328
MART-NİSAN 2006
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR

MİMARLIK’tan 328



KÜNYE
DOSYA: Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nın Ardından

Mimarlık ve Eğitim Kurultayı III’ten Aktarılan Görevler

H. Bülend Tuna

Mimarlık ve Eğitim Kurultayı Sekreteri

2 seneye yaklaşan yoğun bir çalışmanın ardından yine kapsamlı bir programla Kurultay günlerini yaşadık. Kurultay hazırlıkları sırasında süreç ilk başlarda sanki yavaş ilerliyormuş, hiç mesafe kat edilmiyormuş izlenimi verse de, düzenleyiciler başta olmak üzere tüm çalışanlar son derece iyi niyetle çalışmalarını sürdürdüler ve netice almaya çalıştılar. Kurultay’a aktarılan ve tartışılmak üzere katılımcılara dağıtılan metinlerin hazırlanma aşamasında oldukça yoğun tartışmalar yaşandı ve her tartışma bir sonraki taslak metnin hazırlanmasında önemli girdi sağladı. Toplantı sırasında da dile getirildiği gibi Kurultay bir bilgilendirme toplantısı değil, bir tartışma platformu olarak çalışmalarını sürdürdü. Kurultay sırasında dile getirilen görüşler yine düzenleyiciler tarafından dikkatli bir şekilde gözden geçirildi ve sonuç bildirisinde görüleceği şekilde düzenlendi. Kurultay’ı bir sürecin sonunda gelinen son nokta olarak nasıl görmüyor, tartışma sürecinin önemli bir aşaması olarak değerlendiriyorsak, bugün de III. Kurultay’dan sonra aynı duygularla “Mimarlık ve Eğitimi Yeniden Yapılanırken” başlığı altında ele aldığımız konuları işlemeye ve sonuç alıcı kararlara doğru çaba göstermeye devam edeceğiz.

Kurultay’ın yapıldığı günlerde ülkemiz Avrupa Birliği ile tarama sürecine girmiş bulunuyordu. YÖK’ün görevlendirdiği Mimarlık Fakültesi dekanları Türkiye’deki mimarlık eğitimi ile ilgili görüşlerini bir raporla ilgili idareye iletmek üzere hazırlıklarını sürdürüyorlardı. Kısa bir süre önce İTÜ ve YTÜ Mimarlık Bölüm Başkanlarının ev sahipliğinde gerçekleştirilen MOBBİG toplantısının sonuç bildirisi ve Kurultay süreci içerisinde yoğun bir şekilde tartışılanlar, bu metnin hazırlanmasında temel oldular. Şimdi gündemimizde Avrupa Birliği Genel Sekreterliği bünyesinde yürütülmekte olan Mesleki Yeterliklerin Belirlenmesi ve Tanınması Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı içinde mimarlıkla ilgili bölümlerin bu görüş çerçevesinde düzenlenmesi ve iletilmesi bulunmaktadır.

Mimarlık eğitimiyle ilgili görüşün oluşturulması aşamasında geliştirilen ve yıllardır sıkıntısı duyularak dile getirilen farklı planlama disiplinlerinin eğitimlerinin birbirlerinden ayrılması ve bu durumun meslek pratiği alanında yarattığı sıkıntılar bir başka çalışma grubunca değerlendirildi. Sonuçta, bu alanda benimsenmesi istenen eğitim modeli farklı bileşimler ve seçenekler halinde Kurultay’da tartışmaya sonuldu. Bu konunun özellikle son zamanlarda tırmanma eğilimi gösteren farklı uzmanlıklar arasındaki zıtlaşmaların giderilmesine de yardımcı olacağını umuyoruz. En azından planlama disiplinlerinde eğitim alanların birbirlerinin alanlarına ilişkin temel bilgileri almaları, ilgi duydukları alanlara tekrar dönme imkânını bulabilmeleri meslek uygulaması alanında karşılaşılan sorunların çözümünde bir ilk adım olacaktır. Nihai hedefimiz kimsenin uzmanlığını küçümsemeden, yapılması gereken işin gerektirdiği farklılıkta ve sayıda meslek insanının ve uzmanının bir arada çalışabileceği ortamların yaratılmasıdır.

Mimarlık eğitiminde akreditasyon pek çok eğitimcinin bildiği, izlediği bir konu olmasına rağmen mimarlık kamuoyunda pek bilinmeyen, meslek uygulaması açısından önemi pek de anlaşılmayan bir konu olarak uzmanının ilgisine bırakılmış durumda idi. Akreditasyon konusunda ülkemizde yabancı kuruluşlarca yapılan çalışmalar bazı okullarımızın bu alanda deneyim kazanmalarına da vesile olmuştu. Şimdiye kadar yapılan tüm Kurultay çalışmalarında ulusal bir eşkredilendirme sisteminin ve kurumunun oluşturulması doğrultusunda bir eğilim belirlenmiş ve bunun nasıl olması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüştü. Özellikle bu dönemin kazanımlarından biri olarak bu konunun artık hayata geçme aşamasında olduğunu belirtebilirim. YÖK’ün bu alandaki düzenlemelere olanak tanıyan kararının da kolaylaştırıcı etkisi olmuştur. Şimdi önümüzdeki yakın dönemde belirlenen yönetmelik ve çalışma ilkeleri çerçevesinde bir akreditasyon kurulunun oluşturulması gündemimizdedir. Hukuk açısından incelemeler yapılmaktadır. MOBBİG’in ve Mimarlar Odası’nın ortak katılım ve katkılarıyla yürütülecek çalışmalar önümüzdeki dönem düzenlenmesi planlanan Kurultay’ın tartışacağı konular arasında olacaktır.

Mimarlık eğitimini tamamlayanların diplomalarına unvan yazılmaması ile ilgili düzenlemenin hemen Kurultay öncesinde açıklanması bu alandaki tartışmaları ve belirsizlikleri de beraberinde getirdi. Uzunca bir süredir tartışmakta olduğumuz mesleğe kabul şartlarının tartışılması ve olabileceklerin gözden geçirilmesi gündeme geldi. Mimarlık ve eğitiminin bir bütün olarak ele alınması ve yeniden yapılanma sorunlarının birlikte değerlendirilmesi temel hedefimiz olarak belirlenmişti. Sürecin sadece bir yönünün ele alınarak düzeltilemeyeceği veya bir alanda yapılan düzenlemelerin tümüyle ilgili bir düzenleme yapılmadığı takdirde geçersiz olabileceği veya sıkıntı yaratabileceği malumumuzdur.

Mimarlar Odası’nın eğitim kurumlarıyla birlikte bu alandaki genel görüşlerden de hareketle benimsediği önemli bir konu, eğitimini tamamlamış olanların mimar olarak yetki almadan önce meslek deneyimi kazanmaları konusudur. Meslek deneyiminin ne kadar bir süreyi kapsaması gerektiği de zaman zaman tartışılmıştır; ancak bu aşamada, süreden ziyade böylesi bir uygulamayı hayata geçirmenin zorluklarının irdelenmesi ve bu zorlukların nasıl aşılabileceğinin gündeme alınması gerekmektedir. Nitekim Kurultay’da bunlar dile getirilmiştir ve çözüm önerileri, yapılması düşünülenler aktarılmış, tartışmaya açılmıştır. Belirsizlik hepimizi ama öncelikle öğrenci arkadaşlarımızı rahatsız etmekte, müktesep haklar konusu gündeme gelmektedir. Endişelerine yürekten katılıyor ve bu sürecin genç arkadaşlarımız açısından sancısız geçmesini diliyorum.

Mimarlar Odası müktesep hakların korunmasından yana bir politika izlemektedir, bu konuyu bildirilerinde ve kararlarında da dile getirmektedir. Ancak ne yazık ki müktesep hak konusu her zaman gerektiği gibi kollanamamakta ve mağduriyet oluşmaktadır. Bu alanda belki de hukuki bir süreç yaşanacaktır. Eğitimin süresi ile ilgili yaşanabilecek bu tartışmalar dışında mezun olanların nasıl bir meslek uygulaması düzeni içerisinde olacakları Kurultay’da çokça tartışılmıştır.

Mimarlar Odası’nın Mesleğe Kabul Kurulu oluşturması gündemdedir. Bu kurul yeterli eğitimi alan ve uygun görülen yerlerde belirlenen sürede meslek uygulaması yaptığını belgeleyen aday mimarlara mimar unvanını verecektir; hedefimiz budur. Bu kurulun bileşiminde meslek uygulaması içinde bulunan deneyimli meslektaşlarımız olduğu kadar akademisyen olarak mimarlık okullarında görev yapan meslektaşlarımız ve bakanlık bünyesinde görevli kamu çalışanı meslektaşlarımız bulunacaktır. Bütün dünyada farklı biçimlerde ve sürelerde de olsa yürürlükte olan bu uygulamanın ülkemiz için de geçerli olması, uygulanabilmesi önemlidir. Dileğimiz bu alandaki düzenlemelerin süratle yapılabilmesi ve hayata geçirilmesidir.

Okullarda alınan eğitimin bütün meslek yaşamı boyunca yeterli görüldüğü, gelişen teknolojilerin ve malzemelerin bilinmesi, öğrenilmesi doğrultusunda gayret gösterilmediği dönemlerin geride kalmasını diliyoruz. Bu dileğimizden hareketle geçen Kurultay’da tartışılan ve olgunlaşarak Mimarlar Odası Genel Kurulu’nda kabul edilen Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi çalışmaları Kurultay’da değerlendirilen bir diğer konu olmuştur. Sürekli mesleki gelişimin gönüllü bir katılımla ama düzenli ve aranır bir şekilde yapılabilmesi, sonuçlarının üyenin referansı haline gelmesi hedeflenmektedir. Çalışmalar SMGM’nin henüz kuruluş aşamasında olduğunu, yapılması planlanan düzenlemeler konusunda hazırlıkların sürdüğünü göstermektedir. UIA ve ACE çerçevesinde düzenlenen toplantılarda da konunun uluslararası boyutu dile getirilmiş ve bu konudaki düzenlemenin acilen tamamlanması doğrultusunda görüş belirlenmiştir. Referans, uluslararası hizmet ticareti açısından da önemli olacak ve aranacaktır. Yapamadığımız düzenleme meslektaşlarımız açısından tamiri zor durumların ortaya çıkmasına ve mesleki rekabet açısından mesnetsiz kalınmasına yol açabilecektir. SMGM’nin görevi hem bu konunun önemini vurgulamak, hem de gerekenlerin yapılmasını sağlamaktır. Mimarlar Odası’nın geliştirdiği üye sicil sistemine eklemlenecek sürekli mesleki gelişim bilgilerinin öneminin tüm katılımcılarca kavrandığını sanıyorum.

AB ile görüşmeler tüm kamuoyunun dikkatle izlediği gibi tartışmalı bir şekilde sürmektedir. Tarama süreci başlamıştır, ilk ele alınan konular “bilim ve araştırma” ile “kültür ve eğitim” olmuştur. Görüleceği gibi dolaysız olarak bizleri ilgilendiren konular hemen ilk elde gündeme gelmiş ve ülkemizdeki eğitim ve bilim alanındaki gelişmeler ve düzenlemeler masaya yatırılmıştır. Ancak bu konuların dışında gerek AB gerekse GATS ile ilgili olsun hizmet ticareti kapsamında çok boyutlu ve karmaşık ilişkiler şekillenmekte ve mevcut yasal düzenlemeler değişmektedir. Ülkemizdeki yabancı teknik eleman çalıştırılması ile ilgili düzenlemeler değişmektedir. Mesleğimizle ilgili düzenlemelerde yaratacağımız boşluğun uluslararası hizmet sunumu alanındaki rekabet şartlarında meslektaşlarımızı çaresiz bırakacağı durumlar olabilecektir. Şu ana kadar tanımsız olarak yapılagelen, ya da hiç gündeme gelmeyen konular bu süreç içerisinde karşımıza çıkmakta ve kendileriyle ilgili alanlarda düzenleme ihtiyacı baş göstermektedir. Bunların alt alta sıralanması bile ürkütücü bir tablo ortaya koymaktadır. Belki bazılarının avantaja dönüştürülmesi mümkündür. Mesleğimiz adına düzenlenecek her alan bu kapsamın dışında kalacaklara kapalı, gereğini yerine getiren meslektaşlarımız açısından ise ayrıcalık olabilecektir. Ama ne yazık ki her düzenlemenin böylesi bir sonuca yol açacağını söyleyemiyoruz.

Yöneticilerimizin sorgusuz sualsiz imzaladıkları uluslararası antlaşmaların sonuçları ne yazık yaşanmaya başlamıştır, GATS hükmünü sürdürmektedir. Mimarlar Odası bünyesinde sürdürülen izleme, anlama, kavrama ve aktarma amaçlı çalışmalar oldukça önemli birikimler sunmaktadır. “Belgeler” başlığı altında yayımlanan uluslararası bilgi föyü ile mimarlık kamuoyuna sunulanlar henüz tam olarak değerlendirilmiş sayılmazlar. Her bir konunun yeterince irdelenmesi ve uygulamaya geçmek üzere karara dönüştürülebilecek hazırlığının yapılması gerekmektedir. Bu da ciddi katkı gerektirmektedir, çağrı herkesedir.

“Mimarlık ve Eğitimi Yeniden Yapılanırken” başlığı altında ele aldığımız pek çok konuda mimarlık meslek hukukundaki eksikliklerle karşılaşıyoruz. Yıllardır mimarlık kamuoyunda tartışılan bir konu olan mimarlık meslek yasasının yaşanan olaylar ve yapılan tartışmaların ışığında gözden geçirilmesi ve benimsenecek, çözüm olabilecek bir yasa tasarısı taslağı olarak hazırlanması hedeflenmiştir. Kurultay’a sunulan ve yapılan tartışmalar ışığında hukukçularla birlikte yeniden ele alınan taslak metin, Mimarlık Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı önümüzdeki günlerde daha geniş bir tartışmaya sunulacaktır. Dileğimiz, sorunları çözme iradesi gösteren ve bu konudaki beraberliğin coşkusu ile bu zor konunun da üstesinden gelebilmektir. Benimsenen tasarı taslağı AB Genel Sekreterliği bünyesinde hazırlanan taslakla beraber kanun yapıcı kurumun, TBMM’nin dikkatine sunulacaktır. Mimarlığın düzenlenmesinde önemli bir aşama olacak bu tasarı taslağının Meclis’çe benimsenmesi, gündeme alınarak kanunlaşması için ayrıca çaba gösterilmesi gerektiği de açıktır.

Kurultay’ın en heyecan verici anlarından birisi de “Türkiye Mimarlık Politikası” taslak metnini tartıştığımız oturum olmuştur. Uzun zaman üzerinde çalışılarak Kurultay’a sunulan metin, bize özgü sorunlar üzerinden hareketle oluşturulmuştu. Değişik dünya metinlerinin çevirisi ve incelenmesi gerçekleştirilmiş, çeviriler bir kitapta toplanarak değerlendirmeye sunulmuştu. Kurultay’daki yapıcı eleştiriler ışığında Türkiye Mimarlık Politikası metni son şeklini almak üzeredir. Böylesi bir metin üzerinde bizlerin görüş birliği içerisinde olmamız önemlidir şüphesiz; ancak daha da önemlisi bu metnin tüm kamuoyunca benimsenmesi ve sahiplenilmesidir. Başta mimarlık kamuoyunun tartışması ve içselleştirmesi beklenir. Uygulama aşamasında mimarlık kararlarını verenlerin, bu alanda meramını anlatmakta zorluk çekenlerin başvuracakları, işverenlere karşı kendilerine dayanak aradıklarında başvuracakları bir metin olması gerekir. Yapı ve yapılı çevre ile ilgili karar üreten herkesin mimarlıkla ilgili karar aşamasında ellerinin altında bulundurmaları gereken bir metin olması gerekir. Dahası tüm vatandaşların mimarlıkla ilgili görüp de söyleyemedikleri sıkıntıları tarif edebilecek, çözüm yollarını da beraberinde gösterecek bir metin olması gerekir.

Toplumun mimarlıkla ilgili bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, bu kapsamda da ortaöğretimden başlayacak bir eğitimin örgütlenmesi sık sık dile getirilmektedir. Benzer şekilde yaygın medya organlarında mimarlıkla ilgili konularda yol gösterici yayınların yapılması da hedefler arasındadır. İşte tüm bu çabalar sırasında başvurulacak önemli bir belge de Türkiye Mimarlık Politikası olacaktır. Unutmamamız gerekir ki yapı üretimi çok yönlü, çok bileşenli bir süreç olarak yaşanmaktadır. Sadece mimarın yetkinleşmesi hedeflenerek yapılı çevre içerisinde gözlediğimiz çarpıklıkların, sevimsizliklerin üstesinden gelemeyiz.

Kurultay çalışmalarından dikkatinize sunmak istediğim ve bizlerin gündemine giren önemli konulardan bazılarını aktarmak istedim. Yapılmak istenenin duyumsanmasını, işin boyutunun farkına varılmasını diliyorum. Oda’nın 50. yılı vesilesiyle yapılanları gözden geçirdiğimizde, kendi içerisinde benzeri büyük sıçrayışları ve atılımları görüyoruz. Oysa meslek yaşantımızın herhangi bir döneminde değiliz. Belki de etkileri itibariyle benzersiz bir durumla karşı karşıyayız. Yapılanmanın olabildiğince sorunsuz gerçekleştirilmesi olanağını, bunun için gerekli iradenin ve desteğin yaratılmış olmasının heyecanını gözlüyorum. Karşılaşılabilecek olumsuzlukların yaratabileceği kargaşanın endişesini şüphesiz taşıyorum. Mimarlar Odası’nı bugünlere getiren, katkı koyan tüm meslektaşlarımızın duyarlılığına, bilgisine ve tecrübesine; genç meslektaşlarımızın heyecanına, dünyaya açılma, dünyayla rekabet edebilme duygularına güveniyorum. Eminim başaracağız.

Bu icerik 3344 defa görüntülenmiştir.