|
|
 |
-
Afife Batur, Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Emekli Öğretim Üyesi
-
Doğan Hasol, Dr., Y. Müh. Mimar
-
Ümit Şahin, Dr., Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi
-
Murat Balamir, Prof. Dr., ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Emekli Öğretim Üyesi
-
Zeynep Ahunbay, Prof. Dr., İTÜ Mimarlık Bölümü
-
Güven Arif Sargın, Prof. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü
-
Johan De Walsche, Prof. ir. Arch, Antwerp Üniversitesi Mimarlık, İçmimarlık ve Kentsel Tasarım Bölümü, EAAE Eğitim Akademisi Proje Yöneticisi
-
Yayına Hazırlayan:
Fatma Öcal Al, Anma Programı Yürütücüsü
-
Ayşe Ceren Güler, Arş. Gör., İTÜ Mimarlık Bölümü
-
Ela Alanyalı Aral, Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü
-
Ayşe Durukan Kopuz, Yrd. Doç. Dr., Namık Kemal Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü
-
Nihan Gürel Unur, YTÜ Mimari Tasarım Programı Doktora Öğrencisi
KÜNYE
|
|
 |
MİMARLIK'tan
İçinde yaşarken durup, bir adım geriye atıp, uzaktan yaşananlara bakmak ve yaşananları değerlendirmek mümkün olmuyor. Yeni bir yıl başlangıcı ise iyi bir fırsat olarak görülebilir. Geçen yıl, oldukça güvensiz geçen bir 2016’nın ardından “kentsel meknlarımızda huzurlu zaman geçirebilme özgürlüğümüzü geri kazandığımız bir yıl” dilemişiz. 2017’nin en azından “emniyette” geçtiğini söylemek yanlış olmaz. 2018’den ise temel haklarımızdan daha fazlasını beklemek mümkün olmalı. Ancak yılın ilk günlerinde yetkililerin yaptığı “Kanal İstanbul projesi için ilk kazma 2018 yılında vurulacak” açıklaması, bu yıla ilişkin hayallerin hiç de bizlerin istediği gibi planlanmadığını ele veriyor. Ara ara değişen güzergah spekülasyonu hariç hiçbir bilginin dolaşımda olmaması nedeniyle bizlerin kafasında ete kemiğe bürünmeyen projenin, iktidarın kent üzerindeki karar verme gücünü bizlere hissettirmek için ortaya attığı gelip geçici bir heves olarak kalacağını umuyoruz.
İktidarın söylemleri nedeniyle değişen gündemleri takip etmek ise oldukça zor oluyor. Dikey-yatay mimari kavramlarına indirgenen ülkenin planlama politikası üzerine tartışmaları ele alan bu sayıdaki Murat Balamir’in yazısı, iktidarın yaptığı açıklamaları birer ihanet itirafı olarak adlandırıyor. Kentlerimize yapılan bir başka ihanet ise, yıkıp yeniden yaparak “koruduğumuzu” sanmak. Kabul gören bir koruma(?) yaklaşımı olmaya başlayan bu durum, hem gözümüz önündeki AKM’de hem de daha az haber alabildiğimiz Diyarbakır Sur’da karşımıza çıkıyor. Zamanla biriken ve kentsel belleğin parçası olarak yaşanmışlıkların izlerini taşıyan bu iki farklı ölçekteki örneklere ilişkin yazılar, biriktirmek yerine tüketmek üzerine kurulu günümüz anlayışının yapılı çevreye olan yansımaları olarak görülebilir.
Bu sayının kapağında ise bir Aydın Boysan yapısı yer alıyor. Ocak ayında kaybettiğimiz Aydın Boysan, daha çok yazarlığı ve eşsiz kişiliği ile anılsa da kendisinin imza attığı projeler de bir o kadar eşsiz. Anma yazısını kaleme alan Afife Batur’un deyimiyle O, “Strüktürün Şiirini Yazan Mimar”. Aydın Boysan’ı sevgiyle anıyoruz.
Bir sonraki sayı Mimarlık dergisinin yayın hayatının 55. yılında yayımlayacağı 400. sayı olacak. Rakamların büyüklüğüne yaraşır bir sayı hazırlama çalışmalarımız aylar öncesinden başladı. Mimarlık, geçen yıllar, kat edilen yollardaki tecrübenin ağırlığıyla yayın hayatına devam ediyor.
Aslı Tuncer Madge
Bu icerik 4788 defa görüntülenmiştir.
|
 |
|
|