330
TEMMUZ-AĞUSTOS 2006
 

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

TÜRKÇE ÖZET

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA: X. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri, 2006

MİMARLIK’tan 330



KÜNYE
DOSYA: X. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri, 2006

X. Ulusal Mimarlık Ödülleri: İzlenimler, Düşünceler

Mehmet Konuralp

Seçici Kurul Başkanı

X. Ulusal Mimarlık Ödülleri kapsamında 202 eserin katılımı, sanırım günümüze dek geçirdiğimiz katılımların en yoğunu, artan ilginin ise sevindirici göstergesiydi. Mimarlık camiamız için bu çok mutlu olayın, Seçici Kurul için de bir o kadar yüklü bir olay olduğunu düşünebiliriz. Katılımların, çoğunlukla kendi kategorilerinde belirli bir tasarım düzeyi sergilemeleri, seçim kriterlerini saptamakta Seçici Kurulu bir hayli zorladı diyebiliriz! Ancak, hangi mesajların ülke mimarlığına katkıda bulunacağı, öncelikli olarak gözetilen kriterdi.

Eserlerin mutlu azınlık patronajı ile oluşturulmuş olan birçok kayda değer örneğini bir tarafa bırakırsak, rasyonel plan çözümlerinin yanısıra, seçilen teknolojinin kolay uygulanabilirliği, prototipleşmeye yatkın olması, belli bir malzemenin ikonoklastik mesajına sığınmadan, tasarımın doğal gereksinimlerinden oluşmuş seçimler, ağırlıklı olarak aranılan özelliklerdi. Tasarım ilkeleri açısından bazen plan düzeyinde, bazen sosyal sorumluluk düzeyinde, ama her halde alçakgönüllü ve sağduyu ile sonuçlandırılmış eserler arasından zorlu bir seçim yapıldığı söylenebilir.

Ülke genelinde içinde bulunduğumuz mimari seviyesizliğe ve anonim mimariye biraz olsun tedavi olması dileği ile seçilen örnekleri tek tek bu satırlarda irdelememiz mümkün olamazsa da topluma karşı doğru mesaj ileten birkaç örneğe değinebiliriz. Basında her gün ibretle izlediğimiz konut bezirganlarının sergilediği banal yapı örneklerine karşı, Mecidiyeköy Konut Bloğu’nda veya NP 12 Evleri’nde ulaşılmış plan sadeliği, netliği ve esnekliği, yapım kolaylığı ve sürati, malzeme seçiminde aşırıya kaçılmadan sağlanan zenginlik… Bir diğeri, tabiata saygılı, ancak karakterli yaklaşımı ile bir sürü yapay cennet palavrası tatil beldelerine örnek olacak, Urla’da Mimarın Bürosu (ve Evi). Küçükyalı Arkeoloji Parkı ise, içinde yer aldığı çevre yaşantısına entegre olarak, toplumun daha alışık olduğu “yasak”, “girilmez” levhalarının yerine, sorumluluğu çevre halkına emanet ederek konuyu keyifli bir arkeolojik parka dönüştürerek, kanımca ülke boyutunda etkili mesajlar içermektedir.

Ülke mimarisini temsil eden örneklerin özel siparişle oluşmakta olan bir cins fantastik örnek olmadığını, yaygın kültür düzeyinde aranılması ve sağlanması gereğini bir kez daha vurgulamak isterim.

Büyük Ödül’ün sahibini ararken Prof. Hamdi Şensoy’un mesleğe tükenmez inancı ile bağlılığının yanısıra, düşünen, sorgulayan kişiliği ile karşılaştık. (Portakalın rengini dahi!) Prof. Ayla Ödekan’ın sanat tarihçisi olarak mimarlık mesleğine katkılarının nicelikleri kadar nitelikleri ile de ölçülmesi gereken bir kişilik olmasının yanısıra, Sedat Çetintaş üstadın rölövelerine ilişkin son eseri inancımızın açık kanıtını oluşturmuştur. Mesleğimize uzun yıllar hizmetle, nesillerce süren el emeği ve göz nurunun, artık ne o emeğin ne de nurun bir daha geri gelmemek üzere bilgisayarın hizmetine boyun eğerek yok olduğu günümüzde Sayın Selahattin Yazıcı’nın seçimi, elin sabırlı becerisine saygılı bir veda duygusu idi.

Anma Programı’nın ilki kapsamında Mimar Kemalettin Bey, ulusal mimarlığımızın başlangıcını temsilen diğer kıymetli öncüler arasında az da olsa bir at başı önde kabul gördü. Gönül ister ki, Anma Programı’nda, büyük şehirlerimiz kadar Anadolu’da, Karadeniz veya Ege kıyılarında iftihar edebildiğimiz eserlerin sayısız isimsiz kahramanına, mimarına veya kalfalarına (Türk, Ermeni, Rum, Süryani), yani anonimin şampiyonlarına da bir anı vesilesi yaratalım.

Bu icerik 1255 defa görüntülenmiştir.