395
MAYIS-HAZİRAN 2017
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Dünden Bugüne Fikirtepe
    Duygu Parmaksızoğlu, Antropolog, New York Şehir Üniversitesi Antropoloji Bölümü Doktora Öğrencisi

YAYINLAR



KÜNYE
CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞI

Yitirilen Bir Erken Cumhuriyet Dönemi Mirası: Erzurum Halkevi

Neslihan Kulözü, Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Halkın Cumhuriyet ideolojisini benimsemesini sağlayacak eğitim kurumları olarak görülen halkevleri, aynı zamanda bulundukları kentlerdeki sosyal yaşantının da odak noktalarından biri idi. 2012 yılında yıkılan Erzurum Halkevi binasını ele alan yazar, yapının kentsel bellekten silinmemesi için yapının yaşam öyküsüne odaklanıyor.

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE “HALKEVİ”

Ulus-devletlerin yapılanmaları sırasında yapılı çevre üzerinden oluşturulmaya çalışılan ortak bir ulus belleği, Türkiye Cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi, ideolojik olarak üretilmiş yeni bir dil ortaya çıkarmıştır. Bu dilin yaşam bulduğu öncü yapılardan biri, Türkiye Cumhuriyeti’nin ideolojisini tam olarak benimseyerek halka yaymak amacıyla 1931 yılında kurulmasına karar verilen halkevleri olmuştur.

Bir ulus inşa süreci olarak değerlendirebileceğimiz erken Cumhuriyet dönemi, büyük ölçüde sosyo-mekânsal bir süreç olarak gelişmiştir. Bu doğrultuda Cumhuriyetin ulus-devlet inşa projesinin mekânsal yönünü oluşturan dört temel ögesi; Ankara’nın başkent ilan edilmesi, ülkede iç pazar bütünlüğünü sağlayacak bir demiryolu programı uygulamak, ithal ikameye yönelmiş bir sanayileşme programı uygulamak ve ülkenin tüm yerleşmelerinde halkevleri kurmaktır.(1) Bu dönemde Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu’nun (1931) ardından kurulan halkevleri, Cumhuriyetin getirdiği yeni değerler sisteminin yaşam tarzına dönüştürülmesinde büyük rol oynamıştır.(2)

Ülkemizde erken Cumhuriyet döneminin önemli kurumlarından biri olarak geliştirilen halkevleri, ilk olarak 19 Şubat 1932’de Afyon, Ankara, Aydın, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya ve Samsun illerinde açılmıştır. Bu 14 halkevinin ardından, halkevlerinin bu çalışmada odaklanılan birinci döneminin kapandığı 1951 yılına gelindiğinde, Anadolu’nun tüm yerleşmelerinde kurulan halkevlerinin sayısı 63 ilde 478’e ve 5.000’e yakın şubeye ulaşmıştır.(3) Radikal modernite projesinin ürünü olarak ortaya çıkan halkevlerine ilişkin bu niceliksel veri, modernite projesinin tüm ülkeye yayılması ve milleti ulusa dönüştürme isteğinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Halkevleri aracılığıyla dönemde bilime, kültüre ve sanata yönelik “modern yaklaşımın” tüm ülkeye yayılması arzulanmıştır.(4) Bu doğrultuda halkevlerinin amacı, 1933’te yayına başlayan partinin resmî dergisi Ülkü’de yayımlanmış “Halk Terbiyesi” başlıklı yazıda, halka Kemalist inkılâbın anlamını, zorunluluğunu ve ideallerini (ülkülerini) öğretme, “bırakılan şeylerin niye bırakıldığını, dışarıdan alınan şeylerin niçin alındığını, yeni yapılan şeylerin niçin yapıldığını”(5) açıklamak olarak tanımlanmıştır. Kısaca, radikal modernite projesinin kültürel boyutunun benimsetilmesi ve hayata geçirilmesi için kurulan halkevleri yaklaşık 20 yıl boyunca ülkenin her köşesinde kurularak toplumsal yaşamın çağdaşlaştırılmasında kullanılmıştır. Ancak, Tanyeli’nin söylemiyle “modernleştirmenin ajanları” olarak tanımlayabileceğimiz halkevleri ülkemizde çok partili rejime geçilmesiyle sorun alanı haline gelmiştir.(6) Bu süreçte halkevlerine ilişkin yasanın 11 Ağustos 1951 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesiyle halkevleri resmen kapatılmamasına rağmen, yeni bir statüye kavuşturulamayarak fiilen işlemez duruma gelmiştir. Böylece 1951 yılında Halkevlerinin birinci dönemi kapanmıştır.(7)

KENTSEL MEKÂNDA HALKEVLERİ

Erken Cumhuriyet döneminde halkevleri ilerici rollerini mimarileriyle de sergilemiş, halkevi yapıları yeni rejimin varlığının ve gücünün temsili olmuştur. Halkevlerinin kentsel ölçekte temsili önemi, dönemde halkevi binalarının çoğunlukla kentin en önemli sokağına ya da Cumhuriyet meydanına bakan yerlerde yapılmasıyla dışa vurulmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun yerine kurulan “ulus-devlet” ülkenin her köşesinde iktidarını mekânsal olarak temsil eden “Cumhuriyet Meydanları” inşa etmiş, halkevi binaları da çoğunlukla bu meydanlar üzerinde inşa edilmiştir. Dolayısıyla Cumhuriyet yönetimi, iktidarının damgasını Cumhuriyet Meydanları ile kent mekânına vururken, Halkevleri Bursa, Zonguldak ve Sivas örneklerinde görüldüğü gibi, bu modern kamusal alanları tanımlayan yapılardan biri olmuştur.(8) Sivas’ta inşa edilecek halkevinin mimari projesini elde etmek için açılan yarışmanın şartnamesi, erken Cumhuriyet döneminde halkevi binalarında kente ve meydana hâkimiyet fikrinin göstergesi niteliğindedir. Şartnamenin ilk maddesi şöyledir: “Bina, arsanın haritasında gösterildiği veçhile 50 derecelik had bir zaviye tahtındaki köşeye yapılacağından, iki sokak cephesi arz edecek ve mukabil arka cepheler de bahçeye nazır olacaklardır.”(9) (Plan 1) Ayrıca ülke genelinde halkevi binalarının ön cephesinde, simetri aksında ve çoğu zaman Cumhuriyet meydanında Atatürk heykeline yer verildiği görülmektedir.(10)

Erken Cumhuriyet döneminde, belediye ve hükümet konağı binaları gibi, yönetimin varlığının ve gücünün mekânsal temsili olarak inşa edilen halkevi binaları, kentin Hükümet Konağı’ndan sonra en önemli yapısı olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla halkevi binaları resmî yapı imgesiyle bütünleşmiş, toplumsal ve mekânsal bellekte yer etmiş yapılardır. Ancak, ülke genelinde halkevi yapıları Yeşilkaya’nın belirttiği gibi mekânsal olarak hızla silinmektedir; bunun son örneklerinden birini Erzurum Halkevi oluşturmaktadır.(11)

ERZURUM CUMHURİYET MEYDANI VE HALKEVİ BİNASI

MÖ 4000’lere dayanan tarihinin her döneminde, Anadolu’nun önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Erzurum’un, Batılı biçim ve unsurları içeren modern bir imaja dönüşme süreci, J. H. Lambert tarafından hazırlanan planın yönlendiriciliğinde erken Cumhuriyet döneminde başlamıştır. Erzurum’un bugünkü kentsel gelişmesini büyük ölçüde uygulanmış olan Lambert planı (1938-1939) belirlemiştir.(12) (Plan 2) Erzurum Halkevi Binası da yıkılana dek koruduğu, kent içindeki önemli konumunu (Lambert planına göre kentin batı yönünde gelişme sınırında) Lambert planı ile kazanmıştır.

Erken Cumhuriyet döneminde Lambert Planı’nın yönlendiriciliğinde kentin büyümesi, o zamana kadar aşağı yukarı hep aynı kalan batı yönüne doğru gerçekleşmiştir.(13) Bu doğrultuda kentin omurgası olarak planlanan, farklı uygarlıklara ait mimarlık mirasının taşıyıcısı niteliğinde Erzurum’un geleneksel ve modern dokusunu bağlayan Cumhuriyet Caddesi kentin batısında, ulus-devletin Erzurum’da ki mekânsal temsili olarak inşa edilen Cumhuriyet Meydanı ile sonlandırılmıştır. Dönemde ülkenin dört bir yanında kurulan Cumhuriyet Meydanlarının Erzurum’daki örneği olarak inşa edilen bu modern kamusal mekân Türkiye Cumhuriyeti’nin ve modern Erzurum’un yeni yüzünü sembolize eden binalarla tanımlanmıştır. (Resim 1) Bu binalardan birisi Erzurum Halkevi olmuştur.(14)

Erzurum’da Halkevi 23 Şubat 1934 tarihinde halkevlerinin açılış günü kutlamaları ile birlikte resmen açılmıştır.(15) Açılışının ardından Halkevi’nde; “dil, tarih, edebiyat”, “ar”, “gösterit”, “spor”, “sosyal yardım”, “halk dersaneleri ve kurslar”, “kitapsarayı ve yayın”, “köycüler”, “müze ve sergi” şubeleri kurulmuştur. Erzurum Halkevi’nin ilk yılları faaliyetler açısından sönük geçmesine karşın, özellikle 1940’lı yıllarda bir kültür, sanat ve edebiyat okulu gibi hizmet vermiş, modern kent yaşamının canlanmasına ve şehrin kültür ve eğlence hayatına önemli katkılar yapmıştır. Erzurum Halkevi ilk olarak İbrahim Paşa Mahallesi Kuloğlu Sokak’ta yer alan Nurluzade Şükrü Bey’e ait olan ve 1940 yılında yıkılan 6 numaralı evde faaliyete geçmiştir. Halkevi, bu çalışmanın odağını oluşturan, Cumhuriyet Meydanı’nda inşa edilen binasına ise 20 Ekim 1939’da taşınmış ve açılışı 29 Ekim 1939 tarihinde yapılmıştır.(16) (Resim 2, 3)

Erzurum merkez ilçesi, 9 pafta, 231 ada, 1 parselde yer alan Erzurum Halkevi, kapısına ülkede halkevlerinin kapatıldığı 11 Ağustos 1951 günü mühür vurulmasının ardından yıkıldığı 19 Mayıs 2012 tarihine kadar Halk Eğitim Merkezi olarak kullanılmıştır. (Resim 4, 5) Bu süreçte yapı Kültür ve Turizm Bakanlığı Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 12.03.1993 tarih ve 533 sayılı kararı ile III. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenmiştir.

Erzurum Halkevi binası parselin yaklaşık merkezinde kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda oturtulmuş, ana hatları ile T formlu zemin + 1 kat düzenine sahiptir. Kütle olarak farklı boyutlarda iki dikdörtgen prizmatik bloğun bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş, yaklaşık 1100 m2’lik bir alana yayılan bina ana hatlarıyla simetrik düzenle üretilmiştir.(17) (Plan 3) Binanın kuzey-batı cephesinde bulunan uzun kenarının ortasında konumlandırılan ve yapıya girişin sağlandığı açıklığın üzerinde iki ayakla taşınan çıkma yapan bir kütle oturtulmuştur.

Halkevi binası için 1930’larda kentin tarihi gelişme alanının dışında kalan ancak 20. yüzyılın başında inşa faaliyetlerinin görüldüğü ve dönemde inşa edilmekte olan Cumhuriyet Meydanı’nın etrafında bir alan seçilmiştir. (Resim 6) Cumhuriyet Meydanı’nın Halkevi ve aynı yıllarda inşa edilen diğer üç yapının geometrik olarak bir karenin kenarlarını oluşturacak biçimde konumlandırılmalarıyla oluşturulan kapalılıkla tanımlanmış olması, Halkevi’nin; Halkevi’nin de Cumhuriyet Meydanı’na cephe verecek şekilde inşa edilmiş olması Cumhuriyet Meydanı’nın önemine mekânsal olarak vurgu yapmaktadır. Resim 5’de görülen ve bugün yaygın olarak Havuzbaşı olarak anılan Cumhuriyet Meydanı’nı tanımlayan Halkevi ile birlikte 1930’larda inşa edilen diğer yapılar Subay Lojmanları, 29. Tümen Komutanlığı Binası ve 9. Kolordu Komutanlığı Binasıdır. Halkevi ile birlikte bu üç yapı, Lambert tarafından planlanmış, kentin yol strüktürünün temelini oluşturan ve Cumhuriyet Meydanı’nda kesişen Cumhuriyet Caddesi, Yenişehir Caddesi (günümüzde Paşalar Caddesi) ve Hastaneler Caddesi ile ayrılmıştır.(18)

Diğer taraftan ülke genelindeki Bursa ve Mersin Halkevi örneklerinde görüldüğü gibi, Erzurum Halkevi binasının simetri aksında bir Atatürk Heykeli konumlandırılmıştır. 1963 yılında temeli atılan ve 23 Temmuz 1965’de açılışı yapılan Atatürk Heykeli ve Erzurum Kongresi Anıtı’nın heykeltıraşı Hakkı Atamulu’dur. (Resim 7) Tarihsel süreç içerisinde Halkevi ve içinde bulunduğu kentsel mekâna yapılan bu müdahale, Halkevinin anlamını pekiştiren olumlu bir müdahale olarak değerlendirilmelidir. Ancak varlık gösterdiği 73 yıl içerisinde Halkevi ve parçası olduğu Cumhuriyet Meydanı’na, sonuncusu 2012 yılında yıkmak şeklinde gerçekleşen kentsel mekân ölçeğinde pek çok müdahale yapılmıştır.

İlk olarak, Halkevi binasının Halk Eğitim Merkezi olarak kullanıldığı yıllarda ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar doğrultusunda, Plan 3’te görüldüğü gibi, güneydoğu ve güneybatı cephesinden derslikler eklenmesiyle yapıya büyük bir müdahale yapılmıştır.(19) Ancak hem yapıyı hem de kentsel mekânı etkileyen bu müdahalenin Halkevi binasının Cumhuriyet Meydanı’nı tanımlayan giriş cephesine yansımadığı, yapının meydanı tanımlayan diğer üç yapı ile paylaştığı ortak dili koruduğu görülmektedir. (Resim 8, 9)

İkinci müdahale, Cumhuriyet Meydanı’nın Havuzbaşı olarak anılmasının da sebebi olan havuza, Halkevi binasından Atatürk heykelinin, Atatürk heykelinden de Halkevi binasının okunabilirliğini büyük ölçüde etkileyen fıskiyenin yapılması olmuştur. Bu müdahale ile Erzurum Halkevi binası ile karşısında inşa edilen Atatürk heykeli arasındaki açıklık fıskiye ile bölünmüştür. (Resim 10) Üçüncü müdahale ise (ki Halkevi binası henüz yıkılmadan önce Cumhuriyet Meydanı’nı oluşturan yapı bütünlüğünü en çok etkileyen müdahale olarak tanımlanabilir) geniş bir oturum alanına sahip binanın güneybatı tarafına 70 cm. mesafede Resim Heykel Müzesi ve Galeri Müdürlüğü binasının(20) (zemin + 1 kat düzeninde) inşa edilmesi olmuştur.(21) (Resim 11)

Erzurum Halkevi’ne ve dolayısıyla parçası olduğu Cumhuriyet Meydanı’na yapılan en köklü müdahale ise meşruiyetini “tescilinin kaldırılmasının isabetli bir işlem olacağı”(22) yönünde görüş bildiren bilirkişi raporundan alarak, binanın tescilinin kaldırılmasının ardından 19 Mayıs 2012 tarihinde yıkılması ile yapılmıştır. (Resim 12, 13)

ERZURUM HALKEVİ’NİN MEKÂNSAL BELLEKTEN SİLİNMESİ

Ülke genelinde halkevi binalarının yıkılmasını sistemli bir bellekten silme müdahalesi olarak okuyabilir, Erzurum Halkevi’nin yıkılmasını da bunun bir parçası olarak değerlendirebiliriz. Ancak Erzurum örneğinde bu sosyo-mekânsal müdahaleye açıklık getirilmesi için Halkevi binası ve içinde yer aldığı Cumhuriyet Meydanı’nın, müdahaleye meşruiyet kazandıran bilirkişi raporunda nasıl kavramsallaştırıldığının ortaya koyulması gerekmektedir. Erken Cumhuriyet döneminde Türkiye Cumhuriyeti kentlerinin sosyo-kültürel yapısını dönüştürme adına önemli yapı taşlarından biri olan halkevi binaları Yeşilkaya ve Bozdoğan’ın vurguladığı gibi ulus-devletin mekânsal temsili olarak kentin en önemli cadde veya meydanında konumlandırılmıştır.(23) Erzurum Halkevi de bu yaklaşıma uygun olarak Cumhuriyet Meydanı’nda giriş cephesi ile meydanı tanımlar biçimde inşa edilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda Halkevi binası aynı dönemde inşa edilen dörtlü yapı sisteminin ve Cumhuriyet Meydanı’nın bir parçası olarak ele alınmak yerine tekil bir yapı olarak değerlendirilmiştir. Bu karar gerekçesiyle birlikte şöyle yazılmıştır: “Binanın doğu ve güneydoğu istikametinde Telekom binası ile Emniyet Müdürlüğü çalışanlarına tahsis edilmiş lojmanlar da herhangi bir sanatsal veya mimari ayrıcalığı bulunmayan alelade ve yeni binalardır. Böylece çelişkiler barındıran yapılaşmalar sonucu ortaya çıkmış çevrede, cephe karakteristikleri, gabari ve sair mimari vasıflar veya silueti itibariyle evvelce varlığı muhtemel geleneksel doku bütünlüğünü algılanabilir şekilde yansıtabilecek herhangi bir ifade günümüze ulaşmamıştır. Bundan ötürü, Halk Eğitim Merkezi binasını mevcut sanatsal ve mimari niteliklerine göre müstakilen değerlendirmek gerekmektedir.”(24)

Diğer taraftan raporda Halkevi binasının kentin önemli bir caddesinde bulunduğunun altı çizilmiştir. Fakat bu yapının sahip olduğu tek değer olarak anlaşılacak biçimde vurgulanmıştır: “Erzurum Halk Eğitim Merkezi binası (Erzurum Halkevi) kentin önemli bir caddesinin üzerinde yer alması dışında, çağdaşı olan halkevi binalarının arasında hem programı hem de mimari özellikleri bakımından zayıf kalmıştır.”(25) Ayrıca, raporda erken Cumhuriyet dönemindeulus-devletin iktidarının Erzurum’daki temsili olan Cumhuriyet Meydanı, görsel veya yazılı olarak anılmamış, hatta indirgeyici bir yaklaşımla “havuzlu bir kavşak” olarak tanımlanmıştır: “Parsel, kuzey tarafta Cumhuriyet Caddesi, Batı yönde ise Yenişehir Caddesi ile sınırlandırılmış olup, kuzeybatısında her iki caddenin kesişmesiyle teşkil edilen havuzlu bir kavşak mevcuttur.”(26)

Sonuç olarak, Halkevi binası erken Cumhuriyet döneminde izlenen radikal modernite projesinin kültürel boyutunun benimsetilmesi ve hayata geçirilmesi için geliştirilmiş ve ülkenin pek çok kentinde olduğu gibi, Erzurum’da da Cumhuriyet Meydanı’nda konumlandırılmıştır. Ancak, Erzurum Halkevi binası kentsel mekânda yeri ve anlamını bu çalışmadaki ele alışa göre indirgeyici bir yaklaşımla ortaya koyan bilirkişi raporundan meşruiyet alınarak tescilinin kaldırılmasının ardından 19 Mayıs 2012 tarihinde yıkılmıştır. Bu yazı Halkevi binasının mekânsal olarak yitirilmiş olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Fakat bilirkişi raporunda “Üstelik ne Cumhuriyet Dönemi mimarisini konu alan yayınlarda, ne de Erzurum anıtlarını konu alan eserlerde bu yapı ile ilgili herhangi bir kayda tesadüf edilmemiştir.”(27) şeklinde olumsuz bir anlam yüklemesi yapılarak vurgulandığı gibibugüne kadar mekânsal özellikleri ile literatürde yer edinememiş olan Erzurum Halkevi’nin literatürde ve belleklerde yer etmesini sağlayacaktır. Müdahale edilen kentsel mekânı bu çalışmada ortaya koyulan veya bilirkişilerce kaleme alınmış rapordan yapılan alıntılarla aktarılmaya çalışılan farklı bakış açısı ile kavramsallaştırmak ise okuyucuya bırakılacaktır. (Resim 14)

* Bu çalışmada sunulmak üzere merhum babası Fuat Seval’e ait Halkevi yapısının ilk yıllarına ışık tutan fotoğrafları paylaşan İbrahim Ata Seval’e ve Halkevi’nin 2012 yılına ait fotoğraflarını paylaşan Y. Mimar A. Deniz Yeşiltepe’ye, çalışmaya ve Erzurum’un mekânsal değişim tarihine yapmış oldukları katkıdan dolayı teşekkürü borç bilirim.

KAYNAKLAR

Akyol, Yaşar, 1997, “Türkiye’de Halkevlerine İlişkin Çalışmalar ve Değerlendirmeler Üzerine”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, cilt:2, sayı:6-7, ss.131-146.

Arslan, Mukaddes, 2013, “Türk Siyasi Tarihinde Erzurum (1923-1950)”, Atatürk Araştırma Merkezi, sayı:85, ss.207-218.

Bilirkişi Raporu, 2012, Erzurum İli, Merkez İlçesi, 231 Ada, 1 Parselde Yer Alan Taşınmazlardan Halk Eğitim Merkezi Binasına Ait Rapor.

Bozdoğan, Sibel, 2012, Modernizm ve Ulusun İnşası, (çev.) Tuncay Birkan, Metis Yayıncılık, İstanbul.

Can, Zühtü, 1988, İmar Planı Araştırması: Erzurum, Can Planlama Bürosu, Erzurum.

Çeçen, Anıl, 2000, Atatürk’ün Kültür Kurumu: Halkevleri, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul.

Erzurum Valiliği, 2011, Hatıralarla Erzurum, (der.) Fikret Öztürk, Erzurum Valiliği Yayınları, Ankara.

Gürallar Yeşilkaya, Neşe, 2003, Halkevleri: İdeoloji ve Mimarlık, İletişim Yayınları, İstanbul.

İsimsiz, 1939, “Sivas Halkevi Projesi Müsabakası”, Arkitekt, sayı:3-4 (99-100), ss.65-68.

Karakaya, Emel, 2011, Construction of the Republic in City Space: From Political Ideal to Urban Planning Principles, ODTÜ FBE, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Kulözü, Neslihan, 2015, “Building a Modern City on Historical City Space: The Case of Erzurum/Turkey”, Third International Urban Design Conference on Cities, People and Places Proceedings, (ed.) Ranjith Dayaratne, Janaka Wijesundara, University of Moratuwa, Sri Lanka, ss.184-194.

Kulözü, Neslihan, 2016, “Bir Mekânsal Modernleşme Öyküsü: Erzurum Kenti ve Kentsel Mekânında İkili Dokunun Oluşumu”, İdeal Kent, sayı:18, cilt:7, 22-47.

Küçükuğurlu, Murat; Okur, Mehmet, 2007, Tek Parti Döneminde Erzurum Halkevleri, Derya Kitapevi, Trabzon.

Tanyeli, Uğur, 1998, “Mekânlar, Projeler, Anlamları”, Üç Kuşak Cumhuriyet, (ed.) Uğur Tanyeli, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, İstanbul, ss.101-107.

Tekeli, İlhan, 2005, “Kent Tarihi Yazımı Konusunda Yeni Bir Paradigma Önerisi”, Özcan Altaban’a Armağan: Cumhuriyet’in Ankara’sı, (ed.) Tansı Şenyapılı, ODTÜ Yayıncılık, Ankara, ss.2-21.

Yurt ansiklopedisi: Türkiye il il, dünü, bugünü, yarını, 1982, Anadolu Yayıncılık, İstanbul.

NOTLAR

1. Tekeli, 2005, ss.2-21.

2. Bozdoğan, 2012.

3. Akyol, 1997, ss.131-146. Çeçen, 2000. Bozdoğan, 2012.

4. Tekeli, 2005, ss.2-21.

5. Kemal, 1933, aktaran Bozdoğan, 2012:109.

6. Tanyeli, 1998, s.102.

7. Akyol, 1997. Çeçen, 2000.

8. Bozdoğan, 2012. Yeşilkaya, 2003.

9. İsimsiz, 1939.

10. Yeşilkaya, 2003.

11. Yeşilkaya, 2003.

12. Can, 1988. Kulözü, 2015, ss.184-194.

13. Can, 1998. Kulözü, 2015, ss.184-194.

14. Kulözü, 2015, ss.184-194. Kulözü, 2016, ss.22-47.

15. Arslan, 2013, ss.207-218. Küçükuğurlu ve Okur, 2007.

16. Küçükuğurlu; Okur, 2007.

17. Bilirkişi Raporu, 2012.

18. Kulözü, 2015. Kulözü, 2016.

19. Bilirkişi raporu, 2012.

20. Resim Heykel Müzesi ve Galeri Müdürlüğü, Halkevi binasının yanına inşa edilen binasına 1986 yılında taşınmış, 2012 yılında Halkevi binası ile birlikte yıkılana dek de burada varlığını sürdürmüştür.

21. Bilirkişi raporu, 2012.

22. Bilirkişi Raporu, 2012, s.16.

23. Yeşilkaya, 2003. Bozdoğan, 2012.

24. Bilirkişi Raporu, 2012, s.2.

25. Bilirkişi raporu, 2012, s.15.

26. Bilirkişi raporu, 2012, s.1.

27. Bilirkişi raporu, 2012, s.15.

 

 

Bu icerik 7685 defa görüntülenmiştir.