı, 6-8 Kasım 2008, İstanbul, ss.61-67.

 

Bu icerik 4617 defa görüntülenmiştir.