318
TEMMUZ-AĞUSTOS 2004
 
MİMARLIK'tan

UIA 2005 İSTANBUL’A DOĞRU

MİMARLIK DÜNYASINDAN



KÜNYE
SERGİ

Herzog & de Meuron’un Schaulager Sergisi: Yeni Bir Mimari Sergileme Biçimi Olarak Yaratma Süreci

Derleyen: Tuğçe Selin Tağmat

İsviçre’nin Basel kentinde Herzog & de Meuron tarafından tasarlanan Schaulager Sanat Merkezi, 2003 yılında açılışının ardından düzenlediği ikinci sergisini, tasarımını yapan iki mimara ayırdı. 8 Mayıs-12 Eylül 2004 tarihleri arasında açık kalacak sergi, hem mimari sergileme biçimine alternatif bir yaklaşım getirmesi açısından, hem de mimarların tasarım kavramlarının izlerini mevcut sanat merkezi yapısı üzerinden izlemek için fırsat sunuyor.

Sergilemenin Mimarisi

Schaulager Sanat Merkezi, sadece sergileme amaçlı değil, çağdaş sanatla ilgili koruma, araştırma ve tartışma etkinlikleriyle ilgili olarak da çalışmalar yürüten bir kurum. Geleneksel bir müze veya depolama yapısı olmaktan uzakta ve sanata yeni bakış açıları getirmeye çalışan merkez, temel olarak Emanuel Hoffman Vakfı’nın sanat koleksiyonunu içeriyor. Bu koleksiyon, genelde koleksiyonlara atfedilen statik özelliğin ötesine geçip, ziyaretçilerin görüşüne sürekli açık bir şekilde düzenleniyor.

Herzog & de Meuron, böylesi bir merkezin yapısını tasarlamak için başlangıç fikirlerini “çarpıcı ve sıradışı bir mekân yaratmak” olarak açıklıyorlar. Tasarımlarını, “çağdaş sanat ürünlerinin açık depolanmasına olanak sağlayacak ve randevu yöntemiyle yararlanılacak, ideal ve iklim kontrollü bir ambar” olarak niteliyorlar. Toplam 16.500 m²’lik alana sahip olan bu ambar, zemin katta ve bodrum katında sergileme mekânları, onların üstündeki üç katta depolama mekânları, Robert Gober ve Katharina Fritsch tarafından yapılan kalıcı enstalasyonlar, atölyeler, oditoryum, seminer salonu ve yönetim birimlerinden oluşuyor.

Tek tip bir depolama mekânı olmanın aksine, yapı kendine özgü bir biçimsel özellik gösteriyor. Proje raporunda da açıklandığı gibi, yapının dış görünümü pragmatik bir şekilde iç planın geometrisi ve yapı yönetmeliğinin içe çekme mesafeleriyle şekilleniyor ve sonuçta bir tarafta kamusallık ve davetkârlığın bir göstergesi olarak örtülü bir plaza yaratacak şekilde içe girinti yapan çokgen planlı bir yapı ortaya çıkıyor.

Bu yapı da, Herzog & de Meuron’un şimdiye kadar tasarladıkları yapılardaki gibi malzeme ve detaylar konusunda özenli bir yaklaşımla ele alınmış. Dış duvarlar, yapı arazisinin kazısından elde edilen çakıl taşlarının kullanıldığı beton katmanlarından oluşuyor. Bu malzeme katmanları iç mekânın iklimini kontrol etmede önemli bir rol oynuyor. Giriş cephesinde, duvarlara yerleştirilmiş iki büyük ekrandan, etkinliklerle ilgili bilgi ve görüntüler yayınlanıyor. Tüm bu çerçevede değerlendirildiğinde yapı, sergileme etkinliğine farklı bir boyut getirmenin yanında, yapıyı kentsel bağlamın bir parçası haline de getiriyor.

Mimarlığın Sergilenmesi

Herzog & de Meuron, arşivlerindeki her projeyi numaralandırdıkları gibi gerçekleştirdikleri her sergiye de kendi içinde bir proje olarak arşivlerinde yer veriyorlar. Bu kapsamda düzenlenen güncel sergilerden biri de, mimarların kendi tasarımı olan Schaulager Sanat Merkezi’ndeki No.250 olarak adlandırdıkları sergi. Bu sergide, yaklaşık 100 projeden belge ve objeler, 1000’in üzerinde malzeme örneği, prototipler, çalışma maketleri, çizimler, maket eskizleri, fotoğraflar ve video görüntüleri bulunuyor. Sergiye, “Günlük Yaşam için bir Sahne Olarak Mimarlık” başlığı altında bir dizi toplantı da eşlik ediyor.

Serginin özgün olan yönü, mimarların ayrı projeleri veya bitmiş yapıları üzerinde durmaktan çok, yaratma süreci ve bu süreç içindeki davranışlar üzerine odaklanması. Mimarlığı sergilemek için kullanılan bu sıradışı yöntem, mimarlık etkinliğinde sahnenin arkasında kalan arkitektonik çalışmanın parçalarını sergileyerek, süreci bir tartışma malzemesi haline getirmeyi amaçlıyor. Sergilenen projelerin kapsadığı 20 yıllık zaman diliminde, mimarların çalışmaya başladıkları ilk dönemlerden, olgunluğa ulaşmış ürünlerine kadar, birçok farklı şehirde tasarlanmış projelerden oluşan geniş bir perspektif sunuluyor.

Sergiden görüntülere kısa bir bakış bile, sergilenen ara ürünlerin çeşitliliğini ve proje üretme sürecinde önemli bir araştırma, düşünme ve geliştirme etkinliğinin yansımasını görmeye yetiyor. Bu anlamda, aslında Herzog & de Meuron’un her bir yapısında belki de ayrı ayrı gözlemlenebilen bu detaylar, teknikler ve malzemeler, bu defa sadece süreci sergileyen bir şekilde biraraya geliyor.

* Herzog & de Meuron’un Schaulager yapısına ilişkin tasarım ilkeleri, Schaulager Sanat Merkezi ve “Herzog & de Meuron. No.250” sergisi hakkında bilgi için www.schaulager.org sitesinden yararlanılmıştır (22 Haziran 2004).

Bu icerik 4508 defa görüntülenmiştir.