Kentler büyüyor, projeler büyüyor, sorunlar büyüyor , “mega” ölçekler hayatımızda daha fazla yer alıyor. İktidarın güç gösterisi olan bu “mega projeler”, kenti, doğayı, kentsel hafızayı ve kentsel kimliği derinden etkileyerek gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Bu sayının MİMARLIK Gündem’inde uzun süredir konuşulan ama adından başka hiçbir detayı belli olmayan Kanal İstanbul projesi yer alıyor. “İstanbul Boğazı’ndan daha güzel olacak” anlayışıyla yola çıkılan bir ‘çalışma’nın bir ‘proje’ olamayacağı ve şu aşamada “sanal bir proje” olmanın ötesine geçemeyeceği aşikar. Bu noktada ise iktidar, bilim üreten kurumlarla işbirliği kurması gerektiğini düşünerek projeye yeni ortak arayışına girmiş gibi görünüyor. Köklü bir üniversitenin projeyi kabul ettiği çoktan konuşulmaya başlandı. Sermaye ortakları ve rant ile bilimsel gerçekler ne kadar örtüşecek ve Kanal İstanbul ‘proje’sine ne olacak önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Giderek kangrene dönen bir diğer konu ise mülteci / sığınmacı sorunu. Konunun birçok yansıması var, ancak soruna kent / mekân çerçevesinden bakarsak konu biz mimarları da oldukça fazla ilgilendiriyor. Bu sorumluluktan hareketle, dergide “Krizin Mimarlığı” başlıklı bir bölüm açıyoruz. Yaşama mekânını terk etmek zorunda kalan Suriyeli bu büyük kitle, yaşadığı “kriz” durumunu “geçici” mekânsal çözümlerle gidermeye çalışıyor. Daha “kalıcı” mekânsal üretimin egemenler tarafından insan odaklı olmak yerine siyasi politika odaklı olarak ele alındığı bu noktada, mimarların da söyleyecek bir sözü olmalı ve yeni mekân üretim pratiklerinin önü açılmalı. Barınma mekânı ihtiyacının yanı sıra kent hakkı çerçevesinde de ele alınabilecek bu sorun, farklı birçok açıdan çalışılması gereken bir konu olarak önümüzde duruyor. Bundan sonraki sayılar, konu hakkındaki katkılara açık.

Bu yıl 15.si düzenlenen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde Büyük Ödüller ve Ödül Adayları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Ödüller ise 16 Mayıs 2016 tarihinde Ankara’da Akün Sahnesi’nde düzenlenecek törende sahiplerini bulacak. Serginin ödülden öncelikli tutulduğu, Türkiye’deki son iki yılın mimarlığını belgelemeyi hedefleyen programa başvuruda bulunan tüm eserlerin yer aldığı sergi, Ankara'dan sonra İstanbul, Eskişehir, Konya, Adana, Kayseri, İzmir, Samsun kentlerinde izleyicisi ile buluşacak.