345
OCAK-ŞUBAT 2009
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ANMA

DOSYA: TOPLU KONUT MİMARLIĞI: Deneyimler, Olanaklar, Olasılıklar

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Tasarımın Sınırlarında Dolaşan Bir Mimar, Jørn Utzon Vefat Etti


Dünyanın “Sydney Operası binasının mimarı” olarak tanıdığı Jørn Utzon, 90 yaşında, geçirdiği kalp krizi sonucu 29 Kasım 2008 günü vefat etti. Mimar, Pritzker Mimarlık Ödülü’nün 25. yılında, 2003’de bu ödüle layık görülmüştü. Syndey Operası, mimarın ölümü üzerine Pazar günü ışıklarını söndürdü. Syndey Opera Binası Yönetim Kurulu Başkanı Kim Williams, Utzon’un mimari yaratıcılıkta bir deha olduğunu belirterek Utzon’un Avustralya ve dünyaya harika bir hediye verdiğini, Syndey Operası’nın Avustralya ulusal kimliğinde çok önemli bir yeri bulunduğunu ve binanın Avustralya için bir gurur kaynağı olduğunu söyledi.
 
Utzon’u Pritzker Mimarlık Ödülü’yle ödüllendiren jüride yer alan Jorge Silvetti, şimdiye kadar Pritzker Ödülü almış mimarlar arasında Utzon’un yerini şu sözlerle açıklamıştı:
“Şu anda içinde bulunduğumuz sınırsız kişisel dışavurumculuk çılgınlığı ve dikkat çekici üretim tekniklerine körü körüne bağlılık ortamında, onun keşifleri bize ‘dışavurum ve tekniğin’, daha derin ve temel mimari fikirlerin ardından gelen unsurlar olduğunu hatırlatıyor. Onun eserleri, bize, mimarlıkta muhteşem ve neredeyse ‘imkânsız’ olanın, hâlâ yetenekli beyinlere ve güçlü ellere bağlı olduğunu gösteriyor”.
 
Utzon mimarlığını 2003 yılı Pritzker Jürisi şöyle özetliyordu:
“Jørn Utzon, kökleri geçmişe doğru uzanan bir mimardır; Maya, Çin, Japon ve İslam kültürlerine ve kendi İskandinavya mirası da dâhil olmak üzere daha birçok farklı kültüre dokunur. Bu geçmişten kalan mirası, mimarlığı bir sanat olarak değerlendirdiği dengeli disipliniyle ve arazi yapısıyla ilişki içinde olan organik strüktürler üzerine kurduğu doğal bir içgüdüyle birleştirir. […] Jørn Utzon bir süre önce şöyle demişti: ‘Mümkün olduğu kadar uçta olmayı seviyorum’. Eserleri, zaten o noktada ve hatta daha da ileride olduğunu tüm dünyaya gösteriyor. Mimarlıkta muhteşemliğe ve görünüşte imkânsız olana erişilebileceğini kanıtladı. O hep içinde bulunduğu dönemin önünde oldu. Hakettiği gibi, sonsuz ve kalıcı yapılarıyla geçtiğimiz yüzyılı şekillendiren bir avuç modernistin arasında yerini aldı.”
 
Utzon mimarlığından bahsedildiğinde en göze çarpan noktalardan biri, öncelikli olarak Sydney Opera binasına değinilmesi ve özellikle bu yapısına referansla mimarlıkta kişisel dışavurumun sınırlarının sorgulanması. Mimarın yapılarını bütüncül bir yaklaşımla ele aldığımızda, aslında böylesine dışavurumcu bir yaklaşımın nasıl birtakım başka hassasiyetlerle birleştiğini görmek daha mümkün hale geliyor. Utzon’un yaratıcılık ve teknik kullanımının sınırlarını araştırma çabasının, aslında gençliğinin ilk yıllarında, tersane müdürü olan babasının yanında gemi üretimiyle ilgili planlar çizerek ve maketler yaparak geçirdiği günlerde gelişmeye başladığı söylenebilir. Yarattığı formlara hâkimiyetinde ise hiç kuşkusuz heykel sanatına yine o yıllardan beri duyduğu ilginin payı vardı.
 
Utzon’un farklı ölçek ve işlevdeki yapılarına kısa bir bakış, tasarımın sınırlarında dolaşan mimarın duyarlılığını yeniden hatırlamak açısından önemli görünüyor.
 
SYDNEY OPERASI
Melbourne-Avustralya, 1957-73
1957 yılında açılan yarışmada 230 katılımcı arasından Utzon’un projesi birinci seçildi. Aslında jüri çalışmasının ilk aşamalarında elenmiş olan proje, daha sonra, jüriye geç katılan Saarinen’in isteğiyle yeniden değerlendirmeye alındı. Projenin birinci seçilmesinin ardından inşa aşamasına geçilmesiyle beraber, yoğun tartışmalar ve büyük problemler ortaya çıktı. Utzon, yapının temel unsurları inşa edildikten bir süre sonra istifa etti ve yapının kalan bölümleri 1973 yılında Ove Arup and Partners tarafından bitirildi.
 
ULUSAL MECLİS KOMPLEKSİ
Kuveyt, 1972-82
Kuveyt Parlamentosu ve Milli Meclisi’ni içeren yapının planlamasında, Utzon’un İslam mimarlığından yoğun bir şekilde esinlenmiş olması, projenin 1972 yıllında açılan yarışmayı kazanmasında önemli rol oynadı. Yapı, 1991 yılında yaşanan savaş döneminde, Irak Ordusu tarafından ateşe verilmesinin ardından, 70 milyon dolar harcanan bir restorasyonla, Utzon’un özgün tasarımına ait prensiplerden hareketle yenilendi.
 
HELSINGOR’DA KINGO KONUTLARI
Danimarka, 1957-61
Utzon’un üzerinde uzun yıllar çalıştığı avlulu ev fikri, 63 evden oluşan bu yerleşimde gerçekleşti. Yapılar, arazinin kıvrımları üzerinde, her konut için ayrı bir manzara sağlayacak, güneş ve rüzgâr gibi etkenlerle en verimli şekilde ilişki kuracak şekilde sıralanıyor.
 
FREDENSBORG KONUTLARI
Danimarka, 1959-62
47 avlulu evden oluşan konutlar, eğimli yeşil araziye yerleştirilmiş üç ana meydan üzerinde konumlanıyor ve böylece yapılardan meydana doğrudan ulaşım sağlanıyor. Bazı bölgelerde yapıların teraslanmasıyla, yeşil araziye her konuttan geniş bir bakış sağlanıyor.
 
UTZON EVLERİ
Majorca Adası, Can Lis, 1971-73, Can Feliz, 1994
Utzonların Majorca’daki ilk evleri 1970’lerin ilk yıllarında yapılmıştı. Bundan 20 yıl sonra, dağlık bir arazide başka bir konut yapmaya karar verdiler. Ev, Utzon’un birçok yapısında gördüğümüz platform fikri üzerine kuruluyor.
 
BAGSVǽRD KİLİSESİ
Danimarka, 1973-76
Dış duvarları beyaz prefabrik beton paneller ve ışığı yansıtan seramik kaplamadan oluşan kilise, aluminyum çatı kaplamasıyla yalın ve endüstriyel bir görünüm sergiliyor.
 
SKAGEN DOĞA MERKEZİ
Danimarka, 1999-2000
Jørn, Kim ve Jan Utzon’un beraber tasarladığı yapı, kalıcı ve geçici sergilere evsahipliği yapıyor. Utzon, tasarım fikrini, duvarların dışındaki hareketli peyzajın tam tersine içeride sakin, korunaklı ve samimi bir ortam yaratmak olarak açıklıyor.
 
 
* Utzon ve mimarlığı hakkında daha kapsamlı bilgi için Mimarlık dergisinin 312. sayısına (www.mo.org.tr/mimarlikdergisi) bakılabilir.
 

Bu icerik 1975 defa görüntülenmiştir.