431
MAYIS-HAZİRAN 2023
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

Beş Kadından Mimarlığa Beş Bakış

Pınar Uluçay Righelato, Dr. Öğr. Üyesi., DAÜ Mimarlık Bölümü
Seyit Ermiyagil, Dr. Öğr. Üyesi., DAÜ İç Mimarlık Bölümü

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Mimarlık Fakültesi bünyesinde Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “5 Kadın - 5 Mimar - 5 Bakış” başlıklı panel ve “5 Kadın - 5 Tasarımcı - 1 Sergi” başlıklı sergi düzenlendi. Yazarlar, toplumda ve mimarlık ortamında kadınların dönüştürücü rolüne ve birlikte üretmenin güçlendirici yönlerine dikkat çekiyor.

Mağusa kenti, 6 Şubat 2023 tarihinde anavatan Türkiye’de yaşanan depreme uyanırken, saatin akrep ve yelkovanı 04.17’de durdu ve güneş o gün hiç doğmadı. Yitirilen yaşamlar, akmayan zamana birikti ve gerçek olanla aramıza bir duvar ördü. Her şey gibi içinde bulunduğumuz akademi ve onun insanları da bu durum karşısında ne yapacağını bilemedi. Sessizlik önce düşüncelerimize sonra mekânlarımıza hakim oldu. Ancak “ümit” rotamız olunca, yaraları sarmak üzere düşüncelerimiz yeniden yeşerdi. Evladını yitiren analar ile birlikte evini geçindirmek için inşaat işçiliği yapan kadınlar; ve toplumda varolabilmek için pek çok farklı rollere bürünen meslektaşlarımız düştü aklımıza, ve böylelikle “5 Kadın - 5 Mimar - 5 Bakış ve 1 Sergi” etkinliği hayat buldu. Mimarlık mesleğinin farklı arayüzleriyle uğraşan 5 kadın mimoza çiçekleri altında yaşam ve meslek deneyimlerini bizlerle paylaşmak için Kadınlar Günü etkinliğimize katılarak birbirimizi anlamamıza ve yaralarımızı sarmamıza yardımcı oldu.

DAÜ Mimarlik Fakültesi Konut, Eğitim, Danışma ve Araştırma Merkezi (KEDAM) ile DAÜ Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (KENT-AG) işbirliğinde 22 Mart 2023 günü gerçekleşen panelin moderatörlüğünü Prof. Dr. Türkan Ulusu Uraz ve Dr. Öğr. Üyesi Seyit Ermiyagil yürüttü, sergi küratörlüğünü de meslektaşımız Seyit Ermiyagil yüklendi. Panele ve sergiye Lefke Gazi Lisesi ve Lapta Yavuzlar Lisesi öğrencileri ile DAÜ Mimarlık Fakültesi lisans ve yüksek lisans öğrencileri, mezunları ve öğretim üyeleri katıldı. Panelde halen Girne Belediyesi’nde çalışan ve KKTC’de ilk “yeşil bina” sertifikası almaya hak kazanan Girne Belediyesi Hizmet Binası, Kültür Merkezi ve Rekreasyon projesinde görev alan, iş sağlığı ve iş güvenliği uzmanı Anıl Çağdan, KKTC’de birçok otel ve kurumsal bina projelerinin saha uygulamalarını yapmış şantiye proje yöneticisi Ayşe Bolkaner, Lefke Avrupa Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Selen Ermiyagil Abbasoğlu, Isı Metal Çelik Ltd. Şti’nin Lider Proje Yöneticisi ve Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Simzer Kaya ve Miro Designroom direktörü ve KTMMOB Mimarlar Odası Yayın Kurulu Başkanı Münevver Özgür Özersay katıldı. Mekân, mimoza çiçekleriyle misafirlerini karşıladı.

Seyit Ermiyagil, mimoza çiçeklerini göstererek “mimoza ya da çocukluğumuzun altın topu kadını temsil ettiğini biliyor muydunuz?” diye söze başladı. “İkinci dünya savaşı yıllarında, birçok ülkede olduğu gibi İtalya’da da insanların morali bozuktu ve topluma umutsuzluk hakimdi. İnsanlara umut olabilecek, onların yaralarını sarabilecek bir şeylere ihtiyaç vardı. Böyle bir arayışın içinde olanların arasında İtalya Kadın Birliği de bulunmaktaydı. Kadınların verdiği her emekle dünyanın güzelleştiğini savunan bu sivil toplum örgütü, savaştan çıkan toplumlarda umudun yeniden yeşerebilmesi için kadınlara ihtiyaç olduğunu düşünüyordu. Bu duyguyu ise ancak çiçekler temsil edebilirdi. Bu amaçla 3 çiçek önerisinde bulundular: Menekşe, Akasya ve Mimoza… 1946 yılında İtalyan feminist ve politikacı Teresa Mattei bu 3 çiçek arasından Mimoza’yı seçer… Neden mi? Çünkü, mimoza, diriliş, hassasiyet, coşku gibi duyguları hatırlatır ona... İlkbaharda sarı salkımlar şeklinde açan bu çiçek, güçlü kokusu ile hayatın yenilenmesini simgeler... İşte İtalya’da ortaya atılan bu fikir ile mimoza çiçeği, Dünya Kadınlar Günü ile anılmaya başlanmıştır. Bizde mimoza çiçeklerinin kokuları ile yenilenen bu mekânda sizleri karşılamak ve kadınlar gününüzü birlikte kutlamak istedik.”

Açılışta söz alan Prof. Dr. Türkan Ulusu Uraz ise Türkiye'de ve Kıbrıs’ta modernleşme ve demokratikleşme sürecinin Atatürk'ün devrimleri ile başladığını ve Cumhuriyet döneminde Türk kadınlarına verilen hakların korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine dikkat çekti. Atatürk, bir ülkenin kalkınmasındaki en büyük ivmenin kadın-erkek eşitliği ile geleceğini savunmuş; ve kadınları sosyo-ekonomik yaşamın parçaları olmaları için yüreklendirmiştir. Bu ilke ışığında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilk on yılda, ilk kadın avukat ve yargıç, ilk belediye meclisi üyesi, ilk kadın doktor ve diş hekimi, pilot ve kadın milletvekili yetiştirilmesine de aracı olmuştur. İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu ilk kadın mühendis-mimarlardan Celile Berk Butka ile 1940’lı yıllarda başlayan temsiliyetimiz, panele katılan 5 kadının - mimar, feminist, aktivist, büro sahibi, uygulamacı, akademisyen, malzeme tedarikçişi, oda temsilcisi, yazar, editör ve sanatçı - mimarlık mesleğini nasıl zenginleştirdiklerini gösteriyor.

Panelistlere yönlendirilen ilk soru  “Kadın kimliğiniz yaptığınız işi etkiliyor mu? Nasıl etkiliyor?” oldu. Şantiye şefi mimarlar söz aldı: “Zaman zaman şantiyede ataerkil toplum yapımızdan kaynaklanan tepkiler ile karşılaşsak da temsil ettiğimiz cinsiyet ile değil sahip olduğumuz bilgi ve beceri ile meslekte kabul gördüğümüze inanıyoruz. Öte yandan anne / eş olarak mesleğe devam etmenin zorlukları da yok değil, hiç şüphesiz bazılarımızı akademisyen olmaya da yönlendiren bu çoklu rollerimiz. Toplumumuzda akademisyen olmak, anne/eş kimliğimiz ile de uzlaşabileceğimiz daha konforlu bir alan açıyor bizlere. Akademi, kadın nüfusu ve çok rollü kadın kimlikleri ile iş ortamlarında tüm cinsiyetlere daha toleranslı. Mimarlık formasyonunun bize kazandırdığı eleştirel bakış işte yine bizimle... Belki de günümüz mimarlığına farklı boyutlar kazandırdan toplumdaki cinsiyet rollerimiz, mesleğimizi de çok cinsiyetli bir alana dönüştürüyor.”

Sonrasında gelen soru ise “Bir kadın olarak öğrenciliğiniz ve iş yaşamınızda ayrımcılığa uğradınız mı?” şeklindeydi. “Mimarlık günümüzde kadınların seçtiği bir meslek dalına dönüşürken, iş yerindeki kadın yönetici cinsiyet özelliklerini arka plana atarak daha ataerkil gücü temsil eder hale geldi. Diğer taraftan meslek yaşamında dezavantajlı grup olarak algılanıp pozitif ayrımcılığa da uğramak insanları iyi hissettirmiyor. Diğer cinsiyetler ile eşit ve yarışabilir durumda olmak başarı için önemli. Mimarlık eğitiminde de cinsiyet ayrımının ortadan kalkması için farklı cinsiyet modelleri ile kendini yeniden tanımlayan çok kültürlü öğrenci topluluğuna ihtiyaç var.” olarak cevaplandı.

“Temel cinsiyet rolleri içinde feminist bakış açısı önemli bir rol. Buna nasıl bakıyorsun’ Feminist misiniz?” sorusuna ise “Sosyo-politik ortamlarda erkek-egemen bakış açısının yeniden inşa edilebilmesi için femizim gibi alternatif bakış açılarına ihtiyaç var. Feminizmi toplumsal cinsiyet rollerinin yıkılabilmesi açısından önemsiyoruz.” yanıtı geldi.

Son olarak mekândaki geleceğin mimarlarına seslendik: “‘Lütfen çocuklarınıza mimar annenin şantiyede çalışarak eve para getirebileceğini, babanın ise evde yemek pişirebileceğini gösterin. Cinsiyetlerin ötekileştirmediği adil bir dünya yaratmak mümkün!”

Ve sonrasında böyle bir hayalin gerçek olabileceğini bizlere gösteren Münevver Özgür Özersay, Özlem Olgaç, Guita Farivarsadri, Nil Paşaoğluları Şahin ve Zehra Ongül’ün resim sergilerinin açılışıyla etkinlik sonlandı.

*Fotoğraflar DAÜ Mimarlık Bölümü arşivinden alınmıştır.

Bu icerik 439 defa görüntülenmiştir.