334
MART-NİSAN 2007
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

GELECEK SAYILAR

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: KENTLER VE MEYDANLARI

  • Çevre, Kent, Mimarlık
    Jale Erzen

    Prof.Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü

    SANART Estetik ve Görsel Kültür Derneği Başkanı

MİMARLIK’tan 334



KÜNYE
DOSYA: KENTLER VE MEYDANLARI

19. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul Beyazıt Meydanı ve Kentsel Mekâna Yönelik Tasarım İzleri: Aks, Arkad, Yapı Yüzü

Neşe Yeşilkaya

Dr., Öğr.Gör., Gazi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

Bu yazıda(1), 1860’lı yıllardan itibaren İstanbul’da yaşanan kent mekânına yönelik tasarım yaklaşımları Beyazıt Meydanı üzerinden irdelenmektedir. 19. yüzyılın ikinci yarısına ait detaylara geçmeden önce, Beyazıt Meydanı’nın İstanbul’un modernleşme tarihinde aldığı önemli yeri ifade etmek gerekir. Bugüne kadar 1856 yılında gerçekleşen Aksaray Meydanı düzenlemesi, İstanbul’un modernleşmesinde önemli bir referans noktası ve bir ilk olarak kabul edilmiştir.(2) Bu çalışmalar şüphesiz İstanbul modernleşme tarihini aydınlatan değerli kaynaklardır. Gerçekte de 19. yüzyılın ikinci yarısı, İstanbul’un modernleşme tarihinde radikal dönüşümlerin yaşandığı önemli bir zaman dilimidir. Ancak Beyazıt Meydanı’nda yaşanan dönüşümlerin çok daha erken bir tarihe, 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar geriye uzandığı kanaatindeyiz.(3) 1826 yılında Yeniçeriliğin kaldırılışının ardından kurulan yeni ordunun idarî merkezi olan Seraskerliğin, Eski Saray Alanı üzerine yerleşimi (Bugünkü İstanbul Üniversitesi) ve Beyazıt Meydanı üzerinde Seraskerliğe ait yeni bir kapı inşa edilmesi, meydanda gerçekleşen dönüşümleri başlatmıştır. Bu değişimden Beyazıt Cami dış avlu sınırları yani caminin dış harîmi de etkilenmiştir. Gerçekte Beyazıt Camisi’nin diğer Selahattin Camiler gibi bir dış harîme sahip olduğuna ve bu harîmin 19. yüzyıla kadar varlığını koruduğuna inanıyoruz.(4) Ancak erken 19. yüzyılda yaşanan, Yeniçeriliğin kaldırıldığı 1826 Vak’a-i Hayriyye ile başladığını ileri sürdüğümüz dönüşümler, caminin harîminin, cami ve caminin vakfı için özel olan alanın parçalanmasına, harîmin meydanla birleşmesine, yani kamusallaşmasına ve modern kentsel kamusal eylemlerin bu alanda şekillenmesine neden olmuştur.(5) Sonuç olarak, 1860’larda yeni düzenlemelere tabi olacak dönüşümler 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren şekillenmiştir. Bu bağlamda, yazımızın konusu olan 1860’lardan itibaren yaşanan dönüşümler, yüzyılın ilk yarısında başlayan dönüşümlerin devamı niteliğindedir.

Mekânı yalnızca fiziksel nitelikleri ile ele alan klasik mimarlık ve kent tarihi yazımı bugün eleştirilmekte ve mekânın çok daha derin ve geniş bir perspektiften ele alınmasının önemi vurgulanmaktadır. Mekânın geçirdiği fiziksel ve sosyal dönüşümlerin karşılıklı ilişkiler içerisinde ele alınması, incelenen konunun daha kapsamlı bir şekilde anlamlandırılmasını sağlamaktadır. Dolayısı ile, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme sürecinde kamusal mekânların geçirdiği dönüşümü, yalnızca mimari / kentsel nitelikleri ile değil, yer aldığı sosyal bağlamları içerisinde incelemek gereklidir. 19. yüzyıl İstanbul kent mekânı ve mimarlık alanındaki dönüşüm yalnızca fiziksel dönüşümle sınırlı kalmamakta, bu dönüşümün kamu yaşamındaki izleri veya kamu yaşamının mekân üzerindeki karşılıklı etkileri Beyazıt Meydanı üzerinden okunabilmektedir. Beyazıt Meydanı, Beyazıt Camisi harîminin aşama aşama yıkımı ile genişleyen alanda, modern anlamda yeni bir kentsel kamusal mekâna dönüşümü, bu mekânı donatan sosyal / kamusal eylemlerin gelişimi ve dönüşümü ile birlikte yaşamıştır. Ancak, konunun genişliği nedeni ile bu yazının kapsamını Beyazıt Meydanı’nın 19. yüzyılın ikinci yarısında geçirdiği dönüşümleri, meydan genişletme çabalarının yanısıra, ‘aks, arkad ve yapı yüzü’ tanımı olarak özetlenebilecek kentsel mekâna yönelik tasarım kaygılarının tespit edilmesi ile sınırlandırmış bulunmaktayız.

Kapsam dışında tutmak zorunda olduğumuz yeni şekillenen modern kamu yaşamı yeniden biçimlenen kentsel mekânda yerini almaktadır. Özellikle Ramazan aylarında renklenen kamu yaşamının(6), kentin fiziksel niteliklerini de etkilemeye başladığını düşünebiliriz. Kent mekânının sosyal ve fiziksel niteliği önemli bir tartışma konusu olarak günlük gazetelerde yer alırken, Beyazıt Meydanı’na gösterilen ilgi ve duyarlılık, meydanı tasvir eden kartpostal, resim ve gravürlerin yayımlanması ve zenginleşmesinde de görülmektedir. Beyazıt Meydanı, modern öncesi dönemde tasvir edilmesine gerek duyulan önemli bir kentsel mekân değilken, 19. yüzyılda yaşanan dönüşümlerle İstanbul’u temsil eden önemli bir kent mekânı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu da kamu mekânına gösterilen ilgi ve özenin bir örneği olmaktadır. Aşağıda anlatacağımız fiziksel dönüşümler diğer çalışmalarımızda detaylandırdığımız (7) ve burada kısaca not ettiğimiz modern kamu yaşamında gerçekleşen dönüşümlere bir sahne yaratır. Şimdi, 19. yüzyıl meşhur İstanbul Ramazanlarının canlı merkezlerinden biri olan Beyazıt Meydanı’nda bu fiziksel çevrenin, yeni kamu yaşamının modern dekorunun nasıl oluştuğunu inceleyebiliriz.

BEYAZIT MEYDANI’NIN 1860’LARDAN SONRAKİ DÖNÜŞÜMÜ

Beyazıt Meydanı’nda gerçekleşen 19. yüzyılda yaşanan dönüşümlerde ikinci evre 1860’lara denk gelir. (Resim 1) İlk evre (1826 sonrası) ile bu dönem arasında radikal bir dönüşüm izlenmez. Yüzyılın ikinci yarısında yaşanan en önemli değişimlerden biri, II. Mahmut döneminde yaptırılan geniş saçaklı Bâb-ı Âli Kapısı’nı andıran Seraskerlik Kapısı’nın 1864-1866 yıllarında yenilenmesidir. Bu kapı, bugün İstanbul Üniversitesi tarafından kullanılan kapıdır ve üzerinde 1864 yılında inşa edildiği yazılıdır.

Diğer bir önemli değişim, 1865 Hoca Paşa Yangını (Harik-i Kebir) ile birlikte yaşanan gelişmelerle ilgilidir. Hoca Paşa Yangını, Seraskerlik ile Topkapı Sarayı arasında, Haliç’ten Marmara Denizi’ne kadar geniş bir alanı yakmıştır. Bu yangından dört gün sonra çıkan bir başka yangın, Beyazıt Camisi’nin güney tarafında Sultan Beyazıt, Reşit Paşa Türbelerini ve meşhur Sarafim Kıraathanesi’ni yakar.(8) Bilindiği gibi, Hoca Paşa Yangını’nın ardından Islahat-ı Turuk Komisyonu kentte yolların düzenlenmesi amacıyla kurulmuştur.(9) Komisyonun görevleri arasında “Hoca Paşa, Divanyolu, Kumkapı, Beyazıd” ve “Bâb-ı Vâlâ-yı Seraskerî” etrafındaki inşaatlar sayılır.(10)

Islahat-ı Turuk Komisyonu’nun kent mekânının iyileştirilmesinde büyük çabaları görülür.(11) Komisyonun raporlarında Beyazıt Meydanı’na geçişi artıracak üç yeni bağlantının, yol genişletme çalışmaları ile planlandığını görebiliriz. (12) Beyazıt Meydanı’nın güneye (Divan Yolu’na), kuzeye (Haliç’e) ve batıya (Fatih Camisi yönüne) bağlantıları öngörülür. Genişletilmesi planlanan yollar 1869 yılında gerçekleştirilir. Şehremini Server Paşa’nın çalışmalarının bu dönemde kayda değer rolü vardır.(13) Beyazıt Meydanı’nda da bu faaliyetler önemli sonuçlar vermiştir. Meydanın güney bağlantısını sağlayan Kökçüler ve Buğdaycılar Kapıları halkın geçişini (murûr u ubûr) güçleştirmesi nedeniyle kaldırılır. Ayrıca yol genişletme çalışmalarında tramvay geçişinin de önemli payı vardır. Şehremaneti tramvayın geçişini sağlamak üzere yolları genişletmekle sorumludur ve tramvay sözleşmesine göre yolların genişletilebilmesi için binaların yıkımı öngörülmüştür.(14) Beyazıt’tan geçen Eminönü-Aksaray atlı tramvayı Aralık 1872’de işletmeye açıldığına (15) göre, bu tarihlerde genişletme çalışmaları önemli ölçüde tamamlanmıştır.

Genişletme çalışmaları ile yeniden düzenlenen Beyazıt Meydanı’nda yeni Seraskerlik Kapısı ve kapıya ait ikiz köşkler meydana egemen ana öğedir. Meydanın kuzey sınırını oluştururlar. Bu kapı ile ilgili iki ayrı görüş vardır. Eşref Albatı’ya (16) göre, Bekir Paşa’nın Yaldızlı Kapı tasarımı Seraskerlik Kapısı (Harbiye Nezareti) olarak uygulanmıştır. İstanbul’un bir plana ihtiyaç duyduğunu ilk fark eden Londra’da Mühendislik eğitimi almış bulunan Bekir Paşa’dır. Planında camileri, yolları birbirine bağlayan geniş meydanlar ortasında yer alan ana elemanlar olarak kurgular. Yedikule (Fatih’in İstanbul’u fethi sırasında geçtiği kapı) Yaldızlı Kapı olarak anılır ve buraya yerleştirdiği ana istasyon ve kapı Bekir Paşa tarafından tasarlanır. Ancak, Zeynep Çelik (17), Fransız mimar Bourgeois’in Yaldızlı Kapı olarak tasarladığı kapının burada uygulandığını belirtir. Bourgeois, kapı ile aynı hizada bulunan (ileride tekrar değineceğimiz) Fuad Paşa Konağı’nın da(18) mimarı olarak bilinir.(19)

Kapıdan geçen simetri aksı meydan üzerinde etkili olmuş, ağaç dizileri ile meydana doğru uzatılarak belirgin hale getirilmiştir. (Resim 1, 3, 4, 5) Bu simetri ekseni meydan üzerinde etkili olduğu gibi, Seraskerliğin kendi iç bölgesinde de mekânı strüktüre eden, kurucu bir elemandır. Seraskerlik alanı içinde II. Mahmud döneminde inşa edilen yapılar otuz yıl kadar kalmıştır. 1864-1866 yıllarında, Sultan Abdülaziz döneminde, bizzat Serasker Namık Paşa tarafından yürütülen inşaatlarda bu binalar yıkılarak bugün de yer alan kagir ana yapı (Harbiye Nezareti), yukarıda sözünü ettiğimiz yeni kapı ile aynı sırada inşa edilmiştir.(20) Giriş kapısında var olan simetri ekseninin alan içinde uzanıp, ana yapı üzerine de yansıdığı resimlerde görülebilir. (Resim 3)

Harbiye Nezareti 1863 yılında Keçecizade Fuad Paşa’nın yönetimi altında kurulmuştur.(21) Yani, yeni kapının inşasından birkaç yıl önce aslında bu alan Seraskerlik’ten Harbiye Nezareti’ne dönüştürülmüş, yeni kapı bu dönüşümün belki de simgesi olarak kurgulanmıştır. Ancak, Seraskerlik adı 1908 yılına kadar kullanılmaya devam etmiştir. (22) Fuad Paşa döneminde, söz konusu Harbiye Nezareti Kapısı’nın yanısıra, Fuad Paşa Konağı da (Resim 1, 6, 7, 10) inşa edilmiştir. (23) Beyazıt Meydanı’nı kuzeyden sınırlayan kapının, batı yönünde devamında yer alan Fuad Paşa Konağı, kapı ile aynı hizayı tutmaktadır. Daha sonra Maliye Konağı olarak anılan Fuad Paşa Konağı, avlu ortasında yer almayışı ve Beyazıt Meydanı’na kuzeyden cephe verişi ile geleneksel konak anlayışından farklılaşır. Ayrıca zemin katında yayaların geçişi için düzenlenen bir de arkadı vardır. (Resim 6) Yayalara karşı bu özenli tavır, yolun devamında yer alan Misafirhane-i Askeriye binasında da görülür. (Resim 8, 9, 11)

Beyazıt Meydanı’nın kuzey sınırını oluşturduğunu belirttiğimiz Seraskerlik Kapısı’nın mimari tutumu, Oryantalist sitil olarak değerlendirilir.(24) Bu mimari tutum, alan üzerinde başka yapılara da yansımıştır. Beyazıt İmareti, 1882 yılında Kütüphane-i Umûm-i Osmani olarak kullanılmaya başlanmıştır.(25) Bu 16. yüzyıl yapısının cephesi değiştirilmiş ve cepheye Oryantalist bir tarz verilmiştir. (26) (Resim 12)

Cepheye gösterilen özen, eski içe dönük avlulu yaklaşımdan meydan anlayışına doğru dönüşümün bir işaretidir. Geleneksel Osmanlı yapılarında dış cephede bezeme aranmazken, meydanın yeni kurulan varlığının etkisi ile meydana bakan bina cephelerinin değer kazanmaya başladığı ve bir yapı yüzü fikrinin geliştiği görülebilir.

Beyazıt Meydanı ile ilgili önemli bir dönüşüm de Eski Saray’ın “kalevari” duvarlarının yıkılması ile ilgilidir. (Resim 13, 14) Lûtfî Efendi’nin kaydettiği gibi (27) bu duvarların yıkılması ile Beyazıt Meydanı’nın görsel olarak genişlemesi sağlanmıştır. Ayrıca fotoğraflardan da izlenebildiği gibi, Seraskerlik’e ait alanın ve aks üzerindeki ana yapının görülebilir hale gelişi ile meydandaki simetri aksının etkisi de artırılmıştır.

Haritaya (Resim 15) bakarak da özetleyebileceğimiz gibi, 1880’lerde Beyazıt Camisi dış harîmi büyük ölçüde yıkılmış ve alan meydana katılmıştır. (Ayrıca Bkz. Resim 1) Seraskerliğin yeni kapısı, simetri eksenin de etkisiyle alan üzerinde egemen unsurdur ve meydanın kuzey sınırını oluşturur. Meydanın güney ucundaki yapılar yıkılarak Divan Yolu ile bağlantısı kuvvetlendirilmiştir. Alana doğu ve batıdan yönlenişler, Fuad Paşa Konağı ve Misafirhane-i Askeriye gibi yeni binalarla tanımlanmıştır.

SONUÇ: KENTSEL MEKÂNA YÖNELİK TASARIM İZLERİ - AKS, ARKAD, YAPI YÜZÜ

19. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan dönüşümlerde vurgulanması gereken, yapılan müdahalelerde kent mekânına başka bir ifade ile ‘dışa’ dönük tasarım ilkelerinin izlenebiliyor olmasıdır. Geleneksel Osmanlı’da kamu yararına hizmet eden kentsel boşluklar ‘içe’ dönük külliyle avluları idi.(28) 19. yüzyılda içe dönük geleneksel avluların yerine (Beyazıt Camisi dış harîminin, yani avlusunun yüzyılın ilk çeyreğinde yıkıldığını belirtmiştik), dışa dönük kentsel mekân düzenlemelerinin yer aldığını görebiliriz. Bu ‘iç’ten ‘dış’a dönüşümün kent mekânındaki tasarım ilkeleri, aks (simetri ekseni), arkad ve yapı yüzü olarak sıralanabilir.

Aks

Harbiye Nezareti’nin anıtsal giriş kapısı, yarattığı simetri aksı ile alan üzerinde etkili olmuştur. Bu aks kent mekânına da yansımıştır. Aks, Beyazıt Meydanı’na doğru uzatılarak ağaçlarla kuvvetlendirilmeye çalışılmıştır. Eski Saray’a ait kale duvarlarının yıkılması ile aksın alan içindeki devamı, arka planda Harbiye Nezareti binasının da aynı aks üzerinde oluşu, simetri ekseninin etkisinin kuvvetle okunmasını sağlamıştır. Bu simetri ekseni belki de kent mekânı üzerinde okunabilen, tasarlanmış ilk kentsel akstır.

Arkad

Harbiye Nezareti kapısının her iki yanında yer alan Fuad Paşa Konağı (Maliye Nezareti) ve Misafirhane-i Askeriye binalarının mimari yaklaşımında kent mekânına dönük ortak tavırlara rastlanır. Her iki yapı da arsada yer alışları ve cepheleri ile sokağı tanımlayan bir tutum içindedir. Cephe boyunca yer alan yaya arkadları ile kent mekânına dönük bir tasarım anlayışı sergilerler. Bu yapılar yalnızca kendi iç işlevlerini yanıtlamakla kalmaz, zemin katta cephe boyunca yer verdikleri arkadları ile, yani kamu kullanımına sundukları geçiş imkânı ile, Beyazıt Meydanı’na kentin batısından ve doğusundan gelen yaya akışına karşılıklı hizmet ederler.

Yapı Yüzü

Beyazıt Meydanı’na egemen bir odak noktası olan Harbiye Nezareti Kapısı ve çevre yapılarda ortak bir cephe anlayışından da söz etmek mümkündür. Oryantalist mimarinin önemli bir örneği olarak kabul edilen yeni Seraskerlik ya da Harbiye Nezareti Kapısı, çevre yapıların mimarisinde de etkili olmuştur. Oryantalist mimari yalnızca inşa edilen yeni yapılarda değil, klasik dönem Osmanlı eserlerinde de restorasyon örneği olarak kendini gösterir. Beyazıt Külliyesi’nin önemli bir parçası olan Beyazıt İmareti cephesi, değindiğimiz gibi oryantalist mimari anlayış ile 1882 yılında yeniden biçimlenmiştir. Böylelikle Beyazıt Meydanı yalnızca genişletme çalışmaları ile tanımlanmamakta, yakın çevredeki bina yüzleri ile de biçimlenmektedir. Yapılar meydana bakan yüzler olarak tasarlanmakta ve bu tasarımlarda ortak bir üslup birliği gayreti ya da etkilenişi gözlemlenebilmektedir.

Meydana egemen simetri aksı, arkad ile yola cephe veren yapılar, yapı yüzünü cephe olarak tasarlamak, bu dönemde kent ve mimarlık adına kamu mekânına gösterilen duyarlılığı yansıtan temel ilkeler olarak saptanabilmektedir. İçe dönük geleneksel avluların belirlediği kamu yaşamı, kente yani dışa dönük kamu yaşamı ve mekânlarına dönüşmeye başlamıştır. Kalabalıkların özellikle Ramazan aylarında doldurduğu ‘piyasa’ yapılan sokak, cadde ve meydanlara, yani kentsel kamusal mekâna karşı bir duyarlılık gelişmiş, bu duyarlılık geleneksel içe dönük avlulardan, dışa, kent mekânına dönük yeni bir yaşam ve onun sahnelerini oluşturmuştur.

NOTLAR

1. Bu yazı, TÜBİTAK (SBB - 5003) ve ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü (AFP- 2001-07-02-00-05) tarafından desteklenen ve ODTÜ Mimarlık Bölümü’nde 28 Nisan 2003 tarihinde kabul edilen “Transformation of a Public Space in the Nineteenth Century İstanbul: Beyazıt Meydanı” başlıklı doktora tezimin bir bölümüne dayanarak hazırlanmıştır.

2. Çelik, 1993:54, Kuban, 1996:387.

3. Yeşilkaya, 2003.

4. Yeşilkaya, 2003: 93-161.

5. Yeşilkaya, 2003.

6. Georgeon, 2000.

7. Yeşilkaya, 2003 ve 2006.

8. Ergin, 1995:1225.

9. Çelik, 1993:55-56, Ergin 1995:945.

10. “Bu komisyonun me’muriyyeti Hocapaşa’dan Divanyolu’yla Kumkapı’ya ve Bayezid’e kadar muhterik olan ve tesviyesi lazım gelen mahaller ile Bâb-ı Vâlâ-yı Seraskerî civarında olan inşâta ve onların teferruâtına münhasırdır” (1866 tarihli Takvim-i Vekâyi’den aktaran Ergin, 1995, s.944.

11. Ergin, 1995:944-962.

12. “Balmumcular önündeki bir küçük adanın mevcut dükkanları alınarak oradaki meydana ilave edilmesi tasavvur olunmuştur. Sultan Bayezid meydanı’na gidecek Kökçüler Kapısı’yla Buğdaycılar Kapısı pek sık olarak murûr u ubûr edenler, arabalara tesadüf ettikçe pek zahmet çekmekte ve sâyei hazret-i pâdişâhide kesb-i intizâm eden Beyazid Meydanı’nın küşâyiş ü nümâyişine bile halel vermekte olduğundan, iş bu iki Kapının beyninde bulunan binâlar bundan evvelce ashâbı taraflarından izhâr-ı ve muvâfakat olduğu vechile geriye çekilerek meydana girmek içün vus‘atlı bir yol yaptırılması ve mukaddemâ hâl-i intizâma girmiş olan Aksaray caddesi ile Divan yolu beynindeki Koska tarîki, Dersaadet’in en memerr ve kalabalıklı mevkii olduğu halde bayağı bir boğaz hükmünde ve gayri münasip hey’ette kalarak murûr u ubûr eden ahâli sıkışmamak derecesinde bile bulunmuş olduğuna binâen, burasının dahi Aksaray yoluna tevfikan açtırılması tasmim kılınmıştır. Bayezid veAksaray ve Fatih taraflarından Bahçekapısına ve sahile araba işleyecek bir yol olmaması sebebiyle ol havâlide bulunan ahâli, havâyic-ı zarûriyelerinden odun ve kömür ve sâir bu makûle mübâyaa ettikleri eşyâ-yı nakliyeyi yük arabasıyla celbetmeyerek, bârgir ile nakleğlemeye ve binâenaleyh ziyâde masraf etmeğe muhtaç oldukları misüllü Bâb-ı Seraskeri’ye alınan bazı levâzımatın naklinde dahi türlü müşkilât ve masârifât vuku‘ bulmakta olunduğundan Mahmudpaşa’nın üst tarafındaki Fincancılar yokuşunun Uzunçarşı başına doğru tanzim ve tevsi‘iyle Mercan Caddesi’ne ittisâl etmek ve kolaylıkla araba işleyebilmek üzere bir cadde küşâd olunmasının lüzum ve ehemniyeti pek aşikâr olmakla” (Aktaran Ergin, 1995:956).

13. Ergin, 1996: 100-10.

14. 30 Ağustos 1869 tarihli, Dersaâdet'te Tramvay Tesis ve İnşâsına Dair Şartnâme, aktaran Ergin, 1995:2401-2402.

15. Kayserilioğlu, 1999.

16. 1945:6-7.

17. 1992:157.

18. Kentsel mekâna dönük ortak tavırlar sergileyen Misafirhane-i Askeriye binasının da aynı mimar elinden çıkmış olması kuvvetle muhtemeldir. Çalışma sırasında konu ile ilgili bir bilgiye ulaşılamamıştır.

19. Can, 1994:551.

20. Ünver, tarihsiz:3-4.

21. Özcan, 1997: 119.

22. Lewis, 1986:838.

23. Can, 1994:551.

24. Saner, 1998.

25. Duman, 1982.

26. Saner, 1997.

27. “Hocapaşa büyük yangınında, yanan mahallenin sokakları yeniden düzenlendiği sırada, Bâb-ı Âlî’nin duvarları da yıktırılmıştır. İstanbul’da bulunan devlet daireleri ve mîrî binalar ile devletin ileri gelenlerinin konaklarının çoğu, yüksek duvarlarla çevrili ve âdeta sur içinde gibi idi. Bunun sebebi, Yeniçeri zamanında arasıra meydana gelen harekât-ı haşerattan korunmak için idi. Hamd olsun o gibi endişeler kalmamış olduğundan, hisar gibi öyle korkunç duvarlarla çevrili resmi dairelerin, pencereleri daha ışık alır hale gelmesi için duvarları yıktırıldı. Bâ husus Bâb-ı Seraskerî, ki eskiden Eski Saray idi, bunun dört tarafındaki duvarlarından set üzerine olmayan tarafları tesviye olunup, sultan Bayazid Meydanına fevkalade küşayişlik gelerek, İstanbul’un bir büyük ziynet ve letafetini ve sıra ile mücedden yapılan müte’addid bakırcı dükkanlarından istifadeyi mucip olduğu gibi, Bâb-ı Âlî’nin etrafındaki yüksek-yüksek korkunç duvarların dahi yıktırılmasıyla, demir parmaklıklar inşa kılınmıştır. Bunlar fena olmamış ise de, bu yıkıntıların İstanbul kapıları’na kadar sirayeti, pek iyi şey olmamıştır”. (Lütfi Tarihi’nden aktaran Haskan ve Gülersoy, 2000:186).

28. Ataman, 2000.

KAYNAKLAR

Albatı, Eşref, 1945, Canlı Tarihler: Eşref Albatı Hatıraları, Cilt: 2, Türkiye Yayınevi, İstanbul.

Ataman, Alpaslan, 2000, Bir Göz Yapıdan Külliyeye Osmanlı Külliyelerinde Kamusal Mekân Mantığı, Mimarlar Tasarım Yayınları, İstanbul.

Ayverdi, Ekrem Hakkı (ed.), 1978, 19. Asırda İstanbul Haritası, İstanbul Fetih Cemiyeti İstanbul Enstitüsü Yayınları, İstanbul.

Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Proje Yarışması, 1987, İBŞB, İstanbul.

Can, Cengiz, 1994, “Harbiye Nezareti Binası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, Cilt: 3, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul, s.551.

Çelik, Zeynep, 1993, The Remaking of Istanbul: Portrait of an Ottoman City In the Nineteenth Century, University of Washington Press, Seattle and London.

Çelik, Zeynep, 1997, Displaying The Orient: Architecture of Islam at Nineteenth-Century World’s Fairs, University of California Press, Oxford, Berkeley, Los Angeles.

Duman, Hasan, 1982, “Kuruluşunun 100. Yılında Beyazıt Devlet Kütüphanesi", Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, No: 31/4, ss.158-163.

Ergin, Osman Nuri, 1995, Mecelle-i Umur-ı Belediye, 9 cilt, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul.

Ergin, Osman Nuri, 1996, İstanbul Şehreminleri, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı, İstanbul.

Fruechtermann, Max (ed.) (tarihsiz), Vues De Constantinople, Constantinople. Les vues sont réproductions d’apres des photographies de la Maison Sébah & Joaillier Constantinople.

Georgeon, François, 2000, “İmparatorluktan Cumhuriyete İstanbul’da Ramazan”, Osmanlı İmparatorluğunda Yaşamak, ed. François Georgeon ve Paul Dumont, İletişim Yayınları, İstanbul, ss.41-137.

Haskan, M. Nermi ve Çelik Gülersoy, 2000, Hükümet Kapısı Bâb-ı Âlî, Çelik Gülersoy Vakfı, İstanbul.

Kayserilioğlu, R. Sertaç, 1999, Dersaadet’ten İstanbul’a Tramvay, Cilt: I-II, İETT Genel Müdürlüğü, İstanbul.

Kuban, Doğan, 1996, İstanbul an Urban History, Byzantion, Constantinopolis, The Economic and Social History Foundation of Turkey, İstanbul.

Lewis, B. 1986, “Bâb-ı Seraskeri”, The Encyclopedia of Islam, Cilt: I, Leiden, E.J.Brill, Luzac, Londra, s.838.

Lûtfî Efendi, Ahmed, 1999, Vak’anüvîs Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, Trankripsiyon: Ahmet Hezarfen, YKY, İstanbul.

Max Fruchtermann Kartpostalları, 2000, Koç Bank, İstanbul.

Özcan, Abdülkadir, 1997, “Harbiye Nezareti”, İslam Ansiklopedisi, Diyanet Vakfı, İstanbul, ss.119-120.

Şahenk, Hilmi, 1996, Bir Zamanlar İstanbul, İBŞB Kültür İş, İstanbul.

Saner, Turgut, 1998, 19. Yüzyıl Istanbul Mimarlığında “Oryantalizm”, Pera Turizm ve Ticaret AŞ., İstanbul.

Sarıöz, Perihan, 1996, Bir Zamanlar İstanbul, IDEA, İstanbul.

Ünver, Süheyl, (tarihsiz), Beyazıd’de Asâkiri Mensurei Muhammediye’nin Seraskeri Dairesi Kapısı, Önasya Yayınları, Ankara.

Yeşilkaya, Neşe, 2003, Transformation of a Public Space in the Nineteenth Century İstanbul: Beyazıt Meydanı, Yayımlanmamış Doktora Tezi, ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Yeşilkaya, Neşe, 2006, “Askerî Talimlerden Gezintiye Beyazıt Meydanı’nda Kamusal Yaşamın Dönüşümü", Kebikeç- İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırma Dergisi, No:22, ss.25-50.

Bu icerik 5807 defa görüntülenmiştir.