388
MART-NİSAN 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Telif Hukukunda Mimari Eserler Paneli

Beyza Birben Tuncer, Mimarlar Odası Genel Merkezi Avukatı

Evsahipliğini Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yaptığı “Telif Hukukunda Mimari Eserler Paneli”, 26 Aralık 2015 tarihinde Genel Merkez binasında gerçekleştirildi.

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdi Güzer; İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İstanbul Barosu Üyesi Av. Dr. Cahit Suluk; Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayri Bozgeyik ve Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimi Turkay Alıca değerli sunumlarıyla panele katkıda bulundular.

Panel dört ana başlık altında gerçekleştirildi:

  • Mimarlıkta Özgünlüğün ve Telif Haklarının Sınırları
  • Mimari Eserlerde Proje Müellifi ile Yapı Malikinin Çatışan Menfaatlerinin Dengelenmesi
  • Karşılaştırmalı Hukukta Mimari Eserler
  • Mimari Eser ve Projelerin Korunmasının Yargısal Boyutu

Uygulamada mimarların en çok karşılaştığı ve Mimarlar Odası’na da yansıtılan en önemli konulardan biri telif hukukundan doğan hakların nasıl kullanılacağı sorusudur. Bu kapsamda müellifinden izinsiz projenin kopyalanması, projede değişiklik yapılması hatta yapılan binanın yıkılması durumundaki hak sahipliği gibi konularla oldukça sık karşılaşılmaktadır. Panelde bu sorunlara kısaca değinilmiş ve yargı kararları doğrultusunda mahkemelerin konuya yaklaşımı irdelenmiştir.

“Mimarlıkta Özgünlüğün ve Telif Haklarının Sınırları” başlığı altında; teknolojik gelişmelerle, mimari projelerde meydana gelen değişimler; tek tip projelerin yapılması ve bunların telif hukukundaki yerinin ne olacağı tartışması; yabancı mimarların yaptıkları projelerin Türkiye’de uygulanmasının yine telif hukukundaki yeri gibi sorunlar dile getirilerek bir anlamda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’nın (FSEK) boşlukları eleştirmiş, bir yandan da özgün mimarlık eserlerinin nasıl değerlendirileceği tartışmaya açılmıştır.

“Mimari Eserlerde Proje Müellifi ile Yapı Malikinin Çatışan Menfaatlerinin Dengelenmesi” başlığı altında, 5846 sayılı yasada yer alan tanımlar ve kavramlar açıklanarak fikri hakların ve eser kavramını oluşturan unsurların neler olduğu, korumanın konusunu neyin oluşturduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda yasadaki eser gruplarının neler olduğu, eser olabilmenin şartları, “hususiyet” kavramı, hususiyetin belirlenmesinde başvurulacak kriterler, mimari eserler, çatışan değerler yani mimari eserlerde değişiklik yapılması ile 2013 yılında İmar Kanunu’nun 8. maddesine (j) bendi ile getirilen düzenlenemeye kısaca değinilmiştir.

“Karşılaştırmalı Hukukta Mimari Eserler” başlığı altında; Bern Konvansiyonu-Almanya-İngiltere-ABD-İsviçre ve Türkiye’deki yasal düzenlemelerin neler olduğu kısaca açıklandıktan sonra Türkiye’de telif hukukuna ilişkin sorunlar üzerinde durulmuştur. Bunlar kısaca; 5846 sayılı yasadaki kavram kargaşası, korumanın kapsamı, tadilat projelerinin her halükarda değiştirme yasağı kapsamında olup olmadığı, mahkemelerce birbirine zıt kararlar verilmesi, mimarlık sektörünün gerçekte neye ihtiyaç duyduğunu belirlemedeki zorluklar, sözleşme-telif hukuku-imar hukuku çatışması, mimari eser niteliğinin belirlenmesinde dikkate alınacak zaman olarak özetlenebilir.

“Mimari Eser ve Projelerin Korunmasının Yargısal Boyutu”nda ise, önceki başlıklarda açıklanan hususların yargıya nasıl yansıdığı anlatılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda FSEK korumasının konusu ve sistematiği, mimari proje ve mimarlık eseri ayrımı, yargı kararları ve manevi ve mali hak koruması, mimari projenin çoğaltılması, tadilat projelerinin niteliği, 3194 sayılı İmar Kanunu’na getirilen yeni düzenlemeler (8/i,j) ve “mimari estetik komisyonu” kararları başlıkları altında açıklamalar yapılmış; yine kısaca eser kavramı, fikri mülkiyet hakları, mimari proje-mimarlık eseri ayrımı, eser sahibine tanınan haklar kısaca açıklandıktan sonra konuyla ilgili Yargıtay kararları irdelenmiştir. Kararlarda özetle şu konular tartışılmıştır: manevi hakların devredilemeyeceği ve takibinin mimar tarafından yapılabileceği, mimari projeler ve adın belirtilmesi ile çoğaltma hakkı, bütünlüğün korunması hakkı ve yapının mimari eser olması, mimari eserin bütünlüğünün bozmayan değişikliklerin neler olduğu, başka mimar tarafından yapılan tadilat projesi, mimari eserin imhası ve eski halin iadesi, mimari maketler.

2013 yılında gündeme gelen ve Torba Yasa ile yasalaşması beklenen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki değişiklerle ilgili TMMOB’a ve bağlı Odalar daha önce çekincelerini belirtmişti. Bunlar birkaç başlık halinde kamuoyuna duyuruldu;

  • Tüm evrensel belgelere ve uluslararası anlaşmalara da aykırı olarak, mimari projelerin, ancak varlığı kendinden menkul belediyelerde kurulacak estetik kurulların onaylaması durumunda eser sayılması;
  • Düşünce ve sanat yaşamının en önemli koruyucusu olan telif haklarının mimarların elinden alınması;
  • Tariflenemeyecek “mimari estetik kurullar”la mesleki üretimlerin toplumun değil bu kurulların değerlerine bırakılması;
  • Mimari eserlerin, yapanların değil sahiplerinin telif hakları iradesinde kalması.

Sözkonusu estetik kurullar, yine 2013 yılında, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile değil, İmar Yasası ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerle mevzuata alındı. Değişikliklerle mimari eser ve projelerin özgün fikir ifade edip etmediğine karar verme yetkisi “Mimari Estetik Komisyon”lara verildi. Bununla birlikte, İmar Kanunu’nda getirilen diğer bazı değişikliklere ilişkin eleştiriler de yine TMMOB ve Odalar nezdinde birçok kez paylaşıldı ve davalara konu edildi. Burada bir kez daha yinelemek gerekirse yapılan değişikliklerle; İmar Yasası’nın 8. maddesine (i) bendinde, ilim ve edebiyat eseri sayılan imar planlarının değiştirilmesinde plan müellifinin izninin alınmaması getirildi; (j) bendi ise Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’nda bilim eseri olarak tanımlanan mimari projelerin eser olup olmadığını Bakanlık bünyesindeki bir Estetik Kurul’un keyfiyetine bıraktı. Oysa mimari eserler ve bu eserlerin yaratan mimarların telif hakları, 5846 sayılı yasa ile belirlenmiştir. Oluşturulacak komisyonların üyelerinin nasıl seçileceği, mimari projelerin hangi kıstaslara göre değerlendirip, “eser” olup olmadığına karar verileceği soruları önemini halen korumaktadır. Bu durum hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan, hukuki güvenlik sağlamayan bu gibi kurallar Anayasanın 2. maddesi ile bağdaşmamaktadır. Bu komisyonların kararlarının ihtisas mahkemeleri olan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinde değil de İdari Yargı mercilerinde dava konusu edileceği hususu ise çok büyük bir handikaptır. Ayrıca, Mimari Estetik Komisyonların çalışma biçimi ile 5846 sayılı kanun kapsamında korunan haklar hâlihazırda birbiriyle çelişir durumdadır. Bu nedenledir ki 5846 sayılı yasada yapılması düşünülen değişiklikler halen iktidarın gündemindedir.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından düzenlenen panelin tüm bu sorunlar ve değişiklikler gündemdeyken gerçekleştirilmesinin çok önemli olduğu belirmek isterim. Ayrıca herhangi bir değişiklik öncesi, üyelere, yaşanması muhtemel yargı süreçleri bakımından, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki düzenlemelerin mevcut haliyle ne olduğunun ve bu düzenlemelerin yargı kararlarındaki yansımalarının aktarılmasının da faydalı olduğu kanaatindeyim. Değerli konuşmacılara yaptıkları tüm katkılardan dolayı kendi adıma teşekkür ederim.

 

 

 

Bu icerik 3371 defa görüntülenmiştir.