420
TEMMUZ-AĞUSTOS 2021
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Doruk Pamir: Hem Çocuk Hem Üstat

Suha Özkan, Prof. Dr., AIA Onur Üyesi

 

Doruk Pamir'i bir hoca, bir iş arkadaşı, bir dost, bir mimar, başarılı bir uluslararası adam, tatlı bir gezgin ve bunların hepsinin dışında kendine özgü birçok özelliği olan bir kültür adamı olarak tanıyorum. Hepsini burada kapsamanın olanağı yok ama bana sorarsanız, onun en çarpıcı yanı, pek kimsenin pek bilmediği çocuk yanıdır. Çocuk derken, indirgeyici "çocukluk" değil söylemek istediğim, tam tersine, öğrenmeye, geliştirmeye hevesli ve bunları yaparken zevk alan bir kişilik yapısından söz ediyorum. O teknolojiye aşıktı. Öylesine aşıktı ki, teknolojik gelişmenin en uç noktaları olan demiryolu lokomotiflerini, başka ulaşım araçlarını, hatta tank ve avcı uçaklarını, öyle bizlerin kolay anlayamayacağı teknik ayrıntıda bilirdi. Teknolojinin bu ürünlerini tüm insanlığın ortak varlıkları olarak görür ve onlarla bir oyuncak şefkatiyle sürekli ve teknik ilişki kurardı. Boş zamanlarını bunların maketlerini inşa ederek geçirirdi denirse yanlış olur. Çünkü onlarla boş zaman geçirmez. Bu maketler için gerekli zamanı icat ederdi. Öyle ki, Stüdyo 14'ün Ankara bürosunda yardımcı mimarları bir projeyi zamanında bitirmek için çılgınlar gibi koşuştururken Doruk küçük kaçamaklarla çaktırmadan başladığı bir tank ya da uçak modelini bitirmekle ilgilenirdi. Üstelik yaptığı modelin tüm teknik ve tarihsel ayrıntılarını bilerek. En güzeli ise kadim dostu, kendi gibi, tutkun teknoloji hayranı Özhan Akçalı ile hemen her yıl maketlerini yaptığı uçakları, tankları nerede bulunuyorlarsa gözleme gitmeleriydi. Onun bu ilgisi, Türkiye’de etkin olmasını hep düşlediğim ve bir bakıma bizim nesil mimarların yerine getiremediği sorumluluğu olan yüksek teknoloji (high-tech) ile biraz tutkun, biraz çocuksu bir ilişkinin göstergesidir. Doruk, Çetin Altan’ın yineleyerek değindiği, "içindeki çocuğu sürekli yaşatmış" bir kişiydi. Doğrusu, ODTÜ’nün tartışmaya açık eğitim yapısı ve Doruk gibi düşünce sınırlarını zorlamaya kendini adamış eğitmenlerin bulunuşu, endüstri-ötesi toplumun kentini düşleme olanağı veriyordu. Doruk ve o zamanki ortağı Kemal Aran’ın kazandıkları yarışmalar, seçenek düşüncenin gelişebileceğine yönelik olumlu belirtilerdi.

Doruk’u etkileyen kişi ve düşüncelerin çoğu Batı kaynaklıdır. Çoğu birinci elden ilişkiye ve kişisel yakınlığa dayanır. Onun önemli niteliklerinden biri yorulmaz mücadeleciliği ve vazgeçirilemez inadıdır. İş ve dostluk pahasına sürdürdüğü bu ödün vermezliğin kaynağı olmasa bile, pekiştirilmesi Amerika'daki hocası ve dostu Serge Chermayeff; tasarım değerlerinde her türlü yapaylık ve bezemeden uzaklığı Cambridge’de yanında çalıştığı Walter Gropius ve kurucularından olduğu, geç-çağdaş akımın (late-modernism) 1960'larda belki de en duru örneklerini vermiş mimarlık firmalarından The Architects Collaborative’den (TAC) kaynaklanmaktadır. Genel mekân örgütlenmesinde düşüncesini etkileyenler arasında, 1960’ların sonlarında etkinlik kazanan Louis Kahn’ın "hizmet alanları ile hizmet edilen alanların yatay ve düşey ortamlarda açıkça ayrılması" ilkeleri içinde değerlendirilebilir. Yalın, duru, düzenli bir biçimde tanımlanmış şeffaf ve sağır yüzeyler ve yapının bütününden kaynaklanan oranlar dizgesinin varlığı ile belki de dolaylı olarak etkilendiği mimar I. M. Pei’dir.

Doruk’un kent ölçeği içindeki yapılarından iki tanesi gerçekleşti. Dikmen Vadisi Kültür Köprüsü ve Konutlar projesi tarihte eşi Floransa’da olan Ponte Vecchio ile bizde Bursa’da küçük bir örneği olan Irgandı Köprüsü gibi iki yakayı çok amaçlı kullanışlarla bir araya getiren bir “mega” projedir. Dikmen’deki köprü yapı belki de düşlediği çalışma ölçeğine en çok yaklaştığı yapıdır. Bu projenin gerçekleşmesi ile Türkiye, belki ilk kez, kentsel bütünün "hasbelkader" yan yana gelmiş ya da getirilmiş bloklardan öte, yeni ve bir başka bütün olduğunu anlamıştır. Dakka yakınlarında yer alan İslam Konferansı Teknik ve Mesleki Eğitim ve Araştırma Merkezi (ICTVTR) yapısında ise kent ölçeği olmasa bile bir sivil yapı bütünü ölçeği sağlanmıştır. Özellikle etkin bir kentsel tarihi olmayan Bengal yerleşmeleri içinde önemli bir saptama değişik bir çözüm olarak ülkedeki mimarlık düşüncesini etkilemiş bir yapıdır.

Doruk her zaman yanında olan Ankara Garı’nın mimarı Şekip Akalın’ın kızı Ressam Melis, yetenekli mimarlığa duyarlı oğlu Ali ve kardeşi Mehmet ve tüm meslek yaşamını paylaştığı dost, kardeş gibi ortak Ercüment Gümrük ile hoş bir yaşam sürdü.

 

Bu icerik 3489 defa görüntülenmiştir.