ÇEVRE DUYARLI MİMARLIK
ACE 20. Yıl Sergisi: Avrupa’da Sürdürülebilir Mimarlık!
Derleyen: Tuğçe Selin Tağmat, Y. Mimar, Mimarlar Odası Uluslararası İlişkiler Koordinatörü
Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) Aralık 2010’da kuruluşunun 20. yılı kapsamında Avrupa Parlamentosu’nda özel bir oturum düzenlerken, buna paralel olarak “Avrupa’da Sürdürülebilir Mimarlık!” temalı bir sergiyi de Parlamento binasında ve Victor Horta’nın Palais des Beaux Arts yapısında açtı. Serginin amacı, özellikle Avrupa parlamenterlerine ve sergiyi gezecek kentlilere mimarlığın sürdürülebilir kalkınmadaki rolünü vurgulamaktı. Avrupa’da 25 ülkeden 35 projenin yer aldığı sergi, ACE üyesi meslek örgütleri tarafından iletilmiş olan projeleri belirli alt başlıklar arasında biraraya getirerek, sürdürülebilir mimarlığın temel ilkelerini somut örnekler üzerinden sunuyor. 16 Haziran 2011’de Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Karaköy’deki hizmet binasında açılacak serginin, daha sonra farklı kentlerde Mimarlar Odası birimleri tarafından açılması planlanıyor. Bu yazıda, sergide ele alınan sürdürülebilir mimarlık ilkelerini ve sergilenen projeleri kısaca sunuyoruz.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK KİMLİĞE VE ETKİLEŞİME KATKIDA BULUNUR
Serginin bu alt başlığında, sürdürülebilir mimarlığın önemli bir ilkesi olarak, yapının bir yandan yerleştiği bağlam içinde bir kimlik oluşturması, diğer yandan ise hem yapıyı kullanan insanlar arasında sosyal etkileşim oluşturması, hem de yapı ile bağlam arasında görsel ve fiziksel bir etkileşim sağlaması vurgulanıyor. Bu anlamda seçilen örnekler, malzeme kullanımı veya yapı biçimi aracılığıyla bağlama uyumlu bir kimlik üreten, bunun yanında mekânsal düzenlemelerinde sosyal ilişkileri teşvik eden ve çevreyle görsel ve fiziksel ilişkiyi sağlayan projelerden oluşuyor.
C. F. Møller Architects’in Danimarka-Sanderum’daki Dragen Çocuk Evi yapısı sürdürülebilir tasarım ve pedagojik tasarım için yeni standartlar getirmesi açısından seçilmiş: Basitçe iki seviye olarak tasarlanmış yapıdaki geniş rampalar ve duvarlardaki geniş cam açıklıkları, bir yandan yapının kullanıcısı olan çocuklar için farklı deneyimler üretirken, diğer yandan yapıyı bağlamıyla bütünleştiriyor. Isı yalıtımı, güneş enerjisiyle elektrik üretimi ve mekanik havalandırma sistemi aracılığıyla “pasif ev” olarak tasarlanan yapının girişindeki dokunmatik ekran aracılığıyla, çocuklarını okula getiren ebeveynler yapının mevcut enerji performansı hakkında bilgi sahibi olabiliyor. (Resim 1)
Ines Camacho Architecte’in Belçika-Brüksel’deki Wauters Pasif Konutu’nda, “pasif ev” yaklaşımı bu kez geleneksel sıra evlerin arasındaki boş bir arsaya inşa edilen bir konut projesine uygulanmış. Ayrıca yapı, renk ve biçimlenme açısından çevresiyle uyum içinde yerleştirilmiş.
Bu tema altında sergilenen diğer projeler arasında Jakob + Macfarlane’in Fransa-Paris’teki Herold Sosyal Konutları (apartmanlar arasında yaratılan kamusal mekânlar ve yazları açılan, kışları saydam bir örtüyle kaplanan balkonları sayesinde her dairenin kendine ait bahçesi olması nedeniyle) (Resim 2), A&D Wejchert & Partners Architects’in İrlanda-Waterford’daki Hemşire Okulu (yapının iç mekânındaki atriyumda doğal ışığın başarılı kullanımı ve özellikle dolaşım eksenlerinde iç mekân ile dış mekân arasında kurulan ilişki nedeniyle) (Resim 3) ve Enota’nın Slovenya-Podcetrtek’teki Soltelia Oteli (ağaçlık alan içine yerleşen yapıda çevreye uyumlu ahşap kullanımının yanı sıra, yapının teraslarla peyzaja açılması ve parçalı olarak düzenlenen kütlenin peyzajı kapatmaktan kaçınması nedeniyle) bulunuyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK ULAŞIMI DESTEKLER
Serginin bu alt başlığında, sürdürülebilir mimarlığın bir diğer ilkesi olarak, yapının kent içindeki toplu taşıma araçlarıyla olan ilişkisi ve sürdürülebilir ulaşımı desteklemesi olmuş. Buna göre, sürdürülebilir mimarlığın özellikleri arasında, toplu taşıma araçlarına erişim kolaylığı sağlaması, araç ve bisiklet parkı için yeterli alan sağlaması, araç kullanımını en aza indirgemesi, yaya ve bisiklet yollarını güzel ve güvenli hale getirerek yaya ve bisikletleri teşvik etmesi ve yapı içinde bisiklet kullanan kişilerin rahatça hareket edebilmeleri ve bisikletlerini bırakmaları için gerekli düzenlemeleri sağlaması bulunuyor.
Buna örnek olarak verilen Kurylowicz & Associates’in Polonya-Varşova’daki Eco Park Allegretto kompleksi, kentin dışında 19 hektarlık alana yayılan bir konut projesi. (Resim 4) Kent dışında yer almasına rağmen, kent merkezine hızlı ulaşım sağlayan metro ve otobüs hatlarının hemen yanına yerleştirilmiş. Ayrıca, yakınında dükkânlar ve müzeler gibi pek çok farklı hizmet de yer alıyor. Motorlu araç kullanımının yasak olduğu konut alanında ulaşımla ilgili tüm hizmetler yeraltına yerleştirilmiş. Böylece konut sakinleri sakin ve sessiz olması sağlanmış ortak bir yeşil alandan faydalanabiliyor.
Benzer bir yaklaşım Cord Sigel ve Pontus Aqvist’in İsveç-Malmö’nün liman gelişim bölgesindeki 500 dairelik iki konut bloğundan oluşan Kentsel Villalar projesinde de görülüyor: İki bloğun ortak olarak kullandığı yeşil avlu ve cephe boyunca yükselen yeşil balkonlar konut bloklarının iklimsel niteliğini ön plana çıkarırken, proje özellikle çevreye saygılı ulaşıma büyük önem veriyor. Konut arazisi motorlu araçlara kapalı, bu nedenle mimarlar bisiklet kullananlar için özel düzenlemeler sunmuş: Asansörler bisiklet kullanıcılarının evlerinin kapılarına kadar bisikletleriyle ulaşımını sağlayacak şekilde seçilmiş ve ayrıca daire girişleri ve geçiş alanları bisikletlerin depolanmasına uygun olarak düzenlenmiş. (Resim 5)
Rolf Disch Solararchitektur’un Almanya-Freiburg’daki Güneş Yerleşimi çok katlı olarak düzenlenmiş toplam 59 evden oluşan bir proje. (Resim 6) Yapıların fotovoltaik çatı panellerinden elde ettikleri enerjinin tüketilenden daha fazla olduğu bu proje, dünyada bu nitelikteki ilk konut projesi. Diğer örneklerdeki gibi, burada da konut alanında araç kullanımı yasak, ayrıca yeraltında park yerleri sağlanmış ve ortak araç kullanımı teşvik ediliyor. Çok çeşitli yaya ve bisiklet yolları kullanıma sunulmuş.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ CANLANDIRIR
Serginin bu alt başlığı, sürdürülebilir mimarlığın ekosistemler ve biyolojik çeşitliliği canlandırıcı özelliğine vurgu yapıyor. Bu kapsamda, yapıların üzerine oturdukları zemindeki su kaynaklarına saygılı olmaları ve yağmur suyu başta olmak üzere tüm su kaynaklarını tasarımın bir bileşeni olarak ele almaları gerektiği belirtiliyor. Bunun yanı sıra sürdürülebilir mimarlığın diğer özellikleri arasında, doğal alanlara mümkün olduğunca az müdahale edilmesi, yeşil çatı gibi uygulamalarla ekosistemlerin desteklenmesi, kazıklar üzerine oturtulmuş ahşap strüktürler gibi yaklaşımlarla yapılaşma sırasında doğanın korunmasının sağlanması ve doğanın yapının bir bileşeni haline getirilmesi sayılıyor.
Serhat Akbay’ın İzmir’in Urla ilçesindeki Bağ Evi yapısı da bu temada sergilenen projelerden biri. (Resim 7) Ahşap yapı, doğal araziyi kesintiye uğratmayacak şekilde ayaklar üzerinde kaldırılmış ve görsel bütünlük sağlanması açısından her iki cephede cam kullanılmış. Yapı elemanlarının modüller halinde atölyede birleştirilerek araziye getirilmesi sayesinde, arazide ağır inşaat makinesi kullanımından kaçınılmış. Bu yaklaşım, yapının gelecekte istendiği zaman çevreye zarar vermeden sökülebilmesine de olanak veriyor. Doğal malzemeler kullanan ve doğal havalandırma olanaklarından yararlanan yapı, doğaya herhangi bir şey dayatmıyor, aksine onu koruyor ve onunla bütünleşiyor.
Yiorgos Hadjichristou’nun Kıbrıs-Lefkoşa’daki Kaimakli Evi, hareketli bölmeler ve mobilyalar sayesinde farklı hava koşullarına, evsahibinin isteğine, işlevsel ihtiyaçlara ve kişi sayısına bağlı olarak değiştirilebilen ve yoğun bitki kullanımıyla ekosistemin bir parçası haline gelen bir örnek. (Resim 8) De Zwarte Hond’un Hollanda-Terschelling’deki Terschelling Belediye Binası, güneş panelleri ve çimen kaplı çatısıyla karakteristik bir örnek oluşturuyor. (Resim 9)
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK YAŞAM MEKÂNLARINI ŞEKİLLENDİRİR
Bu alt başlık kapsamında, sürdürülebilir mimarlığın herkes için mekânlar üretmesi, ihtiyaçlara uyarlanabilen bir yapıda olması, kullanıcıların yaşam kalitelerini artırmak üzere doğal ışığı ustalıkla kullanması ve ortak alanlar tasarlayarak etkileşimi güçlendirmesi gibi özellikleri vurgulanıyor.
Pool Architekten tarafından İsviçre-Zürih’te tasarlanan Badenerstrasse 380 konut kompleksi kullanıcılarının yalnızca fiziksel ve termal konforunu dikkate almakla kalmayan, aynı zamanda burada yaşayacak insanların bütün bir yaşam tarzını değiştiren bir proje. (Resim 10) Konutların kullanıcıları, 2000 vat hedefini destekleyecek şekilde yaşamayı taahhüt etmişler (İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü tarafından 1998’de geliştirilen bu vizyona göre, gelişmiş ülkelerdeki kişi başına düşen enerji kullanımının, yaşam standardını düşürmeden, 2050 yılına kadar 2000 vat’a düşürülmesi öngörülüyor).
Elbe Nehri’nin kıyısındaki liman bölgesinde yer alan, Behnisch Architekten’in Almanya-Hamburg’daki Unilever Merkez Binası bir gemiye benzer şekilde biçimlendirilmiş ve iç mekânları kente doğru açılmış. Yapıda, doğal ışık kullanımı, güneşten korunma, aktif ve pasif enerji üretimi ve doğal havalandırma sistemlerinden oluşan sürdürülebilir yaklaşımın yanı sıra, merkezi bir atriyum, geniş teraslar, merdivenler, rampalar ve asansörler aracılığıyla zengin ortak yaşam alanları ve buluşma noktaları oluşturulmuş. (Resim 11)
Bu alt başlıkta sunulan diğer örnekler arasında, Evr-Architecten’in Belçika-Gent’teki Doğa ve Çevre Eğitimi İçin Ziyaretçi Merkezi, doğal örtüye müdahale etmemek için parkın sınırına yerleştirilmiş yapının, mimarlıkta yeşil teknolojilerin kullanımını ve bunun iç mekândaki konfora yansımasını iyi bir şekilde sergilemesi açısından seçilmiş. O.D.I. MAS P. SLP’nin İspanya-Valladolid’deki Çevresel Kaynaklar Merkezi ise, kısmen zemine gömülen yapıda toprağın bir yalıtım elemanı olarak kullanımı, geri dönüştürülmüş kağıttan selüloz lifli yalıtım ve düşük emisyonlu cam gibi enerji etkin malzemelerin ustalıkla kullanımı, aydınlatma elemanlarının gün ışığına göre otomatik olarak ayarlanmasıyla elde edilen optimum iç mekân konforu sunuyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK SÜRDÜRÜLEBİLİR YAPILAR ÜRETİR
Bu alt başlıkta, % 100 doğal, geri dönüştürülebilir, uzun ömürlü ve biyolojik olarak çözünebilir bir malzeme olan ahşap ile enerji verimliliği, geri dönüşüm, yeniden kullanım ve mimari tasarımda esneklik sağlayan betonun birlikte kullanıldığı örnekleri sunuyor. Bu örnekler arasında CBA Christian Bauer & Associés Architectes’in
Lüksemburg’daki
A+P Kieffer Omnitec Şirketi Binası (Resim 12), Sheppard Robson’un
İngiltere-Watford’daki
Işık Evi (Resim 13), Roger Boltshauser ve Rauch Martin’in
Avusturya-Schlins’teki
Sıkıştırılmış Toprak Evi, Rene Valner’in
Estonya-Nina Köyü’nde
Saman Balyası Evi ve Peter Medgyasszay’ın
Macaristan-Magyarkut’taki
Müstakil Ev’i bulunuyor. Bu örneklerin tümünde malzemelerin yenilikçi kullanımıyla enerji açısından verimli ve çevreye saygılı yapılar elde edilmiş.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK TERMAL KONFORU BARINDIRIR
Bu alt başlıkta yapılarda güneş panelleri ve hidrolik sistem kullanımıyla enerji üretme ve depolama etkinliğine, yapıların esnek tasarımıyla farklı hava durumlarına uyum sağlayarak enerji tasarrufu sağlayabilme özelliğine, mevsimlere göre değişen termal stratejiyle ısı kazanımı veya ısıdan korunma yöntemlerine ve atriyum kullanımıyla termal konfor sağlanmasına odaklanıyor.
SCAU Achitectes’in Fransa-Poitiers’teki Kyoto Lisesi, Avrupa’da sıfır fosil enerji ve % 100 temiz enerji kullanan ilk okul projesi. (Resim 14) Okulun ismi, çevresel yaklaşımı ve enerji tasarrufuyla yapının Kyoto Protokolü’ne bağlılığını ifade ediyor. Başta atriyumda olmak üzere tüm mekânlarda doğal aydınlatma ve yüksek performanslı enerji etkin sistemlerin kullanımıyla enerji ihtiyacı azaltılmış ve temiz enerji kullanımı ilkesi benimsenmiş.
AART Architects’in Danimarka-Lystrup’taki Yaşam için Ev yapısı, birçok araştırma sonucunda üretilmiş olan dünyanın ilk “aktif ev”i. (Resim 15) Kendi kendine yeten ve karbon nötr olan yapıdaki güneş kolektörleri, güneş pilleri ve ısı pompası sayesinde, yapının harcadığından daha fazla enerji ürettiği ve 40 yıl içinde doğaya harcadığından daha fazlasını geri vereceği belirtiliyor.
Andreescu & Gaivoronschi Srl’nin Romanya-Timisoara’daki Şehir İş Merkezi (Resim 16), ECD Architects’in İngiltere-Leamington Spa’daki Wolseley Sürdürülebilir Yapı Merkezi (Resim 17) ve Architecture Project’in Malta-Valletta’daki Malta Borsa Binası da benzer şekilde pasif ve aktif sistemlerle termal konforu başarılı şekilde sağlayan örnekler olarak sergileniyor. (Resim 18)
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK KONFORU GÖZETİR
Sergi, termal konforun ardından, bitkilerden oluşan perdeler gibi ekolojik yollarla elde edilen akustik konfor, doğal ışığın ustalıkla kullanılmasıyla elde edilen görsel konfor ve doğal ve çapraz havalandırma veya doğal elemanların kullanımıyla elde edilen hava konforu üzerine odaklanıyor.
Peter Benuska’nın Slovakya-Bratislava’daki LU88. Ofis Yapısı’nda, ustaca yerleştirilen camlar sayesinde, bir yandan aşırı ısınma engellenirken diğer yandan doğal ışık girişinin en üst düzeye çıkarıldığı mekânlarla, ofis çalışanlarının konforunun normal bir ofis yapısına göre çok daha geliştirildiğinden bahsediliyor. (Resim 19)
Dima Vassiliki, Mpasiakou Vassiliki, Sofia Tsiraki-Biri’nin Yunanistan-Lamia’daki DETVA VI.PE. Endüstri Parkı’nda hafif çelik yapı sistemiyle yapılmış çift cidarlı cepheyle elde edilen akustik konfor ve manzaraya bakan camlı açıklıklarla sağlanan görsel ve termal konfor örnekleniyor. (Resim 20)
Sergilenen diğer örnekler arasında SAAS, SABATÉ Associats’ın İspanya-Barselona’daki Kan ve Doku Bankası (Resim 21) (cephesinin % 50’si camlı açıklık olan yapıda, suni aydınlatma ihtiyacı % 30 oranında azaltılmış) ve Studio Up’ın Hırvatistan-Koprivnica’daki Lise ve Spor Salonu 46˚ 09’ K / 16˚ 50’ D bulunuyor. (Resim 22) Bu yapı içinde klima kullanılmadan doğal havalandırmayla hava dolaşımı sağlanmış ve yapının dış cephesinde kullanılan yarı saydam örtü hem kent için bir sembol haline gelmiş, hem de iç mekânlar için bol miktarda doğal ışık sağlanmış.
SÜRDÜRÜLEBİLİR MİMARLIK ENERJİ VE TEKNİK HİZMETLERİ BÜTÜNLEŞTİRİR
Bu alt başlıkta, su tasarrufu, yağmur suyu kullanımı ve suyun geri dönüşümü gibi su kullanım sistemlerini, pasif güneş sistemleri gibi enerji sistemlerini ve onarım, geri dönüşüm ve yeniden kullanım gibi atık yönetimi sistemlerini kullanan örneklere yer verilmiş: Sean Harrington’un
İrlanda-Dublin’deki
York Caddesi Sosyal Konutu (Resim 23), Ervins Krauklis’in
Letonya-Gipka Köyü’ndeki
Lielkalni Pasif Evi (Resim 24) ve Ada Ltd.’in
Bulgaristan-Sofya’daki
Anglo-Amerikan Okulu.
Bu icerik 7131 defa görüntülenmiştir.