345
OCAK-ŞUBAT 2009
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ANMA

DOSYA: TOPLU KONUT MİMARLIĞI: Deneyimler, Olanaklar, Olasılıklar

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

En İyi Dostum Prof. Dr. Ahmet Keskin’in Anısına

Doğan Kuban


İstanbul Teknik Üniversitesi, Yüksek Mühendis Mektebi’ni izleyerek 1944 yılında kuruldu. Galatasaray Lisesi mezunu olan Ahmet Keskin, 1944 yılında Teknik Üniversite’nin yeni kurulan Mimarlık Fakültesi’ne çok başarılı bir derece ile girdi. Ve fakülteyi anımsadığım kadar birinci ya da ikincilikle bitirdi. Fakülte birkaç Türk ve Alman hoca ile kurulmuştu. 1945 ile 1952 arasında mezun olanlar, ilk doçentler ve fakültenin ikinci kuşak hocaları oldular.
 
O dönemin öğrencileri II. Dünya Savaşı içinde büyüdüler. Her şeyin yeni öğrenildiği bir Türkiye’de o zamana kadar olmayan gelişmeler oluyordu. Savaştan sonra mimari tasarım bütün boyutlarıyla, ulusal üslubu bırakıp modernizme dönmüştü. Otomobil kentlere yeni giriyordu. Varlıklı bir burjuva ailenin çocuğu olan Ahmet Keskin, lisan bilen, yurtdışı deneyimi ve bir otomobili olan bir asistan olarak hocası Kemal Ahmet Bey’in isteğiyle ulaşım konusunda uzman oldu. Doktorası İstanbul metrosu üzerine oldu. Ve Türkiye’de metro üzerine Türklerin yaptığı ilk çalışma idi. Keskin, Mimarlık Fakültesi Şehircilik Kürsüsü’nün uzun süre tek ulaşım uzmanı oldu.
 
Türkiye’de Menderes dönemi Amerikan karayolu ve otomobil politikasının uygulayıcısı olarak, Türkiye’nin hiçbir yerinde motorlu araç dışında bir taşımacılığa olanak vermedi. Türkiye kentlerinde kent içi ulaşımın temel sorunu, etkin bir trafik düzeni kurulması sorunuydu. Fakültenin bütün öğrencileri yol kavşağı çözümlerini Keskin’den öğrendiler. Büyük bir yurtdışı deneyimi olan Keskin hep toplu taşımacılığı savundu. Nurettin Sözen’in başkanlığında belediyenin ulaşım danışmanı olarak, ilk metro hattının açılmasında rolü oldu. Fakat Essen Ulaşım Planı’ndan yararlanmak isteyen ve teknik yöntem ve yasalara aldırış etmeyen Dalan’ın büyük bir eleştiricisi idi. Keskin, 1989-90’larda Koruma Kurulu Üyesi oldu. Fakat idarenin her isteğine ‘evet’ diyenlerden olmadığı için, kurul ile ilgisi çabuk kesildi.
Keskin, ulaşımın sadece artan otomobil sayısı ve yol yapımı ile bitmediğini, trafik kuralları eğitimi, kontrolü ve kentli davranışlarının da önemi olduğunu bilen biri olarak, öğrencilere sorunun eğitimle ve uygar davranarak çözülebileceğini anlatmaya uğraşırdı. Fakat kentlileşemeyen ve spekülasyonun oyuncağı olan kent, her zaman korkularını haklı çıkardı.
 
Prof. Dr. Ahmet Keskin, uygar, kentli bir Cumhuriyet temsilcisi olan bir aileden, Atatürk ve Cumhuriyet düşüncesiyle büyümüş, daha öğrenciliğinde gerici davranışlara karşı çıkan bir aydındı. Aktif politikaya karışacak bir yapıda değildi. Genelde sınıfının liberal görüşlerini de benimsiyordu. Fakat okulda ders verdiği sınıfa bir türbanlı öğrenci girdiği gün sınıfı terk edecek kadar Cumhuriyet ideolojine bağlı bir adamdı. Avrupa deneylerine ve Paris’te yaptığı şehircilik üst eğitimine, 1960’lı yıllarda Kaliforniya deneyimini de kattı. Fakültede zor olmasına karşın hoşgörülü bir dekanlık dönemi geçirdi.
 
Yetişmesiyle bir İstanbul efendisiydi. Görgülü, dengeli, büyük bir hoş görü sahibi, güler yüzlü ve herkesin sevgilisi olan bir hocaydı. Üniversitenin ikinci hoca kuşağı içinde çağdaş, pozitif bilimci, kent kökenli, Cumhuriyet ideolojisinin temsilcisi, benim her zaman en iyi ve güvenilir arkadaşım oldu. Genç yaşında kaybettiği karısı Y. Mühendis Mimar Feyzünnisa Keskin kendisi gibi mükemmel bir insandı. Ve kendileri gibi çağdaş, mücadeleci bir mimar Melda Keskin’i yetiştirdiler. Türkiye o kuşağı yitirdikten sonra, yeni çağdaş kentli yetiştirmek için hâlâ çok zorlanıyor.

Bu icerik 2043 defa görüntülenmiştir.