409
EYLÜL-EKİM 2019
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • “Mimarlıkla Hocalığı Birlikte Gerçekleştirirdi”
    Sema Soygeniş, Prof. Dr., Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı
    Murat Soygeniş, Prof. Dr., S+ ARCHITECTURE Kurucu Ortağı, Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Arkitekt Üzerinde(n) “Yeni Mimari”nin Kimlik Fotoğrafları

Çağla Ercanlı , Öğr. Gör., İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü
Gökçeçiçek Savaşır, Doç. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

Döneminin mimarlığını nesnel fotoğraflarla yansıtan dergi kapakları, ideolojilerin yaygınlaştırılması ve toplum tarafından benimsenmesindeki önemli aktörlerden olan mimarlığın bir temsil aracı olarak karşımıza çıkıyor. 1931-1940 yılları arası Arkitekt’in kapak fotoğraflarını inceleyen yazarlar, erken Cumhuriyet döneminde değişen rejim ile dönüşen toplum arasındaki ilişkiyi “çoğaltılabilen ve kitlelere ulaşabilen” fotografik temsiller üzerinden değerlendiriyor.

 

Mimarlık, kendi iç dinamiklerine sahip bir disiplin olmanın yanı sıra, ait olduğu toplumun mevcut siyasi, kültürel, ekonomik yapılarına göre şekillenen ve içinde konumlandığı bağlamın hâkim düşünce sistemlerini yansıtan bir temsil aracıdır. Dünya tarihinin farklı dönemlerinde iktidarlar, kendi kimliklerini ve güçlerini mimarlık üretimi aracılığıyla kanıtlama çabasına girmişler; siyasi ideolojilerinin temsilinde ve içinde buldukları toplumlar tarafından benimsenmesinde mimarlığı bir araç olarak görmüşlerdir. Özellikle modernizmin yükselişinin zirvede olduğu 20. yüzyılın ilk yarısında, iktidarın siyasi ideolojisinin ve gücünün simgesi, kent ve yapı ölçeğindeki tasarımlarda belirgin hale gelmiştir. 20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren yaygın olarak kullanılmaya başlanan bir kitle iletişim aracı olarak fotoğraf da, devletlerin resmî ideolojilerinin kimlik ve imajlarının üretiminde ve propagandasında önemli bir role sahip olmuştur. Mimarlık ile somutlaşan ideoloji, fotoğraf ile tanıtılıp yayılmıştır. Mimarlık ürününün teknik olarak çoğaltılabilen ve kitlelere ulaşabilen fotografik temsili; dergi, afiş, poster gibi çeşitli formatlarda sunulmuş ve böylelikle fotoğraf ile yeniden üretilen mimarlık-ideoloji ilişkisi, farklı yayınlar aracılığıyla her seferinde yeniden inşa edilebilmiştir.

1930’lar siyasal ve kültürel anlamda ulus devlet kimliğinin modernist çerçevede tarif ve inşa edildiği yıllardır.(1) Yeni kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti, başta ekonomik ve siyasal temellerde olmak üzere, kültürde, sanat ve mimarlıkta yeniyi inşa etme arayışına girmiştir. 1920’li yılların I. Ulusal Mimarlık akımının temel ilke ve araçlarından tamamen farklı bir düşünsel zemine referanslı çağdaş bir mimarlığın, 1930’ların erken Cumhuriyet dönemindeki karşılığı olan “yeni mimari”(2); önceki dönemin anıtsallık, sembolizm, ulusallık gibi vurgularının ötesinde geçmişe ilişkin tüm biçimsel ve anlamsal bağları koparıp yalın ve soyut “yeni bir dil” kurmayı hedeflemiş, kendi söylem / pratik alanlarını yeniden inşa etmiştir. Uluslararası mimarlık akımının vaaz ettiği yalınlık, işlevsellik, rasyonellik, sağlamlık, ekonomiklik, konfor gibi niteliklere sahip modern mimarlığın estetik kurallarını yansıtan ve modern hayat tarzını temsil eden yalın kübik yapılarda(3) ifadesini bulmaya çalışmıştır. Farklı işlev, program ve yapım tekniklerine sahip olmalarına karşın bu dönemin yapılarında görülen modernizmin biçimsel (tanınabilir ve tekrarlanan uzun yatay blok, tek ya da iki ucunda yuvarlak hatlı kütleler ve onu kesen belirgin bir düşey öğeden oluşan) repertuarı, modern Türkiye’nin yeniden yapılandırılmasında Osmanlı'dan kopuşun simgesi, gelenekselin reddi, çağdaş medeniyet seviyesine erişme idealinin temsilidir.(4) Modern arayışlar ve mimarlıkta benimsenen uluslararası mimarlık akımı ile temelde ortaklık kurmakla birlikte, erken Cumhuriyet dönemi mimarlığı(5) Türk modernleşme serüveninin yaygın ve güçlü temsil düzlemlerinden biri olmuş; modern ve Kemalist Türkiye’nin inşasının çağdaş görsel ifadesini oluşturmuştur.(6) Bu yeni ifadenin oluşumunda, mimarlık kadar görsel bir temsil aracı olan fotoğrafın etkin kullanımı da önem arz etmiştir.

Fotoğraf aracılığıyla basılı yayınlarda yer almaya başlayan modern Türk mimarlığının tanınması ve yayılmasında ilk meslek dergisi olan Mimar önemli bir rol almıştır. 1931 yılında "memleket mimarlığını kamuya, kamudan ziyade resmi sektöre, hükümete, tanıtmak” amacıyla(7) Abidin Mortaş ve Zeki Sayar editörlüğünde, Aptullah Ziya, Samih Saim Akkaynak, Sedad Hakkı Eldem, Şevki Balmumcu ve Faruk Çeçen’in katkılarıyla(8) yayımlanmaya başlayan derginin adı -1932’deki Dil Devrimi’nin bir yansıması olarak- 1935’te Arkitekt olarak değiştirilmiştir. 1931-1980 yılları arasında yayımlanarak Türk mimarlığının elli yıllık dönemini belgeleyen Arkitekt, 1941’de çıkmaya başlayan Yapı adlı dergiye kadar mimarlık alanındaki tek uzmanlık yayınıdır ve Türkiye’de modernist mimarlık mesleğinin oluşumuna tanıklık eden birincil belgedir.(9) Türk mimarlarının modern bir üslup kazanmalarını teşvikte büyük role sahip olan Arkitekt’in, dönem ideolojisinin temsili ve ideolojik bir propaganda aracı(10) olarak hizmet etmiş olduğu savlanabilir. Buradan hareketle, derginin özellikle kapak fotoğrafları, “yeni mimari”nin görsel ifadesi olarak oldukça önemlidir. Bu çalışma, erken Cumhuriyet döneminde (1923-1938) modern mimarlık anlayışı ve siyasi ideoloji arasındaki ilişkinin fotografik temsilini, 1931-1940 yılları arasında çıkan Arkitekt dergikapaklarında yer alan fotoğraflar üzerinden irdelemeyi hedeflemektedir. (Resim 1)

ARKİTEKT KAPAK FOTOĞRAFLARINDA (1931-1940) “YENİ MİMARİ”NİN FOTOGRAFİK TEMSİLİ

Dönemin kısıtlı kitle iletişim araçları, maddi yetersizlikleri ve ulaşım zorlukları düşünüldüğünde, dergiler modern vizyon ve modernist anlayışın topluma tanıtılıp benimsetilmesinde önemli iletişim araçlarıdır.(11) İşlevleri bakımından akraba olan Kadro (1932-1934), Ülkü (1933-1941) ve La Turquie Kemaliste (1934-1938) adlı bu üç yayına,(12) kültürel devrimin bir parçası olarak görülen mimarlık alanının ilk yayını olan Arkitekt (Mimar) dergisi eşlik etmiştir.

1931’de Mimar adıyla yayınlanmaya başlayan derginin, grafik ve matbaa işlerinden sorumlu Abdullah Ziya tarafından yapılmış olabileceği düşünülen kapak mizanpajında(13) fotoğrafa yer verilmemiştir. 1932 yılında yüksek kontrastlı bir siyah/beyaz fotoğraf eklenmiş; 1932/4. sayıdan itibaren fotoğrafın altında, içeriğinde gösterilen yapının adını, yerini ve mimarlarını belirten bir künyeye yer verilmiştir. 1933 yılına ait kapaklarda -“Cumhuriyet’in 10. yıldönümü” ifadesiyle 1933/9-10. sayıda istisna olarak üzerinde yeşil bir tonla ve tam sayfa basılan Bursa Gazi Anıtı fotoğrafı dışında- fotoğraf kullanılmamıştır.(14) 1934-1940 yıllarına ait tüm sayıların kapaklarında, dergide konu edilen bir yapıya ait siyah/beyaz fotoğraf üzerine tek renk tonu (mavi, mor, yeşil, kırmızı, sarı) atılmış; kapaklardaki yapılar önceki sayılara oranla daha dikkat çekici ve kolay algılanabilir hale getirilmiştir. 1934 yılındaki kapak fotoğraflarında çoğunlukla konut projeleri yer almıştır ve 1932 yılında olduğu gibi dönemin mimari üslubunu kübik kütleler, düz çatı, betonarme iskelet, yapının sütunlar üstünde yükseltilmesi, dış denizlik ile sağlanan süreklilik, cephede çıkmalar, şerit pencereler gibi özellikler ile bu fotoğraflardan okumak mümkündür. 1935 yılına kadar derginin kapak fotoğraflarında ağırlıklı olarak konut projelerine yer verilmiş olması, dönemin mimarlık ajandasındaki yabancı - Türk mimar karşılaşmasını hatırlatır: Yeni Cumhuriyetin kamu binalarının yapımında daha çok yabancı mimarlara öncelik tanınmış olması, Türk mimarlarının konut projelerine yönlenmesine ve kendilerini modern konut mimarisi ile ön plana çıkarmaya çalışmalarına neden olmuştur. 1935 yılından itibaren, kapak fotoğraflarında konut projelerinin yanı sıra çeşitli yarışma projelerine ve kamu yapılarına da yer verilmeye başlandığı görülmektedir. Bu durum, Arkitekt üzerinden Cumhuriyet’in ilk 10 yılından itibaren Türk mimarlarının tanıtımında olumlu yönde yol katedildiğinin de göstergesi olarak yorumlanabilir. 1935 yılında konut projeleri dışında kapaklarda yer alan Paşur Köprüsü, Ankara Sergi Evi, Sümerbank Proje müsabakası ve İstanbul Sebze ve Meyve Hali, inşa edilen modern kentlerin ipuçlarını taşıyan önemli yapılardır. Bu projeler, Türkiye’de modern mimarlığın kamusal ölçekteki ilk örnekleri olarak sayılabilir. (Resim 2)

1931-1935 yıllarında dergi kapaklarında kullanılan fotoğraflarda genel olarak cepheye bütünsel bir tarzda yaklaşıldığı, nadiren merdiven, giriş saçağı gibi detaylara yer verildiği görülür. Bu fotoğraflarda öne çıkan kavisli cephelerin, cephede çıkma ve girintilerin kullanılması, yuvarlatılmış köşe dönüşleri, düz çatılar ve iç içe geçmiş bloklar, Kemalist inkılabın da biçimsel söylemini ortaya koyan sade ve geometrik bir mimari dili yansıtmaktadır.

Bu fotoğraflar, Türk mimarlara ait yapılarda dönemin mimari özelliklerinin inşa edilmek üzere seçildiğinin göstergesidir.

1936-1940 yılları arasındaki kapak fotoğraflarının, İstanbul’daki sivil mimari örneklerinin yanı sıra çoğunlukla Ankara’da yarışmayla elde edilen kamu yapılarının yeni devletin gücüne ve sürekliliğine vurgu yapan bir kadrajlarla aktarılmış olduğu söylenebilir. Bu aralıkta genellikle Veli Demir Sender tarafından çekilen kamu yapılarının fotoğraflarına yer verildiği ve bu fotoğraflarda derin bir perspektif etkisi yaratacak şekilde yatay cephelerdeki sürekliliğin vurgulandığı görülür. Önceki sayılarda olduğu gibi dönem mimarisinin kolonadlı girişler, merdiven kuleleri, kübik hacimler, yuvarlak balkonlar gibi mimari elemanlarını 1936 ve 1937 yılları kapak fotoğraflarında görmek mümkünken, 1938’den itibaren totaliter ve anıtsal ifadenin vurgulandığı söylenebilir. 1938’de Atatürk’ün vefatının ardından mimarlıktaki modern tutum yerini daha gelenekselci bir anlayışa bırakmaya başlamış fakat bu anlayışın etkileri mimarlıkta 1939’dan 1941’e kadar devam etmiştir. Dolayısıyla, 1940 yılından itibaren kapak fotoğraflarında, yapıların geleneksel Türk mimarlığını yansıtan kırma çatı ve geniş saçak gibi öğeleri de görülmeye başlanmıştır.

1931-1940 yılları arasında Arkitekt kapaklarında yer alan her fotoğrafın kimin tarafından çekilmiş olduğu bilgisine ulaşılamamaktadır. Bu durum, fotoğrafçı-mimar ya da fotoğrafçı-derginin editoryal yapısı arasındaki ilişkilerin tam olarak okunabilmesini olanaksızlaştırmakta; tüm bunlara ilişkin üslup okuması yapmayı zorlaştırmaktadır. (Resim 3) Yine de fotoğrafların içerik ve teknik açısından irdelenmesi, dönemin imkânları ve hâkim ideolojisi hakkında ipuçları da verebilmektedir. Fotoğrafın yalnızca bir belgeleme aracı olmasının ötesinde -özellikle teknik ve mekanik yeniden üretim çağının koşullarında- çerçevelediği nesneyi temsil etme gücünün sonuna kadar kullanıldığı düşünüldüğünde, fotoğrafın dergi kapakları üzerinden vermeye çalıştığı mesaj ve onun veriliş biçimi daha da önemli hale gelir. Ölçek-boyut, masiflik-şeffaflık, iç-dış ilişkisi, süsleme-yalınlık, doku-malzeme gibi mimari üslubu belirleyen unsurların; fotoğrafta biçim-kompozisyon, zaman-hareket, oran, perspektif, ışık, kontrast, renk gibi parametrelerle ve fotoğraf makinesinin sunduğu teknik koşullarda “gerçeğine en yakın” biçimde yeniden üretilebilmesinin yanı sıra; pozlama anı ve sonrasındaki karanlık oda sürecinde müdahale edilebilen, alan derinliği kontrolü, optik bozulmanın telafisi, perspektif düzeltme, kontrast ayarı gibi fotoğraf işleme teknikleriyle yeniden inşa edildiği savlanabilir. Fotoğrafa konu olan nesnenin çerçeveye yerleşim oranları, çekim sırasında fotoğraf makinesinin teknik olanaklarının yanı sıra fotoğrafçının nesneye ve bakış noktasına olan uzaklığı; çekim sonrasında fotoğraf üretim teknikleri ve bir öznel seçim olan kadraja bağlı olarak değişim gösterir. Yapıların nereden ve nasıl çerçevelendiği -yapı ile fotoğraf makinesi arasındaki yataydaki ve düşeydeki mesafe ve açı ile yapıların fotoğraf çerçevesinde yer alış oranları- fotoğraflarının vereceği anlamı etkiler; fotoğrafçı öznel ifadesi olarak mimarlık nesnesini yeniden inşa eder. Öte yandan çekilen bir fotoğrafın, kapağın mizanpajında nasıl yer alacağının tasarımcı ya da editör tarafından verilecek kararı da fotoğrafı yeniden inşa eder.(15) (Resim 4)

Arkitekt’in 1930’lu yıllara ait kapaklarındaki fotoğraflarda, yapıların hâkim ideolojinin gücünü ve otoritesini yansıtan, anıtsallık, yücelik, süreklilik, kalıcılık, güvenirlilik, ağırbaşlılık ve işlevsellik gibi kavramlara işaret eden bir anlayışla fotoğraflandığını söylemek mümkündür. (Resim 5) Yeni kurulan devletin gücünü ve sürekliliğini temsil eden kamu yapıları ile modern hayatı yansıtan daha küçük ölçekli sivil mimari örneklerinin, dönem ideolojisinin biçimsel / estetik diline uygun bir kompozisyonla ve perspektif etkilerle güçlendirilerek fotoğraflandığı; vurgulanmak istenen etkiye odaklanıldığı ve/ya yalın bir şekilde yeniden çerçevelendiği görülmektedir. (Resim 6) Fotoğrafların kompozisyonunda konu olan yapılar, ya tek kaçışlı perspektif yaratacak cephe düzenini / detayı odakta tutacak şekilde düzenlenmiştir; ya da çift kaçışlı perspektifin/fotografik alan derinliğinin sunduğu kütlesel bütünlük ile yatay cephelerde süreklilik vurgulanmıştır. (Resim 7) İnsan bakış noktasının daha altından ya da üstünden çekilen fotoğrafların kompozisyona dinamizm kattığı, böylece modernist ideolojinin ve onun mimarisinin temsilinde ve alımlanmasında önemli rol oynadığı da belirtilmelidir.

Sivil mimari örneklerindeki masiflik-şeffaflık dengesi ile yapım teknikleri gereğince çoğunlukla masif etkiye sahip kamu yapılarının modern kent hayatındaki insan ve taşıt hareketlerinden soyutlanmış bir şekilde çerçevelenmiş fotoğrafları, yeni ideolojinin gücü ve sürekliliği ile “yeni mimari”nin uluslararası mimarlık akımıyla özdeşleşen zamansızlık ve Cumhuriyetin ebediyetine olan inanç mefhumlarını hatırlatır. Erken Cumhuriyet döneminin estetik politikası incelendiğinde fotoğrafların insandan yoksun kent manzaraları ve yapı odaklı oluşuna Tanyeli’nin yorumu şöyledir: “Fotoğrafçıyla temsil edilen ideolojik yaklaşım, mimarlığı içinde konumlandığı daha geniş tarihsel-toplumsal bütünden koparmaya çabalar... Fotoğrafçı fotoğrafladığı gerçekliğin deniz içinde balık kadar doğal ve tartışılmaz toplumsal ortamında olduğunu ifade eder. O binalar tam da ideolojik talep doğrultusunda toplumsallığın dolaysız inşai tezahürleridir adeta.”(16) Zamana tanıklık eden fotoğraf, doğası gereği durağandır; fakat buradaki fotoğraflarda, zamanın akışını ve hareketi vurgulayıcı öğeler yoktur ve bu da yapıların durağanlığıyla birlikte kalıcılığına işaret eder. (Resim 8)

Işık, mimarlık için olduğu kadar fotoğraf için de vazgeçilmezdir. Fotoğrafa konu olan yapılardaki ışık-gölge dengeleri mekânsal derinlikleri; fotoğrafın çekilmesi / basılması süreçlerindeki ışık-kontrast-renk değerleri ise kompozisyonun karakterini belirler ve fotoğrafın konusunu belirgin kılar. Özellikle, kamu yapılarının derin gölgeli cephelerinin yüksek kontrastlı -ara tonların elendiği- fotoğrafları, modernist ideolojinin ve mimarinin tam da o zamana ait ama aynı zamanda, zamanlar-ötesi oluşuna olan inancı hatırlatır. Arkitekt kapaklarının tümünde, dönemin teknik olanakları nedeniyle kullanılan siyah/beyaz fotoğraflar, modernist estetiğin mimaride ve fotoğrafta yeniden üretilen soyut dilini pekiştirmiştir. Mimaride çağdaşlık ifadesi kabul edilen biçimsel yalınlık, detayların kaybolduğu yüksek kontrastlı siyah/beyaz fotoğraflarla aktarılmıştır. (Resim 9)

SONUÇ

Yazılı ifadeye göre daha güçlü bir etkiye sahip fotografik imge, gerçeği olduğu gibi yansıtma ve toplumsal belleğin bir parçası olma özellikleriyle, erken Cumhuriyet dönemini estetize etmede ve dönem ideolojisinin propagandasını gerçekleştirmede etkili bir kitle iletişim aracı olmuştur. Arkitekt’in1931-1940 yıllarını kapsayan kapakları, dönemin ideolojisine koşut olarak mimarlık, grafik ve fotografik anlamda çağdaş ve yenilikçi bir karaktere sahiptir. Dönemin mimarlık ürünleri derginin kapaklarında, resim ve kolaj gibi görsel ifade araçları yerine, daha teknik ve nesnel olan fotoğraflarla temsil edilmiş; böylece hem mimarlık hem de devlet rejimindeki yenilik, çağdaşlık, rasyonellik ve geniş kitlelere ulaşabilme niyeti pekiştirilmiştir. Modernleşmenin kanıtı olarak sunulan (yeni) mimarinin birincil temsil aracı olan fotoğraf, çağdaş yaşam biçimi ve mekânlarını tanımlarken ideolojiyi de meşrulaştırmıştır.

Dergi kapaklarındaki görsel imgenin inşasında, okuyucuya ulaştığı noktaya kadarki belirleyicileri, fotoğrafları çeken/basan fotoğrafçılar, kapak mizanpajını belirleyen tasarımcı ve/ya editörlerdir. Dergide, bu belirleyici öznelere ait bilgiler düzenli olarak verilmemiştir. Bu da akla özellikle fotoğrafçısı belirtilmeyen fotoğrafların, yapıların mimarları ya da kullanıcıları tarafından çekilmiş olabileceği olasılığını da getirir. Mimarların yapılarını kendi imkânlarıyla fotoğraflamış olabileceği olasılığı, dönem koşullarında zor görünmektedir. Bir diğer olasılıksa, mimarların yapılarını kendi buldukları fotoğrafçılara çektirmiş olabileceğidir. Yapıların fotoğraflanma/dergi kapağına taşınma aşamalarında mimarların rolüne, mimar-fotoğrafçı ya da mimar-editör işbirliğine ilişkin bilgilere erişilememesi, fotoğraflayan öznelerin kimlikleri, teknik donanımları gibi konuları spekülasyona ve sonraki çalışmalara açık bırakmaktadır. Yine de 1930’lar dönemi Arkitekt kapaklarındaki fotoğraflarda sureti beliren, özneler-üstü modern fotografik göz, yüzünü Batı’ya dönen yeni mimarlık ve hatta onun da geri planında yer alan modernist ideolojidir.

*Fotoğraflar aksi belirtilmedikçe Mimarlar Odası Zeki Sayar Anma Programı (2010-2012) arşivinden alınmıştır. [Erişim: 5 Ağustos 2014]

NOTLAR

1. Güner, Kağan, 2014, Modern Türk Sanatının Doğuşu. Konstrüktivist Türkiye Cumhuriyeti’nde Kültür ve İdeoloji, Kaynak Yayınları, İstanbul, s.89.

2. İlk kez, Celal Esat Arseven, Yeni Mimari (1931) adlı eserinde, Ankara’ya “yeni mimari”nin geldiğini müjdelemiştir. Bozdoğan, Sibel; Akcan, Esra, 2012, Turkey. Modern Architectures in History, Reaktion Books, Londra, ss.24-25.

3. Bu yapıların genel karakterini oluşturan unsurlar, düz çatılar, geniş teraslar ve çıkmalar, kesintisiz denizlikler ve balkonlar, yuvarlak ve/veya çıkıntılı hacimlerdir. Bozdoğan, Sibel, 1999, “Modern Yaşamak: Erken Cumhuriyet Kültüründe Kübik Ev”, Tarihten Günümüze Anadolu’da Konut ve Yerleşme, (ed.) Yıldız Sey, (çev.) Zeynep Rona, Tepe Mimarlık Kültürü Merkezi, İstanbul, ss.313-328. (315-316).

4. Bozdoğan; Akcan, 2012, s.25.

5. Aslanoğlu, İnci, 2010, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı 1923-1938, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, Ankara.

6.  “Yeni Mimari”nin ivmesi, Atatürk'ün 1938 yılında vefatıyla düşmüş; yerini küresel ve ulusal bağlamda artan milliyetçiliğin de etkisiyle 1940’lı yıllarda “Milli Mimari”ye bırakmıştır.

7. Sayar, Zeki, 1979, “Zeki Sayar Anlatıyor: Türk Mimarlarının Örgütlenme Çabaları”, Çevre Haberleri, sayı:2, s.77.

8. Akay, Zafer, 2015, “Arkitekt’in 50 Yılı: Evreler, Yazarlar, Mimarlar”, Zeki Sayar ve Arkitekt: Tasarlamak . Örgütlemek . Belgelemek, (ed.) Ali Cengizkan, A. Derin İnan, N. Müge Cengizkan, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, ss.149-150.

9. Bozdoğan, Sibel, 2002, Modernizm ve Ulusun İnşası: Erken Cumhuriyet Türkiye’sinde Mimari Kültür, (çev.) Tuncay Birkan, Metis Yayınları, İstanbul, s.179.

10. Halkevleri’nin kurucusu olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin tavsiyesi ile Arkitekt’e abone olmaları, Cumhuriyet ideolojisiyle yeniden şekillenen mimarlığı ülke çapında yaymayı hedefleyen derginin tanıtımında büyük rol oynamıştır. Cengizkan, N. Müge; İnan, A. Derin, “Sergi: Zeki Sayar ve Arkitekt”, 2012, Türkiye Mimarlığı ve Eleştiri: Zeki Sayar Anma Programı Dizisi / Zeki Sayar’a Armağan, (ed.) Ali Cengizkan, A. Derin İnan, N. Müge Cengizkan, Mimarlar Odası Yayınları, Ankara, s.9.

11. Güner, 2014, ss.93, 100-101, 120.

12. Türk devrimine teorik bir çerçeve çizmek, inkılabın ideolojisini şekillendirmek üzere sivil-sol eğilimli aydın grubu tarafından, Batılılaşma ile modernleşme arasındaki ayrıma dikkat çekmek üzere çıkartılan Kadro dergisi (1932-1934); ve Halkevlerinin toplumsal örgütlenmesinde ve yeni hayat tarzının yaygınlaştırılmasında CHP’nin resmi yayın organı ve kültür-sanat ağırlıklı propaganda aracı olarak faaliyete geçen Ülkü dergisi (1933-1941) önemlidir. Öte yandan, Vedat Nedim Tör sorumluluğunda Türkiye’yi tanıtma amaçlı çıkarılan, devletin resmi yayın organı La Turquie Kemaliste (1934-1938) dergisi de, ideolojik politikayı modern yaşam, çağdaş sanayileşme ve kent fotoğrafları aracılığıyla uluslararası ortamda tanıtıp, benimsetmeye çalışmıştır.

13. Akay, 2015, s.153.

14. Arkitekt’lerin 1932-36 arasındaki sayıları için Matbaacılık ve Neşriyat T.A.Ş; 1936-54 yılları arasındaki sayıları içinse Cumhuriyet Matbaası işaret edilmiştir. Baskı klişeleri her iki dönemde de Klişe Kenan (Kenan Basımevi ve Klişe Matbaası) tarafından hazırlanmıştır. Akay, 2015, s.152.

15. Arkitekt’lerin 1932-36 arasındaki sayıları için Matbaacılık ve Neşriyat T.A.Ş; 1936-54 yılları arasındaki sayıları içinse Cumhuriyet Matbaası işaret edilmiştir. Baskı klişeleri her iki dönemde de Klişe Kenan (Kenan Basımevi ve Klişe Matbaası) tarafından hazırlanmıştır. Akay, 2015, s.152.

16. Tanyeli, Uğur, 2009, Türkiye’nin Görsellik Tarihine Giriş, Ofset Yapımevi, İstanbul, s.129.

Bu icerik 2519 defa görüntülenmiştir.