ETKİNLİK
Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılında Mimarlık Pratiği ve Eğitiminin Ortak Gündemi: 12. Mimarlık Eğitim Kurultayı Üzerine Notlar
Kıvanç Kılınç, Fehmi Doğan, İpek Akpınar, Erdem Erten, Koray Korkmaz, Uğur Demir, Altuğ Kasalı, Ebru Yılmaz, Tonguç Akış
2001 yılından bu yana Mimarlar Odası ve üniversiteler arasındaki işbirliği ile her iki yılda bir düzenlenen Mimarlık ve Eğitim Kurultaylarının on ikincisi, 10 - 11 Kasım 2023 tarihlerinde, “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı ve Mimarlık Eğitimi” temasıyla İzmir’de İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün ev sahipliğinde gerçekleşti.
Mimarlar Odası tarafından düzenlenen 12. Mimarlık Eğitim Kurultayı’nda, kamuda, özel sektörde ve serbest çalışan mimarlar, akademisyenler, mimarlık öğrencileri ve diğer ilgili kesimler, İzmir Mimarlık Merkezi’nde bir araya gelerek, mesleki uygulama ve meslek eğitiminin güncel ve ortak sorunlarını, çözüm önerilerini, hedeflerini ve Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına ilişkin ortak hayallerini, toplam 8 ayrı oturumda ve etkinliği noktalayan forumla tartışma imkanı buldu. (Resim 1)
Kurultay’ın oturumlarına geçilmeden önce Kurultay Başkanı Prof. Dr. Fehmi Doğan’ın yaptığı tematik sunuş kurultay boyunca tartışılması beklenen konulara bir altlık oluşturdu. Eğitim meselesini, özellikle mimarlık bağlamında, temel olarak öğrenme kavramı üzerinden tartışmaya davet eden Fehmi Doğan, öğrenen öğrenci ve öğreten, ya da bazılarınca eğiten, arasındaki farkın belirsizleştiği durumlara odaklanarak daha katılımcı ve özgürlükçü bir eğitim ortamını nasıl desteklenebileceği üzerinde durdu. Mimarlık mezunlarının diploma aldıklarında ne tür bir kazanım sağlaması gerektiğine değinilen tematik sunuşta, aslında öğrenmenin sürekli olarak devam ettiği ve bunun da ancak ve ancak meslek odası ve akademi arasındaki dayanışmacı bir ortam ile devam edebileceğine vurgu yapıldı. Fehmi Doğan’ın konuşmasının ardından kurultay, geniş bir katılımla takip edilen oturumlar ile devam etti. (Resim 2)
Kurultay kapsamında düzenlenen “Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Mimarlık Eğitiminin Değerlendirilmesi ve İkinci Yüzyıla İlişkin Öneriler” başlıklı birinci oturum,Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu (İKÜ) yönetiminde gerçekleşti. Oturumda Figen Kıvılcım (Uludağ Üniversitesi), Derya Yorgancıoğlu (Özyeğin Üniversitesi), Soner Yıldırım (ODTÜ), Aktan Acar (TOBB Ekonomi Üniversitesi) veAyşen Ciravoğlu (YTÜ)konuşmacı olarak yer aldılar. Bu oturumda, Cumhuriyetin yeni yüzyılında mimarlık eğitimi alanında olası yeni mimarlık araştırma alanlarını ortaya koyabilmek, değerlendirebilmek ve bunları şimdiden kavrayarak olası yeni öneriler ve yollar sunabilmek hedeflendi. (Resim 3)
Oturumdaki ilk sunumun kapsamı, mimarlık eğitiminin Türkiye’deki tarihsel izlerinin Köy Enstitüleri deneyimi ile kurulan ve sürekli yeniden anımsanan zengin ilişkisi üzerineydi. Kapsamlı sunuşun tarihî görsellerle desteklenmesi ilgi çekiciydi. İkinci sunum ise, eğitim bilimleri alanında yeni gelişen bir kanal olan tasarım okuryazarlığı çerçevesinde bir TÜBİTAK projesi odaklıydı. Yeni bir araştırma alanının mimarlık akademisine yerleşmesinin heyecanı hissediliyordu. Üçüncü sunum, yakın gelecekte mimarlık eğitiminde adından daha sıkça söz edileceğini kestirebildiğimiz yapay zeka, öğrenme ve yaratıcılık olguları ve evrelerinin detaylarıyla birlikte eğitim bilimleri alanından bir uzman gözüyle aktarımı üzerine oldu. Bu sunumda, insan beyninde öğrenme yoluyla gerçekleşenlerin detaylı, karmaşık ve somut işleyişine tanık olmak zihin açıcıydı. Dördüncü sunum, çocuklar ve gençler için üretilen mimarlık kitaplarında yapılı çevre eğitiminin temel tasarım eğitimi çerçevesinde izleklerini içeriyordu. Yapılı çevre eğitiminin erken yaşlardaki oluşumunu renkli ve kapsamlı kitaplar yardımıyla izlemek zenginleştiriciydi. Son sunum ise, mimarlık dergileri kapsamında mimarlık eğitiminin tarihsel gelişimi doğrultusunda beliren yeni toplumsal ufukları aktardı. Tarihsel olarak sunulan bu izlek, Türkiye’de deneyimlenen süreklilik ve süreksizlikleri kavramaya yardımcı oldu. Oturumdaki konuşmalar vesilesiyle, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken, tarihsel olarak beliren mimarlık eğitiminin ana kanalları ile yeni gelişecek yolların biraradalığını gözlemleyebilmek için bir pencere açılmış oldu.
“Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Mimarlık, Planlama, Kentleşme ve Toplum” başlıklı ikinci oturum, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ve İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran tarafından yapılan resmi açılış konuşmalarının ardından gerçekleşti. Prof. Dr. Erdem Erten (İYTE) moderatörlüğünde, sırasıyla Prof. Dr. Şebnem Yücel (MEF Üniversitesi), Doç. Dr. Bülent Batuman (Bilkent Üniversitesi) ve Doç. Dr. Tansel Korkmaz (Bilgi Üniversitesi) söz aldılar.
İlk iki konuşmacı Cumhuriyet’in ilk yüzyılında kültür politikalarının merkezinde yer alan önemli tartışmalardan biri olan kimlik ve siyaset arasındaki ilişkiyi farklı açılardan ele alırken, oturum Cumhuriyet tarihinin son çeyreğinde mimarlığın yerelden küresel olana doğru taşınan gündeminde eğitimin geleceği tartışılarak sonlandı. Şebnem Yücel, Cumhuriyet döneminin kültür politikalarının kimlik konusuna atfettiği rolün nasıl dönüştüğüne ve kimlik üzerine üretilen tartışmaların mimarlığı dolaylı ya da doğrudan nasıl etkilediğine odaklanırken, bu tartışmanın ülkenin mimarlık gündeminin küresel gündemle bütünleşmesine rağmen sürmekte olduğuna değindi. Bülent Batuman ise, Türkiye’nin hukuk gündemiyle başkentin hukuk mekânları arasındaki bağlantı üzerine odaklanan konuşmasını hukuk, siyaset ve mimarlık üzerine yapılabilecek bu tartışmanın kimlik tartışmasından bağımsızlaşamamış olmasına değinerek sonlandırdı. Toplumsal dönüşümlerin ve bu dönüşümler sırasında ortaya çıkan kültürel kimlik tartışmalarının mimarlık, kent ve kent mekânı düzleminde nasıl karşılık bulduğu üzerine saptamalar sunan bu iki değerli konuşma genç Cumhuriyetin devingen çağdaşlaşma süreci üzerine önemli kavramsal açılımları kurultay katılımcılarına aktardı. Oturumun son konuşmasında ise birbiri ardına küresel krizlerle sarsılmakta olan dünyada, mimarlık eğitiminin bu krizleri gezegen temelinde ele alan bireyleri yetiştirmeye odaklanması gerektiğini vurgulayan Tansel Korkmaz, mimar olmanın önce insan olmak temelinde sorgulanması, mimar bireyin inşa etme ediminin bu temel üzerinde yükselmesi gerektiğini vurguladı. Aydınlanma anlatılarına olan inancın yok olduğu postmodern dünyada iklimsel yıkımı ve beraberindeki küresel dönüşümü durdurmak için yeni bir değerler inşası sürecinin başlaması gerektiğini sözlerine ekleyen Korkmaz, sözlerini mimarlık akademisinin bu sürecin mimarlık eğitimi içerisindeki karşılıklarını aramakla yükümlü olduğunu anımsatarak noktaladı.
“Mimarlık Eğitiminde Depreme Dayanıklı Tasarım” başlıklı üçüncü oturum, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay başkanlığında, Doç. Dr. Mehmet Selim Ökten (MSGSÜ), Dr. Öğr. Üyesi Kıvanç Taşkın (ESTÜ), Doç. Dr. Taner Uçar (DEÜ) ve Doç. Dr. Ali Tolga Özden’in (ÇOMÜ) katılımı ile gerçekleşti.
“Mimarların taşıyıcı sistem tasarımındaki rolünün artırılması, depreme dayanıklı yapı tasarımı için bir çözüm sunabilir mi?” sorusu ile başlayan tartışma, ülkemizde mimarlık eğitiminde lisans ve lisansüstü derslerde verilen taşıyıcı sistem ile ilgili müfredat mercek altına alınarak devam etti. Türkiye’deki mimarlık lisans müfredatı incelendiğinde, 2018 itibarıyla toplam 102 üniversitede mimarlık eğitimi verildiği, buna rağmen sadece dört adet mimarlık bölümünde (%4.59) afet veya deprem başlıklı zorunlu ders yer aldığı, afet veya deprem başlıklı seçmeli dersin açıldığı Mimarlık Bölümü sayısının ise 31 olduğu ifade edildi. Konuşmacılar, mimarların eğitimi sürecinde depreme dayanıklı yapı tasarımı konusunda yeterli bilincin oluşturulamamasında, bu durumun oynadığı önemli rolü gündeme getirdiler. Oturum kapsamında ayrıca, mimarlık eğitiminin değerlendirilmesinde özellikle depremin önemli bir etken olarak ele alınmasının gerekliliği vurgulandı. Tasarımda ve uygulamada topoğrafya ve zeminin etkilerinin göz önüne alınması gerektiği belirtilerek, depremselliğin yüksek olduğu ülkelerde zemin unsurunun yapı tasarımında yeteri kadar dikkate alınmadığı durumlarda ne gibi yıkıcı sonuçlar ortaya çıktığı aktarıldı. Bu durumun ülkemizde yansımaları da tartışılarak, 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sırasında özellikle Adıyaman’a bağlı Gölbaşı ilçesinde sıvılaşma ve kötü zemin koşulları nedeniyle oluşan ağır hasara ve kayıplara değinildi. 6 Şubat depremleri, deprem sonrası kentsel risklerin yeniden düşünülmesi gerektiğini de ortaya koydu. Ülkemizde bu konuda milat kabul edilen 1999 Marmara Depremleri sonrasında geçen 24 yıllık süre zarfında atılan adımların halen yetersiz olduğu sonucuna ulaşıldı. Afete dirençli kentler oluşturulmasında yapılı çevrenin tasarımı ve üretiminden sorumlu paydaşların, bundan sonraki süreçlerde karşı karşıya kalmaları olası sorumluluklar da oturum kapsamında gündeme taşınmış oldu.
Bu bağlamda, az sayıda mimarlık bölümünde seçmeli dersler kategorisinde verilen “Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı” dersinin zorunlu dersler kısmında verilmesi; disiplinlerarası bitirme projeleri yapılması ve inşaat mühendisliği ve mimarlık öğrencilerinin bu konudaki bilgi ve işbirliklerinin arttırılması; mimari tasarım stüdyolarında depreme dayanıklı yapı tasarımı ilkelerinin ve yürürlükte olan mevcut yönetmeliklerin, öğrencilerin tasarladıkları projelerde özgün mimari form seçimine etkisinin vurgulanması; inşaat mühendisi ve mimarların da depreme dayanıklı yapı tasarımı konusundaki bilinçlerinin arttırılması ve mevcut bilgilerinin güncel tutulabilmesi için düzenli olarak konu ile ilgili meslek içi eğitim programlarının düzenlenmesinin gerekliliğinin altı çizildi.
“Mimarlık Eğitiminin Niteliği, Asgari Koşulları ve Süresi” başlıklı dördüncü oturum, Prof. Dr. Koray Korkmaz (İYTE) yönetiminde, Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan (ODTÜ), Prof.Dr. Orhan Hacıhasanoğlu (Özyeğin Üniversitesi), Mimar H. Bülend Tuna ve Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy’un (Işık Üniversitesi) katılımı ile gerçekleşti.
Oturumun ilk konuşmasında, Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan, MİDEKON tarafından Mimarlık Fakültelerine özel olarak hazırlanan ve Haziran 2023'de yeniden YÖK Başkanlığına sunulan Lisans Programları Asgari Koşulları Komisyon Raporu'nun mimarlık bölümlerine özel tanımlarını aktardı. Şahin Güçhan, bunun yanısıra, MİDEKON tarafından 6 Aralık 2023'den bu güne yapılan çalışmalar kapsamında Mimarlık eğitiminin süresinin 5 yıla çıkarılaması ile ilgili olarak hazırlanan, Temmuz 2023'de MİDEKON tarafından kabul edilerek Ağustos 2023’de YÖK Başkanlığı’na iletilen Mimarlık Diplomalarının Uluslararası Tanınırlığı ve Eşdeğerliği Bağlamında Mimarlık Eğitimi Süresine İlişkin MİDEKON Yönetim Kurulu Raporu’na ilişkin güncellemeleri de paylaşma imkanı buldu. Oturumun ikinci sunumunda Prof. Dr. Orhan Hacıhasanoğlu, eğitimde kalite güvencesi konusunu gündeme getirdi. Sunuşta ayrıca, YÖKAK tarafından yetkilendirilen akreditasyon ajansları ve Canberra Accord üyeleri ile ilgili bilgi aktarıldı. MiAK ve Canberra Accord üyesi akreditasyon kurumlarındaki mimarlık mezunlarının yeterliliğini karşılaştıran tablo izleyicilere sunuldu. Bir sonraki sunumda Bülend Tuna, mimarlık eğitiminin içinde bulunduğu sorunları yönetmelik, mimarlık okullarının sayıları, kontenjanlar, bölüm açma kriterleri, eğitim süresi ve stajlar alt başlıkları altında tartışmaya açtı. Ardından, günümüz meslek ortamını, mimarlık meslek hukuku, aktif mimarlık büro sayıları, Sürekli Merkezi Gelişim Merkezi, mimarın yasal ve etik sorumlulukları, mimarın değişen kimyası ile mesleki sorumluluk sigortası alt başlıkları altında değerlendirdi. Sonuç bölümünde, sorunların büyüklüğü karşısında daha etkin beraberliklerin gerekliliğine vurgu yaparak, Mimarlık ve Eğitim Kurulu’nun oluşturulmasını önerdi. Son sunumda ise, Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy, ÖSYM tarafından yayınlanan 2023-YKS Yerleştirme Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgilerden hareketle, Mimarlık Bölümlerinin 2023 YKS sonuçları ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Devlet Üniversitelerinde, yurtiçi ve yurtdışı Vakıf Üniversitelerinde ve İstanbul’daki Vakıf Üniversitelerinde bulunan Mimarlık Programlarının kontenjan ve doluluk oranlarını karşılaştırmalı olarak bir araya getiren bu sunum, hem eğitimin mevcut durumu hem de müfredatla ilgili yapılacak tartışmalar ve yeni düzenleme önerileri için bir zemin oluşması bakımından önemliydi.
“Türkiye Mimarlık Eğitimi Politikası için Öneriler: Mimarlık Araştırmaları, Mesleğe Kabul, Akreditasyon ve Mesleki Gelişim” başlıklı beşinci oturum, Prof. Dr. Murat Günaydın (İTÜ) yönetiminde gerçekleşti. Oturuma Doç. Dr. Ece Postalcı (MSGSÜ), Prof. Dr. Mine Özkar (İTÜ), Doç. Dr. Özgür Özkan (MÜ), Doç. Dr. Serkan Öngel (GÜ) ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden Prof. Dr. Cemil Atakara, Simzer Kaya ve Safiye Özaltıner konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmacılar, mesleki eğitim, mesleğe kabul, araştırma ve akreditasyon meselelerine dair sorun ve çözüm önerilerini gündeme getirdiler.
Oturumun ilk sunumunda Doç. Dr. Ece Postalcı, 2011 yılında faaliyete başlayan Mimarlık Mesleğe Kabul Kurulu’nun (MiMeKK) çalışmalarının kısaca özetleyerek, Kurulun gerçekleştirdiği Mimarlıkta Mesleğe Kabul ve Kayıt Çalıştayı’nın hazırlanma süreci, kapsamı ve sonuçlarına ilişkin bilgi verdi. Bahsi geçen kurultayın sonuç bildirgesindeki maddeler arasında, müfredat içeriğinin geliştirilmesi ve uluslararası hareketlilik gereklilikleri bakımından mimarlık eğitim süresinin en az 5 yıla çıkarılması önerisi vurgulandı. Bu sunumu takiben, Prof. Dr. Mine Özkar, Mimarlık Akreditasyon Kurulu’nun (Miak-MAK) güncel çalışmaları ve Türkiye’deki mimarlık okullarının akreditasyon süreçlerine dair bilgi verdi. Özkar, ayrıca, ülkemizdeki mimarlık eğitiminin süresinin uluslararası akreditasyon kurulları tarafından tanınmak hedefi açısından önem arz ettiğininin altını çizdi. Doç. Dr. Özgür Özkan’ın konuşmasında ise Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’nin (SMGM) çalışmalarına ilişkin sunulan bilgiler dikkat çekti. Özkan, SMGM’nin düzenlediği eğitim, etkinlik ve seminerlerin içeriğinin zenginleştirilmesi ve bu üretilen değerli içeriğin çevrimiçi ortamda ulaşılabilir olması hususunu özellikle vurguladı. Sunumda ayrıca, mimarlık ve yapı sektörüne ilişkin bilgi paylaşım ortamlarında işbirliklerinin artırılması gerekliliğinin altı çizildi. Sonraki sunumda, Doç. Dr. Serkan Öngel, TMMOB çatısında Mimarlık Araştırmaları Merkezi Çalışmaları ile ilgili bilgilendirmede bulundu. “Mimarların Mesleki Profilinin Değişimi 1995-2015” araştırmasına ilişkin detaylar paylaşılan konuşmada vurgulanan önemli noktalardan birisi, araştırmaya katılan mimarların önemli bir kısmının gelirinin yoksulluk sınırının altında olmasıydı. Son olarak, Prof. Dr. Cemil Atakara, Simzer Kaya ve Safiye Özaltıner KKTC’de düzenlenen 7. Mimarlık Eğitim Kurultayı’nın sonuç raporundan, meslek pratiği süreçlerinden ve Kıbrıs bağlamında gelişmekte olan yapı denetim portalından bahsettiler.
Kurultayın altıncı oturumu, “Toplumsal ve Mesleki Sorumluluklar: Kamu Yararı, Etik ve Mimarlık” başlığını taşımaktaydı. Mimarlık Vakfı Başkanı Bülend Ceylan’ın yönetimindeki oturumda Prof. Dr. İpek Akpınar Aksügür (İYTE), Prof. Dr. Ahenk Yılmaz (Yaşar Üniversitesi), Prof. Dr. Alper Ünlü (Özyeğin Üniversitesi) ve Doç. Dr. Koray Güler (MSGSÜ) konuşmacı olarak yer aldılar.
İlk sunum, hem kavramsal niteliği hem de oturuma girizgah niteliği taşıması açısından önem taşımaktaydı. Prof. Dr. Alper Ünlü, çoğu kez sanatla bilimin ara kesitinde bir disiplin olarak değerlendirilen mimarlığı, politik bir sanat olarak tanımladı ve bu bağlamda hem dünyadan hem de ülkemizden verdiği örneklerle, mimarlık eğitimi ve pratiğinde etik değerlerin oynadığı rolü gündeme taşıdı. Bu konuşmayı takiben, Prof. Dr. Ahenk Yılmaz, eğitimcileri ve tasarımcıları çok yakından ilgilendiren güncel bir durumu, yapay zekanın mimarlığın geleceği ve mesleki eğitimin dönüşümü üzerindeki etkisini irdelediği bir değerlendirme sundu. Yapay zeka araçlarından, mesleğin temel etik değerlerine bağlı kalmak koşuluyla yararlanmak, onu eleştirel bir “öğrenme kaynağı” olarak, eğitime ve mesleki pratiğe ortak etmek, böylelikle eğitimin erişebilirliğini artırmak nasıl mümkün olabilir sorusunun önemle altını çizdi. Yılmaz’ın konuşması, “politik sanatçılar” olarak mimarların ve mimarlık eğitimcilerinin, yapay zekanın artan önemi ve çeşitlenen kullanım alanları karşısında alacakları tutumu kurultay gündemine taşıması açısından oldukça önemliydi. Oturumun üçüncü sunumunda, Prof. Dr. İpek Akpınar, ilk iki konuşmanın çizdiği çerçeveyi daha geniş tarihsel bir perspektife yerleştirerek, kitlesel göçler, gelir dağılımındaki eşitsizlikler ve doğal afetler gibi sorunlara duyarlı, toplumsal dayanışma, katılımcılık ve ekolojik sürdürülebilirliği öne çıkaran bir eğitim modelini kurultay gündemine taşıdı. Etik değerlerin hakim olduğu bir eğitim ortamı nasıl kurgulanabilir sorusunu yönelterek, mimarlığın sadece kültürel veya ekonomik bir alan değil, aynı zamanda da politik bir alan olduğuna vurgu yaptı. Son olarak, Doç. Dr. Koray Güler, zengin görseller eşliğinde, son dönem kentsel yenileme, rekonstrüksiyon ve tarihsel “ihya” projelerinin gelişiminde, hem kentsel mekânı ve hafızayı yeniden biçimlendirme hem de ekonomik kazanç elde etme kaygısının oynadığı rolü hatırlattı. Mimarlık eğitimine dair uluslarası ve ulusal ölçekteki kimi ilkesel metinlere atıfla konuşmasını tamamlayan Güler, Mimarlık ve Planlama bölümlerinde koruma ve restorasyon eğitim içeriklerinin, toplumsal sorumluluk, etik değerler ve kamu yararı bağlamından koparılmadan verilmesi gerekliliğine vurgu yaptı.
Kurultay kapsamında düzenlenen yedinci oturum, “
Öğrenci Oturumu” başlığını taşıyorduve Doç Dr. Tonguç Akış (İYTE) yönetiminde, forum biçimiyle gerçekleşti. Açılış konuşmalarını sırasıyla Kıymet Altunyurt (MSGSÜ), Ezgi Erkul (Mersin Üniversitesi), Yeliz Yağmur (Alaaddin Keykubat Üniversitesi), Doruk Sivri (Özyeğin Üniversitesi) yaptılar. Oturumda, Mimarlık öğrencilerinin sorunları ve çözüm önerileri ele alındı. Açılış konuşmalarında özellikle mimarlık eğitim programının müfredatının eksiklerine değinildi. Psikoloji ve kişisel gelişim, ekip çalışması konusundaki boşlukların tamamlanması konusunda talepler dillendirildi. Bunun yanında stajlar konusunda yaşanan sömürüye varan sorunlar ele alındı. Stajlarda yaşanan ücretsiz çalışma, sigortasızlık, kontrolsüzlük durumlarının yanında büro ve kurum bulma zorlukları da ifade edildi. Mimarlık programında eğitimin masraflı oluşu konusu ele alınarak, öğrenciler arasında kurulacak güçlü bir paylaşma ve dayanışma ağıyla imkânsızlıkların aşılabileceği fikri paylaşıldı. Özellikle ekonomik destek ve dayanışma konusunda Mimarlar Odası’nın değerli olabilecek kolaylaştırıcı rolüne değinildi. Bunların yanında afetlerin öncesinde, afetler sırasında ve sonrasında kurulacak güçlü ve etkili örgütsel ağların sorunları aşmadaki potansiyeli üzerinde duruldu. Mezun olmadan önce mesleki haklar, telif konuları, emek ve ücret kapsamında mesaide yaşanan sorunlar, mesleki sorumluluklar ve yönetmelikler konusunda bilgi ve deneyim aktarımının gerekliliği ve bu yönde yaşanan eksikliklerin mezuniyet öncesi giderilmesinin önemine değinildi. (
Resim 4)
Açılış konuşmalarının ardından söz alanlar, öğrenci forumuna düşünce ve yorumları ile katkıda bulundular. Öncelikli olarak Türkiye’nin farklı illerinden gelen, fakat sayıca çok olmayan öğrencilere söz verildi. Bunun yanında, mezunların ve Oda yöneticilerinin eleştirileri ve şube çerçevesinde yaptıkları etkinlikleri aktarması da forumun parçası oldu. Bazı şubelerin öğrenci örgütlenmesi konusunda kimi noktalarda daha kapsayıcı olduğu, öğrencilerin, mimarlık bölümlerin olduğu her ilde mutlaka örgütlenmesi gerektiği, Odanın da buralarda oluşan örgütlenmeleri destekler konumda olmasının önemi aktarıldı. Merkez ve şubelerin birlikte hareket ettiğinde oluşacak iklimin değerli ve verimli olacağı dillendirildi. Forumun ardından oluşturulacak yazılı bir metin ya da farklı kanallar yardımı ile üretilecek çağrılar yoluyla öğrenci örgütlenmesinin çoğalmasının, yayılmasının ve güçlenmesinin yolları arandı ve bu konuda somut görevler paylaşıldı. Forumda, genel olarak öğrencilerin eleştirel yaklaşımlarının oda yöneticileri ve üniversitede görev yapan öğretim elemanlarının huzurunda gerçekleşmesi değerli bir kazanım oldu. Öğrenci Kurultayı düşüncesinin gerçeklemesi için ilk adım atıldı.
Kurultay kapsamında düzenlenen “Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Yerel Yönetim, Kentleşme, Mimarlık ve Eğitim” başlıklı sekizinci oturum, Prof. Dr. Şebnem Önal Hoşkara (DAÜ) moderatörlüğünde, Doç. Dr. Semahat Özdemir (İYTE), Mimar Hasan Topal ve Prof. Dr. Hikmet Sivri Gökmen’in (DEÜ) katılımları ile gerçekleşti. Genel değerlendirme öncesindeki bu son oturum, Mimarlık Eğitim Kurultayı’na ev sahipliği yapan İzmir’in yanısıra kentlileşme, mekânsal dönüşüm ve mevcut mimarlık programlarının değerlendirilmesine odaklandı.
Oturumun ilk sunumunda Doç. Dr. Semahat Özdemir, İzmir’in kentleşme ve planlama süreçlerinde deneyimlenen sorunları irdeledi. Kentin gelişim ve planlama sürecindeki kırılma noktalarına değinen konuşmasında Özdemir, Cumhuriyet döneminin toplumsal, ekonomik ve politik dinamiklerinin bu süreçlerle olan bağlantısını aktardı. Hasan Topal, ilk sunumdaki kentlileşme eksenini tamamlayan, mimarlık pratiği odaklı konuşmasında İzmir'in 1923-2023 yılları arasındaki mekânsal değişiminin ve mimarlık öyküsünün yüz yıllık serüvenini, çeşitli arşivlerden zengin görseller eşliğinde katılımcılara aktardı. Oturum, Prof. Dr. Hikmet Sivri Gökmen’in mimarlık mesleği ve eğitiminin birbirinden ayrılmaz eksenler oldukları vurguladığı konuşmasıyla tamamlandı. Sunumda, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Lisans Programının kuruluş ve kurumsallaşma süreçleri ile eğitime yaklaşımları detaylı olarak sunuldu; İzmir’deki vakıf üniversiteleri ile kamu üniversitelerinin mimarlık program ve müfredatları karşılaştırmalı olarak ve derinlemesine incelendi. Oturum sonucunda, dirençli kentler, sürdürülebilirlik, yeni teknolojiler, deprem ve afetler, etik, mesleki sorumluluklar, kurumlar arası ilişkiler ve benzeri eksenlerin, İzmir özelinde ve tüm kentlerimiz genelinde yeniden değerlendirilmesi ve sorgulanması gerektiğinin altı bir kez daha özenle çizildi. Mimarlık Bölümlerinin, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının gereksinimleri ile karşılaşmaya hazır mezunlar yetiştirecek şekilde müfredatlarını düzenli olarak yenilemeleri gerektiği vurgulandı.
SONUÇ: CUMHURİYETİN YENİ YÜZYILINDA YENİ BİR MİMARLIK EĞİTİMİ VE PRATİĞİ
Kurultay konuşmacılarının da belirttiği gibi, Mimarlık Bölümleri ve Mimarlar Odası eğitim komisyonlarının ilgili diğer paydaşlarla birlikte, yerel ve ulusal ölçekteki çalışma grupları ve arama konferansları yoluyla geleceğe dair ortak çalışmalar yürütmesi yerinde olacaktır. Oturumlarda sıklıkla dile getirilen konu başlıklarından bazıları şunlardır: Yapılı çevreye ilişkin eğitim deneyimlerinin farklı boyutları ile birlikte, yeni gelişen araştırma alanları kapsamında ele alınması; kentlerimizde yaşanan dönüşümlerin mesleki eğitim ve uygulamaya yönelik yeni fikirlerin üretilmesinde öğretici olması; mimarlık eğitiminden meslek ortamına geçişte yaşanan sorunlara aranacak çözümler; mimar çalışan ve öğrencilerin mesleki ve ekonomik sorunlarına ilişkin her alanda işbirliği ve iletişim kanallarının oluşturulması; giderek artan bölüm sayısı ve nitelik sorunu; eğitimin akreditasyonla bağlantılı olarak içerik ve süre bakımından yeniden yapılandırılması; mimarlık ortamını deprem, afet ve toplumsal eşitsizliklere karşı daha duyarlı hale getirecek, etik değerleri esas alan interdisipliner ve eleştirel nitelikte bir mimarlık eğitimi anlayışının benimsenmesi. Yukarıdaki tartışma ve araştırma başlıklarının çerçevelendiği 12. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı, yazıda özetlenen sekiz oturumun yüksek katılımla tamamlanmasıyla sona erdi. (
Resim 5)
Sempozyumun ardından ilan edilen sonuç bildirgesi ise şu şekilde:
SONUÇ BİLDİRGESİ
“Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nın on ikincisi Türkiye’de oldukça önemli bir atmosferde gerçekleşmiştir. Özelikle Cumhuriyetin 100. Yılına denk gelmesi ile daha da anlamlanan, bir yandan da 10 Kasım anma gününü de içeren zengin bir programı ile oluşturulmuştur. Cumhuriyet ve demokrasi fikrinin ve uygulamalarının özlem ile anıldığı bu kurultay programında sonuç bildirgesi aşağıdaki biçimde şekillenmiştir.
Cumhuriyet kazanımlarının savunulduğu ve demokrasi mücadelesinin sürdürüldüğü bir Türkiye’deyiz. Ülkenin politik gündemindeki güncel gelişmeler ile birlikte, uluslararası siyasi ve ekonomik savaş ortamında neoliberal eğitim politikalarının açmazlarının giderek belirginleştiği, Gezi tutuklularının haklı mücadelesinin içerde ve dışarda sürdüğü, otoriterleşmeye karşı seslerin giderek yükseldiği, yapılı çevre özelinde acil afet politikaları geliştirilmesi taleplerinin öneminin ortaya çıktığı, özgür, bağımsız ve bilimsel eğitim taleplerinin yılmadan dile getirildiği bir ortamın içindeyiz. Bu tarihsel anda, Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nda mimarlık ortamı, mimarlık pratiğinin akademi ile ilişkisini yeniden ve yeniden sorgulamaktadır.
Özellikle tematik sunumda altı çizilen öğrenme ve sürekli öğrenme olgusu, mimarlık eğitiminin çekirdeğini oluşturmakta ve yeni biçimlerle, özellikle de teknolojik yaklaşımlarla gelişen ve çağdaş kuramlarla temellenen yeni iklim ile yeniden ilişkilendirilmelidir. Oturumlarının arka planında yatan Cumhuriyet kazanımları, 100 yıllık tarihi ve kültürel birikim ve bu birikimden ivmelenen yeni arayış ve çıkışlar da bu ilişkilenmeyle harmanlanmalıdır.
Eğitim ve nitelikli çevrelerin oluşumu birlikte ele alındığında sonuç veren alanlardır. Burada Oda ve Üniversite kurumsal olarak değerli tarihi ve kültürel birikime sahiptir. Bu zengin birikimin verdiği sorumluluk ile bilimsellikten uzaklaşmayan bir doğrultuda, üzerine düşen görev alanlarında değerli uzmanlıkları ve araştırmaya dayalı bilgileri toplumsal çıkarı önplana çıkaracak şekilde kullanmalıdır. Bu doğrultuda MİAK, SMGM, Mİ.MAR, MİDEKON, MİDEKK gibi kurulların yanında Türkiye Mimarlık Politikası ve Türkiye Mimarlık Eğitimi Politikası başlıklı açık metinlerin de yenilenerek, gözden geçirilerek ele alınması, toplumla her fırsatta ve her mecrada paylaşılması sağlanmalıdır.
2001’den beri yapılan Mimarlık ve Eğitim Kurultayı, Türkiye mimarlık ortamı için büyük bir kazanımdır ve akademi ile mimarlık mesleğinin birbirini değerlendirdiği ender ortamlardan birini kurduğu için yinelenmeli ve birikimi her defasında bir sonrasına aktarılacak biçimde evrilmelidir. Oda temsilcileri, akademisyenler, eğitimciler, araştırmacılar ve öğrencilerinin güçlü iletişimi ve bir arada bulunma hali ile birlikte paylaşım ve dayanışmaya hazır halleri daha da arttırılarak sürdürülmelidir.
Mimarlık Eğitimine dayalı etkinlikler ile, öğrenci kurultayları, müfredat içeriklerinin tartışıldığı çalışmalar, mesleki kabul kurulları, akreditasyon çabaları ve Oda bünyesinde oluşturulan kapsamlı sürekli mesleki gelişim etkinlikleri ile bu temas her mecrada arttırılmalıdır. Mimarlar Odasının her bir birimi bu mecranın kalabalıklaşması için çaba göstermelidir. Bütünlüklü bir kavrayış; eğitim felsefesi, pedagojik açılımlar, teknolojik yaklaşımlar, müfredat değişim tartışmaları, staj içerikleri, teorik çerçeve ve güncel politika ve yapılı çevre sorun ve çözüm önerileri ile harmanlanmış bir niyet, Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nın zeminini değişmez bir biçimde şekillendirmelidir. Bu zemindeki her aktör bu kurultaylarda söz söylemeli ve sesini her alanda duyurmalıdır.
Tüm bunlar ile birlikte Kurultay katılımcıları, İzmir Mimarlık Merkezi’nde yüz yüze gelip, tartışmanın, öğrenmenin, dinlemenin, paylaşmanın ve dayanışmanın kıymetli ve zengin ortamını bir kez daha ve yeni bir soluk ile yeniden kurabilmiştir. Daha önce Kurultay fikrini desteklemiş ve etkinliklere emek veren herkese saygıyla, bu kurultayı gerçekleştirmek için çalışan her bir katılımcıya desteklerinden ötürü teşekkür ederiz. Onlara, nitelikli bir yapılı çevre ve özgür bir yaşam için şimdiye kadar biriktirdikleri mücadele ve çabalarından dolayı saygılarımızı ve sevgilerimiz sunarız.”
Bu icerik 1965 defa görüntülenmiştir.