MİMARLIK POLİTİKALARI
Avrupa Mimarlık Politikaları Forumu Madrid’de Toplandı: “Sürdürülebilirlik ve Bütüncül Kentsel Dönüşüm”
Tuğçe Selin Tağmat
Avrupa’da mimarlık ve yapılı çevre kalitesinin yükseltilmesiyle ilgili konuları tartışmak ve sorunlara çözüm önerileri geliştirmek amacıyla Avrupa ülkeleri arasında ortak bir platform oluşturan Avrupa Mimarlık Politikaları Forumu (EFAP), yılda iki kere AB Dönem Başkanlığı’nı yürüten ülkelerin evsahipliğinde toplanıyor. 29-30 Nisan tarihlerinde AB Dönem Başkanı İspanya’nın evsahipliğinde Madrid’de düzenlenen konferans, “Sürdürülebilirlik ve Bütüncül Kentsel Dönüşüm” temasıyla gerçekleştirildi. İspanya Dönem Başkanlığı’nın mimarlık ve kent politikası yaklaşımında ön plana çıkan konular, ekonomik krizin kentlere etkisi ve her geçen gün etkisi daha çok hissedilen demografik ve çevresel değişimlere karşı alınması gereken önlemler oldu.
AB’nin Mimarlık ve Kent Politikalarına Bakışı
Avrupa Birliği son yıllarda mimarlık ve kent politikalarıyla daha çok ilgilenir hale gelmiştir. Bunun temel nedeni, AB’nin sürdürülebilir gelişim ve dünya ölçeğinde rekabetçi bir ekonomi olma hedeflerine ulaşmada, yaşam çevreleri ve kentlerin oynayabilecekleri rollerin farkına varmasıdır. Mimarlık ve kent politikalarının AB’nin sürdürülebilir gelişimi için önemi, 2000 yılında kabul edilen ve 2010 yılında AB’nin dünyadaki en rekabetçi bilgi toplumu olmasını hedefleyen “Lizbon Stratejisi”, 15-16 Haziran 2006’da kabul edilen AB Sürdürülebilir Gelişim Stratejisi ve şu anda gündemde olan Avrupa 2020 stratejisinde vurgulanmaktadır. (1)
AB’nin mimarlık ve kent politikalarına artan ilgisi, son dönemlerde AB Dönem Başkanlıkları’nın programlarına mutlaka mimarlık ve sürdürülebilir kentsel gelişimle ilgili birtakım hedefler koymalarını ve bu konuda düzenli belgeler yayımlamaları sonucunu getirmiştir. Bu hedefler ve belgelere en çok girdi, mimarlık politikaları konusunda çalışan hükümet organları, meslek örgütleri ve kültürel kuruluşları biraraya getiren Avrupa Mimarlık Politikaları Forumu (EFAP) tarafından yapılmaktadır. AB Dönem Başkanlıkları’nın genel politika alanlarında ne kadar katılımcı bir yaklaşım izlediği sorgulansa da, mimarlık ve kent politikaları konusunda şu ana kadar yapılan tartışmaların EFAP’ın işbirliği sayesinde konuyla ilgili tüm çevrelerin katkısına açık bir şekilde gerçekleştirildiği söylenebilir.
Türkiye adına EFAP üyesi olan Mimarlar Odası bu diyalog ortamını önemsemekte, Avrupa ülkelerindeki politikalarda mimarlık ve kente özgü bir bakış açısının izlenmesi için gerekli katkıları vermektedir. EFAP, AB Dönem Başkanlıkları ile işbirliği içinde çalışan bir örgüt olsa da, EFAP üyesi ülkeler ve EFAP’ın çalışma alanı yalnızca birlik üyelerini içermemekte, Avrupa kıtasının tamamını içine almaktadır. Türkiye’nin sürece katılımı yalnızca bu coğrafi tanımdan gelmemektedir: EFAP’a üye olan TC Bayındırlık ve İskân Bakanlığı da AB’de Kentsel Gelişmeden Sorumlu Bakanların düzenli olarak yaptıkları toplantılara ve yürütmekte oldukları çalışmalara katılmakta, dolayısıyla Türkiye, Avrupa’daki mimarlık ve kent politikalarının tartışılma sürecini resmi düzeyde izlemektedir. Dolayısıyla ülkemizin içinde olduğu bu sürece mesleki perspektifimizden katılım sağlamak önem kazanmaktadır.
Öncelikle belirtilmesi gereken konu, AB’nin mimarlık ve kent politikaları konusunda yaptırıma sahip bir karar veya direktif oluşturması yerine tavsiye kararları ve kılavuzları tercih etmesidir. Mimarlık ve kentin ortak bir yaşama alanı haline getirilmemesinin temelini, her ülkenin kendine özgü bir mimarlık ve kentleşme yaklaşımı olması, yerellik ve kültürel çeşitliliğin korunması ve bu konudaki düzenlemelerin ülkelerin kendilerine bırakılması gerektiği fikri oluşturmaktadır. Dolayısıyla ülkeler AB düzeyinde alınan tavsiye kararları ve oluşturulan kılavuzlara uymayı taahhüt etmekte, fakat bu yasal bir bağlayıcılık içermemektedir.
AB ülkelerinin kentsel gelişim ve bölgesel uyumdan sorumlu bakanlarının Leipzig’de 24-25
Mayıs 2007’de gerçekleştirdikleri gayrıresmî toplantıda kabul edilen
Leipzig Şartı (2), AB’nin mimarlık ve kent politikaları konusundaki çalışmalarının temel taşlarından biri olmuştur. AB, kentleri ekonomik gelişmenin temel itici güçlerinden biri olarak görmekte, temelde ekonomik bir yaklaşımla hareket etmektedir. Fakat önemli olan, Leipzig Şartı’nda da belirtildiği gibi, AB’nin ekonomik hedeflerine günümüz kentlerinin karşı karşıya olduğu toplumsal sorunları (toplumsal dışlanma, toplumsal eşitsizlik, nüfus değişimi, konut, yoksulluk), ekonomik problemleri (işsizlik, eğitimsizlik) ve çevresel kaygıları (sera gazı emisyonları, çevre kirliliği, ulaşım, enerji verimliliği) gidermeden ulaşamayacağının farkında olmasıdır.
Leipzig Şartı sürecinde AB ülkeleri, kentsel sürdürülebilirlikte başarılı olmak için, geri kalmış kentsel alanlarda “çevrenin kalitesinin yükseltilmesi”, “yerel ekonomi ve yerel işgücü pazarlarına ilişkin politikaların güçlendirilmesi”, “çocuklar ve gençlere ilişkin etkin eğitim ve yetiştirme politikaları” ve “sürdürülebilir kentsel ulaşımın geliştirilmesi” konularında hem AB ve ulusal hükümetler hem de ülkelerdeki merkezi ve yerel yönetimler arasında koordinasyonun sağlanması için araçlar geliştirmişlerdir. AB yapısal fonlarından bir kısmı bu konulara ayrılmış, projeleri desteklenmeye başlanmıştır. Kentsel gelişme fonlarının oluşturulmasını ve KOBİ’lere fon sağlanmasını desteklemek üzere oluşturulan Kent Alanlarında Sürdürülebilir Yatırım için Ortak Avrupa Girişimi (JESSICA) ve
KOBİ’ler İçin Ortak Avrupa Kaynakları (JEREMIE) başlıklı yeni AB girişimleri, özel sektör
sermayesini entegre kentsel gelişim stratejilerinin uygulanmasına yönlendirmek için finansman mühendisliği araçlarından yararlanmakta ve geleneksel ulusal ve Avrupa fon kaynaklarının daha etkin kılınmasını hedeflemektedir. AB’nin sürdürülebilir kentsel gelişimi desteklemek amacıyla oluşturulan projeleri desteklemek için kullandığı finansal model hakkında ayrıntılı bilgiye ve örnek projelere Avrupa Komisyonu web sayfasından ulaşılabilmektedir. (3)
Kasım 2008’de yine aynı bakanlar tarafından imzalanan Avrupa Birliği’nde Kentsel Gelişmeden Sorumlu Bakanların Sonuç Bildirgesi” (4) ve aynı tarihte Avrupa Kültür Bakanları tarafından imzalanan “Mimarlık Hakkında Sonuç Belgesi: Kültürün Sürdürülebilir Kalkınmaya Katkısı” (5) başlıklı belgelerde kentlerin yaşam kalitelerinin artırılması ve toplumsal/ekonomik/kültürel yapılarının güçlendirilmesi için somut eylem planları tariflenmiştir.
2010’un Avrupa Yoksulluk ve Sosyal Dışlanma ile Mücadele Yılı ilân edilmesi nedeniyle kentsel gelişmenin toplumsal boyutları Avrupa gündeminde bugünlerde sıkça yer tartışılmaktadır. (6) AB Dönem Başkanı İspanya liderliğinde, Avrupalı liderler ülkelerindeki yoksulluk düzeyini hesaplamak için ortak bir metodoloji üretilmesi ve yoksullukla mücadele için koyulan hedeflerin yeniden değerlendirilmesi için Haziran 2010’da biraraya gelmektedirler. AB’nin yoksullukla ve sosyal dışlanmayla mücadeledeki hedef ve politikalarının ciddi biçimde eleştirildiği böyle bir dönemde, kentler için öngörülen proje ve hedeflerin nasıl ilerleyeceğini merakla izlemekteyiz.
AB Dönem Başkanlığı’nda İspanya-Belçika-Macaristan Triosunun Öncelikleri
AB Dönem Başkanlıkları, çalışmalarında süreklilik sağlamak amacıyla birbirini izleyen üç dönem başkanlığını üstlenecek ülkelerin arasında yakın işbirliğini öngörmektedir. İspanya’daki EFAP toplantısında bu kapsamda İspanya, Belçika ve Macaristan Dönem Başkanlıklarının izleyeceği öncelikler konusunda bir çalışma notu sunmuş, ayrıca 22 Haziran 2010’da Kentsel Gelişmeden Sorumlu Bakanların toplantısı sonucunda kabul edilmesi beklenen Toledo Deklarasyonu hakkında bilgi verilerek, EFAP tarafından yapılacak girdiler tartışılmıştır.
Son dönemde yaşanan ekonomik krizin en çok etkisi altında kalan Avrupa ülkelerinden biri olan İspanya, doğal olarak sürdürülebilir kentsel gelişme sürecine ilişkin hazırladığı ve “trio”ya önerdiği raporda bu konuyu iki temel konudan biri olarak gündeme getirmiştir: Ekonomik krizi aynı zamanda kentsel boyutları da olan “acil ve önemli bir konu” olarak nitelendiren İspanya, krizin kentlerin ekonomik ve toplumsal boyutları üzerinde derin olumsuz etkiler bıraktığını, krizden etkilenen şirketler ve işsizliğin artışı, artan toplumsal baskı, derinleşen yoksulluk ve inşaat sektörünün krize girmesi gibi faktörlerin geri kalmış kentsel alanlar üzerinde daha büyük baskı yarattığını vurgulamıştır. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerin önceliğinin böylesi bir ekonomik kriz döneminde kent çevreleriyle ilgili projelerin nasıl ve hangi finansal yollarla yürütülebileceğinin tartışılması olduğu ortaya çıkmıştır.
İspanya’nın vurguladığı ikinci temel konu gelecekte beklenen küresel değişimler ve özellikle ekolojik ve demografik değişimlerdir: Toplumsal ve demografik değişimle ilgili “arazi kullanım biçimleri, kentsel yayılma, yaygın araç kullanımı, aşırı toplumsal ayrışma ve kentteki işlevlerin bölgelere ayrılması” gibi konular ve ekolojik değişimlerle ilgili “mevcut ve yeni binalarda enerji verimliliği ve iklim değişikliğiyle mücadele” konuları öncelikli olarak ele alınacaktır.
Bu yazı kaleme alındığı sırada henüz yayınlanmamış olan Toledo Deklarasyonu’nda ise entegre kentsel gelişim için yeni metodlar önerilmesi beklenmektedir.
EFAP’ın bir sonraki konferans programı, 18-20 Kasım 2010 tarihlerinde AB Dönem Başkanı olan Belçika’nın Brüksel kentinde “Toplumsal Uyumun Bir Bileşeni Olarak Mimarlık” temasıyla gerçekleştirilecektir.
Daha önceki EFAP konferans ve toplantılarına Türkiye adına katılım raporları için:
www.mo.org.tr/mimpolveritabani
EFAP konusundaki güncel gelişmeleri ve belgeleri izlemek için:
www.efap-fepa.eu
Tuğçe Selin Tağmat
Mimarlar Odası, Uluslararası İlişkiler Koordinatörü
NOTLAR
1. ec.europa.eu/eu2020/index_en.htm
2. www.mo.org.tr/UIKDocs/leipzigsarti.pdf
3. ec.europa.eu/regional_policy/funds/2007/jjj/jeremie_en.htm
ec.europa.eu/regional_policy/funds/2007/jjj/jessica_en.htm
4. www.mo.org.tr/UIKDocs/kentselkalkinmabakanlari.pdf
5. www.mo.org.tr/UIKDocs/konseykultursonucbelgesi.pdf
6. www.2010againstpoverty.eu
Bu icerik 7168 defa görüntülenmiştir.