392
KASIM-ARALIK 2016
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Bir Usta’ya Saygı

M. Sabri Orcan

1960’lı yılların sonları Kadıköy, Altıyol’da alışılmışın dışında formuyla bir bina yükseliyordu: İki büyük salonlu bir gösteri merkezi, sonradan sinema ağırlıklı kullanılacak Efes ve Feza Salonları. Açıldığında Kadıköylü olarak gururlandığımız bu yapı, gençlik günlerimizde evsahipliği yaptığı konserler ve filmlere nedeniyle yoğun kullandığımız bir mekândı.

1970’li yılların başlangıcı aynı zamanda mimarlık eğitimimizin de sürdüğü bir süreçti, artık yapılı çevreye bir başka bakmaya başladığımız zamanlar… Kadıköy, diğer salonları, kamusal mekânları, konutlarıyla bir mimarlık öğrencisine yön verebilecek (şanslı olduğumuz) bir semtti. Yapıların tasarımcılarını öğreniyor, inceliyor, gelecek için (biraz kıskançlıkla) kendimize örnekler seçerdik. Ancak bu ustalardan biri diğerlerinin önüne çıkıyordu: O dönem Altıyol’un simgesi Gösteri Merkezi’nin mimarı Melih Koray.

Melih Koray, 1970’li yıllarda bir semtin şekillenmesinde tasarımları ile önemli bir rol oynarken, aynı zamanda “mimarlık mesleğinin” toplum içinde saygınlığını artıran davranışları ve duruşu ile öne çıkıyordu. İmzasını attığı projelerin tasarımlarında taviz vermiyor, konut projelerinin satışları alıcılar tarafından sırf “Melih Koray” adı yüzünden tercih ediliyordu. Ayrıca tasarım emeğinin karşılığı aldığı ücretler, biz yeni meslektaşlarına da moral veriyordu. Detay çözümleri, tasarımları (bilhassa cephe) bizleri etkiler, tasarımlarımıza yön verirdi. Profesyonel yaşama adım attığımızda ise, Melih Koray artık bizim için bir Usta’nın ötesinde rakipti de.

Ancak o yıllarda toplumsal sorunlara uzak kalan yaklaşımı, yaşam biçiminin magazin dünyasına fazlasıyla dönük, hızlı olması, Usta’nın maddi ve manevi birikimlerinin erimesinin önünü açmaya başlamıştı. 1990’lı yıllarda bu güçlerinin ortadan kalkmasına yol açmış, hak etmediği biçimde hem meslek hem inşaat ortamında bir yalnızlığa sürüklemişti.

2000’li yıllarda Melih Koray’ın mücadelesi yeniden filiz verirken Mimarlar Odası ile ilişkilerini de değiştirdi. Bu süreçte Odanın etkinliklerine katıldı, tasarım ağırlıklı muhalefetlerini de ortaya koymaktan çekinmedi.

Beyefendi kimliği de öne çıkan Melih Koray ile 2010 yılında bir proje tasarımında beraber çalışma şansına da sahip oldum. Bir teklif aşamasında kalan bu çalışma, projenin gelişiminde oluşan tasarım fikirlerime yaklaşımı nedeniyle kendisini hep saygı ile anmama neden oldu.

Çok yakın tarihte kaybettiğimiz Usta’nın yapıları şu anki rant çılgınlığı ile yok ediliyor. Bu yok oluşa rağmen değerleri bizim için sürekli kalacaktır, ama hem yakın mimarlık tarihi hem de yeni yetişmekte olan genç meslektaşlarımıza örnek olması açısından değerlendirilmeli; en azından bazı yapıtları koruma altına alınmalıdır. Bu davranış “mimarlık pratiğinin” toplum içinde meşrutiyetinin yeniden sağlanmasına da önemli bir rol oynayacaktır.

Mimarlık etkinliğinin toplum içinde gerçek değerine kavuşması dileği ile Usta’yı saygı ile anıyorum.

Bu icerik 2806 defa görüntülenmiştir.
<p>Fotoğraf: Arif Atılgan,www.mimdap.org
<p>Melih Koray Apartmanı</p>