335
MAYIS-HAZİRAN 2007
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

FORUM

YAYINLAR

  • Delik Binalar
    Gürhan Tümer Prof. Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü

Mimarlık’tan 335



KÜNYE
DOSYA: KENTSEL YAŞAM KALİTESİ

İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi

Handan Dülger Türkoğlu

Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü

Fulin Bölen

Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü

Perver Korça Baran

Dr., North Carolina State Üniversitesi

Robert W. Marans

1950’lerde başlayan şehirleşme sürecinde plansız bir gelişme gösteren İstanbul’da konut alanları, genellikle yüksek yoğunluklu, sosyal donatımları eksik ve çevresel kalitesi düşük alanlar olarak oluşmuştur. 1999 Kocaeli Depremi bu mevcut düşük kaliteli konut stokunun aynı zamanda risk altında olduğunu da göstermiştir. Öte yandan, kentin bir dünya kenti olma vizyonu da kentte çevre kalitesinin yüksek olmasını gerektirmektedir. Yaşam kalitesinin yükseltilmesinde fiziki koşullar kadar kentte yaşayanların içinde bulundukları ortamlara ilişkin görüşleri de önemlidir.

İstanbul Metropoliten Planlama Bürosu’nda yürütülen İstanbul Çevre Düzeni Planı kapsamında Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu araştırmaları çerçevesinde ve kısmen İTÜ Araştırma Fonu Desteği kullanılarak gerçekleştirilen “İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi” çalışması, İstanbul’da yaşayanların toplumsal ve çevresel koşulları nasıl değerlendirdiklerini ve bu koşullarla şekillenen davranışları belirleyerek, yaşam kalitesinin tüm İstanbul’a genellenebilecek biçimde değerlendirmesini yapmak üzere tasarlanmıştır. Araştırmanın üç temel amacı bulunmaktadır:

• İstanbul halkının, yaşam kalitesinin değişik boyutlarını nasıl değerlendirdiğinin belirlenmesi;

• Bu boyutların yaşam kalitesi deneyimini ne derecede açıkladığı analiz edilerek İstanbul’da yaşam kalitesini değerlendirmek için kullanılacak göstergelerin belirlenmesi;

• Dünyanın değişik kentlerinde benzer amaçlarla yürütülen çalışmalarla uluslararası düzeyde karsılaştırma olanağı sağlamak üzere veri tabanının oluşturulması.

Araştırma ile şehir yönetimi açısından önem taşıyan halkın beğeni ve eğilimleri, kamu hizmetlerinin kullanım özellikleri, ulaşım ilişkileri, bölgesel tesislerin kullanımları, güvenlik gibi konulardan kentsel yayılma sürecinin değerlendirilmesine kadar yaşam kalitesinin çeşitli bileşenlerine ilişkin tepkilerin ve davranış özelliklerinin ve bu özelliklerin birbirleriyle etkileşimlerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir.

METODOLOJİ

Araştırma örneklemin belirlenmesi, konut içeren binaları temsil eden noktaların seçimi, anket görüşmesi yapılacak hanenin seçimi ve görüşme yapılacak kişinin seçimi aşamalarından oluşmaktadır. İlk aşamada örneklemin seçimi için İstanbul Metropoliten Planlama ve Tasarım Merkezi, Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu tarafından gerçekleştirilen “İstanbul’da Konut Alanlarında Fiziksel Çevre Kalitesi Analizi” (1) ve “İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi” (2) araştırmalarında oluşturulan nüfus yoğunlukları ve arazi değerlerine dayalı ortak veri tabanından yararlanılarak mahalleler gruplanmış ve farklı özelliklere sahip 9 kategori elde edilmiştir. (Harita 1) İkinci aşamada belirlenen kategorilere bağlı olarak alan araştırması gerçekleştirmek üzere her bir gruptan 100 nokta olmak üzere toplam 900 nokta seçilmiştir. Daha sonra yaşam kalitesi anketlerini uygulamak üzere 900 nokta içinden yine rastlantısal olarak seçilen 423 noktanın her biri için noktanın temsil ettiği parsel başlangıç noktası alınarak yakın çevresinde yer alan 6’şar hane belirli bir sistem doğrultusunda rasgele olarak seçilmiştir. (Harita 2) Seçilen her bir hane ziyaret edilerek, hanede yaşayan bireyler arasından yine belirli bir yöntemle anket görüşmesi yapılacak kişi belirlenmiştir. Görüşülecek hane bireyi ziyaret gününde evde bulunmadığı takdirde randevu alınarak ikinci ve üçüncü ziyaretler yapılmış, üçüncü ziyarette de görüşülememesi durumunda süreç tamamlanmıştır. Görüşmecilere uygulanan anket formu şu konuları kapsamaktadır:

• Konutla ilgili özellikler ve konuttan memnuniyet,

• Ulaşım alışkanlıkları ve İstanbul da kamu ulaşımına ilişkin değerlendirmeler,

• Halkın rekreasyon konusundaki davranışları, kültürel aktivitelere katılma düzeyleri ve bu hizmetlere ilişkin değerlendirmeleri,

• Konut çevresine ilişkin değerlendirmeler,

• Kentsel alanların gelişimine ve çevrenin korunmasına ilişkin değerlendirmeler,

• İstanbul’da yaşayan halkın genel yaşam kalitesine ilişkin algıları,

BULGULAR VE DEĞERLENDİRME

Bu çalışmada konut, ulaşım, konut çevresi ve komşuluk, rekreasyon ve boş vakitlerin değerlendirilmesi ve kentsel konularda görüşmecilerin algıları değerlendirilmektedir.

1. KONUT

Konutun Özellikleri

2000 DİE verilerine göre İstanbul’da hane halkı ortalaması 3,85 olup, nüfusun % 22’si 1-2 kişilik, % 53’ü 3–4 kişilik hane halkı büyüklüğüne sahiptir. Örneklem genelinde bulgular, hane halkı ortalamasının 3,57, nüfusun % 26,3 ünün 1-2 kişilik , % 49,6’sının 3-4 kişilik hane halkı büyüklüğüne sahip olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlar son 5 yılda İstanbul’da hane büyüklüğünde azalma ve 1-2 kişilik ailelerin sayısında artma olduğunu göstermektedir. Bu sonucun gelecek için konut alanları planlamasında küçük konut talebinin değerlendirilmesi açısından önemi vardır. Görüşmecilerin % 51,1 mutfak ve banyo hariç üç odalı konutlarda yaşamaktadır. Örneklem genelinde konut başına ortalama oda sayısı 3,29 dur. Oda başına nüfus 1,47 kişi/oda olarak saptanmıştır.

Konutla İlgili Harcamalar ve Satın Alınabilirlik

Satın alınabilir konutu ifade etmek için 1996 BM Habitat II göstergelerinde konut fiyatının hanehalkının yıllık gelirinin 5 katını aşmaması gerektiği belirtilmektedir. Yine göstergelere göre kira değerlerinin ise hanehalkının aylık gelirinin % 25’ini aşmaması gerekmektedir. Kiracılar için kira dahil aylık giderlerin hane geliri içindeki payına baktığımızda, bu oran ortalama % 40’lara kadar çıkmaktadır. Kira değerinin hane halkının aylık gelirinin % 25’inden fazla olmaması gerektiği düşünüldüğünde bu oranın yüksekliği dikkat çekicidir. Satın alınması halinde konutun bedelinin yıllık hane gelirinin kaç katı olduğu sorusuna tüm görüşmecilerden alınan cevaplar doğrultusunda örneklem genelinde ortalama 16 değeri saptanmıştır. Bu değer olması gereken yıllık gelirin 5 katı olduğu düşünüldüğünde çok yüksek bir değerdir. Örneklem genelinde saptanan ortalama hane gelirinin (yaklaşık 1.000 YTL) altında hane geliri olan ailelerin % 64 oranında olduğu düşünüldüğünde düşük ve orta gelirli haneleri ev sahibi yapacak politikaların ve bu politikaları destekleyecek yasaların geliştirilmesinin kaçınılmaz olduğu gerçektir.

Konuttan Memnuniyet ve Taşınma ve Tercihler

İstanbul genelinde tüm yaşamı boyunca İstanbul’da oturanlar % 30 oranında, tüm yaşamı boyunca aynı konutta oturanların % 6 oranında olduğu düşünüldüğünde, İstanbul genelinde konutta zamana yayılmış da olsa mobiliteden söz edilebilir. Bulgular önceki konutun yerinin % 49 oranında aynı ilçe olduğunu göstermektedir. Gelecek 2 yıl içinde taşınmayı düşünen % 38 oranındaki görüşmeci, kentten kopuk çok katlı bloklar yerine merkezi alanlarda, kentsel donatılara yakın, 3-4 katlı apartman dairelerinden oluşan konut tiplerini (% 44,5) veya kentten uzak olacaksa, düşük yoğunluklu 2 katlı evlerden oluşan düşük yoğunluklu yerleşmeleri tercih ettiklerini (% 45,7) belirtmişlerdir. Mahalle gruplarına göre bir değerlendirme yapıldığında çoğunluğu oluşturan ve göreli olarak gelirleri düşük ailelerin kentin içinde yer alan apartmanları, buna karşılık göreli olarak yüksek gelir gruplarının oturduğu bölgelerde yaşayanların müstakil evleri tercih ettikleri görülmektedir. Bu bulgudan hareketle gelecekte özellikle orta gelir dilimi için merkezî alanlarda günışığının iyi değerlendirildiği, yaşanabilir açık alanları ve donatıları uygun tasarlanmış orta yoğunluklu konut tiplerinin teşvik edilmesi uygun bir yaklaşım olacaktır. Yüksek arazi değeri olan konuttan memnuniyet düzeyinin yüksek olduğu görülmektedir. Yaşanılan konuttan memnuniyet İstanbul için 7 üzerinden ortalama 5,2’dir. (Harita 3)

2. TOPLU TAŞIMA VE ULAŞIM

Ulaşım konusu, yaşam kalitesinin başlıca bileşenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Avrupa Birliği politika ve programları, yaşam kalitesi ve ulaşım ilişkisini özellikle sürdürülebilirlik ve sosyal bütünleşme açısından ele almaktadır. Ulaşım politikalarının oluşturulmasında doğal kaynakların ve enerji kaynaklarının sürdürülebilirliği, çevre kirliliğinin önlenmesi başlıca belirleyiciler olmaktadır. Diğer yandan, ulaşımın günlük yaşam içerisindeki etkinliğinin sağlanmasının, yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve bireylerin mutluluğu açısından önem taşıdığı belirtilmektedir. Ev-işyeri seyahatlerinde etkin ulaşım altyapısının sağlanması, gerek çalışanların verimliliğinin artırılmasında gerekse de iş ve özel hayat dengesinin kurulabilmesinde etkili olmaktadır. Benzer şekilde okul ve ev arasında gerçekleştirilen seyahatlerde de yeterli ve ekonomik ulaşım altyapısının sağlanması, gerek gençlerin verimliliği ve gelişimi açısından, gerekse de ailenin ekonomik yapısı açısından önem taşımaktadır. Diğer yandan, yeterli ve ekonomik olarak karşılanabilir ulaşım, halkın kent içerisindeki hareketliliğini artırmakta, böylelikle hem halkın rekreasyon amaçlı kamu hizmetlerinden yararlanma olanaklarına katkıda bulunmakta, hem de haneler arasındaki ziyaretler aracılığıyla sosyal ilişkilerin gelişmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla ulaşımın, toplum genelinde sosyal bütünleşmeyi destekleyen unsurlardan biri olduğu söylenebilir.

Araştırma sonuçlarına göre İstanbul’da düzenli olarak gerçekleştirilen günlük seyahatleri oluşturan işe veya okula erişim amaçlı seyahatlerin çoğunlukla otobüsle (% 24) ve yürüyerek (% 23) yapıldığı görülmektedir. Görüşmecilerin % 57 oranındaki çoğunluğunun işe erişimi 0,5-3 saat arasında sürmektedir. İşe erişim süresinin kentin çeperlerinde yaşayan insanlar için arttığı merkezde yaşayanlar için kısaldığı söylenebilir. Görüşmecilerin yarıya yakın bir kesimi işe ulaşım biçiminden memnun olduğunu belirtmekte, işe erişim amacıyla yolda geçirilen süre arttıkça ulaşımdan memnuniyet de azaldığı görülmektedir. Ayrıca araba ile işe giden görüşmecilerin % 84’ü araba kullanmanın stresli olduğunu belirtmektedir. Okula erişim amacıyla gerçekleştirilen seyahatlerde ise ulaşım biçimi % 47 oranıyla otobüsle olmaktadır. Okula ulaşımda yolda geçirilen süre de çoğunlukla 0,5-3 saat arasında değişmektedir. Alışveriş amaçlı seyahatler incelendiğinde, % 79 oranındaki çoğunluğun yürüyerek alışverişe gittiği görülmektedir. Özel araçla alışverişe gidenler % 15, toplu taşıma araçlarını kullananların ise % 4’tür. Alışveriş yapılan yere erişim ise ortalama 15 dakikadır. Arabaya bağımlı gidiş geliş düzeyinin göreli olarak düşüklüğü kentin kompakt yapısından ve düşük araba sahipliliğinden kaynaklanmaktadır. Bu durum İstanbul için bir şans olarak değerlendirilmeli ve kentin gelişmesinde bu kompakt yapı korunarak, konut alanları ticaret ve diğer sosyal donatımlar ile desteklenmelidir. Esasen kent dokumuzda kendiliğinden ortaya çıkan ve konut alanlarında zemin kat ticareti kompakt yapının korunmasında bir çözüm olarak ele alınmalı ve teşvik edilmelidir. Raylı sistem açısından eksiklikleri olsa da İstanbul’da toplu taşıma imkânının yüksek düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Görüşmecilerin % 94’ü yaşadıkları çevrede toplu taşıma olanağı olduğunu belirtmiştir. Örneklem genelinde kamu ulaşımından memnuniyet düzeyi oldukça yüksektir.

3. KONUT ÇEVRESİ

Konut çevresinin özellikleri yaşam kalitesinin en önemli göstergelerinden biridir ve yaşam kalitesi araştırmalarının sonuçları konut çevreleri tasarımlarına doğrudan yansır. Özellikle çocuklar, gençler, emekliler ve çalışmayan nüfus komşuluk çevresinde uzunca süre vakit geçiren gruplardır. İyi düzenlenmiş ve planlanmış konut çevreleri hem yaşam kalitesini yükseltir hem de kişileri orada yaşamak için seçime yönlendirir. Sonuç olarak, bir konut çevresi ne kadar iyi planlanmışsa o çevreden memnuniyeti o ölçüde artırır. Yaşam kalitesi açısından konut çevresinin hem fiziksel hem de sosyal boyutunun ele alınması gereklidir. Sosyal birleşmenin sağlanması yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından önemlidir. Kentlerde konut çevrelerinin gereksinimlerinin belirlenmesinde ve yenilenmesinde ilk aşama en düşük kalitede olan, suç oranı yüksek ve sağlık ve eğitim konusunda zayıf bölgelerin belirlenmesidir. Konut çevrelerinin araştırılması kent yenileme için öncelikli alanların belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Bu alanların belirlenmesi aynı zamanda ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel, güvenlik ve ulaşım konularının entegrasyonu için planlama faaliyetleri açısından önem taşımaktadır. Bu araştırma çerçevesinde makro çevre genel anlamda semt düzeyini, mikro çevre ise konutun bulunduğu sokağı ifade etmektedir. Makro çevre görüşmecinin yaşamını geçirdiği, kendini ait hissettiği çevreyi mikro çevre ise yaşayanlarla ilişki kurduğu, yakın çevreyi ifade etmektedir. Her iki çevre birbiriyle karşılıklı etkileşim içinde olduğu bilinmektedir.

Makro ve Mikro Çevreden Memnuniyet

Örneklem genelinde makro çevreden memnuniyet 7 üzerinden 4,3 dür. Makro çevreden memnuniyet düzeyi en yüksek mahalle grupları düşük ve orta yoğunluklu ve yüksek arazi değeri olan, buna karşılık memnuniyet düzeyi en düşük mahalle grubu yüksek yoğunluklu ve düşük arazi değeri olan mahallelerdir. Anadolu Yakası’nda oturanların memnuniyet düzeyi Avrupa yakasındakilere kıyasla yüksek düzeydedir. (Harita 4) Örneklem genelinde mikro çevreden memnuniyet düzeyi ise 7 üzerinden 4,8 olarak saptanmıştır. Mikro çevreden memnuniyet düşük ve orta yoğunluklu ve yüksek arazi değeri olan bölgelerde göreli olarak yüksektir. Makro çevreden memnuniyetle paralel olarak, Anadolu yakasında mikro çevreden memnuniyet düzeyi Avrupa yakasına kıyasla yüksek bulunmuştur. (Harita 5)

Makro ve Mikro Çevrede Fiziksel ve Sosyal Sorunlar

Makro çevreye ilişkin sorunlar arasında araba tahribatı ve hırsızlık en fazla oranda rapor edilmiştir (% 73). Makro çevreye ilişkin sosyal sorunlar arasında sokaklarda dolaşan başıboş gençler gösterilmektedir. Bu sorunlardan en fazla etkilenen mahalleler yüksek yoğunluklu mahallelerdir. Hava kalitesi, gürültü ve trafik yoğunluğu açısından Anadolu Yakası daha yaşanabilir bulunmuştur. Çevresel sorunlarda yüksek yoğunluğun önemli bir etken olduğu açıkça görünmektedir. Mikro çevrenin fiziksel ve sosyal sorunlarını saptamak amacıyla gürültü, konutların ve açık alanların bakımı, insan yoğunluğu ve güvenlik konularında oluşturulan çevresel stres indeksine göre yüksek yoğunluklu mahalle grupları olumsuz değerler almışlardır. (Harita 6) Mevcut alanlarda yoğunluk azaltımının önerilmesi ve yeni oluşturulacak alanlarda verilecek yoğunluklara dikkat edilmesi yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

Makro ve Mikro Çevrede Sosyal Bağlılık

Çevredeki akraba ve arkadaş sayısı sosyal ilişkilerin varlığı için objektif bir göstergedir ve çevrenin genişliği hakkında bilgi verir. Ayrıca arkadaşlık ve sosyal iletişim insan kaynağının (social capital) ve katılımın anahtarıdır. Bu araştırma kapsamında orta yoğunluk ve yüksek yoğunluklu ve orta arazi değeri olan mahallelerde göreli olarak en yüksek düzeyde bağlılık saptanmıştır.

Toplumları bağlayan ikinci özellik iyi komşuluk ilişkileridir. Görüşmecilerin % 71’i iyi komşularının olduğunu belirtmiştir. Komşuları hakkında en pozitif düşünce belirten mahalle grupları düşük ve orta yoğunluğu olan ve yüksek arazi değeri olan mahallelerdir. Görüşmecilerin % 59’u çevresinde yaşayan insanları arkadaşça bulmaktadır. Toplumların sosyal beraberliği için önemli bir gösterge olan aidiyetin düşük yoğunluk yüksek arazi değeri olan mahallelerde en yüksek düzeyde olduğu görülmektedir.

4. REKREASYON VE BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRME

Rekreasyon alanları, sundukları rekreasyon olanaklarının niteliği ölçüsünde toplum genelinde zihinsel ve bedensel sağlığın korunmasını ve iyileştirilmesini sağlayan unsurlardan biridir. Ayrıca, rekreasyon etkinliğinin sosyal boyutu kapsamında, kentin rekreasyon olanaklarını paylaşan bireyler arasındaki sosyal ilişkiler gelişir, toplumsal bütünleşmenin gerçekleşmesi sağlanır.

Araştırmada, İstanbul’da parkların kullanımının oldukça düşük düzeyde olduğu saptanmıştır. Kentin merkezî kesimlerinde yer alan ve arazi değeri yüksek olan mahallelerde park kullanımı göreli olarak yüksektir. Yakın çevrede park alanı bulunmayışının, kent halkının park kullanımını olumsuz yönde etkilediği anlaşılmıştır. İstanbul’un düzensiz gelişen bölgelerinde park alanı varlığı olmasına rağmen, rekreasyon alanlarının kullanılmaması ve memnuniyetin düşük olması park alanı varlığıyla ilgili olduğu kadar parkların kaliteleriyle ilgili de sorunlar olduğunun göstergesi olmaktadır. Çocukların % 52 oranındaki çoğunluğu, sokakta veya kaldırımda oynamaktadır. Parklarda oyun oynayan çocukların oranı % 14’tür. Görüşmecilerin % 63’ü çocukların oyun oynadığı yerlerden memnun olmadığını belirtmiştir.

Park kullanım oranının ve memnuniyet düzeyinin düşük olmasına rağmen, görüşmeciler parkların yaşam kalitesinin artırılmasında önemli rol oynadığını düşünmektedirler. Çocukların ve gençlerin güvenli oyun alanları, spor alanlarına olan ihtiyaçları ve tüm yaş gruplarının nitelikli park alanlarına olan ihtiyacının sağlanması İstanbul için öncelikli bir konudur. Yaşam kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olan aktif yeşil alanların planlı bir şekilde ele alınması yaşam kalitesini artıracaktır.

Görüşmecilerin İstanbul’da çok sayıda kültürel faaliyet olduğu ve boş zamanları değerlendirmek üzere pek çok olanak olduğunu konusunda görüş bildirmelerine karşın, kültürel faaliyetleri katılım oranlarının oldukça düşük olması ilgi çekicidir. Örneklemin % 63 oranındaki çoğunluğunun son bir yıl içinde sinema veya tiyatroya gitmek, müzeleri, sergileri seyahat etmek gibi kültürel faaliyetlerden hiçbirine katılmadıkları görülmektedir. Kültürel donatıların Beyoğlu, Bakırköy, Beşiktaş, Şişli ve Kadıköy ilçelerinde yoğunlaşan kültürel tesislerin diğer ilçelerde de yaygınlaştırılması hedeflenmelidir. Bu durum 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen İstanbul için önem arzetmektedir.

Rekreasyonel Yürüyüş, Fiziksel Aktivite ve Sağlık

Rekreasyonel yürüyüş ve gündelik amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen yürüyüşler bireylerin günlük fiziksel aktivitesinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bilimsel araştırmalar fiziksel aktivite ve sağlık arasındaki sebep-sonuç ilişkisini ortaya koymaktadır. Ayrıca, düzenli fiziksel aktivite, kalp ve damar rahatsızlıkları, bağırsak kanseri, şeker hastalığı, tansiyon bozuklukları gibi çok sayıda kronik rahatsızlığın oluşma riskini de ortadan kaldırmaktadır. Bununla birlikte, düzenli ve dengeli beslenme ile düzenli aktivitenin kilo kaybını ve dolayısıyla toplum genelinde obezite oranlarının azalmasını sağladığı da bilinmektedir.

Gündelik yaşamın sürdüğü kentsel açık alanlarda en sık gerçekleştirilen orta yoğunluklu fiziksel aktivitelerden biri yürüyüştür. Bu bağlamda, yapılaşmış çevrenin planlama ve tasarım özelliklerinin yürüyüş aktivitesi üzerindeki etkilerinin anlaşılması ve toplumu yürüyüş yapmaya yönlendirici nitelikte politika ve stratejilerin geliştirilmesi toplum genelinde yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından önem taşımaktadır. Araştırmada rekreasyonel yürüyüş sürelerine dayanarak fiziksel aktivite düzeyleri belirlenmiş ve haftada 150 dakika rekreasyonel yürüyüş süresi temel alınmıştır. Örneklemin % 42’si fiziksel aktivite sınırı altındadır, yani haftada 150 dakikadan az bir süre yürüyüş yapmaktadır.

Algısal olarak ölçülen sağlık sorunlarının yaşam kalitesine etkisine göre ortalama fiziksel sağlık indeks değerleri ailede sağlık sorunları arttıkça görüşmecinin yaşam kalitesinin önemli derecede etkilendiğini ortaya koymaktadır. Örneklem genelinde görüşmecilerin kişisel sağlıklarından memnuniyet düzeyinin ortalama değeri 5’tir Görüşmecilerin kişisel sağlık durumuna ilişkin olarak hesaplanan Vücut Kütle İndeksi (BMI) değerleri bize İstanbul geneli ve gruplarda obezite oranlarını göstermektedir Özellikle kalp damar sağlığı için önemi bulunan obezitenin İstanbul genelinde nüfusun % 13’lük bir kısmında bulunduğu görülmektedir. Sağlık ve fiziksel mekân ilişkisi günümüzün en popüler ve araştırılan konulardan biridir. Yürüyüş alanlarının varlığı, insanların yürüme alışkanlıkları ile sağlık arasında ilişki arayan araştırmacılar kentsel alanlar içinde kamusal yeşil alanların oluşturulmasının önemine değinmektedirler.

5. KENTSEL DEĞERLENDİRME VE ÇEVRE KORUMA

Görüşmeciler yaşadıkları çevreleri pek çok yönden olumlu olarak değerlendirmelerine karşın İstanbul’u önemli çevresel sorunları olan bir kent olarak algılamaktadırlar. Araştırma sonuçlarına göre, “İstanbul'un doğal değerleri korunuyor”, “İstanbul'un tarihî değerleri korunuyor”, “İstanbul yeşil bir kent sayılır”, “İstanbul çevre sorunlarını çözmüş bir kenttir”, “İstanbul güvenli bir şehirdir” önermeleri göreli olarak düşük düzeyde onay alırken; “İstanbul etkin bir kamu ulaşımına sahiptir”, “İstanbul'da boş zamanları değerlendirmek için çok sayıda olanak vardır”, “İstanbul'da çok sayıda kültürel faaliyet vardır”, “Beyoğlu, İstanbul Boğazı ve sahil parkları kentte yaşam kalitesini artıran bölgelerdir”, “İstanbul daha yaşanabilir bir yer olursa, kentin ekonomisi de güçlenir” önermeleri göreli olarak daha yüksek düzeyde onay almıştır. Bu sonuçlar bir ölçüde daha önce çeşitli konulardaki değerlendirmelerle kısmen paralellik kısmen de farklılık göstermektedir. Örneğin, hem yerel hem de kentsel düzeyde kamu ulaşımı etkin olarak değerlendirilirken, güvenlik yerel ölçekte kentsel ölçekte olduğundan daha olumlu olarak değerlendirilmektedir.

Boş zamanları değerlendirme faaliyetleri ve kültürel faaliyetlerin arzı konusunda olumlu düşünen İstanbul halkının bu faaliyetlere katılımının sınırlı olması da düşündürücüdür. Bu tür faaliyetlere katılımın artması kamu ulaşımının etkin bulunduğu bir şehirde açıktır ki teşvik edici başka politikaların geliştirilmesine ihtiyaç göstermektedir. Görüşmeciler tarafından Beyoğlu, İstanbul Boğazı ve Sahil Parkları kentin yaşam kalitesini artıran önemli unsurlar olarak değerlendirilmektedir. Her iki yakada oturan İstanbullular tarafından önemi vurgulanan Beyoğlu ve İstanbul Boğazı, İstanbulluların son bir yılda en fazla ziyaret ettikleri bölgeler arasında yer almaktadır Kentin kimliğini oluşturan bu alanların korunmasının kentin yaşam kalitesini artırıcı bir yönü olduğu vurgulanmalıdır.

İstanbul’u uygulanan koruma politikaları açısından zayıf olarak değerlendiren görüşmeciler İstanbul’un çeşitli sorunlarını çözememiş, kültürel ve doğal değerlerine sahip çıkamamış bir kent olduğunu düşünmektedir. Bu düşüncenin koruma amacıyla gerçekleşecek planlama yaklaşımının halkın katılımı ile gerçekleşmesinin mümkün olacağı konusunda bir ipucu olarak değerlendirilmesi gerekir Örneklem genelinde, İstanbul genelinde yaşam kalitesinin değerlendirilmesi için elde edilen ortalama değer 5 üzerinden 3 olarak saptanmıştır.

NOTLAR

1. Bölen, F., H.D. Türkoğlu, N. Ergun, F. Yirmibeşoğlu, S. Kundak, F. Terzi ve S. Kaya, 2006, IMP Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu Raporu, İstanbul’da Konut Alanlarında Fiziksel Çevre Kalitesi Analizi, Cilt 1, İstanbul.

2. Türkoğlu, H.D., F. Bölen, K.P. Baran, ve R.W. Marans, 2006, İstanbul’da Konut Alanlarında Yaşam Kalitesinin Ölçülmesi, İMP Konut ve Yaşam Kalitesi Grubu Raporu, Cilt 2, İstanbul.

Bu icerik 7633 defa görüntülenmiştir.