MİMARLIK TARİHİ
Antik Dönemden Modern Mimariye: Meclis Binaları için Bir Form Analizi
Ali Kazım Öz
Y. Mimar, Öğr. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi, Arkeoloji Bölümü.
Meclis binalarının, simgeselliği nedeniyle dönemlerinin ileri teknolojisi ile üretilmesi ve toplumların kendine özgü demokrasi anlayışını ifade etmesi bakımından farklılaştığı gözlemleniyor. “Demokrasinin koruyucu kabuğu” olan meclis binalarının antik dönemden günümüze aynı değerleri koruduğunu, yıllardır tam bağımsızlık hayali kuran İskoçya’nın, 2005 yılında RIBA Stirling Ödülü’nü alan İskoç Parlamento Binası somutlaştırıyor. Yazar “Mimarlık ile politikanın değerleri yüzyıllar boyunca devamlı kesişmiştir ve iktidarın dayanılmaz cazibesini birlikte paylaşmaktadırlar” diyerek, konuya yaklaşımını açıklıyor.
Fotoğraflar: (aksi belirtilmedikçe) Ali Kazım Öz Arşivi
İnsanların biraraya gelip, bir olay çevresinde toplanması ve bu konuda etkileşim yaratması, en ilkel güdü olarak varoluşta saklıdır. İlk çağlardan günümüze kadar kullanılan mimari yapıların önemli bir kısmı da, bu toplanma eyleminin çözümlenmesiyle ilgili işlevleri yerine getirmek amacıyla tasarlanmışlardır. Mekânlar, gösteri, yarışma ve politika gibi farklı amaçlara hizmet etse bile, tasarım ilkesi olarak, toplantının verimli bir düzen içinde sürdürülmesi benimsenmiştir. Bu düzeni sağlayan somut güç mimaridir.
Halkın arasından seçilen bir meclis ile toplantıların düzenlenmesini sağlayan ilk sistematik yapının İÖ 6. yüzyılda Atina’da ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Demokrasi ve mimari anlayışın değişik aşamalarından sonra, bu fikir antik dünyanın diğer bölgelerine ve Anadolu’ya yayılmıştır. Toplumun zamanla gelişen orta sınıfı tarafından desteklenen demokrasi hareketi, -demokrasinin doğasında var olan- esnek ve işlevsel yapı formlarıyla birlikte korunagelmiştir.
MODERN MECLİS BİNALARI
20. yüzyılda yapılan meclis binaları ve toplantı mekânları, antik dönemdeki öncülerinden farklı olarak çok amaçlı salon niteliğine bürünmüştür. Kentin gelişen ihtiyaçlarına cevap verecek büyüklükteki yapıları, ayrı ayrı yapmak yerine tek bir kompleks içinde toplamak gerekli hale gelmiştir. Bu amaçla yapılan kültür komplekslerinin içinde, toplantı, konferans, kongre, eğitim, konser, gösteri, resepsiyon ve sergi fonksiyonlarını karşılayacak mekânlar bulunması öngörülmektedir. Bunların çevresinde düzenlenen rekreasyon ve hizmet alanlarıyla birlikte, kentin cazibe merkezini oluşturan prestij yapıları inşa edilmektedir.
Antik dönemde de, meclis ve gösteri yapılarının kentin prestijini arttıran bir önemi vardı. Bu yüzden en ileri mimari teknikler ve süslemeler kullanılarak, kentteki diğer yapılardan farklı olması sağlanıyordu. Yönetimin güçlü olduğu kentlerde, kamu binaları bir yapı kompleksi içinde yer almaktaydı. Devlet agorası çevresinde gelişen bu kompleksin içinde, meclis binasının (bouleuterion, ekklesiasterion) yanısıra yönetim kurulu binası (prytaneion), mahkeme (heliaia), resmî olayların tartışıldığı stoa ve açık alanlara dikilmiş anıtlar, yazıtlar, heykeller bulunabilirdi.
Modern yapıların plan şemaları, genel olarak antik dönem plan tiplerini takip eder niteliktedir. Bununla birlikte, yapıların görsel ve işitsel açıdan konforu ile ergonomisi konusunda çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Sonuçta, yeni şemalar veya birleştirilmiş plan tipleri ortaya çıkar. Bunlardan en önemlisi son yıllarda kullanılmaya başlanan poligonal ve organik formlu toplantı salonlarıdır. Ayrıca, yelpaze formlu mekânların değişik şekillerde biraraya getirilmesiyle oluşan kompleks plan şemaları geliştirilmektedir. Bunun yanısıra, tam daire formlu küçük toplantı salonları, hareketli bir mekanizmayla donatıldıkları zaman, gerektiğinde diğer mekânlarla birleşerek tüm yapının işlevini arttıracak değişikliklere sebep olmaktadır. (1) Günümüz toplantı mekânlarının en önemli gelişmeleri, ileri teknoloji ürünlerin kullanılması yönünde olduğu kadar, mekân örgütlenmesi açısından işlevselliğe sahip olmaları ve daha esnek formların yaratılması olmuştur.
PLAN TİPOLOJİSİ
Toplantı ve gösteri amacıyla yapılan modern binaların şekillenmesi, antik dönemdeki örneklerinin bir devamıdır. Antik dönemde oturma sıralarının formuna bağlı olarak dörtgen, doğrusal, dairesel ve eğrisel olarak bilinen plan tipleri, modern mimaride merkezi, dairesel, yelpaze, dörtgen, poligonal ve organik formlu toplantı alanları olarak gruplanabilir.
a) Merkezî Form: Performansın merkezde, seyircilerin kenarlarda yer aldığı plan tipi, spor ve geniş katılımlı gösteriler için direkt ses kontrolü ve hareketli oturma elemanları sayesinde çok amaçlı kullanıma uygundur. Bu tür yapılarda alanın çok geniş olması ses kayıplarına neden olmaktadır. Merkezî plan şeması, her ne kadar istenilen akustiği sağlayamasa da, seyirci kapasitesinin fazla olması ve heyecanlı bir atmosfer yaratması bakımından tercih edilir.
Antik dönemin yüksek kapasiteli toplanma mekânları sayılan, arena ve amfitiyatroların devamı niteliğindedir. Toplantı salonu olarak kullanılan merkezi formlu yapılar, İÖ 6. yüzyıla tarihlenen Eleusis Telesterionu’ndan (2) (Şekil 1a) başlar ve Roma Dönemi comitium’ları ile devam eder. Modern mimaride, spor karşılaşmalarının yapıldığı yerler dışında, toplantı amacıyla kullanılan merkezî planlara örnek olarak; Manchester’daki Bridgewater Salonu (İngiltere), Brisbane Kongre Merkezi (Avustralya) (3) ve özellikle Washington Arena Tiyatrosu (ABD) (Şekil 1b) sayılabilir (4).
b) Dairesel Form: Toplanma işlevi için gerekli alan, en az malzemeyle en fazla kişiye hizmet edecek şekilde olmalıdır. Bu ideal şekil dairesel formdur. Bu yüzden antik dönemde çoğunlukla kullanılan plan şeması 180o açılı yarım daire şeklindedir. Araştırmalara ve tecrübelere dayanarak, düz bir sahnede yer alan performansı izlemek için en uygun oturma düzeninin, görüş açısının 135o’den az olduğu durumlarda gerçekleştiği söylenebilir. Buna rağmen, bazı toplantı mekânlarının planı, aynı Helenistik tiyatrolarda olduğu gibi, yarım daireden biraz fazla “at nalı” formundadır. Dairesel formlu toplantı mekânlarında direkt ses kontrolü olmasına rağmen, hem yapısal uygulaması zordur hem de oturma sıralarının uç kısımlarından sahnenin görüntüsü konforlu olmayabilir.
Atina Yeni bouleuterion (5) ile başlayan, yarım daire plan tipinin Anadolu’daki en önemli temsilcisi Miletos meclis binasıdır (Şekil 2a). (6) Yapı öncelikle, az sayıdaki sütunlarla taşınan geniş açıklıkların geçilmesi bakımından önemlidir. Ayrıca içe dönük bir yapı kompleksi oluşturması, iki katlı görünümde Dor ve Ion düzenlerinin karışımı, anıtsal propylon’la girilmesi ve kentin kutsal yolu üzerinde yer alması bakımından da farklılık yaratır. Helenistik dönemin tüm işlevsel çözümlerini yerine getirmesine rağmen, özel girişi ve yüksek avlu duvarlarıyla sanki “kent içinde toplumdan uzakta” bir konuma sahiptir. Yarım daire oturma düzeni, Patara Meclis Binası’nda görülen bir ara dönemden sonra, Roma dönemi gösteri binaları (odeion) için temel oluşturur. Arka duvarın kavisli olduğu, yarım daire şeklindeki odeion plan tipi günümüze kadar birçok yapıda kullanılmıştır. İçerideki fonksiyonun dış kabuğa yansımasının tercih edildiği mimari çözümlemelerde, özellikle ana binadan bağımsız toplanma mekânlarında (7) (Şekil 2b) tercih edilen plan tipidir.
c) Yelpaze Form: Bu form, en iyi ses ve görüntü sağladığı için genellikle eğitim amaçlı yapılarda kullanılır. Eğrisel yapılan arka duvar akustiği güçlendirdiği gibi dairesel oturma sıralarıyla uyum içinde şekillenir. Yan duvarlar görüş merkez hattından dar açıyla yerleşmelidir ki, araya giren elemanlar nedeniyle görüntü ve akustik azalmasın. Yelpaze şeklindeki modüler formların biraraya gelmesiyle, çok geniş oturumlara sahip mekânlar yaratılabilir.
Madrid Kongre Sarayı’nda (Şekil 3b) bütün özellikleriyle uygulanan yelpaze plan tipi, aslında antik tiyatroların tek bir oturma birimine (kerkides) karşılık gelir. Vitruvius’ a göre (8) Yunan tiyatroları 7, Roma tiyatroları 6 kerkides’ten oluşan seyir mekânlarına sahip olmalıydı. Antik dönemde Patara meclis binasındaki (9) gibi eşine az rastlanır bir uygulamayla, eğrisel oturma düzeninin tüm yapının planını nasıl değiştirdiği anlaşılabilir (Şekil 3a).
d) Dörtgen Form: Konstrüksiyonun sadeliği ve kolaylıkla değiştirilebilir elemanları sayesinde ekonomik bir plan şemasıdır. Dikdörtgen planlı gösteri yapısının genişlik, uzunluk ve yüksekliği arasındaki ilişki, altın orana (3/5/2) yakın olmalıdır. (10) Modern binalardaki geniş sahne binasını dörtgen şeklin içine yerleştirmek zordur. Genelde sahne dışarı çıkar (11) ve yan oturma sıralarının görüş alanından uzaklaşır. Bu yüzden oturma sıralarının kavisli yapılmasında fayda vardır. Bu plan tipi için bir dezavantaj sayılan akustiği geliştirmek amacıyla duvarlar eğimli düzenlenebilir, yanlara ve arkaya yansıtıcı paneller eklenebilir. Antik dönemde Anadolu’da bu düzene en uygun yapı Ariassos’ta (12) bulunmaktadır (Şekil 4a). Benzer plan tipinin en görkemli örneği Atina Agorası’nda Roma Dönemi’nde inşa edilen Agrippa Odeionu’dur (Şekil 4b).(13)
Modern toplantı mekânlarının birçoğunda da dörtgen plan tipi benimsenmiştir. 3. TBMM binasının kare şeklindeki ana salonu, önceleri düz oturma sıralarından oluşuyorken, 90’lı yıllarda yapılan yeni düzenlemelerle dairesel forma sahip daha işlevsel bir toplanma düzeni yaratılmıştır. Münih Uluslararası Kongre Merkezi’nin (14) 01 numaralı salonu (Şekil 4c), ana bloktan kopuk vaziyette, dörtgen plan tipinin önemli bir örneği olarak dikkat çeker.
e) Poligonal Form: Oturma birimleri ve sahnenin esnek yapısı nedeniyle, çok amaçlı salonlarda kullanılan bir formdur. Çevresindeki balkon eklentileriyle birlikte, karmaşık fakat kullanışlı bir kompleks yaratılabilir. Poligonal plan şeması gösteri amaçlı toplantılar için uygun olsa da, izleyiciye ulaşan sesin kalitesi düşüktür. Fakat oturma düzeninin çeşitliliği ve kullanımın esnekliği bakımından son yıllarda öne çıkan bir plan tipidir.
Hans Scharoun tarafından yapılan Berlin Filarmoni binasıyla simgeselleşen poligonal plan tipi, günümüzde en geniş kullanım alanına sahip formdur. Çatı formundan dolayı “Armadillo” olarak adlandırılan Glasgow Kent Meclisi ve Kongre Merkezi, bu plan tipinin en son örneklerinden biridir. Norman Foster mimarisinin “teknolojik estetik” kavramını temsil eden binada, birbiriyle işlevsel bağlantılar halinde, poligonal formlu toplantı mekânları bulunmaktadır (Şekil 5a). Antik dönem yapıları bağlamında -bu plan tipinin bir öncüsü olmasa da- Priene Meclis Binası (15) gibi kare planlı at nalı formunun takipçisi olarak görülebilir (Şekil 5b). Ayrıca Atina Yeni bouleuterion’undaki (16) ikinci evre düzenlemelerinde de altıgen planlı oturma düzeninin olabileceği belirtilmektedir.
f) Organik Form: Gelişen teknolojik olanaklar sayesinde, yapı formlarında doğadan esintiler görülmeye başlanmıştır. 19. yüzyılda Art Nouveau sanat akımıyla başlayan bu anlayış, günümüzde ileri teknoloji ürünü malzemelerle, yapısal, işlevsel ve özellikle de biçimsel açıdan uygulanmaktadır. Toplantı mekânlarının en eskisi ve en doğalı sayılan eğimli arazilerin, topografik zorunluluktan doğan aykırı formu, modern yapı tasarımlarının ulaşılması güç hedefi haline gelmiştir.
Antik dönem meclis binaları arasında, benzersiz sayılan Korinth meclis binasının (curia) planı (Şekil 6a), en ilkel ve fakat en kullanışlı oturma düzenini akla getirmektedir. Elips formlu yapılar 18. yüzyıl gösteri mekânlarında (17) çoğunlukla kullanılan bir plan tipi olarak, modern öncesinde de karşımıza çıkar (Şekil 6b). Glasgow SECC binasının Armadillo formu, Kiesler’in akıp gidecekmiş hissi veren “Das Doppeltheater”i (18), Tecklenburg’taki izohips oturma sıraları, Hoechst Kimya fabrikasının deniz kabuğu şeklindeki konferans salonu (19), İskoçya Parlamentosu’nun birbirinden kopuk yaprak biçimli binaları veya Lozan Üniversitesi’ndeki “Auditorium Maximum” (20) (Şekil 6c), doğal formların izlenimci modern mimaride nasıl kullanıldıklarına ilişkin önemli örneklerdir.
f. 1) İskoçya Parlamento Binası
İskoçya 300 yıl aradan sonra Londra’nın egemenliğinden kurtularak, 1997 yılında seçimle başa gelen bir parlamentoya sahip olmuştur. Aynı zamanda özgürlüğün sembolü sayılan Parlamento binasının yeri konusunda, Edinburgh yakınlarında Kraliyet Yazlık Sarayı’nın bulunduğu Holyrood seçilmiştir. (21) Uluslararası yarışma sonucu Barselonalı mimar Enric Miralles (EMBT) tarafından yapılan proje birinci gelir. Yüksek teknolojiyle donatılmış çok parçalı (polimorf) mimari organizasyonun en güzel örnekleri arasındaki bina, mimarının ölümünden sonra ancak 2004 yılında RMJM tarafından tamamlanabilmiştir (Resim 1a, 1b, 1c).
Yapı, formel olarak yere düşen düzensiz yapraklara veya Edinburgh Limanı’na dağılmış teknelere gönderme yapmaktadır. Organik şekillerin değişik biçimlerde biraraya gelerek oluşturduğu kolaj, yapının dış görünüşünü karakterize eder. İzlenimci mimari tasarım, yapının içindeki doğal ve yapay ışık kullanımıyla da kendini göstermektedir. Berlin Reichstag binası ile başlayan “gün ışığında meclis toplantısı” anlayışına, Holyrood’da da devam edilir.
İskoçya Parlamento Binası, 2005 yılında İngiltere’nin en saygın mimarlık ödülü sayılan 10. RIBA Stirling Ödülü’yle birlikte RIAS ve EAA ödüllerine de layık görülmüştür. (22) Aynı yıl ödüle değer görülen diğer önemli yapılar BMW Merkez Binası (Zaha Hadid) ve Japonya’daki EXPO 2005 İspanya Pavyonu’dur. Yarışma jürisine göre, yapının en dikkate değer yanı, ziyaretçiler üzerinde yarattığı olumlu etkinin yanısıra, kullanıcılar tarafından beğenilen işlevselliğidir. Mimar, yapının varolma sebebi ve felsefesini iyi formüle ederek mimari yorumuna yansıtmıştır. Yapının kurgusu, Edinburgh kenti ile çevresindeki ülke dramı arasında bir geçiş olma çabasındadır.
Kısa zamanda halkın büyük bir kesimi tarafından ziyaret edilen yapı, bağımsızlık ve özgürlük anıtı olarak simgeselleşmiştir. Antik dönemde Pers ve Sparta savaşlarından sonra yeni yapılan meclis binalarını gören Atinalılar veya depremin yıkıcı etkisinden sonra yeniden toplanan Metropolis Meclisi de muhtemelen aynı hislere kapılmışlardır.
Halk tarafından benimsenen mimari anlayış, proje metninde şöyle özetlenmektedir (23): “İskoçya artık kentler topluluğu değil, bir ülkedir ve ülkeyi geleceğe taşıyacak olan tekne formundaki parlamento binasıdır”. Binanın girişindeki yazıtta ise, yapının modern mimari alanında ne kadar çok şey ifade ettiğini anlatan bir İskoç atasözü yer alır:“Abair ach beagan is abair gu math e”.(24)
GÖRSEL VE İŞİTSEL KONFOR
Mekân içindeki konuşmaları veya gösteriyi izlemek için, yapının planı, kesiti ve diğer ölçütleri minimum gereksinime cevap verecek şekilde olmalıdır. Araştırmalar sonucunda gerekli görsel ve işitsel konforu sağlayacak düzenlemeler belirlenmiştir. (25) Buna göre;
a) Görüş Mesafesi: Sahnedeki insanların yüzleri ancak 20 metre (24 oturma sırası) uzaklığa kadar seçilebilir. Daha uzak mesafelerde artık karakterler değil kompozisyon önem kazanır. Ayrıca pencerelerin görüş hattından yüksekte yapılması ve kapıdan gelebilecek ışığın içeriden görünmemesi sağlanmalıdır.
b) Görüş Açısı: Düz bir görüntüye odaklanan optimal görüş açısı için, oturma sıraları her iki yöne doğru 25o ile 45o arasında yerleştirilmelidir. Oturma sıralarının uzunluğu da sahne genişliğinin iki ile yedi katı arasında olmalıdır.
c) Akustik: İyi bir akustik, mekânın özellikleri kadar sesin şiddetine, temizliğine, gerçekleşen olaya ve yansıtma elemanlarına bağlıdır. Yükselen oturma sıraları veya yüksek konuşma podyumu sayesinde, gerekli atmosfer yaratılabilir. Ayrıca her bir oturma sırasının diğerlerini engellemeden sahneyle direkt göz teması olmalıdır.
d) Oturma Düzeni: Geleneksel oturma düzeni, merdiven akslarıyla birbirinden ayrılan oturma sırası bloklarından oluşmaktadır. Bir toplantı salonunda insanları en fazla 18 metre yürütmeniz gerekir ve ayrıca sirkülasyon aksından herhangi bir sıra boyunca en fazla 11 kişi yararlanabilir. Bir kişilik oturma sırasının derinliği 90 cm civarında olmalıdır. 400 kişilik bir toplantı salonunda en az iki çıkış kapısının bulunması sirkülasyonu rahatlatmak için yeterlidir.
e) Kullanım Alanı: Toplantı amaçlı mekânlarda oturan bir kişinin kaplayacağı alan, paylarla birlikte 0,80-1,00 m2 arasında belirlenmiştir. Masalı toplantı salonları için bu rakam 1,60-2,20 m2 ye kadar çıkar. Bekleme salonlarında 0,60-0,80 m2 ve sirkülasyon alanlarında ise her 100 kişi için üstteki oranlara ek olarak 2,00 m2 kullanım alanı ayrılmalıdır.
Toplantı mekânı amaçlı en uygun plan şeması için, yelpaze ve poligonal plan özelliklerini birleştiren farklı bir form önerilmektedir. Optimum konfor sağladığı belirtilen bu plan tipinin, günümüz mimarlığının gözbebeği elipsoid kabuklarla birleştirildiği yapı, Fransa’nın Akdeniz kıyısındaki Le Grand Motte Kongre Sarayı için tasarlanmıştır (26) (Şekil 7).
Aynı formun benzerleri, Antik dönemde dörtgen plan içinde eğrisel oturma sıralarının kullanıldığı, Termessos (27), Knidos, Aigai (28) vd. görülebilir. Bu yapıların daha işlevsel sayılabilecek bir üst uyarlaması, İÖ 2. yüzyılda Metropolis’te uygulanmıştır (Resim 2). Metropolis meclis binası (29), kareye yakın dış kabuğunun içindeki eğrisel oturma sıraları, Dor düzenindeki mimari süslemeleri, yamuk parodos’u ve ambulacrum benzeri servis merdivenleri ile diğer tüm yapıların işlevsel ve strüktürel özelliklerinin toplandığı bir örnektir. Aynı zamanda modern araştırmalar tarafından saptanmış optimum gereksinmeleri karşılayan bir yapı olarak değerlendirilmektedir.
SONUÇ: MİMARİ GÜÇ
Meclis binaları sonuçta demokratik anlayışın bir ürünüdür ve bir anda ortaya çıkmamıştır. Geçmişi Arkaik döneme dayanan toplumsal yapılanma sonucunda, birçok kez kesintiye uğrayarak gelişmiştir. Meclis yapılarının kurulmasını gerektiren demokratik oluşum, ilk defa Atina’da ortaya çıkar. Atina demokrasisi ile birlikte gelişen devlet anlayışı, günümüz toplumunda hâlâ tartışılan bazı ilkelere göre kurulmuştu. Devlet, vatandaşların yasalar karşısında eşitliği (isonomia), herkesin bir makama gelebilme hakkı (isotimia) ve konuşma özgürlüğü (isegoria) ilkelerine bağlıydı.(30)
Atina’da bulunan iki bouleuterion yapısı, yönetim politikalarının mimariye yansıması şeklinde değerlendirilebilir. Solon’un katı kurallarıyla belirlenen yönetim biçimi, eski bouleuterionun kare formlu ve düzenli yapısıyla bağdaşmaktadır. Aynı şekilde Kleisthenes’in ılımlı ve kararlı politikası da, ayrı bir yerde yapılan yeni bouleuterionun kare içinde dairesel formuyla anlam taşır. Helenistik dönemin en önemli yapılarından biri ve Anadolu’daki demokrasi hareketinin sembolü sayılan Miletos Meclis Binası’nın, yayılmacı Seleukos Krallığı tarafından yaptırılması, anlaşılması güç bir durumdur. Geçmişte veya günümüzde, kamu dışında bir güç tarafından desteklenen meclisin, demokratik yeterliliği ve özgür iradesi tartışma yaratır.
Yerel yönetimlerin toplumsal değerlerini ve zevkini yansıtan meclis binaları, aynı zamanda prestij yapısı olarak ağırlığını korumak durumundadır. Mimaride ağırlık kavramının, sade, kapalı, simetrik, düzenli ve ulaşılmaz gibi özelliklere sahip yapılara ait olduğu düşünülür. Politikadaki serbest fikirler, ancak mimarinin sağladığı açıklık ve eşitlik sayesinde gelişme imkânı bulabilir. Dairesel oturma düzeninin diğerlerine üstünlük sağladığı gibi… Politika mı mimariyi kullanır yoksa mimarlar mı politik fırsatları kollar? Bu soruya cevap vermek oldukça güçtür, fakat mimarlık ile politikanın değerleri yüzyıllar boyunca devamlı kesişmiştir ve iktidarın dayanılmaz cazibesini birlikte paylaşmaktadır.
NOTLAR
1. Hareketli toplantı mekânı konusundaki en önemli örnek, Bauhaus ekolünün kurucusu Walter Gropius’un “Totaltheater” projesidir. Projeden esinlenerek yapılmış bazı uygulamalar için, Edinburgh (İskoçya) ve Jväsklä (Finlandiya) Uluslararası Konferans Merkezleri ile Drontener Agora (Hollanda) gösterilebilir. Nagel, 1969.
2. Eleusis’teki yapı Demeter kültüne ait dinsel toplantılar için yapılmıştı. Ayrıntılar için bkz. Travlos, 1933, s.102; Dinsmoor, 1975; 195.
3. Lawson, 2001; 46,109.
4. Nagel, 1969; 184.
5. Ayrıntılar için bkz. Thompson, 1940; 8 / Kuhn, 1984; 17.
6. Ayrıntılar için bkz. Knackfuss, 1908 / Krischen, 1941; 7.
7. Bu tür yapılara örnek olarak Edinburgh Konferans Merkezi (İskoçya), Sirt Kongre Salonu (Libya) ve Sydney Kongre Merkezi Kuzey Salonu (Avustralya) gösterilebilir. Lawson, 2001; 26, 45.
8. Vitruvius, Kitap: 6, Bölüm: VI, VII.
9. Korkut, 2004; 440.
10. Lawson, 2001; 72.
11. Priene Meclis Binası kürsüsünde (bema) yer alan, oturum başkanlarının oturduğu bank, yapının dışına doğru kemerli bir çıkıntı yapmaktadır. Bu açıklık sayesinde, mecliste tartışılan konular halk tarafından takip edilebilirdi. Robertson, 1969; 178.
12. Gneisz, 1990; 328 / McDonald, 1943; 244. Yapı 1890 yıllarında yapılan Pisidia kentleri araştırmasında, F. Niemann (Lanckoroński, 1892, II; 44) tarafından Kretopolis bouleuterionu olarak anılsa da, aslında Antalya’nın kuzeyinde Çubukbeli Geçidi’ndeki Ariassos antik kentinde yer almaktadır.
13. Thompson, 1937; 39 / Meinel, 1980; 45.
14. Lawson, 2001; 55.
15. Priene’deki yapı için kullanılan ekklesiasterion terimi geniş katılımlı meclis toplantıları için uygundur. Rumscheid, 1998; 52.
16. İkinci evre uygulamalarıyla ilgili farklı görüşler için bkz. Gneisz, 1990 abb., 25 / Kuhn, 1984; 22.
17. Özellikle Milano’daki La Scala Opera Binası, Versailles Sarayı Opera Evi ile Torino ve Münih eski tiyatro binaları, toplanmanın en basit formunda tasarlanmışlardı. Nagel, 1969; 49-52.
18. Nagel, 1969; 21.
19. Nagel, 1969; 132.
20. Nagel, 1969; 170.
21. http://www. scottish.parliament.uk/vli/holyrood/building/index.htm.
22. RIBA: The Royal Institute of British Architects, RIAS: The Royal Incorporation of Architects in Scotland, EAA: Edinburgh Architecture Association.
23. http://www.mirallestagliabue.com/news_RIBAawards2.html.
24. “Sadece küçük bir şey söyle, o da iyi olsun”.
25. Lawson, 2001; 67.
26. Lawson, 2001; 14, 72.
27. Eğrisel formlu meclis yapıları için, Lanckoroński, 1892; 43 / Krischen, 1941; 16, tf:25.
28. 2004 yılında E. Doğer tarafından başlatılan kazılar sonucunda, Aigai Meclis Binası’nın mimari ve plastik özellikler bakımından Metropolis Meclis Binası ile büyük benzerlikler gösterdiği anlaşılmaktadır.
29. Meriç, 2003; 115.
30. Friedel, 1999; 194.
KAYNAKLAR
* Balty, J.C. 1991, Cvria Ordinis. Recherches d’architecture et d’urbanisme antiques sur les curies provinciales du monde romain, Academie Royale de Belgique, Mémories de la Classe des Beaux-Arts, Collection in-4o, 2e série, T. XV - fascicule 2, Brüksel.
* Dinsmoor, W.B. 1975, The Architecture of Ancient Greece, W.W.Norton & Co., New York.
* Friedel, E. 1999, Antik Yunan’ın Kültür Tarihi, Çev. Necati Aça, Dost Kitabevi, Ankara.
* Gneisz, D. 1990, Das antike Rathaus; das griechische Bouleuterion und die frührömische Curia, VWGÖ, Viyana.
* Knackfuss, H. 1908, Das Rathaus von Milet, Königliche Museen, Georg Reimer Verlag, Berlin.
* Korkut, T. ve G. Grosche, 2004, “Das Buleuterion von Patara”, 60. Yaşında Fahri Işık’a Armağan, Anadolu’da Doğdu / Festschrift für Fahri Işık zum 60. Geburtstag, Ege Yayınları, İstanbul, ss. 439-460.
* Krischen, F. 1941, “Hellenistische Rathäuser”, Antike Rathäuser, Studien zur Bauforschung, Heft 4, Verlag Gebr. Mann, Berlin, ss.7-21.
* Kuhn, G. 1984, “Das neue Bouleuterion von Athen” Archäologischer Anzeiger 1984, Walter de Gruyter & Co., Berlin, ss.17-26.
* Lanckoroński, K., G. Niemann ve E. Petersen, 1892, Städte Pamphyliens und Pisidiens I-II, Viyana.
* Lawson, F. 2001, Congress, Convention and Exhibition Facilities; Planning, Design and Management, Architectural Press, Oxford.
* McDonald, W.A. 1943, The Political Meeting Places of the Greeks, The Johns Hopkins Press, Baltimore.
* Meinel, R. 1980, Das Odeion, Europäische Hochschulschriften XXVIII, 11, Frankfurt a.M.
* Meriç, R. 2003, Metropolis, Ana Tanrıça Kenti, Philip Morris / Sabancı Yayınları, İstanbul.
* Nagel, S. ve S. Linke, 1969, Versammlungstätten, DBZ-Baufachbücher 6, Bertelsmann Fachverlag, Gütersloh.
* Robertson, D.S. 1969, Greek & Roman Architecture, Cambridge University Press, Cambridge.
* Rumscheid, F. ve W. Koenigs, 1998, Priene, a Guide to the Pompeii of Asia Minor, Ege Yayınları, İstanbul.
* Thompsoni, J. 1937, “Buildings of the West Side of the Agora”, Hesperia 6, American School of Classical Studies, Atina, ss.1-227.
* Thompson, H. 1950, “The Odeion in the Athenian Agora”, Hesperia 9, ss.18-20.
* Vitruvius, 1993, “Mimarlık Üzerine On Kitap”, Çev. Suna Güven, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, Ankara.
Bu icerik 14792 defa görüntülenmiştir.