UIA 2005 İSTANBUL’A DOĞRU
ŞEHİRCİLİKTE “MİMARLIK”
İzmir Kongresi’nde, yukarıdaki saptamalarla birlikte gündeme getirilen diğer bir olgu da Türkiye’deki “mimarlık eğitimi” ile “şehircilik eğitiminin” birbirinden “ayrıştırılması” ve bunun yine hem mimarlık, hem de şehircilik uygulamalarındaki sonuçlarının özellikle tarihsel kentlerdeki yapılanma ve şehircilik kararlarına olumsuz yansımalarıydı. Özellikle çağrılı bildirilerin sunulduğu oturumlarda ve forum/panel tartışmalarında ele alınan bu konuyla ilgili genel saptama ve değerlendirmeler ise özetle şöyledir:
- Genel olarak ekonomik, sosyal ve siyasal girdi ve hedefleri olan “planlama” ile özelde mekân sal tasarıma ilişkin kurgulamaları içeren “fiziksel planlama” arasındaki ayrımın yapılmadığı bir şehircilik eğitimi ve mesleki yetkilendirme hukuku, mimarlık ile kent arasındaki tarihsel bütünlüğü gözardı etmektedir.
- Mimarlık adaylarına kentsel ve çevresel yükümlülük ve bağımlılıkların yeterince verilmediği, şehircilik adaylarına da mimarinin geçmişten geleceğe derinliklerinin aktarılamadığı bu “bölünmüş eğitimin” ve “ayrışmış yetkilendirmenin” sonucunda ise, “mimariyi kentsel sorumluluklardan uzaklaştıran, kent planlamasının da mimariye olan bağımlılığını giderek ortadan kaldıran” bir süreç yaşanmaktadır.
- Türkiye’den başka, hemen hiçbir ülkede gözlenmeyen bu düzeydeki bir ayrışmanın, özellikle her bir kenti binlerce yıllık tarihsel-mimari birikimler ve kaynaklar içeren ülkemiz açısından bir an önce sorgulanarak, “mimarlık ile kent arasındaki mesleki, sanatsal ve kültürel birlikteliği gözeten” bir eğitim ve uygulama düzenine geçilmesi gerekmektedir.
Bu icerik 3801 defa görüntülenmiştir.