431
MAYIS-HAZİRAN 2023
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KENTSEL MEKÂN

Alternatif Mekânsal Üretim Pratiklerine “Arada(lık) Halleri” ile Bakmak

Tuba Doğu, Tonguç Akış, Gökçeçiçek Savaşır

Ana akım mekânsal pratiklere alternatif olarak kabul gören güncel yaklaşımlar bir dizi soru üzerinden sorgulanabilir: Kapitalizmin krizleri ile mekândaki toplumsal ve politik örgütlenmeler arasındaki ilişki nedir? Özellikle, günümüz kapitalist düzenin çalkantılarına yanıt arayan eleştirel mekânsal eğilimler, kapitalizmin çok yönlü krizleriyle nasıl bağlantılıdır? Sistemden tamamen bağımsız hareket etmek mümkün müdür? Bu çalışma, hâkim mimarlık söylemleri ile biçimlendirilmiş disiplin içerisinden bir bakış açısının aksine, küresel ve yerel ölçekten güncel alternatif mekânsal pratiklerin incelenmesiyle şekilleniyor; kapitalizmin yarattığı kırılmaların harekete geçirdiği eğilim ve durumlara eleştirel bir okuma yaklaşımına odaklanıyor. Yazarlar, alternatif mekânsal üretim pratiklerini, “aradalık” kavramı üzerinden analitik bir bakışla yeniden okuyarak bu aradalık hallerinin neoliberal sistem içindeki eleştirel rolünü ortaya sermeyi hedefliyor.

Yaygın tüketim kültürü, kâr odaklı endüstriler, finans sektörünün özelleşmesi ve emeğin makineleşmesi küresel ekonominin kalkınmasına katkıda bulunurken, serbest piyasanın teşvikiyle devletlerin ekonomideki rollerinin giderek daralmasının neoliberal kapitalizmi tetiklediği görülmektedir. Bunun sonucunda baş gösteren toplumsal adaletsizlikler, kaynak sömürüsü ve çevresel tahribat gibi durumların pekiştirdiği gerilim ve belirsizlik durumu, demokratik haklar, yönetişim, yapılı çevrenin kalitesi gibi konuları gündeme getirerek yaşamın fiziksel ve toplumsal alanlarına da yansımıştır. Bu çok yönlü karmaşaya tepki olarak küresel çapta gerçekleşen kentsel hareketler, kapitalizmin gündeminin neoliberal kentleşme alanında belirgin olduğunu göstermektedir. “Kent hakkı”[1] kavramı çerçevesinde değerlendirildiğinde, Atina, Kahire, São Paulo sokaklarını dolduran büyük çaplı eylemler ile İstanbul'daki Gezi Parkı ve New York'taki Zuccotti Parkı gibi kamusal alan işgalleri son on yılda daha yoğun bir şekilde tanık olunan kentsel toplumsal hareketlerin çarpıcı örneklerinden yalnızca birkaçıdır. Mevcut mekânsal üretim mekanizmalarının ne denli etkin olduğunu yeniden düşündüren, mekâna içkin ve/veya mekânda nükseden protesto, aktivizm ve işgal biçimleri, eleştirel kent kuramcıları tarafından kapitalizmin çok yönlü krizlerinin sonucu olarak yorumlanır.[2] Dolasıyla, farklı bağlamlarda değişkenlik gösterse de kapitalizmin perspektifinden değerlendirildiğinde, kentsel çalkantıların ardında yatan finansal kriz, sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, kamusal alanların geleceğini tehdit eden durumlar, soylulaştırma gibi sebepler toplumsal örgütlenmeler ve mekân arasında güçlü bir etkileşim olduğunu gösterir.

Kentsel toplumsal hareketlerde gözlemlenen bu etkileşim, mekânsal üretimle doğrudan ilişkili olan tasarım, mimarlık, planlama ve kamusal sanat pratiklerinde de karşılık bulmaktadır. Neoliberal düzenin çalkantıları, bu alanların toplumla ve mekânla ilişki kurduğu geleneksel üretim biçimlerinin de yeniden sorgulanmasına yol açmıştır.[3] Doina Petrescu ve Kim Trogal’un “krizlerle dolu zamanlar” ifadesiyle[4] örtüşen eleştirel yaklaşımlar, bürokratlara, otoritelere ve piyasaya hizmet etmeyecek biçimde toplumun lehine olan sosyal ve politik örgütlenme biçimlerini temel alır. Müşteri odaklı ve sermayeyi merkezine alan geleneksel üretim biçimlerine alternatif sunan yaklaşımlar, mekânsal üretimde yeni açılımlar getirmektedir. Saygın sanat ve mimarlık kurumlarının düzenlediği bienaller, festivaller, sergiler ve konferanslar aracılığıyla görünürlük kazanıp tartışma konusu olan bu açılımlar, -örneğin alternatif yaklaşımlarından dolayı müelliflerinin Turner ve Pritzker gibi önemli ödüllere değer görülmesiyle- ayrıca meşruiyet kazanmıştır.[5] İlgili mimarlık literatüründeki tartışmalar özelinde değerlendirildiğinde, toplumsal ve politik yaklaşımların, müdahalelerin hem bağlamsal hem de içeriksel yönleriyle alternatif mekânsal örgütlenmelere yol açtığı görülmektedir.[6] Kayda değer sayıda mekânsal pratik,[7] önerdikleri farklı tahayyüllerle çabalarını, stratejilerini ve taktiklerini kentsel politika veya günlük yaşam düzeyinde konumlandırırken, sonuç odaklı fiziksel bir yapılanmanın aksine süreç odaklı bir yaklaşımı ön planda tutmaktadır. Büyük ölçekli yapısal uygulamalar, master planlar ve mimari çizimlerin yerini alan geçici, küçük ölçekli ve düşük bütçeli kamusal yerleştirmeler, kamusal atölyeler ve etkinlikler gibi deneysel müdahaleler, kolektif ve kullanıcı odaklı bir anlayışı benimsemeleri açısından önem taşımaktadır. Öte yandan, taktiksel, katılımcı, kapsayıcı, kendin-yap, pop-up, gerilla, tasarım aktivizmi gibi kavramlar altında sınıflandırılarak popülerleşen farklı mekânsal eğilimler,[8] ayrışan müdahale biçimlerini, süreçlerini ve çıktılarını anlamak için önemli kategoriler olmalarına karşın müdahalelerin arka planındaki nedensellikleri incelemede sınırlı bir bakış açısı sunmaktadırlar.[9] Bu bakış açısından hareketle, mekânsal üretimin tarihsel olarak sermayenin ihtiyaçlarına hizmet ettiği gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda, mekânsal pratiklerin itaatkar olmayan, kâr amacı gütmeyen ve kamu yararını gözeten bir biçimde icra edilmesi ne anlama gelir? Bu pratikler ne gibi mekânsal eylemlerle, hangi koşullar altında ve nerelerde ortaya çıkmakta; eylemlerin arkasında kimler yer almaktadır? Bu sorulara sırasıyla mekân, eylem ve pozisyon olmak üzere üç temel unsur üzerinden cevap arayan metin, neoliberal koşullardan bağımsız bir mekânsal yaklaşımın olasılığına ilişkin eleştirel tartışmalara yanıt olarak bir mekânsal üretim biçimi olan aradalıklara[10] işaret etmektedir. Küresel ve yereldeki tanınmış mekânsal pratiklerin incelenmesi sonucu tespit edilen aradalık durumu, pek çok ölçekte ve müdahale düzeyinde faaliyet gösteren uygulamaların farklı boyutlarını ele almak için eleştirel ve analitik bir araç olarak tanıtılmaktadır. Bu anlamda kavram, mimarlığı özerk bir pratik, disiplin ve meslek olarak konumlandıran mimarlık eleştirilerinin ötesinde bir düşünme biçimine vurgu yapmaktadır. Mekânsal, zamansal, toplumsal gibi çok katmanlı anlamlara karşılık gelen kavram, analitik bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde alternatif mekânsal pratiklerin irdelenebileceği bir çerçeve sunmaktadır. (Resim 1) Bu çerçevede mekân, yansıtan, koşullayan ve karşılayan; eylem, yapısal, yapısal-düşünsel ve düşünsel; pozisyon ise disipliner ve disiplinlerarası yönelimler olarak alt unsurlara ayrılmaktadır.

Yansıtan, Koşullayan ve Karşılayan Mekân

Mekânsal üretim üzerine eleştirel yaklaşımların, farklı bağlamlarda ve ölçeklerde konumlanmalarına karşın, belirleyici üç mekânsal aradalık biçimde faaliyet gösterdikleri söylenebilir. Bunlardan ilki, enformel yerleşkeler, mülteci kampları ve jeopolitik sınır bölgeleri gibi çatışma barındıran coğrafyaların müdahale alanları haline gelmesidir. Bu kentsel coğrafyalar, uygun altyapısı olmayan arazilerin sınırlı kaynaklarla kullanıcılar tarafından dönüştürüldüğü konut yerleşkeleri, geçici işgalin maddi bir tezahürü olan çadır kamplarının kalıcılık kazanması veya siyasi bölgeleri ayıran beton sınır duvarlar gibi dikkat çekici mimari özellikleriyle tanınmakla birlikte, küresel ve yerel politikalar, ekonomik eşitsizlikler sonucu

ötekileştirilmiş toplulukların görünür kılındıkları marjinalleşme alanları olarak da bilinmektedir. San Diego ve Tijuana kentleri arasındaki fiziksel ve siyasi sınırlar üzerine yürüttükleri çalışmalarla bilinen Estudio Teddy Cruz+Forman; askeri işgal altında bulunan Batı Şeria’daki mülteci kamplarında çalışmalarını sürdüren DAAR; gecekondu yerleşimlerindeki altyapı ve konut sorunlarına mekânsal çözümler arayan Urban-Think Tank gibi oluşumların çalışmalarını tanımlayan ve şekillendiren bu bağlamlar, mekânsal ve toplumsal örgütlenmelerin katalizörü haline gelerek sosyo-politik ve ekonomik yapıları yeniden düşünmeye davet etmektedir. (Resim 2-4)

Daha sıklıkla karşılaşılan ikinci mekânsal durum, değişen kentsel politikalar ve zorlu ekonomik koşullar gibi çeşitli nedenlerden ötürü sistematik ve / veya fiziksel anlamda atıl kalmış, sosyal yaşantıdan ve kullanımdan yoksun olan mekânların sosyo-mekânsal örgütlenmeler için potansiyel bir aradalık hali taşımasıdır. “Belirsizlik mekânları”[11] olarak da ifade bulan bu durum, aktörlerin deneysel pratiklerini gerçekleştirmek için mekânsal ve zamansal aradalıklar sunar. 2008 kriziyle birlikte Rotterdam kentinde ekonomik değerini yitiren eski yapı stokunun yıkımı ve yenilenmesi sürecinde birçok yapının STEALTH.unlimited mimarlık kolektifi tarafından topluluk merkezlerine dönüştürülmesi; New York ve Paris çeperlerinde kullanılmayan kentsel boşlukların tahsis edilerek sırasıyla 596 Acres ve AAA gibi platformlar tarafından kentsel tarım alanları olarak değerlendirilmesi; Berlin’de işlevini tamamlayan Tempelhof Havalimanı’nın yağmur suyu havzasına Raumlabor öncülüğünde yüzen bir üniversite kurulması; Türkiye’de atıl kalmış köy okullarını Herkes İçin Mimarlık Derneği’nin onararak hayata geçirme çabası gibi pek çok benzer örnek, sosyal örgütlenmeyi yapısal dönüşümün önünde tutan bir yaklaşım sunar. (Resim 5-7) Farklı motivasyonlarla ve eylemlerle gerçekleşen, çoğunlukla geçici olan bu gibi mekânsal pratiklerin belirleyici ortak noktası, içinde bulundukları bağlamların toplumsal ilişkileri güçlendirmeleri ve kolektif yaşamı deneyimlemeye aracı olmalarıdır. Öte yandan, mekânsal uygulayıcılar için, terk edilmiş alanlarda basit malzemelerle kamusal yerleştirmeler inşa etmek veya bu mevcut yapıları kullanılabilir kılmak, zayıflayan refah devleti anlayışını sosyal sermaye ile değiştirmenin de bir yolu haline gelmektedir.

Her iki mekânsal koşuldan ayrışan üçüncü durumda, eleştirel pratiklerin yer aldığı bağlamlara krizler henüz doğrudan sirayet etmemiştir, ancak pratiklerin tetiklemesiyle yeni aradalıklar oluşmaktadır. Bu durumda mekân, mekânsal aktörler ve bağlamdan bağımsız gerçekleştirdikleri küçük ölçekli, kısa vadeli eylemler sonucunda beklenmedik kullanımların ve sosyal karşılaşmaların gerçekleştiği bir kamusal zemin olarak konumlanır. Örneğin, sosyalizmden

kapitalizme, bir başka deyişle devlet kontrolünden özelleştirmeye doğru evrilen Romanya’nın kamusal alanları, mimarlık ofisi StudioBasar’a göre toplumsal çalkantıyı yansıtarak “bir tür barometre” görevi gören “arada” bir durumun sonucudur.[12] Bu bakış açısıyla, Bükreş kentinin bilindik ve sıkça kullanılan kamusal mekânlarından daha az görünür olanlarına kadar farklı bağlamlarında çalışan StudioBasar, tasarladığı kamusal banyolar, sahneler ve gezici araç projeleriyle kamusal alanı tüketim nesnesinden sosyal ilişkilerin üretildiği bir mekâna dönüştürmektedir. Benzer şekilde, Dis/order ekibinin seyyar sinema aracılığıyla Stokholm’un farklı köşelerini festival alanına çevirmesi; AboutBlank ekibinin Antalya’da bir kamusal alana bıraktığı işlevi tanımlanmamış açık ve hareketli beyaz küplerin kentlinin farklı kullanımlarına alan açması, mekânı geçici olarak etkinleştirmenin yanı sıra kentlinin de mekânı dönüştürmesi için bir alan açar. (Resim 8-10)

Üç farklı mekânsal durumdan yola çıkarak bağlamların, “gerilim ve çatışmalarla dolu”, “atıl ve işlevsiz” ya da “kriz tarafından dolaylı içselleştirilmiş” olduğu söylenebilir. Daha kapsamlı değerlendirildiğinde mekânın, aktörlerin sosyal ve politik örgütlenmeye yönelik tahayyüllerini, dolayısıyla eylemlerinin gidişatını sırasıyla yansıtan, koşullandıran ve karşılayan belirleyici bir faktör haline geldiğini söylemek mümkündür. Sosyo-ekonomik, politik, fiziksel ve ölçek açılarından farklılaşan bu bağlamlar, alternatif mekânsal pratikler için itici bir güç, güç ilişkilerini yeniden düzenlemek ve toplumsal açılımlar kazandırmak için bir uygulama zemini veya aktörlerin deneysel yaklaşımları için bir kanal sunar. Her koşulda, bu alanların doğrudan ya da dolaylı olarak kapitalizmin kırılmalarına temellendiği; dolayısıyla, krizlerin bağlamsal bir karşılığı, mekânsal pratiklerinse içeriğini şekillendiren bir ölçüt olduğu söylenebilir.

Fizikselden Fikirsele Uzanan Eylemler

Mekânsal aradalıklarda gerçekleşen ve / veya bu aradalıkları pekiştiren pratiklerde eylemler, sosyal ve politik yaklaşımların şekillenmesinde bağlam kadar önemli bir rol oynar. Kriz karşısında oluşan hoşnutsuzluğun bir tezahürü olarak karşımıza çıkan eylem, işbirlikçi ve süreç odaklı bir mekânsal üretim anlayışıyla, yatay örgütlenme ve merkez dışı bir arayışı temsil eder. Margaret Crawford’un belirttiği gibi, kapsayıcı olduğu kadar hangi strateji ve taktiklerin kullanıldığı sorusuna da açık olan bu arayışlar, çoklu müdahalelere kapı aralamaktadır.[13] Yapısaldan düşünsele, bir başka deyişle, fizikselden fikirsele uzanan geniş bir yelpazedeki eylemler, çizimler, eskizler ve imajlar yoluyla biçimsel ve tektonik arayışlara karşılık gelen bir

mimarlık anlayışının aksine, farklı araç ve yöntemlerin uyarlandığı, mekânda ve/veya mekândan bağımsız gerçekleşen çeşitli operasyon ölçeklerine karşılık gelir. Bu açıdan bakıldığında, mekân özelinde gerçekleşen eylemleri iki farklı şekilde konumlandırmak mümkündür: Bunlardan ilki, mekânsal sorunların çözümünde doğrudan etkileşim ve aktif katılım yoluyla etki yaratmayı amaçlayan, mekânın fiziksel üretimindeki fiili müdahaleleri içerir. İspanya’daki ekonomik krizin sonucu olarak inşası yarıda kalmış ya da terkedilmiş yapılara çoğunlukla yasa dışı müdahalelerde bulunarak gerilla mimarı olarak tanınan Santiago Cirugeda’nun hareketli ve hızlı-inşa edilebilir sistemler aracılığıyla bu yapıları işgal etmesi; Assemble kolektif üyelerinin viyadük altındaki kayıp mekânda sanat etkinlikleri aracılığıyla yeni bir kamusal alan inşa etmesi veya bir petrol istasyonunu sinema salonuna dönüştürmesi gibi pek çok örneğin ortak noktası, umulmadık mekânlara beklenmedik programlar getirmeleridir. (Resim 11-12) Geleneksel mimarlık pratiğine en yakın olan bu eylem biçiminde mekânsal aktörler, eylemlerinde tasarımı ön planda tuttukları kadar üretim ve inşa süreçlerinde de bilfiil rol üstlenerek yapısal arayışlara yoğunlaşmaktadırlar.

Yapısal müdahalelerle sosyo-mekânsal örgütlenmeyi teşvik eden eylemlerin yanı sıra bir ikinci eylem biçimi ise mekânsal endişeleri dile getirmek için dijital / fiziksel araçlar, etkinlikler, çalıştayların uygulanması yoluyla politik veya pedagojik düzeyde aracılık etme hali olarak tanımlanabilir. Center for Urban Pedagogy (Kentsel Pedagoji Merkezi)’nin sokak satıcılarının haklarından imar yönetmeliklerine uzanan kentsel politikaları el ilanları, tasarım kılavuzları ve kent oyunları aracılığıyla kentliler tarafından anlaşılır kılması, insanların kentte söz sahibi olmalarını farklı düzeylerde teşvik etmenin yolu haline gelmektedir. (Resim 13) Benzer şekilde, Cirugeda’nın oluşumuna da adını veren kentsel reçeteler (Urban Prescriptions) yoluyla açık kaynak bir mekânsal pratik anlayışını benimsemesi, kentte söz sahibi olmayı bir adım ileriye taşıyarak yapısal müdahalelerde bulunmayı cesaretlendirmektedir. Dolayısıyla bu tür eylemlerdeki aradalık halinin hedefi, mekânı fiziksel bir nesne olarak konumlandırmanın ötesinde toplumsal boyutlarıyla ele almak, kentli ve yerel yönetim arasında bir köprü kurarak kentli katılımını sağlamaktır.  

Mekânda yer alan iki farklı eylem yaklaşımının yanı sıra belirli bir mekândan bağımsız olarak gerçekleşen mekânsal pratiklerin de olduğu görülmektedir. Bu pratiklerde eylemi, yeni araç ve yöntemlerin geliştirilmesi ve test edilmesi olarak gözlemlemek mümkündür. Diğer uygulamalı yaklaşımların aksine bağlamı daha kapsamlı ele alan bu tür girişimlerdeki amaç, mekânsal üretimde rol oynayan güçleri eleştirel bir bakış açısıyla sorgulamak, açığa çıkararak görünür kılmak ve önerilerde bulunmaktır. Araştırma odaklı olan bu eylemler, yayınlar, sergiler ve sanal platformlar aracılığıyla yaygınlaşmakta, mimari ve sanatsal etkinliklerde zemin kazanmaktadır. Küresel ölçekte kentsel çöküş, eşitsizlik ve ayrışma koşullarına odaklanan Cohabitation Strategies (CohStra); öncülük ettiği farklı insiyatiflerle politik sınırlar üzerine araştırma yürüten Estudio Teddy Cruz+Forman; Belgrad kentinin plansız ve kontrolsüz kentleşmesinin kaydını tutan STEALTH.unlimited; ya da on beş yılı aşkın saha araştırmalarıyla Filistin’in sosyal ve politik koşullarını derleyen DAAR gibi oluşumlar, yalnızca kentsel sorunları anlamak ve belgelemek değil, aynı zamanda bu sorunlara içgörüler ve yöntemler sağlayarak merkezi ve yerel yönetimler, kurumlar ve kentli ile işbirliği yapmaktadır. (Resim 14) Tartışma ve söylem üzerine kurulu bu örnekler, mekânsal pratiklerde araştırmayı bir eylem biçimi olarak konumlandırarak kentsel dinamikleri makro ve mikro bakış açılarından anlamak için disiplinler arası ve çok ölçekli bir yaklaşım izler.

Sosyal ve mekânsal sorunlara doğrudan yapısal müdahaleler, toplumsal farkındalık ve güçlendirme yoluyla ya da söylemsel düzeyde olmak üzere farklı motivasyonlarla yanıt arayan eylemler, mekânsal üretime alternatif bakış açıları sunarlar. Bununla birlikte hem fiziksel alanı hem de içerdiği sosyal ilişkileri iyileştirme eyleminde, karşılaşmaları, müzakereleri ve olası uyuşmazlıkları beraberinde getiren bir aradalık yaratırlar.

Disipliner ve Disiplinlerarası Yönelimli Pozisyonlar

Söz konusu bağlamlar ve eylemler, eleştirel mekânsal eğilimlerin mimarlıkla ilişkisine, bir diğer deyişle alternatif bir mekânsal üretim arayışının mimari pratiği ve mimarın konumunu nasıl tanımladığına dair ipuçları sunmaktadır. Bu ipuçlarını, pratikleri gerçekleştiren oluşumların organizasyonel yapıları, çalışma stratejileri, kullandıkları araç ve kaynakları üzerinden ayrıca irdelemek mümkündür. Oluşumların arkasındaki organizasyonel işleyişe bakıldığında, StudioBasar, STEALTH.unlimited, Raumlabor, Dis/order gibi yalnızca mimarlar tarafından yürütülen pratikler olduğu gibi; Assemble, CohStra, CUP gibi sanat, planlama, sosyoloji, tarih, siyaset bilimi gibi farklı alanlardan gelerek multidisipliner bir yapıyı benimseyen ekiplerin de olduğu görülmektedir. Buna bağlı olarak, mimarlık ofislerinin yerini kolektif, sivil insiyatif, kooperatif ya da gayri resmi platformlara bırakmasıyla bu yapılarının değişim içerisinde olduğu söylenebilir. Kültür ve sanat kurumlarının daveti, sponsorlar, fonlar veya yerel yönetimler olmak üzere farklı finansal kaynaklardan beslenen geniş mekânsal pratikler yelpazesi, eylemleri gerçekleştiren aktörler özelinde değerlendirildiğinde, mimar ve tasarımcı rolünün yanı sıra finansal kaynak sağlayıcısı, pedagog, sosyal girişimci, politika yapımcı gibi değişken roller de öngörmektedir. Bu bağlamda mekânsal aktörlerin konumunu, mimarlık disiplinine içkin bir bakış açısıyla disipliner sınırların aşılmasının veya mimarın toplumsal rolü gibi yorumlamanın ötesinde,[14] mimarların ve mimar olmayanların bilgi ve becerilerini harmanlayan, arada öznelliklerin oluşumunu ön plana çıkaran geniş bir bilgi alanı olarak tariflemek mümkündür.

SONUÇ ve DEĞERLENDİRME

Kapitalizmle birlikte “mekândaki şeylerin üretiminden mekânın kendisinin üretimine” geçilen bir düzene işaret eden Lefebvre,[15] böyle bir düzende yalnızca mekânda gerçekleşen bir üretimden söz edilemeyeceğini, mekânın kendisinin nasıl üretildiğini de düşünmemiz gerektiğini belirtmektedir. Bu argümanı kabul etmek, yalnızca sosyal ve politik olarak adanmış pratiklerin mekâna nasıl nüfuz ettiğine bakmayı değil, aynı zamanda kapitalist düzenin bu pratikleri nasıl şekillendirdiğini de anlamayı gerektirir. Dolayısıyla, mekânın üretiminden yola çıkmak ve onun temel unsurlarını detaylandırmak, kapitalizmin hâkim olduğu bir düzende ona meydan okumaya çalışan mekânsal pratikleri anlamak için bir başlangıç ​​noktası sağlamaktadır. Buradan hareketle, aradalığın alternatif bir mekânsal üretim biçimi olarak ortaya çıktığını savlayan bu makale, çok yönlü kriz karşısındaki farklı eğilimleri mekân, eylem ve pozisyon olmak üzere üç açıdan tartışmaya açmıştır. Bu tartışma, iki şeyi ileri sürmektedir: Bunlardan ilki, mimarlık içinden kapsamlı bir araştırmaya alternatif olarak, krizin çeşitli yönlerine mercek tutarak mekânsal pratiklerin etkileşimlerini ve karmaşıklıklarını ortaya çıkarmak; ikincisi ise, mekânsal çalışmaların etkilerini değerlendirebilmek için kapsamlı bir çerçeve sağlamaktır. Metinde örnekler üzerinden genel hatlarıyla aktarılan bu çerçeve, metodolojik bir yaklaşım sunmayı hedeflemiştir.

Kapitalist üretim biçimlerinin açıklarından ortaya çıkan ve sosyo-politik olarak adanmış mekânsal pratiklerin, nihayetinde mekân üretimini tanımlayan kurumsal yapılar ve bunların kontrol mekanizmaları nedeniyle karmaşık süreçlere bağlı olduğu bilinmektedir.[16] Bu koşullar altında işleyen mekânsal pratikler, yasal ve finansal olarak kapitalist güçlere karşı bir çaba ortaya koyarken, bir yandan bu güçlere tabi olduğunun ayrıca altı çizilmelidir. Bir başka deyişle, mekânsal üretimdeki aradalık hali, krizlerin etkilerine ve bunların mekânsal eylemlerde harekete geçirilmesine yanıt olarak eşzamanlı bir aidiyet ve dışarıda olma durumuna da karşılık gelmektedir. Günümüz koşulları değerlendirildiğinde, kapitalizmin mekanizmalarının işlemeye devam etmesiyle farklı biçimlerde de olsa krizlerle dolu yeni dönemlerle karşılaşmamız muhtemeldir. Görünen o ki, küresel çapta yaygınlaşan ve Türkiye’de de yakın geçmişte gündeme gelen[17] bu tür eleştirel alternatif mekânsal pratikler, kapitalizmin olası gelgitleri arasında politik ve toplumsal etkileşim stratejilerini ve biçimlerini değiştirmeye devam edecek.

NOTLAR

[1] İlk olarak Henri Lefebvre’nin Le Droit à la Ville (1967) kitabında öne sürülen, radikal bir kentsel siyaset arayışını ifade eden ‘kent hakkı’ kavramı, 2008 yılında David Harvey’in kaleme aldığı “Kent Hakkı” başlıklı makalesinde yeniden gündeme gelmiştir. Lefebvre’nin temel argümanları üzerinden, Harvey kavramı “kent hakkı, kentsel kaynaklarına erişim için bireysel özgürlükten çok öte bir şeydir; kenti değiştirerek kendimizi değiştirme hakkıdır” şeklinde ifade etmiştir (Harvey, 2008, s.23). Günümüzde kent hakkı kavramı genel kullanıma girerek dünya çapındaki toplumsal hareketlerin sloganı haline gelmiştir. Harvey, David, 2008, “The Right to the City”, New Left Review, sayı:53, ss.23-40, https://newleftreview.org/issues/ii53/articles/david-harvey-the-right-to-the-city [Erişim: 02.09.2022]

[2] Brenner, Neil, 2017, Critique of Urbanization: Selected Essays, Birkhäuser, Basel. Mayer, Margit, 2013, “First World Urban Activism”, City, cilt:17, sayı:1, ss.5-19. Brenner, Neil; Marcuse, Peter; Mayer, Margit (Der.), 2012, Cities for People, Not for Profit: Critical Urban Theory and the Right to the City, Routledge, New York.

[3] Dodd, Melanie (der.), 2020, Spatial Practices: Modes of Action and Engagement with the City, Routledge, New York. Architecture for Humanity, 2012, Design Like You Give a Damn: Building Change from the Ground Up [2], Abrams, New York. Lepik, Andres; Bergdoll, Barry, 2010, Small Scale, Big Change: New Architectures of Social Engagement, The Museum of Modern Art, New York. Bell, Brian; Wakeford, Katie, 2008, Expanding Architecture: Design as Activism, Metropolis Books, New York.

[4] Petrescu, Doina; Trogal, Kim, 2017, “The Social (Re)Production of Architecture in 'Crisis Riddled' Times”, The Social (Re)Production of Architecture: Politics, Values and Actions in Contemporary Practice, (der.) Doina Petrescu, Kim Trogal, Routledge, New York, ss.1-15. Gandolfi, Emiliano, 2008, “Strategies for a Better World”, Architectural Research Quarterly, cilt:12, sayı:2, ss.125-133.

[5] 18 kişilik genç bir ekip olan Londra kolektifi Assemble, Liverpool'da bir mahallenin yaşam koşullarını iyileştirmek için sakinleriyle birlikte tasarlayıp inşa ettikleri Granby Four Streets projesiyle 2015 yılında Turner ödülüne layık görüldü. 2016 yılında, Alejandro Aravena, sosyal sorumluluk ve katılımcı konut projeleriyle Pritzker ödülünü kazandı. Mekânsal üretimde alternatif yaklaşımların tartışma konusu olduğu etkinlikler için ayrıca bkz. “Camp for Oppositional Architecture” uluslararası kongreleri (2004-2006); “Alternate Currents” konferansı (2007); 11. Venedik Mimarlık Bienali “Out There: Architecture Beyond Building” (2008); 15. Venedik Mimarlık Bienali “Reporting from the Front” (2016); MoMA “Small Scale Big Change: New Architectures of Social Engagement” sergisi (2010); Tallin Mimarlık Bienali (2015) ve Bulgaristan mimarlık festivali (2016).

[6] Petrescu ve Trogal, 2017, Mitrasinovic, Miodrag, 2016, Concurrent Urbanities: Designing Infrastructures of Inclusion, Routledge, New York, London. Awan, Nishat; Schneider, Tatjana; Till, Jeremy, 2011, Spatial Agency: Other Ways of Doing Architecture, Routledge, New York. Cuff, Dana; Sherman, Roger (der.), 2011, Fast-Forward Urbanism: Rethinking Architecture's Engagement with the City, Princeton Architectural Press, New York.

[7] Mekânın tasarımına sosyal ve politik anlamda yaklaşan, çok sayıda müdahale stratejilerini kapsayan mekânsal pratik terimi, "çağdaş kente ve bölgesel ilişkiler siyasetine yanıt veren yeni disiplinlerarası uygulama biçimleri" anlamında kullanılmaktadır (Dodd, 2019, s.11). Tarihsel olarak kavram, Lefebvre’nin Mekânın Üretimi (2016) kitabında triyalektik mekân analizinde geçmektedir. Bu bakış açısından hareketle makale, mimarlık pratiği yerine mekânsal pratik kavramının kullanımını iki sebeple tercih etmektedir. Birincisi, metinde söz konusu pratikler geleneksel mimarlık anlayışı olan yapı tasarımına tekabül etmemekte; ikinci olaraksa, bu pratikler yalnızca mimarların olanların değil, mimar olmayanların da katılımıyla gerçekleşmektedir.

[8] Bieling, Tom (der.), 2019, Design (&) Activism: Perspectives on Design as Activism and Activism as Design, Mimesis International. Lydon, Mike; Garcia, Anthony, 2015, Tactical Urbanism: Short-term Action for Long-term Change, Island Press, Washington. Fisher, Tom, 2008, “Public-Interest Architecture: A Needed and Inevitable Change”, Expanding Architecture: Design as Activism, (der.) Bryan Bell, Katie Wakeford, Metropolis Books, New York. Blundell Jones, Peter; Petrescu, Doina; Till, Jeremy (der.), 2005, Architecture and Participation, Spon Press, London, New York.

[9] Kapsamlı tartışma için, bkz: Schneider, Tatjana, 2018, “What If. . . or Toward a Progressive Understanding of Socially Engaged Architecture”, The Routledge Companion to Architecture and Social Engagement, (der.) Farhan Karim, Routledge, New York, ss.3-13.

[10] İngilizce karşılığı ‘interstitial’ olan aradalık kavramı, sanat, mimarlık, sosyoloji, felsefe, antropoloji ve coğrafya gibi çeşitli alanlarda benimsenirken, eleştirel ve Marksist düşünürlerin de mimarlık, feminist, politik ve kültürel teorilerdeki söylemlerinde kavrama yer verdikleri görülmektedir. Aradalık kavramına ilişkin etraflı bir değerlendirme için, bkz. Doğu, Tuba, 2020, “Interstitial as a Mode of Production of Space in Socially and Politically Engaged Spatial Practices (Sosyal ve Politik Olarak Adanmış Mekânsal Pratiklerde Bir Mekân Üretim Biçimi Olarak Aradalık)”, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, yayımlanmamış doktora tezi, İzmir.

[11] Cupers, Kenny; Miessen, Markus (der.), 2002, Spaces of Uncertainty, Müller und Bussman, Wuppertal.

[12] Axinte, Alex; Borcan, Cristi (studioBASAR), 2017, “In action: searching for the in-between city”, The Social (Re)Production of Architecture: Politics, Values and Actions in Contemporary Practice, (der.) Doina Petrescu, Kim Trogal, Routledge, New York, ss.285-298.

[13] Crawford, Margaret, 2011, “Rethinking ‘Rights’, Rethinking ‘Cities’: A Response to David Harvey’s ‘The Right to the City’”, The Right to the City, (der.) Zanny Begg, Lee Stickells, Tin Sheds Gallery, Sydney, ss.33-36.

[14] Butcher, Matthew; O’Shea, Megan (der.), 2020, Expanding Fields of Architectural Discourse and Practice: Curated Works from the P.E.A.R. Journal. UCL Press, London. Rodgers, Caspar; Wigfall, Tristan; Bryant, Chris. (der.), 2018, New Modes: Redefining Practice. Architectural Design, cilt:88, sayı:5. Borasi, Giovani (der.), 2015, The Other Architect: Another Way of Building Architecture. Spector Books. Borasi, Giovanni; Zardini, Mirko, 2008, Actions: What You Can Do with the City, Canadian Centre for Architecture (SUN), Montreal.

[15] Lefebvre, Henri, 2009 [1979], “Space: Social Product and Use Value”, Henri Lefebvre: State Space World, (der.) Neil Brenner, Stuart Elden, University of Minnesota Press, Minneapolis, ss.185-195.

[16]

Schneider, 2018.

[17] 2017 yılında düzenlenen “Dayanışma Mimarlığı” sergisi, Türkiye’deki alternative mekânsal pratiklerin görünür kılındığı bir mecra olmuştur. Detaylı tartışma için bkz: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2017, “Dayanışma Mimarlığı”, İstanbul, https://www.dayanismamimarligi.org/upload/tr.pdf [Erişim: 28 Eylül 2022].

Bu icerik 727 defa görüntülenmiştir.