391
EYLÜL-EKİM 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Tını
    Esra Sakınç, Dr., Mimar

  • Divalar Gitmez
    Şengül Öymen Gür, Prof. Dr., Beykent Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

40. Dünya Miras Komitesi Oturumu’ndan Gündemde Kalanlar

Zeynep Aktüre, Yrd. Doç. Dr., İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mimarlık Bölümü, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Somut Kültürel Miras İhtisas Komitesi Üyesi

UNESCO’nun her yıl düzenlenen Dünya Miras Komitesi Oturumu bu yıl İstanbul’da, “UNESCO neyi koruyor?” tartışmalarıyla başladı. Oturumun bir özetini yapan yazar, Türkiye’den Ani Arkeolojik Alanı’nın bu yıl listeye girmesiyle, kültürel ortak paydalar üzerinden bölge ve ülke ilişkilerine olumlu etkilerinin olacağını vurguluyor.

40. Dünya Miras Komitesi (DMK) Oturumu, İstanbul’da, Dünya Miras Sözleşmesi’ne(1) taraf 192 devletin 87’sinden 1600 katılımcıyla gerçekleşti. 10-20 Temmuz 2016 tarihleri için programlanan toplantı, Türkiye’de yaşanan olaylar nedeniyle verilen bir günlük aranın ardından alınan Birleşmiş Milletler kararı doğrultusunda, kalan gündem maddeleri Ekim 2016’da Paris’te toplanacak olağanüstü oturuma ertelenerek, 17 Temmuz 2016’da sona erdi. Bu yazıda, koruma durumu raporları ve adaylık dosyaları gibi tamamlanabilen gündem maddeleri ile birlikte, planlandığı halde gerçekleşemeyen bazı etkinliklere de değinilerek(2), 40. DMK Oturumu hakkında kısa bir değerlendirme yapılmaktadır.

İSTANBUL GENÇLİK FORUMU VE TÜRKİYE’NİN MİRAS ALANLARINI TANITAN ETKİNLİKLER

40. DMK Oturumu ile bağlantılı ilk etkinlik, “Çok Katmanlı Mirasın Odağında” teması ile gerçekleşen UNESCO Dünya Mirası Gençlik Forumu’ydu.(3) 1995’ten beri düzenlenen Gençlik Forumları, tüm dünyadan öğrencileri ve eğitimcileri Dünya Miras Sözleşmesi ve UNESCO Dünya Miras Merkezi (DMM) çalışma yöntemleri üzerinden kültürlerarası diyaloga davet ediyor. Doç. Dr. Cenk Hamamcıoğlu (YTÜ) koordinatörlüğünde; Topkapı Sarayı, Yenikapı, Haliç, Kırkçeşme ve Süleymaniye’de yapılan incelemeler ve bağlantılı konferanslarla başlayan etkinlikte; Bursa-Cumalıkızık Dünya Miras Alanları ve Geçici Liste’de bulunan İznik’te yapılan incelemeler üzerinden gerçekleşen DMK simülasyonunda kendilerininkinden farklı bir ülkeyi temsil eden katılımcılar, DML adaylık değerlendirme sürecini deneyimleyerek öğrendiler. Ortaklaşa hazırladıkları Gençlik Forumu Deklarasyonu 40. DMK açılış oturumunda okundu. Ülke delegasyonlarına katılan katılımcılar ise 40. DMK oturumunu izleme fırsatı buldular.

Gençlik Forumu katılımcılarının 40. DMK süresince Türkiye’nin miras alanlarını en yakından tanıyan grup olduğu söylenebilir. Toplantının gerçekleştiği İstanbul Kongre Merkezi (İKM) içinde ve dışında açılan fotoğraf sergileri ve yerleştirmeler de, Türkiye’nin miras alanlarının tanıtımını sağladı. İKM fuayesinde paylaşılan yayınlar arasında ise DMM süreli yayınının Türkiye ve İstanbul özel sayıları ile UNESCO Türkiye Milli Komisyonu (UTMK) tarafından İngilizce yayımlanan “Türkiye’deki Dünya Miras Alanları” kitabı bulunuyordu.(4)

Türkiye’den örnek alanlar ve uygulamalar, yan etkinliklerde de gündemdeydi. UTMK Doğal Miras İhtisas Komitesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Zeki Kaya (ODTÜ) tarafından düzenlenen panelde “Türkiye ve Dünyadaki Tarımsal Alanların Doğal Dünya Mirası Potansiyelleri”; Kadir Has Üniversitesi Dünya Miras Alanlarının Yönetimi ve Tanıtımı UNESCO Kürsüsü Başkanı Doç. Dr. Yonca Kösebay Erkan’ın düzenlediği “Sürdürülebilir Kalkınmanın Dünya Miras Sözleşmesi Süreçleriyle Bütünleştirilmesi” panelinde ise akademi ve UNESCO kürsülerinin rolü tartışıldı. “Kentsel Dirençlilik / Kırılganlık ve Kültürel Mirasın Korunması” başlıklı yan etkinlikte, Türkiye’nin deneyimini yenileme projeleri üzerinden değerlendiren Doç. Dr. Pelin Pınar Özden (İstanbul Üniversitesi) ise, İstanbul’un Tarlabaşı, Sulukule, Ayvansaray, Yedikule gibi alanlarında kentlilerin yaşam hakkını ellerinden alan uygulamaların, kentin kültürel miras alanlarının (kimliğini kaybetmeden esneme derecesi olarak tanımladığı) çevresel / sosyal / altyapısal kırılganlığını / dirençliliğini en çok etkileyen unsurlar olduğunu söyledi. Diyarbakır’ın Sur ve Cizre tarihî merkezlerindeki yıkımın boyutunu tek yapılar

ayrıntısında aktaran Özden, bu kentlerin de kentsel dönüşüme hiç direnç gösteremediğini saptadı. Özden’in saptamaları, etkinlik sonunda izleyiciler arasından söz alan Diyarbakır Alan Başkanı Nevin Soyukaya’nın yaptığı açıklama ve sorduğu soru ile birlikte, UNESCO listesine geçen yıl giren “Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı”nın tampon bölgesinde yaşanan yıkıma, 40. DMK toplantısı boyunca yapılan nadir değinmelerdi. Tam da bu noktada, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi evsahipliğinde, 16-17 Temmuz 2016’da gerçekleşmek üzere programlanan, ancak yaşananlar nedeniyle 19-20 Temmuz 2016’ya ertelenen “UNESCO Neyi Koruyor?” başlıklı “karşı” etkinlikten söz etmek gerekiyor.(5)

KORUMA DURUMU RAPORLARI VE KARŞI FORUM: “UNESCO NEYİ KORUYOR?!”

Haziran ortalarında biraraya gelen on kadar demokratik kitle örgütü(6) ile başlayıp 68 örgütün çağrısıyla toplanan Forum, geniş bir yelpaze ve coğrafyadan 120’nin üzerinde temsilciyi, kültürel ve doğal miras alanlarını aynı anamalcı işleyişten koruma mücadelelerini paylaşmak üzere biraraya getirdi. “Alternatif” yerine “karşı” sıfatının, bu birlikteliği (katılımcılardan Prof. Dr. Orhan Silier’in ifadesiyle) “Türkiye’de kültürel ve doğal mirası koruma hareketi”ne dönüştürmenin zorluklarının farkında olarak tercih edildiği ve “içinde” olunamayan 40. DMK toplantısına “karşı”dan bakarak fikir üretmenin hedeflendiği anlaşılıyor. Güvenlik gerekçesiyle Türkiye delegasyonu uzmanlarının bile başlamasına günler kala kaydolabildiği toplantıyı düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Alan Başkanlığı ve ilçe belediyelerinden çok sayıda gözlemci yanında, Diyarbakır’ın 12 kişilik heyetinden üç kişinin kayıt olabilmesi, Forum tartışmalarına telefonla bağlanan Soyukaya’nın “içinde” olamamaya ilişkin verdiği örneklerden biriydi.

UNESCO’ya “karşı” duruşu belirleyen asıl durum ise, (1985’ten beri UNESCO listesinde bulunmasına karşın, on yıllardır Forum’da biraraya gelen demokratik kitle örgütlerinin birçoğunun kurulma sebebi olan yapılaşma baskısı altındaki) İstanbul ve (Sur mahallesinin uğradığı büyük yıkım Alan Başkanlığı tarafından TC Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte UNESCO’ya da raporlanan) Diyarbakır’ın koruma durumlarının 40. DMK Oturumunda

tartışılmayışıydı. Ayrıca, Forum’un çağrılı konuşmacısı Prof. Dr. Cevat Erder’in de dikkat çektiği gibi, İstanbul’a gelen DMK heyeti Gençlik Forumu katılımcılarının ziyaret ettiği Dünya Miras Alanlarını görmedi ve tartışmalı Haliç Köprüsü’nün ışıkları 40. DMK boyunca kapalı tutuldu. “UNESCO neyi koruyor?!” başlığının sonundaki ünlem, bu durumun ifadesi olsa gerektir: Buraya kadar geldiği halde İstanbul’u görmeyen ve Diyarbakır’ı duymayan “UNESCO neyi koruyor?”

Erder’in yaptığı çerçeve konuşma, bu sorunun (Forum çağrı metninde de ifade edilen) yanıtını sade bir şekilde özetliyor: UNESCO, eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki (kültürel mirasın korunmasıyla sınırlı olmayan) etkinliklerini üye devletlerin parasal katkıları sayesinde sürdüren devletler-arası kuruluşlardan biri olduğu için, kendisini korur. Ülkelerin diplomatlar tarafından temsil edildiği bu yapı içindeki tüm kararlar, ülkeler-arası pazarlıklar sonucu alınan, politik kararlardır. Bu karar mekanizmasına erişim ise yalnızca resmî kanallardan (Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı üzerinden) mümkündür. Forum katılımcılarından, bu işleyişi kavradıktan sonra, doğal ve kültürel yaşam alanlarını yerinde, yaşayanlarla birlikte korumak için UNESCO’nun “içinde” veya “karşı” olmak arasında bir seçim yapmanın gerekli olmadığını dile getirenler oldu. Soyukaya’nın Alan Başkanlığı olarak bağlantıya geçtikleri delegasyonlardan hiçbirinin Diyarbakır’ın koruma raporunu görüşmeye açmayı kabul etmediği yönündeki paylaşımı ise, Erder’in özetini örnekler nitelikteydi. Her yıl tartışmaya açılacak koruma raporları, DMK oturumundan kısa süre önce listelenip ilan ediliyor. Listede olmayan raporlara ilişkin taslak kararlar tartışılmadan kabul edilirken, (bu dönem biri Türkiye olan) 21 DMK üyesinden birinin önerisiyle, tartışılacağı ilan edilmeyen koruma raporları da gündeme alınabiliyor.

Bunun bir örneği olarak, 1960’lardan beri koruma sorunlarıyla uluslararası camianın gündeminde olduğu halde 1987’de UNESCO listesine giren “Venedik ve Lagünleri”, Lübnanlı uzman Jad Tabet’in önerisiyle tartışmaya açıldı. Koruma durumu 2014 DMK Oturumu’nda tartışılan alana, kırılganlığına rağmen kitle turizminin sürmesi nedeniyle konut yapılarının konaklama tesislerine dönüştürülmesinin kent dokusunun kültürel değerlerine, planlanan büyük ulaşım altyapı projeleri ile deniz trafiğinin ise Lagün ve çevresinin doğal değerlerine verdiği / vereceği hasarı yerinde saptamak üzere bir uzman heyeti gönderilmişti. Heyetin görüşleri doğrultusunda, 1 Şubat 2017’ye kadar bu acil konularda ilerleme raporu isteme kararını görüşmeye açan Tabet, Tehlike Listesi’ne girişini bu şekilde ertelemenin alanın korunmasına faydalı olmadığını, ayrıca listeye hemen alınmasının 1500’ün üzerinde projeden oluşan Venedik’i Kurtarma Programı’na uluslararası kaynak akışını kolaylaştıracağını söylediyse de, taslak karar değişmedi. Kalkınmaya yönelik altyapı ve diğer projeler, çatışmalar, doğal afetler gibi nedenlerle DML’ye girmesine esas olan üstün evrensel değerini, bütünlüğünü ve özgünlüğünü yitirme tehlikesiyle karşılaşan alanlar, DMK kararıyla Tehlike Listesi’ne alınabiliyor, yitirenler ise DML’den çıkarılabiliyor. Tehditlerin kalktığı belgelenen alanlar, yine DMK kararıyla, Tehlike Listesi’nden çıkarılıyor. Tehlike Listesi’nde bulunan alanlar, koruma sorunlarının çözümü için özel fonlardan yararlanabiliyorlar.

TEHLİKE LİSTESİ’NDEKİ ALANLAR VE YENİDEN İNŞA TARTIŞMALARI

40. DMK toplantısında 48’i Tehlike Listesi’nde bulunan 156 alanın koruma durumu raporu sınırlı bir kısmı tartışmaya açılarak karara bağlandı. Tehlike Listesi’nde bulunan alanlar arasından ilk tartışılan Mali’deki Timbuktu ile (Bonn’da yapılan 39. DMK Oturumu’nun da önemli temalarından biri olan) yeniden inşa konusu gündeme geldi. 2012’de silahlı gruplar eliyle uğradığı yıkım nedeniyle Tehlike Listesi’ne alınan Timbuktu’daki 14 anıt-mezar, yerel yapı ustaları tarafından, yıkılan yapılar ve arşiv belgeleri ışığında tek bir örnek üzerinde geliştirilen geleneksel tekniklerle 2015’te yeniden inşa edildi. Yangında hasar gördüğü için Tehlike Listesi’ne alınan Uganda’nın Kasubi’deki Buganda Kral Mezarları da, geleneksel yöntemlerle yeniden inşa edilecekleri için, özgünlüğün girmek için önemli bir ölçüt olduğu DML’de kalmaya devam ediyor. Bu örnekler, “Nara Özgünlük Belgesi”(7) (1994) ile geleneksel yapım tekniklerindeki sürekliliği kucaklayacak şekilde genişleyen özgünlük ölçütlerinin Dünya Miras Sözleşmesi çerçevesinde bulduğu karşılık olarak yorumlanabilir.

Timbuktu gibi, terörist grupların verdiği hasar nedeniyle Tehlike Listesi’nde alınan ve 40. DMK Oturumunda da listede kalmasına karar verilen Irak ve Suriye’nin tarihî ve arkeolojik alanları görüşülürken, bir kısmı halen terörist grupların denetiminde bulunan arkeolojik miras alanlarının yeniden inşasının Orta Doğu toplumlarının direnişinin parçası olduğu vurgulanarak, tüm dünyanın bu çabanın arkasında olduğu hatırlatıldı. Benzer paylaşımlarla, Tehlike Listesi’nde bulunan Yemen’in miras alanları ile Afganistan’ın “Bamyan Vadisi Kültürel Peyzajı ve Arkeolojik Alanları”nın listede devamına, ayrıca Libya’nın arkeolojik alanlarının Tehlike Listesi’ne alınmasına karar verildi. Kültürel mirası hedef alan yıkıcı saldırılar ve eski eser kaçakçılığının artarak sürmesi karşısında yapılan uluslararası dayanışma çağrısı, 39. DMK Oturumu başında yayımlanan Bonn Deklarasyonu(8)(2015) gibi, 40. DMK açılış oturumunda oybirliğiyle kabul edilen İstanbul Deklarasyonu’nun(9) da ana vurgusunu oluşturuyor.

Dünya Miras Alanlarının karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerin yansıması, 40. DMK yan etkinliklerinde de gözlendi. “Türkiye’de Kültürel Mirasın Korunmasına İlişkin Mevzuat: 1970(10) ve 1972(11) Sözleşmelerinin Uygulanmasında Eşgüdüm” başlıklı panelde, Türkiye’nin komşu ülkelerden eski eser kaçakçılığına karşı nasıl bir örgütlenme içinde olduğu tartışılan ana konulardan biriydi. Çok ortaklı yürütülen “Mirası Kurtarabilirsiniz” projesinin Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Risklere Hazırlık Bilimsel Komitesi (ICOMOS-ICORP) Türkiye grubu tarafından düzenlenen sergisi, kültürel miras genelinde ve mimari miras özelinde afet risk yönetiminin (hazırlıklı olma, riski azaltma, müdahale ve kurtarmadan oluşan) dört aşamasında önleyici eylemler konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyordu. “Uyanan Güzel: Irak’ın Kültürel Mirasının Korunması-Geleceğin Mirası” sergisi ise İtalya Kalkınma İşbirliği Ajansı’nın Irak’ın erişilemeyen miras alanlarında ileri teknolojiler kullanarak hasar tespitine yönelik yürüttüğü projedeki ilerlemeleri paylaşıyordu.

Bu son proje, Bonn Deklarasyonu ile birlikte geçen yıl başlatılan “Miras için Birleşin” (#unite4heritage)(12) kampanyası ve ICOMOS’un CyArk Şirketi ile, yıkıma uğramakta olan yerlerin uygun koşullar oluştuğunda yeniden inşası için, uydu görüntüleriyle birleştirilebilen üç boyutlu sayısal belgeleme teknolojileri kullanarak, hızlı ve ayrıntılı belgelenmesi hedefiyle başlattığı ANQA projesi(13) ile bağlantılı değerlendirilebilir. Aynı doğrultuda ABD Dışişleri Bakanlığı finansmanıyla çalışan ve bir yıl içinde Suriye’deki 700’ün üzerinde kültür varlığını belgeleyen ASOR Kültürel Miras Girişimi(14) gibi başka örgütler de bulunuyor. Palmyra’da terörist grupların yıktığı Zafer Takı’nın sayısal belgeler üzerinden üç boyutlu kesicilerle üretilip Nisan 2016’da Londra’nın Trafalgar Meydanı’nda, ardından da Venedik Bienali’nde sergilenmeye başlaması(15), ileri sayısal teknolojiler yardımıyla üretilen belge ve kopyaların dünyanın kültür mirasının korunmasına katkısını tartışmaya açmıştı. Sur gibi yeniden inşa edilmesi planlanan tarihî kent merkezlerine de uzanan bu tartışmanın güncelliği nedeniyle, 40. DMK kapsamında programlanan, ancak gerçekleşemeyen yan etkinliklerden yeniden inşa üzerine ICOMOS tarafından düzenlenecek olan panel, merakla bekleniyordu.

ANQA projesinin Bonn’daki tanıtımının bizzat ICOMOS Başkanı Gustavo Araoz tarafından yapılmış olması, DMM adına UNESCO listesine aday kültürel miras alanlarının korunmuşluk ve özgünlük denetimini yapan kurumun, çatışma altındaki alanlardaki yıkımı ve özgün olan yerine sayısal veya fiziksel kopyasıyla yetinmeyi kabullenmesi olarak yorumlanabilir. Bu yorum, Karşı Forum’da Kiraz Özdoğan’ın dile getirdiği, UNESCO gibi devletler-arası kurumların kapitalizmin barış dönemine ait kurumlar olup, savaş zamanında kesinlikle işe yaramadıkları gözlemini destekleyecektir. Benzer bir etkisizlik, silahlı çatışmalar ve barajlar gibi büyük ölçekli kalkınma yatırımlarının verdiği hasar nedeniyle Tehlike Listesi’nde bulunan doğal miras alanları için de geçerli gözüküyor. Doğal miras alanları, DML içinde %19 oranında olduğu halde, Tehlike Listesi’nin %40’ını oluşturuyor ve Tehlike Listesi’ndeki alanların önemli bir kısmı Afrika’da bulunuyor.

NEANDERTAL MAĞARALARINDAN MODERN MİMARLIK ESERLERİNE YENİ DÜNYA MİRAS ALANLARI(16)

Kültürel Miras Alanlarının coğrafi ve dönemsel dağılımından devam edecek olursak, 40. DMK Oturumu, karara bağlanan 14 kültürel miras adaylık dosyasından üçünün Oscar Niemeyer (1907-2012), Le Corbusier (1887-1965) ve Frank Lloyd Wright’ın (1867-1959) eserlerinden oluşması nedeniyle, modern mimarlığın UNESCO listesindeki temsili açısından önemli bir toplantı oldu. Brezilya’daki öncü bir bahçe şehir projesinin merkezi olan “Pampulha Modern Yapı Grubu”, Niemeyer’in 1940’larda, yapay bir gölün kıyısında, sanatçılarla işbirliği içinde tasarladığı kültür ve spor yapılarından oluşuyor. Cesur formları ile betonun estetik potansiyelinden faydalanırken mimarlık, peyzaj tasarımı, heykel ve resmi uyumlu bir bütün haline kaynaştıran yapı grubu; yerel geleneklerin, Brezilya ikliminin ve doğal çevrenin modern mimarlık üzerindeki etkilerini yansıttığı için listeye eklendi. Yedi ülkeden 17 eseri(17)

içeren Le Corbusier seri adaylık dosyası da, modern mimarlığın 1910’lardan 1960’lara kadar çağdaş toplumun karşı karşıya olduğu zorluklara nasıl yanıt verdiğini belgelediği için listeye kaydedildi. Wright dosyası ise, ünlü mimarın yaratımlarının insanlık açısından taşıdığı üstün evrensel değeri aynı başarıyla yansıtacak eserlerinin seçilerek baştan kurgulanması için Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edildi.

40. DMK Oturumu’nda listeye kaydedilen 12 kültürel miras alanı içindeki diğer bir önemli grup, tarih öncesi dönemlere aitti: Cebelitarık Kayası’nın doğu yüzünde, 100,000 yılı aşkın bir dönem Neandertaller tarafından kullanılan “Gorham Mağara Kompleksi”, İspanya’da Neolitik ve Tunç Çağlarında insan yapımı üç taş anıtla birlikte kültürel anlam yüklenen iki doğa oluşumunu içeren “Antequera Dolmenleri Alanı”v e Çin’in güneybatı sınır bölgelerindeki 38 kaya sanatı alanından oluşan “Zuojiang Huashan Kaya Sanatı Kültürel Peyzajı”. Adaylık dosyaları UNESCO listesinde yetersiz temsil edilen bölge ve dönemleri saptayan rapor(18) ışığında hazırlanan bu varlıkların listeye kaydedilmesi, aynı rapora dayanarak 2006’da başlatılan İnsan Evrimi Programı’nın(19) hedefine ulaştığını göstererek, DMM’nin mali sıkıntıları nedeniyle 40. DMK Oturumu’nda kapatılması kabul edilen programlar arasında yer almasını destekler gözüküyor.

Yukarıda bahsedilen modern mimarlık ürünleri zaman dizininin diğer ucundaki boşluğu doldururken, “Antigua Deniz Tersanesi ve Bağlantılı Arkeolojik Alanlar” Latin Amerika-Karayipler bölgesinden Antigua ve Barbuda’nın; “Nan Madol” ise Asya-Pasifik bölgesinden Mikronezya’nın listeye giren ilk varlıkları olarak, yetersiz temsil edilen ülkelerin azalmasına katkıda bulundu. Listedeki yapı türlerine ise; buraya kadar sözü edilen modern mimarlık örnekleri, dolmenler ve deniz tersanesine ek olarak; Nalanda Budist Manastırı ve Okulu, Antik Pers QanatSulama Sistemi ile StećciMezarlık ve Mezar Taşları eklendi.

Bosna-Hersek, batı Sırbistan, batı Karadağ ile orta ve güney Hırvatistan’da bulunan 28 alandan oluşan “Stećci Ortaçağ Mezartaşları Mezarlıkları” seri adaylık dosyasının önemli bir özelliği, bu yıl listeye kaydedilen altı doğal miras alanından biri olan Kazakistan-Kırgızistan-Özbekistan’ın “Batı Tien-Shan” dosyası gibi, ortak hazırlanmış olmasıydı. Stećciortak mirası üzerinden sağlanan bu işbirliğinin bölge ve dünya barışına katkısı övgü alırken, Türkiye’den 16. varlık olarak listeye kaydedilen “Ani Arkeolojik Alanı”nın da(20) bölgesel ilişkilerde benzer bir iyileşmeye vesile olması temenni edildi.

BİTİRİRKEN: DİYARBAKIR VE ANİ’DEN GELECEĞE BAKIŞ

1993’ten beri kapalı olan Türkiye-Ermenistan sınırındaki konumu nedeniyle 2003’e kadar 1. Derece Askeri Yasak Bölgesi içinde kalan Ani’de 2012’den beri Prof. Dr. Fahriye Bayram (Pamukkale Üniversitesi) başkanlığındaki arkeolojik kazılar, güçlendirme çalışmaları süren (Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın 1064’te Anadolu’da ilk fethettiği kent olan Ani’nin Fethiye Camii’ne dönüştürülen Katedrali gibi) yapıların restorasyonuna ve sunumuna yönelik olarak sürdürülüyor. Bu yapılar, ipek yolları üzerindeki bir Ortaçağ kenti kalıntısı olarak listeye kaydedilen Ani’nin Ermeni, Gürcü, Bizans ve farklı İslam geleneklerini biraraya getiren çok-kültürlü yapısının yapılı çevreye çok özgün bir mimari sentez olarak yansımasını belgeliyor. Ortaçağlarda Anadolu ve Kafkaslarda ortaya çıkan yapı türlerinin hemen tümünü (Osmanlı Dönemi’nde terk edildiği için) özgün halinde barındıran Ani’nin yerleşim bütünü, kentin altında ve çevresindeki vadilerde bulunan tünel ve mağaralarla birlikte(21), keşfedilmeyi bekliyor.

Adaylık dosyasında Ani’nin, bu sentezle birlikte, Ortaçağ Ermeni kültürü, sanatı, mimarlığı ve kentsel gelişiminin eşsiz bir örneği olarak betimlenmesi, Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Hüseyin Avni Botsalı’nın kararı izleyen “tolerans, çeşitlilik ve diyalog” vurgulu teşekkür konuşmasının ardından söz alan UNESCO Ermenistan Milli Komisyonu Genel Sekreteri Vahram Kazhoyan tarafından Ani’deki Ermeni eserlerinin korunacağının güvencesi olarak yorumlandı.(22) DML adaylık başvurularında, dosya sahibi ülkenin alanın tüm değerleri, bütünlüğü ve özgünlüğü ile korunmasını sağlayacak yönetim sistemini katılımcı bir yaklaşımla planlamış ve bir alan başkanı koordinatörlüğünde yürütüyor olması bekleniyor. İstanbul ve Diyarbakır koruma raporlarına ilişkin yukarıda değinilen tartışmalar Türkiye’nin katılımcı alan yönetimi konusunda alacak çok yolu olduğunu gösterse de, geçen yıl güneydoğudan Diyarbakır bu yıl da kuzeydoğudan Ani’nin listeye girmesi, Türkiye’nin öz-temsilindeki önemli boşlukların dolması ve bu alanların değerleri ile koruma sorunlarına ilişkin farkındalık yaratması bakımından çok önemli adımlar oldu. Bu farkındalığın içinden geçmekte olduğumuz kırılma döneminde yaygınlaşıp güçlenerek uygulamalara yansıması dileğiyle.

NOTLAR

1. “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi”, teftis.kulturturizm.gov.tr/TR,14269/dunya-kulturel-ve-dogal-mirasin-korunmasi-sozlesmesi.html, [Erişim: 03.08.2016]

2. Bu yazıda, gerçekleşebilen yan etkinliklerin de pek azına değinilebilmiştir. Tam liste için bkz: “40th Session of the World Heritage Committee, Istanbul / Turkey 2016, 10-20 July 2016”, 40whc2016.istanbul, [Erişim: 03.08.2016]

3. World Heritage Youth Forum 2016: At the Crossroads of Multi-Layered Heritage, 29 June-12 July 2016”, 40whc2016.istanbul/youth-forum/, [Erişim: 03.08.2016]

4. Yayınlara elektronik formatta erişim adresleri: World Heritage, sayı: 80 (Haziran 2016), Special Issue: World Heritage in Turkey (İngilizce, Fransızca ve İspanyolca olarak yayınlanmıştır), whc.unesco.org/en/review/80/ [Erişim: 03.08.2016]. Ertürk, Nevra; Karakul, Özlem (der.), 2016, UNESCO World Heritage in Turkey, Turkish National Commissionfor UNESCO, Ankara, unesco.org.tr/dokumanlar/kitaplar/wht_2016.pdf, [Erişim: 03.08.2016]

5. Toplantıya katılamadığımdan, buraya aktardığım izlenimler, toplantının kaydından ve çerçeve konuşmasını yapan Prof. Dr. Cevat Erder ile izleyen günlerde yaptığım görüşmeden edinilmiştir.Toplantı kaydı için bkz: Karşı Foruma Çağrı: “UNESCO Neyi Koruyor?!”, www.mimarist.tv/karsi-foruma-cagri-unesco-neyi-koruyor-, [Erişim: 07.08.2016]

6. Karşı Forum’da Fatoş Osmanağaoğlu’nun işaret ettiği, “demokratik kitle örgütü” ve “sivil toplum kuruluşu” farkı üzerine bir görüş için bkz: Sev, Kadir, 2012, “Demokratik kitle örgütü mü, sivil toplum örgütü mü?”, Sol, (08 Ağustos 2012), haber.sol.org.tr/yazarlar/kadir-sev/demokratik-kitle-orgutu-mu-sivil-toplum-orgutu-mu-58120, [Erişim: 06.08.2016]

7. “Nara Özgünlük Belgesi” (1994), www.icomos.org.tr/Dosyalar/ICOMOSTR_0280118001353669454.pdf, [Erişim: 07.08.2016]

8. “Launch of global Unite for Heritage Coalition in Bonn”, whc.unesco.org/en/news/1303/, [Erişim: 07.08.2016]

9. “Istanbul Declaration on the Protection of World Heritage was Unanimously Adopted”, 40whc2016.istanbul, [Erişim: 07.08.2016]

10. “Kültür Varlıklarının Kanunsuz İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Önlenmesi ve Yasaklanması İçin Alınacak Tedbirlerle İlgili Sözleşme”, teftis.kulturturizm.gov.tr/TR,14271/kultur-varliklarinin-kanunsuz-ithal-ihrac-ve-mulkiyet-t-.html, [Erişim: 03.08.2016]

11. “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi”, teftis.kulturturizm.gov.tr/TR,14269/dunya-kulturel-ve-dogal-mirasin-korunmasi-sozlesmesi.html, [Erişim: 03.08.2016]

12. “#unite4heritage”, www.unite4heritage.org/en/unite4heritage-celebrating-safeguarding-cultural-heritage, [Erişim: 07.08.2016]

13. Lee, Elizabeth, 2016, “Project Anqa Progresses in 2016. Trainings and Site Documentation will be increased in the coming year”, www.cyark.org/news/project-anqa-progresses-in-2016?platform=hootsuite, [Erişim: 07.08.2016]

14. ASOR Cultural Heritage Initiative”, www.asor-syrianheritage.org, [Erişim: 07.08.2016]

15. Abrahams, Tim, 2016, “Palmyra Arch Lives Again (Again)”, RIBA Journal, www.ribaj.com/culture/palmyra-arch-venice, [Erişim: 07.08.2016]

16. 40. DMK Oturumu’nda tartışılarak UNESCO listesine alınmasına karar verilen miras alanlarının listesi için bkz: “New Inscribed Properties”, whc.unesco.org/en/newproperties, [Erişim: 07.08.2016]

17. Le Corbusier tarafından tasarlanan ve bugün hâlâ ayakta bulunan 65 yapı veya yapı grubu arasından seri adaylık olarak UNESCO listesine girenler, yapım tarihi sırasıyla, şunlardır: La Roche ve Jeanneret evleri (Paris, Fransa; 1923), Léman Gölü kıyısındaki küçük villa (Corseaux, İsviçre; 1923), Frugès Sitesi (Pessac, Fransa; 1924), Guiette Evi (Antwerp, Belçika; 1926), Weissenhof-Siedlung (Stuttgart, Almanya; 1927), Savoye Villası ve bahçıvan lojmanı (Poissy, Fransa; 1928), Clarté Binası (Cenevre, İsviçre; 1930), Porte Molitor’da apartman (Paris, Fransa; 1931), konut (Marsilya, Fransa; 1945), Saint-Dié’de fabrika (Saint-Dié-des- Vosges, Fransa; 1946), Doktor Curutchet Evi (La Plata, Arjantin; 1949), Notre-Dame-du-Haut Şapeli (Ronchamp, Fransa; 1950), Le Corbusier barakası, (Roquebrune-Cap-Martin, Fransa; 1951), Capitol kompleksi (Chandigarh, Hindistan; 1952), Sainte-Marie-de-la-Tourette Manastırı (Éveux, Fransa; 1953), Batı Sanatı Ulusal Müzesi, ana bina (Tokyo, Japonya; 1954-59), Firminy-Vert Beden ve Zihin Dinlendirme Merkezi (Firminy, Fransa; 1953-65).

18. “The World Heritage List: Filling the Gaps - an Action Plan for the Future. An Analysis by ICOMOS (February 2004)”, whc.unesco.org/document/102409, [Erişim: 02.08.2016]

19. “Human Evolution: Adaptations, Dispersals and Social Developments (HEADS)”, whc.unesco.org/en/heads,  [Erişim: 02.08.2016]

20. “Archaeological Site of Ani”, whc.unesco.org/en/list/1518, [Erişim: 07.08.2016]

21. Kars Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Vedat Akçayöz’ün Ani’nin yeraltındaki mirası üzerine, UNESCO listesine girmesine büyük katkı sağlayan çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarının alan yönetimi süreçlerine katılımı açısından da başarılı bir örnektir. Bkz: “UNESCO adaylık yolunda ‘Ani'nin Öteki Yüzü’ fotoğraf sergisi”, Milliyet, (19 Nisan 2016), www.milliyet.com.tr/unesco-adaylik-yolunda-ani-nin-oteki-kars-yerelhaber-1325073, [Erişim: 07.08.2016]

22. “Inclusion of Ani in UNESCO World Heritage Sites creates guarantees of its conservation”, Armenpress, (20 Temmuz 2016), armenpress.am/eng/news/854764/inclusion-of-ani-in-unesco-world-heritage-sites-creates-guarantees-of-its-conservation.html, [Erişim: 02.08.2016]

Bu icerik 3287 defa görüntülenmiştir.